...Istanbul agliyor, ben agliyorum, Ayasofya agliyor, daha ötesi Koca Fatih Sultan Mehmed Han agliyor... Istanbul'a, vakiflara baktikca hep Koca Sultan düsüyor hatirima. Ve, vasiyetnamesi. Bak ne diyor emanete ihanet edenlere Fatih.
"Her kim, benim vakif sartlarimi degistirirse, noksanlastirirsa, Allah'in, meleklerin, insan ve bütün lanet edenlerin lanetleri üzerine olsun!.. Kildigi namaz, tuttugu oruc, yaptigi hac, kabul olmasin!.. Onlara ahirette sefaat edecek kimse bulunmasin!.."
Ayasofya, agliyor simdi... Sultan Ahmed ve Süleymaniye agliyor... Boy abdesti olmayan turistlerin kirli ayaklariyla cignedigi, müslümanlarin ak alinlarini koyduklari secdegahlar agliyor, mihraplar agliyor, mimberler agliyor. Hasili, sütun sütun taslar agliyor camiilerde.
Minarelerin burclari, agliyor, ezanlar agliyor... Ecdadin dualari sinmis en kuytu taslar, nakislar, nakkaslar agliyor gözlerimde...
Ben agliyor görüyorum, örfümüzde islamin kurallarinda, olmazlari olmamasi gereken yerlerde gördükce...
Deniz, limanlar, eski ve yeni mimareyi yükselten görkemli yapilar her adimda, mavi gök kubbeyi deliyormus gibi semalarla birlesen minareler, gizli bir yas tutuyor. Bakislar, davranislar, yorumlar, anlayislar, bambaska bu sehirde, tipki degisik iklimler gibi... Ben böyle görüyor, böyle anliyorum Istanbul'u.
Benim günah seli dedigim sokaklara, medeniyet örnegi diyen zihniyet de var... Benim agliyor dediklerime gülümseyenler, yas tutuyor dediklerime alkis tutanlar var... Inanan insanlara gerici, yobaz diyenler...
ISTANBUL YENIDEN FETIH BEKLIYOR MANZARASINDA SIMDI.