0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Evet ana, "bizim Kâbil"!..

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Evet ana, "bizim Kâbil"!..

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Evet ana, "bizim Kâbil"!..
Cemil Meriç, Tanzimat sonrası Batıcı aydının Batı karşısındaki aşağılık kompleksini tanımlarken "Efendisinin bevlini ilaç niyetine içen aptal uşak" nitelemesini kullanır. Bir başka yerde yine Batıcı aydının bu ülkedeki rolünü tanımlarken, daha ağır, ama bu 'tür' için 'cuk oturan' çarpıcı bir tesbit yapar: "Irzına geçen zorbaya âşık olan aptal kız."

ABD'deki sivil hedeflere yapılan saldırılar için "Kınıyorum, ama..." diyenleri eleştirenlere bakın bir; ABD'nin başlattığı 9. Haçlı seferinin neredeyse meccani zangoçluğunu yapacaklar. Tanrılarına sunacağı kurbanın etrafında neşeyle dans eden bir pagan gibiler. Batıcılarımızın 'uygarlık tanrısı'na bir değil bin Afganistan feda olsun, çok mu?

Bir zamanlar, İngiltere'de yapılmış bir anket sonucunu görmüştüm. İngiliz vatandaşına sorulan soru şu: Batmakta olan bir teknede Pablo Picasso'nun bir tablosu ve bir de insan var; ama siz sadece birini kurtarabilecek durumdasınız: hangisini kurtarırdınız?

Verilen cevaplar tam da modern insanın kendine yabancılaşmış tabiatını sergiler mahiyette; yüzde doksan küsuru boğulan insanı değil, tabloyu kurtaracağı cevabını vermiş. Bir İngiliz yönetici, "Hindistan mı, Shakespeare mi?" tercihiyle baş başa bırakılınca, Koca bir Hindistan'ın bir Shakespeare etmeyeceğini söylememiş miydi?

Böyle düşünen bencil bir aklın eline gücü verirseniz, bir Shakespeare için Koca bir Hindistan'ı ateşe vermekten çekinir mi? Onun tasavvuru bu: değersiz değerliye feda olsun. Tam da Darwin'in "doğal ayıklanma" tezine uygun bir davranış. Bu mantık, ABD'nin Afganlıların üzerine yağdırdığı bombaları, bir tür "doğal ayıklama" yöntemi gibi algılamamızı istiyor. Nitekim, tüm sömürgecilik tarihi boyunca Batının davranışlarını yönlendiren de, bu müstekbir ve mütekebbir aklı değil miydi?

Elbet bu akıl hasta bir akıldır. Tarihte hangi uygarlık bu akla dûçâr olmuşsa, kendi elleriyle kendi sonunu getirmiştir. Ve hemen sözün burasında söyleyeyim ki; ABD için bu, sonun başlangıcıdır. Filin canını yaktığı sineklerden biri filin burnundan beynine girip yemeye başladığı zaman, fil hem kendini mahveder hem çevresini.

Gizli kimliği sonradan ortaya çıkan Damat İbrahim Paşa, kötü yönetimden ve ahlaki kokuşmadan kaynaklanan iç huzursuzlukları bastırmanın yolunu, İran üzerine sefer hazırlığına girişmekte bulmuştu (1727). Şair Nedim, kafasının kıyak olduğu bir demde, ünlü "Bu şehr-i'Stanbul ki bî-mislu bahadır/ Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedadır" dizelerini döktürürken, sadrazamdan alacağı bahşişi düşünüyordu. Milletin yokluktan yakacak kömür bulamadığını, bulanların gözlerine sürme diye çektiklerini söyleyen şair Tâib'i kim dinler?

Bütün bunlar ne padişahın saltanatını, ne sadrazamın kellesini kurtarmaya yetti. Dahası, Osmanlı için de sonun başlangıcı oldu.

Bu ülkeyi ABD'nin kuyruğuna takıp savaşa yestehleyen Batıcılar, rejim krizinin neden olduğu ahlaksızlık, yolsuzluk ve yoksulluk içinde kıvranan bu ülkedeki saltanatlarını sürdürmenin telaşına düşmüş olabilirler. Fakat ihanet içindeki her aydın Nedim'in akıbetini hatırlamalıdır. Bunlar Nedim kadar yerli de değiller: Bahşiş için kapısına dizildikleri güç yabancı bir güçtür. Onları ilk hayal kırıklığına uğratacak olan, yalan söyleyip gaza getirdikleri efendileri olacaktır. Çünkü hiçbir yalan, ebediyen ayakta kalamaz.

Bu günlerde, kimlerin kimin ekmeğini yediği birer birer ortaya çıkıyor. Anadolu insanının, aklı ekmeğine ayarlı tipler için kullandığı "kimin ekmeğini yerse onun kılıcını sallar" sözü, bir kez daha doğrulanıyor.

Sağda solda birer stratejist edasıyla dolaşan bu tipler, aslında çapsız ve derinliksiz birer 'teknisyen'. Hepsi de, İslam'ın İspanya'dan kazınma projesi olan "Reconquista"nın Anadolu için planlanmış versiyonunun devşirilmiş ürünü.

Tarih bilinci yok, coğrafya bilinci yok, kültür bilinci yok, medeniyet bilinci hiç yok...

Varsa yoksa "şimdi" ve "burada"...

"Mazi" anlamında bir dün yok, "istikbal" mahiyetinde bir yarın yok. Ebedi istikbal mi? Ona da imanı yok... Gelen ağam, giden paşam. Yarın, sadece kendi yarınından müteşekkil beyimizin. Namazı olsa, ona "ihdine's-sırata'l-müstakim (=bizi dosdoğru yola ilet!) diye dua ederken, her gün tekrar ettiğin o 'biz' kimdir?" diye sorardım. "O 'biz'in içine ABD'nin bombaları altında can veren Afganlının da girdiğini biliyor musun?" derdim. Ama o da yok...

Bilmem ki bu türe nasıl anlatmalı: Kâbil'in tepesine düşen bomba İstanbul'un yüreğine düşer... Kandahar yanarsa, dumanı Erzurum'da tüter... Mezar-ı Şerif bombalanırsa Konya ağlar...

Bir milletvekili dostum anlatmıştı. Körfez Savaşı sırasında, ABD ve İngiliz uçakları Bağdat'a bomba yağdırırken, dönemin bakanlarından biri şunları anlatıyor: "Benim 90 yaşına merdiven dayamış bir anam var. Televizyon sunucusunun "ABD Bağdat'a bomba yağdırdı" anonsunu duyunca, rengi attı, gözleri dolu dolu oldu, bana dönüp sordu:

- "Oğlum, bu Bağdat bizim Bağdat mı?"

....?

- "Oğlum, bizim Bağdat'ı mı bombalıyorlar?"

"Ne diyeceğimi bilemedim, üzülmesini de istemedim, ama yalan da söyleyemedim."

Anam, sana sesleniyorum; tüm analara sesleniyorum:

Haçlılar "bizim Kabil'i" bombalıyorlar...

"Bizim Kandahar'ı" bombalıyorlar...

"Bizim Mezar-ı Şerif'i" bombalıyorlar!..

Bombacılar kendilerini gol atan "futbolcu" gibi hissediyorlarmış! Kendileri diyor bunu!

Belli ki, onlara "Vur vur inlesin!" diye tempo tutan Batıcılarımız da, kendilerini "Haçlıların amigosu" gibi hissediyorlar! Yüzleri kızarmadan yapıyorlar bunu!

Ana!.. Onlar senin geçmişini, geleceğini, hafızanı ve yüreğini satıyorlar!..

"Anlıyorsun, değil mi?" demiyorum; çünkü "ağlıyorsun"!..
Mustafa İSLAMOĞLU
Ekleme Tarihi: 18.10.2009 - 20:07
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Bağdat'a Ağıt

Murat Aydın Doma



Kara yüzlü bu amcalar buralara nerden geldi
Omuzlarında tüfekler yükleri çok ağır sanki
Sizi kurtardık dediler çok mu sevdiler bizleri
Onlardan kim istedi ki ölüm kusan füzeleri

Önce babam gitti evden bir gün annem de dönmedi
Ağlamıyorum artık ben annesizler ağlamaz ki
Işıksız ve susuz kaldık kesildi Bağdat'ın sesi
Kan kokan sokaklarında kurşunlar adres sormaz ki

Çok mu sattı oralarda canlı yayın savaş filmi
El koydular ilaçlara öldürdüler bebekleri
Tek duvar kaldı odamda bir de yıkık penceresi
Neden çok gördüler bize yaşadığımız evleri

Gök karardı yer inledi ateşlerde yandı elim
Acımıyor artık kolum kesilen kol acımaz ki
Bütün dünya çocukları koşun buralara gelin
Gözlerim görmüyor ama körebe oynarız belki

Anılarımız çalındı kararttılar geleceği
Bizler acıları tattık sözde uygarlar zaferi
Kim çıkarır savaşları kimleri mutlu eder ki
Katliamı yazsın tarih coğrafya da ihaneti

Son sözümde sustu dilim vahşeti anlatamaz ki
Haykırır fotoğraflarım... Ölüler konuşamaz ki...


Bu mesaj 1 kez ve en son Muhtazaf tarafından 18.10.2009 - 20:55 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 18.10.2009 - 20:48
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Ne kadar uzaktik Dicle'den
Çok yakininda dogmusken
Dicle ki asagilarda köpüklerinden
Bir sehir dogurmus Bagdat'tir bu senin ülken
Bagdat'tir bu kardesim senin ülken
Ayin Dicle'ye düsüp topraga yükselmesi yeniden
Ayna koparmak boyuna ayna koparmak günesten
Açik ve seçik bir fetih kiliçla yarilan günesten
Senin sehrin benim sehrim ve hepimizin sehri
Bir nehrin sehri ki bizi yikamistir ruh ve beden
Içimizde akmistir gece ve gündüz demeden
Gövdesinde izler benekler tasir Kara Âmid kalesinden
Yaralar kaplan derisini cam gibi süsleyen
Gönül yaralari fizikötesinden

Ve bir sehir ki haber verir
Gök yaratilmadan önceki gökten
Zebercet seslerin ev kafesi olusu
Dis dis bahçe parmakliklari gümüsten
Hurmalar Dicle'nin çiçekleri peygamber armagani
Veliler armagani Bagdat'a dogru gelen
Boyuna gelen bin yildan beri
Bin bin yil daha öteye giden
Altin palmiyeler sulh ve sükûn defneleri

Görmedim Bagdat'i ne kadar görmek istemisken
Bizi mahrum birakmislar birbirimizden
Kendimiz mahrum birakmisizdir kendimizi kendimizden
Bagdat ki Kerbelâ sehitlerinin kanidir harci
Islâm Uygarliginin Baskenti
Harun Resit barisi
Imam-i Âzam adaleti
Cüneyd'in gözleri
Geylâni'nin gönlü
Ve Halid'in zikri
Binbir gece ülkesi
Binbir gündüz gerçegi
Fuzuli'nin günü

Leyli vü Mecnun nefesi
Ve Hallac-i Mansur'un kaniyla besli
Gece melegi
Yaksam bütün lâmbalari
Çagirmak üzere ates pervanelerini
Fitili kissam isik baharini
Yanmasin asiklarin yüregi
Bir aldanisla bir yanisla
Ulu bir kanisla bir yanisla

O çocugun kederini biliyorum
Kaderi bir agit gibi sizdiran gönlüne
Bagdat bir sarnica ine ine
Yaklasiyor yeniden derinden derine
Çarpilmanin mermerine

Alçilar kiriliyor Lût gölü tuz gibi
Dicle kara bir firtinada dönüyor firdolayi
Çatlayan toprak karanligin anasi
Ve su, kurumus çiçeklerin damittigi

Kitap yüklü develer boguldu
Ates yüklü atlar yüzerken yandi
Kördügümdür halifenin sirri
At nallarinin altinda

Kuslar ki bogazlari tikanmis mercandan
Kiyamet habercisi çikardigi seslerle

Zeytin ezmesi sergisi sonsuz bir asfaltta Bilyeler üstünde kayan otomobiller göçünde
Bir halk gidiyor burdan bilinmeyen bir yere
Hâtiralarini savurarak sicak bir rüzgârin küllerine

Ve haberci diyor ki: n'oldu Bagdat
Nerde onu koruyan sur ve perde
Insan ki yasar eserde
Insan nerde ve eser nerde

Devrilen her tas benim tasim
Yikilan her ev benim
Benden yikiliyor hepsi ben yikiliyorum
Yikilan benim

Ve haberci diyor ki: yikilan benim
Tasta suda hurmada
Kus bogazinda
Otomobil tekerinde petrol zerresinde

Her zerrede ölen benim
Ölen Bagdat benim

Ve diyor ki haberci:
Yanan ay sönen gün benim
Çöken aksam gelen geceyim ben

Neden anlamadin bütün bunlari sen
Ey Bagdat'in altin anahtarini küle çeviren

SEZAI KARAKOÇ
Ekleme Tarihi: 18.10.2009 - 20:49
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
emegine saglik muhtazaf hoca

bazen duygusalliktan
bazende yazacak kelime bulamamktan cevap veremiyor olabiliriz
ama inaniyorumki konularin okunuyor
vermek istedigin mesajlar aliniyordur
Ekleme Tarihi: 20.10.2009 - 00:29
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an 1 üye ve 1329 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.69105 saniyede açıldı