0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » ALLAH İLE KUL ARASINDA VASITA OLURMU?,MÜRŞİDİ OLMAYANIN MÜRŞİDİ ŞEYTAN MI?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 25 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
DERiNsular su an offline DERiNsular  
Themenicon    ALLAH İLE KUL ARASINDA VASITA OLURMU?,MÜRŞİDİ OLMAYANIN MÜRŞİDİ ŞEYTAN MI?

171 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.07.2006
En Son On: 05.02.2007 - 14:32
Cinsiyeti: Erkek 
ALLAH İLE KUL ARASINDA VASITA OLURMU?,MÜRŞİDİ OLMAYANIN MÜRŞİDİ ŞEYTAN MI?




Çevremizde bazı insanlar zaman zaman bir mürşide bağlanmak gerek,tövbe alıp tasavvuf terbiyesine girmek lazım!...diye söze başladıklarında,kendilerine nedense hep aynı karşılık verilir:

Allah ile kul arasına kimse giremez!...

Çoğu kimseler bu sözle,tasavvuf yoluna girenlerin Allah ile aralarına Allahın razı olmadığı kimseleri koyduğunu,bir mürşide bağlanmakla şirk tehlikesine düştüklerini,kendilerinin ise böyle tehlikeden uzak olduklarını anlatmaya çalışırlar.

Acaba işin gerçeği böyle mi ?

Ben Allaha giden yolda Allahın kitabı ve peygamberi ile yetinirim,onlar ne diyorsa onu yaparım,başka kimseyi kabul etmem,alimlere bakmam,velilere bağlanmam,dini kendi anladığım gibi yaşarım.

Bu kişi inanç esaslarını zorlamış,kendini tehlikeli bir sona doğru sürüklüyor demektir.Çünkü arada alimler olmadan kendi başına dinin öğrenilmesi,anlaşılması ve yaşanması nasıl mümkün olacak?

Oysa Kuran ve sünnet,hak yolunda birlik(Cemaat) olmayı,bu beraberliğin başındaki imama itaat etmeyi,topluca Allahın ipine sarılmayı,hep birlikte tövbe etmeyi,bilmediklerimizi alimlere sormayı, takva ve iyilikte yardımlaşmayı,bunun için Allahın sadık kulları ile beraber olmayı açıkça emretmektedir.

Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.(Al-i İmran, 103)

Sabredip âyetlerimize kesin olarak inandıkları zaman içlerinden emrimizle doğru yola ileten önderler çıkardık.(Secde,24)

Bana yönelenlerin yoluna uy(Lokman, 15)

İşte, o peygamberler, Allah'ın doğru yola ilettiği kimselerdir. (Ey Muhammed!) Sen de onların tuttuğu yola uy.(Enam, 90)

Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.(Enbiya,7)

Zaten bütün peygamberler kalbi dünyadan çekip bu şekilde Allaha bağlanmak için gelmişlerdir.Onlara varis olan alimlerin ve kamil mürşitlerin işi de budur.Ama ne var ki,kalbin bütün varlıklardan çekilip sadece yüce Allaha bağlanması kolay elde edilecek bir nimet değildir.Arifler o hali elde etmek için nefisleri ile bir ömür boyu mücadele vermekte ve Allah ile aralarına giren engelleri yok etmek için mücadele etmektedirler.

"Tasavvuf ve manevi terbiyeden kaçanlar, meşhur bir sözle uyarılırlar: Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır. Büyük veli Beyazid-i Bistamî (K.S.)ye ait bu söz, doğrusu hassas bir konuya işaret ediyor. Öyle ya; eğer bu ifade dinî bir delile dayanıyorsa, gerçek bir mürşidin talebesi olmayan herkesin durumu yeniden gözden geçirilmeye muhtaç....
Eğer bir tecrübe ve gözleme dayanıyorsa, tecrübe bir ilimdir, ve bir hakikat payı aranması gerekir. Bu sık kullanılan ifade, bir mürşidin elinden tutanlar şeytanın elinden kurtulmuş mu oldular? Biz öyle şeyhleri gördük ki, şeytanı hiç aratmıyorlar! Hem iyi de olsa şeyh bir peygamber mi ki, ona uymayanlar iflâh olmasın? Biz Kuran ve Sünnetten başkasına uymayız itirazıyla karşılana gelmiştir.

Bu meselenin iç yüzünü incelemek için şüphesiz en doğru yol, konuyu yanılmaz iki şahidin, yani Kuran ve Sünnetin ölçülerine göre ele almak...

Önce şunu belirtelim ki tasavvuf ehli, mürşid deyince gerçekten kendisine uyulmaya layık bir Allah dostunu kastederler.

Gerçek mürşid alimdir, ariftir, takva ve edebde zirvedir, nur ve feyiz sahibidir. Ayrıca insan terbiyesinde ehliyetli ve irşad işinde izinlidir. Hz. Peygamber (A.S.)in vârisidir. Çünkü kendisi terbiye olmamış bir kimsenin başkasını terbiye edemeyeceği açıktır.

İkinci olarak, mürşid deyince tek bir insan değil, o insanının etrafında toplanmış, gönlünü ve yönünü Allaha çevirmiş bir cemaat akla gelmelidir.

Çünkü gerçek mürşid, takva yolunda bir imamdır ve kendisine uyanlar için emin bir rehberdir. Böyle bir mürşidin elinden tutan kimse, aynı zamanda birçok mümin kardeşiyle Allah yolunda el ele tutmuş demektir. Şeytana karşı bu ne büyük bir kuvvet ve ne sağlam bir siperdir.

Kâmil mürşidden kaçmak, böyle bir cematten uzaklaşmak ve dini yalnız başına yaşamaya çalışmak demektir. Bu ise ne kadar zevksiz bir iş ve desteksiz bir gidiştir! Tasavvuf, topluca tövbe etmek, birlikte zikretmek, şeytanlara karşı birleşmek, hak için birbirini desteklemek ve cemaat halinde Allah yolunda yürümektir.


"Kuranın ve Rasulullahın uyarıları:

Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır sözü, Hz. Kurana aykırı değildir; aksine birçok ayet tarafından desteklenmektedir. Çünkü, tek başına kalan bir kimsenin insan ve cin şeytanlarına yem olacağına Kurandaki pek çok ayet işaret etmektedir.

"Allah-u Tealâ, kendi yolunda topluca hareket etmemizi emrediyor. Parçalanmayı, dağılmayı, tek başına kalmayı yasaklıyor (Al-i İmran/102-103).

Bunun, düşmanlar karşısında zayıflık ve mağlubiyet sebebi olacağını belirtiyor (Enfal/46).

Cenab-ı Hak hepimizi gerçek takvaya çağırıyor ve bunun için sadık kullarla beraber olmamızı istiyor (Tevbe/119).

Allahın zikrinden kaçanların şeytanın kucağına düştüğünü de Kuran-ı Kerim şöyle ifade ediyor:

Her kim Rahman olan Allahın zikrinden gafil kalırsa, biz ona bir şeytan musallat ederiz; o şeytan ondan hiç ayrılmaz. Bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar, onlar ise kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar. (Zuhruf/36-37 )

Rehberi olmayanın, tek başına kalanın rehberi şeytandır sözü, bir çok hadis-i şerifin ortak manasını da ifade etmektedir. Şöyle ki, Resulullah (A.S.) Efendimiz, Şeytanın insan kurdu olduğunu, herkese pusu kurduğunu ve cemaatten ayrılan, tek başına kalan kimseyi kolayca yuttuğunu haber veriyor. İşte Rahmet Peygamberinin uyarıları:

"Şeytan insan kurdudur; sürüden ayrılan, tek başına kalan koyunu dağdaki kurt nasıl kaparsa, cemaatten ayrılan kimseyi de şeytan öylece kapar. (Ahmed,müsned,v,232-233 Tabaranî el,kebir,no.345)

Sizin cemaat halinde bulunmanız gerekir. Ayrılıktan, tek başına kalmaktan sakının. Şüphesiz şeytan tek başına kalanla beraberdir. O, (Allah için beraber olan) iki kişiden uzak durur. (Tirmizî,fiten,7 Ahmed,müsned1,18, Hakim,müstedrek,1,114)

Şüphesiz Allahu Tealâ, ümmetimi sapık fikir ve fitne üzerinde bir araya getirmez. Allahın eli (rahmet ve desteği) cemaatin üzerindedir. Kim cemaattan ayrılırsa ateşe düşer. (Tirmizî,fiten,7, Tabaranî,el kebir Xll,342 )

Bu mealdeki hadislerin ortak manası ve uyarısı şudur: Dini tek başına yaşamaya kalkmayın. Allah yolunda birlik olun, alimlere uyun, takva üzere giden cemaata sımsıkı yapışın. Tek başına kalanın kalbini şeytan sarar, yolundan alıkoyar ve kolayca zarara sokar. Bu düşmana karşı birlik kalesine girin, Allah sevgisini siper edinin ve ölene kadar böyle gidin. Emniyetiniz budur. Şu halde başında bir rehberi olmayanın rehberi şeytandır sözü Kuran ve Sünnete aykırı değildir.

Tecrübeler de onu desteklemektedir. Bir üstada gitmeden, alim bir rehberi bulunmadan, peygamberlerden başka kâmil olan kimse yoktur. Maddi sanat ve fenlerde de durum aynıdır. Başında bir usta olmadan hiçbir çırak, kolay kolay usta olamaz. Arifler demişlerdir ki: Kendi başına büyüyen ağaç yaprak açar, fakat meyve vermez. Verse de meyvesi yenmez. Bir edeb ehlini görmeyen gerçek edeb nedir bilmez. Bildikleri de kendisine yetmez.

Kuran ve Sünneti rehberle yaşamak:

Bazıları, Biz Kuran ve sünnete uyduktan sonra niye sapıtalım ki? Bizim emniyetimiz mürşide değil, Kuran ve Sünnete uymaktır. Mürşide ve müridlerine lazım olan da bu değil mi? diye soruyorlar.

Evet, hepimiz içimiz ve dışımızla ilahi hükümlere uymakla mükellefiz. Kâmil mürşidlerin bundan başka bir hedefi yoktur. Bütün mesele, her durumda Kuran ve Sünnet çizgisinde giden Allah adamı olabilmektir. Buna ihsan makamında kulluk denir. Acaba bunun en güzel yolu nedir? Sadece okumak mı, yoksa yolu bilene uymak mı? Mesafesi uzun, engelleri çok, tehlikeleri fazla, her yanı gizli düşmanlarla çevrili bir yolu, sadece tarifle mi gitmek emniyetlidir, yoksa yolu bilen bir rehberle mi?

Bu yol, insanın benliğini aşıp hakikatına ulaşma yoludur. Bu yoldaki en büyük engel insanın nefsidir. Bu yol, Alemlerin Rabbine gerçekten kul olma yoludur. Onun etrafı düşmanlarla
doludur. Yalnız gidilmez, yol çok uzundur.

Şeytandan yakayı sıyırmak mümkün mü?

Allah(C.C.) şöyle dedi: "Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin. İblis, "Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım" dedi. (Sad,80-81-82-83).

Kuran-ı Hakim bildiriyor ki, şeytan, ölene kadar hiç kimseden elini çekmez, ümidini kesmez, Bunun için yemini vardır.

O peygamberlere bile hile yapmak ister, ancak Allahın nuru onu engeller (Hac,52).

Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hakimiyeti yoktur.( Nahl,99)

Rabbiniz, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütendir. Şüphesiz O, size karşı çok merhametlidir.( İsra,65)

Kâmil mürşidler şeytanın baş düşmanıdır; onlara yanaşmak ister, karşısında yine ilahi nuru bulur; siner, kaçar. Çünkü, onlar Alemlerin Rabbine teslim olmuşlardır. O da onları özel himayesine almıştır

Şeytanın şerrinden peygamberler ve veliler ancak Allahın yardımıyla emin oldular. Yolu bir kere Mekkeye, beş defa tekkeye uğrayan bir müslüman ondan kurtulduğunu nasıl düşünebilir?

Mürid, Allaha yönelen kimse demektir. Şeytan en fazla bu kimselerle uğraşır. Bunun için her yolu dener. En iyi yaptığı iş vesvese vermektir. Açıkça günaha sokamadığı müridi, yaptığı hayırlı amelleri ile azdırmaya çalışır. Ancak, mürşidine ve cemaatine bağlı sadık bir müridin bir tane şeytanı varsa, binlerce dostu ve yardımcısı mevcuttur. Onların bereketiyle hastalığını anlar, ilacına koşar. Ancak, kalbini değil cebini düşünen, din değil dünya derdine düşen, niyeti sakat olduğu halde sadık görünen kimseler, şeytanın maskarası, müslümanların yüzkarasıdır. Bunlar mürşid değil şeytandır, mürid değil, münafıktır. Ve onlar bizim konumuz dışındadır. Tek başına hakikatı arayan kimse yorulur, çoğu zaman şeytanın oyuncağı olur.

Şeytan bu insana açıktan günah işletemez ise, yaptığı hayırlara yönelir. Bu yolla mümini zarara sokmaya çalışır, bunu da genelde başarır. Şeytan ilim sahiplerine daha çok gizli günahları işletir. Onu gösteriş, kin, kibir, hased, gaflet, eşyaya aşırı muhabbet, makam hırsı, kendini beğenme, ameli ile övünme, insanları küçük görme gibi tesbiti güç, tedavisi zor günahlara daldırır. Başında bir mürşidi, çevresinde kendisini uyaracak kardeşleri olmayan kimse, asıl halini anlamadan ve bir çaresine bakamadan ölür gider. Sonuçta insan ağlar, şeytan güler.
Ekleme Tarihi: 06.01.2007 - 19:15
Bu mesajı bildir   DERiNsular üyenin diğer mesajları DERiNsular`in Profili DERiNsular Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Havz-i Kevser su an offline Havz-i Kevser  

1543 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 08.02.2006
En Son On: 22.01.2007 - 18:46
Cinsiyeti: ----- 
Es Selamu ALeykum Ve Rahmetullah...

Öncelikle ALLAH c.c. razı olsun derinsular kardeşim gül


"Bir hocamız İslam adına hizmet verip tebliğ yaparken üniversite hocalarından biri çıkışmış ALLAH c.c. kul arasına girmeyin. Hocamız da şu manidar cevabı vermiş. Biz girmesek ara açılıyor.."
Ekleme Tarihi: 06.01.2007 - 19:27
Bu mesajı bildir   Havz-i Kevser üyenin diğer mesajları Havz-i Kevser`in Profili Havz-i Kevser Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
asabi kanarya su an offline asabi kanarya  

280 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.04.2006
En Son On: 22.01.2007 - 19:35
Cinsiyeti: Erkek 
S.A.

konuyu görünce aklıma hemen bi hocamız geldi
kulakları çınlasın

mutlak böyle erdi her VELİ
Mürşidi olmayan vallahi deli

derdi

selam ve dualarımla
Ekleme Tarihi: 06.01.2007 - 19:55
Bu mesajı bildir   asabi kanarya üyenin diğer mesajları asabi kanarya`in Profili asabi kanarya Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Ehl-i Sunnet su an offline Ehl-i Sunnet  
Men Lem Yekun Şeyhuhü Fe Şeyhuhü EŞŞEYTAAN

213 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.09.2006
En Son On: 22.01.2007 - 20:08
Cinsiyeti: ----- 
Ve Aleykum Selam Ve Rahmetullahi Ve Berakatuhu.

Hz Allah Razi Olsun Kardesim.

Evet Bu Söz Gayet Doğru Olup,Ne kitab Ne de Sunnet-e Muhalif Degildir.

Zira Rehbersiz Kendisine Bir Işık Tutan Olmaksızın Karanlık Ve Issız Ve Hiç Bilmedigi Ortamda Degil Yurumesi Yerinden Kıpırdaması Mumkun Degildir.

Bize HZ Kur'an Yeter Diyenler,Kur'an Bir Rehberdir Ve Isıkdır Diyenler.Zaten Bizde Bunu Soyluyoruz Lakin Siz Cevizin Kabugu İle Meşgul Oluyorsunuz.

Cevizin İçi Ve En Lezzetli Yeri Varken.

Hz Allah Azze Ve Celle Ne Buyuruyor.

Mey Yutıır Rasüle Fe Kad EtaAllah...SadekAllahul Azim.

Kim Ki Rasulumuze İtaat Ederse Muhakkak Hz Allah'a İtaat Etmiş Demekdir.

Şimdi Rasulullah Sav.Efendimize İtaat Hz Allah'a İtaat Olunca.Nasil Sunneti Yok Sayarsın.

Yani Sunneti Kabul Etmıyen Muhatabimiz Bile Olamaz.

Sunneti Kabul Edince.

Efendimiz Sav Ne Buyuruyor.

El Ulemaaü Verasetul Enbiyaa...

Alimler Peygamberlerin Varislerdir.

Ve Su Hadisi Seriflerini İrad Ediyorlar.

Eshabi Kennücümi Febieyyihim İkdeteytum İhtedeytum

Ashabim Yıldızlar Gibidir Hangisine Uyarsanız Hidayete Erersiniz.

Ibni Abbas Hzleri Vebtegu İleyhil Vesilete...

Vesileye Tutunun Ona Yapısın.Ayeti Kerimesinde Vesilenin Kendisi Sebebi İle Hz Allah'a Yakınlık Mumkun Olan Herseydir Buyuruyor.

Eger Bir Mursidi Kamile İntisab Hz Allah İle Kul Arasına Girmek Olursa.Buna Peygamberlerde Dahil Olmak Lazim Gelir.

Halbuki Biliriz Ki Peygamberler Haric Hiç Kimse Doğrudan Hz Allah İle Görusemez.

Hz Allah Peygamberler Göndermeden Semadan Nida Mi Etti Ey Kullarım Bana İman Edin Diye.Yoksa Bir Elçi Rasul Gönderip Onlar Vasitasi İlemi bu yuce Tebliği İletti.

Henuz Yolda Yurumeyi Bilmezken Hz Kuran Bana yeter Deyip Alimlerin Cıkardıgı hukumlere Göre Amel Ederken Hala Daha Ne Araya Girmesinden Bahsediyorsun.

O Zaman Herkes Kendi Ra'yine Göre Amel Etsin Herkes Okudugundan Anladıgını Uygulasın Olurmu Boyle Sey.

Hz Allah'ın Kendisine İkram Ve Lutufda Bulundugu Mustesna Kulları Birer Araya Giren Degil.Hz Allah'a Olan Vuslatı Kolaylastırandır.

Kim Ki Kendisine Hz Allah Ve Onun Halis Kulları Yardım Etmese Onun İşi Bitmişdir Velev Ki Melek Olsun.

Measselam.


Bu mesaj 1 kez ve en son Ehl-i Sunnet tarafından 06.01.2007 - 20:01 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.01.2007 - 20:00
Bu mesajı bildir   Ehl-i Sunnet üyenin diğer mesajları Ehl-i Sunnet`in Profili zum Anfang der Seite
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
Gönül Doktorları

273 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.10.2006
En Son On: 04.10.2009 - 00:52
Cinsiyeti: Erkek 
gülÇok Güzel ve Faydalı bir Paylaşım Rabbim Razı OlsuN sizdeN gül


Bugün kimsenin tereddütü yokki Peygamber Efendimizin (s.a.v.)güzeller güzeli mübarek nazarlarının deydiği bir mü'min Sahabe olmak şerefini kazanmış hiç bir Evliyanın yaklaşamayacağı dereceye ulaşmıştır.


Mürşidi Kamil demek Evliya yada Veli demek değildir. Her Mürşidi Kamil Evliyadır ama her Evliya Mürşidi Kamil makamına çıkamaz.Bu seçilmişlere verilir.Mürşidi Kamil ismi ve yetkisi Allah'ın (c.c.) takdiri ve Sevgili Peygamber efendimizin (s.a.v.) izniyle o kula verilmiştir. Mürşid-i Kamil Gönül Tabibi demektir.

İmam-ı Muhammed Hadimi r.a. Berika isimli eserinde insanda 80 den fazla Kalbi hastalığın olduğunu bildirmiştir. (Nifak,Kibr,Riya,Hased,Zann ve bize bakan yönüyle gaflet gibi)

Ama işin vahim tarafı hiç bir kul kalbi hastalığını bilmez yada kendisinde olduğunu kabul etmez.(hiç bende kibr var diyen gördünüzmü.)

Aziz kardeşlerim işte bu seçilmiş büyükler bu kalb hastalıklarını manen kalb aynasında görür ve ona göre tedavi uygularlar ama her kişinin tedavisi farklıdır aynı değildir.


Farz edelim normal sağlığınızda hastasınız sizde tansiyon var size bir ilaç verildi,iyi oldunuz.Ama bir başka tansiyon hastasına aynı tedaviyi uygular ve aynı ilacı verirseniz onun ölümüne sebeb olursunuz. Nedenmi onda tansiyon yanında kalp rahatsızlığıda vardır ve o ilaç kalbe zarar verebilir ve onu öldürebilir.

Nasıl bir doktor bile hasta olduğunda başka bir doktorun tedavisine muhtacsa kulda kendi kötü huyları konusunda buna muhtacdır.

Gönül Tabibleri gönül gözüyle bakarlar ve kulda ne gibi hastalıklar var ( kiminde kibir ,kiminde hased, kiminde hem kibir hem riya gibi ) tesbit ederek ayrı ayrı emir ve tavsiyelerle o kulu hem o sıfatlardan kurtarırlar hemde kalben ve ruhen inkişaf ettirerek manen ilerletirler.

Nasıl Güneşin nazarları ham meyveyi olgunlaştırırsa onların muhabbet nazarlarıda o kuldaki kalb katılığını giderir ve yumuşatır.

Onların bir nazarlarıyla kalbler dile gelir (Allah Allah )diyerek zikre başlar.İmam-ı Rabbani Hz'nin yetiştirdiği büyüklerden Seyyid Nur Hz.Kendisine talebe kabul ettiklerini ilk nazarda Fena-yı Kalb Makamına çıkarmaları( Kalbini tüm kötü sıfatlardan temizlenmesi ve İlahi muhabbetle doldururması )meşhurdur.

Unutmayalım Cenab-ı Hakk Kuran-ı Azimüşşanında

(( Allah'tan Korkun ve Sadıklarla Beraber Olun))

buyuruyor.

Selam ve Dua ile..



Bu mesaj 2 kez ve en son M.MasuM tarafından 06.01.2007 - 20:18 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.01.2007 - 20:07
Bu mesajı bildir   Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
semerkand52 su an offline semerkand52  
Themenicon   

26 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 08.02.2006
En Son On: 12.02.2007 - 21:10
Cinsiyeti: ----- 
EVET GERÇEKTEN MÜRŞİDİ OLMAYANIN MÜRŞİDİ ŞEYTAN ŞU AHİR ZAMANDA..
KURAN DA DİYOR SADIKLARLA OLUN DİYE..
YİNE DİYORKİ BİR HADİS DE BENİM ASHABIM GÖKTEKİ YILDIZLARA BENZER HER KİM ONLARA UYARSA MUHAKKAK KURTULUŞA ERECEKTİR..

AKIL VE MANTIKLI DÜŞÜNSEK BİLE BU BİZE YETER..ŞİMDİ DÜŞÜNÜN ARKDAŞLAR ALLAH DSOTU ADI ÜSTÜNDE ALLAH CC DOSTU ONLARLA OLMANIN BİZE KARI OLUR ZARARI OLMAZ.......ALLAH DOSTU OLDUĞUNA GELİNCE ZATEN GÖRMEK VE YAŞAMK KAFİİ.BAZI ŞEYLER ANLATILMAZ YAŞANIR...

VE ALLAH CC RAZI OLSUN...BU KONULARA DEĞİNDİĞİNİZ İÇİN ACİZHANE BİR KAÇ ŞEY BİZ YAZDIK..MEVLAM RAZI OLSUN SİZLERDEN...

ŞU AHİR ZAMANDA KENDİMİZE DOST EDİNELİM...


SELAM VE DUA İLE
Ekleme Tarihi: 06.01.2007 - 23:09
Bu mesajı bildir   semerkand52 üyenin diğer mesajları semerkand52`in Profili semerkand52 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Kubbetus-Sahra su an offline Kubbetus-Sahra  

286 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.12.2005
En Son On: 14.08.2012 - 19:07
Cinsiyeti: Bayan 
dil uzat Ben simdi seytanmiyim? dil uzat


yani ben sadece kuran ve hadislerle islami ögreniyorum, bence zaten bir insani Allah ile kul arasina koymak yalnistir, bu ayni hiristiyanliga benzer bence (örnek: günak cikarmaya),
yer yüzü mümin icin mesciddir, Allah heryerde kulunu duyar ve görür
bir araci kul ile Allah arasindaki bagi düzeltemez
öyle birsey olucaksa eger sadece kula Allaha nasil yaklasacagini gösterebilir anlatabilir belkide, yani sadece kulun imaninin fazlalasmasi icin ona yardim edebilir diye düsünüyorum

benim düsünceme göre aracilar insani sirke bile götürebilir
misal: bazi insanlar sadece seyhlerinin onlari kötü bir is yaparken görücek diye ödleri kopuyor, Allah korkusu azaliyor ve insana karsi korku cogaliyor, tabi bu herkeste olucak diye bir sey yok
yada seyhim beni gözetliyor o benim kalbimi bilir demek, cok yalnis bir düsünce misal olarak Efendimize bakalim ona bile cogu bilgiler verilmedi ki bu insanlara verilsin diye düsünüyorum


Allaha emanet
Güle Güle

Ekleme Tarihi: 07.01.2007 - 00:18
Bu mesajı bildir   Kubbetus-Sahra üyenin diğer mesajları Kubbetus-Sahra`in Profili Kubbetus-Sahra Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
CiVELEK su an offline CiVELEK  
RE:

978 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.09.2006
En Son On: 22.03.2007 - 13:19
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı Kubbetus-Sahra

dil uzat Ben simdi seytanmiyim? dil uzat


yani ben sadece kuran ve hadislerle islami ögreniyorum, bence zaten bir insani Allah ile kul arasina koymak yalnistir, bu ayni hiristiyanliga benzer bence (örnek: günak cikarmaya),
yer yüzü mümin icin mesciddir, Allah heryerde kulunu duyar ve görür
bir araci kul ile Allah arasindaki bagi düzeltemez
öyle birsey olucaksa eger sadece kula Allaha nasil yaklasacagini gösterebilir anlatabilir belkide, yani sadece kulun imaninin fazlalasmasi icin ona yardim edebilir diye düsünüyorum

benim düsünceme göre aracilar insani sirke bile götürebilir
misal: bazi insanlar sadece seyhlerinin onlari kötü bir is yaparken görücek diye ödleri kopuyor, Allah korkusu azaliyor ve insana karsi korku cogaliyor, tabi bu herkeste olucak diye bir sey yok
yada seyhim beni gözetliyor o benim kalbimi bilir demek, cok yalnis bir düsünce misal olarak Efendimize bakalim ona bile cogu bilgiler verilmedi ki bu insanlara verilsin diye düsünüyorum


Allaha emanet
Güle Güle



esselamu aleykum verahmetullahi veberekatuhu

güzel kardeşim yukarıda konuyla ilgili hadıs ve ayetlerı ıyıce okuyup anlamak yeterlıdır sanırım gerısı seytanın ve nefsın bır aldatmacası olur kı ALLAH muhafaza buyursun inşALLAH

evet bır şeyhe bağlanmak ve ona uymak yada rabıta yapmak ALLAH a ulaşmak için kullanılan bir eğitim tekniğidir ibadet değildir ama bu konudakı düşüncelerinizi bir nevi paylaşıyorum ki amacının dışına çıkılırsa ALLAH muhafaza şirke götürebilir buna mukabil ALLAH ile kulun arasına girilmez sözü yanlıştır ki ALLAH secde suresı ayet 24 de şöyle buyuruyor;
Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakkul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için....


dua ile....
Ekleme Tarihi: 07.01.2007 - 08:18
Bu mesajı bildir   CiVELEK üyenin diğer mesajları CiVELEK`in Profili CiVELEK Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dini Mubin-i Islam su an offline Dini Mubin-i Islam  

190 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.12.2006
En Son On: 10.05.2007 - 09:59
Cinsiyeti: ----- 
Derin Sular kardesim ve cevap yazan tüm kardeslerim Allah sizlerden razi olsun. gül

Cok degerli Kubbetus-Sahra kardesim gül tabiiki siz seytan degilsiniz.
Kardeslerimizin dile getirmek istedikleri cok farkli ve önemli bir husus insallah.

Size kendi tecrüberimden bir iki sey anlatmaya calisayim.
Bende sizler gibi ve her müslüman kardesim gibi Allah´in izni ile dinimizi ögrenmek ve günlük yasantima sokabilmek icin okumaya ve anlamaya gayret ediyorum.
Bunu yapmaya calisirken Allah´inzi ile sunu fark ettimki kendi anlama kabiliyetim cok yetersiz kaliyor. Tek basina cogu seyi anlayamiyorsunuz. Ama malesef anladiginizi zannedebiliyorsunuz! Iste en aci tarafi bu.
Hal böyle olunca, size yolunuzda yardimci olacak birilerine ihtiyac duyuyorsunuz....

Allah´im bizleri dogru insanlarla karsilastirsin.

saygilar

Ekleme Tarihi: 07.01.2007 - 14:14
Bu mesajı bildir   Dini Mubin-i Islam üyenin diğer mesajları Dini Mubin-i Islam`in Profili Dini Mubin-i Islam Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
DERiNsular su an offline DERiNsular  
İstiğfar ve Tevbe aynı şey değil

171 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.07.2006
En Son On: 05.02.2007 - 14:32
Cinsiyeti: Erkek 
ALLAH CC RAZI OLSUN

KARDEŞLERİM.


İstiğfar ve Tevbe aynı şey değil


Önce şunu belirtelim ki, hepimiz Yüce Allaha istiğfar ve tevbe etmekle mükellefiz. İkisi de farzdır.

İstiğfar, Allahu Tealâdan affını istemek, bağışlanmayı istirham etmektir. Bu dil ile yapılır, sonuç Allaha bırakılır. Tevbe ise değişmektir. Tevbe, ölü kalbi diriltmektir. Tevbe, bozuk hali ve kötü arkadaşı terketmektir. Tevbe, kötülüklere iyilik diye sarılmış nefsi ıslah etmektir. Tevbe, özü, sözü ve her yönüyle Allaha dönmektir. Tevbe, nefis, şeytan ve kötü şartlarla mücadele etmektir. Tevbe, Yüce Allahın seveceği bir hale gelmektir. Bu ise hem dilin, hem kalbin, hem de bedenin işidir.

İstiğfar tek başına yapılabilir, fakat tek başına tevbe yapmak ve o tevbeyi korumak dünyanın en zor işidir. Bunun için Yüce Rabbimiz:

Ey iman edenler! Hep birden Allaha tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. (Nûr/31) uyarısında bulunmuştur. Ayrıca Allahu Tealâ takvaya ulaşmak ve güzel edebi korumak için yardımlaşmamızı (Maide/2), kendi yolunda toplu halde, birlik ve dirlik içinde olmamızı istiyor. (Âl-i İmran/102-103) Takvaya ulaşmak ve istikameti korumak için sadık kulları ile beraber olmamızın gerektiğini belirtiyor. (Tevbe/119)


Bu mesaj 1 kez ve en son DERiNsular tarafından 08.01.2007 - 14:15 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 07.01.2007 - 14:28
Bu mesajı bildir   DERiNsular üyenin diğer mesajları DERiNsular`in Profili DERiNsular Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
DERiNsular su an offline DERiNsular  
Günah çıkarma hezeyanı ve Mürşidle tevbe

171 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.07.2006
En Son On: 05.02.2007 - 14:32
Cinsiyeti: Erkek 
Günah çıkarma hezeyanı ve Mürşidle tevbe


Allahu Tealâdan başka kimseye el açılıp günahımı affet denmez. Peygamberler dahil, kimsenin böyle bir yetkisi ve görevi yoktur. Eğer bir kimsenin şahsına karşı bir kusur işlemişsek kendisinden özür dileriz, bizi affetmesini istirham ederiz.

Bu şahısla ilgili bir hak olduğu için böyle yapılır. Bunun ötesinde hiç kimsenin Allaha karşı yapılan kusurları affetme, temizleme görevi ve yetkisi yoktur. Ancak, günahkâr bir insanın tevbesine yardımcı olmak vardır. Bu yardım, günaha düşeni uyarmak, gıyabında hayır dua etmek, onun için Allaha istiğfar ve gözyaşı dökmek şeklinde olur. Cenab-ı Hak, günahla nefsine zulmeden kullarına en güzel tevbe şeklini şöyle tarif etmiştir:

Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allahtan bağışlanmayı dileseler, Rasul de onlar için istiğfar etseydi, Allahı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı. (Nisa/64)

Demek ki ümmet için en hayırlı tevbe, Allahın Habibi Hz. Peygamberin (A.S.) huzurunda yapılan, onun da şahitlik yaptığı, ayrıca dua ve istiğfarla desteklediği tevbedir. Büyük müfessir Fahruddin Razi (Rh.A.) bu ayetin tefsirinde der ki:

Hz. Peygamber ile birlikte yapılan tevbenin bir faydası da, tevbe yapanın istiğfarındaki gaflet ve kusurlarının Hz. Peygamberin istiğfarı ile giderilmesi ve ilâhî huzura sahih ve sağlam bir tevbe olarak ulaşmasıdır. Çünkü kendileri için istiğfar eden Peygamberi Allahu Tealâ seçmiş, onu vahyi ile şereflendirmiş, kendisi ile kulları arasında bir elçi yapmıştır. Bundan dolayı, onun şefaat ve vesilesiyle huzuruna gelen bir şeyi geri çevirmemektedir. (Tefsir-i Kebir)

Bugün yeryüzünde Allahu Tealânın şahidi ve halifesi sıfatını taşıyan, Rasulullahın (A.S.) vârisi ve ümmetinin terbiyecisi olan kâmil mürşidler de, ümmetle yaptıkları tevbe ve istiğfarda Efendimizin ayette anlatılan sıfatını temsil etmektedir. Kâmil mürşidler, kulların Allah Tealâya yönelişlerine şahid olmakta, tevbelerinin kabulü için ayrıca yüce huzurda yalvarmaktadırlar.

Kâmil mürşidler naz makamında niyaz ettikleri için, onlarla birlikte yapılan tevbeler Allah katında daha sevimli ve daha temiz bir amel olarak kabul görmektedir.

Bir Allah dostunu şahit tutarak yapılan tevbede, tevazu ve yakaran kalp vardır. Bu durumda insan, kibrini kırmış, nefsini zelil etmiş, acizliğini anlamış, hiçliğini görmüş, ihtiyacını bilmiş ve ilacına koşmuş olmaktadır. Böyle bir tevbeyi hafife almak münafıkların sıfatıdır ve o kimsenin şu ayette anlatılan kimselerden olmasından korkulur:

Onlara: Gelin, Allahın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin. denildiği zaman başlarını çevirip kaçarlar ve sen onların kibir içinde uzaklaştıklarını görürsün. (Münafikun/5)


Hz. Rasulullahın vârisi kâmil bir mürşidin nezaretinde Allaha yapılan tevbeyi hıristiyanların papaz önünde günah çıkarma hezeyanına benzetenler, tevhid dinini, Kuranın hedefini, Sünnette uygulanan beyatların hikmetini ve tasavvufun edebini bilmiyorlar demektir. Tasavvuf büyükleri, elinden tutan kimse ile şu şekilde tevbe etmektedir:


Ya Rabbi! Bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşaallah bir daha ben yapmayacağım.
Ekleme Tarihi: 07.01.2007 - 14:35
Bu mesajı bildir   DERiNsular üyenin diğer mesajları DERiNsular`in Profili DERiNsular Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
DERiNsular su an offline DERiNsular  
<Müminlerin günahları için istiğfar et!<

171 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.07.2006
En Son On: 05.02.2007 - 14:32
Cinsiyeti: Erkek 
Müminlerin günahları için istiğfar et!

Takvaya ulaşmak ve marifetullahı tahsil etmek için kendisine beyat ve intisab edenlere mürşid-i kâmilin istiğfar etmesi, Kuran-ı Hakimin emri ve edebi gereğidir. Cenab-ı Hak, Rasulullah (A.S.) Efendimize şöyle emir vermiştir:

Ey Peygamber! İnanmış kadınlar beyat için sana geldiklerinde beyatlarını kabul et ve onlar için Allahtan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. (Mümtehine/12)

Rasulüm! Hem kendi kusurun, hem de erkek ve kadın müminlerin günahları için istiğfar et! (Muhammed/19)


Hiç bir mümin, intisab ve tevbe için elini tuttuğu bir kâmil mürşide: Ben şu şu günahları işledim; beni affet, günahlarımı temizle, beni cehennemden kurtar, cennete koy! demez, diyemez. Ancak: Ben Rabbime dönmek, rızasına yönelmek istiyorum; seni bu yolda kendime delil ve imam seçiyorum. Sen de bu amelime Yüce Rabbim huzurunda şahit ol ve affım için Ona yalvar da kalbime nur, gönlüme sürur versin, günahımı affetsin. Beni taatında muvaffak etsin. der.

Başkası için yanmak ve ağlamak peygamber ahlâkıdır. Allah dostlarının en güzel ahlâkı budur. Onlar kendileri için yaşamazlar. Onlar yüce Allahın yoluna canlarını kurban etmişlerdir. Onu tanımak, sevmek ve zikretmek isteyenlere her şeylerini verirler. Bu, kalbi ihya olmuş ariflerin mesleğidir.

Kendi perişan haline bir damla göz yaşı dökemeyen günümüz insanı, başkası için nasıl ağlasın ve niçin ağlanacağını ne bilsin? Bizim için ağlayacak bir göz bulmaya mecbur değil miyiz.


gül gül gül


SELAM VE DUA İLE.
Ekleme Tarihi: 07.01.2007 - 14:40
Bu mesajı bildir   DERiNsular üyenin diğer mesajları DERiNsular`in Profili DERiNsular Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
DERiNsular su an offline DERiNsular  
MÜRŞİD İLE TEVBEYE MECBUR MUYUZ?

171 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.07.2006
En Son On: 05.02.2007 - 14:32
Cinsiyeti: Erkek 
MÜRŞİD İLE TEVBEYE MECBUR MUYUZ?

Tasavvufi yazılar..RaYiHaN bildirdi: "Bir mümin, diğer mümin kardeşine: Gel, bir Allah dostunun elinde tevbe et, istikamet bul. diye tavsiyede bulunduğunda bazıları bu daveti hoş görmekte.


Bazıları ise: Ben tek başıma tevbe edemez miyim? Tevbe için başkasına ne hacet? Tevbe için tekkeye-Mekkeye gitmenin ne gereği var? Ayrıca mürşidle tevbe dinde var mı? Allah ile kul arasına kimse giremez. diye itiraz ve tenkitte bulunmaktalar. İlk bakışta çok makul gözüken bu itiraz ve tenkit gerçekte ne kadar haklı?...

Bir mürşidle tevbeye davet eden kimsenin davet ettiği mürşid kâmil ve kendisi de samimi ise, bu davetiyle sevap kazanır. Davetine uyan ve tevbe edip istikamet bulan kimsenin işlediği hayırlardan bir hisse de kendisi alır. İtiraz ve tenkid edenin ise ona bir zararı olmaz.

Böyle bir daveti kabul etmeyenlerin bir kısmı mazur, bir kısmı sorumlu olurlar.

Mazur olan kimse, tevbe etmeye karşı çıkmaz, tevbenin farz olduğunu bilir. Allah dostlarını sever, sevilmesi gerektiğini söyler ve onlarla beraber olmayı ister. Fakat bu zamanda gerçek mürşid kalmadı diye daveti ihtiyatla karşılar.

Bu kimsenin imandan değil, ihsandan zararı vardır. Yani kâmil mürşidle elde edeceği büyük menfaatları farkedemediği için birçok hayırdan mahrum kalır. Ancak güzel niyeti ve edebinin kendisini bir gün o cevherle buluşturması umulur.

Sorumlu olan kimse ise ya cahil, ya da bilen birisidir. Cahil kimse, dinde olan bir şeye yok demekle veya hayrı şer, şerri hayır görmekle mesul olur. Bilenin ise benlik ve kibri kalbini öldürür.

Bu kimse yalnızca kendi bildiğini hak görür, başkasına hak vermez. Önüne konan ayeti kendince yorumlar, hadisi inkara gider, alimlerin sözlerini küçümser, hep ben bilirim der ve hayra yönelen kimsenin yolunu keser. Bundan dolayı mesuldür.
Ekleme Tarihi: 07.01.2007 - 14:48
Bu mesajı bildir   DERiNsular üyenin diğer mesajları DERiNsular`in Profili DERiNsular Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dini Mubin-i Islam su an offline Dini Mubin-i Islam  

190 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.12.2006
En Son On: 10.05.2007 - 09:59
Cinsiyeti: ----- 
Söyle bir yazi okudum ve siz degerli kardeslerimin fikirlerinizi rica ediyorum.

Konu/Baslik: Uyulmaya Layik Mürsid-i Kamilin alametleri

1. Dini acidan bilinmesi zaruri olan ilimlee vakif olacak.

2. Ititkatta, amelde ve ahlakta Islam prensiplerine sadik olacak.

3. Resulullah sav ín sünnetine SIMSIKI bagli olacak.

5. Nefsinin kemal seviyesine ulastigi inancina varmayacak. Cünkü o da dünya sevgisinden bir parca sayilir.

6. Kamil bir mürsidin sohbetinde belli bir müddet gecirmis ve bir arifin terbiyesi altinda egitilmis olacak ki, maddi ve manevi sahada doymus olsun.

7. Kendisi ile muasir olan insafli seyh ve alimler, hakkinda hüsn ü zann edecek.

8. Avamdan cok, akilli ve dindar, tahsilli kimseler ona ragbet edecek.

9. Irsad talebinde bulunanlari egitir ve ögretirken, sefkatli olacak. Onlarda gördügü eksikligi kendi haline birakmayacak.

10. Müridlerinin halini anlamk icin uyanik ve güclü bir feraset sahibi olacak.

11. Meclisinde oturanlar kalplerinde dünya sevgisinin azaldigini ve Allah c.c. sevgisinin cogaldigini hissedecek.

12. Müridlere kendi nefsinde tatbik etmedigi emir. sünnet ve mekruhlari emretmeyecek. aksi takdirde sözü tesir etmez.
13. Sözleri heva ve hevesten, saka ve malayaniden uzak olacak.

14. Kendisini ilgilendiren meselelerden müsamahakar olacak, asiri derce ta´zim edilmesini beklemeyecek, kendisini ilgilendiren meselelerde güc yetiremeyecekleri teklifler yapmayacak.

15. Bikkinlik verecek derecede amel yüklemeyecek.

16. Müridle fazla yüz-göz olmadigi gibi, uzak ve donuk olmayacak.

17. Müridlerle beraber oturdugu zaman sükunet ve vakarla oturacak, onlara asiri iltifat göstermeyecek.

18. Müridlerinin birisi davet eder de, davetine icabet ederse, izzet ve iffeti elden birakmayacak.

19. Müridlerinden birisi uzun müddet görünmezse, sormak suretiyle görünmemesinin sebebini ve halini ögrenmeli, hasta ise yardim elini uzatmali, ziyaretine gitmeli, ihtiyacini gidermeye calismali ve ya cemaatle beraber ona dua etmelidir.


saygilar
Ekleme Tarihi: 07.01.2007 - 14:53
Bu mesajı bildir   Dini Mubin-i Islam üyenin diğer mesajları Dini Mubin-i Islam`in Profili Dini Mubin-i Islam Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dini Mubin-i Islam su an offline Dini Mubin-i Islam  

190 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.12.2006
En Son On: 10.05.2007 - 09:59
Cinsiyeti: ----- 
Derin Sular kardesim,

ben yaziyi yazarken siz bir cok yazi eklemissiniz. Kusura bakmayin konuyu dagitmis gibi olmak istemezdim...

saygilar
Ekleme Tarihi: 07.01.2007 - 14:59
Bu mesajı bildir   Dini Mubin-i Islam üyenin diğer mesajları Dini Mubin-i Islam`in Profili Dini Mubin-i Islam Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
DERiNsular su an offline DERiNsular  
DİNİ MÜBİN İ İSLAM -

171 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.07.2006
En Son On: 05.02.2007 - 14:32
Cinsiyeti: Erkek 
SEVGİLİ-DİNİ MÜBİN-İ İSLAM KARDEŞİM.

Allah Razı Olsun

ESTAGFİRULLAH KONUYU FALAN DAGITMADINIZ RAHAT OLUN.


SİZİN YAZMİŞ OLDUGUNUZ YAZI ÇOK GÜZEL BİR ÖLÇÜ

GERÇEK MÜRŞİDİ TARİF EDİYOR O YAZINIZ.

ÇOK GÜZEL,ELLERİNİZE SAGLIK.


SELAM VE DUA İLE
Ekleme Tarihi: 08.01.2007 - 13:09
Bu mesajı bildir   DERiNsular üyenin diğer mesajları DERiNsular`in Profili DERiNsular Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
DERiNsular su an offline DERiNsular  
Kamil ve Mükemmel Mürşidin Özellikleri

171 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.07.2006
En Son On: 05.02.2007 - 14:32
Cinsiyeti: Erkek 
Kamil ve Mükemmel Mürşidin Özellikleri



Kamil ve Mükemmel Mürşidin Özellikleri Her hareketi şeriata uygun; tarikatın edeplerini, yöntemlerini, zikirlerini bilen ve müridine seyr-i süluk yaptırabilecek ve makamları geçirebilecek Allah'a ( c.c) vardırabilecek yeteneği olmalıdır.

Bütün kötü huylardan, bid'atlardan ve ruhsatlardan kaçınmalıdır. Fakirleri, garipleri, zayıfları korur. Nefsini ve kalbini kontrol altına almış; Peygamberimizle manevi bağlantı kurabilen Allah'a ( c.c) vararak fani olmuş ve tarikattan icazet ( diploma) mutlaka almış bir şeyhtir.

Kalp hastalıklarının manevi ilacını bilir ve uzak yakın olmaksızın müridinden haberdardır. Feraset ( dinde anlayış) sahibi, sadıktır. ( doğru ve dürüsttür) Müridin bilmesi gereken itikat ve fıkıh bilgilerini öğretebilecek; ona gerektiğinde feyiz aktarabilecek ve manevi perdeleri aralayabilecek yeteneğe sahiptir. Müride fıkıh kurallarına aykırı ve ağırbaşlılıktan uzak emirler vermez. Müridin zahiri ve Batıni durumunu kontrol edebilir.
Mürit fıkha aykırı hareket eder, nefsine uygun konuşursa onu hoş görmez. Müritleriyle ilgili şikayet geldiğinde etraflıca incelemeden bir karara varmaz. Müridin kusurunu görünce ona öğüt verir; fakat kesinlikle ödün vermez.

Müridin gördüğü rüya ve keşifi ona yorumlamak zorunda değildir. Fakat keşiften ileri gelen zarar ve hicabı ( perdelenme ve yoksunluğu) ortadan kaldıran görevler vermelidir.
Müridi devamlı yüce ve şerefli hallere yükseltir.
Kendisinin dışında mürşitlerin yetişmesine ve insanların onlara yönelmesine ve yardımcı olmasına sevinir. Hakimlerin, idarecilerin, siyasilerin ve bürokratların ileri gelenlerinin ziyaretinden kaçınır.

Müritleri kendisine ait özel sırları ve ibadetleri bilmemelidir. Müritlerinin olabildiğince Allah'a yaklaştırıcı ibadetleri yapmasını ve Allah ( c.c) ve onu yüce Resulü'nün ahlakı ile ahlaklanmasını sağlamaya çalışmaktır.

Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah'a ( c.c) ; Salat ve Selam O'nun yüce Resulü olan Hz.Muhammed ( s.a.v), Ali ve Ashabına olsun.
Ekleme Tarihi: 09.01.2007 - 12:57
Bu mesajı bildir   DERiNsular üyenin diğer mesajları DERiNsular`in Profili DERiNsular Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kofi su an offline kofi  

291 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.01.2007
En Son On: 23.03.2009 - 18:17
Cinsiyeti: ----- 
Rabbim hepinizden razi olsun insaAllah..buraya DERINsular vesileysiyle üye oldum..cok gzl seyler paylasiliyor burda..emegi gecenlerden Allah razi olsun...muhabbetle ins..
Ekleme Tarihi: 12.01.2007 - 11:03
Bu mesajı bildir   kofi üyenin diğer mesajları kofi`in Profili kofi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
DERiNsular su an offline DERiNsular  

171 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.07.2006
En Son On: 05.02.2007 - 14:32
Cinsiyeti: Erkek 
Allah Razı Olsun

Hz. Mevlana yine buyuruyor (k.s.a) :
Evliyalar peygamberlerden sonra beşeriyete gönderilmiş en büyük rahmettir. diyor. Allahın en büyük rahmetidir. Evliyalar peygamberlerden sonra beşeriyete gönderilmiş Allahın en büyük rahmetidir. buyuruyor. Mürşid-i Kamil varken Allahı bulacağını zannetmek, deniz kenarında teyemmüm yapmaya benzer diyor. Okyanusun içinde inci tanesi aramaya benzer diyor mürşitsiz bu işi bulabileceğini nefsini terbiye edebileceğini zannetmek.


Bu mesaj 1 kez ve en son DERiNsular tarafından 12.01.2007 - 11:58 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.01.2007 - 11:57
Bu mesajı bildir   DERiNsular üyenin diğer mesajları DERiNsular`in Profili DERiNsular Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
DERiNsular su an offline DERiNsular  

171 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.07.2006
En Son On: 05.02.2007 - 14:32
Cinsiyeti: Erkek 
Beyazıt-ı Bestami Hz.(k.s.a.) buyuruyor ki :


Annemin kabrini ziyarete gitmiştim diyor mezarlığa. Bi ses geldi dedi ki Ey Beyazit sen hangi kabrin önünden geçtiysen biz onun bütün günahlarını bağışladık.
Ekleme Tarihi: 12.01.2007 - 12:11
Bu mesajı bildir   DERiNsular üyenin diğer mesajları DERiNsular`in Profili DERiNsular Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kofi su an offline kofi  

291 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.01.2007
En Son On: 23.03.2009 - 18:17
Cinsiyeti: ----- 
agla ....Allah razi olsun............
Ekleme Tarihi: 14.01.2007 - 10:35
Bu mesajı bildir   kofi üyenin diğer mesajları kofi`in Profili kofi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
güz gülü su an offline güz gülü  

7 Mesaj

Kayıt Tarihi: 17.01.2007
En Son On: 19.03.2007 - 19:26
Cinsiyeti: Bayan 
Allah Razı Olsun
Ekleme Tarihi: 26.01.2007 - 13:47
Bu mesajı bildir   güz gülü üyenin diğer mesajları güz gülü`in Profili güz gülü Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dini Mubin-i Islam su an offline Dini Mubin-i Islam  
RE: DİNİ MÜBİN İ İSLAM -

190 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.12.2006
En Son On: 10.05.2007 - 09:59
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijınalı DERiNsular

SEVGİLİ-DİNİ MÜBİN-İ İSLAM KARDEŞİM.

Allah Razı Olsun

ESTAGFİRULLAH KONUYU FALAN DAGITMADINIZ RAHAT OLUN.


SİZİN YAZMİŞ OLDUGUNUZ YAZI ÇOK GÜZEL BİR ÖLÇÜ

GERÇEK MÜRŞİDİ TARİF EDİYOR O YAZINIZ.

ÇOK GÜZEL,ELLERİNİZE SAGLIK.


SELAM VE DUA İLE




Degerli DerinSular kardesim tesekkür ediyorum.
Allah c.c. sizden ve tüm kardelserimizden razi olsun.

saygilar
Ekleme Tarihi: 26.01.2007 - 15:48
Bu mesajı bildir   Dini Mubin-i Islam üyenin diğer mesajları Dini Mubin-i Islam`in Profili Dini Mubin-i Islam Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
DERiNsular su an offline DERiNsular  
RABITA VE ( ŞİRK) ?

171 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.07.2006
En Son On: 05.02.2007 - 14:32
Cinsiyeti: Erkek 
Tasavvuf ehlinin rabıtası



BİSMİLLEHİRRAHMENİRRAHİM


ÖNSÖZ

Bütün varlıkları yaratan, yaşatan, rızıklandıran, öldüren ve tekrar dirilten ALLAH'a hamd ederim. Salat ve Selam O'nun Rasulüne (SAV) ve her asırda O'nun yolundan gidenlere olsun. AMİN!

Allah'u Teala Hazretleri: "Biz insanı en güzel surette yarattık" (Tin 4) buyurmaktadır. Fakat asrımızda, insanoğlu insanlığını yitirmiş bulunmaktadır. Şöyleki:

Kendisini yoktan var eden Rabbini unutmuş, O'nun, insanların dünya ve ahiret saadetine kavuşmaları için seçmiş olduğu büyük önder. Peygamber Muhammed Mustafa'yı (SAV) unutmuş.

Yüce Allah'ın göndermiş olduğu kurtuluş elmasları olan ilahi mesajından (Kur'andan) habersiz kalmıştır.

Cenab-ı Hakkın vermiş olduğu ulvi akıl nimetini nasıl kullanacağını şaşırdığından, O aklı ile: ya midesini düşünür, yada şehvetini, düşünür bir hale gelmiştir.

Bu acıklı durumdan kendilerini kurtarmak ve bu çirkefe düşmemek için, bir Allah dostunun Riyasetinde (önderliğinde) şeriat hudutları içerisinde, Sünnet-i Seniyye caddesinde yürümek gayesiyle kurulmuş olan Tarikat'a giren kardeşlerimize "Bu yol şirktir" diyerek zavallıca saldırıda bulunan kendini bilmez kimselere cevap vermek. Tarikat erlerininde gönüllerine su serpmek için bu kitapçığı yazmaya niyet ettim. Tevfik ve Hidayet Allah'tan (CC).

Mus'ab-bin HAKKI 5- Muharrem 1414





RABITA


Rabıta; bağ, alaka. birlik, cemiyet, bağlantı, bağlantı vasıtası. Bağlılık. Tutarlılık. Tertip, düzen. Münasebet, ilgi.



(*Tasavvuf); Müridin şeyhini düşünerek, kalbinden dünya ile ilgili şeyleri çıkarması, şeyhi vasıtası ile Hz. Peygamber'e (SAV) ve Allah'a kalbini bağlamasıdır. (Yeni kamus, Osmanlıca-Türkçe sözlük)

Biz bunu, mürşid ile mürid arasındaki muhabbet (sevgi) bağı olarak kullanalım. Veya, mürşid ile mürid arasındaki manevi (gizli) alaka; daha başka bir tabirle de, müridin mürşid ile kurmuş olduğu manevi birlik ve beraberliktir. Böyle bir birlik ve beraberlik sonucu kul (mürid), Allah (CC) ile beraber olduğunu ve Allah'ın kendisine can damarından daha yakın olduğunu anlıyor. Böylece bütün isyan çeşitlerinden uzaklaşarak, ibadet ve itaatin zirvesine kavuşuyor.

Yüce Rabbimiz: "Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet (kulluk) etmeleri için yarattım." (Zarîyat.56) buyuruyor. Bu ayetin tefsirinde; İbn-i abbas (RA) diyor ki; "Allah'a ibadet etmek için önce onu bilmek lazımdır. "Allah'ı bilmek ise O'nun Kitab-ı Kerim'inde vermiş olduğu bilgilere bağlıdır.







TASAVVUF

Tasavvuf: İslamiyet'in temel prensiplerine dayanarak nefsi arıtıp, ahlakı güzelleştirerek dini yaşama ve Allah'a ulaşma ilmi (Osmanlıca-Türkçe sözlük).

"O (Allah) sizinle beraberdir. Nerede olursanız olun" (HADÎD 4)

"Biz (Allah) O'na (kulumuza) Şah damarından daha yakınız" (KAF 16) buyuruyor Yüce Hâlıkımız.

Biraz düşünelim:

Biz insanlar birkaç kişi oturup bir yerde sohbet ediyor olsak, aramızdan bir kardeşimiz, kendisi bizim yanımızda olduğu halde, sohbeti dinliyormuş gibi görünüp aklı ile başka yerlerde dolaşıyor ve başka şeyler düşünüyor olsa; bu kardeşimizin bizimle beraberliğinden söz edilebilir mi? Elbette ki hayır. Çünkü bu kardeşimiz, her ne kadar bizimle aynı yerde bulunuyor ve sohbetimizi dinliyormuş gibi görünüyorsa da, aklı başka yerlerde dolaştığından, sohbetimizden istifade edemeyecektir. Bu sebeple bizim yanımızda bulunmayanlardan hiçbir farkı yoktur. Çünkü beraberliğimizden maksat sohbeti dinleyip istifade etmektir. Eğer bu maksat ele geçmiyorsa bu zahiri beraberliğimizin ne manası vardır?

"Sen onları toplu zannedersin. Halbuki onların kalpleri dağınıktır" (Haşr 14)

Rabbimiz Bize:

"Siz nerede olursanız olun Ben sizinle beraberim" ve "Biz kulumuza, şah damarından daha yakınız."Buyurduğu halde. Biz insanlar Allah'ın kulu olarak, O'nun bizimle beraberliği ve bize son derece yakınlığım düşünmeden, O'nun kurtuluş incileri olan, emir ve yasaklarına itaatsizlik edebiliyorsak (ki, bu zaman ve zeminde etmemek elde değil) bizim Rabbimizle beraberliğimizden söz edebilir miyiz?

Demek ki;

Bize can damarımızdan daha yakın olan Rabbimizi unutmuş, her yerde bizimle beraberliğinden gafil kalmış, isyan ve nisyan bataklıklarına dalmış, şeytan ve nefsi emmarenin (devamlı kötülüğü emreden içgüdü) kıskacına yakalanmış, aciz, fakir, düşkün ve birisi tarafından uyarılmaya muhtaç zavallı, garip, Müslümanlarız.

Yeter artık!

Bu ayrılık bitmeli, bu uzaklık ortadan kalkmalı! Kavuşmalıyız bizi yoktan var edene... Anlamalıyız beraberliğimizi! Yakınlığın en üstün derecesine ulaşmalıyız. Zira O'na her zaman, her yerde muhtacız..

Yine müracaatımız O'na. Derdimizi verende, devasını verende O'dur.

O'ndan (CC) istiyoruz hastalığımızın, ayrılık ve uzaklığımızın ilaçlarını... YA RABBÎ BİZE İMDAD EYLE!... AMİN





VESİLE





"Ey iman edenler! Allah'tan hakkıyla korkun. O'na (Sizi ulaştıracak, kavuşturacak) vesile arayın." (MAİDE 35). Dikkat edilirse Rabbimiz "Ey iman edenler" buyuruyor. Bu hitabı kerimi, biz ayrılık ve uzaklık derdine duçar olmuş (tutulmuş) imanlı kullarınadır. Eğer bu dertten kurtulup Rabbinize kavuşmak istiyorsanız; "Allah&#8217;dan korkunuz" buyurmakla imanımızda sebat etmemizi önermekte ve "Ona (Bana sizi ulaştıracak, kavuşturacak) vesile arayın" emriyle de ilacını sunmaktadır.

Şimdi derdimizin devasının "Bir vesile" olduğunu anladık. Acaba bu "vesile" ne olabilir? Yine Rabbimize soruyoruz. El cevap:

"aglaEy Muhammed!)Deki: Benim yolum budur. Ben ve bana uyanlar basiret üzere (Rabbimizi, emir ve yasaklarını, bilip ona göre hareket ederek) insanları Alah'a (îman etmeye, ibadet etmeye, O'nu bilip, O'na yaklaşmaya) çağırıyoruz." (YUSUF 108)

Gayemiz; Hem Allah'ın emri olduğu için, hem nimetlerine şükür babından ve hem de bizzat kendi kurtuluşumuza giden tek yol olduğu için, Rabbimize kayıtsız şartsız kul ve dost olmaktır.

İnsanoğlu, dünya kurulduğundan buyana, gelmiş geçmiş yüz binlerce Peygamber (Salavatullahi Aleyhim) ve hesabı rakamla ifade edilmeyecek sayıda Âlim, Fazıl, Salih, Veli ve Mürşidler vasıtasıyla Allah'a Kul olmak, O'na ulaşmak ve kavuşmak uğruna çaba harcamış, hayatlarını bu yola feda etmişlerdir. Cenab-ı Hak Kanun-u ilahisi (kendi kanunu) gereği her işe bir sebep yaratmıştır. İnsanları hidayet ve irşad-ı için de Peygamberleri (SAV) ve O Peygamberlere kemal-ı ittiba eden (eksiksiz uyan) Alim ve Mürşitleri vesile kılmıştır. Ancak şuna çok dikkat edilmelidir ki, bu zatlar hidayete vesiledir. Kendilerinin hidayet etme yetkisi yoktur.

"Allah (CC), (kullarından) dilediğine hidayet eder" (BAKARA 213). Kanun-u ilahisi gereğince hidayet etme yetkisi ancak Allah'a mahsustur.





MİRAÇ'TA


Enes'den (RA) buyuruyor ki: "Mirac'a çıktığım zaman bakırdan tırnakları ile yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan bir grup insanla karşılaştım "Ya Cebrail, bunlar kimdir? diye sordum. Bana, bunlar başkalarının şereflerine dil uzatarak onların ölülerinin etini yiyen kimselerdir" diye cevap verdi. (Ebu Davut - Riyazu-s Salihin Cild 3)


Enes'den (RA) buyuruyor ki: "Mirac'a çıktığım zaman bakırdan tırnakları ile yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan bir grup insanla karşılaştım "Ya Cebrail, bunlar kimdir? diye sordum. Bana, bunlar başkalarının şereflerine dil uzatarak onların ölülerinin etini yiyen kimselerdir" diye cevap verdi. (Ebu Davut - Riyazu-s Salihin Cild 3)

Bu hadis-i şeriften anladığımıza göre. Peygamber Efendimiz (SAV), insanlar içerisinde, Allah'ın en yakın dostu ve Vahy-i ilahi ile şereflenmiş Peygamberlerin (AS) efendisi olduğu halde: Allah'ü Teala Hazretleri O'na bizzat:"Habibim Ya Muhammedi seni, cemalimi seyretmek üzere Miraç etmeye davet ediyorum, hemen çık gel" şeklinde çağırması mümkünken, böyle yapmayıp, O'na (SAV) Miraç esnasında arkadaşlık etmesi ve Allah'ın Zat-ı Paki Sübhanisini (Cemalini) seyretmeye giden yollarda,





O'na (SAV) rehberlik (yol göstericilik) yapması için Cebrail'i (AS) gönderdi.





SADIKLARLA BERABER

Hal böyleyken, size ne oluyor ki? Bu zayıf imanınızla, bir sürü hata, günah ve isyanınızla, Rabbimize kavuşmaya vesile kabul etmiyor, aramıyor, hatta ve hatta, daha da aşırı giderek, bu halis tevhid inancının temel kaidelerinden olan "Rabbine bir vesile ile ulaşmak" yoluna intisab etmiş (bağlamış) mucahid, muvahhid, muhsin kimselere müşrik diyebilecek kadar alçalıyor, sapıtıyorsunuz. Haberiniz olsunki:"Allah haddi aşanları (Allah'ın hükmünden aşırı gidenleri) sevmez." (BAKARA 190) Derhal bu yanlış davanızdan vazgeçip tevbe ediniz. Zira Rabbi-i kerimimiz:

"Ey iman edenler! Allah'ü Teala'dan korkun. Ve sadıklarla beraber olun." (TEVBE 119)

"aglaEy insanoğlu) ! Bana (Rabbine) yönelen kimsenin yoluna uy" (LOKMAN 15)

"İyi biliniz ki Allah'ın dostlarına (Dünya ve ahirette) korku yoktur. Ve onlar çalışmalarının mükafatını alamamak ve maksutlarına ulaşamamak gibi) hüzne (üzüntüye) de düşmeyeceklerdir." (YUNUS 62-63)

Girin kularımın (salih kullarımın) içine. Girin Cennetime." (FECR 29-30)

"İman edip amel-i salih işleyenler (varya) elbette biz onları salihlerin arasına girdireceğiz." buyuruyor (ANKEBUT 9)

"Sadıklarla beraber olun."

Sadıklar öyle kimselerdir ki, onlar, Alem-i Ervahta (Ruhların toplandığı yerde) Rabbimizin:

"Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" sorusuna:

- "EVET Yarabbi Sen bizin Rabbimizsin."

Diye verdikleri cevaba muhalif (zıt) yaşamayacaklardır.

Sadıklar o kimselerdir ki: Kendilerini yoktan var eden Allah hakkında şöyle tefekkür ederler:






VUCUD

Allah'ü Teala hazretleri VÜCUD (VAR OLMAK) sıfatının tecelliyatı (izharı ve isbatı) olarak beni var etmiştir. O halde bu varlık ondandır, ben aslında yok hükmündeyim. Bu sebeple benim kendime varlık vererek üstünlük taslamam, ibadetlerimi kendimden bilmem caiz olmaz.





HAYAT

Varlığı kendi zatından olan Rabbim; HAYAT (DİRİ OLMAK) sıfatının tecelliyatı (izharı ve isbatı) olarak beni yaşatıyor. O halde bu yaşayışım benden değil "Hiç ölmeyecek diri olan" Rabbimdendir. Binaen aleyh bu yaşantımı, O'nun emir ve yasaklarına zıt olarak geçiremem. Çünkü birgün benim vücudumdan bu hayat sıfatının tecelliyatını kaldıracak ve ben öleceğim, bu yaşantımın hesabını vereceğim der.





İLİM




Ve.... Her şeyi bütün incelikleriyle bilen ve haberdar olan Allamül Guyüp (En gizlileri bile ziyade bilen) Allah'ü Zül Celal Hazretleri, İLİM sıfatının tecelliyat-ı olarak bana yürümeyi, konuşmayı, yatmayı, kalkmayı, yemeyi, içmeyi, ağlamayı, gülmeyi, kanım ve zararımı öğretti. Buna göre bende yürüyüşümü, oturuş ve kalkışımı, O'nun emirlerine uygun bir şekilde (rızasına layık) ayarlamalıyım. O'nun verdiği rızıkların helalinden yeyip içmeli, haramlara yaklaşmamalıyım. O'nun rızasına uygun bir şekilde tebessümle gülmeliyim. Müminlerin derdine, kendi hatalarıma, Allah rızası için ağlamalıyım. Hayatımı, O'nun rızasına layık olan ilimler ve ameller yolunda harcamalıyım.





SEMİ




Karanlık gecede, kara taşın üstünde yürüyen kara karıncayı dahi görüp, onun ayak sesini işiten Rabbim, bana SEMİ (işitmek) sıfatımın tecelliyatı olarak işitme hasleti vermiştir. Eğer O bu tecelliyatını kaldırsa ben hiçbir şeyi işitemem, sağır olurum. Bana bu nimeti O verdiğinden dolayı, bu benim kendi malım olmayıp O'nun bana emanetidir. Dolayısıyla bu işitmek nimetini O'nun rızasına layık olarak kullanmadığım takdirde emanete ihanet etmiş olurum. Şeklinde düşünür. Ve...





BASAR




Bütün gizliliklerden haberdar olan, zifiri karanlıklarda dahi gören Yüce Rabbim BASAR (GÖRMEK) sıfatının tecelliyatı olarak bana görmeyi verdi. O gördürmezse ben önümü bile göremem, kör olurum. O halde ben bu görmek nimetini O'nun emir ve yasaklarını öğrenmekte, O'nun helal ve haramını tanımakta kullanıp. Emirlerini uygulamaya, yasaklarından kaçmaya, helal olan rızalarından yiyip, haram olanlardan ise yüz çevirmeye çalışmalıyım O'nun bak dediği yere bakmayı ibadet, bakma dediği yere bakınmayı da isyan kabul edip, ona göre hareket etmeliyim.





İRADE




Her istediğini istediği anda yapmaya kâdir olan Rabbim bana, İRADE (ISTEMEK-DİLEMEK) sıfıtının tecelliyatı olarak, istemek ve arzu etmek huyu vererek, bana: "Hak belli batılda belli, ister hak yoldan git Cennete ulaş, istersen batıl yoldan git cehenneme kavuş" diye muhayyerlik (seçme hakkı) tanıdı.

Öylese, hem Allah'ın bu nimetine şükür babından, hem de kendi menfaatim icabı hakkı arzu edip, hak yolu seçmeli ve hak yola can feda etmeliyim diyen kimse, sadık kimsedir.





KUDRET




Kuvvet ve Kudreti bütün güçlerin üstünde olan ve herşeye gücü yeten Rabbim bana KUDRET sıfatının tecelliyat-ı olarak güç ve kuvvet verdi. Bu kuvveti onun dinini öğrenmek, yaşamak ve yaymak için harcamak şartıyla O'na teşekkür etmem lazımdır. Diyen kimse sadık kimsedir.





KELAM




KELAM (KONUŞMAK) sıfatına sahip olan Rabbim, bana bu sıfatının tecelliyat-ı olarak konuşma kabiliyeti verdi. O konuşturmasa ben bir kelime bile söyleyemem. O halde bu konuşma kabiliyetimi, O'nun dinini öğrenmek ve anlatmak yolunda kullanarak ve her zaman, her yerde, O'nu zikrederek, O'na eşekkür edenlerden olmalıyım. Diyen Allah dostu ve sadık kimsedir.

İşte ey insan sende insansın, yukarıdan beri sıfat ve vasıflarını saydığımız zatta insandır.

Normal bir insanla sadık insan arasındaki fark şudur.

Sadık insan derki:"Ben yoktum, O (CC) var etti. Ben yaşamıyordum, O yaşamak verdi. Ben bilemezdim, O öğretti. Ben duymazdım O duyurdu. Ben göremezdim O gördürdü. Ben dileyemezdim O bana istek ve arzu verdi. Benim gücüm yoktu O bana kuvvet verdi. Ben konuşamazdım O konuşturdu, Demek ki ben hiçbir şeyi olmayan bir YOK'um. O Her şeyin sahibi. Bende O'nun, sende O'nunsun, ten de O'nun. O'na ben de feda, mal da feda, ten de feda, can da feda olsun.

'Deki: Hiç (Allah'ı) bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu?" (ZÜMER 9)





VELİ




Ebu Hureyre (RA) şöyle demiştir: Rasullullaha (SAV) şöyle buyurdu:

"Şüphesiz Allah şöyle buyurdu:

Her kim benim bir dostuma (beni tanıyan ve bana ihlasla ibadet eden bir kuluma) düşmanlık ederse, ben ona harp ilan ederim.

Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili olan hiçbir şeyle yaklaşamaz.

Kulum bana nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam eder.Nihayet ben onu severim.

Ben kulumu sevince, artık işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı (mesabesinde) olurum (ve bu uzuvlarıyla meydana gelmesini arzu ettiği bütün dileklerini veririm.)

Her ne isterse muhakkak onları da kendisine ihsan ederim.

Bana sığınmak isteyince de muhakkak kulumu sığındırır (korur)um&#8221; (BUHARİ RİKAK 38)

Böyle bir Allah dostu; Her işittiğini hak kulağıyla işitir, her gördüğünü hak gözüyle görür, her bildiğini hak bilgisiyle bilir, hiç bir işinde şaşmaz, yanılmaz, aldanmaz, aldatılmaz, doğruca muradına erer.

Diğer insan türü ise bunlardan habersiz, hayvan gibi, hatta hayvanlardan daha da aşağıdır.





MANA BERABERLİĞİ

Bütün bunlardan dolayı Rabbimiz: "Sadıklarla beraber olun" buyurmaktadır.

Büyük Alim Ubeydullah Ahrar Semerkandi (K.S) bu ayet-i şöyle tefsir ediyor. "Şüphesiz sadıklarla beraber olmak, surette ve manada onlarla beraber olmaktır." Onlarla surette beraberlik bizzat yanlarında oturup sohbetlerine katılmakla hasıl olur. Manada beraberlik ise; onlara, Allah (CC) için can-ı gönülden bağlanıp, sevmek ve onların suretleri (dış görünüşleri) ile beraber, ruhaniyetlerini (Allah (CC) katındaki manevi makamlarının üstünlüğünü) kalp gözünün önüne getirerek düşünmek ve Onların, kendisinin de dostluk makamına ulaşmasına vesile olmalarını ve bu yolda yardımda bulunmalarını talep etmektir. Nitekim Mevla Teala Hazretleri:

"O (Allah) sizin aranıza sevgi ve acıma koydu."aglaRUM 21) buyurmaktadır.

Rasül-ü Zişan Efendimiz (SAV)

"Kişi sevdiği ile beraberdir" (BÜHARÎ)

"Kişi arkadaşının (dostunun) dini (ahlakı) üzeredir" (Celaleyn tefsiri, BÜHARÎ) buyurmaktadır.

Sadık olan Allah dostunu sevmek, kişiye Allah'ı sevmeyi hatırlatır. O'nu görür gibi olmak (Rabıta etmek, yani onu düşünmek) Mevla'nın (CC) cemalini görür gibi olmayı hatırlatır. Çünkü her sanatkar çırağına kendi mesleğini öğretir.

Bir Hadis-i Şerifte:

"İbn-i Abbas (R.A.)'dan rivayet edildiğine göre, bir kere Rasûlullah (SAV) Efendimiz'e: "Meclis arkadaşlarımızın en hayırlısı hangisidir? Diye sorulduğunda, Efendimiz (SAV): "Kimi görmek size Allah'ı hatırlatıyorsa, kimin konuşması sizin ilminizi artırıyor, kiminde ameli size ahireti hatırlatıyorsa (İşte onlar en hayırlı arkadaşlarınızdır) buyurdu (ASKALANİ- EL MATALİB-UL ALİYE 3/193)

Allah'ü Teala'nın: "Onlar meclis arkadaşları (m)dır" (BÜHARÎ DAAVAT 66)

Hadis-i kudsisi gereğince de onlarla oturmak, zikredilen (aranılan) Mevla ile beraberliği kazandırır.

Onlarla oturmak, ya bizzat yanlarında bulunmakla, yada onların yanında kendini düşünmekle gerçekleşir. Çünkü, sen kimi neyi düşünüyorsan O'nunla berabersin!

Zira Allah dostları (sadıklar); kalbini Allah'ın (CC) Rahmet nazarıyla nazar ederek nurlandırdığı bahtiyar insanlardır. Daha açık bir ifade ile, O sadık kimseler; Allah'ın (CC) zatı ile tecelli edilip nurlandırdığı ve Hazret-i Musa'nın (A.S) da kendisine yönelerek (karşısına geçerek) mekandan münezzeh (beri) olduğu halde Mevla ile mükâmele ettiği (konuştuğu) ağaç gibidir.

O halde ey kardeşim! insafa gel. Bu Allah dostuna yapılan Rabıta (O'nu düşünerek kalb gözünün önüne getirmek), O'nun etine kemiğine değil O'na tecelli buyuran HAKKA&#8217;dır. Esefler olsun O kimselere ki, böyle ilahi nurlara gark olmuş Allah dostlarından mahrumdurlar da, bu mahrumiyetleri onları "Rabıta" konusunda şaşırtmıştır. Bu sebeple Hak dostuna Rabıta yapmayı, O'na uluhiyet (O'nu ilah yerine koymak) gibi zannetmişler. Ve böylece de çok büyük bir fesada düşmüşlerdir.

Yine Rabbimiz (CC) Kur'an-ı Azimde:

"Nihayet kullarımızdan bir kul (olan Hızırı) buldular ki; biz O'na katımızdan bir vahiy vermiş ve tarafımızdan (gayblara ait özel) ilimler öğretmiştik. Musa (A.S.) O'na: "Sana öğretilen ilimden bana öğretmek şartıyla sana uyayım mı? dedi (KEHF 65-66)

Dikkat edilirse, bu Ayet-i Celilelerde Rabbimiz bize Musa (AS) gibi büyük bir Peygamberin bile, manevi ilimler elde etmek için nurlara, hikmetlere gark olmuş bir Allah dostunu vesile etmiş olduğunu kıssa etmiş (anlatmıştır), gerçek akıl sahipleri:

"Bilmiyorsanız zikir ehlinden (bilenlerden) sorun! (ENBİYA 7)

Ayet-i Celilesi hükmünce bu kıssadan, bir türlü sırrına eremedikleri "kulun Mevla ile berebarliği ve Mevla'nın kuluna yakınlığı" gibi dertlerinin ilacını ARÎF-İ BİLLAH olan (Allah'ı (CC) bilen). Hak dostlarından dinlemek, öğrenmek ve yaşamak hissesini alsınlar.

Başka bir Ayet-i Celiledede Rabbimiz

"Kullarımın içine gir, Cennetime gir" buyurmaktadır. (FECR 29-30)

Hususi (özel) kullar zümresine girmek, saadet-i ruhaniye (ruhun mutluluğu) ile, onlarla beraber Cennete ve derecelerine kavuşmak ise cismani (bedenle) alakalı saadettir, (mutluluktur)

Necmüddin-i Kübra (KS) Hazretleri, "Te'vilat-ı Necmiye" isimli kitabında bu ayet-i Kerimenin te'vilini yaparken: "Benim (zatım) la ve sıfatımla baki (tarikattan sonra hakikata kavuşarak manevi diriliği bulmuş) olan kullarımın içine gir. Zatını (kendini) ve enaniyetini (benliğini) yok ettiğin için zalimin cennetine gir." diye mana vermiştir.

Büyük Şeyh Efendi Mustafa ismet GARÎBULLAH (KS) Risale-i Kusiyesinde: (SAHİFE 91)





ÇÜ MİR'ATTİR VELİYYULLAH KULÛ Bİ





VİRÎR HERKİM GÖNÜL GİDER HUCÛBİ ......


Bu mesaj 1 kez ve en son DERiNsular tarafından 26.01.2007 - 19:10 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 26.01.2007 - 19:08
Bu mesajı bildir   DERiNsular üyenin diğer mesajları DERiNsular`in Profili DERiNsular Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kofi su an offline kofi  

291 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.01.2007
En Son On: 23.03.2009 - 18:17
Cinsiyeti: ----- 
gül
Ekleme Tarihi: 07.02.2007 - 14:17
Bu mesajı bildir   kofi üyenin diğer mesajları kofi`in Profili kofi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1385 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.79089 saniyede açıldı