0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » O ERLER Kİ ŞEHADET ERLERİ

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
musab05 su an offline musab05  
Themenicon    O ERLER Kİ ŞEHADET ERLERİ

251 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.04.2006
En Son On: 30.05.2009 - 22:53
Cinsiyeti: Erkek 


ŞEHİD BİLAL YALDIZCI

( 25 EKİM 1987 )

"... 'Bilal ölmüş' derlerse sakın inanma ana... Bil ki ben şehid olmuşumdur... Şehidler ölmez ana !.."

Şehidin Kardeşi Zuhal Yaldızcı Anlatıyor:l
"Ağbim Bilal l967 yılında İzmir'in Ödemiş ilçesinde dünyaya geldi. Ağbimden bir yaş küçük Ablam Nihal ve en küçükleri ben Zuhal olmak üzere üç kardeşiz. 'Kardeşiniz' diyorum, çünkü O'nun şehid olması ebedi olarak aramızdan ayrılması demek değildir. Bilakis ağbimizi cismen yanımızda olmasa da manen her an aramızda hissediyoruz.
Ailemizin tek erkek evladı olması sebebiyle annem ve babam abimin üzerine çok düşüyorlardı. Onu toplum içerisinde belli bir mevkiye ulaştırmak istiyorlardı. Abimin içinde duyduğu düşünce ve hisleri anlayamadıkları için Abim, annem ve babam gibi düşünen daha nice ana ve babaları "Sözde müslümanlar" olarak nitelendiriyordu.
Onun lise yılları döneminde vermiş olduğu mücadeleler, kendi çevremizde ve ailemde büyük şaşkınlıklar meydana getiriyordu.
Birgün eve gece yarısı geldi. Hepimiz merak içerisinde onu bekliyorduk. O ise gayet rahatlıkla içeriye girdi. Zaten meraktan iyice yorgun düşen annem ağbimi sorularla boğdu. Biz başına bir iş gelmesinden korkuyorduk. Fakat hiç ummadığımız bir cevapla karşılaştık. Diyordu ki "Anneciğim şu anda Kabristandan geliyorum. Bu yaptığım şeyi 6 aydır sürekli yapıyorum. çünkj içimdeki ölüm korkusunu yenebilmekti amacım. Gördüm ki doktoru, avukatı, zengini, fakiri hepsi bir arada ses çıkarmamacasına yatıyorlar... Ağbimin şehid haberi geldikten sonra müdürlük yaptığı kursun masasında küçük bir not bulundu "Allah'a şükür ölüm korkusunu yendim..." diye. .
Yine bir pazar günü dört arkadaşıyla birlikte Ödemiş'in bilinen bir dağı, Bozdağ'ına araba yolunu bırakarak, dağa tırmanarak çıkmışlar. Ağbimin böyle yapmaktaki amacı, Afganistan'a gittiğinde, orada Hindikuş dağlannda yürümekte zorluk çekmemek içindi.
"Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir:' hadisini kendine şiar edinmişti. Kendi hissettiklerini ve düşündüklerini müslüman kardeşlerine de yansıtabilmek için çok mücadele veriyordu.
Nihayet birgün vermek istediği mücadele fiiliyata dönüştü. Artık kendisi Türkiye'nin debdebeli hayatı içerisinde değildi. Afganistan'da şehid kanı kokan o topraklarda, mücahid kardeşleriyle aynı payı paylaşıyordu. Tabi biz bundan bihaberdik. Evden ayrılırken bize, Pakistan'a, İslam Üniversitesi'ne okumaya gidiyorum diyerek malumat vermişti. Biz O'nu okuyor düşünürken, Ağbimin Afganistan'da, Hindikuş dağlarında, Allah yolunda şehid düştüğü ve kanlı elbiseleriyle toprağa defnedildiği haberi ulaştı. Sonradan öğrendiğimize göre Ağbimin katılmış olduğu operasyonun yapıldığı bölgeye daha önceleri, Hindikuş dağlarından yürüyerek 24 günde gidiliyormuş. Garnizonun fethiyle 24 günlük yol bir haftaya düşürülmüş. Bu zorlu ve güç operasyonda şehid düşen mücahidlerden biri de canım ağbim Bilal Yaldızcı idi.
Ağbimin İslam davasını bizim omuzlarımıza yüklemesi ben içine kapanık kardeşini çok etkilemişti. Ramazanda ilk defa cemaate sohbete çıkmıştım ve 'Yarabbi her' adımıma 70 şehit sevabı ver' diye, arzu ederek gitmiştim, eve döndüğümde yorgunlukla uyuya kalmıştım. Ve rüyamda canım ağbimi gördüm. Ağbimin kabrini ziyaret için Afganistan'a gitmiştik ve kabrini açtırmayı düşünüyorduk. Yanımızda bir Afganlı mücahid vardı. Kabri açtığımızda kabir bomboştu. Ve hepimiz şok olmuştuk. Üzülüp düşünceye dalınca baktık ki gök yüzünden nur şeklinde bir şey kabre doğru inip kabri genişletti. Ve aynı cennet manzarasını andırır hale geldi. Ve o nur ağbimin cismini alıverdi.
Bize diyordu ki “Anneciğim kardeşlerim ve babacığım, beni aradınız geldiniz gelin oturun sizlerle kucaklaşayım hasret gidereyim'... Ve biz de çok şaşkındık. En önemlisi daha yeni kurşun yarası almış gibi sıcacık taze kanları sızıyordu. Ağbim kabirden çıkarak anneme sarıldı sonra babama sanldı sıra bana geldi ben cesaret edemedim, tereddüt ettim. Ağbim benim bu durumumu anlamış olacak ki 'Kardeşim sakın öyle düşünme bana sarılın ki bu kanlarım sizin elbiselerinize bulaşsın yarın kıyamet gününde sizleri o kanlarınızIa tanıyabileyim... O kan sizlere şahitlik edecek' diye tatlı bir nasihatten sonra kucaklaşıp hasret giderdik. Ve birden kabir eski durumuna geldi açık bir şekilde bir anlığına gerçekleri yaşadık orada.
Daha sonra manevi bir halde anneme ziyarete falan gelip ona birçok şeyler anlatmaya çalışıyordu. Manen.
Cenab-ı Allah şefaatinden tüm müminleri ayırmasın..."


Devamı gelecek....
Ekleme Tarihi: 30.04.2006 - 08:21
Bu mesajı bildir   musab05 üyenin diğer mesajları musab05`in Profili musab05 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
musab05 su an offline musab05  

251 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.04.2006
En Son On: 30.05.2009 - 22:53
Cinsiyeti: Erkek 
BİLAL’IN AİLESİNE YAZDIGI SON MEKTUP...
"Hamd ezeli ve ebedi, Rahman ve Rahim olan Allah'a... Salat ve
selam O'nun resulü, tek hayat önderimiz Hz. Muhammed (sav)'e, al
ve ashabına ve O'nun yolunda giden inananlara.
Sevgili anneciğim ve babacığım ve kardeşlerim,
Bugün Pakistan'a geleli iki buçuk ayı geçti. Şu anda Afganistana
doğru 'yola çıkmayı bekliyoruz. Biraz sonra hareket edeceğiz. Allah (cc) niyetimi halis, ayaklarımı hak yol üzere sabit kılsın.
Fırsattan istifade bunları yazıyorum. Bunu artık bir mektup mu kabul edersiniz yoksa bir vasiyet mi nasıl dilerseniz.
Afganistan'da gitmeyi planladığımız yer İşkemiş-Tahhar bölgeleri. Afganistan ile Rusya'yı birbirinden ayıran Amu Derya kıyısında bu yerler. Buraya gidebilmemiz içjn 25 gün yol yürüyoruz. Yanımda bir Türk arkadaş daha var. Bu arkadaşla daha önce de Kunar cephesine gittik. Bunları yazıyorum ama bunlar boş şeyler. Asıl yazmak istediğim Babacığım, nasibimde gidip dönmemek, Peygamberlikten sonra en büyük mertebe şehidlik var ise ki inşaallah vardır, sizin yapacağınız Allah'ın takdirine rıza göstermek, boyun eğmek, kesinlikle isyana yönelmemektir.
Şimdiye kadar islam'ın edebiyatını yapan bizler, artık gerçeğe
yönelmek zorundayız. Gerçek ne kadar acı olsa da.
Sevgili anneceğim; biliyorum üniversiteye giremedim. Sizlerin
boynunu buruk bıraktım.
Sevgili kardeşlerim NihaI ve Zuhal; benim sizlerden isteğim İslam'ı öğrenip onu hayatınıza tatbik etmeye çalışmanızdır. Kafirin hakim olduğu yerde cİhad kadın-erkek her müslümana farzı ayındır. Bunun şuuruna vararak hareket ediniz. çeyiz-meyiz bunlar boşşeyler. Dünyaya değer vermeyin. Daha önce cepheye gittiğimde gördüm ki dünya boş, dünya yalan. Ölümün kokusunu duyunca insan telaşlanıyor. İşte 'şu ibadeti yapamadım işte şu olmadı vs.' Hiç demiyor ki, 'evimin badanasını yaptıramadan gideceğim, tüh şu masa örtüsünü yapamadan gidiyorum.' Onun için kardeşlerim İslam'a sıkısarılın. Ve birbirinizden sakın kopmayın. Ağbinize de geçmiş günahlarının affı için dua edin.
Ödemiş'teki diğer akrabalar, tanıdıklar özellikle Hasan Ağbim haklarını helal etsinler. Ben herkese hakkımı helal ediyorum.
Not: Bu mektup ben şehid olursam sizlere gönderilecektir:'

Devamı gelecek
Ekleme Tarihi: 30.04.2006 - 18:03
Bu mesajı bildir   musab05 üyenin diğer mesajları musab05`in Profili musab05 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
musab05 su an offline musab05  
buyrun buda MP3 ü

251 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.04.2006
En Son On: 30.05.2009 - 22:53
Cinsiyeti: Erkek 
Buda şehid kardeşimize yapılmış bir ezgi,



Bilal öldü derler ise sakın inanma anne,


Çünkü ben şehid olmuşum şehidler ölmez anne


BURAYI TIKLA İNDİR
Ekleme Tarihi: 04.05.2006 - 06:43
Bu mesajı bildir   musab05 üyenin diğer mesajları musab05`in Profili musab05 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
musab05 su an offline musab05  
Sehit Adil Balat

251 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.04.2006
En Son On: 30.05.2009 - 22:53
Cinsiyeti: Erkek 



ADİL BALAT


( 17 Eylül 1992 )


1967 yılında BİNGÖL'de ilkögrenimini cumhuriyet ilkokulunda,
Orta ögrenimini Merkez ortaokulunda tamamladı...
Lise ögrenimini ikinci sınıftan terkeden Adil kardeşimiz ağırbaşlı, sakin, çevresiyle iyi geçinen ve yapı itibarıyla da kimseye boyun egmeyen birisi idi. Uzakdogu sporları üzerine çalışması vardı. Yine kendisi gibi bir şehid olan Edip Sadioğlu ile Arabistan'da çalışırken tanışmış ve O'nunla Afganistan' a gitmeye ugraşmış fakat nasip olmamıştı. Bilahare ise iki arkadaş Bingölde karşılaşınca Adil, Edip ile birlikte Bosna'ya gitmeye karar verdi...



Uzun süre cahili bir yaşantı içerisinde bulunmasına ragmen Bosnaya gitmeden kısa bir süre önce İslam'ı yaşamaya başlayan Adil Balat 17 Eylül 1992 günü Mostar yolu üzerinde kendisinin de içinde bulundugu konvoya isabet eden bombadan sıçrayan şarapnel parçalarıyla ruhunu teslim ediyordu.



Adil kardeşimiz şehadete ulaştıgında henüz 7 aylık evliydi ve samimiyeti O'nu cihad'dan alıkoymamıştı.
Şehidimizin annesi anlatıyor:Bosnaya savaşa gideceğinden haberim yoktu... Almanyaya gideceğini oraya gidemezse Bosnada kalacağını söyledi. Belki de bizim engelolmamızdan korkuyordu. Giderken bir daha gelmeyeceğini ve hakkını helal etmemi söyledi... Şunu söyleyeyim ki benim oğlum gibi şehadeti isteyene Allah nasip etsin. Bugün benim oğlum yarın sizler ve sİzin evlatlarınız şehid olacak ki ıslam gelsin...




Ve hanımının sözleri: "8 aylık evliyiz... 4 aylık da hamileyim. Sonradan ögrendiğime göre arkadaşları Ona sen gelme evlisin hanımın var demelerine rağmen O dört hanımım olsa yine geleceğim demiş... Ben genç mücahidelere şunu söylemek istiyorum: Ne mutlu onlara ki şehid hanımı oluyorlar. Istediğim ise kocalannı cihaddan men edeceklerine teşvik etmeleridir.


Allah cümle müslümanlan bu yoldan ayırmasın...
Ekleme Tarihi: 16.05.2006 - 15:57
Bu mesajı bildir   musab05 üyenin diğer mesajları musab05`in Profili musab05 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
musab05 su an offline musab05  

251 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.04.2006
En Son On: 30.05.2009 - 22:53
Cinsiyeti: Erkek 
ADİL TORUN
( 6 Temmuz 1993 )

Adil Torun,1970 yılında Erzincanın Tercan ilçesine bağlı Beşgöze Köyünde doğdu. 1980 yılında Erzincan İmam-Hatip Lisesine kaydoldu. Okulunu başarılı bir şekilde 1987de bitirdi. 1989 yılında İmamlık görevini yapmaya başİadı. 1991'den beri Kemaliye'nin Başbağlar köyünde görev yapıyordu.

6 Temmuz günü Adil Torun, minareye çıkmış akşam ezanını okurken dört defa Allahu Ekber demişti. Eşhedü en la ilahe derken ezan yarıda kalmıştı. Ağzından sıkılan kurşunla. "Ben döşek üzerinde ölmekten korkuyorum" diyen Adil hoca, özlediğine kavuşmuştu, zalimlerin kurşunlanyla... Rabbine lebbeyk dedi. Kendisini tanıyanları ve müslümanları yasa boğdu.
Erzincanlı müslümanlar Adil Hocanın şehadetini 7 Temmuz günü sabah vakti öğrendiler. Şehidlerini almak için yola koyuldular. Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra katliamın yapıldığı köye yakın olan Başpınar nahiyesine gittiklerinde. köy hizmetlerine ait olan kamyonlarla cenazeler getiriliyordu. Müslümanlar Şehid Adil hocanın cenazesini oradaki cenazelerin arasından aldılar.


Mübarek Şehid şehadetin mutluluğunu tadıyordu. Kardeşlerine tebessüm ederek onları da arkasından bekliyordu. Kutlu yolculuğa onları da davet ediyordu. Şehidin simasından bunları anlamamak imkansızdı.
Şehid Adil Hoca oradan alınarak Erzincan merkeze getirildi. Kendisine karşı son vazifelerini yapmak için hazırlıklara başladılar. Diğer yörelerdeki müslümanlar haberdar edildi. Kolluk kuvvetleri olayı sezinlediklerinden dolayı sıkı güvenlik önlemleri almaya başladılar. Cenaze namazı kıldırıldıktan sonra şehidimiz, doğum yeri olan Erzincanın Tercan ilçesine götürülüp defnedildi.
Adil Hocanın şehadeti, müslüman nezdinde büyük bir kayıptır. Ama o toprağa girip filizlenecek, dal budak salacak ve bereketli olacak olan bir tohumdur. İnşaaIlah onun şahsiyeti, samimiyeti ve İslami mücadelesi tüm müslümanlara örnek olacaktır. O ölümü ölümsüzleştirmekte bizlere bir meşale olmuştur.

- Adil Toruna İşkence de Edilmişti.
Çeşitli vesilelerle Adil Torunla görüşen, Hüseyin Hoca, şehidin cenazesini yıkarken, vücudunda işkence izleri var mıydı, sorusuna şu cevabı vermiştir:
- "Evet işkence yapılmıştı. Onu ben yıkadım. Kolu üç yerden kesiImişti. Yüzüne çok fazla vurdukları için yüzü gözü morarmıştı, şişikler vardı. Kurşun ağzından sıkılmıştı.
Adili ezan okurken vurmuşlar. Hatta köye, mikrofondan anons yapmaya zorlamışlar, O ise bunu reddetmişti. Canilere boyun eğmemişti'" dıyor Hüseyin Hoca.

Şehid Adil Torunun İslami mücadelesi ve şahsiyeti
Adil hoca İmam hatip Lisesini bitirdikten sonra şuurlanmaya başladı. Kendisine öğretilen ve halk bazında yaşanan İslamın gerçek İslam olmadığını, bozulmuş, hurafe ve bidatlerin karışmış olduğu bir İslam olduğunu gördü. İşte bu noktadan hareketle gerçek İslamı öğrenmek için gayret etmeye başladı. Şuurlu müslümanlarla görüşüp onlardan İslamı öğreniyordu. Sahih kaynaklardan besleniyordu. Her yöredeki insanları ziyaret ediyor. İslamın tüm hayata hakim olması için gayret sarfediyordu. İnandıklarını tüm benliğinde yaşamaya çalışıyor ve ihlasıyla bunu ortaya koyuyordu.

Yüklenmiş olduğu sorumluluğu en güzel bir şekilde yerine getirdi. Yapmadığı bir şeyi başkasından istemezdi. Kendi nefsinde uygulamadığı İslami bir vasfı kardeşlerine tavsiye etmezdi. Şehidin en önemli özelliği çok okuması ve okumak şartıyla aldığı kitapları başkasına vermesi idi. Görev yaptığı köyde, halkı bir araya getirip İslami sohbetler yapıyor, çocuklara Kuran öğretiyordu. İnsanlara, tek kurtuluşun İslamla mümkün olacağını anlatıyordu. Dünya coğrafyasında müslümanların çekmiş olduğu ızdırap ve çileler Adil Hocanın içini kemiriyordu. Hatta Bosnaya şehid olmak için gideceğini dahi söylüyordu ve nihayetinde arzuladığı şehadete ve Rabbine kavuştu.


Şehid Adil Hocanın yakın arkadaşı, Ömer Kaya ise, Onun yaşantısının, gayesi hakkında da şunları söylüyordu:

"O kısa süren bu yaşantısı sırasında İslamı yaşamayı, yaşatmayı ve anlatmayı kendisine meslek edinmişti. Bugünün insanının hangi boyutlarda bir sürüleştirme süreci içerisine düşürüldüğünü bildiği için müslümanların tebliğ faaliyetlerinde çok aktif olması gerektiğine inanırdı. Bunun için de sosyal yönden çekingen değil, atılgan olması gerektiğini söylerdi. Kendisi müslümanların zayıf olduğu bu alanda çok aktif olabilmiştir. Onun yelpazesi çok genişti. Her düşünceden olan insanlarla konuşur ve görüşürdü. Düşüncelerinden dolayı insanlardan uzaklaşmaz ve sık sık ziyaretlerine giderdi. Tevhidi düşüncenin Resulullah döneminde, Rasulün yaptığı gibi yapılarak, insanların ayaklarına kadar gidilerek anlatılması gerektiğini yaşantısıyla gösteriyordu. İnsanlarla çok rahat ilişki kurabilirdi. Bir bakarsınız yanında bir çocuk veya bir dede yada genç bir kişi. Bu kişilerle sohbet eder ve sık sık kitap verirdi. Kendi elindeki imkanları iyi kullanırdı. Mesela onun evi bir kütüphane, bir medrese veya sohbet edilecek bir yer olarak kullanılabiliyordu. Onun köyde olmasına gerek yoktur. Kapısı her zaman açıktır. Her isteyen istediği saatte onun evine gidebilir, kitap okuyabilir, veya kaset dinleyebilirdi. Kardeşimiz bekardı. İslami bilincin yerleştirilmesinde insanları okumaya ve araştırmaya sevketmenin önemli olduğuna inandığı için insanlara bu imkanı da kendisi hazırlardı.


Müslümanlara pratik bir yarar getirmeyecek konuları tartışmaktan kaçınmıştır. Herhangi bir İslami konuda konuşurken sakin ve yapıcı olmaya dikkat ederdi. K. Kerimde Allah (c.c.) "Niçin yapmadığınız şeyi söylersiniz" diye bizleri uyarmaktadır. Şehid kardeşimiz bu uyarıya elinden geldiği kadar uymaya çalışırdı: Mesela Onun şu sözü ve tavrı çok önemlidir. ((Bir gün sabah namazını kılmasam bir ay kimseye namazdan bahsetmiyorum?' Evet bu, lafta iş dengesidir. Bu dengeye müslümanlar ne kadar da muhtaçtır.
"Döşek üzerinde ölmekten korkuyorum» sözü müslümanların rahata mı talip, yoksa zora mı talip olmaları gerektiğini gösteriyor. Kardeşimiz Bosna-Hersekte müslümanların çektikleri çile ve ızdırapları dile getirir ve oraya gitmek istediği yolundaki düşüncelerini belirtirdi. Fakat o arzuladığı şehadete Bosnaya gitmeden kavuştu. İşte onun şehadete olan arzusu. işte onun dünya hayatına olan bakışı. Adil Hocanın ölümü şehadetle sanatlaşmıştır. Bu yaz onun düğününü yapmayı düşünüyorduk. Fakat o şehadetle evlendi.

Ebedi diriliğe kavuşmuş olan kardeşimize rahmet, müslümanlara şehadet arzusu vermesini Allahtan niyaz ediyorum."
Ekleme Tarihi: 16.07.2006 - 08:32
Bu mesajı bildir   musab05 üyenin diğer mesajları musab05`in Profili musab05 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1256 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
mervenur (39), rabianur ihl (35), muhammed ümmeti (38), delikan63 (39), 2900 (70), Furkan_68_Cetin (32), manitu_76 (48), hamido 33 (53), mudure (50), elektroman (52), murbe (44), KARAHÝSA.. (31), alp.eren.bilge (34), bluesaint (50), merwe (34), reca (42), metkaya (49), MeDiNeLi** (41), algin (34), hüzün_r (38), s.faruk (49), tolgacan (56), sahalo (43), mustafa timur k.. (52), galatasaray (32), tolgaexp (52)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.59617 saniyede açıldı