0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » HADİS / SÜNNET » İslam Kardeşliği Ne Gerektirir?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
İslam Kardeşliği Ne Gerektirir?

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.

Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.




Müslüman barış, selamet ve esenlik davetini kabul ederek Allah'ın koruması altına giren kişidir. İslam, "es-Selam" olana, her şeyi selamette kılana teslim olmak, kendini insana şah damarından yakın olana (Kaf 50;16) emanet etmektir. Müslüman, iradesini Allah'ın iradesi içinde eriterek O'na yaklaştığı ölçüde haksızlıktan, zulümden, bencillikten, mütecessis ve mütekebbir olmaktan uzaklaşacak, Peygamberin sunduklarına sarıldığı ölçüde O'na yakınlaşacaktır. Hakk'a giden yolun yalnız aşılamayacağının, daimî uzletin marazî olduğunun bilinciyle halkla, Hakk'ın razı olacağı bir birliktelik gerçekleştirecektir. Bu Hadis-i Şerifte bir müslümanın diğer müslümanla ilişkisinin temel dayanakları sunulmaktadır.

Mü'minlerin birbirleriyle kardeş ilan edilmesi hem Kur'an-ı Kerim'de ( Hucurat 49; 10) hem de hadislerde vurgulanmıştır. Bu kardeşlik, varlık sebebini aynı dine mensup olmaktan alarak köle-efendi, zengin-fakir, siyah-beyaz, kadın-erkek ayrımı yapmadan, etnik ve kültürel farklılıkları ayrılık vesilesi değil, renklendirici unsurlar olarak görmeyi gerektiren toplumsal bir bağ oluşturur. Bu bağın gücü öylesine kuşatıcıdır ki, İslam toplumuyla uzlaşı içine girmiş zimmîler ve muahedleri de kapsamına alır. Bu bağlamda mü'minler kardeşçe yaşamanın tüm sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlüdür. Dünyada haksızlığın engellenmesine, temel insan hak ve hürriyetlerinin tesisine katkıda bulunmak, ülke içerisinde ise bunlara ek olarak mü'min kardeşler arasındaki anlaşmazlıkları adaletle çözüme kavuşturmak, haksızlıkta ısrar edenlere karşı haklının yanında yer almakla yükümlüdürler. (Kur'an Yolu; c.5, s.93)

Din kardeşi olmak didişmeyi değil dayanışmayı, aldatmayı değil paylaşmayı, umursamazlığı değil diğergâm olmayı gerektirir. Size, dünyanın neresinde olursanız olun köklerinizi hatırlatır. Damar damar çekilirsiniz kendisinden neşet ettiğiniz köklere doğru. Kopamaz kaybolamazsınız. Kardeşlik duygusunu korumak sizi kaoslardan kurtarır, yitip gitmezsiniz. Hayata tutunur, yeni başlangıçlar dokursunuz gönül tezgahınızda. Kendinizi bir topluma ait hissederek gel geç hevesler peşinde koşmazsınız. Bu nedenledir ki Kur'an ve Sünnet müslüman kimliğini inşa ederken kardeşlik vurgusuna ayrı bir önem verir. Dinin öngördüğü kardeşlik anlayışı bihakkın hayata geçirildiğinde genç yaşlı tüm insanlar kendisine toplumda bir yer bulacak böylece başkalarının onayına ihtiyaç hissetmeden, onay görmeyen bağlılıklara sarılmayacaktır.

Toplumu besleyen ana damarlardan biridir kardeşçe yaşama ilkesi. "Müslüman müslümana zulmetmez, onu düşmana teslim etmez" ifadesi, ihaneti, arkadan vurmayı kişisel çıkarı toplum menfaatinin önüne geçirmeyi yasaklayan, maddî-manevî her türlü zulmü, haksızlığı önce zihinlerden sonra da yaşantılardan kazıma çabasını gösteren bir ifadedir. Toplumsal huzuru dinamitleyecek hiçbir girişimin onaylanamayacağının bildirgesidir aynı zamanda. Müslüman'ın, müslüman olmasının doğal sonucu olarak zihninde böyle çarpık bir düşünceye yer olamayacağının ilanıdır. Mü'mini "Kendisi için arzu ettiğini din kardeşi için de arzu etme"aglaBuhari, İman 7) düsturuna taşımada kılavuzluk yapacak kriterdir.

Bu hadiste, kardeş olmanın hayatı ve ilişkilerin tüm boyutunu kuşatan yönüne sorumluluk eksenli bir perspektif kazandırıldığını da görmekteyiz. Birbirinden haberdar ve birbirine duyarlı insanlardan oluşan bir toplum modeli sunulmaktadır. Bu açıdan bakıldığında sıkıntıların, biz onlardan kurtulmak için boğuşup dururken, fark edemeyeceğimiz bir şekilde hayatın anlamını sunduğunu düşünmek mümkün. İster maddî ister manevî boyutta olsun sıkıntılar, onu yaşayanla ona şahit olan için sınanma sürecidir aslında. Sıkıntıyı yaşayan için sabırla direnebilme, sıkıntıya şahit olan için ise yardıma ihtiyacı olana destek elini uzatabilme kabiliyetinin ortaya çıkacağı bir sınanma süreci. Yani aslında insanlık kabiliyetimizin ortaya çıkacağı bir süreç.

Bu insanlık yarışındaki zorlu etaplardan biri de başkasının geçmişinde gördüğümüz ayıp ve kusurların üzerine gitmeden, bağışlayıcı ve hoşgörülü olabilme kısmıdır. Hata ve kusurların ifşa edilmesi, durumun ıslahına bir katkı sağlamadığı gibi insan onurunun zedelenmesine ve kişinin duyarsızlaşmasına vesile olabilir. Tenhalarda işlenen yanlışlıklar alenî olarak yapılmaya başlar. Bu durum ise yanlış yapanı yolundan döndürmediği gibi yanlışın yayılmasına da zemin hazırlayabilir. Kardeş olmak, kardeşine karşı sorumluluk taşımak demektir. İlişkileri daha ileri seviyelere taşıyabilmek için elden gelen gayreti göstermeyi gerektirir. Kaldı ki, kusur örtücü olmak, o kusura karşı duyarsız olmayı da gerektirmez. Suçun/yanlışın işlenirken görülmesi halinde takınılması gereken tavır bellidir: İnsanların bilinçlenmesine yardımcı olarak suça engel olmaya gayret etmek Buradaki hassas denge, insanın geçmişinde yaşadıkları ile ilgili olarak kişilik haklarının korunması yönünde ayarlanmalıdır. Müslümana düşen görev içindeki merak ve öğrenme dürtüsünü, kendisini ve tüm insanlığı bir adım ileri taşıyacak ilim yolunda kullanmasıdır. Kur'an'da yasaklanan da fıtratımızdaki bu araştırma hissinin dumura uğramış hali olan tecessüstür.

Meral Günel
Sonpeygamber.info


Islam kardesliginin geregini yasayanlardan eyle bizleri Allah´im...


Bu mesaj 3 kez ve en son cananberraramazan tarafından 06.04.2008 - 12:19 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.04.2008 - 12:13
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
KARDESIM


Kardeşlik Neyi Gerektirir?
İki çeşit kardeşlik vardır. Bunlardan bir tanesi sıhriyyet kardeşliği dediğimiz aynı ana ve babadan dünyaya gelen evlatların kardeşliğidir ki, üzerinde hukuki neticeleri itibariyle birçok İslami hüküm tahakkuk eder. Diğeri ise din, inanç ve mefkûre kardeşliğidir. Bu kardeşlik müessesesi, dinimizin üzerinde bir başka vurgu ile öne çıkardığı, çok önemli bir konudur. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde bunu şu son derece çarpıcı ifadeler ile haber veriyor: “Mü'minler ancak kardeştirler. ” (Hucurat Suresi: 10) Görüldüğü gibi bu ayet-i kerime yeryüzündeki bütün Müslümanları, evrensel bir ailenin bireyleri olarak ilan ediyor. Müslümanlar arasında bulunan bu kardeşlik çeşidi öyle bir nimettir ki, hiçbir dinde bir örneği daha bulunmamaktadır. Din kardeşliğinin önemine dikkatlerimizi çeken birçok hadis-i şerif vardır ki bazılarını dikkatlerinize sunuyoruz: Sahabeden Cerir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) "Birincisi namaz kılmak, ikincisi zekât vermek, üçüncüsü tüm Müslümanlar hakkında hayır dilemek, olmak üzere üç hususta kendisinden biat aldığını" söylemiştir. (Buhari, Kitabu'l-İman); "Bir müslümana, başka bir Müslümanın canı, malı ve ırzı haramdır." (Müslim, Tirmizi) ; "Müslüman Müslümanın kardeşidir ve Müslüman kardeşine zulmetmez, onunla dost olmaktan vazgeçmez, onu zelil etmez. Bir kimse için, bir Müslüman kardeşini hakir görmek kadar büyük bir kötülük yoktur." (Müsned-i Ahmed) ; "Mü'minler, aralarındaki sevgi, bağlılık ve birbirlerine merhamet ve şefkat duymak bakımından tıpkı bir bedene benzer. Şayet bedenin bir uzvu zarar görecek olursa tüm beden bundan rahatsız olur ve uykusuz kalır." (Buhari, Müslim) Ayet ve bu hadislerle sabit olan dinde kardeşler olunması prensibinin sadece lafta kalmasının bir manası yoktur. Kardeşliğin bütün gerekleriniashab-ı kiramın yerine getirdiği gibi yapabilirsek o kardeşliğin bir değer ve kıymeti olur. Peygamber arkadaşlarının kendi aralarındaki kardeşlik uygulamaları o kadar güzel ve fedakarane idi ki, ilahi vahiy o güzel uygulamaları Kur’an sayfalarında ebedileştirmiş ve şöyle ifade buyurmuştu: "Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır." (Haşr Suresi: 9)
Ayette kardeşlerini kendi nefislerine tercih edenler olarak anlatılan insanlar sahabenin ensar Müslümanları idi ki, evlerini, arazi ve diğer mallarını ve de lokmalarını ikiye bölerek Mekke’ye gelen kardeşleriyle paylaşmışlar, onlara gariplik ve çaresizliklerini hissettirmemişlerdi. Bundan dolayı da örneğine insanlığın şahid olamadığı ve olamayacağı altın bir nesil olma şerefine nail olmuşlardı. Onları böyle yıldızlaştıran değerler manzumesi, halen yaşamaktadır ve aynıyla bu gün elimizde mevcuttur. Önemli olan o değerlere sahip çıkmaktır. Kardeşliğin bir ölçüsü de birbirimize karşı ölçülü davranmamız ve acele karar vermeyip; ilerde kardeşler olarak bir araya geldiğimizde yüzümüzün kızarmayacağı bir davranış içinde olmamızdır. Tabiri caiz ise, en büyük insan psikoloğu ve modern tabirle yine en büyük sosyal bilimcisi olan Peygamberimiz Efendimiz (as), Ebû Hüreyre (r.a.)’den Tirmizi’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifinde şöyle buyurarak bu konuda da ölçüyü şöylece belirlemiştir: “Sevdiğin kimseyi ölçülü sev ki, bir gün sevmeyeceğin bir kişi olabilir. Düşman olduğun ve buğzettiğin kişiye de ölçülü muamelede bulun ki, günün birinde çok sevdiğin bir kimse olabilir.” (Tirmizî, H.N.: 1997) nefislerimize uyarak ve acele ederek, bazen düşmanlarımıza bile sergilemediğimiz tavırları inanan kardeşlerimize reva görmeyelim. Kardeşler arasında çıkan kavgaların İslam coğrafyasını ne hale getirdiğini acı örnekleriyle yaşayarak görüyoruz. Bu durum geçmişte de günümüzde de Müslümanların bünyesinde ne derin yaralar açmıştır ki, bu gün bile halen bu acıları en şiddetli bir şekilde hissediyoruz. İşte bakınız Avrupa’da Müslümanların problemlerine çare bulmak için bir araya gelen Müslüman teşkilatların yan yana gelmesini bile çekemiyorlar ve her türlü baskı unsuru ile bu birliktelikleri dağıtmaya çalışıyorlar. Bu tip şeylere alet olmayalım ve kardeşliğimize sahip çıkarak bozguncu ve fesatçılara fırsat vermeyelim.
ALINTI

Ekleme Tarihi: 13.04.2008 - 22:45
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1168 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.59480 saniyede açıldı