0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » M E A L » Emanet ve Ene (ben)

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    Emanet ve Ene (ben)

326 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 15.10.2003
En Son On: 07.11.2005 - 06:47
Cinsiyeti: Erkek 
"Bismillahir Rahmanir rahim
İnna aradnel emanete ales semavati vel ardi vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehal insanu innehu kane zalumen cehula."

Muhakkak ki Biz emaneti göklere ve yere teklif ettik; onu taşımaktan çekindiler. Onu insan yüklendi. Muhakkak ki o çok zalim ve pek cahildir.

Allahu Teala'nın güzel isimlerinin tecellilerinin sızıntılarını temaşa ederek bolca sevap kazanmak için çalışıp; cennetin en güzel nimeti olan rü'yet-i Cemalullah için liyakat kesbetme hususunda pek gayretli davranan aziz müslümanlar,

Bazan firavunlaşan bazan da insanı yüksek mertebelere çıkarmaya vesile olan ENE (ben) ile ilgili güzel bir yazı aşağıda yer almaktadır, isteyen okuyabilir:


"Bismillahir Rahmanir rahim
İnna aradnel emanete ales semavati vel ardi vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehal insanu innehu kane zalumen cehula.*
Şu âyetin büyük hazinesinden tek bir cevherine işaret edeceğiz. Şöyle ki:
Gök, zemin, dağ tahammülünden çekindiği ve korktuğu emanetin müteaddid (birçok) vücuhundan (yönünden) bir ferdi, bir vechi, «Ene»dir. Evet «Ene (ben)», zaman-ı Âdemden şimdiye kadar âlem-i insâniyetin etrafına dal budak salan nuranî bir şecere-i tûba ile, müthiş bir şecere-i zakkumun çekirdeğidir. Şu azîm hakikata girişmeden evvel, o hakikatın fehmini teshil edecek (kolaylaştıracak) bir mukaddime (giriş) beyân ederiz. Şöyle ki:
Ene, künûz-u mahfiye (gizli hazineler) olan Esmâ-i İlahiyyenin (Allah'ın isimlerinin) anahtarı olduğu gibi, kâinatın tılsım-ı muğlakının (kapalı tılsımının) dahi anahtarı olarak bir muamma-yı müşkilküşadır (zorlu bir muammadır), bir tılsım-ı hayretfezâdır. O ene mahiyetinin bilinmesiyle, o garib muamma, o acib tılsım olan ene açılır ve kâinat tılsımını ve âlem-i vücûbun künûzunu dahi açar. Şu mes'eleye dair «Şemme» isminde bir risale-i arabiyemde şöyle bahsetmişiz ki: Âlemin miftahı (anahtarı) insanın elindedir ve nefsine takılmıştır. Kâinat kapıları zâhiren açık görünürken, hakikaten kapalıdır. Cenâb-ı Hak, emanet cihetiyle insana ene namında öyle bir miftah vermiş ki; âlemin bütün kapılarını açar ve öyle tılsımlı bir enaniyet vermiş ki; Hallâk-ı Kâinat'ın (evrenin yaratıcısının) künûz-u mahfiyesini onun ile keşfeder. Fakat ene, kendisi de gâyet muğlâk bir muamma ve açılması müşkil bir tılsımdır. Eğer onun hakikî mahiyeti ve sırr-ı hilkati (yaratılış sırrı) bilinse; kendisi açıldığı gibi kâinat dahi açılır. Şöyle ki:
Sâni-i Hakîm (hikmet sahibi sanatkar: Allah), insanın eline emanet olarak, Rubûbiyyetinin sıfât ve şuûnatının hakikatlarını gösterecek, tanıttıracak, işârat ve nümuneleri câmi' (kapsayan) bir ene vermiştir. Tâ ki o ene, bir vâhid-i kıyâsî (comparison unit) olup, evsaf-ı Rubûbiyyet (Rab'lik vasıfları) ve şuûnat-ı Ulûhiyyet bilinsin. Fakat vâhid-i kıyâsî, bir mevcûd-u hakikî olmak lâzım değil. Belki hendesedeki (mühendislikteki) farazî hatlar gibi, farz ve tevehhümle bir vâhid-i kıyasî teşkil edilebilir. İlim ve tahakkukla hakikî vücudu (varlığı) lâzım değildir.
SUAL: Niçin Cenâb-ı Hakk'ın sıfât ve esmâsının mârifeti, enaniyete bağlıdır?
ELCEVAB: Çünki mutlak ve muhît bir şeyin hududu ve nihayeti olmadığı için, ona bir şekil verilmez ve üstüne bir sûret ve bir taayyün vermek için hükmedilmez, mahiyeti ne olduğu anlaşılmaz. Meselâ: zulmetsiz (karanlıksız) daimî bir ziya, bilinmez ve hissedilmez. Ne vakit hakikî veya vehmî bir karanlık ile bir hat çekilse, o vakit bilinir. İşte Cenâb-ı Hakk'ın ilim ve kudret, Hakîm ve Rahîm gibi sıfât ve esmâsı; muhit, hududsuz, şeriksiz olduğu için onlara hükmedilmez ve ne oldukları bilinmez ve hissolunmaz. Öyle ise hakikî nihayet ve hadleri olmadığından, farazî ve vehmî bir haddi çizmek lâzım geliyor. Onu da enaniyet yapar. Kendinde bir rubûbiyyet-i mevhume, bir mâlikiyet, bir kudret, bir ilim tasavvur eder; bir had çizer. Onun ile mûhit sıfatlara bir hadd-i mevhum vaz'eder. «Buraya kadar benim, ondan sonra onundur» diye bir taksimat yapar. Kendindeki ölçücükler ile, onların mahiyetini yavaş yavaş anlar. Meselâ: Daire-i mülkünde mevhum rubûbiyyetiyle, daire-i mümkinatta Hâlıkının rubûbiyyetini anlar ve zâhir mâlikiyyetiyle, Hâlıkının (yaratıcısının) hakikî mâlikiyetini fehmeder (anlar) ve «Bu hâneye mâlik olduğum gibi, Hâlık da şu kâinatın mâlikidir.» der ve cüz'î ilmiyle onun ilmini fehmeder ve kesbî san'atçığıyla o Sâni'-i Zülcelâl'in ibdâ-i san'atını anlar. Meselâ: «Ben şu evi nasıl yaptım ve tanzim ettim. Öyle de şu dünya hânesini birisi yapmış ve tanzim etmiş» der. Ve hâkezâ... Bütün sıfât ve şuûnat-ı İlâhiyyeyi bir derece bildirecek, gösterecek binler esrarlı ahvâl ve sıfât ve hissiyat, ene'de münderiçtir. Demek ene, âyîne-misâl ve vâhid-i kıyâsî ve alet-i inkişaf ve mâna-yı harfî gibi; mânası kendinde olmayan ve başkasının mânasını gösteren, vücud-u insâniyyetin kalın ipinden şuurlu bir tel ve mâhiyyet-i beşeriyyenin hullesinden ince bir ip ve şahsiyet-i âdemiyetin kitabından bir eliftir ki, o elif'in «iki yüzü» var. Biri, hayra ve vücuda bakar. O yüz ile yalnız feyze kabildir. Vereni kabûl eder, kendi îcad edemez. O yüzde fâil değil, îcaddan eli kısadır. Bir yüzü de şerre bakar ve ademe gider. Şu yüzde o fâildir, fiil sahibidir. Hem onun mahiyyeti, harfiyyedir; başkasının mânasını gösterir. Rubûbiyyeti hayâliyyedir. Vücudu o kadar zaîf ve incedir ki; bizzât kendinde hiç bir şeye tahammül edemez ve yüklenemez. Belki eşyanın derecat ve miktarlarını bildiren mîzân-ül hararet ve mîzân-ül hava gibi mîzanlar nev'inden bir mîzandır ki; Vâcib-ül Vücûd'un mutlak ve muhit ve hududsuz sıfâtını bildiren bir mîzandır..............."
*Muhakkak ki Biz emaneti göklere ve yere teklif ettik; onu taşımaktan çekindiler. Onu insan yüklendi. Muhakkak ki o çok zalim ve pek cahildir.
30.sözden iktibas edilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.09.2005 - 07:21
Bu mesajı bildir   Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
amine1 su an offline amine1  
ene(ben)

295 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 31.05.2006 - 18:17
Cinsiyeti: Bayan 
Ene öyle bir gayya ve girdaptırki şimdiye kadar ne dev cüsseleri yutmuş nice herkulleri yere sermiş,ne hanları devirmiş vene hanumanları yerle bir etmiştir..

yükselenleronun acz u fark kanatlrı ile yükselmiş akılıp yerinde kalanlar da onun çalım ,gurur ve iddalarının kurbanı olmuşlarıdr...

(SIZINTI)
Ekleme Tarihi: 12.09.2005 - 08:23
Bu mesajı bildir   amine1 üyenin diğer mesajları amine1`in Profili amine1 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1293 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.63642 saniyede açıldı