0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » AZİZ MAHMUD HÜDAYİ HAZRETLERİ

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 9 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
recepholding su an offline recepholding  
AZİZ MAHMUD HÜDAYİ HAZRETLERİ

1613 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.07.2006
En Son On: 12.03.2007 - 11:46
Cinsiyeti: Erkek 
AZİZ MAHMUD HÜDAYİ HAZRETLERİ

Sivrihisar o yılların kültür merkezlerinden biridir. Yeni nesiller sağlam bir tedrisattan geçirilir. Ancak içlerinden

biri dikkat çeker. Bu çocuk okuduğunu hafızasına nakşeder ve akıllara durgunluk veren bir seziş kabiliyeti vardır.

Hocaları Oğlum Mahmud! derler, Senin önün açık, hiç buralarda durma, doğru İstanbula!

Mahmud çeker çarığını, Dersaadete koşar. Zamanın gözde medreselerinden Ayasofya;nın kapısını çalar.

Osmanlıda istidadı olanların önü açıktır. Nitekim İmparatorluğun âlimleri bu pırlantayı keşfeder, hususi bir

eğitimden geçirirler. Hele müderris Nasırzade hususi bir ihtimam gösterir ona.

Genç Mahmud, Edirnede, Şamda, Kahirede kalır, çok alim tanır. Eşi zor bulunan sohbetlere katılır. Nitekim

Ferhadiye Medresesine müderris atanır. Derken genç yaşta kadı olur Bursaya.

GARİP DAVA

Üftade Hazretlerinin dergâhına devam eden bir garip vardır. Bunu öyle bir Haremeyn hasreti sarar ki

sormayın. İşini gücü bırakır, hacı uğurlar, hacı karşılar. Onlara sarılır, koklar, ayaklarının tozuna sürer yüzünü. Bir

tek hurmayı, bir yudum zemzemi saklar yıllarca. Söz Mükerrem Mekke ya da Münevver Medineden açılmaya

görsün, aha şuracığını bir ılıklık basar, gözleri dolar.

Ama paranın gözü körolsun. Meret bir türlü denkleşmez ki. İşte o yıl da hacılar denklerini hazırlar, yola

çıkarlar. Garibin hayvanı yoktur, uzun süre peşlerinden koşar, ancak ilk molada böyle olamayacağını anlar,

döner geri. Yemeyi içmeyi unutur, uykuyu dağıtır. O Hicaz sevdası ile yanıp tutuşadursun arefe gelir çatar.

Milletin bayram neşesiyle sağa sola koşturdukları demlerde iyiden iyiye mahzunlaşır.

OLUR MU OLUR

Üftade Hazretleri onu bir kuytuda hıçkırırken görür. Sen Eskici Mehmed Dedeyi bul der, selâmımı söyle,

seni hacca götürsün!

Garip adam Öyle şey olur mu? demez. Eğer Üftade Hazretleri diyorsa olur, mutlaka olur. Zerre kadar

acabası yoktur. Sevinçle Mehmed Dedeyi bulur. Büyük veli, garip aşığın elinden tutar ve göz açıp kapayıncaya

kadar Arafata uçarlar.

Orada hemşehrilerini bulurlar. Birlikte konaklar, birlikte otururlar. Hatta emanet alır, emanet bırakırlar. Sonra

geldikleri gibi dönerler geri. Karısı adama inanmaz. O, üç günün hesabını sorar. Hatta işi büyütür, kadıya çıkar.

Bu yalancıyla yaşamak istemiyorum! der. Yok efendim hacca gitmiş de, tavaf etmiş de, zemzem içmiş de... Bir

sürü maval işte

Kadı Mahmud önce adamcağızı, sonra Eskici Mehmed Dedeyi dinler. İkisi de üç aşağı, beş yukarı aynı şeyleri

söylerler. Bir anda şeytanı iklim iklim dolaştıran Allah, sevdiklerini de gezdirmeye kaadirdir!

TEKKEYE GELEN KADI

Nihayet Bursalı hacılar döner, hadiseyi doğrularlar. Kadı Mahmud bir hoş olur. Makam, mertebe gülünç gelir

gözüne. O saatte gemileri yakar, niyetlenir dervişliğe. Önce Eskici Mehmed Dedenin kapısını çalar. Ama

mübarek senin nasibin bizden değil! der, Üftade hazretlerine gitsen gerek!

Kadı Mahmud adamlarına tiz atım hazırlansın! der, kurulur eyere. Üftade Hazretlerinin dergâhına yaklaştığı

sırada atının ayakları kayalara saplanır. Gelgelelim, henüz yaşadıklarını muhakeme edecek halde değildir. Atı

bırakır, yürür kapıya. Karşısına ilk çıkana Ben! der, Bursa kadısıyım. Geldiğimi söyleyin, Şeyh Üftadeyi

göreceğim! Kapıdaki yaşlı derviş önce acı acı güler, sonra Üftade benim evladım! der, Ama bu kapı yokluk

kapısıdır, eğer malını, mülkünü, itibarını, rütbeni silemeyeceksen var git işine. Kadı Mahmut mahçup ve

pişmandır. Üftade Hazretleri kadife gibi yumuşak bir sesle devam eder: Bak yavrum bu yol çilelidir, görmüyor

musun atın bile döndü geriye!

ZOR İMTİHAN

Bunlar ne mânâlı sözler, bu ne içe işleyici sestir. İşte o an tevhid denizine yelken açar, sıyrılır yalan dünyanın

girdaplarından. Bu huzur hiç bitmese der. Ama şimdi çetin imtihanlar bekler onu.

Koca Kadı, denilen herşeyi yapar, mesela sırmalı kaftanıyla mahalle mahalle dolaşır ciğer satar. Peşinde

yalınayak veledler, arsız kediler.

Alay edenler, fıkır fıkır gülenler. Eski memurları deli mi ne? derler. Ama o direndikçe üstüne yürür, nefsinin

burnunu sürter yerlere.

İşte helâları temizlediği günlerden birinde avluyu bir davul sesi doldurur, sonra tellâlın gür sesi duyulur.

Bursaya atanan yeni kadıyı ilan ederler. Bir şaşaa, bir depdebe, bir gulgule...

Alçak nefis diklenmek ister. Sen sürün bakalım der, Elin oğlu bıraktığın makama oturdu bile! Ama o

vesvelere güler geçer, Boşversene! der, Sen buna lâyıksın. Hatta buna bile lâyık değilsin ama...

İşte, tam o an ufuklar görünür, gökler duvak duvak açılır. Kalbine anlatılmaz bir huzur ve sürur dolar. Üftade

hazretleri develer yükü kitabın veremeyeceğini bir bakışıyla talebesinin kalbine nakşeder. Artık bulutların üstünü,

yerin altını görür, zikreden zerreleri işitir. İşte bu yüzden çimlere basamaz, çiçekleri koparamaz.

Ve Sivrihisarlı Kadı Mahmud, Aziz Mahmud Hüdayi olur. Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri, hocasına çok hizmet

eder, ömrünün son demlerinde yanında olur, duasını alır. Üftade Hazretleri öylesine hoşnut olurlar ki

anlatılamaz. Hatta açar ellerini Allah ne muradın varsa versin der, Padişahlar ardınca yürüsün e mi?

Hocamın duası yerine gelsin

Bir gün Sultan Ahmed Han yolda Hüdayi Hazretlerine rastlar, derhal atından inip eyeri gösterir. Efendim

buyurmaz mısınız? Talebeleri Hüdayi Hazretleri gibi mütevazı bir velinin bu teklifi reddedeceğini sanır. Ancak

Hudayi Hazretleri hayvana biner, Koca Padişahı ardından yürütür. Ama birkaç adım ya gider, ya gitmez iner.

Bunu sırf hocamın duası yerine gelsin diye yaptım der, Yoksa Padişahımın atına binmek ne haddime!

Hüdayi Hazretleri hocasının vefatı üzerine Hoca Saadettinin tavsiyelerine uyar, İstanbuLa yerleşir. Küçük

Ayasofya tekkesinde talebe okutur. Sonra Fatih Medreselerinde fıkh, hadis, tefsir dersleri verir. Ama onun

gönlünde sevenleri ile başbaşa olacağı bir tekke yatar. Üsküdarda bir arazi alır ve gönlüne göre bir dergâh

kurar. İstanbullular akın akın sohbetine koşar, himmetine kavuşurlar. Gel zaman, git zaman namı ötelere yayılır.

Tam dört sultan (III. Murat, III. Mehmed, II. Osman ve IV. Murat Han) eşiğine gelir, diz çökerler yanıbaşına.

Mübarek, o güçlü feraseti ile onlara gölge olur. Kâh tedbir gösterir, kâh hedef çizer. Ferhat Paşa ile birlikte İran

seferine katılır, askeri zafere inandırır.

Gün gelir Hüdayi dergâhı Hakk aşıklarına yetmez olur. Mübarek derslerini Sultanahmed Camiine taşır. Ancak

koca cami dahi dar gelir. I. Ahmed Han bir gece çok sıkınılıdır. Ruyasında Avusturya kralı ile güreşir, lâkin sırt

üstü yere düşer. Görünüşte kabus gibi bir şeydir. Büyük bir telâşla rüyasını yazar ve Hüdayi dergahına yollar.

Ancak Aziz Mahmud Hazretleri ulağı kapıda karşılar pusulayı okumadan cevabi mektubu sıkıştırır eline. Onun

tabirine göre toprak kuvvet demektir. Sırtının yere değmesi arkalarında ki himmete işarettir. Hulasa zafer

bizimdir. Nitekim zaman büyük veliyi haklı çıkarır. Osmanlı muzaffer olur.

ALTIN MI İSTİYORSUN, AL!

Aziz Mahmud Hazretlerine hanım olmak kolay değildir. Zira mübarek elindekini avucundakini dağıtır ve fukara

gibi yaşar. Kadıncağız hamiledir ama karnını bile doyuramaz. Ev rutubetli ve soğuktur, dahası ne yemek yağı

vardır, ne kandilin yağı. Bir gün kadının gırtlağına gelir. Yetti gayri! der, sen tut Bursa Kadılığı gibi bir makamı

bırak, malını mülkünü ona, buna dağıt. Sonra köleler gibi sürün. Bebeğimizi saracak çaputumuz bile yok.

Yaptığın iş mi yani? Aziz Mahmud Hüdayi sesini çıkarmaz, sadece mânâlı mânâlı güler. İşte tam o sıra kapı

çalınır. Sarayağaları altın dolu torbaları eşiğe bırakırlar. Sultanımız Efendimiz, ellerinizden öpüyorlar derler,

Hadiseler aynen tabirinizdeki gibi gelişti. Lütfen, bunları kabul edin, sevindirin bizi! Hanımı mahçup ve

pişmandır. Eh, o altınlar da geldiği gibi gider tabii, anında bulur yerini. Üsküdar garibi bol semttir, fukara bol bol

sebeblenir.

DALGALAR KUBBE KUBBE

Sultanahmet Camiinin açılacağı gün cuma hutbesini okuma şerefi Aziz Mahmut Hüdayi Hazretlerine verilir.

Ancak o gün deniz kabına sığmaz, rüzgar kamçı kamçı dolanır. Dalgalar kubbe kubbe gelir, sahili döverler. Sular

zeminde patlarlar gülle gibi. Ama Hüdayi Hazretleri fırtınaya aldırmaz, Sarayburnuna doğru açılırlar. Teknenin

geçtiği yerde derya sütliman olur. Talebeleri ardısıra ilerler, adeta tünelden geçerler.

İşte bu ehline aşikar yol zaman zaman sandalcılar tarafından kullanılır. Hoş, Üsküdarlı kayıkçıların tamamı ona

intisaplıdır. Netameli havalarda Ya Rabbi şeyhimin hatırına der, sığınırlar Hüdayi yoluna. Sözkonusu geçit

daima sakin, daima emindir.

İŞTE KERAMET

Hüdayi Hazretleri bir gün saraydadır. Feyzli bir sohbetin ardından namaz vakti girer. Mübarek taze bir abdest

almaya niyetlenirler. Sultan Ahmet koşar ibrik getirir. Şehzadeler seccadeleri sererler. Valide Sultan kafes

arkasında peşkir hazırlar. Kadıncağız kalbinden Ah der, Ah mübareğin bir kerametini göreydim. Aziz Mahmud

Hüdayi Hazretlerine malum olur. Hayret! buyururlar, Bazıları hâlâ keramet görmek istiyor. Koca Halife-i rûy-i

zemin bizim gibi bir garibe ibrik tutsunlar, muhterem anneleri peşkir hazırlasınlar. Bundan âlâ keramet mi olur.

ÖLECEKLERİNİ BİLSİNLER

Birgün padişah, Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerinden dua ister. Mübarek ellerini açar Ya Rabbi bizi sevenler,

denizde boğulmasınlar, yaşlılıklarında muhtaç olmasınlar, imanlarını kurtararak ölsünler ve öleceklerini bilsinler!

diye dua eder.

Ahmed Han, ömrünün son günlerinde meçhul kimselere selam vermeye başlar. Neler oluyor? diye

soranlara, Hayret! der, Görmüyor musunuz? Sahabenin büyükleri ve Hülefa-i Raşidin yanımızdalar. Bana

hazırlan diyorlar. Yarın Efendimize gidecekmişiz.

Mübârek nice hazırlanır, onu bilemiyoruz. Ama bildiğimiz o ki ertesi gün kavuşur özlediklerine.

Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri Üsküdar'da kendi adını taşıyan dergâhın bahçesinde medfundur.SELAM VE DUA ILE
Ekleme Tarihi: 04.09.2006 - 20:48
Bu mesajı bildir   recepholding üyenin diğer mesajları recepholding`in Profili recepholding Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları göster
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
 AZİZ MAHMUD HÜDAYİ HAZRETLERİ
recepholding 04.09.2006 - 20:48
 AZİZ MAHMUD HÜDAYİ HAZRETLERİ
fosaloglu 04.09.2006 - 20:51
 Ne güzel insanlar...
khayr 04.09.2006 - 21:01
 aziz mahmut hüdayi hz DUASI
cristiano 04.09.2006 - 21:03
 AZİZ MAHMUD HÜDAYİ HAZRETLERİ
sahra_yagmur 04.09.2006 - 22:06
 RE:
Havz-i Kevser 05.09.2006 - 19:38
 AZİZ MAHMUD HÜDAYİ HAZRETLERİ
recepholding 05.09.2006 - 20:40
 AZİZ MAHMUD HÜDAYİ HAZRETLERİ
astaravista253 06.09.2006 - 14:29
 RECEP HOLDİNG ABİM
PRENSES_0656 06.09.2006 - 14:38

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1602 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
sabrikucukseren (61), Simsek61 (41), dido (41), xserpilx (40), cezabel (52), ahmetcotur (49), ARES (60), alacali_sevim (59), mfilizfidan (41), CILGINPiLOT1 (46), sultan53 (48), ahunal31 (53), musavi (60), adem51 (50), omerpolat04 (35), Bayram-25 (51), ASK (38), medineyevaramad.. (35), Sinan_iht (38), banckal (39), sülü (39), islaminsesi (37), talhardty (52), mmy55 (42), allahbirdir (35), ismer (46), aykiz833 (41), batil (43), sedat1965 (59)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.70951 saniyede açıldı