0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » Dinî konuları tartışırken yapılan hata ZAMAN

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
Dinî konuları tartışırken yapılan hata ZAMAN

2687 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
Cinsiyeti: ----- 
Cüneyt Zapsu’nun eşi ile birlikte bazı kadınların başı açık cuma namazı kılmaları yeni bir tartışmanın başlamasına sebep oldu.


Hatırlanacağı üzere, geçenlerde Amerika’da bir bayan imamlık yapmış, Türkiye’deki gazeteler bu hadiseye de benzer bir heyecanla yaklaşmışlardı. Bu tür meselelerin haber değeri taşıdığında şüphe yok; ancak medyanın da din gibi hassas bir konuda buyurgan bir üslupla dayatmacı bir rol üstlenmesi doğru değil.

Tarih şahittir ki tepeden inmeci “dinde reform” paketleri hiçbir zaman vicdanlarda makes bulmadı; bulamaz da. Çünkü değişim, gelişim, başkalaşım gibi kavramları halk, bilgisiyle ayrıştıramasa bile, sezgisiyle tasnif ediyor. Ve daha önemlisi, kendine sunulan teklifi samimiyet sınavından geçiriyor. O sınavdan geç(e)meyen öneri, cami avlusuna bile alınmıyor… Dün Vatan’da Haşmet Babaoğlu’nun “medyatik samimiyetsizlik” nitelemesi o yüzden önem taşıyordu.

Mesela halk istiyor ki cuma namazını tartışmaya açanların gözü-gönlü gerçekten cumada olsun. Cuma saflarında hiç görülmemiş bir aydının cuma üzerine ahkâm kesmesini kamu vicdanı kabul etmiyor. Aslında her konuda halk tepkisi böyledir. Mesele cuma namazı ile sınırlandırılamayacak kadar derin. Dinî konulardaki tartışmaların büyük çoğunluğunda aynı problem çıkıyor karşımıza: Kamuoyu huzurunda dinî konuları tartışmaya açanlar ve bu tartışma ortamında reform talebinde bulunanlar, genellikle dindar olmayan kişilerden oluşuyor. Bu durum, teklif sahipleri hakkında kuşkuların oluşmasına sebep olduğu gibi, bazen öfkelerin kabarmasına da vesile oluyor. Orucu tartışan oruç tutmuyor, haccı tartışan hacca gitmiyor, namazı tartışan namaz kılmıyor, kurbanı tartışan kurban kesmiyorsa halk, bu duruma kuşkuyla bakıyor. Neticede amele dair konular getiriliyor gündeme. Dolayısıyla ibadete yönelik mevzuları tartışmaya açanın o tarakta da bezi olmalı.

Ayrıca atlanan çok önemli bir ayrıntı var: İslam, yazılı geleneği sağlam ve zengin kaynaklara dayanan bir din. Yani, ibadete dair yeni bir şeymiş gibi allanıp pullanan konuların çoğu 15 asır içinde tartışılmış meselelerdir ve genelde Müslümanların bu konularda dinî referanslara dayanan kanaatleri vardır. Bunları hiçe sayıp, her sıra dışı davranışa “mal bulmuş mağribi” gibi saldırmak sadece bazı kişileri gülünç duruma düşürmez; aynı zamanda o zümreler hakkında kuşkuların doğmasına da neden olur.

Bir zamanlar bu ülkede, camilere de kiliseler gibi ayakkabıyla girilmesini talep edenler oldu. Onlara göre diz kırıp oturmaya da, secdeye gitmeye de gerek yoktu. Tıpkı kiliselerde olduğu gibi camilere masalar, sandalyeler konulabilirdi pekala. Hatta bazı müzik aletleri de getirilebilir, ilahîler okunabilirdi camilerde. Meal ile ibadet ve Türkçe ezan meselesi de bilgi düzeyi düşük bu yaklaşımın bir ürünüydü. Halk bu teklifleri kuşkuyla, hatta nefretle karşıladı; zira İslamî kaynaklarda ibadet yerine ve şekline dair ayrıntılı bilgiler vardı. İbadetin şeklini hem Kur’an anlatıyordu; hem de Peygamber’in uygulaması daha ilk dönemden kitaplara geçirilmişti. “İslam’da reform” adı altında teklif edilen düşüncelerin çoğu, İslamî kaynakların tartısına çıktığında boş bir çuval gibi yığılıp kalıyordu. O yüzden hiçbir yerde tutmadı tepeden inmeci öneriler.

Dindarlık hiçbir kişinin, hiçbir kurumun, hiçbir topluluğun inhisarı altında değildir; dolayısıyla farklı yorumların yapılması kaçınılmaz. Ancak, bu yorumlar, gücünü İslam kaynaklarından almadıkça ve hele dini samimi bir şekilde yaşayanlarca ifade edilmedikçe, halka mal olması düşünülemez. Daha ötesini zorlamak, sadece öfkeyi artırır, uçurumu derinleştirir… Bunun da ne dine, ne dindara; hatta ne din karşıtına bir faydası dokunur…



26.01.2006 EKREM DUMANLI
Ekleme Tarihi: 26.01.2006 - 17:22
Bu mesajı bildir   NurBahcesi üyenin diğer mesajları NurBahcesi`in Profili NurBahcesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
HUSEYIN HATEMIDEN SUC ISLIYORLAR

2687 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
Cinsiyeti: ----- 
Üsküdar Bulgurlu?daki Subaşı Camii?nde kadınlı erkekli Cuma namazı kılındığını, üstelik kadınların başları açık bir şekilde saf tuttuklarını hatırlatan Prof. Hatemi, ?Vakit ve Cuma namazları gibi toplu namazlarda başı açık bir şekilde cemaatin arasına karışmak isteyen bayanlar, İslâm?ın kurllarına aykırı hareket edecekleri için diğer cemaatin ibadetlerini de engellemiş olurlar. İbadet hürriyeti, Türk Ceza Kanunu kapsamında güvence altına alınmıştır. Bu fiili işleyenler, TCK?nın 115. maddesinde düzenlenen ?İbadet hürriyetini engelleme? fiili içerisine girer ve hapis talebi ile yargılanabilir. Bu tip hareket edenlerin öncelikle uyarılması gerekmektedir. Aldırış etmeyenler hakkında suç duyurusunda bulunulmalı. Adli makamlar bu durumda toplu ibadeti engellemek suçunu men etme işlemi yapmak durumunda kalacaklardır? dedi. Subaşı Camii cemaatinin gazetelere yaptıkları açıklamaları hatırlatan Prof. Hüseyin Hatemi, ?Cemaat bu gurubun camiye gelmesinden önce 500 kişi ile namaz kıldıklarını belirtirken, şimdi 100 kişiyle namaz kıldıklarını söylüyor. Burada 400 kişinin ibadetinin engellendiği görülüyor. Bu durum da, TCK kapsamında suç işlendiğini gösteriyor? şeklinde konuştu.
Ekleme Tarihi: 26.01.2006 - 17:26
Bu mesajı bildir   NurBahcesi üyenin diğer mesajları NurBahcesi`in Profili NurBahcesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
'Atatürkçü tarikat' FEHMI KORU

2687 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
Cinsiyeti: ----- 
Medyadan gördüğü üst düzey ilgiye bakılırsa, demek 'tarikat' eğer 'Atatürkçü' ise devletin temel nitelikleri zedelenmiyor... İyi de, herhangi bir davranış tarzı ve uygulamanın 'dinî' açıdan 'sahih' sayılıp sayılamayacağına medya mı karar verecek?

Konuyu biliyorsunuz: Üsküdar'da bir camiye bir grup dadanmış; cuma namazı öncesinde erkekli-kadınlı buluşup vakit geldiğinde camiye giriyor ve son cemaat mahfilinde karışık saf tutuyorlarmış... Bu değişik cemaatin namazla ilgili iki belirgin özelliği olduğu anlaşılıyor: Kadın-erkek birlikte saf tutmaları ve cemaate mensup kadınların namaz kılarken başlarını örtme ihtiyacı duymamaları... Konu günlerdir medyada tartışılıyor.

İslâm dini en temel esaslarını dahi tartıştırmakta herhangi bir beis görmez. "Aklı olmayanın dini de yoktur" ilkesi belirleyicidir. "Farzı muhal" dedikten sonra Allah'ın varlığını bile tartışabilirsiniz. İslâm inançlarıyla ilgili kelâm kitaplarında insan aklının kavrama sınırları içerisine giren hemen her konunun asırlar boyunca didiklenegeldiği görülür. Tartışmaların illâ aynı sonuca varması da gerekmez; hem inançlarda (akaid) hem de uygulamada (fıkıh) farklı sonuçlara varıldığı çok olmuştur. Şia ile Ehl-i Sünnet ayrışması ve tarihin bir döneminde sayıları 100'lerle ifade edilen, günümüzde fıkıh alanında 4 akaid alanında 2 olarak belirlenmiş 'Ehl-i Sünnet mezhepleri' böyle ortaya çıkmıştır.

Konunun güncel yönüne girmeden bir noktaya daha temas etmekte yarar var: Bugün sanki 'ilk kez' yapılıyormuş gibi gündeme sokulan din ile ilgili tartışmaların büyük bir çoğunluğu, toplumun mâneviyata en fazla değer verdiği, sistemin de kendini 'dinî' olarak tanımladığı dönemlerde bugünkünden daha geniş bir biçimde irdelenmiştir. Bireysel açıdan her fikrin yararlandığı 'dinde müsamaha'nın sınırı, o dönemlerde, 'zındıklığın mezhep haline dönüştürülmesi' olarak konulmuştur.

Bir yönüyle, erkek-kadın karışık durulan namazın sıhhati ve kadınların başörtüsüz namaz kılıp kılamayacağı gibi konuların tartışılmasında bugün de bir beis bulunmuyor. Tek şartla: İslâmî bir tartışmanın, İslâm'ın 1400 yıldan fazla süreyle gözü gibi koruduğu dinî metinler ve uygulamalar ile metinlerin nasıl anlaşılması gerektiğine dair temel esaslar merkez alınarak yapılması gerekir. "Ben söyledimse öyledir" türü keyfî yaklaşımların dinî bir tartışmada yeri olamaz.

Bu son olayda dikkat çeken bir tuhaflık var: Uygulamayı yapanların kendileri yaptıklarını savunmuyor; onların yaptıkları üzerinde görüş üretmek yine 'klasik' din ulemasının günümüzdeki temsilcilerine düşüyor. 'Tarikat' veya 'cemaat', artık o gruba nasıl bir ad verirseniz verin, bir temel görüş ve o görüşü savunan bir kişi etrafında birleşir; Üsküdar'daki grubun hangi temel görüş ve kimin etrafında birleştiği belli değil. Uygulamayı başlatan kişi veya kişiler, kamuoyu dikkati üzerlerinde toplandığı halde, ortaya çıkıp uygulamalarının hangi temele dayandığını açıklamıyorlar.

Sorun da bu tuhaflıkta düğümleniyor zaten.

İslâmî halka içerisinde kalarak bir tartışmayı yürütmenin asgari şartı, o halkanın gerektirdiği ilkesel zemine riayet etmektir. Geçmişte ve günümüzde en aykırı dinî görüşleri savunanlar bile, o görüşlerini hangi metinlere dayandırdıklarını, vardıkları sonucu o metinlerden hangi yöntemlerle çıkardıklarını söylemeleri gerektiğini bilirdi. Bu ölçülere uymayan bir tartışmayı geçmişte kimse ciddiye almazdı; bugün de alınması için bir sebep yok.

Sözün özü şudur: Üsküdar'daki olaya karışanlar, dinî bir grup, 'tarikat' veya 'cemaat' olarak kabul edilemez; olsa olsa siyasî bir mesaj vermek isteyen 'nevi şahsına münhasır' bir grup sayılabilir.
Ekleme Tarihi: 26.01.2006 - 17:27
Bu mesajı bildir   NurBahcesi üyenin diğer mesajları NurBahcesi`in Profili NurBahcesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an 1 üye ve 1314 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.75591 saniyede açıldı