0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Molla Gürani

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Molla Gürani

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Osmanlı alimlerinden ve büyük velî. Dördüncü Osmanlı şeyhulislamı. İsmi, Ahmed bin İsmail bin Osman Güranî, lakabı Şerefüddîn, Şihabüddîn ve Molla Güranîdir. Daha çok Molla Güranî lakabıyla tanınıp, meşhûr oldu. 1410 (H.813) senesinde, Sûriyenin Güran kasabasına bağlı bir köyde doğdu. Doğduğu yere nisbetle "Güranî" denilmiştir.

Molla Güranî, küçük yaşta Kuran-ı kerîmi ezberledi. Sarf, nahiv, beyan, meanî gibi alet ve kıraat ilmini öğrendi. Sonra ilim öğrenmek için Bağdat, Diyarbakır, Hıns ve Hayfa şehirlerine gitti. On yedi yaşında iken de Şama gidip, bir müddet oradaki alimlerden ders alıp, ilim tahsîl etti. Şamdan Kahireye gitti.Kahirede zamanın alimlerinden ders alarak; kıraat, tefsîr, hadîs ve fıkıh ilimlerini öğrendi ve bu ilimlerde icazet aldı. O devrin en meşhûr alimi İbn-i Hacer Askalanîden hadîs ve fıkıh ilmine dair eserler okudu. Bu hocasından okuduğu eserler arasında, Sahîh-i Buharî ve fıkıh ilminde meşhûr eserler vardı.Hadîs ilminde İbn-i Hacer Askalanîden icazet aldı. Molla Güranî bu şekilde çalışarak tahsîlini tamamladıktan sonra; tefsîr, kıraat, hadîs ve fıkıh ilimlerinde değerli bir alim olarak yetişti.Yavaş yavaş tanınmaya ve Kahiredeki medreselerde ders vermeye başladı. Memlûk Devleti hükümdarları ile devletin ileri gelenlerinin kurdukları ilim meclislerine katılıp, münazaralara girdi. İlmi ve fesahati, güzel konuşmasıyla kısa zamanda tanındı. Hatta Kahirede herkese açık bir ders verdi. Dersini dinleyen alimler, onun ilimdeki üstünlüğünü takdîr ettiler. Hocası İbn-i Hacer Askalanî ona icazet verdikten sonra, Sahîh-i Buharîyi gayet güzel bir maharetle okuttuğunu bizzat görüp, şahid oldu. Bundan sonra hayatının bir bölümünü Kahire ve Şam taraflarında geçirip İstanbula geldi. İstanbula gelişi, hayatında değişikliğe yol açtı. Önce Şafiî mezhebindeydi. Sonradan Hanefî mezhebine geçti.

Molla Güranînin İstanbula gelişi şöyle vukû bulmuştur: O devrin meşhûr Osmanlı alimlerindenMolla Yegan hacca gittiğinde, Kahireye uğradı. Orada Molla Güranîyi tanıyıp, onun dîne bağlılığını ve ilimdeki yüksek derecesini görünce, İstanbula getirmek istedi. Lütuf ve iltifat göstererek istanbula gelmesini söyledi. O da bu teklifi kabûl edip, Molla Yegan ile birlikte İstanbula geldi. Meşhûr alim MollaYegan, hacdan dönüp İstanbula gelince, Sultan İkinci Murad Hanın otağına gidip, bir sohbet yaptı. Sohbet sırasında Padişah; "Gezip gördüğün yerlerden bize ne armağan getirdin?" diye sordu. Bunun üzerine Molla Yegan; "Tefsîr, hadîs ve fıkıh ilminde iyi yetişmiş bir alim getirdim" dedi. "Şimdi nerededir?" deyince; "Bab-üs-seadede beklemektedir" dedi. Bunun üzerine Padişah, onu içeri getirmelerini söyledi. Molla Güranî içeri girip, selam verdi, el öptü. Sohbet sırasında Molla Güranînin konuşması ve hali, padişahın hoşuna gitti. Onu önce, dedesi Murad-ı Hüdavendigar Gazînin eski kaplıcadaki medresesine sonra da Yıldırım Medresesine müderris tayin etti. Böylece bir müddet bu vazifede bulundu.Bundan sonra da Sultan İkinci Murad Han, Molla Güranîyi oğlu Şehzade Mehmedin yani Fatihin yetiştirilmesi ile görevlendirdi.

Şehzade Mehmed (Fatih), bu sırada Manisada emîrdi. Babası İkinci Murad Han, oğlunun (Fatihin) yetişmesi ve eğitilmesi için pekçok alimi ona hoca olarak göndermişti. Fakat Şehzade Mehmed, zekî ve celalli olduğundan, giden hocalar onu bir türlü derse yanaştıramamıştı. Bu sebeple padişah İkinci Murad Han, oğlunu yetiştirecek heybetli bir muallim arıyordu. Molla Güranînin heybetli ve vakûr bir alim olduğunu görerek, sert tutumunu duyup, bu iş için onu tayin etti. Onun iyi bir eğitimden geçmesini istediğini söyleyip, gerekirse dövebileceğini de işaret etti. Bunun üzerine Molla Güranî, Manisaya gönderildi. Molla Güranî, Şehzade Mehmedin (Fatihin) yetişmesi için ona ders vermeye başladı. Gördüğü gevşeklik karşısında, vakûr ve sert tutumuyla, Şehzade Mehmedin hırçınlığını yatıştırdı. Hatta ders sırasında; "Darabtühû tedîben" Terbiye etmek, eğitmek için onu dövdüm manasındaki Arabca cümleyi dil bakımından incelettirdi, tahlîl ve tercüme ettirdi. Bu tutum karşısında Şehzade Mehmed derslere devam edip, kısa zamandaKuran-ı kerîmi hatmetti ve ilim öğrendi. Padişah İkinci Murad Han, oğlu Şehzade Mehmedin Kuran-ı kerîmi hatmettiğini öğrenince, çok sevinip, hocası Molla Güranîye fazla mikdarda mal ve parayı hediye gönderdi.

Fatih Sultan Mehmed Hanın yetişmesinde, Molla Güranînin büyük emeği geçti. Bu bakımdan Fatih, şehzadeliğinden beri hocasını çok sever, saygı ve hürmette kusûr etmezdi.

Babası İkinciMuraddan sonra tahta geçen Fatih Sultan Mehmed Han, Molla Güranîyi vezîr yapmak istedi. Molla Güranî bu teklifi kabûl etmeyip; "Huzûrunuzda, size devlet işlerinde çok hizmet edenler vardır. Onların ciddî çalışmaları, sonunda vezîrliğe, sadr-ı azamlığa kavuşmak ideallerine bağlıdır. Vezîriniz onlardan başkası olursa, kalbleri kırılır ve sultanımıza zarar gelir" dedi. Sultan bu sözü beğendi ve onu kadısker yapmak istediğini bildirince, bunu kabûl etti. Kadılığa başlayınca, ayrıca müderrislik görevini de yürüttü. Daha sonra Bursa evkaf idaresi vazifesi ve kadılık vazifesi ile Bursaya gönderildi. Bursada bir müddet bu vazifeleri yaptı. Sonra bazı sebeplerle Anadoludan ayrılıp, Mısıra gitti

Molla Güranî Mısıra vardığında, Mısır Sultanı Kayıtbaydan tam bir kabûl ve çok ikram, hürmet gördü. Bir müddet sonra Fatih Sultan Mehmed Han, Mısır Sultanı Kayıtbaya, Molla Güranîyi göndermesini rica etti. Kayıtbay, Fatih Sultan Mehmed Hanın bu ricasını Molla Güranîye bildirerek; "Gitme, ben sana onunkinden daha çok ikram ve ihtiram ederim" dedi. Molla Güranî; "Evet inanıyorum, sizden çok fazla ikram gördüm. Ancak, benimle onun arasında baba ile oğul arasındaki gibi büyük bir sevgi vardır. Aramızdaki bu hadise ise, bir başka şeydir. Bu sebepten o, tabiî olarak kendisine meyledeceğimi bilir. Eğer ona gitmezsem, sizin tarafınızdan gönderilmediğimi zanneder ve aranıza bir düşmanlık girebilir." cevabını verdi. Sultan Kayıtbay bu cevabı beğendi ve kendisine çok para ve yolda lazım olabilecek eşyaları verip, büyük hediyelerle Fatih Sultan Mehmed Hana gönderdi.

Molla Güranî İstanbula gelince, Sultan ona çok hürmet gösterip, ikinci defa Bursa kadılığına tayin etti. Sonra yeniden Kadıaskerliğe getirildi. Bu arada müderrislik ve eser yazmakla da meşgûl iken, 1480 (H.885) senesinde Şeyhülislamlık makamına getirildi. Fatih Sultan Mehmed Han ona; maaş, hizmetçi ve diğer yardımları yanında, çok hediyeler vererek, ikram ve hürmet gösterdi. Sekiz sene Şeyhülislamlık yaptı ve hakka, adalete uymakta, titizlik göstererek, gayet güzel bir şekilde vazifesini yerine getirdi.

Fatih Sultan Mehmed Hana çok nasîhat eder, işlerinde yardımcı olurdu. Ona karşı duyduğu samîmi sevgi ve alaka sebebiyle, yeri geldikçe tenkid etmekten, uyarmaktan çekinmezdi. Hatta giydiği ve yediği şeylere dikkat etmesini, daima dînin emirlerine uygun olmasını isterdi. Nasîhatlerini sert sözlerle söylemekten çekinmezdi.

Molla Güranî; heybetli, vakûr, sarsılmaz bir ilim haysiyetine ve ahlakına sahipti. Uzun boylu, gür sakallı, doğru ve açık sözlüydü. Vezîrleri adlarıyla çağırır, Sultanın huzûruna girince, yüksek sesle selam verip, müsafeha yapardı.Davet edilmedikçe ve bayram günlerinden başka zamanlarda saraya gitmezdi. Bir defasında bir Arafe günü, Sultan, Molla Güranîye bir haberci göndererek; "Yarın bayramı kutlamak üzere teşrif etsin, geç kalmasın." diye haber yollamıştı. Molla Güranî, gelen haberciye; "Yağışlı günlerdir, her yer çamur. Gelirsek, kılık kıyafet değiştirmek îcab eder. Yarın bizi bağışlasınlar. Biz uzaktan dua ederiz. Bayramı uzaktan kutlayalım." dedi. Haberci dönüp bu sözleri padişaha iletince, Padişah; "Biz onların gelmesi ile bayram yaparız. Her şeye rağmen gelmelerini bekliyoruz." dedi.Üzerlerinin çamur olmaması için de, sarayın selamlığına kadar at ile girmesine izin verildi. Bunun üzerine daveti kabûl etti. Molla Güranî, devrin alimlerine mütevazî davranır ve onlara karşı kıskançlık göstermezdi. Hatta resmî vazifelerde kendinden daha üst makamlara çıkan alimleri takdîr ederdi. Müderrislikden resmen ayrıldıktan sonra da ilim öğretmeye devam etti. Pekçok alim yetiştirdi. Osmanlı alimleri arasında ahlakının üstünlüğü, ilmî hususlarda tavizsiz olan ve ilme çok önem veren bir alim bilinip öyle tanındı. Günlerini hep ders vermekle, kitap yazmakla ve ibadetle geçirirdi. Bir defasında talebelerinden biri, bir gece onun konağında kalmıştı. Hocası Molla Güranî, yatsı namazından sonra Kuran-ı kerîm okumaya başladı. Başından başlayıp devamlı okurken talebesi bir müddet sonra uyuyakaldı. Sabaha doğru uyanınca hocası Molla Güranînin Kuran-ı kerîm okumaya devam ettiğini gördü. Sabahleyin o talebe bu durumu hizmetçilere anlatınca, hizmetçileri; "O, her gece böyle Kuran-ı kerîm okur ve bunu hiçbir sebeple terk etmez." demiştir. MollaGüranî, ayrıca çok hayır ve hasenat yapmıştır. Dört cami, bir Dar-ül-hadîs medresesi, bir hamam ve binalar yaptırmıştır.

Molla Güranî, vefat ettiği 1488 (H.893) senesinin bahar mevsiminde bir bahçe satın aldı. Kışa kadar o bahçede kaldı. Vezîrler haftada bir bu bahçede ziyaretine gelirlerdi. Kış geldiğinde iyice halsizleşti. İstanbuldaki konağına göçtü. O günlerde bir sabah namazını kıldıktan sonra, kendisine bir yatak hazırlanmasını istedi. Yatak hazırlandı. Kuşluk namazını kıldıktan sonrakıbleye dönerek, sağ yanı üzerine yattı. O gün, kendisinden Kuran-ı kerîmi, kıraat ilmini öğrenen hafızların yanında toplanmasını istedi. Bu arzusu üzerine, talebelerine haber gönderildi.Onlar da yanına toplandılar. Talebelerine; "Üstünüzde olan hakkımı ödeme zamanı bu gündür. İkindi vaktine kadar benim üzerime Kuran-ı kerîm okumaya devam ediniz, ikindiden fazla uzamaz." dedi. Hafız talebeleri, Kuran-ı kerîm okumaya başladılar. Vezîrler durumu öğrenince, yanına geldiler. Vezîrler arasındaki Davûd Paşa, Molla Güranî hazretlerini çok sevdiği için, halini görünce dayanamayıp, ağlamaya başladı. MollaGüranî onun ağladığını görüp; "Niye ağlar durursun ey Davûd!" dedi. Davûd Paşa; "Sizi böyle zayıf görünce kendimi tutamadım." dedi. Bunun üzerine; "Ey Davûd, kendi haline ağla! Ben dünyada rahat ve huzûr içinde yaşadım. Allahü tealadan ümîdim odur ki, ömrümün sonunda da, son nefeste de selamet üzere olurum." dedi.Sonra vezîrlere dönüp; "Benden Bayezîde (İkinci Bayezîd Hana) selam söyleyin ve deyin ki, Adalet üzere olsun, kulları himaye, beldeleri muhafaza etsin. Namazımı bizzat kendisi kıldırsın ve borçlarımı, defnimden önce ödesin" dedi. Sonra; "Size vasiyetim olsun! Beni kabrin yanına koyunca, ayağımı tutun ve beni kabrin başına çekin, sonra kabre koyun." dedi. Öğle namazını îma ile kıldı. Sonra; "İkindi ezanı ne zaman okunacak?" dedi. İkindi vakti gelince, müezzinin ezan okumasını bekledi. Müezzin, Allahüekber diye ezan okumaya başlayınca, Molla Güranî hazretleri; "Lailahe illallah" diyerek vefat etti.

Sultan İkinci Bayezîd Han, namazında bulundu ve borçlarını ödedi. Cenaze namazı çok kalabalık olup, İstanbul ahalisi onun vefatından dolayı gözyaşı döktü. Cenazesi kabrin başına getirilince, vasiyetine rağmen kimse ayağından tutup çekmeye cesaret edemedi. Cenazesini bir hasır ile kabrin yanına çektiler ve kabre indirip defnettiler. Kabri,Aksaray-Topkapı arasındaki eski tramvay yolunun sol tarafında bulunan kendi yaptırdığı caminin önündedir.

Arabca kaynaklarda "Diyar-ı Rûmun, Anadolunun alimi" olarak zikredilen Molla Güranî, kıymetli eserler yazmış olup, eserleri şunlardır:

1) Gayet-ül-Emanî fî Tefsîr-i Sebil-Mesanî,
2) El-Kevser-ül-Carî ala Riyad-il-Buharî; Hadîs-i şerîf kitaplarının en kıymetlisi olanSahîh-i Buharîye yazdığı şerhdir.
3) Şatıbiyye Kasîdesinin Caberî şerhine güzel bir haşiye yazmıştır.
4) Keşf-ül-Esrar an Kıraat-il-Eimmet-il-Ahyar,
5) Şerh-i Cemul-Cevami: Usûl-i fıkha dairdir.
6) Arûz ilmiyle ilgili bir kasîde.
.
1) Mucem-ül-Müellifîn; c1. ,s.166

2) El-Alam; c.1, s.97

3) Tam İlmihal Seadet-iEbediyye; (49. Baskı) s.1112

4) Ed-Dav-ül-Lami; c.1, s.241

5) Şakayık-ı Numaniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.102

6) Tabakat-üs-Seniyye fî Teracim-il-Hanefiyye; c.1, s.280

7) Esma-ül-Müellifîn; c.1, s.135

8) Keşf-üz-Zünûn; c.1, s.553, 646, 899; c.2, s.1190, 1486

9) Tac-üt-Tevarih (Ulema kısmı)

10) Osmanlı Müellifleri; c.2, s.1

11) İzah-ul-Meknûn; c.2, s.92

12) Brockelmann; Sup-2, s.319

13) Devhat-ül-Meşayıh; s.10

14) Rehber Ansiklopedisi; c.12, s.184

15) İslam Âlimleri Ansiklopedisi; c.12, s.298
Anahtar Kelimeler:Molla Gürani biyografisi,Molla Gürani hayatı,Molla Gürani özgeçmişi, Molla Gürani geçmişi

Ekleme Tarihi: 06.12.2007 - 00:31
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Ukab su an offline Ukab  

575 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.01.2007
En Son On: 05.02.2010 - 15:42
Cinsiyeti: Erkek 
Fethi mübinin manevi Fatih lerinden ve Cennetmekan Fatih Sultan Mehmed Han ın yetiştirilmesinde büyük payı olan çok değerli Allah dostunu anmaya vesile oldugunuz için, Allah c.c razı olsun inşaAllah...

EsSelam Aleykum...

Ekleme Tarihi: 06.12.2007 - 10:21
Bu mesajı bildir   Ukab üyenin diğer mesajları Ukab`in Profili Ukab Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1306 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.94982 saniyede açıldı