0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » A I L E / E Ğ İ T İ M / S A Ğ L I K » KADIN & AiLE » Hayrünnisa GÜL hanım efendi......Başımı örtüyorum,beynimi değil

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 10 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  
Hayrünnisa GÜL hanım efendi......Başımı örtüyorum,beynimi değil

1463 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 23.03.2007
En Son On: 09.05.2011 - 10:25
Cinsiyeti: Erkek 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, The Times'a çarpıcı açıklamalarda bulundu.





.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, İngiliz The Times gazetesi ile yaptığı söyleşide, türbana ilişkin “Ben başımı örtüyorum, beynimi değil” dedi. The Times muhabirinin “Laikler, sizden korkuyorlar” demesi üzerine Gül, İngilizce olarak “Siz benden korkuyor musunuz?” sorusunu yöneltti.

Vatan'da yer alan habere göre, Prestijli İngiliz gazetesi The Times, Times2 ekinde Türkiye’deki türban sorununu kapak yaptı. Bu çerçevede türban tartışmalarına geniş yer veren gazeteden Janice Turner’ın, Hayrünnisa Gül ile yaptığı röportaj da yayınladı.

“TÜRKİYE’NİN EN TARTIŞMALI KADINI”

Tercüman kullanarak yapıldığı belirtilen röportaja yer verildiği geniş haberde Turner, birlikte çay içtiği Hayrünnisa Gül için “Türkiye’nin en tartışmalı kadını, çok zarif bir makyaj kullanıyor, şık ve dar bir deri ceket, uzun etek ve marka ayakkabı giyiyor” diye yazdı.

41 yaşındaki Gül’ün neşeli gözleri ve genç kız gibi sesinin olduğunu da ifade eden Turner, Gül’ün tercümanın aracılığıyla eşinin siyasi kariyerinin başlarında nasıl aile işlerini yürüttüğünü anlattığını belirtirken, Gül’ün kendi banka hesabının olmasında ısrar ettiğini, erkek çocukları gibi kızını da iyi bir üniversiteye girmesi için teşvik ettiğini yazdı.

Hayrünnisa Gül’ün “namus cinayetleri”ne karşı konuşmayı planladığını kaydeden Turner, türban sorununa ilişkin olarak da Gül'ün, kendisine “Ben sizi sarışın diye yargılamıyorum” değini de aktardı. Türner'e göre, Gül ayrıca “Ben başımı örtüyorum, beynimi değil,” ifadesini kullandı.

Bu arada, Turner’in “Laikler sizden korkuyor” demesi üzerine Gül, İngilizce olarak “Siz benden korkuyor musunuz?” karşılığına verdi. Gül “Bazen sıcak günlerde güneş altında türban kullanmak rahatsızlık veriyor. Kadınları kullanmaya zorlayabileceğiniz bir şey olduğunu düşünmüyorum” şeklinde konuştu.

İran’da böyle yapıldığına işaret edilmesi üzerine Gül, “Ancak Türkiye farklı bir toplum. Ailelerde türban takanlar var da, takamayanlar da var. Bazı aile fertleri türban kullanır, diğerleri kullanmaz. Biz, farklı tercihlere alışığız” dedi. ...

Hanım efendi söyleyeceğini söylemiş fazla söze gerek yok ....Tüm beyin taşıyan beyinsizlere duyurulur.....


Ekleme Tarihi: 19.07.2008 - 08:40
Bu mesajı bildir   Maksat kelam olsun üyenin diğer mesajları Maksat kelam olsun`in Profili Maksat kelam olsun Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  
Alın sizlere örnek bir......

1463 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 23.03.2007
En Son On: 09.05.2011 - 10:25
Cinsiyeti: Erkek 

Başımı açtım ÇOK huzurluyum!



Ailesinin baskısıyla örtündüğünü söyleyen imam-hatip kökenli diş hekimi Reyhan Boz, 26 yıl sonra başını açtı.

Başını açanlar dinden çıkmıyor

İşte Diş Hekimi Reyhan Karaaslan'ın incilieri

Boz, “Saç örtmenin örtünme olmadığına karar verdim.Ben yine Müslümanım” dedi

İzmit’te 15 yıldır özel muayenehanesi bulunan diş hekimi Reyhan Karaaslan Boz, siyasi istismar konusu yapılmasına tepki göstererek 26 yıl sonra başörtüsünü çıkardı. İmam - hatip kökenli olan 38 yaşında evli ve 2 çocuk annesi Reyhan Karaaslan Boz, “Saç örtmenin örtünme olmadığına karar verdim. Ben yine müslümanım. Başörtüsünü çıkarıp başını açan dinden çıkmıyor” dedi.

Sömürü aracı oldu

Reyhan Karaaslan Boz, 12 yaşından itibaren başını örttüğünü, imam - hatip lisesinden mezun olduktan sonra İstanbul Ünivesitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni bitirdiğini söyledi.

Üniversitede okuduğu dönemde yine türban mücadelesinin yapıldığını, küçük yaşta ailesinin telkiniyle kapandığı için 26 yıl süreyle başını örttüğünü kaydeden Boz, ancak bugün gelinen noktada türbanın sömürü aracı olarak kullanılmasına tepki duyduğunu anlattı.

‘Huzurluymuş!’

Boz, aldığı radikal kararla türbanı çıkarmasıyla ilgili şunları söyledi: “Hani eskiden olagelen inanışa göre kapanıyorsunuz ve doğru olduğunu düşünüyorsunuz. Çok sorgulamıyorsunuz. Sonra çok okudum. Çok araştırdım. Çok düşündüm. O zamanının coğrafyasını, şimdinin coğrafyasını, o zamandan bu zamana değişen şeyler, hiç değişmeyen şeyler, değişebilecek şeyler. Artık baş örtmenin örtünme olmadığına karar verdim. Öyle olunca da başımı açtım. İnsanın iç huzuru, ya da huzuru için, iç dengelerinin oturması lazım. O zaman ona inanıyorsunuz. Şimdi böyle olduğuna inanıyorum ve böyle huzurluyum.”

Bence bu bayan diş hekimi değil coğrafya okusaydı daha verimli olurdu her halde .....


Ekleme Tarihi: 19.07.2008 - 08:46
Bu mesajı bildir   Maksat kelam olsun üyenin diğer mesajları Maksat kelam olsun`in Profili Maksat kelam olsun Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rahil su an offline rahil  

1191 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.05.2008
En Son On: 17.03.2011 - 17:14
Cinsiyeti: ----- 
gül gül gül HUZUR İSLAM'DA!!!gül gül gül
Ekleme Tarihi: 19.07.2008 - 10:53
Bu mesajı bildir   rahil üyenin diğer mesajları rahil`in Profili rahil Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
ecrennur su an offline ecrennur  

86 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 03.09.2006
En Son On: 22.07.2008 - 14:10
Cinsiyeti: Bayan 
cok guzel bir cevap vermis allah razi olsun kardesim bu haberi buryaa ekledgin icin Elinize Saglik
Ekleme Tarihi: 19.07.2008 - 12:41
Bu mesajı bildir   ecrennur üyenin diğer mesajları ecrennur`in Profili zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 

Sakarya Türküsü





İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir:
Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat:
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne?
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine:

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur.
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük?
Bu dâvâ hor, bu dâvâ öksüz, bu dâvâ büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan:
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu?
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna?
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya.
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su:
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek:
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya, saf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz:
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya:
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!





Necip Fazıl Kısakürek

üstad'ın bu şiiri son zamanlarda beni çok etkiliyor

çünkü

öz yurdumuzda garibiz

öz vatanımızda parya



ben susayım bu karikatür size ne demek istediğimi anlatır...

tabii sadece kalbi olanlar anlayabilir...






alintidir
Ekleme Tarihi: 19.07.2008 - 15:09
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
halk yolcusu su an offline halk yolcusu  
RE:

1504 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.05.2008
En Son On: 07.08.2009 - 22:12
Cinsiyeti: Bayan 
Alıntı
Orijınalı rahil

gül gül gül HUZUR İSLAM'DA!!!gül gül gül


kardeşime katılıyorum allaha emanet olun
Ekleme Tarihi: 20.07.2008 - 01:31
Bu mesajı bildir   halk yolcusu üyenin diğer mesajları halk yolcusu`in Profili halk yolcusu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Niçin örtünüyoruz?
islam hukuku prf.Hayrettin Karaman
Genelde örtünmeye, özelde başörtüsüne karşı çıkanların muhalif duruşları için ileri sürdükleri sebepler arasında, "İslam'ın erkekleri incitici değerlendirdiği, onları kadın karşısında zayıf, cinsel arzusuna yenilen, fırsat bulunca kadını taciz etmesi muhakkak olan ham insanlar" olarak nitelediği anlayışı (zannı, yorumu) da var.
Bir iki yazıda bu itirazı ele alıp değerlendirmek istiyorum.
Önce bazı alıntılar yapayım:
Hakkı Devrim (Radikal, 5. 2.2008): "Dinimizin kadın saçıyla alıp veremediği nedir, ben de hep merak ederim doğrusu. Erkeklerin gerekmezken cinsellikle ilgilenmesini önleme endişesini, hele İslam'ın da doğduğu sıcak iklimde anlayıp haklı bulmak zor olmasa gerektir. Müminler mazur görsün, ben, kadını güzelleştiren niteliğine rağmen, saçların erkeği nasıl olup da tahrik ettiğine akıl erdiremeyen gafillerden biriyim."

İsmet Barkan (3 Şubat 2008, Radikal): "Kadınlara vücutlarının bazı bölümlerini örtmelerini emreden veya tavsiye eden ayet, kadın vücudunun erkek bakışından korunması, tahrik olacak erkeklerin kadınları taciz etmesinin önüne geçilmesi için gelmiş. Eğer dinin mesajı evrenselse, ben de o evren içinde kalan bir erkek olarak bu mesaji anlamakta güçlük çekiyorum; çünkü mesaj benim algıma göre kadınlardan çok erkekleri ilgilendiriyor."

Prof. Dr. Aysel Ekşi (Radikal, 6.2.2008): "Üniversitede okuyan erkek öğrenciler ve öğretim üyeleri, başı açık kız arkadaş ve öğrencileri karşısında kendilerini tutmakta çok mu zorlanacaklar ki birileri kızların tesettüre girmesinde ısrar ediyor? Bu, Türk gençlerinin ve bütünüyle erkeklerimizin iradesiz ve saldırgan olduğunu savunmak demek değil mi?"

Son alıntıyı yaptığım yazar bir psikiyatri profesörü olduğu için gelecek yazıda ondan daha başka cümleler alıp tenkit edeceğim. Şimdilik bunlarla yetinip dindar olmadığı halde farklı düşünen bir başka bayan yazarın şu cümlelerine dikkat çekeceğim.

Tuğçe Baran (24 Ocak 2008 Vatan): "Meksika'nın başkenti Mexiko City'de meydana gelen taciz olayları ve şikayetler sonucu belediye çareyi "kadınlara özel" otobüsleri devreye sokmakta bulmuş. Ayrıca metro sisteminde yoğun saatlerde trenlerin ilk üç vagonuna sadece kadınlar binebiliyormuş. Zira polis istatistiklerine göre şehirlerde yaşanan tecavüz, cinsel taciz ve kötü muamele vakalarının yüzde 14'ü toplu taşıma araçlarında gerçekleşmiş. (Radikal, 22 Ocak 2008) Mesele sadece ve sadece Müslümanlıkla bağlantılı değil gördüğünüz gibi. Mesele erkeklerin kıroluğu, görmemişliği, edepsizliği, bir arada yaşamayı bilmemesi ve bunlardan kadının kendini korumaya çalışması. Bu servis bizde mesela İstanbul'da yapılsa nasıl bir kıyamet kopardı düşünmek bile istemiyorum. Gericilik, dincilik, ortaçağ zihniyeti, şeriatçılık, anti laiklik... Kadın ve erkeğin ayrı ayrı yaşamasına taraf değilim. Asla ve kata böyle bir düşüncem yok, olamaz da. Karma bir toplumsal hayatımız olduğu için mutluyum. Fakat açık söylemek gerekirse zaman zaman "onlardan" ayrılmayı hakikaten çok istiyorum."
"İslam, kadınların başlarını örtmelerini istiyor, bunun sebebi kadın saçını gören erkeklerin tahrik olmaları ve kadınları taciz etmeleri imiş" diyen ve bu gerekçeyi erkekler için aşağılayıcı bulan yazarlar (önceki yazıda bir iki örnek vermiştim) niçin zahmet edip de "örtünmeyi emreden ayetlerin meallerini bir okuyuvermezler" şaşarım. Bu mealleri okusalardı –kasten saptırma yoluna gitmedikçe- o sözleri söylemeleri mümkün olmayacak, boşuna laf edip insanların da kafalarını karıştırmayacaklardı.
Onlara yardım olsun diye Nur suresinde geçen o iki ayetin meallerini veriyorum:
"30. Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır. 31. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka süslerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, hizmetlerinde bulunan köleler ve câriyeler, cinsel arzu taşımayan, ailede barınan erkekler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!"

Şimdi bu ayetlere bakarak "saç erkekleri tahrik ettiği ve tacize kışkırttığı için örtülmesi emredilmiştir" iddiasını cevaplandıralım:

1. Gözleri haramdan sakınmak ve iffeti korumak emri, neredeyse kelime kelime aynı olan iki cümlede eşit bir üslup içinde hem kadınlara hem de erkeklere emredilmiştir (Yani zinadan uzak kalma ve iffeti koruma emri her iki cinse eşit olarak yöneliktir ve açılmalar, davranışlar hangi etkiyi yapacaksa iki cinse de yapacaktır, yalnızca erkeklere değil).

2. Bu ayetlerde olsun başka ayetlerde olsun kadın saçının erkeği tahrik edeceği ve kadınları tacize kışkırtacağı asla ifade edilmemiştir. Ahzâb suresindeki ayet (3/59), saçı örtmekle değil -tarihi bir gereklilik olarak- hür kadınların cariyelerden ayrılması, tanınması ve taciz edilmemelerini sağlayacak belli bir dış giysi kullanmakla ilgilidir.

3. Ayetlere göre her iki cins de iffetlerini korumak, adım adım zinaya doğru gitmemek için daha baştan tedbir alacaklar, örtünmeden dikkat çekmeye, süslenmeden teşhire, -başka ayet ve hadislerde daha açıkça zikredildiği üzere- ses tonundan ifade biçimine, uygun ortamlarda başbaşa kalmaktan (halvet) içli dışlı yaşamaya (ihtilat) kadar bütün davranışlarında iffeti korumak için sınırlara dikkat edecek, birbirlerine yardımcı olacaklardır.

Ayetlere göre, örtünme emrini yalnızca erkeklerin üzerlerine almaları ve bundan alınmaları için hiçbir sebep yoktur.

Ayetlerin (İslam'ın örtünme emrinin) belli bir tarihin sosyal ve kültürel şartlarına mı, yoksa insanın yapısına ve dolayısıyla bütün zamanlara mı ait olduğunu belirlemek için şu sorular üzerinde düşünmenin faydalı olacağını umuyorum:

1. İnsanların kültür ve medeniyetleri değişince biyolojik ve psikolojik temel yapıları da değişiyor, artık kadınlar erkeklere, erkekler de kadınlara duvara bakar gibi mi bakıyorlar?

2. Çağdaş insanlar, araya sınır koymadan işte, yolda, eğlencede, okulda, hukuk ve ahlak sınırlarını da aşarak- cinsel çerçeve içinde ilişki kurmuyorlar plajda, havuzda… birlikte yaşadıkları karşı cins ile -adını aşk koyarak, bazen mi? Bu durumlar -İslam'a göre haram olan- ilişkiyi kolaylaştırmıyor mu?

3. Dün ve bugün kılık kıyafet, giyinme ve açılmanın "rüküş, estetik, erotik ve pornografik" çeşitleri var mı, yok mu?

4. Kadınlar ve erkekler açıldıkça, erotik vb. davranışlar sergiledikçe karşı cinsin daha fazla ilgilerini çekmiyorlarsa reklamlarda niçin hep bunlar kullanılıyor?

5. Tacize ve zinaya tahrik bakımından kadınların ve erkeklerin her tür giyim ve davranışları birbirine eşit mi?

6. Bir din zinanın her çeşidini büyük haramlardan sayıyor ve kesinlikle yasaklıyorsa, daha baştan insanları zinaya teşvik eden, zinayı kolaylaştıran giyim kuşam ve davranışları yasaklaması makul değil midir?

7. Tahrik bakımından, kızlara ve kadınlara, her türlü ilişki içinde doymuş insanlarla, inancı ve ahlak anlayışı sebebiyle sınırlara riayet ederek yaşayan (ve bunu kulluğun icabı bildiği için mutsuz da olmayan) insanlar eşit midirler?

Siz bu sorular üzerinde düşünürken ben bir bağlama cümlesi yazayım:

Farklı inanan ve yaşayanlar, herkesi kendilerine benzetmek yerine farklı olanı anlamaya çalışmalı, antipatiye empatiyi tercih etmelidirler.
Tahrik bütün zaman, mekan ve şahıslar için aynı sebeplere dayanmaz ve aynı sonuçları doğurmaz. İslam'ın örtünme emri yalnız kadınlara ait değildir; erkekler de belli yerlerini örterler ve her iki cins, hem kedilerinin hem de başkalarının iffetlerini korumak için -en azından karşı tarafı tahrik edecek davranış ve giyinme biçiminden uzak durarak- gayret ederler. İslam'da örtünmenin özet olarak gerekçesi budur. Bunu anlamakta güçlük çekenlerin din, kültür ve medeniyetleri farklıdır; bu sebeple de anlamamaları tabiidir. Bu takdirde "anlamayı bırak, karşılıklı olarak tahammül etmeye bak" demek gerekir.

Şimdi başörtüsüne karşı olanların anlayış ve tahammüllerine bakmaya devam edelim. Psikiyatr Prof. Ekşi bakın ne diyor:

"İhsan Doğramacı'nın YÖK Başkanlığı döneminde türbanla üniversiteye giriş bir yasaklanır gibi oldu, bir gevşetildi. Bu sırada siyah çarşaf ve siyah peçeli, siyah çorap, siyah eldivenli üniversiteli kızlar gruplar halinde İstanbul sokaklarında dolaşmaya başladı. Marmara Üniversitesi'nden bir öğretim üyesi, böyle dolaşmanın bir 'rayici' olduğunu, bu kızların 1000 dolar kazandığını, 10 kızın çarşaf giymesini başaranlara da bir otomobil verildiğini anlatmıştı."

Bir bilim insanı bu asparagas habere inanır ve bunu ilmi bir yazıda gerçekmiş gibi kullanırsa ona bir diyeceğimiz kalmaz.

Ve devam ediyor:

"Bütün bunlar ülkemizde yaşandı. Psikoloji diliyle konuşursak, gençlik dönemi, kişiliğin kesin şeklini almakta olduğu önemli bir dönemdir. Eğer bir kız, hangi nedenle olursa olsun, tüm gençlik yıllarında örtünürse, örtünmeyi kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olarak benimseyecektir. Üniversite bitiminde kamuda çalışmayı veya üniversitede öğretim üyesi olmayı isteyen bir kızdan artık tesettürden sıyrılmasını bekleyemeyiz. Üniversite yıllarında kapanmak, kapanmayı desteklemek ve özendirmek bu nedenle çok karamsar bir tablo çıkarıyor önümüze."

İnsan hakları belgeleri ve demokratik anayasalar, reşid oluncaya kadar çocuklarına, ana babaların, kendi inançlarına uygun eğitim ve öğretim yaptırma hakkını tanıyor. Bu sebeple dinsiz olan çocuklarını dinsiz, dindar olan da dindar yetiştirmek için çaba gösteriyor. Ben de aynen bu psikiyatr gibi itiraz ve şikayet ederek şöyle diyebilirim: "Eğer bir kız, hangi nedenle olursa olsun, tüm gençlik yıllarında dinden uzak, başı açık olursa (ona böyle bir eğitim verilirse bunu) kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olarak benimseyecektir..." Peki birilerinin dinden uzak yetiştirme hakkı oluyor da diğerlerinin dindar yetiştirme hakkı niçin olmuyor?

Ve devam ediyor:

"Üstelik bir kere İslami giyim başlayınca, tıpkı Fas, Malezya, Cezayir, Afganistan, Endonezya ve İran'da olduğu gibi bunun durdurulamayacağının, hem kadının hem erkeğin tüm yaşam biçiminin yavaş yavaş değişeceğinin bilincinde olan büyük bir öğretim üyesi ve öğrenci kesimi var. Türkiye'nin geleceği açısından bu tehdidin farkında olan bir öğretim üyesinin tesettürlü öğrenci karşısında duygularına ve öfkesine hâkim olabilmesi kolay değildir, kısaca öğrenci ile öğretim üyesi karşı karşıya gelecek, öğrenci iki kampa ayrılacaktır."

Sayın Ekşi dindarlığı tarif ediyor ve bunun tahammül edilemez olduğunu söylüyor. Evet dindarlık tam da budur: İman ve ibadet, haram-helal çizgisine riayet ederek yaşamayı, böyle yaşama hayatın bütününde dindar olmayı davet eder. Buna niçin itiraz ediliyor ve ne hakla engellemek isteniyor. Birileri açık saçık, geleneğimize göre ahlaksızlık sayılan bazı davranışlarla toplum içinde yaşıyor, dindarlar bunlara tahammül ediyorlar, laikçiler niçin farklılara tahammül edemiyorlar? Bu durumda kim uygar, kim ilkel ve gerici oluyor?

Türkiye'de yıllarca örtünen ve örtünmeyen öğrenciler, namazını kılan ve kılmayan, orucunu tutan ve tutmayan vatandaşlar yan yana yaşadılar; araya tahrikler, provokasyonlar, fitne ve fesatlar sokulmadıkça bu durum ne kaosa sebep oldu ne de kamplaşmaya!
Kardesim

Ekleme Tarihi: 20.07.2008 - 02:23
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 

Bu konuyu eklediginiz icin Allah Razı Olsun Kardesim. Musluman kadinlar baslarini ortmekle akillarini ortmuyorlar, aksine tam manasiyla akillarini koruyorlar. Cunku, Onlari rahatsiz edecek bakislardan, namuslarina zarar gelmesinden, Iffetlerinin korunmasinda bos ve yararsiz seylerle ugrasmasindan koruyor. Ancak bu bilincli bir sekilde ve saglam bir inancla ortunen kisiler icin gecerli. Sirf orf adet ve aile baskisiyla ortunenler icin gecersizdir. Cunku onlarin da niyeleri dogru ve iyi olmadigi icin akillarinida ortmus oluyorlar tipki ortunmeyle alay edenler ve tahammul edemeyenler gibi. Herseyde Niyet onemlidir. Allah musluman olan butun insanlarin saglam bir niyetle islama hizmet etmelerini butun muslumanlara nasip etsin.

Bayan kardeslerim suna cok dikkat edin. Eger bir topluluk tarafindan inancinizi yasadiginiz icin sevilmiyorsaniz bilinki sizler dogru yoldasiniz. ve Sevinin. Cunku Sundan hic supheniz olmasin ALLAH sizleri seviyor dur. Egerki bu cagimizda islam dusmanlari tarafindan seviliyorsaniz, bilinki yasantinizda bir eksiklik var ve yanlis davranistasiniz.

Herzaman ortunuzle, namazinizla ve diger islami emirleri uygulayisinizla ehli kufur karsinizda devamli dik durun ve bu halinizden dolayi ALLAH'a sukredin.

hepinizi ALLAH'a emanet ediyor, selamlarin en guzeli olan ALLAH'in selamiyla selamliyorum. Esselamun Aleykum ve RAhmetullahi ve Beraketuhu.


Ekleme Tarihi: 20.07.2008 - 09:30
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  

1463 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 23.03.2007
En Son On: 09.05.2011 - 10:25
Cinsiyeti: Erkek 
Cümlemizden inşallahurahman ......

Elin meksikalısı nasıl carelerl çözümler buluyor vatandaşların yaşamların düzene sokmak için....

Bizim bazı yazar çizer aklı kısabazı üniversite rektörleri(mahalle papazı) yemedikleri halt yok ellerinden gelse mektepe anadan üryan sokacaklar talebeleri vesübhannallah yahu....
Selametle....


Bu mesaj 1 kez ve en son maksat kelam olsun tarafından 20.07.2008 - 09:33 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 20.07.2008 - 09:33
Bu mesajı bildir   Maksat kelam olsun üyenin diğer mesajları Maksat kelam olsun`in Profili Maksat kelam olsun Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rahil su an offline rahil  

1191 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.05.2008
En Son On: 17.03.2011 - 17:14
Cinsiyeti: ----- 
MUHTAZAF ABİCİM CEVABIN ÇOK GÜZEL OLMUŞ CİHAN63 SENDENDE Elinize Saglik Te$ekkürler
Ekleme Tarihi: 21.07.2008 - 13:00
Bu mesajı bildir   rahil üyenin diğer mesajları rahil`in Profili rahil Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1318 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62581 saniyede açıldı