 |
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
 |
kemal55 |
|
|
Gunumuzde ne yapmak lazim |
|
|
Misafir
|
|
Kayıt Tarihi: 24.05.2025
|
En Son On:
|
Cinsiyeti: -----
|
|
selamun aleykum
Degerli hocam dinimizde evli iken zina eden kisiler recm olurlar.Ama su anda bunu yapacak bir yonetim yok. Peki bu kisiler recm olmadigina gore yapmis oldugu tevbeler ibadetler nasil olacak.Yoksa bu insanlar hayat boyu umutsuzmu yasayacaklar. Tevbeleri kabul olunmucakmi bunlarin.Seriat duzeni olmayan ulkelerde,bu kotu fiili yapan ve recm yapilmayan insanlar ne olacak.Bugibi insanlar ne yapmali umutsuzca ecelinin gelmesinimi beklemeli.Bu gibi durumlarda islam alimlerinin gorusleri nelerdir.
|
Ekleme Tarihi: 16.05.2006 - 01:30 |
|
|
|
64 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 11.09.2005
|
En Son On: 26.10.2007 - 10:41
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
İslâmın hıristiyanlıktan önemli bir farkı da ibâdet, duâ ve tevbe (günahlardan vazgeçme ve Allah'tan affedilmesini dileme) konusundaki aracılık meselesidir. İslâm bu konularda aracıyı ortadan kaldırmış, ibâdet, duâ ve tevbede kul ile Rabbi'ni başbaşa bırakmıştır. Cemâatle namazda imam vardır; ancak imam aracı değil, toplu ibâdette düzenleyici, düzeni ve birliği sağlayıcıdır. Cemâatle namaz kılarken her ferd -bizzat kendisi- Allah'ına ibâdet etmektedir; ancak bu ibâdet, diğer müslümanlarla aynı zamanda ve birlikte yapılmakta, böylece heyecan, huzur ve sevabın artması sağlanmaktadır. İmam cemâatten biridir, onun farklı bir özelliği, bir kudsiyeti, bir sınıfı yoktur. Cemâat içinde dini en fazla bilen, Kur'ân-ı Kerîm'i en güzel okuyan ve en iyi ahlâkı temsil eden kişi öne geçer, namazı kıldırır. Kulun, ibâdet, duâ ve tevbesini yaparken aracıya ihtiyacı bulunmadığını, bunları Allah'ına doğrudan yapması gerektiğini bildiren sayısız âyet ve hadisten şöyle bir demet sunmak mümkündür:
"Kullarım sana beni sorduklarında (onlara bildir ki) ben kendilerine çok yakınım. Bana duâ ettiğinde duâcının duâsına karşılık veririm. Bu sebeple onlar da benim dâvetime kulak versin, bana iman etsinler ki doğru yolu bulalar." (Bakara: 2/186).
Hûd sûresinde, geçmiş ümmetlerden ve bunlara gönderilen peygamberlerin esasları aynı olan tebliğ ve çağrılarından bahsedilirken Sâlih Peygamber'in ağzından şöyle buyurulmaktadır: "O sizi topraktan yarattı ve orada size hayat verdi. Şu halde O'ndan bağışlanmayı dileyin ve O'na tövbe edin. Hiç şüphe yok ki Rabbim size çok yakındır ve duâlarınıza karşılık vermektedir." (Hûd:11/61).
"Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana duâ edin size karşılık vereyim. Bana kulluğu kibirlerine yediremeyenler küçülerek cehenneme gireceklerdir." (Mümin:40/60).
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Eğer siz gühah işlemez olsaydınız Allah başka insanlar yaratır, onlar günah işlerler, kendisi de onları bağışlardı." (Müslim, Tevbe,9)
Bir kudsî hadiste birkaç defa şu ifade tekrarlanmıştır: Durmadan tevbe edip tekrar günah işleyen kul, "Rabbim, günahımı bağışla!" deyince Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Kulum bir günah işledi, arkasından günahı bağışlayan, günahı cezalandıran bir Rabbi'nin var olduğunu bildi (ve O'na yönelerek tevbe etti), ne yapmış olursan ol, seni bağışladım!" (Müslim, Tevbe, 29).
Ashâbdan birisi, mahremi olmayan bir kadını öpmüş, sonra da işlediği günahtan dolayı pişmanlık duymuş, nasıl telâfi edeceğini sormak üzere Rasûlullah'a gelmiş, olayı kendilerine anlatmıştı. Bu münasebetle şu âyet nazil oldu: "Gündüzün iki tarafında (sabah, öğle ve akşam) ve gecenin de yakın saatlerinde (akşam ve yatsı) namazı kıl; çünkü iyilikler, kötülükleri giderir. Bu öğüde kulak verenlere bir hatırlatmadır!" (Hûd 11/114; Müslim, Tevbe, 39).
Son olarak zikredilen hadis sorunun ikinci kısmına da kısmen cevap olmaktadır. İslâma göre bir insanın işlediği günah ne kadar büyük olursa olsun affedilebilir, Allah tarafından bağışlanabilir. Bağışlamanın sebepsiz olması mümkündür; çünkü Allah'ın iradesi için sebep gerekli değildir. Ancak yine O'nun bildirdiğine göre bağışlanmanın sebepleri, yolları şunlardır:
a) Günah, kul hakkına tecavüz şeklinde olmuş ise bu hak geri verilecektir. Sahipleri bilinmeyen veya bulunamayan kul hakları, onlar adına fukaraya verilecek, amme hizmetlerine sarfedilecektir.
b) Günahtan dolayı pişmanlık duyulacak ve affetmesi için Allah'a yalvarılacaktır.
c) Bunlardan başka -yukarıdaki âyet meâlinden anlaşıldığı üzere- iyilikler (hasenât); yani İslâmda iyi, güzel, makbul, sevaplı sayılan davranışlar (ibâdetler, fakirlere ve çaresizlere yardım, insanlara Allah rızası için hizmet, hatta hayvanlara yardım) Allah'ın günahları bağışlamasına sebep ve vesile teşkil etmektedir.
d) Nihayet kulun başına gelen çeşitli belâ, musibet, âfet, zarar, hastalık vesaire de sabırla karşılandığı takdirde insanların işlediği günahlara keffâret olmakta, bunların bağışlanmasını sağlamaktadır.
bu cevab H.KARAMAN hocamizin sayfasindan alinti yapilmistir. umarim faydali olur.
|
Ekleme Tarihi: 16.05.2006 - 16:53 |
|
|
|
 |
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hasanelm (55), _gazel_ (34), feza (48), nihat surgun (56), Rabbanice (47), kuzpinar (46), alex (39), rümeyza (51), flash.gs (41), xbüþrax (32), gelisimci (45), ranaezgi (43), xxsevgixx (52), ömeru-l faruk (46), maviboncuk1988 (37), Selman-i Farisi (42), evvelim (51), Engin1 (41), avci11 (54), nur1982 (43), koksal06 (55), ergenekon58 (60), M. Emin (60), mak99 (53), furkancanpolat (46), meergin (53), osmanhan1 (48), seyma1987 (38), RahLee (38), zöhre (44) |
|
|
|
 |
|
|