0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » !!!!--TESETTUR (Ortunme)--!!!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
!!!!--TESETTUR (Ortunme)--!!!

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 
Tesettür, İslâm'a inanışın ve müslümanca düşünüşün simgesidir. Müslüman kadının ilk başlıkta anlaşılabilen tek ayırıcı vasfıdır. Ehemmiyetine binaen bu konuda müslümanların hassasiyeti, kafirlerin telaşesi oldukça büyüktür.

Onlar, vargüçleriyle örtüyü ve hicabı müslüman kadının elinden çekip almanın yollarıni araştırırlar. Çünkü, müslüman kadınını örtüsünden uzaklaştırmak, Onu dininden uzaklaştırmanın ilk ve en mühim adımıdır. Bu noktada başarılı olunduğunda, yani her ne sebeple olursa olsun bir kadın tesettürü ihmal edecek kadar bilinçsizleştirildiğinde artık onun islami bir kişiliğinden söz etmek mümkün değildir. Artık onun iplerini ellerine geçirmiş sayılabilirler.

Hürriyet, ilericilik, moda

ve benzeri isimler altında dilenilen yöne sürülebilir, dilenilen şekilde sömürülebilir.

19. yüzyıldan itibaren yeryüzündeki maddi hakimiyet, mekanik buluşları ve ortaçağ saplantılarından sıyrılıp kısmi de olsa uyanışa geçmeleri sebebiyle Avrupalıların eline geçmişti. 20. asra girerken Avrupalılar, müslümanları değerlerinden uzaklaştırırken bu avantajlarından bol bol yararlandılar. Kendi teknolojik üstünlükleri karşısında müslümanların geri kalmışlığını fikri tahakkümleri esnasında bol bol sömürdüler. Bir müslüman kalkıp da kalbindeki imanla ve kafasındaki mantığıyla İslâmi esastan

müdâfaaya kalkıştığında hemen onu gericilik ve yobazlıkla itham ettiler

, islâm'ı İslâm toplumunun şu anki geri kalmışlığının tek sebebi olarak gösterdiler. Gerilemenin asıl sebebinin islâm'ın icraat sahasından uzaklaştırılması ve müslümanların İslâmi esasları yaşamaması olduğunu tüm güçleriyle gözlerden uzak tuttular.

Tabi bu taarruzdan tesettür de nasibini aldı. Batılıların telkinleriyle, başörtüsü gericiliğin alameti olarak görülmeye daha doğrusu itham edilmeye başlandı. Başörtülü bacılarımız, zekaları, çalışma kapasiteleri ve ahlâkları ne olursa olsun eğitim müesseselerinden uzaklaştırıldılar

. Onları, çağdışılıkla ve çöl kanunlarına uymakla itham ettiler.



20. yüzyıla geçerken göz kamaştırıcı medeniyetleri saysinde Avrupalıların İslâm alemi üzerindeki fikri, siyasi ve ekonomik hakimiyetleri tamamlanmış oldu. Batılılar islâm topraklari üzerinde bu derece söz sahibi olunca artık maskelerini gizlemeye gerek kalmadığını gördüler.

Çünkü bu topraklarda idareyi ele alan kuklaları aldıkları emirlerin toplum yapısıyla uyuşup uyuşmadığını kontrole hiç gerek duymadan tam bir teslimiyetle tatbik ediyorlardı.

Böylece halkının büyük çoğunluğunun müslüman olmasına rağmen bu topraklarda İslâm'ın yaşanması resmen yasaklanmış oluyordu.

Batılılar islâm topraklarına girerlerken hürriyet, eşitlik, cumhuriyet ve laiklik gibi parlak sloganlarla gelmişlerdi.

Fakat son polisiye tedbirleri bu sloganların ruhuna kökten tezat teşkil ediyordu. Hakkı alınan hak sahibleri bu sefer müslümanlar olduğu için bu sloganlar kolaylıkla saptırıldı. Adalet tereddütsüz hasır altı edildi. Laikliğin var olduğu bir devlette dini inanç ve yaşayışların anayasa garantisinde olması gerekirken dini inanışlarını devam ettirmek isteyen müslümanlar doğrudan kanunların takibatına maruz kaldılar.

Fakat bu oyun da hayatiyetini fazla devam ettirmedi. İslâmi uyanış kâfirlerin tahmin edemiyeceğinden çok daha büyük adımlarla yol alıyordu.

Bu sefer İslâmı yorumlamak suretiyle onun hükümlerini zevale uğratmak, müslümanların onun sınırlarına olan hürmetlerini ortadan kaldırmak istediler, önce sahte din adamlarını sonra da devlet mekanizmasında yetki ve otorite sahibi olanları konuşturarak islâm'ın yasakladığı şeyleri serbest ilan etmeye, teşvik ettiği şeyleri ise horlamaya başladılar.

Bu serbest bırakma ve horlama olayını da hiç bir kural gözetmeksizin arzularına göre tevil ettikleri İslâmi naslara dayandırmayı ihmal etmediler.

Fakat unuttukları mühim bir şey vardı, islâm, esasları kutsal konsüllerde kararlaştırılan, beşeri karaktere göre şekillenen bir din değildi. Onun hükümlerini koyma yetkisi yalnızca Allah'a aitti. Allah ise hiç bir zaman zail olmayan beşer üstü bir kuvvetti. Müslümanlar O'nun emirlerini her an hevalarına uymaları mümkün olan insanlardan değil, tebliğ edildiği günden beri tek kelimesi değiştirilemeyen ve Allah kelamı oluşunda katiyyetle şüphe bulunmayan Kur'ân'dan alıyorlardı.
Şimdi meseleyi konumuz sınırlarına indirgeyerek soralım;

— Acaba teknolojik geriliğimizin suçlusu kadınımızın İlahi emir gereğince tesettüre uyması, vücudunu örtmesi midir?

— Mevcut devlet sisteminde kanunlara göre tesettürün yasaklanması mümkün müdür? Tesettürü kendilerine hedef alan bu fertlerin laiklik, cumhuriyet, fikir hürriyeti ve adalet temelleri üzerine kurulan kanun nazarında durumları nedir?
— İslâm kaynaklarında tesettür, örtünme ne şekilde zikredilmiştir? Kati bir emir olarak mı, yoksa uygulanıp uygulanmaması gönüllere bırakılmış basit bir tavsiye olarak mı?

islâm'ın ruhuna aykırı oldğu halde onun kanunlarını düzenlemeye yeltenen Tağutların hükmü nedir?

kötülenmesi için hiç de mantıkla bir yol degildi. Fakat, Avrupa'nın teknolojisi önünde aklını uçurarak sosyal olaylara bakış açısı daralan insan, ideal olarak yaşanmış da olsa mazideki bir vakıaya bakmaktansa hazır önündeki göz kamaştıricı kâğıt kalelere bakmayı daha gerçekçi buluyordu. Avrupalıları doğrulamanın hakikate daha yakın olduğunu zannediyordu.


Bu mesaj 4 kez ve en son Cihan-63 tarafından 04.09.2007 - 09:24 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.09.2007 - 04:24
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
muhammed_usame su an offline muhammed_usame  

161 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 30.08.2007
En Son On: 07.09.2007 - 10:54
Cinsiyeti: ----- 
Allah Razı Olsun cihan abi bu konu hakkında:

Mü’min erkek ve mü’min kadın, Kur’an’ın örtünme (tesettür) emrinden sorumludurlar. Tesettür emri Kur’an’da çok açıktır ve başka bir yoruma ihtiyaç yoktur. Şüphesiz Kur’an, ALLAH’ın sözü ve hükmüdür ve Rabbimiz insanlara ne vahyettiğini bilmektedir.

İnsanların tesettür (örtünme) ile ilgili yorumları, ileri-geri söz söylemeleri tamamen kendi nefislerinin dürtüleri, imanlarının yokluğu veya zayıflığının bir sonucudur. ALLAH’a hakkıyla teslim olmuş, O’nun azâbından korkan ve O’nun va’dine güvenen bir takvâ sahibi mü’min, nasıl olur da Rabbinin emrini tartışır? Nasıl olur da kendi arzusuna göre ALLAH’ın âyetlerini sağa sola büker? Kendini Kitab’a uyduracağı halde Kitabı kendine nasıl uydurmaya kalkar? Bir insan, nasıl olur da ALLAH’ın hükmünü kendi aklına, kendi pozisyonuna, kendi zevkine, kendi hükmüne, kendi sistemine, kendi prensibine uydurmaya çalışır? Böyle bir tavır mü’min kimselerin tavrı olamaz!



Kur’an şöyle buyuruyor: “Müm’in erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Böyle (yapmak) kendileri için daha temizdir.” (24/Nûr, 30). Kadınların örtünmesi ile ilgili olarak da şöyle buyruluyor: “Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü’min kadınlara dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; bu, onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olanıdır. ALLAH Ğafûr’dur, Rahîm’dir.” (33/Ahzâb, 59). Bu ifâdeyi tamamlayan bir başka âyette de şöyle buyruluyor: “Mü’min kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısımlar hâriç. Başörtülerini yakalarının üzerine koysunlar (örtsünler)...” (24/Nûr, 31). Âyetin devamında ziynet yerlerini kimlere gösterebileceği sayılıyor.

Peygamberimiz (s.a.s.) bu âyetleri hem açıklayıp tefsir etti, hem de bizzat uygulayıp uygulatarak maksadın ne olduğunu gösterdi. Bu konudaki haberler hem sağlamdır, hem de açıktır. Bu güne kadar gelen iyi niyetli bütün âlimler de meseleyi Kur’an doğrultusunda böyle anladılar ve bu şekilde açıkladılar. Peygamberimiz’den bu yana hiçbir İslâm âlimi tesettür ve başörtüsünün dinin gereklerinden olduğunu reddetmediği gibi, bütün dünya müslümanları da tarihten günümüze buna uymaya çalışmışlardır
Ekleme Tarihi: 04.09.2007 - 09:36
Bu mesajı bildir   muhammed_usame üyenin diğer mesajları muhammed_usame`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1680 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
Takoral (54), zemve (61), acercis (55), iboþ-medin.. (61), adalat (45), kenandekan (42), murat_88 (36), aysebusra (39), yitik sevda (35), ozenoglu (45), semerkand1 (46), Zuhur (51), RaSuLuMe_hAsReT.. (39), Þükrü Ö&e.. (60), yarin_81 (41), fatihomer68 (44), hatice.y (30), Cici Kiz Tuba (36), kuala (53), cafeerciyes (39), Mehmetcebe (43), JonTÜRK (43)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.76966 saniyede açıldı