0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Edebiyatta Ve Hayatımızda Besmele.

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Edebiyatta Ve Hayatımızda Besmele.

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Edebiyatta Ve Hayatımızda Besmele.
1. Besmele Kavramı ve Önemi
Besmele, kainatı yaratan ve idare eden yüce varlığın adının ve en çok kullanılan doksan dokuz isim içinde başta söylenen Rahmân ve Rahîm sıfatlarının yer aldığı bir âyettir. Esirgeyen, bağışlayan, lütuf, merhamet ve ihsanını eksiltmeyen anlamındaki Rahmân ve Rahîm sıfatları İlâhî rahmet ve koruyuculuğun bütün âlemi kucakladığını ifade etmektedir.
Türkçede “besmele çekmek, bismillâh demek” deyimleri Bismillâhirrahmânirrahîm’i okumak demektir. “Euzü besmele” ise “kovulmuş şeytanın şerrinden Allâh’a sığınırım” anlamındaki “Euzü billâhimineşşeytânirracîm” cümlesiyle besmelenin ortak adıdır (İA: 530). Neml suresindeki besmele âyeti (27/30) nazil olduktan sonra son şeklini almış, Hz. Muhammed, hayatının sonuna kadar hep bu ibareyi kullanmış, besmelenin yazıldığı ilk satıra da başka hiçbir şeyin yazılmamasını emretmiştir.
İslâmiyet’te gerek dünya gerek ahiretle ilgili olsun her önemli ve meşru işe Besmele ile başlamak tavsiye edilmiştir. Hz. Peygamber’in (Acluni II. 174) “Besmeleyle başlamayan her iş bereketsiz ve güdüktür” hadisiyle onun bir çok iş münasebetiyle besmele çekmesi ve besmele çekmeyi ve yazmayı tavsiye etmesi besmelenin hem inanç, hem ibadet, hem de müslümanların günlük hayatlarında önemli bir yer tutmasına sebep olmuştur (Gözübüyük, 1977: 31). Ayrıca
her işe besmele ile başlamak, uluhiyyet ve ubudiyyet arasında sevgiye dayalı bir münasebetin sembolü hâline gelmiştir. Çünkü besmele, hakikate ulaşmak için bir vesiledir.
Besmelenin başındaki “ba” edatı Arapça’da yapışma, sığınma, yardım isteme, bir şeyi araç ve sebep edinme anlamlarını vermektedir. Dolayısıyla besmele “Allâh’ın adına yapışarak O’ndan yardım dileyerek, O’na sığınarak, O’nu araç kılarak işe başlıyorum” demektir (Öztürk, 1996: 30). Bu bilinçle mümin, her işin başında besmeleyi okur. Besmele Allâh’ın insanlara en büyük ihsanıdır. Çünkü besmelede Allâh adıyla birlikte O’nun acımak, esirgemek, bağışlamak, korumak, merhamet etmek anlamlarına gelen Rahmân ve Rahîm sıfatları yer almaktadır. Ba, isim, Allâh, Rahmân ve Rahîm kelimelerinden oluşan besmeleyi Kuşeyri, Letâif adlı eserindeki “Besmele” tefsirinde her surenin başındaki besmeleyi -Tevbe suresinde niçin bulunmadığını da dikkate alarak- farklı manalara gelecek şekilde açıklamıştır. Kuşeyrî, besmele kelimesini hem yazım ve harf hem kavram hem de manaları ile tefsir etmiştir (Akpınar, 2002: 53). Seyyid Muhammed Nûrü’l-Arabî de Fatiha Suresi Tefsirinde şöyle demektedir. Malum ola ki Besmele-i Şerîf’te üç isim vardır. Biri ism-i Celâl ki Allâh, ism-i zât. İkincisi ism-i kemâldir ki er-Rahmân, ism-i sıfat. Üçüncü, ism-i Cemâl’dir ki er-Rahîm, ism-i ef’âl’dir. Bundan malûm oldu ki, besmele; ism-i zât ve sıfat ve ef’âl’dir. Yani tecelli-i ilâhî, zâtı, sıfatı ve ef’âliyle âlem, vücûda gelip mevcûd oldu. Zât, sıfat ve ef’âl olmayınca bir şey vücûda gelmez (Kumanlıoğlu, 1995: 130). Kur’an’da 113 kere tekrarlanan bu âyet (114 sûreden Beraat sûresi hariç), Allâh’ın merhamet ve bağışlamayı esas alan bir kudret olduğuna dikkat çekmektedir. Bu görüş Kur’an’da tanıtılan insan, evren ve hayat anlayışının merhamet, hoşgörü ve bağışlama üzerine oturduğunu da göstermektedir.
Ayrıca hem Fatiha sûresinin ilk âyeti olması, hem de “Bütün ilimler besmelenin ‘bâ’sında derc olunmuştur.” fikriyle Hz.Ali’den rivayet edilen “Eğer yazmak isteseydim besmelenin ‘bâ’sı hakkında deve yükü kitap yazardım” sözüyle besmelenin ihtiva ettiği kutsal ve mühim mânâ, toplum hayatında önemli bir yer tutmasını sağlamıştır (Ramazanoğlu, 1984: 17).

2. Besmele Yazma Geleneği
A. Süsleme Sanatında Besmele
Besmele, özellikle süsleme sanatında en fazla yazılan âyetlerin başında gelir. Besmelenin yazımına özen gösterilmesiyle ilgili Hz. Enes’ten gelen bir rivayette “Bismillahirrahmanirrahim’i özenerek güzel yazan kişiyi Allâh affeder.” buyurulması ve Hz. Ali’nin “Besmeleyi güzel yazan kişi affedilmiştir.” sözü hattatların bu konuda gereken itinayı göstermelerinin başlıca sebebi olduğu gibi besmelenin çokça yazılmasının da esas amili olmuştur (İA, 534).
En güzel örneklerini Osmanlı hattatları elinde bulan besmele, çeşitli süslü hatlarla Kur’an dışında bazen tek başına levha olarak, bazen de hilye levhalarının üst kısmına yazılmıştır. Oklu besmele en güzel örneklerden biridir.
Besmeleyle oluşan çeşitli tabir ve deyimler ve “Bismillahirrahmanirrahim”, çeşitli mimarî eserler ve hat sanatından başka, edebiyatta ve folklorda önemli bir malzeme olarak kullanılmıştır.

B.Türk Edebiyatında Besmele
1. Eski Türk Edebiyatında Besmele
Eski Türk Edebiyatında, her eserin besmeleyle başlaması kaidesine uyulduktan başka, çeşitli tür ve beyitlerde; halk edebiyatında türkü, ninni, destan gibi eserlerde; az olmakla birlikte yeni Türk edebiyatında; çeşme alınlıkları, mezar taşları, dükkanlardaki levhalar gibi folklor ürünlerinde çokça kullanılmıştır (Duran, 2003).
Türk Edebiyatında besmele daha çok mısra ve beyitlerde telmih ve iktibas yoluyla kullanılmıştır. Her eserin besmeleyle başlaması kaidesine hemen hemen bütün edebî eserlerde uyulmuştur. Eski Türk Edebiyatında divan mukaddimeleri, tevhid, münacaat ve naatlardan önce besmeleyle başlamaktadır.

Gül-i gül-zâr-ı kelâm-ı kadîm
Bismillâhirrahmânirrahîm (Kasidenin başında yer almaktadır.)
Eyledim yâ Rab senin hamdinle buna ibtidâ
Bilmeyince tâ senânı kimse bulmaz çün bekâ
(Çelikoğlu, 1985: 113)

Sûretünün safhasında gör ne yazmış ol Kadîm
Ohıdum ol hattı Bismilâhirrahmânirrahîm
……..
Merhamet kıl sen Nesîmî’ye eyâ bedr-i Münîr
Ger hatâ kıldum ise estağfirullahelazîm
(Kürkçüoğlu, 1985: XXVL)

Eyledim yâ Rab senin hamdinle buna ibtidâ
Bilmeyince tâ senânı kimse bulmaz çün bekâ
(Şahver, 1969: 113)

Zikr-i Bismillahirrahmanirrahim
Aşikâre gizliye Sensin alîm

……
Son nefesde sakla imânım benim
Bulmaya yol ana şeytanirracîm
…..
Rûz-i mahşerde Muhibbî bendeni
Irma anı rahmetinden yâ Rahîm
Muhibbî (Kanunî Sultan Süleyman 1494-1566) (Ak, 1987: 41)
Her eserin besmeleyle başlaması geleneğinin yanı sıra aşağıdaki örnekler de görüldüğü gibi sevgilinin güzelliğine yine aynı sebeple telmihen kullanılmıştır.
Hat yazılsa tan mıdur yâkût-ı la’l-i yârda
Besmele yazarlar evvel mahzenü’l-esrârda
(Kılıç, 1998: 214)
Mushâf-ı hüsnünde ebrû medd-i Bismillâh’dır
Vâkıf-ı sırr-ı cemâlin ‘ârif-i billâhdır
(Çelebioğlu, 1998: 93-97)
“Güzellik kitabında veya yüz mushafında kaş, besmeledeki Cenâb-ı Hakk’ın Rahmân sıfatının imlasındaki med gibidir.” manasınadır.

2. Yenileşme Devri Türk Edebiyatında Besmele
Yenileşme Devri Türk Edebiyatında, genel özellik olarak gelenekten kopma söz konusu olduğu için şairlerin çoğu divan tertip etmeyerek, çeşitli şiirlerinin toplandığı şiir kitapları neşretmişlerdir. Dolayısıyla yazmaya besmeleyle başlama geleneği de yok olmuştur. Buna rağmen çeşitli sebeplerle kaleme alınan şiir kitaplarında besmele kelimesine oldukça çok yer verilmiştir.
Arif Nihat Asya’nın Süleymaniye şiirinde;
Gün batıp doğdukça dünya durdukça
Üzerinde kalacaktır başların
Öpülüp alnından besmelelerle
Yerlerine konmuş kilit taşların
(Asya, 1990: 25) şeklinde besmele geçmektedir.
Besmele münacaat tarzında yazılmış eserlerde de sık sık karşımıza çıkmaktadır.

Yakarış
ey hiç yoktan varlığımı bir balçıktan var edenim
nimetine şükürlerle binlerce kez hamd ederim.
ey başıma bir taç gibi Muhammed’i yar edenim
huzurunda günahımdan utanırım ar ederim
evvel Allâh âhir Allâh bismillâh
kimsenin önünde eğilmez başım senden başka
yar olmaz kimse bize senden başka
ey dünün ve bu vaktin sahibi
ey sahibi bir hesap gününün
bir tek sana eğilir secde ederiz
kulluklar bilmeyiz başkaca
bâtın Allâh, zâhir Allâh
bismillâh
sabit kadem kıl bizi müstakim yolda
kaybolmamış insanlar grubunda
bir olsun eylemimiz sözümüz
dostlarla arkadaşlarla
bir olsun yüreğimiz gönlümüz
mağfiret eyle bağışla bizi
sensin bizim tek sahibimiz
ey merhameti bol
ikramı sonsuz

şanı yüce Rabbimiz
Rahîm Allâh, Rahmân Allâh bismillâh
(Kurnaz, 1992: 96).
3. Türk Halk Edebiyatında Besmele
Türk Halk Edebiyatında da besmelenin iktibas edildiği pek çok örneği görmek mümkündür. Aşık Edebiyatında tevhid tarzı eserlerde, aşık tarzı destan ve şiirlerde karşımıza sıkça çıkmaktadır.
Bayburtlu Zihni’den:

Tevhid
Müstecâb eyle duamı yâ Rahîm
Sırr-ı Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Hamd-ı sade’le hamdülillâhi’il-mu’in
Sad hezar şükr-i Rabbü’l-âlemîm
Sen ki Rahmân-ı Rahîmsin yâ İlâh
Yevm-i dinin mâliki bî- iştibâh
(Sakaoğlu, 1988: 138).
Seyranî kuluna rahmeyle Rahîm
Bin bir ismin dilde hatmoldu Rahîm
Çağırınca seni yâ Gafuru’r-rahîm
Kerem eyle medet yaremiz anda
(Yüksel, 1987: 31).
Bayburtlu Celâlî’den:
Birisafi “sad” İmlâsı
Biri besmele’nin “bâ”sı
Biri “elif-lâm”ın “râ”sı
Gamz-ı müjganım merhaba
……
Habâsetler gibi pistir her işi
Kör olsun gözleri dökülsün dişi
Besmelede seksen sekiz yanlışı
Gidip fetvaneye mânâ beğenmez
………
Arifler dilinde harf-i Bismillâh
Seng-i hâre değse gül-anber eyler
Her kime yetişse “nârun minallâh”
“Lentebur” sırrına ol mahzar eyler
……..
Öyle bir Leylâ’ya Mecnûn’um billâh
İsminde okunur harf-i Bismillâh
Tutuştu her yanım hasbeten li’llâh
Mevlâ’yı zikr eden kul kınanır mı
……….
Yemek Destanı
Bismillâh okundu ince taâma
Zağbal kuru kaymak durdu selâma
Baklava bal börek koz içi helva
Döktük orta yere harmân eyledik
(Kurnaz, Tatçı, 2000: 177, 203, 139, 172, 251).

Ekleme Tarihi: 29.04.2010 - 22:17
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Sümmanî’den:
Der Sümmânî kırklar ile görüştüm
Bûs edip destin ummâna düştüm
Hakk’ın lutfu ile ben de yetiştim
Her işin başında Bismillâh dedim
…..
Maşallâh yakışmış o kadd ü kâmet
Öğmüş halk eylemiş Cenâb-ı Kudret
Besmelesiz hâsıl olsa bir velet
Eremez kemâle şargadan olur
…………
Senin bildiğin esrâra çeken var bir Bismillâh

Sana kimler hüccet verdi bana mülk ettin günahı
Yirmi dokuz harf içre cem etmiş ilm-i Kur’ân’ı
Hem bir sen mi öğrendin hocam şeriatı garrayı
Bizi halk eyleyen Hâlık bilir âlâyı ednâyı
(Rayman, 1997: 232, 305).

4. Dinî ve Tasavvufî Türk Edebiyatında Besmele
Yine Tekke Edebiyatında Yunus’ta, Yesevî’de Hâcı Bektâş’ta her hayırlı işe besmele ile başlama geleneğine uygun kullanımların yanında besmelenin mana ve öneminden bahseden şiirler de vardır. Bunlardan bir tanesi 1865-1928 yılları arasında Prizren’de yaşamış, Melami tarikatına mensup, aynı zaman da Prizren’de Melamî halifesi ve şeyhi olan Abdulmalik Hilmi’dir.
Besmelenin bütün ilimlerin toplamı olduğu; bâ-i Besmele’nin Hz. Muhammed Mustafa, bâ’nın noktasının Hz. Ali ve mimin ise Cenab-ı Kibriyayı gizleyen bir örtü (Hz. Peygamber ve kâmil insanların sureti) olduğundan bahsedilmektedir.

Şurû ettim besmeleyle evvelâ
İsm-i zâtıyla edipdir ibtidâ
Kâinatın fâtihidir besmele
Hem sıfât u zât u fi’ldir zâhire
Besmeledir câmi-i cümle ‘ulûm
Nokta-i vahdet rumûz-ı mübtedâ
Lüb içinde sırr olunmuş sır durur
Bunda bilindi nedir sırr-ı ‘amâ
Sırr-ı zât mestûr durur âdem ile
Hep Celâlullâh cemaldir bu nümâ
Bâ-i besmeledir Muhammed Mustafâ
Nokta-i bâdır Ali’yyü’l-Murtazâ
Her kişiye lâzım olur bilmeğe
Mebde‘ ile hem meâdı canıma
Cennet-i mâ‘na içinde yazılı
Mîm-i besmeledir ridâ-ı kibriyâ
On sekiz bin âlemin sırrı budur
Âlemi halk etmede hubb-ı Hudâ
Aşk ile yanmak gerekdir ey ahî
Aşk içinde bulunur zevk u safâ
Tad-ı aşkı bilmeyen hayvan durur
Ot ile yem yimeğe anlar sezâ
Üç hurûfun sırrı oldu besmele
Biri hırka biri tac u bu ridâ
Hırkada var üç ‘alem bil ey dedem
Biri sarı biri ahmer bir kara
Tâcının dört terki dahi bilesin
Terk-i dünya biridir terk-i ukbâ
Terk-i hestî birisine dediler
Terk-i terk oldu biri hem mahviyâ
Yediye oldu bu sırlar müştemil
Bu durur cümle cihâz-ı evliyâ
Hem ridânın otuz iki rengi var
Anın ile zâhir oldu Hilmiyâ
(Özcan, 1994: 28).
Yunus Emre’ den,
Sensin Kerîm sensin Rahîm Allâh sana sundum elim
Senden artık yoktur umum Allâh sana sundum elim
(Tatcı, 2005: 181).
Ahmed-i Yesevî’den,
Bismillâh dip beyan eyley hikmet aytıp
Taliplerge dürr ü güher saçtım muna
Riyâzetni katıp tartıp kanlar yutup
Min defter-i sâni sözin açtım muna
(Erarslan, 1983: 48-49).
Hâcı Bektâş-ı Velî’den,

Pes zâhidlerün ta’atı dün ü gün Tanrıyı zikretmektür ve hem Bismillâhirrahmanirrahimi cümle işde yâd kılmakdur
(Esad Coşan, 1971: 1).
Şah Hatayî’den:
Alnımızda yazılı böyle bir yazı
Mümin Müslim Hakk’a eyler niyazı
Besmeleyle okunur Elham suresi
Okudum da geldim yolun üstüne
Şah Hatayim eydür şem’i çırası
Errahmandır iki kaşın arası
Besmeleyle okunur Elham suresi
Okudum da geldim ölün üstüne
Türkülerimizde:
Can özümden besmeleyi çekince
Dil yanmazsa ben yanarım sultanım
Ekrem Çelebi
Kaşların bismillâh yüzün Beytullâh
Seni öz nurundan yaratmış Allâh
Mani ve ninnilerimizde de:
Besmeleyle çıktım yola
Selam verdim sağa sola
A devletli benim beyim
Ramazanın mübarek ola
(Üçok, 2002: 305).
Ninni der uyuturum
Besmeleyle büyütürüm
Ne yapalım böyle durum
Ninni yavrum ninni
(Çelebioğlu, 1987: 20, 41).
C. Türk Folklorunda Besmele
Besmelenin Türk folkloru, eğitim ve kültür tarihinde de önemli bir yeri vardır. Çeşme alınlıklarında, dükkanlardaki levhalarda, mezar taşlarında besmeleyle ilgili beyit ve mısraları görmek mümkündür. Evlerin en yüksek ve en güzel yerlerini ağaç oyma, sedef kakma, gümüş ve genç kızların çeşitli şekillerde işledikleri besmeleler süslemektedir.
Okula başlama törenlerinden biri olan, halk arasında “Âmin Alayı”, yüksek tabaka arasında da “Bed’-i Besmele şeklinde anılan “Mahalle mektebine başlama merasimi” okuma yaşına gelmiş çocukların, hoca önünde merasimle besmele çekerek, okumaya başlamalarını ifade etmektedir. Dua alayı ya da Besmele cemiyeti olarak da bilinmektedir (İslâm Ansiklopedisi, c. 5, s. 540).
İnsan hayatında yeni bir dönemin başlangıcı sayılan okula başlama; hem çocukluktan çıkma yolunda atılan ilk adım hem de çocuğa yeni bir statü kazandırmada ilk adım sayılmaktadır.
Bed’-i Besmele törenine bağlı olarak okul ilâhîleri de ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında besmele ilâhîleri de vardır.

İlâhîlerden birisi;
Yâ İlâhi başlayalım ism-i bismillâh ile
Bu duaya el açalım ism-i bismillâh ile
Sen kabul eyle duamız besmele hürmetine
İlmini eyle müyesser yâ İlâhe’l-âlemin
şeklinde devam etmektedir (Birinci, 1982: 37-57).
Çeşme Alınlıkları
Allâh’ın CC Hayy sıfatının gizlendiği suya, İslâmiyet büyük önem vermiş ve insanlara su sağlamanın en hayırlı ve sevap işlerden olduğunu kabul etmiştir. Hz. Muhammed’in “Sadakanın en faziletlisi su teminidir.” şeklindeki hadisi, maddî durumu iyi olanların su ihtiyacını karşılamak üzere kuyular vakfetmesine sebep olmuştur.
Bu sebeple özellikle Türk topluluklarında çeşme yapımı ve çeşme vakfı önemli bir hayır sayılmıştır.
Hayrat olarak yapılan çeşmelerin, yalnız şehir, kasaba gibi yerleşim yerlerinde değil, yol kenarlarında, kırlık yerlerde de yapılmıştır. Yollardaki çeşmelere “menzil çeşmeleri”, açık arazideki çeşmelere de “çoban çeşmeleri” denir.
Bu çeşmelerin, özellikle de şehirlerdeki çeşmelerin kitabeleri yapıldığı dönemin üslûbuna uygun olarak yazılmıştır. Genellikle besmele ile başlar, hayır sahibine dua isteğiyle biter. En meşhurlarından birisi, III. Ahmed’in çeşmesi için yazdığı beyittir.

Çek Besmeleyi iç suyu
Han Ahmed’e eyle dua
Dükkanlardaki Levhalar:
Osmanlı İmparatorluğunun her yerinde esnaf, sanatkâr ve meslek sahiplerinin, ahîlik geleneğine uygun olarak pîre
bağlılıkları son zamanlara kadar sürmüş, her sanat, meslek ve iş yerinde o sanat, meslek ve işini belirten levhalar asılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Muhallebici dükkânı: Bu seherde besmeleyle açılır dükkanımız Hazret-i Şeyh Şâzeli’dir pirimiz üstadımız
Berber Dükkanı:
Her seherde besmeleyle açılır dükkanımız
Hazret-i Selman Pak’tır pirimiz üstadımız
Kiremitçilerde:
Her seherde besmeleyle açılır dükkanımız
Hazret-i Abdullah Mekkî’dir pirimiz üstadımız
Edirne’de Selimiye Kapalı Çarşısı’nda:
Her seherde besmeleyle açılır dükkanımız
Hazret-i İbrahim peygamberdir pirimiz üstadımız
(Çağatay, 1989: 167-168).
Buraya kadar besmelenin kullanımı ile ilgili verdiğimiz çeşitli örnekler toplum hayatındaki kutsal ve mühim manayı vurgulamaktadır.
ALINTI.

Ekleme Tarihi: 29.04.2010 - 22:18
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Bismillahirrahmânirrahim
(Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla başlarım)
Kur’an-ı Kerim’de iki türlü besmele vardır Birisi, sûre başlarında yazılan ve sûreden bağımsız olarak bulunan besmele, diğeri Neml Suresi’nin 30 ayetindeki besmeledir Neml Suresi’ndeki besmelenin bu sûrenin bir parçası olduğu açıkça bilinmektedir Bundan dolayı besmelenin Kur’an âyeti olduğunda şüphe yoktur Bu durum, açık tevâtür ile ve âlimlerin ittifakıyla kesin olarak bilinmektedir (1)
Süleyman (a s ) Yemen’de Sebe denilen bir kavmin kraliçesine yazdığı mektubuna, “Rahman ve Rahim” olan Allah’ın adıyla başlamıştır (2) Besmele, Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ’nın indirdiği ayetlerdendir Süleyman (a s )’dan sonra özellikle bu ümmete has kılınan bir sözdür (3) Hz Peygamber bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Davud oğlu Süleyman (a s ) ve benden başka hiçbir peygambere indirilmeyen bir âyet bana indirildi Bu âyet “Bismillâhi'r-rahmanirrahim”dir ”(4)

Sunacağımız şu hadisler, besmelenin önemini, Müslüman’ın işlerine nasıl başlaması gerektiğini güzel bir şekilde izah etmektedir

“Besmele ile başlanmayan her önemli iş sonuçsuz kalır”(5);
“Besmele her kitabın anahtarıdır ”(6)

Besmele hakkında âyetler ve hadislerin sunduğu mesajın şuuru ile Müslümanlar, meşrû olan bütün işlerine besmele ile başlamaktadırlar İşlere Allah adıyla başlamak ne kadar güzel bir davranıştır

İslâm kültürü, bir kimsenin her işe Allah adı ile başlamasını gerekli kılar Eğer bu bilinçli bir şekilde ve samimiyetle yapılırsa şu üç güzel sonucu doğuracaktır:

Birincisi, bu kişiyi kötülükten uzak tutacaktır Çünkü Allah ismi, onu kötü bir niyet veya bir davranıştan alıkoyarak bu konuda düşünmesini sağlayacaktır
İkincisi, kişi meşrû bir işe başlarken Allah’ın adını anarsa, onun her hareketi tabiatıyla Allah'ın rızasına uygun olacaktır
Üçüncüsü, o kişi, Allah’ın yardım ve nimetleriyle karşılaşacak ve Şeytanın aldatmalarından korunacaktır Çünkü kim Allah’a yönelirse, Allah da ona yönelir (7)

Besmelede geçen “Allah”, gerçek ilâhın özel ismidir Kur’an, bize bu en yüce ve en büyük zatı, eksiksiz sıfatları, güzel isimleriyle tanıtmakta, bizim ve bütün kâinatın O’na olan ilgi ve alakamızı bildirmektedir Kâinatı ve bütün varlıkları yaratan, devamlarını ve olgunlaşmalarını temin eden yüce ismin sahibi Allah’tır “Allah” yüce ismi, Allah’ın yüce zatına dalalet eden, O’na ait olan özel bir isimdir Allah, hakkiyle tapılacak olan yüce Zatın ismidir (8)

Besmelede en önemli husus, Allah’ın ismini okumak ve onu, girişilecek işten önce zikretmektir Bu öne alma, yardımın yalnızca Allah’tan isteneceğini ve manayı yalnızca O’na ait kılmak içindir Çünkü bilindiği gibi her millet, en önemli işine, büyüklüğüne inandığı bir isimle başlar Arap müşrikleri de sözlerine veya işlerine “Lât’ın ismi ile”, “Uzza’nın ismi ile” gibi putlardan birinin ismi ile başlarlardı İnsanlar arasındaki alışveriş ve diğer işlerde, özellikle açılış törenlerinde ve özel programlarda “filancanın adına, filanın şerefine” gibi bunun değişik örneklerini görürüz İşte besmelede de fiilin (yapılacak işi ifade eden fiilin) cümlenin sonuna bırakılarak Allah’ın isminin öne alınması, bütün bunları reddetmek ve başlamayı yalnız Allah’ın ismine tahsis etmek içindir Besmele, “Ne kendim ve ne de başkası yani, akla gelebilen hiçbir isim ile değil, ancak yüce Allah’ın ismi ile şu işime başlarım, başlıyorum”demektir (9)

Yapılan bu izah, dikkate şayandır Müslüman, yapacağı bütün işlere, her çeşit faaliyetlere, programlara öncelikle Allah’ın adıyla yani, besmele ile başlamalıdır Müslüman vereceği konferansta, yapacağı hitapta, katılacağı açık oturumda, panelde, sempozyumda, kültürel ve sosyal etkinliklerin tümünde, özel ve tüzel merasimlerde hep besmeleyi öne geçirmeli, besmeleyi başlangıç yapmalı, besmeleyi baştacı kılmalıdır Çünkü besmele Allah’a saygının, Allah’a sevginin ve Allah’a itaatin bir ifadesidir

Bir Müslüman besmele ile “şu işe başlıyorum” derken; “ben bu işi kendim için değil, Allah adına, O’nun emri ile ve ancak O’nun için yapıyorum” demiş olur

Her işe Allah’ın adıyla başlanması, İslâm’ın âdâbındandır Bu gerçek, ilk olarak indirilen Kur’an-ı Kerim’in: “Yaratan Rabbinin adıyla oku”(10) âyetinde Allah Teâlâ tarafından bildirilmiş ve Hz Muhammed (s a s )’e talim edilmiştir Bu edep düsturu, İslâm Dini’nin en önemli temel düşüncesini özetler Bu temel prensip, “0 ilktir, sondur, zâhirdir, bâtındır O, her şeyi bilendir”(11) âyetidir

Allah ilktir, her şeyden öncedir, başlangıcı yoktur, varlıkları O yaratmıştır Sondur, varlıkların yok oluşundan sonra da O bâkîdir Zâhirdir, varlığı bir çok delille gün gibi açıktır Bâtındır, zâtının hakikati duyular ve akılla idrak edilemez (12)

Her varlık, varlığının sırrını Allah’tan alır Her şeye, her varlığa hayat veren O’dur Her şey O’nun iradesi ile başlar ve son bulur Her başlangıç, her hareket, her yöneliş O’nun dilemesiyle ve takdiriyle meydana gelir Bu açıdan, her şeye O’nun ismi ile başlamak, her meşrû işi O’nun adını anarak yapmak, Müslümanın temel hedefi ve gayesidir

Mevlid-i Şerifin müellifi Süleyman Çelebi, mevlidine “Allah” adıyla başlayarak, İslâm terbiye ve geleneğinin en güzel numunesini sunmuştur
Allah adın zikredelim evvelâ
Vâcip oldur cümle işte her kula
Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi âsan eder Allah anâ
Allah adı olsa her işin önü
Hergiz ebter olmaya ânın sonu
Her nefeste Allah adın de müdâm
Allah adıyla olur her iş temâm

Bütün işlere en önce Allah’ın adı ile başlamak, her kulun görevidir Her kim, Allah adını öncelikle anar ve işine öyle başlarsa, Allah ona işini kolaylaştırır Her işten önce Allah’ın adı anılırsa, hiçbir şekilde o işin sonu, bereketsiz ve sonuçsuz kalmaz Kul, her nefeste Allah’ın adını sürekli anmalıdır Her işin tamam olması Allah adı ile olur

Besmele, Allah’ı anmanın, Allah’a itimat ve dayanmanın, Allah’a güvenmenin, Allah’tan yardım istemenin, Allah’a teslim olmanın, Allah’ın rahmetine ve esirgemesine talip olmanın ve sığınmanın bir ilanı ve ifadesidir Mü’min her faaliyetinde, her hareketinde, her işinde sadece Allah’ın yardımına güvenir ve O’nun rahmetini ve esirgemesini umar

Mü’min yemesine, içmesine, okumasına, konuşmasına, oturmasına, kalkmasına, yatmasına, uyumasına, hep besmele ile başlar Besmele, mü’mine lütfedilen ilâhî bir anahtardır Mü’min, dünyevî ve uhrevî bütün işlerinin kapısını bu anahtarla açar Ebedi saadet ve mutluluğu kazandıracak maddî ve manevî tüm işlerin şifreleri, bu anahtarla çözülür İman, ilim, irfan, ahlâk, fazilet ve kısacası insanı kemale erdiren bütün değerlerin kapıları onunla açılır

Müslüman mabedine, evine, işyerine, dükkanına, fabrikasına, okuluna, kışlasına girerken, dükkanını açarken, sözüne, konuşmasına, dersine başlarken, bağında bahçesinde, bürosunda ve iş yerinde çalışırken besmeleyi terennüm etmeli ve onu bir hayat tarzı haline getirmelidir

Ekleme Tarihi: 29.04.2010 - 22:20
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya ne güzel söylemiştir:
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet, Muhammed ümmetiydi (13)

Evet, besmele Ümmet-i Muhammed’i tanımanın bir alâmet-i fârikasıdır Bu ümmet, yeryüzünde bu kutsal cümle ile tanınır Bu kutsal cümle, onu hem bu dünyada hem de öbür dünyada aziz, üstün ve şerefli kılacaktır

Şairin dediği gibi besmele, her şeyimizin bereketidir Aşımızın, işimizin, eğitimimizin, okulumuzun, üniversitemizin, kışlamızın, fabrikamızın, ticarethanemizin, bağımızın, bahçemizin, tarlamızın, ürünümüzün bereketi ve uğuru, hep besmelenin gücü ve feyzi ile olmaktadır Besmelenin gücü ile şuurumuz, bilincimiz, huzurumuz, ümidimiz, azmimiz, aşkımız, şevkimiz artmaktadır Besmelenin sayesinde iç âlemimizde sükun, huzur ve rahatlama olmaktadır Besmelenin verdiği hazla ordumuz cephede galip gelmekte, askerimiz şahadet mertebesine ve gazilik unvanına nail olmaktadır

Her şeyin anahtarı ve tevhid (Allah’ın birliğinin) ayeti olan besmele, Müslüman’ın bütün varlığını kuşatan ilâhî bir düsturdur Müslüman besmele ile iç içe yaşayan bir kimsedir

Besmele, onun nefes alışından al da bütün hayatının kademelerine hakim olan kutsal bir metindir Besmele ile, Allah Teâlâ’nın Rahmân ve Rahîm isimlerini, kalbimizde niyet ettiğimiz, daha henüz meydana gelmemiş olan ve yapmayı kastettiğimiz işimize bağlarız Yani, besmeleyi o işin önüne geçirir ve işimize başlamadan besmeleyi okuruz Besmele, kelimeleri kısa fakat manası dünyayı kaplayan ve kuşatan özlü bir sözdür

İstediğimizi yapmakta ne kadar serbest olursak olalım, yaptığımız şeylerin sebep ve neticelerini bilemeyiz Bütün iradelerimizin, istek ve dileklerimizin aksamadan ve sıkıntısız meydana geldiğini görememekteyiz Demek ki, başarılarımız, her şeyin ilk sebebi ile isteklerimiz arasındaki münasebetin bereketine bağlıdır Bu bereket, başlangıçta Rahmân’a ait, sonunda da Rahîm’e aittir İşin başlangıcında da, sonunda da başarıyı ve bereketi bize ihsan edecek ve takdir edecek sadece Allah’tır Bizim işimizin nasıl seyredeceğini, nasıl sonuçlanacağını, hayırla bitip bitmeme noktasını yalnız Rahmân ve Rahîm olan Allah bilir (14)

Lütfu ve ihsanı herkesi ve her şeyi kuşatan Allah, büyük dostu Hz Muhammed’in terbiyesine ve ıslahına gayet önem vermiştir Onu ilâhî yardımına mazhar kılmış, ayrıca kendisine bağlılığını göstermek ve ilâhî ismini öne almak suretiyle başlamanın kutsal edebini ona öğretmiştir Ona apaçık bir dil ile Allah’ın birliğini ifade etme, gayet kısa ve kısa olması ile birlikte son derece derli toplu ve olağanüstü akıcı ve açık bir beyan üslûbu içinde özetleyen “Bismillahi’r-rahmanir’rahîm” düsturunu, her şeyin bir anahtarı gibi ihsan etmiştir Sonra bu kanunu, bu edeb ve terbiyeyi bütün İslâm Ümmeti’nin kitapları, yazıları, Kur’an okumaları, nutukları ve diğer önemli işleri ve ihtiyaçlarının başında iktibas edecekleri ve uyacakları kıymetli bir gelenek kılmıştır (15)

Besmele, Müslümanın her işini süsleyen ve Müslüman’a güç ve kuvvet veren kutsal bir cümledir Besmelede geçen Allah’ın Rahman ismi, iyi olsun kötü olsun, mü’min olsun kafir olsun, ayırım yapmadan dünyada herkese nimet veren Allah demektir Rahim ise, ahirette nimetlerini sadece mü’minlere veren manasınadır Cenab-ı Allah, dünyada herkese nimet verdiği halde, kendisine inananlara âhirette özel muamele yapacaktır Kur’an’da geçen “Rahmân” ve “Rahîm” kelimeleri hep bu manada kullanılmıştır (16)

Besmele ile, Allah yüceltilmekte, O’na tazim ve saygı ifade edilmektedir Diğer taraftan Allah Teâlâ’nın rahmetinden kovduğu ve müminlerin düşmanı olan Şeytanı kahretme, küçültme ve aşağılama vardır Ebû Müleyh (r a ) bir adamın şöyle söylediğini anlatır: “Resûlüllah (s a s )’ın terkisine binmiştim Resûlüllah (s a s )’ın hayvanının ayağı tökezledi Bunun üzerine ben, ‘şeytan helak olsun, mahvolsun’ dedim Resûlüllah hemen bana: “Şeytan helak olsun deme Çünkü sen böyle söylediğin zaman o büyüklenir Hatta kendisini bir ev gibi görür ve şöyle der: ‘Kuvvetimle bunu yaptım (başardım)’ Fakat sen, “Bismillah” de Zira sen böyle söylediğinde o küçülür Hatta bir sinek gibi olur ” (17)

Bu hadis-i şeriften de anlıyoruz ki, besmeleyi okuyan kimse, bu hareketi ile Allah’ın şanını yüceltmek ve Şeytanı ise kahretmektedir Çünkü Şeytan, Allah’ın anıldığı yerde duramaz, vesvesesinde başarılı olamaz Allah Teâlâ’nın mü’minlere rahmet ve merhametle davranmasını hazmedemez ve bu konuda aşırı derecede kıskançtır Kendisi Allah’ın rahmetinden kovulduğu için, Mü’minin Allah’ın rahmetine ve esirgemesine sığınmasına, Allah’a dayanmasına ve O’na tevekkül etmesine dayanamaz

Böyle bir kutsal cümleyi, Müslümanın hiç dilinden düşürmemesi ve bütün meşrû işlerini O’nun kılavuzluğunda yapması gerekir O’nun adını, her şeyden önce söylemenin, hatırlamanın yolu, besmeleyi gönüllere nakşetmekten geçer Gönüllere nakşedilen besmele sayesinde Müslüman, her an Allah’ı anar ve O’ndan hiçbir şekilde gafil olmaz Müslüman, gaflet uykusundan ancak besmelenin bereketi ve ilhamı ile uyanır
1- Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul, 1971, I, 15
2- Bkz Neml, 22-30
3- Bkz Kurtubi, Ahkâmu'l-Kur'an, Beyrut, 1993, I, 88
4- İbn Kesîr, İsmail b Ömer, Tefsiru'I-Kura’n’il- Azim, İstanbul, 1984, I, 33
5- Feyzu’l-Kadir, V, 13
6- Feyzu’l-Kadir, III, 191
7- Mevdudî, Tefhim’ul- Kur’an, trc Komisyon, İstanbul, 1996, I, 40
8- Bkz Elmalılı, I, 18-19
9- Elmalılı, I, 39-40
10- Alak, 1
11- Hadîd, 3
12- Ali Özek ve Arkadaşları, Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Açıklamalı Meâli, Medine, 1992, Hadid Suresi, 3 ayetin izahı
13- Arif Nihat Asya, Dualar ve Âminler, İstanbul, 1990, s 63
14- Bkz Elmalılı, I, 42
15- Bkz Elmalılı, I, 45-46
16- Ali Özek ve Arkadaşları, a g e , Fatiha Suresi’nin izahı
17- Ebû Davûd, Edeb, 85; Ahmed b Hanbel, V, 59- 71, 365; İbn Kesîr, a g e , I, 34

Ekleme Tarihi: 29.04.2010 - 22:22
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 

Besmele Hakkındaki Ayetler



Hud / 41 (Nuh) dedi ki: "Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah'ın adıyladır Şüphesiz ki Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir "

Neml / 30 "Mektup Süleyman'dandır, rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamakta) dır "

Maide / 4 Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin) Allah'tan korkun Allah'ın hesabı pek çabuktur


En’am / 118-119 Allah'ın âyetlerine inanıyorsanız, üzerine O'nun adı anılarak kesilenlerden yeyin Üzerine Allah'ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah, çaresiz yemek zorunda kaldığınız dışında, haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır Doğrusu bir çokları bilgisizce kendi kötü arzularına uyarak saptırıyorlar Muhakkak ki Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir
Ekleme Tarihi: 29.04.2010 - 22:26
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1283 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.63817 saniyede açıldı