0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » A I L E / E Ğ İ T İ M / S A Ğ L I K » ÇOCUK EĞİTİMİ » cocuklarda kekemelik....

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
SHaDeeD su an offline SHaDeeD  
Themenicon    cocuklarda kekemelik....

374 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.03.2004
En Son On: 06.03.2006 - 19:43
Cinsiyeti: Bayan 
Kekemelik 7 yaşından önce, çoğunlukla 3-5 yaşları arasında ortaya çıkan bir konuşma bozukluğudur. Kekemeliğe altını ıslatma, tırnak yeme, kardeş kıskançlığı, uyku ve yeme bozukluğu, parmak emme gibi davranış bozukluklarından biri veya birkaçı da eşlik ediyorsa gırtlak, ses telleri, ağız ve dil gibi konuşma organlarındaki fiziksel bir bozukluktan kaynaklanmadığı anlaşılır. Bu organlarda konuşmaya engel bir bozukluk olması durumunda çocuk zaten baştan itibaren konuşma güçlüğü çekecektir. Üç yaşından önce görülen kekelemeler konuşma bozukluğu olarak değerlendirilmez. İki-üç yaşları arasında düşünce, konuşmadan daha hızlıdır. Çocuk düşünme hızında konuşmak isterken kelime bulmakta zorlanır ve kekeler. Anne babalar bu durumu normal karşılamalı, çocuğu düzgün konuşmaya zorlamamalıdır.

Gerçek kekemelik, çocuk belli bir yaşa kadar düzgün konuşurken yavaş yavaş ya da birden bire ortaya çıkan kekemeliktir. Önceleri belli hecelerde daha sonra kelimelerde takılmaya başlar. İlk heceleri çıkarmakta zorlanır, sıkılır, kızarır, el-kol, kaş-göz veya baş hareketleri yapar. Kekemelik çocuktan çocuğa farklılıklar gösterir. Bazı çocuklar belli kelimelerde, bazıları da ilk kelimede takılır. Kekemelik genellikle:

• Sessiz harfle başlayan uzun kelimelerde,
• Kelimenin ya da hecenin başındaki “h” harfinde,
• Sessiz harften, sesli harfe geçişlerde görülmektedir.
Kekemeliğin artış gösterdiği bazı özel durumlar da vardır:
• Çocuk aşırı baskı, heyecan ve sıkıntı altında iken,
• Telefonda konuşurken,
• Yabancı veya önemli bir kişi ile konuşurken,
• Kalabalığın karşısında konuşurken,
• Uykusuz veya yorgun iken sık kekeler.
Bazı çocuklar odasında tek başına şarkı söylerken, telefonda arkadaşıyla konuşurken veya kitap okurken kekelemezler.

Kekemelikte Anne Baba Tutumunun Etkisi

Kekemelik vakaları incelendiğinde, bu çocukların genellikle baskıcı, katı kuralcı, aşırı titiz ve mükemmeliyetçi bir aileden geldikleri görülmektedir. Bu anne babaların, çocuklardan beklentileri çok yüksektir. Çocukları devamlı denetim ve takip altında tutarlar. En küçük bir yanlışında ikaz eder, düzeltmesini isterler. Kibar ve düzgün konuşmasına aşırı önem verirler. “Efendim”siz “lütfen”siz konuşturmazlar. Çocuk kaba bir kelime söylediğinde özür dilemek zorunda kalır. Yanlışlarından dolayı sık eleştiri ve uyarı alır. Başka çocuklarla kıyaslanır.

Kendisinden yaşının üstünde bir tertip düzen ve düzgün konuşma beklenen çocuk nerede, ne zaman, neyi, nasıl söyleyeceğini iyice düşünmek ve tartmak zorunda kalır. Yanlış bir şey söylemekten korkar. Bu korku duraksamasına ve iç çatışması yaşamasına yol açar. Kekemelik, bu iç çatışmanın dile yansımasından başka bir şey değildir. Çocuk kekelemeye başladığı zaman işi daha da zorlaşır. Alay konusu olur. Her an kekeleyeceği korkusu ile konuşmaktan çekinir. Kendine olan güvenini kaybeder, sosyal gelişimi aksar. Aile tutumunu değiştirmediği sürece çocuğun bu kısır döngüden kurtulması çok zordur.
Üzerine gidilmediği ve aşırı önemsenmediği zaman 3-4 yaşlarında ortaya çıkan kekemeliklerin çoğu kendiliğinden geçer. Aşırı titiz anne babalar, erken davranıp psikolojik yardım aldığı ve tutumunu değiştirdiği zaman kekemelik kısa zamanda düzelir. Hangi kekemeliğin ne kadar sürede geçeceğini önceden kestirmek zordur. Çocuğun, ailenin ve kekemeliğin hikâyesinin (ne zaman ortaya çıktığının) incelenmesi gerekir.

Kekemeliği Tetikleyen Olaylar

Kekemeliğin hikayesi incelendiğinde bazen karşımıza çocuğun hayatına âniden giren yangın, sel, deprem, tüp patlaması, trafik kazası, kanlı bir kavgaya şahit olması, köpek ısırması, ameliyat geçirmesi, aile üyelerinden birinin ölmesi, boşanma nedeniyle anne ve babadan ayrılması gibi travmaya yol açan bir korku çıkabilmektedir. Anne babanın çocuğun gözü önünde kavga etmesi, birbirlerini boşamakla veya öldürmekle tehdit etmesi de korkuya yol açabilir. Bu durumda profesyonel terapi ile çocuğu korkusu ile yüzleştirmek, korkuyu yenmesi için cesaretlendirmek gerekir. Bu arada korkuyu besleyen depresyonu azaltmak için yatıştırıcı ilaç verilebilir.

Çocuğun kişisel terapiye alınması kekemeliği yenmesine yetmez. Ailenin de terapiye alınması, çocuğa karşı nasıl davranmaları gerektiğinin anlatılması gerekir. Terapiden iyi sonuç alınması için çocukla yakın ilişkide olan kimselerin de bilgilendirilmesi ve yardımcı olmaları istenmelidir.
Aile terapisinde, anne babalardan aşağıdaki durumlara dikkat etmeleri istenir:

• Aşırı baskıcı, kuralcı ve mükemmeliyetçi tutumlardan vazgeçilmelidir.
• Çocuk kardeşleriyle ve başkalarıyla kıyaslanmamalıdır.
• Özgüvenini güçlendirmek için olumlu davranışları övülmeli, küçük sorumluluklar vererek başarısı onaylanmalıdır.
• Başkalarının yanında azarlanmamalı, küçük düşürülmemelidir.
• Heyecanlandığı durumlarda dikkatini başka tarafa çekerek sakinleşmesi sağlanmalıdır.
• Başkalarının yanında kekemeliğinden söz edilmemelidir.
• Çocuğu dinlerken göz temasından kaçınmalı, sabırsız ve sinirli davranmamalıdır.
• Çocuk konuşurken konuşması düzeltilmemelidir.
• Kekelediği zaman alay edilmemeli, küçük düşürücü sözlerden kaçınmalıdır.
• Konuşması taklit edilmemeli, başkalarının da taklit etmesine izin vermemelidir.

Bazı anne babalar, psikoloğun bu tavsiyelerini yerine getirmeye çalışırken farkında olmadan bir başka aşırılığa düşerler. Çocuğu hiç üzmemeye, her isteğini yerine getirmeye, her yaramazlığına katlanmaya çalışırlar. Üzerinden her türlü disiplinin kalktığını gören çocuk kısa zamanda bu durumdan faydalanmayı öğrenir. Kaprisleri, istekleri ve yaramazlıklarıyla anne babayı bunaltır.

Terapiden amaç, adaletli ve mantıklı bir disiplinden vazgeçmeden çocuk üzerinde kekemeliğe yol açan aşırı baskıları ve korkuları gidermek, sevildiğini hissettirmek ve kendine güvenmesini sağlamaktır.


Bu mesaj 1 kez ve en son Emirdag tarafından 29.07.2004 - 00:46 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 28.03.2004 - 15:15
Bu mesajı bildir   SHaDeeD üyenin diğer mesajları SHaDeeD`in Profili SHaDeeD Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
feuille morte su an offline feuille morte  
Kekeme çocuklar…!

15 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.02.2008
En Son On: 12.04.2008 - 10:07
Cinsiyeti: ----- 
Allah Razı OlsunSHaDeeD kardeşim, Mehtap ablamdan bir makale ile katkı sağlıyalım bu güzel konuya.

Sınıf öğretmeni bir okuyucumuzdan soru gelmiş. Sınıfında kekeme bir öğrencisi olduğu ve ona nasıl yardımcı olabileceği konusunda. Tüm öğretmenlerin işine yaraması açısından soruya buradan cevap vermek istedim.

Öncelikle kekemelik sorunu olan öğrencinizin ailesini, bir uzman yardımı almaları konusunda uyarın. Doğru yardım için, doğru ve sağlıklı yönlendirme yapmanız gerektiğini hatırlattıktan sonra, sınıfta sizin neler yapabileceğinizi sıralamaya başlayayım.

Öncelikle çocuğu “kekeme” diye adlandırmayın. Sınıftaki diğer öğrencilerin de benzer adlandırmalarına izin vermeyin.

Konuşurken acele etmemesini söyleyin. Onu dinlemek için yeterince zamanınız olduğunu bilmesi önemli. Aksi halde acele eder ve dilediği hızla konuşamayınca kaygılanır. Kaygılanınca da daha çok kekelemeye başlar.

Çocuğun konuşma şekline aşırı titizlik göstermeyin. Bazı insanlar yardımcı olacağım diye, dinlerken fazla titiz davranıyor ve çocuğun daha da gerilmesine vesile olabiliyor. Diğer çocukları dinlerken nasıl rahat bir edayla dinliyorsanız aynen öyle dinleyin.

Tahtaya kalktığında, ödev kontrolünde ona karşı katı disiplin uygulamamaya dikkat edin. Sıkı kontrol ve ani kızmalar kekelemeyi artırır.

Çocukla konuşurken, onun gözlerine bakın. Dudaklarına bakmayın. Rahatsız olur ve konuşması iyice sıkıntıya girer.

Mümkünse sevgi ve şefkatinizi ondan eksik etmeyin. Arada sırada yanağını sıkın, öpün. Size karşı kendisini iyi hissederse daha rahat konuşur.

Çocuk sınıfta yokken, olası alay ve benzeri hoş olmayan durumları engellemek için diğer öğrencilerinizle konuşun. Arkadaşlarının konuşma zorluğu olduğunu ve bu konuda hep birlikte ona yardım etmeniz gerektiği konusunda bilgilendirin.

Ezber ödevlerinde veya tahtada yazı okutmalarda kısa yazılar tercih edin. Fazla uzun olursa kaygılanır. Bir çırpıda okuyabileceği yazılar onu rahatlatır.

Sınıfta koro halinde çalışmalar yaptırın. Koro okumalar, koro şarkılar çok işine yarar.

Kekeme olsun olmasın, hiçbir öğrencinizin kusurlarını, başkalarının yanında dillendirmeyin.

Başarılı olduğu, kendisini rahat hissederek yaptığı çalışmalara dikkat kesilin ve bu tür faaliyetlerin sayısını artırmaya çalışın.

Kekelemeden konuşup yazı okuduğunda “Aferin kekelemedin” gibi bir söz söylemeyin sakın. Çünkü dikkatini konuşmasına çekip, bir sonraki adımda kekelemesine vesile olursunuz. Sadece “Aferin… çok iyi…” gibi geribildirimde bulunmanız yeterli olacaktır.

Çocuğun söyleyemediği kelimeleri onun yerine tamamlamayın. Bırakın kendisi tamamlasın. Beklerken de sevimli ve sabırlı olun.



Yazdıklarım daha ziyade sınıf ortamında bir öğretmenin yapabilecekleri. Bunların dışında evde anne/babalara düşen doğru davranışlar da var. Farklı bir zamanda onları yazmak için bir bahane olur nasılsa sevgili okurlar…

Sevgiyle kalın…
Mehtap Kayaoğlu
(Psikolog&Psikoterapist)
Ekleme Tarihi: 10.03.2008 - 11:32
Bu mesajı bildir   feuille morte üyenin diğer mesajları feuille morte`in Profili feuille morte Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1991 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
daðlý (54), yasin_alacat (39), züleyha_01 (36), aksamyildizi (36), Aslan Gumus (41), mucahide16 (34), icelik78 (46), Erol1 (), mehmet1625 (45), havacinan5 (46), garib_83 (41), handan (44), sedb (60), ezgi (41), alemdaroglu (42), cifmifs38 (59), zeynepg (44), eydogruel (54), ersinsagsoyu (34), ystipi (34), lazo (40), FARKLI_M (45), Selcukk (38), nurefþan (41), umutarvas (48), eslah (46), suffering (41), nedzad85 (39), ömer yaþa.. (45), farksite (39), mhmtaydin (42), CAGLA (43), tamerfatihibrah.. (36), oyalama (19), Fatih_auburn (42), yunus_34 (45), burkay78 (46)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.99144 saniyede açıldı