0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Elveda Derken....AŞKA...Ayrılık Allah İçinse Allaha Adanan Yüreklere Selam Olsun...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
nazli64 su an offline nazli64  
Elveda Derken....AŞKA...Ayrılık Allah İçinse Allaha Adanan Yüreklere Selam Olsun...

110 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.10.2006
En Son On: 11.10.2014 - 05:07
Cinsiyeti: Bayan 
Elveda Derken.......Aşka
Ayrılık Allah içinse Allaha adanan yüreklere selam olsun.


Akşam üstüydü güneş leylak ağacının dalları arasında dansediyordu, ağacın dalındaki çiçekler adeta birbirlerine güzellik defilesi yapar
gibi hoş edayla sallanıyorlardı. Bu güzellik karşısında büyülenmiş gibi seyre daldım, sonra yüreğim birden daraldı,içimi garip bir
ürperti kapladı. Ne zaman bahar gelip leylaklar açsa benim hayatıma hep hazan düşerdi hep derin bir acı. İnşallah bu yıl bu kader değişir
dedim içimden. Ama yüreğime tarifsiz bir sızı düşmüş adeta etrafa bakınarak bu yılki acının hangi yönden geleceğini bekler gibiydim.
Uykuya dalmadan önce, "Rabbim ne olur artık bana verdiklerini benden alma, alacaklarınıda bana verme." deyip karanlığa kapadığım
gözlerimi aydınlık bir dünyaya açma ümidiyle uykuya dalmıştım. gecenin yarısında uyandığımda, yatağım sanki yangın tarlası gibi tenimi
yakıyordu. Neden bu haldeyim diye kendimi toparlamaya çalışırken, tekrar beni bu hale getiren rüyanın içinde buldum kendimi.
Uçsuz bucaksın bir sahilde, hava bakır rengiydi. güneş yoktu ama etraf kızıla boyanmıştı. Sahildeki kumlar sanki serilmiş kor ateş
gibiydi. Kızıl ve yakıcı, deniz siyah dalgalarla sahile doğru kükreyen aslan gibi yürekleri ürpertiyordu. Ben koşuyordum bu yakan kumsaldan
bu boğucu kızıllıktan kurtulmak isteyerek, bilmediğim ama kurtuluşum olduğunu ümit ettiğim bir ışıga bir beyaz ışığa ulaşma ümidiyle koşuyordum.
Sonra bir ses duydum kızıllıgın ortasında yankılanan. Gel diyordu buraya gel. Yüreğimi yerinden oynatan sesin nereden geldiğine baktım. Denizin
ortasında yemyeşil ve aydınlık bir ada. Sanki orada mevsim bahar. Adaya baktıkça içim aydınlandı gözlerim kamaştı. Derken adanın sahilinde yüzü dünyayı
aydınlatan, ellerindeki bir demet gülü bana uzatıp,al bunlar senin için hadi gel al diyen bir çocuk vardı. Gelemem dedim oraya kadar yüzemem.
Yeterki iste yüzersin dedi. Ben hep geleceğin günü bekledim. Hadi gel dedi. Sen kimsin dedim?
Ben Adem dedi,
Ben kimim dedim?
Sen Havva' sın gönlümün sükunu dedi.
Oraya kadar yüzemem dedim.
Arayıp bulamadığın ne dedi?
Cennet dedim.
Ellerini uzattı bana doğru; Gel cennetin benim dedi.
Yüzü cennetti, sözleri cennetti uzanan elleri cennetti. Gökteki bütün yıldızlar saçlarına düşmüş, ay bütün parlaklıgını ona vermişti, bana uzattığı güllerin
kokusu sarhoş etmişti beni. Düşünmeksizin kendimi karanlık sulara attım ve yüzmeye başladım. Tam yolu yarılamışken
kızıl kumlu sahilden iki çocugun feryadı yükseldi; Gitme geri dön lütfen geri dön diye feryat ediyorlar, ateşlere gidiyorsun geri dön diyorlardı.
Bir önüme baktım birde arkama. Adaya daha yakındım ve öyle yorgundumki geri dönecek mecalim yoktu. Adaya doğru yüzmeye karar verdim.
Ada sahiline ulaştığımda O ellerinde güllerle beni bekliyordu. Tam gülleri bana uzatmıştıki güller kızıl kan oldu damla damla yere akmaya başladı.
Ellerim saçlarım her yanım kana bulandı. Kanlar denize ulaştı deniz tutuştu yanmaya başladı. Ateşler bedenimi yakarken;
Cennetim kurtar beni dedim.
Sessiz kaldı Sustu hep sustu. Ellerim alev alev yanıyordu, önce yüreğine dokundum ateşten ellerimle oda tutuştu. Sonra kara gözlerine baktım medet
bekleyerek. Kara gözlerinden kara bir kapı açıldı ve bir ses duydum;
İçeri gir dedi.
Umudun kapısı bumuki dedim daldım içeri. Kayboldum soğuk ve derin bir karanlık içinde.
Nerdesin dedim nerdesin? korkuyorum, üşüyorum ve çok yalnızım tut ellerimden dedim.
Ellerim yok tutamam dedi.
Sen kimsin dedim;
Senin kaderin dedi.
Ama çok karasın dedim.
Rengimi değiştirmeye güçüm yok dedi.
Ben kimim dedim?
Yolu zindana çıkan bir mahkumsun dedi.
Rabbim kurtar beni bu karanlıktan diye karanlık koridorlarda feryat etmeye başladım. Ey Rabbim;
Ey mülkün tek sahibi, Ey hz. Yunus'u balığın karnından kurtaran, Ey İbrahim'in ateşini serin kılan, Ey bıçak altındaki hz. İsmail'e koçu indiren, Ey hz.
Eyyub'un dermansız dertlerine şifa veren, karanlıklarımı görüp halimi bilen, senden başka kapım yokki medet bekleyem. Ne olur Rabbim tut ellerimden,
kurtar beni karanlık alemimden, ancak sensin her şeye gücü yeten. Bana zor olan sana kolay. Ben çaresizim, Sen çaresin, ben acizim Sen Azizsin,
ben muhtacım Sen Sametsin, ben ellerimi açtım sana Sense mucibsin.Kurtar beni Alemlerin Rabbi, Kurtar beni kara bahtımın Rabbi, kurtar beni yolunu
kaybetmiş yüreğimin Rabbi.
Dilimde bu dualarla uyandığımda, yastığım gözyaşlarımdan sırılsıklam olmuştu. titriyordum, nefes alamıyordum. Sayısını hatırlayamadığım kadar
Rabbim bu rüyanın şerrinden sana sığınırım cümlesini dilime tesbih etmiştim.
Ben bu rüyayı hatırlamaktan bir başkasına anlatmaktan köşe bucak kaçtığım halde, sanki ara vermeden devam eden bir slayt gösterisi gibi akıp
durdu aylarca beynimde. Ne zaman ki güneş kaybolur ufkta sanki kara kapılar üzerime kapanırdı. Ve bu karanlıklarımı delen ışığı beklerdim ümit ederek.
Gecenin ilerleyen saatiydi. Oturmuş camdan dışarıyı seyrediyordum. Sanki kainatta bir ben birde uzayıp giden bu sessiz karanlık vardı. Derken bir ay doğdu
DOĞUDAN. Gece onun ışığıyla kayboldu. Yüreğim ısındı, karanlıklarım dağıldı, deli dalgalarla yorulan yüreğim durgun sular gibi sukunete erdi. Sonra gözlerim
gözlerine değdi. Siyahtı gözleri geceden siyah. Ama en parlak yıldızdan daha parlak bakıyordu. Sen kimsin dedim?
Ben Umut dedi;
Ben kimim dedim?
Umuda yürüyen bir yolcu dedi.
Benden sana bir yol varmı dedim? Yüreğine bak dedi. Araladım yüreğimin kapısını o zaten içerdeydi. Derinlere çok derinlere doğru yol alıyordu. Panik oldum.
Dur daha fazla yol alma çok ağırsın taşıyamam dedim. Artık geri dönemem ben sana mahkumum dedi. ya ben dedim? Sende bana mahkumsun dedi.
Adı umuttu, varlığıyla rahatladım. Adı hayattı, onunla yeniden doğdum. Adı bahardı, onunla çoştum çağlayan sular oldum. duygularım çoştu, kalemim
kağıda dokundu. Oku dedim.

Arzularımmısın, tutkularımmı
Rabbimin yüregime nakşettiği
Duygularımmı
Asırlardır yaşarım ben bu hasreti
Yoksa özlemimmisin,
sancılarımmı
Renginle boyandım, kokunla sarhoş
yoksa benliğimmisin,
Korkularımmı
Dokunsam yüregine hep kanıyorum
Yoksa kaderimmisin
Acılarımmı
Yeter rengini gizleyen sütreleri yak
Razıyım ellerime dikenlerini bırak.........
.
Turnalarla cevap geldi.

Özlemekten yoruldum kapında durdur beni
ucu sana dek uzanan bir zincire vur beni.....

Ümidim yılların seline düştü
Saçının en titrek teline düştü
Kuru yaprak gibi eline düştü
İstersen rüzgara salıver gitsin...........

Baharım dedim, canımın içi, düşme saçlarıma saçlarım ateş, tutma elerimden ellerim ateş.
Neden dedi neden? ayaklarım yerden kesildi. Hayatımda bir ilk yaşıyorum bunu çok görme bana dedi. herşeyi bilmeye hakkım var dedi.
Nedenini bilirsen büyü bozulur dedim. Sonuca razıyım dedi. Açtım bir gece gönül evimin kapılarını.
İçerisi küf . içerisi kasvet, içerisi acı, içeride kendini kendi elleriyle prangalara vuran bir mahkum. Git dedim küçügüm git bebeğim daha çok küçüksün. Kıyamam
sana. Bende sana dedi. Sonra deli fırtınalar esti bahar bahar bakan gözlerinde yüreğinde. Darma dağın oldu dalları.
Hazan içinde hazanı yaşarken yüreğim, pencereme biri dokundu.
Kimsin dedim?
Ben oyum dedi.
O çocuktu dedim.
Gönül evinin penceresini açtığın gün bir anda büyüdüm ve hatta bir anda yaşlandım dedi. yüreğim bin parçaya bölündü. Deli sevdam, yüreğimdeki yaram ne olur git dedim. Gidemem ne olur kalayım, ben senden payıma düşene razıyım müsade et kalayım dedi. Gördümki git diyen sadece dilimdi. Yüreğim asla gitmesine dayanmıyordu. İşte varlığıyla sükun bulduğum küçük bir dünya vardı avuçlarımda, nadide bir gül. Ve yine kalemim dokundu kağıda;
Nadide Gülüm
ellerimde bir gül var
saklı inciler gibi Rabbin bahçelerinde
cennete yaslanırsın onun sinelerinde
onunla hayat bulur küskün ve ölü ruhlar
kainat güzelliğini yapraklarında saklar
ellerimde bir gül var
rüzgar dokunup incitmemiş yapraklarını
Rabim tertemiz kılmış onun topraklarını
kokusunu hiç kimseye sunmamış
bülbülleri asla hülyasına almamış
ellerimde bir gül var
sanki ona dokunsam solacak
dokunmasam gözlerimden çaglayan kan olacak
korkarım incitmekten, dokunmaya kıyamam
nadide gülüme bakmalara doyamam
ellerimde bir gül var
ellerimde kainat var, cennet var
onsuz alem zehir zindan, bana dar
onsuz cennetde, elem var gözyaşı var hüzün var..........
Bana gelişi nasıl bahar gibiyse, geldiğinde bende kalışıda bahar kadar kısa oluyordu. Yada o gittiğinde baharın arkasındaki tabiatın rengi nasıl değişiyorsa benimde dünyam öylece değiştiğinden bende kalışı ve benden gidişi bana hep baharı hatırlatıyordu. Gelişi ne kadar hayat veriyorsa gidişi o nisbette hazan oluyordu. Bir sabah uyandığımda ellerim boştu. Çılgına döndüm. Ellerim kanıyordu, yüreğim kanıyordu. Ellerimde sadece dikenler vardı. günlerce penceremde dönüşünü bekledim. Islandı seccadem, dualarım sadece, "Rabbim bana verdiklerini benden alma." oluyordu. İçimde özlem kor kor ateş ateş yanıyor, beklediğim turnalar gelmiyor ve kalemimde durmuyordu.
Bilmemki Şu Gönlümü Nasıl Avutsam
nedir beni gece vakti kaldıran
alev alev özlem ile yandıran
gece uzar kanadıkça kanarım
kımıldayan her gölgeyi sevgili sen sanarım

gurbet zalim, gece zalim, yastık zalim
kime arzadeyim şu mahsun halim
yüreğim mengenede zindanlardayım
zaman büklüm büklüm hasrete talim


gece bir bekçileri tanır birde çırpınan yüreğimi
sema bir gözyaşlarımı bilir birde açılan ellerimi
bir Allah birde kaniant bilir sana hasretimi
ilmek ilmek dokuyorum geceye seni ve özlemini

gökten yıldızları tutup üzerinemi yağdırsam
dünyayı ateşe verip uyuyanlarımı kaldırsam
içimdeki volkanları neyle sogutsam
bilmemki şu gönlümü nasıl avutsam

bu gecede her gece gibi yine dipsiz
bu gecede her gece gibi yine sensiz
bu gecede çareler yine çaresiz
gece sessiz,yürek sensiz, umut sessiz....
Zamanın mekanın ve içinde bulunduğum konumun hesabını yitirmiştim. İçimde sadece deli bir özlem vadı.

Öyle Bir Özlemki
Öyle bir özlemki sana duyduğum birtanem
ellerim semada gözlerim hep nem
açan bir gülde kuş namesinde
batan güneşde sen varsın hep sen

Öyle bir özlemki sana duyduğum birtanem
ben ben değilim adeta sensizken
aklıma gelmiyor ne açlığım, ne susuzluğum
gözümde gönlümde özlemin varken

Öyle bir özlemki kudurmuş dalgalar gibi
köpük köpük kabarıyor kanımda
açtığım ellerimle Rabbime duam
ne olur yanımda olsaydın hep yanımda

Öyle bir ödeli rüzgarlar gibi
hasret acım savruluyor denizlere dağlara
her uğuldayışında dallar sesini duyarım sanki
rüzgar benide kavuşturdu savurduğu yapraklara

Öyle bir özlemki kavrulan çöller gibi
bir damla su değil seni arıyorum sıcağında
kuş uçmaz kervan geçmez yalnızlığımla
seni özlüyor seni arıyorum çöl ortasında

Öyle bir özlemki zindan köşeleri gibi
karanlığında sayıklarım her saniye seni
esaret zincirleri sarsada bedenimi
seni haykırıyorum dünyaya seni ÖZLEMİNİ

Ey Özlediğim sen Yoksun Diye
Özlemimi gönderiyorum yükleyip güneşe,
Doğup Üzerine ateşiyle yaksın diye.

Özlemimi gönderiyorum yükleyip aya,
Işık ışık üzerine aksın diye.

Özlemimi gönderiyorum yükleyip rüzgara,
Dokunup saçlarına dağıtsın diye.

Özlemimi gönderiyorum yükleyip gecelere,
Seni benden başkasına kapatsın diye.

Özlemimi gönderiyorum kır çiçekleriyle,
Buram buram ellerinde ben koksun diye.

Özlemimi gönderiyorum uçan kuşlarla,
Alıp yüreğimi avuçlarına bıraksın diye,

Ağlıyor gözlerim ufka bakarak,
Ey Özlediğim sen yoksun diye.

Feryadımı duydu, gülen gözleriyle ruhuma yeniden doğdu. affet beni dedi seni çokmu üzdüm affet beni.
Neden bu gelip gelip gidişlerin dedim neden?
Kaçıyorum dedi.
Kimden dedim?
Kendimden, kendi yüreğimden, düşüncelerimden kaçıyorum. Çünkü yüreğime indikçe alev alev yanıyorum. Ya kaderi değiştirmeliyim ya kaçıp uzaklaşmalıyım. Kaderi değiştirmeye gücüm yetmeyince kaçış belki kurtuluş sanıyorum ama olmuyor olmadı işte. Bak bütün yollar yine aynı adrese çıkıyor dedi.
Geldinse gitme gittinse bir daha gelme bu gelgitlerden yoruldum yüreğimde kanayan yaram oldun dedim. Kaşlarını çatıp bir daha bu cümleyi kullanma dayanamıyorum dedi. Bir süre sonra yine sessizce kaybolup gitti.


DELİ SEVDAM YÜREĞİMDEKİ YARAM

biliyorum kızacaksın yine
yüreğimdeki yaramsın dememe
elimde değil kanıyorsun işte
biliyorsun ya sende
neler yapmıyorumki
bu yara kapansın diye
yarama tuz bastıkça canım acıyor
sabahlar olmuyor uykum kaçıyor
"aynalara bakmaya korkuyorum,
yüzümün yarısı yok
ümitlerle el sıkışmaya korkuyorum,
elimin birisi yok."
diyordu şair
aklımdan çıkarmaya çalışsamda
ne varsa sana dair
sensiz yarım kaldım,
anlamını yitirdi sensiz yaşanan zaman
senden kaçsamda benden kaçamıyorum CAN
sen oluyorsun yine senden ve benden
geriye kalan
anladımki sensiz nefes alınmıyormuş
hayatımmıydı yoksa tesbih tanelerimi
yerlere saçılıp dağılan
öyle özledimki öyle özledimki seni CAN
sen bile bunun hesabını yapamazsın
ilaç olurmu dersin bu acıya zaman
dokun yüreğime uyandır beni bu kabustan
deli sevdam YÜREĞİMDE KANAYAN YARAM

Bir gece oturmuş penceremde "Rabbim bana verdiklerini benden alma." derken birses duydum.
Kimsin dedim?
Ben Korkuyum dedi.
Ben kimim dedim?
Sen Korkumsun dedi.
Neden korkuyorsun dedim.
Böyle hesapsız sevmenden, seni kaybetmekten, sende kaybolmaktan, aşktan ayrılıktan ateşten cehennemden Rabbimden korkuyorum dedi.
Seni çok özledim dedim, bende dedi. Öyle bir özlemki bu korkularıma galip geldi geriye döndüm dedi. Seni çok özledim tut ellerimi bir daha bırakma dedim. Bana arkasını döndü, ellerini tutamam dedi. Seni çok özledim tut ellerimi dedim. sustu sadece sustu. Sessizliğinde öyle bir cığlık vardıki evreni kaplıyordu.
Ey sessiz çığlık sen kimsin dedim?
Adım Yusuf dedi.
Ben kimim dedim? sustu. Ben kimim dedim? sustu. yoksa ben Züleyha'mıyım dedim? Bakışlarına hüzün doldu; Ben Yusufum ama sen züleyha olma dedi.
Zindan Yusufamı düşmüştü yoksa Züleyhayamı dedim?
Zindan ikimizin payına eşit düştü dedi.
Zindandı payımıza düşen. İçinde bulunduğum durumu düşündükçe yüreğim daraldı, duvarlar bir bir üzerime kapandı. Rabbim dedim Rabbim...................Ben Züleyha'mıyım o Yusufsa ben rızanı kaybeden Züleyha'mıyım?.................Dehşete düşüp Rabbime sığındım tenimi yakan canımı yakan geleceğimi yakan bu ateşten.
İşte yine gecenin koynundayım çığlık çığlıga dua dua açılan ellerimle. Ey sevgili Allahım gecemi soğuk yoksa benmi üşüyorum? Bu titremelerim niye? Bir ara aynaya baktım yüzümü bulamadım. Aynamı kör karanlıktı, yoksa yüzüm geceden daha kara olduğu içinmi görünmüyordu? Ne ellerim benimdi, ne düşlerim nede düşüncelerim. Ne olduğumla, ne olmalıydım düşünceleri arasında gelgitler yaşadım saatlerce. Geçmişin kabusluğu geleceğin ümitsizliği içinde zikzak dokurken duygularım, Ey sevgili Allahım sana gelecek yüzüm, kapını tıklatacak elim, sana sunacak hiçbir mazeretim olmadığı halde, şiddetle göğsüne yaslayacak bir başımın olduğunu gördüm. Öyle muhtacımki sana beni benden iyi bilen öyle muhtacımki ! Senden başka beni kollarına alacak Rahmetiyle yaralarımı saracak kimim var Ey sevgili. Kendimi yolunu kaybetmiş korumasız bir çocuk gibi hissettim bir an. Ve annemi hatırladım. Bilirsin Ey sevgili ben eskidende yaramaz bir çocuktum. Annem ikaz eder ben yine yaramazlık yapardım, annemde beni cezalandırırdı. Önce uzun uzun ağlar, sonra bir köşeye çekilir annemin gözlerine yalvaran bakışlarla bakardım. Çektiğim acıyı görsün beni tekrar kolarıyla sarsın acılarımı dindirsin diye. Annemle gözgöze geldiğimde sanki annemide beni affetmek için bir bahane arar gibi sevgiyle ve merhametle bana bakar görürdüm.
-----anne annem derdim; oda
-----gel kollarıma yaramaz kuzum der beni bağrına basardı. artık ne çektiğim cezanın acısı kalırdı nede gözlerimde yaş. Sadece annemin sanki yavrum diye atan kalp atışlarını hisseder kollarında derin bir huzura kavuşurdum.
Ey yerdeki karıncanın sudaki balığın gökdeki kuşların, ve kendisine isyan ettiği halde yinede üzerine güneşi doğdurup yerden rızık verdiğin isyankarların Rabbi olan, yarattığı SEVGİNİN birini annelere verip doksandokuzunu kendinde tutan Sevgili; Annem sahip oldugu bir sevgiyle bana merhamet edip beni affederdi. İşte cahil cesaretimle ve her türlü günahlarımdan dolayı katran karası olan yüzümle kapına geldim. Ve senin azabından yine sana sığınıp yine senden yüz buldum. Eğer hala beni beş vakit kapına çağırıyor ve beni kapına kabul ediyorsan demekki benden hala yüz çevirmedin ümidine kapıldım. Hala gözlerime gör, kulaklarıma duy, kalbime at, dilime konuş, ayaklarıma yürü emrini veriyorsan, hala beni unutmadığın hissine kapıldım. Tevbelerimi hatırlayamadığım kadar bozmuş olsamda, son nefese kadar bana şans tanıdığın ayetle müjdeneldim yüreğim ısındı, defalarca tevbemi bozsamda tekrar kapına geldiğimde yinede beni affetme büyüklüğünü göstereceğin ümidine kapıldım.
Ey Sevgili, işte dünya ve içindekilerin sevgisiyle kararmış yüreğimi, nefsinin elinde oyuncak olmuş beynimi sana şikayet ediyorum.
Al bunları benden hapset
At kırk kilitli zindanlarına.
Ne olur geri verme bana.
Yeniden onar beni kalbimi baştan yarat.
Aşkınla korkunla hasretinle donat.
Yeni baştan OL de beni idare eden beynime.
Nasip ettiğin ilmin dökülsün amellerime.
Her güzelliğe hayran ZÜLEYHA etme beni
Züleyhalara karşı YUSUF kıl yüreğimi
Yırtılacaksa illada
Arkamdan yırt gömleğimi
Önümden yırtılıpda rüsvay eyleme beni
Islah olacaksa bu ruh at beni zindanlara
Yeterki arınmış geleyim huzuruna
Her türlü sıkıntıda EYYUBE arkadaş et
Senden başka kimseden bekleyememki medet
Kadere rızada İSMAİL eyle beni
Sadece senin için kurban et bedenimi
İBRAHİMİN

dinine zapt et Sen imanımı
Küfre geri dönmeden müslüman al canımı
Muhammed Mustafa (sav) dan utandırma mahşerde
Sancagını taşıt bana şeref ile her yerde
İşte en aciz halimle ben yine sana geldim
Söylemesemde bilirsin içimde yanan derdim
Günahlarımdan Mağfiretine
Sıkıntılarımdan Selametine
Sapmışlığımdan Hidayetine
Acizliğimden Rahmetine
İllada Merhametine muhtacım YARAB
Mülkün tek Maliki günahkar yüreğimin sahibi
Affınla ve şefkatinle yüzümü Yüzüne döndür
Rızana erdir, acılarımı dindir, mahsun yüzümü güldür.
AMİN Amin dedim kendi dualarıma kabul olunması ümidiyle defalarca kez kapanıp ıslak seccademe dakikalarca ağladım.
Yusuf bana en uzun ayrılığı yaşatarak kendi zindanında çile çekerken, benimde yüreğime özlem ve sessiz gidişin acısıyla sanki bütün yanardağların lavları akıyordu. Bu gidiş başka gidişlere benzemiyordu. Her geçen gün damla damla erimişti ümitlerim. gözlerim her an saatte, kulaklarım mütemadiyyen turnaların sesindeydi. Unutmanın en kestirme yolu uykuydu artık benim için. Uyumak ve bir daha geçmişin izleriyle uyanmamaktı tek arzum. Sevenlerim sevmeyenlerim sanki içimdeki koyu karanlığı görüyor gibi acıyan gözlerle bakar olmuştuki, zalim bir el bir tuşa dokundu ve içimdeki gerçeğin yüzü ortaya çıktı. Ardından koptu kıyamet. Kıyametin dehşeti, yalnızlığı kabullenmenin umudu, en kötüsüde onun gelip gelip gidişlerinden çektiğim dayanılmaz acıların verdiği duyguyla, ona bu gidişlerinden dolayı ağır bir bedel ödetme, nasılki ona şiddetle ihtiyacım olduğu anlarda uzandığımda ellerine ulaşamıyorsam, beni anlaması için belkide aynı acıyı yaşamasını istediğim için, hayatımın en ağır kararlarını almış,kadere boyun eğmiştimki. Bir turna konmuştu avuçlarıma. Başı sona sonu başa döndüren, içinde derin acıyı ve umudu besleyen şu satırlarla;
"Ümit edilirki her sancı kutlu bir doğumun habercisidir. Yıkılıverir Kisranın sarayları, Sönüverir sönmez sanılan ateşler. Rabbim yüreğinden tutsun."
Fırtınalar esti yüreğimde. Rabbim ben ne yaptım, ben ne yaptım Rabbim dedim. Mülkün sahiibi sendin, Mülkün idareside senin elindeydi ve senden ancak kafirler ümidini keserdi. Sen dilersen yıkılırdı kisranın sarayları. Ben ne yaptım Rabbim deyip boşandı gözyaşlarım. Gözlerim değil yüreğim kan ağlıyordu.

BENİ YÜREĞİMDEN TUT

Gecenin koynundayım, gök bakır yer demir
Tutunacak dalım yok beni sen eyle tamir
Saklayamamki her şey sana malum EY HABİR

Bu kaos, bu ütopya bu ne büyük felaket
Bastırsamda yüreğimde yine koptu kıyamet
Merham et EY VEDUUD bu fakire merhamet

Bir tutam ateşim düştüğü yeri yakan
Ateşten elleriyle ateşlere uzanan
Yardımına muhtacım Rahmanımsın ey RAHMAN

Bu ateşi kendim yaktım, ortada yok bir Nemrut
Kuluna merhamet et, beni yüreğimden tut
Ey İbrahimin RABBİ sen değilmisin VEDUUD

Cehennemi dünyada yaşatma ne olur bana
Arındır yüreğimi girdir beni yoluna
Es SELAM ismin ile tecelli et kuluna.

Turnalarla haber saldı.
Gerimi döndün dedim?
Ben aslında senim sende içimdeki ben dedi. Uzun uzun Mecnunun Leylaya olan aşkını anlattı. Senden gitsemde kendimden gidemiyorum dedi. Gelişi yüreğimi ısıttı, sonra acı bir tebessüm yayıldı dudaklarıma.
Ben dedim ben. Arkasını diyemedim.
Ne oldu sana dedi?
Ben kendimi kırk kilitli zindanlara kilitledim öz ellerimle dedim.
Neden dedi neden. Neden yaptın bunu neden..........................? Neden belkide en çok beni yollarda bırakıp bırakıp gittiğin zaman çektiğim acıları sende yaşayarak beni anlamandı diyemedim. Onun içinde kopan sessiz çığlık çığlıklarıma karıştı. O anda dışarıda sağanak halde bir yağmur başladı. Rabbim dedim Rabbim artık akacak yaşım kalmadığı içinmi gökler ağlıyor?.
Dokunulan bir tuşla nasıl hayatımın alabora olduğunu, hayatın renginin nasılda bir anda siyaha döndüğünü anlattım. Sustu uzun uzun sustu. Artık kelimeler tükenmişti. Uzun bir aradan sonra şehit olmak istiyorum dedi. Yüreğim bin pare oldu. yine uzun uzun sustu ardından ama ben ölmek istiyorum şehadet bundan başka birşey dedi. Nefsim ölümü arzuluyor bu şehadet olmazki dedi.
Yemeden içmeden uyumadan yaşanırmış meğerse. Günlerce sığındığım ve sarıldığım tek şey, Rabbim ne olur bizi kadere razı olanlardan eyle. Ey Hz. İbrahimin ateşini serin kılan Rabbimiz bizimde ateşimizi serin kıl. Buna ancak senin gücün yeter. Ve bize öyle bir yol açki yüreğimiz onunla rahatlasın ve bu sebep bizi tekrar hayata bağlasın duaları oldu. Rabbim dualarıma kısa sürede merhametiyle icabet etti ve bir haberle yüzümüz güldü. Hüznü ve mutluluğu aynı anda yaşamaya tanık olmuştum ilk kez. Gidiyorum diyordu uzun zamandır beklediğimiz haber geldi çok uzaklara gidiyorum. Defalarca şükür namazı kıldım her rekatta ise DUHA SURESİ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

* Kuşluk vaktine andolsun, (1)
* 'Karanlığı iyice çöktüğü' zaman geceye, (2)
* Rabbin seni terketmedi ve darılmadı. (3)
* Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır. (4)
* Elbette Rabbin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın. (5)
* Bir yetim iken, seni bulup da barındırmadı mı? (6)
* Ve seni yol bilmez iken, 'doğru yola yöneltip iletmedi mi? (7)
* Bir yoksul iken seni bulup zengin etmedi mi? (8)
* Öyleyse, sakın yetimi üzüp-kahretme. (9)
* İsteyip-dileneni azarlayıp-çıkışma. (10)
* Rabbinin nimetini durmaksızın anlat. (11)
ve
İNŞİRAH SURESİ

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

* Biz, senin göğsünü yarıp-genişletmedik mi? (1)
* Ve yükünü indirip-atmadık mı? (2)
* Ki o, senin belini bükmüştü; (3)
* Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi? (4)
* Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. (5)
* Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır. (6)
* Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et. (7)
* Ve yalnızca Rabbine rağbet et. (8)

surelerini okuyordum. Alnımı gözyaşlarımla ıslattığım seccademdeki serin ıslaklığa bırakıp dakikalarca secdede hamdediyor ve sabır diliyordum.
Dönüşü olmayan yolun sonuydu artık. Sesler ürkek sesler titrek, sesler mahsun, kelimeler öksüzdü. Yüzüne bakacak cesaretim olmadığı halde;

Ey yolcu, ayrılık vaktimi? artık gidiyormusun?

Neden böyle halin neden mahsunsun?
Gördüm çırpınışlarını ben senden razıyım
Allah'da senden razı olsun.
Bir sen anladın beni,bir sen bildin değerimi
Hep sarmaya çalıştın kanayan yüreğimi
Duysanda çatırdayıp yere devrildiğimi
Başımdaki fırtınalardan yere serildiğimi
Yoluna devam et asla dönme geri.
Aldırma sakın sen benim gözyaşlarıma
Basarım ben taşı, toprağı, acıyı bağrıma
Sen yeni baharlara koş yeşil dallara
Ümitle aç kollarını aydınlık yarınlara
Biliyorsun solmaktı sen gelmesende kaderim
Varsın olsun sensizlik kıyametim mahşerim
Sensiz cennete girmez,kapısında seni beklerim
Ey yolcu
Eğer beni özlerse birgün yüreğin
Çık yüce dağlara otur bir dere kenarına
Uzat ellerini suya, dokun gözyaşlarıma
Nehir nehir akayım senin topraklarına
Yeterki sen kuruma sen üzülme sen solma.....

Yüreğindeki acı kelimelerine yansıyordu ve bir kor halinde dökülüyordu. Sessizce acaba sahabelerde böyle yakan bir acıyı çekmişmidir dedi?
Cennet kolay kazanılmıyor dedim.
Allah rızası için nefislerini satıp, karşılığında cenneti alanlara selam olsun dedi.
Amin dedim. Cennete nasıl girilir dedim?
SABIRLA dedi.
Sen kimsin dedim?
Adım Sabır dedi.
Ben kimim dedim?
Arzumsun, acımsın, hasretimsin dedi.
Sabır nasıl kazanılır dedim?
İman arttıkça ve Allahın dilediği kadere razı oldukça dedi.
Bir ikindi vaktiydi çölün kumlarının sıcağıyla beynimiz fokurduyordu. Ellerimde iki çocuk o ve ben sessizce yol alıyorduk. Söyleyecek o kadar çok şey vardıki, ama nereden başlayacağımızı bilmiyor susmayı tercih ediyorduk. Ben mütemadiyen ağlıyor gözyaşlarıma hakim olamıyordum. O ne haldeydi yüzüne bakamıyordum.
Burada kalmalısın dedi.
Neden dedim? Bu ıssız kızgın çölde bizi nasıl bırakıyorsun dedim?
Yüreğim yanıyor ama gidişim Allah rızası için dedi. Allah sınırları böyle çizdi ona asi olmamalıyız dedi. Nefsim beni ateşe çağırıyor Allah sa cennete dedi. Sonra durdu tekrar Gidişim Allah rızası için dedi. Peki sen kimsin dedim?
Adım İBRAHİM dedi.
İbrahim dedi İbrahimi hatırla dedi. Bu cümle karşısında sanki benedim moleküllere ayrıldı. Ben kimim dedim?
Sen Hacersin dedi.
Ben Hacer olabilirmiyim dedim?
İbrahimi ve Haceri düşün dedi? Ve sen bir müminsin unutma dedi
Hacer olmak için ne yapmalıyım dedim?
Allahın hükmüne kalbinde bir sıkıntı duymadan boyun eğmelisin, ayakta kalmak için mücadele edip payına düşen kadare sabretmelisin dedi..
Bizi kime bırakıyorsun dedim?
Alemlerin, İbrahimin ve Hacerin Rabbine dedi.
O Aallah'ki bize yeter İBRAHİM dedim.
Son birkez gözlerine baktım. Kara gözlerinden karanlık bir kapı açıldı sessizce içine daldım. Çöl serap oldu uçsuz bucaksız bir deniz gibi görünmeye başladı. hava bakır rengi kızıllıga büründü. Bu manzara beni başa taaaa başa döndürdü. Asla hafızamdan silinmeyen o lanet rüyanın içinde buldum kendimi. Eteklerimden tutan iki çocuk aynı anda affedin bizi diyordu, affedin bizi. Deniz alev alev yanıyordu. Ve ilerde bir ada, adada bir çocuk bana dönüp ellerindeki gülleri bana doğru fırlattı. Ben ağlıyordum güllerse kan ağlıyordu çocukda ağlıyor,cennette buluşmak ümidiyle sizi Allaha emanet ediyorum diyordu.
Sen kimsin dedim?
Adım MUHAMMED dedi.
Ben kimim dedim?
Sen HANNE'sin dedi.
Hanne ALLAHA Meryemi adadı ben neyi adayayım dedim?
YÜREĞİNİ dedi.
Sen neyi adadın dedim?
YÜREĞİMİ dedi.................................................................
.................................................................................................


nazlı yenidünya
Ekleme Tarihi: 15.07.2007 - 17:24
Bu mesajı bildir   nazli64 üyenin diğer mesajları nazli64`in Profili nazli64 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1287 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.82703 saniyede açıldı