0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » AKAİD İLE İLGİLİ BAZI ISTILAHLAR

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
AKAİD İLE İLGİLİ BAZI ISTILAHLAR

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
SELEF: İlk alimler.Akaid meselelerinde nasda varid olanı aynen kabul edip teşbih ve tcsime düşmemekle beraber te'vilede gitmeyen Ehli Sünnet-i Hassaya selefiyye denmiştir.Rasulullah ve ashabının, itikadda izlediği yolu aynen takip edenler.
HALEF: Sonra gelen alimler.Kelam tarihinde İmam Gazali'ye kadar olan alimlere mutekaddimin.Gazali'den itibaren gelenlerede muteahhirin denir.
ALEM: Allah'tan başka mevcud bulunan herşey.
ARAZ: Var oluşu, ancak kendisini taşıyan başka bir varlıkla hissedilebilen, kendi başına boşlukta yer tutamıyan şey
AYN: Kendi başına boşlukta yer tutan ve arazlara mahal teşkil eden, taşıyan şey.
ASLAH: Allah hakkında muhal olan
BATIL: Boş, yanlış, çürük, devamsız
BEDİHİ İLİM: Düşünmeden, delile başvurmadan ilk bakışta meydana gelen bilgi
BİDAT: Sonradan icad edilen şey.
CAİZ: Olması, bulunması düşünülebilen
CEBR: Mecburiyet, zorlama.
CEVHER: Boşlukta bizzat yer tutan ve varlığını bizzat hissettiren şey.
EHL-İ KIBLE: Kabeye müteveccihen namaz kılmanın farzıyyetini kabul edenler.
EZEL: Başlangıcı olmayan geçmiş zaman.
FASIK: İlahi emirlerin dışına çıkan.Büyük güah işleyen veya küçük günahları devamlı irtikab eden müslüman.
HADES-HADİS: Yaratılmış olmak.Yokken sonradan var olmak.Varlığı kendisinden olmamak.
HAKAAİK-I EŞYA: Eşyanın hakikati
HİKMET: İşin ve sözün en güzeli, en sağlamı.Neticesi iyi ve güzel olan iş...
İMAN: İnanma, inanç, tasdik.
İRADE, MEŞİET: Dileme, isteme
İSİM: Bir mananın karşılığına konulan ve bütün kelime çeşitlerini içine alan müfred lafız.
İSTİDLAL: Bir şeyi isbat etmek için delil ileri sürmek.
MA'LUM: Bilinen, bilinebilen.
MASIYET: Boyun eğmeme. Dinen yasak edilen bir şeyin bilerek ve kasden yapılması.
MEKAN: Mahal, yer. Cismin işgal ettiği düşünülen yer.
MUHAL, MÜMTENİ: Olabilmesi, bulunabilmesi düşünülemeyen.
MÜBTEDİ': Bidat yolunu tutan.İtikatta Ehli sünnetten ayrılan.
MÜMKİN: Var olması yada yok olması düşünülebilen.
MÜSEMMA: İsmin karşılığına konulduğu mana
RIZIK: Yiyecek, içecek.Canlının gıdalandığı şey.
SIFAT: Kendi başına boşlukta yer tutamayan, zatın bazı halerini açıklayan şey.
ŞEK: Şüphe, tereddüt
TAAT: Boyun eğme
TASDİK: Doğrulama, gerçekliğini kabul etme.
TENAKUZ: Fikirlerde çatışma.
TEKVİN: Var etmek, varlık sahasına çıkarmak.
TESELSÜL: Birbiri ardınca zincirleme devam etme.
TEVİL: Döndürmek, irca' etmek.
İmam-ı Rabbani Hz. (Ahmet Faruki Serhendi M. 1563-1624)
Kaynak:http://www.ismailaga.info/akaid_dersleri/index2kavramlar.html

Ekleme Tarihi: 18.12.2009 - 23:42
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
BAZI AKAİD MEZHEBLERİ

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 

BATINIYYE: Şiaya mensubiyet iddia eden, fakat islam müelliflerice İslam dışı kbaul edilen fırka.Nasların (delillerin) zahiri ve batıni manaları bulunduğunu, zahirin kabuk teşkil ederek asıl maksud olan mananın batın olduğunu söylerler.Batıni manaları ancak kendilerince kabul edilen Ma'sum imamlar bilir.
Çaşitli islam memleketlerinde değişik adlar almışlardır.Batınıyyenin, aslında Allah'ı ve mukaddesatı inkar ettikleri, nefsin arzu ettiği şeyleri mübah gördükleri kabul edilir.

BERAHİME: Brahmanlar. İslam müelliflerine göre bu Hind telakkisinde kainatın hudusu ve Allah'ın birliği kabul edilmekle beraber nübüvvet inkar edilir.Bu sebeple de tenkide tabi tutulur.

CEBRİYYE: Kulun hiç bir fiil, irade ve kudrete sahip bulunmayıp yalnızca ilahi fiillere sahne teşkil etmeye mecbur olduğunu kabul edenler.En meşhur kolu Cehmiyyedir.

CEHMİYYE: Cehm b. Safvan'ın görüşlerini benimseyenler.Allah'ın sıfatlarını, ru'yetullahı (Allah'ın görülebilmesini) ve kulun iradesini inkar ederler.Cennet ile cehennemin sakinleriyle birlikte fani olduklarını kabul ederler.

DEHRİYYE: Zaman (dehr) ile maddenin ebediliğini benimseyenler.Allah'ı ve ahiret gününü inkar ederler.Onlara göre kainat kadim olup tabiat kanunlarına veya feleklerin devrine tabidir.

FUDAYLİYYE: Havaricin tali fırkalarından biri.İsmet-i enbiya hakkında kabulu mümkün olmayan görüşleri vardır.Havaricin bir kolu olan Ezarıka'nın da benzer görüşleri mevcuddur.

GULAT-I REVAFIZ: (Revafız burada şia manasında kullanılmıştır.) Gulat, şiaya intisabettikleri halde görüşlerinde islam dairesinin dışına çıkan müfritlerdir.Hazreti Ali ile kabul ettikleri diğer imamları tanrılaştırırlar.Teşbih, tecsim ve hulule inanırlar.

HAŞVİYYE: Allah'a sıfat nisbet etmekte ifrata düşüp ona cisim izafe edenler.Nasların zahirini bile yanlış ve kaba bir anlayışla tefsir ederler.

HAVARİC: Meşru devlet reislerine isyan edenlere verilen umumi addır.İslam tarihinde ilkin tefrika çıkaran, Hazreti Ali'nin ordusundan baş çekip ayrılan Havaricdie.
Havaric, Hazreti Osman ile Hazreti Ali'yi, Cemel vakasına katılan ashabı, Hakem hadisesine rıza gösterenleri ittifakla tekfir ederler.Günah işleyenleri tekfir ve gayri adil devlet reisine karşı çıkmanın vücubuna da çoğunlukla hükmederler.Bir çok kollara ayrılırlar.

İBAHİYYE: Kulların, kötülüklerden kaçınmaya ve emrolunanları yapmaya kudreti olmadığını söyleyen, kadın ve servet ortaklığını benimseyen ve tasarruf perdesi altında gizlenen zümre.Başta Hasan Sabbah olmak üzere Batınıyye müntesibleri bunlardandır.

IBAZIYYE: Havaric fırkasının başlıca kollarından biri.Abdullah b. İbaz'a tabi olmuşlar ve ona nisbetle anılmışlardır.İbazıyyeye göre kendilerinden olmayan Ehli kıble, kafirdir.Müşrik değil fakat nankör manasına kafir sayılır.

KADERİYYE: Kaderi inkar edenler.Olmuş ve olacak bütün hadise ve eşyanın ezeli olan ilm-i ilahide mevcud olup yazılı bulunduğunu kebul etmeyenler: kullara ait fiillerin Allah'ın yaratmasıyla değil, kulun icadıyla meydana geldiğini iddia edenler.Çoğu zaman Mutezile ile birleşilir, fakat Kaderiyye Mutezile'den önce zuhur etmiştir.

KERRAMİYYE: Muhammed b. Kerram'a tabi olanlar.Allah'a cisim ve mekan izafe ederler.Onun hadislere (sonradan meydana gelen) mahal teşkil ettiğini kabul ederler.Klabin tasdiki olmaksızın bile imanın sahih olabileceğini savunurlar.

MUATTILA: 'Kıdem' mefhumunu sadece zat-ı Bari'ye tahsis etmek ve Allah'ın birliğini (tevhidi) tam manasıyla isbat etmek gerekçesiyle Cenab-ı Hakkı sıfatlardan tenzih edenler.M'bed el-Cuheni ile Cehm b. Safvan başta olmak üzere Mutezile muattıladan sayılır.

MUHAKKİME: Havaricin ilk zuhur eden zümresidir.Sıffin harbindeki 'Hakem' hadisesine rıza göstermeyerek ''Hüküm yalnız Allah'a aittir'' demişler ve Hazreti Ali ordusundan ayrılmışlardır.
Hazreti Osman, Hazreti Ali, Hazreti Muaviye'yi, Cemel ve Sıffin vakalarına katılanları, hakemleri ve onlara rıza gösterenleri, ayrıca her günah işleyen mümini tekfir ederler.

MUKANNAİYYE: Horosan'lı Mukana'a bağlı olanlar.Maveraunnehir taraflarında faaliyet göstermiş, sapık batınıyye ve müşebbihe akidelerine sahip, aslında gayri İslami bir fırka.Mukanna', haram ve farz tanımıyordu.Tanrılık iddiasında da bulunmuştur.

MUTEZİLE: Hasan-ı Basri'nin talebelerinden Vasıl b. Ata'nın hocasını terk ederek (i'tizal) kurduğu akaid mezhebine mensub olanlardır.Kaderiyye diye de anılırlar.
Kul kendi fiillerini, kendine ait müstakil bir irade ile yapar, Allah'ın bunda bir dahli yoktur.Aksi takdirde Allah'ın insanları cezalandırması zulum olurdu, gibi görüşleri vardır.En sapkın mezheplerden birisidir.

MÜCESSİME: Allh'a cisim izafe edenler.Sıfat-ı İlahiyyeyi inkar edenlere mukabil ona sıfat nisbet ederken ifrata düşüp zat-ı ilahiyyeye cisim ve mekan izafe edenler.Kerramiyye bunlardandır.

MULHIDE: Doğru yoldan çıkanlar.İslam dininden ayrılanlar, münkirler.İslamiyyete intisab iddia ettikleri halde aslında İslam dışı olan Batınıyyenin Horosan yöresindeki adı.

MÜNECCİME: Allah'ı inkar edip, kainatın yaratılış ve işleyişini kadim telakki ettikleri yedi yıldıza bağlayanlar.

MÜRCİE: Günahkar müminin azab olunmayacağını umanlar veya ona ait bir hüküm vermeyip bunu ahirete tehir edenler.Mutezileden sonra zuhur etmiştir.Günahkar müminin (fasık) iman-ı kamil sahibi bulunduğunu savunurlar.

MÜŞEBBİHE: Halikı (yaratanı), mahluka (yaratılana) benzetenler.Allah'u Teala'ya sıfat izafe ederken aşırı gidip teşbihe düşenler.Zat-ı ilahiyyeyi bile diğer zatlara teşbih edenler vardır.Bir kısmı şiadan olmak üzere bazı kolları vardır.Mukannaıyye bunlardandır.

NECCARİYYE: Hüseyin b. Muhammed en-Neccar'a bağlı olanlar.Sıfatı maaniyi ve ru'yetullahı inkar hususunda Mutezileye uymuşlardır.

SALİMİYYE: Hallac-ı Mensur'un (sekerat halinde iken iddia ettiği) hlul görüşünü benimseyen Muhammed b. Ahmed b. Salim el-Basri'ye mensub olanlar.Teşbih ve hulul gibi gayr-i islami görüşlere sahipdirler.

SENEVİYYE: İyiliğin yaratıcısı Nur ve kötülüğün yaratıcısı Zulmet olmak üzere iki tanrıya inanırlar.

SÜ-FESTAİYYE: Miladdan önce beşinci asırda Eski Yunanda zuhur edip eşyanın hakikatının sabit olmadığı veya olsa bile insan bilgisinin buna ulaşamıyacağını iddia edenler.İslam kaynaklarında indiyye, inadiyye ve laedriyye olmak üzere üç gurupta mutalaa ve tenkid olurlar.

SÜMENİYYE: Kainatın kıdemine ve tenasuha inanan, beş duyudan başka bilgi kabul etmeyen putperest Hind inanışına bağlıdırlar.

ŞİA: Hazreti Ali taraftarları.İmamların masum olduğuna inanırlar.Akaid meselelerinde bir kısmı ehli sünnete, bir kısmı müşebbiheyeye çoğuda Mutezileye uyarlar.Bir çok kollara ayrılırlar.

ZEYDİYYE: Ali Zeynelabidin'in oğlu Zeyd'e mensub ola şia fırkası.Akidede Mutezilenin yolunu izlemişlerdir.

Ekleme Tarihi: 18.12.2009 - 23:44
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
EHLİ SÜNNET İMAMLARI

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Akaidde Ehli sünneti temsil eden günümüze kadar gelen en pak ve temiz olan iki mezheb vardır.Bunlar Maturidiyye ve Eşariyye'dir.Aralarında ince ve küçük konularda ayrılık olsada, genel olarak bir ihtilaf söz konusu değildir.

Bizim itikadda mezhebimiz Maturidiyye olmuştur.

İMAM MATURİDİ
Alemul Huda, İmamul Huda, İmam Ebu Mensur Muhammed b. Muhammed b. Mahmud el-Maturidi...
İmam Maturidi, h.238/m.852'te Mevaraünnehir'de bulunan Semerkand'ın Maturid kasabasında doğmuştur.h.333/m.944'te Semerkand'da vefat etmiştir.

O, islama çok değerli hizmetler vermiş öncü islam alimlerinin başında gelir.Maveraünnehir'de Ehli Sünnet'e nisbet edilen Kelam ekolünün kurucusu ve mümessilidir.Te'vilatul Kuran ve Kitabü't Tevhid gibi eserlerinden anlıyoruz ki, Maturidi, kelam, tefsir, mezhebler tarihi, fıkıh ve fıkıh usulunda derin bilgi sahibiydi.

İmam Maturidi'nin hocaları, ilimlerini İmam-ı Azam'a uzanan Ebu'n-Nasr el İyazi, Ebu Bekr Ahmed el-Cürcani ve Muhammed b. Mukatil er-Razi'dir.Bunların hocası ise İmam ebu Yusuf ve İmam Muhammed'den okumuş olan Ebu Süleyman b. Musa el-Curcani'dir.

Gerek Eş'ari gerekse İmam Maturidi, Mu'tezile ve diğer bidat mezheblerine galebe çalabilmek için, hasımlarının aklı selime uygun taraflarını almışlar ve Ehli sünnet'in kelamı'nın kurucusu olmuşlardır.Ehli sünnetin Kelam metodunu daha ziyade doğru ve ilmi bir şekilde başlatan, akla ne nakle de layık oldukları değeri vererek bu iki asla bağlı kalan ve bu şekilde islam akaidini açıklamaya çalışan, İmam Maturidi olmuştur.

İmam Maturidi'nin elinde hocalarından okuyup rivayet ettiği İmam Azam'ın risaleleri, Akaid'den, ilm-i Kelama dönüştü.Bu risaleler inanılması lazım gelen Ehli SÜnnet akidesini açıklayan bilgiler idiler.Maturidi bunlarla beyan edilen akaidi, başka nakli deliller ile takviye etti ve aklı kesin delillerle destekledi.Akaid'in teferruatını burhanlarla kesinleştirip kuvvetlendirdi.

O, Mevaraünnehir ülkesi ve diğer islam bölgelerinde Ebu Hanife ekolünün kelamcısı, Ehli sünnet Vel-Cemaatın reisi oldu.Bu sebeple akaidde hanefi mezhebi, Maturidi'ye nisbet edildi.Böylece az bir kısım hariç, hanefi olan kelamcılara Maturidiyye denildi.

Bir çok kelamcı ve araştırıcılar, Maturidiyye diye anılan bu ehli sünnet mezhebinin asıl kurucusunun İmam Maturidi değil, İmam-ı Azam Ebu Hanife olduğunu, Maturidi'nin ise onun yazdığı akaid esaslarını akli ve nakli deliller ile destekleyerek açıkladığını ifade ederler.

İMAM EŞARİ

Eş'ariyye ekolünün temsilcisi olan Ebu'l Hasan Eş'ari'nin uzun adı Ali b. İsmail b. Ebı Bişr İshak b. Salim b. İsmail b. Abdullah b. Musa b. Bilal b. Ebı Bürde b. Muse'l-Eşari'dir.

Doğum tarihi tam olarak bilinmemekle beraber 260/873-74) tarihinde Basra'da dünyaya gelmiştir.İmam Eşari'nin hayatını doğumundan on yaşına, on yaşından Mutezil'den ayrılışına ve bundan sonraki hayatı olmak üzere olmak üzere üç devrede incelemek mümkündür.

1-Doğumundan 10 yaşına kadar:
Bu dönem O'nun çocukluk ve ilk tahsilini tamamladığı dönemdir ki, çeşitli ilimler tahsil etmiş ve daha ziyade babasının ahlakı ve ilmi terbiyesinde bulunmuştur.

2-On yaşından Mutezile'den ayrılışına kadar:
Otuz yıllık bir dönemi kapsayan bu dönem O'nun, üvey babası Ebu Ali el-Cubbai ile ilmi yakınlığı bulunduğu dönemdir.O kelam ilmini de Cubbai'den öğrenmiştir.Fıkıh'ta Hanefi olan Eşari, itikatta hocasının tesiriyle koyu bir Mutezile mezhebi savunucusu olmuştur.
Hicri 300 senesinde O'nun Mutezile'den ayrılarak, Ehli sünnet akidesine bağlandığı bilinmektedir.

Rivayete göre, İmam Eşari ilmi olgunluğa eriştikten sonra Mutezile'nin delilleri onu tatmin etmemiş ve bu görüşleri terketmiştir.Bu karara vardıktan sonra 15 gün evine kapanmış ve bu süre sonunda bir Cuma günü Basra camiinde minbere çıkarak şunları söylemiştir:''Ey insanlar, beni tanıyanlar beni tanır.Tanımayanlarda kendimi tanıtıyorum ben falan oğlu falanım.Ben Kuran'ın mahluk olduğunu, Allah'ın gözlerle görülemeyeceğini, kötü fiillerimizin kendimizin yarattığımızı söylüyordum.Ben bunlardan tövbe ediyorum ve bu fikirlerden vazgeçiyorum.Ey insanlar ben bu süre zarfında evime kapandım ve bu fikirle ilgili delilleri düşündüm.Onların hiçbirisi bana tercih sebebi olarak uygun gelmedi.Yüce Allah'tan bana hidayet etmesini istedim.O da bana şu yazmış olduğum şeyleri hidayet etti.Bunun üzerine şu elbiseden soyunduğum gibi bütün içinde bulunduğum fikirlerden soyunuyorum.''

3-Kırk yaşından ölümüne kadar:
Mutezile mezhebinden ayrılıp, selef akidesi üzere geri kalan hayatını devam ettiren Eş'ari, yaklaşık 25 yıllık bu süre zarfında bol bol eser telif etmiş ve selef akidesini müdafaa ile geri kalan ömrünü geçirmiştir.Ehli Sünnet adına üslendiği müdafaa ile büyük taraftar kazanmış ve kendisinden sonra gelişecek olan Eşariyye ekolünün kurucusu ve temsilcisi olmuştur.

Irak, pek çok bidat mezhebinin çıktığı bir bölgeydi.İmam Eşari, Revafız, Karamita ve özellikle Mutazile ile çok şiddetli ve gürültülü cedel ve münakaşalarda bulunmuştu.

Ekleme Tarihi: 18.12.2009 - 23:46
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
EHLİ SÜNNET NEDİR?

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Ehl-i Sünnet ve'l-cemaat, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem)'in sünnetine, ashabının ve onların yollarını izleyenlerin sünnetine; itikad, söz ve amel hususlarında sımsıkı sarılanlar ile bu şekilde dosdoğru tabi olup, bid'atlerden uzak duran kimselerdir.
Bunlar kıyamet gününe kadar ilahi yardıma mazhar olarak kalacaklar, varlıklarını sürdüreceklerdir.Bunlara uymak hidayet, muhalefet ise sapıklıktır.

Ehli sünnet vel-cemaat bir takım özellik ve niteliklerle diğerlerinden ayrılır.Bunlardan bazıları şunlardır:

1-Ehli sünnet vel-cemaat, ister itikad, ister ahkam, ister yaşayış bakımından ifrat ve tefrit, aşırı gitmek ile katılık arasında vasat ve itidal üzere olanlardır.O halde bu ümet diğer ümmetler arasında vasat olduğu gibi, onlarda bu ümmetin fırkaları arasında vasat (orta yolu izleyen) olanlardır.

2-Dinin hükümlerini sadece kitap (Kuran) ve sünnetten alırlar.Bunlara gereken önemi verirler.

3-Rasulullah'ın hallerini, sözlerini, fiillerini insanlar arasında en iyi bilen onlardır.Bundan dolayı sünneti en çok seven ve uyan da onlardır.

4-Din hususunda düşmanlıkları terkederler, düşmanlık yapanlardan uzak dururlar.

5-Selef-i Salih'i (Geçmiş büyükleri) tazim eder, selef yolunun en esenlikli, en ilme uygun ve en muhkem olduğuna inanırlar.

6-Tevili kabul etmez, şeriata teslim olurlar.

7-Nakli (ayet ve hadisi) akıldan üstün tutarlar.

8-Onlar islam, ünnet ve cemaatin dışında başka bir isim almazlar.

9-Sahih akideyi, dosdoğru dini yaymaya, insanlara bunları öğretip, doğruya iletmeye, onlara içten nasihat edip, onların işleriyle ilgilenmeye önem verirler.

10-Cemaate ve kaynaşmaya çokça gayret ve teşvik ederler.Ayrılıkları ve tefrikayı bir kenara bırakır, insanları bundan sakındırırlar.

11-Yüce Allah, onları birbirlerini tekfir etmekten korumuştur.Başkaları hakkında da ilme ve adalete uygun olarak hüküm verirler.

12-Karşısındakini yenmek için değil, hükmün aydınlığa çıkması için tartışırlar.

Bu akide insanları birleştiricidir.Diğer yollara baktığınız zaman tefrikaları ve çekişmeleri görürsünüz.Ehl-i sünnette bu yoktur.

Ekleme Tarihi: 18.12.2009 - 23:48
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Hz. Peygamber (s.a.s.)
"size ashabimi (onlara tâbi olmayi) tavsiye ederim, sonra onlarin pesinden gelenleri,
sonra da onlarin pesinden gelenleri. Daha sonra yalan yayginlasacaktir."

Baska bir hadis-i serifte Hz. Peygamber söyle buyurmaktadir:
"Allah'in rahmet eli cemaât ile beraberdir" (Tirmizî, Fiten, 7).

Hz. Peygamber (s.a.s.)'in cemaati tavsiye etmesi ve firka-i nâciyenin (azabdan kurtulacak kesimin) cemaât oldugunu söylemesi, cemaât'in kimlerden ibaret oldugunun belirlenmesini gerektirmektedir.

Hz. Peygamber (s.a.s.)
"Ümmetim yetmisüç firkaya ayrilacak, bunlardan bir topluluk hariç hepsi cehennemliktir" buyurmustur.

O toplulugun kimler oldugu sorulunca
"benim ve ashabimin yolunda olanlar" diye cevaplamistir.

Bir rivâyette "cemaât" denilmistir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadis-i serifinde söyle buyurur:
"Ümmetim, sapiklik üzerinde bir araya gelmez.
Ihtilâf gördügünüz zaman size 'sevâdu'l a'zam
(en büyük olan ve hak üzere bulunan topluluga katilmayi) tavsiye ederim" (Ibn Mâce. Fiten. 8).
Ekleme Tarihi: 19.12.2009 - 06:37
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1253 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.63789 saniyede açıldı