0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » DİĞER KONULAR » ÇEÇENİSTAN   Cevap ekle

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Suhedanur su an offline Suhedanur  
ÇEÇENİSTAN Alıntı yaparak cevapla

339 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.11.2003
En Son On: 11.11.2009 - 08:13
Cinsiyeti: ----- 
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

ALLAH daima Yar ve Yardımcınız olsun..

ÇEÇENİSTAN Tüm Dünyanın Gözleri Önünde Yaşanan Zulüm
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra eski Sovyet coğrafyasındaki pek çok ülkede çok sıkıntılı bir dönem yaşandı ve halen de yaşanmaya devam ediyor. Kazakistan'da, Türkmenistan'da, Azerbaycan'da, Özbekistan'da, Kırgızistan'da ve Dağıstan'da Rusya'nın yayılmacı politikasının etkileri asla silinmedi. Sovyet yönetiminin baskılarından kurtulup, barış ve huzur dolu bir düzen kurabileceklerine inanan bu toplumlar, bu kez şekil değiştirmiş bir Rus baskısıyla karşılaştılar. Ancak bu ülkelerden özellikle bir tanesi var ki, 400 yıldır bağımsızlığı uğruna Ruslarla yaptığı mücadeleden hiçbir şekilde vazgeçmedi ve canı pahasına direndi. Bu ülke, tarihe cesaretiyle ve bağımsızlığına düşkünlüğüyle geçen Çeçenistan'dır. Müslüman Çeçenlerin Ruslar'a karşı sürdürdüğü büyük mücadelenin başlangıcı 18. yüzyılın sonlarına dayanır. 1816 yılında Rus Çarı'nın General Yermalov'u Rus ordusunun başına geçirmesinin ardından, Kuzey Kafkasya'daki Çeçen halkı çok büyük bir katliama tabi tutuldu. Çeçen Müslümanlarının lideri İmam Hamzat'ın şehit edilmesinin üzerine, Çeçen ordusunun başına geçen Şeyh Şamil, günümüzde hala kuşaktan kuşağa anlatılan bağımsızlık mücadelesini başlattı. Şeyh Şamil'in orduları 1834 yılından 1859'a kadar, yaklaşık 25 yıl Rus yayılmacılığına karşı kahramanca direndiler. Ama sonunda Rusya bölgeye hakim oldu ve bu toprakları bir daha bırakmadı. İşte bugün Çeçenlerin yürüttüğü bağımsızlık mücadelesi, Şeyh Şamil'in başlattığı İslami direnişin devamıdır. Bugünkü Duruma Nasıl Gelindi? Komünist Rus yönetiminin Müslüman Çeçen halkına yönelik olarak yürüttüğü şiddetli baskı ve zulmün altında -tarihi ve ekonomik nedenler başta olmak üzere- pek çok neden sayılmaktadır. Gerçekten de Çeçenistan Rusya için diğer Kafkasya Cumhuriyetlerine göre çok daha büyük önem taşımaktadır. Bu bölgede başta petrol ve doğal gaz olmak üzere, yüksek rezervli doğal kaynaklar bulunmaktadır. Komünist Rusya, Soğuk Savaş döneminde ihtiyacı olan tüm hammaddeleri bu ülkeden çok ucuz fiyata alıp, kendi ihtiyacı için kullanıyordu. Ancak SSCB'nin dağılmasından sonra kendisi için büyük bir hammadde kaynağı olan Çeçenistan'ın ve diğer cumhuriyetlerin birer birer bağımsızlıklarını ilan etmesi, Rusya'yı da büyük bir çıkmaza soktu. Şeyh Şamil'in orduları Rus güçlerine karşı kahramanca direnmiş ve günümüzdeki cesur Çeçen direnişinin de öncüleri olmuşlardır.
Yukarıda bahsettiğimiz ekonomik etkinin yanı sıra, Rusya'nın yüzyıllardır devam eden yayılmacı politikası da, Orta Asya ve Kafkasya'da yaşanan karışıklıkların tarihi nedenini oluşturmaktadır. SSCB'nin dağılmasından sonra kısa süreli bir bocalama dönemi geçiren Moskova, hemen toparlanmış ve bağımsızlığını ilan eden yeni cumhuriyetler üzerinde tekrar hakimiyet kurmak için çok yönlü girişimlerde bulunmuştur. Aslında Rusya'nın şu an bu cumhuriyetler üzerinde oynadığı oyunlar, Boris Yeltsin'in 1993 yılında yaptığı bir konuşmayla ilk sinyallerini vermiştir. Yeltsin yaptığı bir açıklamada, "yitirdiği mevzileri yeniden ele geçirerek Rusya'nın süper güç niteliğini yeniden kazanacağını" ifade etmiştir. Yani Rusya bu ülkelerin bağımsızlıklarını ilan etmelerini, özgürlüklerine kavuşup, kendi ayakları üzerinde duracak hale gelmelerini kabul edememekte, bu bölgeleri "yeniden ele geçirilmesi gereken mevziler" olarak görmektedir. Öte yandan, Müslüman cumhuriyetlerin bir bölümü bağımsızlığını kazanamamış ve Rusya Federasyonu toprakları içinde kalmıştır. Rusya'nın bu ülkeler üzerindeki baskısı elbette çok daha büyüktür. Ancak bunlardan biri olan Çeçenistan, Rus baskısının en çok hedefi olan ve bu nedenle de çok büyük zulümlere maruz kalan ülkedir.Rus Yönetiminin En Büyük Korkusu Son 10 yıldır dünyanın gündeminde olan Çeçenistan, 16 bin kilometrekarelik yüzölçümü ile aslında çok küçük bir ülkedir.Şu an Rusya Federasyonu içerisinde Çeçenistan ile aynı durumda olan 19 özerk cumhuriyet daha bulunmaktadır. Bu cumhuriyetler Rusya'nın genel topraklarının %28'i kadar bir yüzölçümüne sahiptir. Moskova, bu cumhuriyetler üzerinde hala çok büyük bir etkiye sahiptir ve bu etkinin hiçbir şekilde zarar görmesini istememektedir. Çeçenistan'ı kaybetmesi ise Rusya'nın bu ülkeler üzerinde nüfuzunun kırılması ve bağımsızlığa düşkün Çeçen halkının diğer ülkelere bir örnek teşkil etmesiyle sonuçlanacaktır. Zira toplam nüfusları ancak Rus Ordusu'nun asker sayısına ulaşabilen Çeçenlerin, 16 milyon kilometrekarelik Rusya'yı hezimete uğratması, diğer özerk cumhuriyetlerde de bağımsızlık mücadelesinin fitilini ateşleyebilir. Çünkü Rusya Federasyonu içindeki cumhuriyetlerin en önemli özelliklerinden biri, birbirleriyle çok büyük bir etkileşim içinde olmaları ve bir ülkede yaşanan değişikliğin hemen diğer ülkeleri etki altına almasıdır. Tüm bunlardan başka, Çeçenistan'ı Rusya için önemli kılan ana bir unsur daha vardır. Moskova'nın asıl korkusu -aynı Bosna ve Kosova örneğinde de olduğu gibi- hemen yanıbaşında kurulacak bir Müslüman devletin varlığıdır. Yıllar boyunca Kafkas halklarının dini kimliklerini yok etmek için mücadele veren, onlara şiddetli baskılar uygulayan, camilerini yıkan, ibadet etmelerini engelleyen, dini eğitimi yasaklayan komünist Rus yönetiminin, Çeçenistan'a karşı yürüttüğü insanlık dışı savaşın altında yatan en önemli neden budur. Çeçen halkı dinine bağlılığıyla tanınan, özgürce dinlerini yaşayabilmek için mücadele etme konusunda kararlı olan ve diğer Müslüman Kafkas devletleri üzerinde etki uyandıran bir İslami kimliğe sahiptir. İmam Mansur'un 1780'li yıllarda başlattığı, tüm Kafkaslar'ı tek bir çatı altında toplamayı hedefleyen "Birleşik Kafkasya" fikri, Ruslar'ın korkulu rüyasıdır. Çünkü bu birliğin en önemli özelliği İslami kimliği olacaktır ve bu kimlik Moskova'nın çıkarlarını ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. İşte bu korkular, Ruslar'ın "Çeçensiz bir Çeçenistan" özlemini doğurmaktadır. Rusya, Çeçenleri tek bir kişi kalmadan yok ederek, olası bir İslam birliğini engellemeyi ve eski topraklarını tekrar kendi etkisi altına almayı hedeflemektedir. Savunmasız Çeçen Halkının Bitmek Bilmeyen Mücadelesi Rusya, özellikle 1990'lı yılların başından itibaren Çeçenistan'da çok büyük entrikalara imza attı. Sarsılmaz bir birlik içinde olan Çeçenleri silahla yok edemeyeceğini düşündüğü için, onları, içlerinden çökertme yoluna başvurdu ve bunun için çeşitli yollar denedi. Seçimlere müdahale ederek kargaşa çıkarmaya çalışmaktan vaatlerle devlet adamlarını satın almaya, adam kaçırma ve terör hadiselerinden Rus yanlısı olan din adamlarını kullanarak dini ayrılıklar oluşturmaya, ayrıca ekonomik ve siyasi baskılara kadar türlü yöntemlerle Çeçenistan'da kaos çıkarmaya, halktaki güçlü birliği bozmaya çalıştı. Ancak bu girişimlerinden beklediği başarıyı elde edemedi. Tüm bu hukuksuzluklara ve insanlık dışı uygulamalara rağmen, dünyanın olan bitenlere göz yumması ve hiçbir şekilde müdahalede bulunmaması Rusya'yı daha da cesaretlendirdi ve zulmüne devam etmesine fırsat tanıdı. Rusya'nın Çeçenistan'ı 1991 yılındaki fiili işgali, merhum Cahar Dudayev tarafından bertaraf edildi. Bunun ardından 1994 Kasımı'ndaki ciddi tacizler, aynı yılın 11 Aralık'ında fiili bir savaşa dönüştü. 100.000'in üzerinde Çeçen bu savaşta hayatını kaybederken, on binlerce insan yurdundan göç etmek zorunda kaldı. Kullanılması yasak olan kimyasal silahlarla insanlar bir tür soykırıma tabi tutuldu. Üstelik Rusya, Çeçenistan'ı dünya kamuoyuna "iç meselesi" olarak lanse ettiği için, dış dünyadan ciddi bir tepki görmedi. Çeçen halkına yardım eli uzatan çıkmadı. Gerçek şu ki, mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence (fitne) uygulayanlar, sonra tevbe etmeyenler; işte onlar için, cehennem azabı vardır ve yakıcı azap onlaradır. (Buruc Suresi, 10)
1990'lı yıllarda Çeçenleri içten çökertme yoluna giden Rusya, bunu başaramayacağını anlayınca bu kez korkunç bir vahşet başlattı. Bu vahşette Stalin ve Lenin'in on milyonlarca insanın hayatına malolan katliamlarını aratmayacak yöntemler kullandı.
Ancak tüm bu zorluklara rağmen Çeçenler hiçbir şekilde yılmadılar. Kendi toprakları için herşeyleriyle mücadele eden bu cesur halk karşısında güç gösteremeyen Ruslar, 1996'nın Ağustos ayında yenilgiyi kabullenmek durumunda kaldılar. Çeçenistan'ın Ruslar karşısında elde ettiği bu müthiş başarı ve hiçbir zorluk karşısında yılmayan bağımsızlık mücadeleleri diğer cumhuriyetleri de çok derinden etkiledi. 1998 yılında Çeçenistan'ın başkenti Grozni'de Kuzey Kafkas halklarının öncülüğünde "Kuzey Kafkasya Halkları Şurası" toplandı. Bu buluşma sonrasında Kuzey Kafkasya halkları arasında çatışma çıkmaması ve olası bir Rus saldırısına karşı birbirlerine destek konusunda tüm katılımcı ülkelerce fikir birliğine varıldı. İşte bu birlik, Rusya'nın yıllardır içinde yaşattığı büyük korkunun yavaş yavaş hayata geçirilmesi demekti. Eğer bu birliğin gelişmesine izin verirse, yıllardan beri korktuğu İslam birliği oluşacaktı. Bu nedenle Rus yönetimi Çeçen halkına yönelik ikinci bir katliam emri verdi. Tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu savaşta savunmasız insanlara karşı insanlık dışı işkenceler uygulandı, tüm vahşet sahneleri dünyanın gözü önünde gerçekleşti. Ancak yaşanan vahşete hep "Rusya'nın iç meselesi" olarak bakıldı.Çeçenlerle Ruslar arasındaki bu ikinci büyük savaş Ruslar'ın 1999 yılının ilk aylarında Dağıstan'daki bazı köyleri kuşatarak bombardımana tutmasıyla başladı. Toplam 1.500 kişilik nüfusu olan bu köyler kendilerine bir önder olarak gördükleri Çeçenistan'dan yardım istediler. Ruslar'a karşı yaptığı cesur mücadele ile bir kahraman haline gelen Çeçen gazisi Şamil Basayev, 1999 yılının yaz aylarında kendilerinden yardım isteyen Dağıstan halkına yardıma başladı. Bombardıman altında kalan köylerden sadece iki kişi kurtuldu. Bu köylerde çok büyük bir katliam yaşanmış ve masum insanlar sebepsiz yere vahşice öldürülmüştü. İşte Rusya ile Çeçenistan arasındaki yeni savaş bu şekilde başladı. Rus kuvvetleri 2 Ekim 1999 tarihinde girdikleri Çeçenistan topraklarında önlerine çıkan herkesi, kadın, çocuk ya da yaşlı demeden acımasızca katletmeye ve sivil hedefleri bombalamaya başladılar. Kimyasal bombaların, scud ve napalm füzelerinin kullanıldığı bombalamalar sırasında da, özellikle hastaneleri, doğum evlerini, çarşıları, mülteci konvoylarını hedef olarak seçtiler. Rusların sivil halka yönelik yaptığı vahşi saldırılardan biri de birçok Çeçen köyünün kullandığı Argun Nehri'ne zehir katmak oldu. Zehirli sudan içen kadın ve çocuklardan büyük çoğunluğu ölürken, yüzlercesinde de kalıcı etkiler oluştu. İki yıl içinde Çeçenistan, nüfusunun dörtte üçünü kaybetti. Bir kısmıysa sığındıkları komşu ülkelerde çok zor koşullarda hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Rusya'nın planı 2000 yılının Kasım ayına kadar kendileriyle mücadele eden tüm Çeçen savaşçıları yok etmekti. Ancak bu planları gerçekleşmedi ve kahraman Çeçen halkı özgürlüğü için mücadeleye devam etti. Rus yönetiminin savunmasız Çeçen halkına karşı yürüttüğü büyük soykırım bazı yabancı yayınlarda da yer aldı. Ancak Batılı ülkelerin yaptıkları kınama bildirileri yayınlamaktan öteye gitmedi.
Komünist dönemin zihniyetini aynen sürdüren Rus yönetiminin Çeçen halkına yaptığı bu katliamın bir benzeri, Firavun'un yaptığı katliamdır. Firavun da kendi döneminde savunmasız, zayıf bırakılmış kişileri (o dönemde İsrailoğullarını) hedef almış, onları vahşice katletmiştir. Ayetlerde Firavun'un zulmü şu şekilde haber verilir: Hani Musa kavmine şöyle demişti: "Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O sizi Firavun ailesinden kurtarmıştı, onlar sizi en dayanılmaz işkencelere uğratıyor, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır." "Rabbiniz şöyle buyurmuştu: "Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, benim azabım pek şiddetlidir." (İbrahim Suresi, 6-7) Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır'da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı. (Kasas Suresi, 4)Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar... Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır. (Hac Suresi, 40)
Özellikle sivilleri hedef alan Rus askerleri, pazar yerlerini, doğumevlerini, mülteci konvoylarını bombalıyor.
Rus yönetiminin yaptığı da bu zulmün bir benzeridir. Çünkü çocukları katleden, hamile kadınların karınlarını deşen, yaşlıları tankların altında ezen, doğum evlerini bombalayan ve daha pek çok vahşete imza atan bu zulmün sorumluları, her türlü ahlaki duyarlılıktan, insani duygulardan, merhametten, şefkatten, sevgiden, acıma duygusundan uzaktırlar. Üstelik bu kişilerin büyük bir bölümü yaptıkları vahşetin nedenini dahi bilmemekte, ancak dinsizliğin getirdiği karanlık ruh hali nedeniyle her türlü kötülüğü kolaylıkla yapabilmektedir.Çeçen Mültecilerin Durumu Çeşitli insan hakları örgütlerinin Rus katliamından kaçan Çeçen mültecilerin durumuyla ilgili yaptığı incelemeler, insan hakları ihlallerinin çok büyük boyutlarda olduğunu göstermektedir. Savaştan kaçan Çeçenlerin iki yüz elli bini İnguşetya'da, diğerleri de komşu bölgelerde bulunmaktadır. Kilometrelerce yolu yürüyerek katetmeye çalışan Çeçenler bir yandan da açlıkla, susuzlukla ve salgın hastalıklarla mücadele etmektedirler. Şiddetli soğuk ve kar yağışı altında kadını, çocuğu, yaşlısı, genci ile göç etmeye zorlanan insanlar, terk edilmiş tren vagonlarında, sığındıkları kasabaların ahırlarında 2-3 aile ile birlikte çok zor şartlarda yaşam mücadelesi vermektedirler. Örneğin bugün Çeçenistan'ın kuzeyindeki Znamenskoye mülteci kampına sığınan Çeçenler, kışlık giyecek bulamadıkları için çocuklarını okullarına gönderememektedir. Buraya sığınanların neredeyse yarısı şartların kötülüğü ve şiddetli soğuğun etkisiyle hasta olmaktadır.Haftalarca sıcak yemek yiyemeyen ve bünyeleri bu ağır şartlara dayanamayan Çeçen mülteciler arasında verem, hepatit gibi hastalıklar hızla yayılmış, ölümler artmıştır.En şaşırtıcı olan ise, insan hakları konusunda öncülük yaptığını iddia eden Batılı devletlerin, bu insanlara bir yardım eli uzatmamalarıdır. Dünya, Rus katliamından kaçan yüz binlerce Çeçenin yaşadığı bu büyük zulmü ısrarla görmezlikten gelmektedir. Bölge ülkelerinden yapılan yardımlarda sürekli kısıtlamalar yapılmakta, şiddetli kış koşullarıyla, susuzlukla, açlıkla mücadele eden bu insanlar tek bir dilim ekmek bulmakta dahi zorluk çekmektedirler. Mültecilerin içinde bulunduğu bu durumun aciliyetle çözümlenmesi gerektiği açıktır. Ancak çözüm nasıl bulunabilir? Rusya'nın zulmünü kim durduracaktır? Çözüm, kitabın başında da belirttiğimiz gibi, Kuran ahlakının insanlar arasında yaygın olarak yaşanmaya başlaması ile bulunabilir. Allah'tan korkan, O'nun Kuran'da bildirdiği adalet anlayışına sahip, daima haklının yanında olan, mazlum insanları kollayan, cesur insanların bu uygulamalara izin vermeyeceği açıktır. İman eden bir insan her zaman fakirlere, ihtiyaç içinde olanlara, yurtlarından sürülenlere yardımcı olur, onlar için her türlü fedakarlıkta bulunur. Peygamberimiz döneminde yurtlarından sürülenlere ya da hicret edenlere karşı, iman edenlerin gösterdikleri fedakar ve hoşgörülü davranışlar ayetlerde şu şekilde haber verilir: (Bundan başka bu mallar) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah'a ve O'nun Resûlü'ne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır. İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır. Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin "cimri ve bencil tutkularından" korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. (Haşr Suresi, 8-9)Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
Rus katliamından kaçan yüz binlerce Çeçen şiddetli kış koşullarıyla, susuzlukla, açlıkla ve salgın hastalıklarla mücadele ederken, dünya bu zulmü görmezlikten gelmektedir.
İnsanlar arasında bu üstün ahlakın yaygınlaşması, elbette dinin tebliğ edilmesiyle mümkündür. Bu nedenle akıl ve vicdan sahibi insanların öncelikle yapması gereken, Kuran ahlakını tüm dünyaya anlatmanın en güzel yollarını bulmak ve bunları uygulamaktır. Allah, dinine yardım edene, mutlaka yardım edeceğini vaat etmiştir: Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır. (Hac Suresi, 40)
Ekleme Tarihi: 27.11.2003 - 03:58
Bu mesajı bildir   Suhedanur üyenin diğer mesajları Suhedanur`in Profili Suhedanur Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast Fakiri  
Themenicon    Ya Rab nusret eyle! Alıntı yaparak cevapla

Misafir

Kayıt Tarihi: 22.12.2024
En Son On: 11.11.2009 - 08:13
Cinsiyeti: ----- 
Rabbimiz Çeçen kardeşlerimize Moskof Kafirlerine karşı muvaffakiyet ve muzafferiyetler nasib etsin.
Ekleme Tarihi: 27.11.2003 - 10:32
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
bayramalkis su an offline bayramalkis  
RE: Ya Rab nusret eyle! Alıntı yaparak cevapla

211 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.11.2003
En Son On: 27.03.2021 - 21:18
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali Fakiri

Rabbimiz Çeçen kardeşlerimize Moskof Kafirlerine karşı muvaffakiyet ve muzafferiyetler nasib etsin.



AMİN
Ekleme Tarihi: 27.11.2003 - 12:33
Bu mesajı bildir   bayramalkis üyenin diğer mesajları bayramalkis`in Profili bayramalkis Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

  Cevap ekle Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1290 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.93483 saniyede açıldı