0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » HILAFET GELIYORMU?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 29 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
AhiSevKul su an offline AhiSevKul  
HILAFET GELIYORMU?

67 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.06.2005
En Son On: 25.04.2007 - 21:16
Cinsiyeti: Erkek 
Esselamualeykum,
son günlerde Hilafetin yeniden ihyasi icin ortam hazirlaniyor gibi.Hatta israilli yazar shamir bile bunu dile getirmis.Müslümanlarin Halifesi olsun tabiiki.Ama ipleri kimin elinde olacak? Perde arkasinda neler dönüyor acaba?
Bilgisi olanlar döktürsünler bizde faydalanalim.
Allaha emanet olunuz.
Ekleme Tarihi: 08.09.2005 - 23:54
Bu mesajı bildir   AhiSevKul üyenin diğer mesajları AhiSevKul`in Profili AhiSevKul Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Afaki su an offline Afaki  
gibi mi !

224 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 15.01.2004
En Son On: 18.03.2010 - 02:18
Cinsiyeti: Erkek 
hilafetin gelebilecegine kendin inaniyormusun gercekten ?

haa !
biz müslümanlari uyutup avutmak icin böle bisii olustursalar bile hilafet adi altinda dinimizi param parca edip bizide birbirimize iyice kirdirirlar !

aklima gelmisken yazayim hilafetin adini

(kendi egittikleri maderen hocalarla)

MODEREN HİLAFET

Güle Güle
Ekleme Tarihi: 09.09.2005 - 23:50
Bu mesajı bildir   Afaki üyenin diğer mesajları Afaki`in Profili Afaki Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
duvan su an offline duvan  

127 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.10.2004
En Son On: 24.03.2006 - 23:44
Cinsiyeti: ----- 
S.A.


Bütün müslüman devletleri zaten siyonistlerin güdümümde yönetilmektedir.
Bir cogu bizzati isgal altindadir.
Isgal,aslinda oldukca pahali bir islemdir.Bunun icin bir cok geri zekali asker,unlar icin arac yiyecek yatacak tahsis etmek lazimdir.Isgal altindaki ülkelerden bunlar fazlasiyla tahsil edilmektedir ama bazen ucu ucuna yetmektedir.Bunun yaninda hem kendi halki hemde isgal altindaki halk ve sonradan isgale ugrayacak halk arada sirada uyandirildigindan bazi gercekleri görmek zorunda kalmakta, buda bazi yöneticilerin basini agritmaktadir.
En iyi sömürge sekli,isgal edilen ülkelerin yöneticilerinden secilmis serefsizlerin isgalcilere calistirilmasidir.Böylece kendileri pisligin icinden cikiverirler.
Sömürgeciler tarafindan yönetilen bir ülkede;Ülkenin maddi kaynaklari sömürücüler tarafindan tayin edilmis kisiler tarafindan isletilip sömürgecilere aktarilir.Devletin tüm kaynaklarini bunlarin kullanmasi muhakkaktir.Halktan sorun cikaran olursa,kendi iclerinden cikan polisler tarafindan kafalari ezilir.Bir maharet orduda sömürgeci komutanlar peydahlanirsa onlar icin yemede yaninda yat olur.
Sömürgeciler sunlardir:
Israil,ABD,Ingiltere,Fransa basta olmak üzere, AB,Rusya.
Bunlar devlet teskilati olarak görünenlerdir aslinda ASIL SÖMÜRÜCÜLER hepsine birden hakim olan GIZLI DEVLETTTIR.
Sömürülenler sunlardir:
TÜM MÜSLÜMAN HALKIN yasadigi devlet ve ülkeler.
Demek ki sömürülenler müslümanlardir,o halde bunlarin sömürülmesinde yukarida anlatilan nedenlerle daha kolay ve kendilerini üzmeyecek bir sömürme sekli gerektir iste o da HILAFET ve HALIFELIKTIR.
Tek tek bu devletlere teskilat kurup paralari toplamak icin ugrasacagina bir kisiye "getir paralari","sustur sunlari","yeni köleler üret" komutlari vermek hem daha kolay hemde daha güvenilirdir.
Cünkü bu serefsizler Müslümani sömüre sömüre Müslümandan daha iyi müslümanca düsünür olmuslardir.
Ülkemizde bu Hilafet,AKP den hemen sonra anilir olmustur.
Türkiye Müslüman devletlerin abisi olarak gösterilmektedir.
O zaman Halife Türkiyeden cikacaktir.
Umarim bu Fetullah Gülen olmaz.


S.A.
Ekleme Tarihi: 10.09.2005 - 01:44
Bu mesajı bildir   duvan üyenin diğer mesajları duvan`in Profili duvan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
AhiSevKul su an offline AhiSevKul  
RE: gibi mi !

67 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.06.2005
En Son On: 25.04.2007 - 21:16
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali AFAKi


hilafetin gelebilecegine kendin inaniyormusun gercekten?




Evet inaniyorum.Ama ileride Müslümanlarin faydasina cevrilebilirmi?Mesela emevilerde Ömer bin Abdulaziz dönemi gibi.


Bu mesaj 2 kez ve en son AhiSevKul tarafından 21.09.2005 - 07:48 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 10.09.2005 - 07:59
Bu mesajı bildir   AhiSevKul üyenin diğer mesajları AhiSevKul`in Profili AhiSevKul Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
AhiSevKul su an offline AhiSevKul  
RE:

67 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.06.2005
En Son On: 25.04.2007 - 21:16
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali duvan

S.A.


Bütün müslüman devletleri zaten siyonistlerin güdümümde yönetilmektedir.
Bir cogu bizzati isgal altindadir.
Isgal,aslinda oldukca pahali bir islemdir.
En iyi sömürge sekli,isgal edilen ülkelerin yöneticilerinden secilmis serefsizlerin isgalcilere calistirilmasidir.

Bu fikirlerine katiliyorum.

Sömürülenler sunlardir:
TÜM MÜSLÜMAN HALKIN yasadigi devlet ve ülkeler.

Buna katilmiyorum.Müslüman olmayan sömürgelerde mevcuttur.Mesela:Meksika, Brezilya ve buna benzerleri.Müslüman ülkelerindeki uyanislari bastirmak icin HILAFET gerekli görülmüstür diyorum.

Türkiye Müslüman devletlerin abisi olarak gösterilmektedir.O zaman Halife Türkiyeden cikacaktir.

Katiliyorum.

Umarim bu Fetullah Gülen olmaz.

Olabilr gibi.Altyapisi hazir.



S.A.




Bu mesaj 1 kez ve en son AhiSevKul tarafından 10.09.2005 - 22:36 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 10.09.2005 - 08:19
Bu mesajı bildir   AhiSevKul üyenin diğer mesajları AhiSevKul`in Profili AhiSevKul Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Afaki su an offline Afaki  
RE: RE: gibi mi !

224 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 15.01.2004
En Son On: 18.03.2010 - 02:18
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali AhiSevKul
...Mesela emevilerde Ömer bin Abdulaziz dönami gibi...



AMA BIZDE 'Ömer bin Abdulaziz' GIBI BIR VARMI ?

arada böylesi tatli hayaller kurmak iyidir ama !!!
Ekleme Tarihi: 20.09.2005 - 21:49
Bu mesajı bildir   Afaki üyenin diğer mesajları Afaki`in Profili Afaki Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
duvan su an offline duvan  

127 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.10.2004
En Son On: 24.03.2006 - 23:44
Cinsiyeti: ----- 
S.A.


Türkiyede olacaklari millete alistira alistira duyuran kisi Rahmi KOC tur.
Su Tüpras i cebe indiren grup.
Bu adam 1997 de "Ben kabul etsemde etmesemde Patrik ekümeniktir." demistir.
Bu yolda adimlar hizla atilmaktadir.Edelmann in Türkiyeyi terkinden önceki icraatlarindan daha doggrusu fitnesinden biride budur hatirlarsiniz.
Bu sahis yine "Müslümanlarin tek dini lideri olmali" demistir.
Bunun üzerinede gelismeler saglanmistir ki iste biz tam bu konuyu tartisiyoruz.
Bu sahis müneccimmidir ki Türkiyenin basina gelecekleri önceden bilmektedir,tabiki hayir.
Nedir peki,
Türkiyenin üzerine yapilan siyonist planlarin bir uygulayicisidir kendisi.
Bakiniz bundan bes veya alti ay önce tam tarihini bilmiyorum,yine koc konusmustu ve sunlari söyledi:

"En iyisi akıllı bir diktatör. İkinci en iyi ise başkanlık sistemi. Bunun şartı hukuk sisteminin iyi çalışması"
Demek ki Türkiyede Baskanlik sistemi isteniyor.
Koc muhtemelen dün yine konustu, ne söyledigini tam dinleyemedim,ama bir yazili basindan buluruz insallah.Yine alismamiz gereken bazi planlari bize alistira alistira teblig etti.



S.A.
Ekleme Tarihi: 20.09.2005 - 23:36
Bu mesajı bildir   duvan üyenin diğer mesajları duvan`in Profili duvan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
nurdagi su an offline nurdagi  

14 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 03.09.2005
En Son On: 18.01.2009 - 22:55
Cinsiyeti: Erkek 
"Demokratik laik Turkiye diger musluman ulkelere ornek olacak yada model ulke Turkiye"soylemlerini iki yildir medyada sikca duymaktayiz iste amerika ve ingiltere halifelikzihniyetinin temelinde bu kelimeler agirliktadir.Ksacasi amerika kendi misyonuna hizmetedecek bir halifelik sistemini turkiyeye engaje etmek istemektedir.Boyle bir halifelik kurumu ile diger islam devletlerinide etki altina almak istemektedir.Tam bir yahudi plani.ONLARIN BIR PLANI VARSA RABBIMIN PLANI DAHA BUYUKTUR VE BU KUTSAL MAKAM HAKKINDAKI PLANLARINI BOSA CIKARTIR INSALLAH
Ekleme Tarihi: 21.09.2005 - 00:49
Bu mesajı bildir   nurdagi üyenin diğer mesajları nurdagi`in Profili nurdagi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
AhiSevKul su an offline AhiSevKul  
RE:

67 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.06.2005
En Son On: 25.04.2007 - 21:16
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali nurdagi

"Demokratik laik Turkiye diger musluman ulkelere ornek olacak yada model ulke Turkiye"soylemlerini iki yildir medyada sikca duymaktayiz iste amerika ve ingiltere halifelikzihniyetinin temelinde bu kelimeler agirliktadir.Ksacasi amerika kendi misyonuna hizmetedecek bir halifelik sistemini turkiyeye engaje etmek istemektedir.Boyle bir halifelik kurumu ile diger islam devletlerinide etki altina almak istemektedir.Tam bir yahudi plani.ONLARIN BIR PLANI VARSA RABBIMIN PLANI DAHA BUYUKTUR VE BU KUTSAL MAKAM HAKKINDAKI PLANLARINI BOSA CIKARTIR INSALLAH


Allahin izniyle Müslümanlar bunu bosa cikarmali, veya Müslümanlarin lehine cevirmeli


Bu mesaj 1 kez ve en son AhiSevKul tarafından 21.09.2005 - 08:08 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 21.09.2005 - 08:08
Bu mesajı bildir   AhiSevKul üyenin diğer mesajları AhiSevKul`in Profili AhiSevKul Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
fratbahceli su an offline fratbahceli  
RE

112 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 08.08.2005
En Son On: 28.10.2009 - 11:08
Cinsiyeti: ----- 
İnsanlık O hakkını kaybetti... Artık ne hilafet gelir ne de Halife... Hilafet OSMANLI ile son buldu... Arapların arkadan vurmaları, Hristiyan dünyasının sonsuz çabaları ve elbette TÜRK MİLLETİNİN İSLAMİYET ten kopuşu ile son buldu... O halifelik ki insanlık onu sadece üç devirde gördü ve hepsinde huzur buldu, mutluluk buldu... İlkinde ASRI SAADETİ yaşadı... ALEMLERE RAHMET RESULULLLAH EFENDİMİZ sav ile... İkincisinde HÜLAFAİ RAŞİDİN dönemini yaşadı Hz EBUBEKİR, Hz ÖMER, Hz OSMAN, Hz ALİ ile... Üçüncüsünde OSMANLININ o ihtişamla geçen günlerinde yaşadı FATİH SULTAN MEHMET HAN ile YAVUZ SULTAN SELİM ile ve MUHTEŞEM SÜLEYMEN ile... O şansını kaybetti insanlık huzur ve mutlulukla dolu bir dünyada yaşama hakkını kaybetti OSMANLI yı elbirliği ile yokederek... Ve şimdi özlemle arıyor insanlık ama kaybetti işte...
Zaten Hristiyan ve Yahudilerin desteği ile çıkacak bir halife asla İSLAM ALEMİ için öyle kabul edilmez ve sahte bir hilafet ve halife ile insanlık ne huzur bulur nede mutluluk...
Ekleme Tarihi: 21.09.2005 - 08:42
Bu mesajı bildir   fratbahceli üyenin diğer mesajları fratbahceli`in Profili fratbahceli Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast Mahmut 66  
Themenicon    RE: HILAFET GELIYORMU?

Misafir

Kayıt Tarihi: 12.11.2024
En Son On: 28.10.2009 - 11:08
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijinali AhiSevKul

Esselamualeykum,
son günlerde Hilafetin yeniden ihyasi icin ortam hazirlaniyor gibi.Hatta israilli yazar shamir bile bunu dile getirmis.Müslümanlarin Halifesi olsun tabiiki.Ama ipleri kimin elinde olacak? Perde arkasinda neler dönüyor acaba?
Bilgisi olanlar döktürsünler bizde faydalanalim.
Allaha emanet olunuz.


ESSELAMÜALEYKÜM. Önce HİLAFET nedr. Hilafet Şeriat İslami yönetim şeklidir. Biz istasekte istemesekte gelecektir. Kıyamet alametlerindendir. Fakat sizlerin düşündüğü gibi değil.Hilafet İnşaallah Asr-ı saadet deki gibi gelecektir. Yahudilerin bir planı varsa ALLAH ın bir planı vardır. Hakkımızda hayırlısı olacaktır İnşaallah.
Ekleme Tarihi: 21.09.2005 - 09:11
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
zec su an offline zec  

132 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.10.2004
En Son On: 23.11.2012 - 11:55
Cinsiyeti: Erkek 
halifelik gelecekmi? sorusu yerine


kıyamet gelecek.ve biz hazırmıyız?

sorusu sorulmalıdır.Herkes ferdi olarak imanını kurtarmalıdır.Böyle olursa halifelik gelmese bile o huzur ortamı kendiliğinden gelir.Herkes olağanüstü güçlü bir kurtarıcı bekliyor.ve sadece bekliyor.Başka bir şey yapmıyor.Kurtarıcı yok.ey iman edenler sizler Allahın yer yüzündeki halifelerisiniz.başka halife yok.ve eğer aranızdan akıllı bir mümini önder seçecekseniz illaki medyatik ve karizmatik olmasınada gerek yok.İman etmiş olsun yeter.

EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.

Selam sevgi ve dua ile.
Ekleme Tarihi: 21.09.2005 - 09:34
Bu mesajı bildir   zec üyenin diğer mesajları zec`in Profili zec Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
vehan su an offline vehan  

9 Mesaj

Kayıt Tarihi: 21.04.2005
En Son On: 26.09.2006 - 07:11
Cinsiyeti: Erkek 
"zec" kardesim, Allah senden razi olsun.
Ekleme Tarihi: 23.09.2005 - 07:22
Bu mesajı bildir   vehan üyenin diğer mesajları vehan`in Profili vehan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast Nur 66  
HİLAFET GELİYORMU?

Misafir

Kayıt Tarihi: 12.11.2024
En Son On: 26.09.2006 - 07:11
Cinsiyeti: ----- 
esselamüaleyküm.


Hilafet gelecektir.Ya Rabbi bu Cuma günlerinin hürmetine o günleri bizede göster.AMİN.sıkıntılı
Ekleme Tarihi: 23.09.2005 - 07:53
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
RE: HİLAFET GELİYORMU?

944 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2005
En Son On: 07.06.2007 - 21:48
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali Nur 66

esselamüaleyküm.


Hilafet gelecektir.Ya Rabbi bu Cuma günlerinin hürmetine o günleri bizede göster.AMİN.sıkıntılı



amin inşallah kardeşim inşallah.... yalnız şunu ekleyeyim Hz Mehdinin dünyaya gelmesinden sonra hilafete gerek kalmayacak zaten o zaman hak-batıl savaşı olacak.... ortadayım diyen hiç kimse kalmayacak ve herkes safını belirleyecek... O ZAMAN ÜMMET UYANACAK VE TEK VÜCUT OLACAK.... SELAM VE DUA İLE WESSELAM
FİEMANİLLAH
Ekleme Tarihi: 23.09.2005 - 09:07
Bu mesajı bildir   muhammed yusa üyenin diğer mesajları muhammed yusa`in Profili muhammed yusa Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Hilafet geliyormuş, Allah Allah, bana daha çok yabancı istihbarat güdümlü provokasyonlar geliyor gibi geldi... Yine de sormak isterim bu hilafetçi arkadaşlara;

Hilafet nedir?
Nasıl gelecektir, merkezi ve İslam Devleti'nin resmi dili ne olacaktır?
Ekonomik sistem nasıl olacaktır?
Yönetim biçimi ne olacaktır?

Şu en basit sorulara müşterek ve akılcı bir cevabınız var mı? Yoksa, hilafet lakırdısı edip burada kendinize güldürmeyin...
kahkaha
Ekleme Tarihi: 25.09.2005 - 13:13
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
AhiSevKul su an offline AhiSevKul  
HILAFET GELIYORMU?

67 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.06.2005
En Son On: 25.04.2007 - 21:16
Cinsiyeti: Erkek 
Esselamualeyküm
Muhterem kardeslerim.
Hulefa-i Rasidin dönemi bittikten sonraki dönemlerin gercek manada hilafet dönemi olmayip Müslümanlarin önderligini yapan büyük Müslüman devletlerinden dönemi oldugu aciktir.
Emeviler, Abbasiler, ve Osmanlilar gibi.
Bu islam medeniyetlerin cogu saltanat olarak yönetilmistir.
Halifelik Gercek manada olmayip Müslümanlarin önderligi olarak da olsa Osmanlilara kadar gelip osmanlinin yikilmasiyla Halifelik yetkileri TBMM`ye aktarilmis olup halen bu konumdadir.
Kasdettigimiz Hilafetin gelmesi bu konumun yeniden islevlik kazanmasidir. Bütün islam alemi bu bekleyis icindedir. Sinirlari birlestirilmis bir halifelik devletinden bahsetmiyorum.Bu makam etrafinda birlesmis Müslüman devletler toplulugu olarak faliyet yapabilecek bir Hilafetten bahsediyorum.

Bu da hayal degil gercek olabilecek bir durumdur.
Ben bu hallerimize gülmek degil agliyorum.
Allaha emanet olunuz.
Ekleme Tarihi: 03.10.2005 - 09:29
Bu mesajı bildir   AhiSevKul üyenin diğer mesajları AhiSevKul`in Profili AhiSevKul Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast Nur 66  
Resul'e geçikmiş cevap

Misafir

Kayıt Tarihi: 12.11.2024
En Son On: 25.04.2007 - 21:16
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijinali _Resul_

Hilafet geliyormuş, Allah Allah, bana daha çok yabancı istihbarat güdümlü provokasyonlar geliyor gibi geldi... Yine de sormak isterim bu hilafetçi arkadaşlara;

Hilafet nedir?
Nasıl gelecektir, merkezi ve İslam Devleti'nin resmi dili ne olacaktır?
Ekonomik sistem nasıl olacaktır?
Yönetim biçimi ne olacaktır?

Şu en basit sorulara müşterek ve akılcı bir cevabınız var mı? Yoksa, hilafet lakırdısı edip burada kendinize güldürmeyin...
kahkaha



S.A.

Çoktandır bu konyu arıyordum bulamıyordum. Şimdi buldum.
Resul Hilafetin ne olduğunu daha önceki mesajımda yazmıştım. Sen diyorsun ki Hilafet lakırdısı yapmayın. Müslüman birinin bu sözleri söylemesi esef verici. Hilafet hakkında böyle sözler söylemen hiç doğru değil. Sen Hilafetin ne olduğunu bilmiyorsun. İnsan bilmediğinin düşmanıdır.
S. A.
Ekleme Tarihi: 23.12.2005 - 09:50
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
zec su an offline zec  
İQRA

132 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.10.2004
En Son On: 23.11.2012 - 11:55
Cinsiyeti: Erkek 
HİLAFET PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.S)DEN SONRA 30 YIL DEVAM ETMİŞTİR ONDAN SONRASI GERÇEK MANADA HİLAFET DEĞİLDİR VE BUNDAN SONRADA OLAMAZ BUKONUDAKİ HADİSİ ŞERİFLERE BAKINIZ!!!!
Ekleme Tarihi: 23.12.2005 - 10:41
Bu mesajı bildir   zec üyenin diğer mesajları zec`in Profili zec Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast Nur 66  
RE: İQRA

Misafir

Kayıt Tarihi: 12.11.2024
En Son On: 23.11.2012 - 11:55
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijınalı zec

HİLAFET PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.S)DEN SONRA 30 YIL DEVAM ETMİŞTİR ONDAN SONRASI GERÇEK MANADA HİLAFET DEĞİLDİR VE BUNDAN SONRADA OLAMAZ BUKONUDAKİ HADİSİ ŞERİFLERE BAKINIZ!!!!




S.A.

Kardeş sen Osmanlı tarihini pek iyi bilmiyorsun herhalde. Osmanlı zamanındaki hilafet değilmiydi. Hem dört halife devri hilafet değilmiydi. Birde bu konuda yani Hilafetin terar gelmeyeceği konusunda herhangi bir hadis bilmiyorum. Varsa sen söyle.
Hilafet Osmanlı devleti topraklarında düşmüştür ve tekrar Osmanlı topraklarında ayağa kalkacaktır. Bunu ben söylemiyorum. Zamanın Mücdehiti BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ söylüyor.
Selam ve Dua ile.
Ekleme Tarihi: 23.12.2005 - 12:20
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
zec su an offline zec  
iqra bismirabbüke

132 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.10.2004
En Son On: 23.11.2012 - 11:55
Cinsiyeti: Erkek 
hilafet benden sonra 30 yıl devam edecek diyen de ben değilim bizzat peygamber efendimiz. ben osmanlı tarihini bilmiyormuşum bunun konuyla ne alakası var siz hadisi araştırın bu kadar tarih okuyacağınıza biraz kutsi hadisi şerif okuyun.efendimizden sonra 30 yıl sayarsanız hz. hasan dönemine denk gelir ve zaten hz. hasan bu noktada halifeliği muaviyeye devretmiştir.Ve ondan sonraki siyaset fitne ve kan dökülmesi efendimizin ne demek istediğini ortaya koyuyor.üstat bediüzaman diyorsunuz ama bakın ne diyor üstat

Otuz Birinci Mektubun Otuz Birinci Lem'asının otuz bir meselesinden bir meseledir
Bir tek cümle olan kısacık bu hadisin beş lem'a-i i'caziyesine dair bir nüktedir. Buraya bir münasebetle girmiş.
9 hadis-i şerifin ihbar-ı gaybî nev'inden tarihçe musaddak beş lem'a-i i'caziyesi vardır.

Birincisi: Hulefâ-yı Râşidînin hilâfetleri ile Hazret-i Hasan Radıyallahü Anhın altı aylık hilâfetinin müddeti otuz sene olacağını ihbardır. Aynen çıkmış.

İkincisi: Otuz senelik halifeleri olan Hazret-i Ebu Bekir Radıyallahu Anh, Hazret-i Ömer Radıyallahu Anh, Hazret-i Osman Radıyallahu Anh ve Hazret-i Ali Radıyallahu Anh'ın ebcedî ve cifrî hesapları bin üç yüz yirmi altı eder ki, o tarihten sonra şerait-i hilafet daha takarrür etmedi. Hilâfet-i Âliye-i Osmaniye bitti.
Üçüncüsü: kelimesi, cifir hesabı bin seksen yedi eder ki, tarihçe-i hilâfet-i Abbasiyenin inkıraziyle hilâfet-i Osmaniyenin takarrürüne kadar olan zaman-ı fetret tayyedilse bin seksen küsur kalır. Eğer nâkıs hilâfetler sayılsa deki "sene" lâfzı ilâve olur. O halde bin iki yüz iki eder ki, Rumuzat-ı Semâniye-i Kur'âniye Risalelerinde hem 10 hem Fâtiha, hem Sûre-i Nasr, hem Sûre-i Alâk gibi çok yerlerde aynen hilâfetle beraber Devlet-i İslâmiyenin hem terakki, hem galibiyet devresi olan bin iki yüz iki tarihini gösterir. Hem nâkıs hilâfetle beraber bütün müddet-i hilâfet-i İslâmiye bin iki yüz ikidir ki, tam tamına tevafukla haber verir.

hadisinin mucizane ihbar-ı gaybîsini izah eder. Yâni, bu hadis, kıyametten değil, belki galibane hâkimiyet-i İslâmiyeden haber veren On Sekizinci Lem'ada ve başka yerde bu hadisin üç lem'a-i i'caziyesini beyan ettiğimden burada kısa kesiyoruz.

Dördüncüsü: ilâ âhir, şeddeli yüz bir, bin yüz kırk bir, seksen altı eder. Yekûnu: Arabîce bin üç yüz yirmi sekiz olur ve Rumîce bin üç yüz yirmi altıdır ki Hulefâ-yı Râşidînin isimleri ikinci vecihte gösterdiği aynı tarihe ve hürriyetin üçüncü senesindeki inkıta-i hilâfetin tarihine tam tamına tevafuku, elbette o lisanü'l-gayb olan zâtın lisanında tesadüfî olamaz; belki onu da görmüş, ona da işaret etmiş.

Beşincisi: şeddeli nun bir nun sayılsa bin yüz doksan iki eder ki, aynen cümlesinin gösterdiği gibi bin iki yüz iki tarihine on farkla tam tevafuk ederek tam ve nâkıs bütün müddet-i hilâfeti göstermesi ve yalnız "hilâfet" kelimesi bin yüz on bir edip tam hilâfetin müddetine tam tevafukla beraber o müddete işaret eder. kelimesinin cifrî hesabı olan bin seksen yedi adedine, yirmi dört gibi cüz'i bir farkla muvafakat etmesi, elbette ve herhalde o Muhbir-i Gaybînin bir işaret-i gaybiyesidir ve bir nevi mucizat-ı gaybiyesinin bir lem'asıdır.

İşte bu kısacık hadisin câmiiyetine, sair cevâmiü'l-kelim olan hadisler kıyas edilsin.


syn.nur 66 kardeşim kırmızı yazı ile yazılan kısmı size vermek istediğim cevaptır.
kalbinizi kırmak istemedim hakkınızı helal edin.

selam sevgi ve dua ile


Bu mesaj 1 kez ve en son zec tarafından 25.12.2005 - 06:45 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 23.12.2005 - 12:58
Bu mesajı bildir   zec üyenin diğer mesajları zec`in Profili zec Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast Nur 66  

Misafir

Kayıt Tarihi: 12.11.2024
En Son On: 23.11.2012 - 11:55
Cinsiyeti: ----- 
S.A.

Bizim tartıştığımız nedir anlayamadım. Bu kadar ebced hesabı yapıyorsun bu kunuda bilgilisin ozaman anladığım kadarıyla hilafet gelmeyecektir demek pek mantıklı olmasa gerek.
Bazı atıfların da var bana. osmanlı tarihiile ilgili benim hadis okumadığımı ne biliyorsun. Osmanlı tarihi dedim konumuzla ne alakası var demişsin. Alakası şu. Osmanlı Halifesi ve İslam halifesi Yavuz Sultan değilmiydi. Osmanlı İslam Hilafeti Sancaktarı değilmiydi.
Vesselam
Ekleme Tarihi: 23.12.2005 - 13:18
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
tarıkyılmaz72 su an offline tarıkyılmaz72  
Themenicon    HZ MEHDİ MÜSLÜMANLARIN HALİFESİDİR TÜM İŞARETLERİ ÇIKMIŞDIR

163 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.11.2005
En Son On: 25.12.2005 - 19:44
Cinsiyeti: ----- 
Hz. Mehdi Hicri 1400'de Gelecektir.

Bediüzzaman, farklı tarihlerde yaptığı açıklamaların hepsinde, Mehdi ve talebelerinin geliş zamanı olarak hicri 14. yüzyılın başlarına işaret etmiştir. Bir sözünde, Mehdi'nin asr-ı saadet döneminden 1400 sene sonra çıkacağını şöyle belirtmektedir:

"İstikbal-i dünyeviyede 1400 sene sonra gelecek bir hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler." (Sözler, 318)

Üstad'ın ifadesinde belirttiği, "sahabe döneminden 1400 sene sonrası" hicri 14. asrın başlarına, yani miladi olarak 1979-1980 senelerine denk gelmektedir.

"Fatiha'da doğru yolda olanlar ashabının taife-i kübrasını tarif eden fıkrası, şeddesiz bin beş yüz altı veya yedi ederek tam tamına fıkrasının makamına tevafuku ve manasına tetabuku ve şedde sayılsa fıkrasına üç manidar farkla tam muvafakatı ve manen mutabakatı bu hadisin imasını te'yid edip remz derecesine çıkartıyor." (Kastamonu Lahikası, 23)

Suyuti ümmetin icabet ömrünün hicri 1500 senesini geçmeyeceğini bildiriyor. Bediüzzaman Hazretleri de, ümmetin galibane mücadelesinin 1500-1506 yıllarında biteceğini; bundan sonra zayıflamaların başlayıp kıyametin bekleneceğini belirtiyor. Ümmetin galibane ömrü 1500-1506 yıllarında bitecekse, o zaman 1400-1500 yılları arasında Mehdi ve İsa (AS)'nın gelmesi, ayrıca Mehdi'nin de 1400 yılı başlarında göreve başlaması gerekmektedir.

Bediüzzaman hicri 1327'de Şam'da Emevi Camii'nde on bin kişiye verdiği hutbesinde, hicri 1371'den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmakta, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, beklenen Mehdi'nin mücadele zamanlarına dikkat çekmektedir.

Bediüzzaman, Mehdi'nin göreve başlaması ve inkarcı zihniyeti fikren mağlup etmesi ile ilgili olarak şu tarihleri bildirmektedir:

"Ta 1371 senesinden sonraki alem-i İslam'ın mukadderatına nazar eden Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşallah yarım asır sonra onları darmadağın edecek." (Hutbe-i Şamiye, 25)

Şam'da yaptığı bu konuşmada, hicri 1371 senesinden sonra yaşanacak gelişmelere dikkat çekerek, Bediüzzaman Mehdi'nin göreve başlamasının bu tarihten 30-40 yıl sonra olacağını bildirmiştir. Bu tarih ise hicri 1401-1411, miladi olarak da 1980-1990 yılları arasıdır.

Yine aynı konuşmanın devamında Üstad, Mehdi'nin inkarcı fikir sistemini fen, ilim ve medeniyetin imkanları sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir. Bu fikri üstünlüğün tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir. Bu da hicri 1421, yani miladi 2001 senesi demektir.

"Evet şimdi (1371) olmasa da otuz-kırk (30-40) sene sonra...

Fen: Müspet ilimler, biyoloji, fizik, kimya vs.

Hakiki marifet: Hüner, sanat , ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi.

Medeniyetin mehasini: Medeniyetin iyiliklerini

O üç kuvvetle donatıp gerekli ihtiyacını karşılayıp o dokuz engelleri yenip dağıtmak için,

Taharri-i hakikat meyelanı: Hakikati araştırma meyli

Muhabbet-i insaniyeyi: İnsan sevgisini.

O dokuz düşman sınıfının cephesine göndermiş, inşallah yarım asır sonra (50 sene) onları darmadağın eder."

1371 + 50 = 1421 (Miladi 2001)

Bediüzzaman hicri 1400 yılı başlarında Mehdi'nin inkarcı felsefe ile mücadeleye başlaması zamanına, 1401-1411 = 1981-1991 yılları arası fen, hüner, sanat ve medeniyetin iyiliklerini birleştirip bunlarla mücadelesine ve fikren darmadağın edeceği tarih olarak da 1421 = 2001'e dikkat çekiyor.

"Yetmiş birde fecr-i sadık başladı veya başlayacak. Eğer bu, fecr-i kazib de olsa, otuz-kırk sene sonra fecr-i sadık çıkacak." (Hutbe-i Şamiye, 23)

Fecir: Tan yerinin ağarması, güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti

Fecr-i Kazib: Sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık.

Fecr-i Sadık: Fecr-i Kazib'den sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma

1371 + 30 = 1401 = 1981

1371 + 40 = 1411 = 1991

Bediüzzaman İslam'ın dünyaya tekrar hakim olmasını güneşin doğuşuna benzetiyor. Güneşin battıktan sonra ertesi gün yeniden doğması gibi, İslam'ın da dünya üzerinde tekrar doğup parlayacağına bu benzetmeyle işaret ediyor. Fecr-i Kazib ve Fecr-i Sadık ifadeleriyle bu doğuşun başlangıç yıllarına dikkat çekilmiştir.

Buna göre Hakkın karşısındaki batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlaması 1981-1991 yılları, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir.

Risale-i Nur Külliyat'ında, Mehdi'nin mücadele ve hakimiyet devreleri ile ilgili verilen ebcedler:

"Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor." 9/32 ayetindeki "...Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor." cümlesi hakkında Bediüzzaman şöyle demektedir:

"Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin Şakirtleri olabilir." (Şualar / 605)

Bu ayetin ebced değeri ise "1424-Miladi: 2004" tür. Mehdi önderliğinde İslam'ın hakimiyeti devrelerine işaret etmektedir.

"...inkar edenlerin velileri ise tağut'tur..." 2/257 ayetindeki "tağut" (batıl fikir sistemi) kelimesinin kendi içinde çöküş tarihini de Bediüzzaman (ebced değerini) 1417 (miladi 1997) olarak vermektedir.

Hz. Mehdi Hilafet Merkezinin Bulunduğu Yerden Çıkacaktır.

Ahir zaman hakkındaki rivayetlerin merkez noktasını Mehdiyet teşkil eder. Ahir zamandaki önemli olayların çoğu Mehdiyet etrafında gelişir. Ancak bu olayların yerleri hakkında farklı farklı rivayetler mevcuttur. Bediüzzaman bu konuya şu şekilde açıklık getirmiştir:

"Şimdi, Hz. Mehdi gibi eşhasın hakkındaki rivayatın ihtilafatı ve sırrı şudur ki: Ehadisi tefsir edenler, metn-i ehadisi tefsirlerine ve istinbatlarına tatbik etmişler. Mesela: Merkez-i saltanat o vakit Şam'da veya Medine'de olduğundan, vukuat-ı Hz. Mehdiyye veya Süfyaniyye'yi merkez-i saltanat civarında olan Basra, Kufe, Şam gibi yerlerde tasavvur ederek öyle tefsir etmişler." (Sözler, 359)

Bir başka yerde de Üstad konuyu şöyle izah etmiştir:

"Merkez-i Hilafet eski zamanda Irak'da, Şam'da ve Medine'de bulunduğundan raviler kendi içtihatlarıyla daimi öyle kalacak gibi mana verip, "Merkez-i Hilafet-i İslamiye" yakınlarında tasvir etmişler, Halep ve Şam demişler. Hadisin mücmel haberlerini kendi içtihatlarıyla tavsil etmişler." (Şualar, 492)

Yani, Bediüzzaman'ın üstteki ifadelerinden de anlaşıldığı gibi, ahir zaman hadislerini aktaran alimler, ahir zaman olaylarını kendi dönemlerindeki hilafet merkezlerini esas alarak aktarmışlardır.

Mehdiyet olayının gerçekleşeceği yer olarak, her alim kendi zamanının Hilafet Merkezi olan Irak, Şam, Kufe, Medine gibi şehirleri belirtmiştir. Ravilerin bu içtihatları da zamanla rivayetlere katılarak günümüze ulaşmıştır.

Ancak, ahir zaman olaylarının vuku bulduğu yerle ilgili rivayetlerin ortak noktası, bu olayların Hilafet Merkezi'nde gerçekleştiğidir.

Bediüzzaman da bu sonuca varmıştır. Bilindiği gibi, son hilafet merkezi "İstanbul"dur. Halifelik bu yüzyılın başlarında resmi olarak kaldırılmıştır ve o günden bu yana dünya üzerinde başka hiçbir yere de taşınmamıştır. Peygamberimizin iki sancağı, kılıcı ve gömleği ile diğer mukaddes emanetler İstanbul'dadır. Sonuç olarak, halen bu manevi ünvanı koruyan tek şehir İstanbul'dur.


5. Hz. Mehdi'nin Üç Asli Görevi Vardır.

"Çok defa mektuplarımda işaret ettiğim gibi, "Hz. Mehdi Al-i Resul'ün temsil ettiği kudsi cemaatinin şahs-ı manevisinin üç vazifesi var. Eğer çabuk kıyamet kopmazsa ve beşer bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler cemaati yapacağını rahmet-i ilahiyeden bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak." (Emirdağ Lahikası, 259)

"Büyük Hz. Mehdi'nin çok vazifeleri var. Ve siyaset aleminde, diyanet aleminde, saltanat aleminde, cihad aleminde." (Şualar, sf. 456)

Emirdağ Lahikası 259. sayfada fedakâr seyyidlerin yardımından bahsediyor. Üstad seyyidler topluluğu ile beraber faaliyette bulunmamıştır. Bu faaliyet Üstad'dan sonra Mehdi tarafından yapılacaktır.

Üstad, Mehdi'nin siyaset alanında faaliyet yapacağını, devlet yönetiminde en üst kademede bulunacağını belirtmiştir. Nitekim hem siyaset, hem diyanet hem de cihad yani tebliğ yönünden faaliyette bulunması çok geniş imkanlar gerektirmektedir. Dolayısıyla da buradan Mehdi'nin imkanlarının çok geniş olacağını, bu görevlerin tam yapılmasının ancak devlet yetkilerinin kullanılması ile olacağını anlamaktayız. Üstad bu imkan ve yetkiye sahip olmamıştır.


Birinci görevi: İnsanların imanını kurtaracak

"Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle ve maddiyun ve tabiiyyun taunu, beşer içine intişar etmesiyle, her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyun fikrini tam susturacak bir tarzda imanı kurtarmaktır. Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek..." (Emirdağ Lahikası, 259)

Mehdi'nin görevi olan "materyalizmi dünyada tam anlamıyla etkisiz hale getirmek" Üstad tarafından yapılmamış ve buna bağlı olarak insanların imanını kurtarma görevi dünya çapında Mehdi'ye verilmiştir. Bu çalışmaların köklü ve çok etkileyici yapılacağını da; Mehdi'nin iman sahiplerini dalaletten koruyacağını belirterek açıklamıştır.

Bu görevi en önemli ve değerli görevdir.

"Ümmetin beklediği, ahir zamanda gelecek zatın üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymetdarı olan iman-ı tahkikiyi neşr ve ehl-i imanı delaletten kurtarmak" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf. 9)

Üstad, Mehdi'nin 3 görevinden en önemlisi ve en dikkat çekicisini imanı yayma olarak belirtmiştir. Bu imanı yayma çalışmasının yönteminin nasıl olacağını da Üstad "iman-ı tahkikiyi neşr" olarak vurgulamıştır. Buradaki "neşr" kelimesiyle iman hakikatlerinin neşriyat yoluyla yani kitap, dergi, CD ve diğer kitle iletişim araçları yoluyla yapılacağı anlaşılmaktadır. Doğal olarak bu şekilde imanı yayma çalışması da dünyadaki tüm insanlar tarafından bilinecektir. Üstadın çalışması ise kendi döneminde ancak fedakar nur talebelerinin el yazmalarıyla birkaç nüsha çoğaltma şeklinde olmuş, kastedilen neşr, maksadı hasıl olacak şekilde oluşmamıştır.


İkinci görevi: Dini özüne döndürecek

"İkinci Vazifesi: Hilafet i Muhammediye (ASM) ünvanı ile şeair-i İslamiyeyi ihya etmektir. Alem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinad edip beşeriyeti maddi ve mânevi tehlikelerden ve gadab-ı ilâhi'den kurtarmaktır. Bu vazifenin, nokta-i istinadı ve hadimleri, milyonlarla efradı bulunan ordular lazımdır." (Emirdağ Lahikası, sf. 259)

"Hilafet-i Muhammediye ünvanı ile" Mehdi'yi tarif eden Bediüzzaman, Mehdi'nin İslam Dünyası'nın Halifesi olacağını söylemektedir. Ayrıca bu makamı da "ünvan" olarak tarif ederek, tüm Müslümanların Mehdi'yi o makama layık kişi olarak tanıyacağına da işaret etmiştir. Büyük mütefekkir Bediüzzaman, şüphesiz 13. asrın müceddididir, ancak tüm Müslümanların Halifesi ünvanını almamıştır.

"Alem-i İslâmın vahdetini" tabirini kullanarak Üstad, kendi devrinde de dağınık, halifesiz ve bir birliktelik içinde olmayan İslam ülkelerinin birleşerek İslam Birliği'nin oluşacağını söylemektedir. Bu birliktelik Üstad zamanında da, henüz de oluşmuş değildir. Bu birlikteliği, Mehdi'nin bir dayanak noktası yaparak Müslümanları bazı tehlikelerden koruyacağını ifade etmektedir.

"milyonlarla efradı bulunan ordular"ın da, Mehdi'nin bu vazifesini ifa ederken yardımcıları olacağını, yani emrinde ordular olacağını söyleyen Üstad'ın ordulardan oluşan yardımcıları olmamıştır. Sadece büyük fedakarlıklar içinde, canla başla gayret içinde olan mahdut miktarda Nur talebeleri onun yardımcısı olup tebliğ çalışması yapmışlardır.

"O zatın ikinci vazifesi, şeriatı icra ve tatbik etmektir. Birinci vazife maddi kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlas ve sadakatle olduğu halde, bu ikinci vazife gayet büyük maddi bir kuvvet lazım ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf. 9)

"O zat" ifadesi, beklenen Mehdi'nin belirli "bir" kişi olduğunu gösteren açık bir ifadedir.

Görevi "şeriatı icra ve tatbik etmek" olan Mehdi'nin ifa edeceği ikinci vazifesini tarif ederken, Üstad, dinin kurallarını toplum içinde Mehdi'nin hayata geçireceğini söylemektedir. Bediüzzaman ise büyük mücadelelerle kendi devrinde ancak iman hakikatlerini sınırlı bir topluluğa tebliğ etme imkanı bulabilmiştir.

"gayet büyük maddi bir kuvvet lazım" ifadesi büyük maddi imkanlarla yapılacak olan hizmetleri işaret etmektedir. Bu belki de devlet hazinesini kullanma yetkisi olarak adlandırılabilir. Üstad mücadelesini gayet zor maddi şartlar içerisinde geçirmiştir.

Mehdi'nin insanlığı maddi ve manevi tehlikelerden koruyacağı net olarak belirtilmiştir. Ayrıca Mehdi İslam birliğini de oluşturacak ve bunun için de sayısı milyonları bulan ordular gerekecektir. Bu durum Üstad döneminde oluşmamıştır. Mehdi şeriatı uygulayacak, bu da ancak büyük bir maddi güçle olacaktır.

"Şark tarafından bir nur zuhur edecek, bidatlar zulümatını dağıtacak." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 189)

"bidatlar zulümatını dağıtacak": Üstad'ın döneminde de var olan bidatlar, dine sonradan sokulan batıl inanç ve uygulamalar, hala süregelmektedir. Üstadın çalışmalarıyla bu, sona ermemiştir. Bunu dini özüne döndürecek olan Mehdi gerçekleştirecektir.


Üçüncü görevi: İslam toplumunu tekrar birleştirecek

"O zatın üçüncü vazifesi, Hilafet-i İslamiyeyi İttihad-ı İslam'a bina ederek, İsevi ruhanileriyle ittifak edip din-i İslam'a hizmet etmektir. Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakarlarla tatbik edilebilir. Birinci vazife, o vazifeden üç dört derece daha ziyade kıymetdardır, fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şa'şaalı bir tarzda olduğundan umumun ve avamın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf. 9)

Mehdi'nin bir başka görevi ise İslam toplumunu birleştirmek ve Hristiyan alemiyle ittifak yapmaktır. Mehdi'nin çok büyük çapta ve ihtişamlı olarak yapacağı bu görevler tüm dünyada herkes tarafından bilinecektir. Buna binaen ahir zamanda bu konuların tüm insanlar tarafından bilinmesi ve genele yayılması ancak televizyon, radyo ve internet gibi teknolojik imkanlarla mümkün olabilir. Nitekim Müslüman birliği ve Müslüman-Hristiyan ittifakı da Üstad döneminde olmamıştır.

"Bu vazife, pek büyük bir saltanat, kuvvet ve milyonlar fedakarlarla tatbik edilebilir." Üstad, İslam Birliği ile Müslüman ve Hristiyan dünyasının hak din adına kol kola vermesi gibi büyük bir olayın ancak 3 şartın oluşmasıyla gerçekleşeceğini ifade etmiştir.

Birincisi "saltanat": Bu ifade tam bir hakimiyet ifadesidir. Bu şunu gösterir; Mehdi'nin ülke yönetiminde bulunan, güç ve iktidar sahibi olan ve adeta bir sultan gibi dediği her şey uygulanan yetki sahibi bir makamda olacağıdır. Saltanat ifadesi ile Üstad'ın kastettiği budur. Bu durumun Üstad'da tecelli etmediği malumdur.

İkincisi "kuvvet": Buradaki kasıt, istediği şeyi icra edebilme gücü, yani yetki sahibi ve iktidar olmaktır. Bu ortam da Üstad zamanında oluşmamıştır.

Üçüncü "milyonlar fedakarlar": Çok açık olan bu ifadeyle Üstad, bu görevin, hizmette bulunacak, Mehdi'ye tabi milyonlarca insanın olmasıyla gerçekleşebileceğine dikkat çekmiştir. O dönemde Üstad'ın çevresinde hizmet eden fedakar talebelerin sayısının ise milyon sözüyle ifade edilemeyeceği aşikardır.

"üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şaşaalı bir tarzda" gerçekleşecek olan İslam'ın hakimiyeti, hem dünyada geniş çaplı bir şekilde, hem de oldukça görkemli ve yankılar uyandıran bir tarzda meydana gelecektir. Bu şaşaa toplumların çoğunluğunun üzerinde büyük etki uyandırdığı gibi, bu toplumların çok da önem verdiği bir husus olacak. Bu şaşaa ne Üstadın döneminde, ne de "asr-ı saadet" hariç başka bir dönemde yaşanmış bir durumdur.


Birinci görevdeki yardımcıları

"...Hazret-i Mehdi'nin, o vazifesini bizzat kendisi görmeğe vakit ve hal müsaade edemez. Çünkü hilâfet-i Muhammediye (ASM) cihetindeki saltanatı, onun ile iştigale vakit bırakmıyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zat, o taifenin uzun tedkikatı ile yazdıkları eseri kendine hazır bir program yapacak, onun ile o birinci vazifeyi tam yapmış olacak. Bu vazifenin istinad ettiği kuvvet ve mânevi ordusu, yalnız ihlas ve sadakat ve tesanüd sıfatlarına tam sahip olan bir kısım şakirdlerdir. Ne kadar da az da olsalar, manen bir ordu kadar kuvvetli ve kıymetli sayılırlar." (Emirdağ Lahikası, 259)

"Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek"

"...ondan evvel...": Yani Mehdi'den önce, onun çalışmalarından önce, Mehdi'nin birinci vazifesi olan iman hakikatlerini yayma ve materyalizmi yıkma çalışmasını yerine getirmesinde kullanacağı ilmi malzemeleri hazırlayacak olan "bir taife" den bahsetmektedir Bediüzzaman.

"bir taife": Bu grubun, fen ve felsefenin materyalizm ile oluşturduğu negatif etkiyi kırmada faydası olacak şekilde fen ve bilim ile uğraşan ilmi bir grup olması gerekmektedir. Ki Mehdi de onların hazırladıkları çalışmalardan faydalanarak materyalizmi yıkacak.

"o taifenin uzun tasdikati ile yazdıkları eseri..." diyerek Bediüzzaman, uzun doğrulama çalışmaları sonucu bir eser yazdıklarından söz etmektedir. Bunun ilmi bir çalışma olduğu anlaşılmaktadır. Bu ilim adamlarının, uzun yıllar yaptıkları çalışmalar ile, insanın tesadüfler sonucu meydana geldiğini savunan materyalizme karşı, Yaratıcı'nın varlığını gösterecek şekilde, kendi başına ilmi deliller ortaya koyacağı anlaşılıyor. Mehdi de bu bilgileri özellikle de İslam dünyasında yaygınlaştırarak, bilimin yaratılışı gösterdiğini insanlara anlatarak materyalizmi yıkacak.

"bir cihette": 'Bir yönüyle' derken Üstad, bu ilmi gruptan, materyalizmi yıkmada sadece bir yönüyle faydalanılacağını anlatmaktadır. Yani maddiyun ve tabiyyun felsefesinin, tabiatçılık ile ilgili kısmının kastedilmekte olduğunu anlıyoruz.

Bir de maddiyun kısmı var ki, o da maddecilik, yani maddenin sonsuzdan beri var olduğunu ve tek kesin gerçeğin madde olduğunu savunan materyalizmin ikinci kısmı. Bunu da sadece Mehdi, maddenin gerçekliğinin yoktan var olduğunu ortaya koyarak yapacak. Ortaya koyduğu maddenin yoktan var olduğu konusuna dair hem bilimsel hem akli izahlarla materyalizmi tam anlamıyla yok etmiş olacak.

"fen ve felsefenin tasallutuyle": Fen ve felsefenin saldırıları yüzünden insanlar üzerinde etkisi olacak olan materyalizmi susturmak için, yine bu iki unsuru susturmak, onun yaratılışı gösterdiğini ortaya koymak gerekmektedir.

Üstat bu iki unsurda çalışmalar yapmakla beraber kastedilen manada tam bir susturmayla ortadan kaldıracak söz konusu bir durum oluşmamıştır.


İkinci görevdeki yardımcıları

"İkinci Vazifesi: Hilafet-i Muhammediye (ASM) ünvanı ile şeair-i İslamiye'yi ihya etmektir. Alem-i İslam'ın vahdetini nokta-i istinad edip beşeriyeti maddi ve mânevi tehlikelerden ve gadab-ı ilâhi'den kurtarmaktır. Bu vazifenin, nokta-i istinadı ve hadimleri, milyonlarla efradı bulunan ordular lâzımdır." (Emirdağ Lahikası, 259)

Üstad halife değildir; bu ünvanı kendisinden sonra gelecek olan Mehdi'nin alacağını açıkça belirtmiştir. Mehdi İslam birliğini kurarak; insanları maddi ve manevi tehlikelerden kurtaracaktır.

"O zatın ikinci vazifesi, şeriatı icra ve tatbik etmektir. Birinci vazife maddi kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlas ve sadakatle olduğu halde, bu ikinci vazife gayet büyük maddi bir kuvvet lazım ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)

Mehdi; İslam'ın hakim olmasına vesile olacak ve insanlar arasında din ahlakının yaşanmasını sağlayacaktır. Bunun için Mehdi büyük bir maddi güç kullanacaktır. Üstad'ın büyük maddi imkanları olamamıştır, ancak bu imkanların Mehdi'de toplanacağını belirtmiştir.

"gayet büyük maddi bir kuvvet lazım": Üstad Mehdi'nin ikinci vazifesini yerine getirirken çok büyük maddi imkanlara sahip olarak bunu gerçekleştireceğinden bahsetmiştir. Üstadın ve talebelerinin büyük hizmetlerini yaparken çok kısıtlı imkanlar içinde hatta daha doğru bir ifadeyle büyük imkansızlıklar içinde mücadele ettikleri herkesin malumudur. Ayrıca Üstad'ın, bahsettiği şeriatı icra hususunda herhangi bir geniş kapsamlı çalışması olmamıştır. Bunu Mehdi'nin yerine getireceğini söylemiş ve Mehdi'nin bu görevi nasıl yerine getireceğini detaylarıyla tarif etmiştir.


Üçüncü görevdeki yardımcıları

"Üçüncü Vazifesi: İnkılâbat-ı zamaniye ile çok ahkâm-ı Kur'aniye'nin zedelenmesiyle ve Şeriat ı Muhammediye'nin (ASM) kanunları bir derece ta'tile uğramasiyle o zat, bütün ehl-i imanın mânevi yardımlariyle ve ittihad-ı İslâm'ın muavenetiyle ve bütün ulema ve evliyanın ve bilhassa Al-i Beyt'in neslinden her asırda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakâr seyyidlerin iltihaklariyle o vazife-i uzmâyı yapmaya çalışır." (Emirdağ Lahikası, 260)

Mehdi döneminde; devir ve ortamın da değişmesiyle, insanların Kuran'ın hükümlerini uygulamada bir nevi gevşeklik gösterecekleri ve kusurları olacağı belirtilmiştir. Mehdi'ye İslam'ın hakimiyeti safhasında İslam alimleri ve sayıları milyonları bulan fedakar seyitler, Müslümanlar destek verecek ve tüm İslam birliğinin yardımlaşmasıyla, beraber hareket edeceklerdir. Üstad ehl-i imanın bu yardım ve dayanışmanın kendisi zamanında olmayacağını ancak Mehdi'nin bunları yapabileceğini söylemiştir.

"İnkılâbat-ı zamaniye": Zamanın devrimleri, değişiklikleri günümüzde de devam etmektedir. Bu Bediüzzaman'la da son bulmamıştır. Halbuki Mehdi'nin gelişiyle zaman içinde oluşan bu değişim bir son bulacaktır.

Bu gerçekleşirken de Mehdi'ye "bütün ehl-i imanın mânevi yardımları" olacağını söyleyen Üstad, ayrıca bu yardımla birlikte "bütün ulema ve evliyalar" ile "milyonlar fedakâr seyyidlerin" Mehdi'ye katılacağını belirtmiştir. Üstad'a ulemalar ve sayıları milyonları bulan seyitler topluluğu iltihak etmemiştir.

Üstadın, bu şekilde "O vazife-i uzmâyı yapmaya çalışır." dediği Mehdi'nin "bir" kişi olduğu da anlaşılmaktadır. Yoksa bir şahs-ı manevi değildir. Ya da birçok kişiden oluşmuş bir grup değildir; Mehdi bir kişidir.


6. Bediüzzaman Hz. Mehdi'ye Zemin Hazırlamıştır.

"O ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve o büyük kumandanın pişdâr bir neferi olduğumu zannediyorum." (Barla Lahikası, 162)

Üstad burada, kendisinin büyük kumandan olarak tarif ettiği, beklenen Mehdi olmadığını ancak onun yardımcısı olduğunu, onun faaliyetlerine zemin hazırladığını hatırlatmıştır.

"O ileride gelecek acib şahsın" ifadesiyle Bediüzzaman açık bir şekilde Mehdi'nin kendinden sonraki bir dönemde geleceğini haber vermiştir.

"Çok zaman evvel bir ehl-i velâyetten işittim ki; o zât, eski velilerin gaybi işaretlerinden istihrac etmiş ve kanaati gelmiş ki: "Şark tarafından bir nur zuhur edecek, bid'atlar zulümatını dağıtacak." Ben, böyle bir nurun zuhurura çok intizar ettim ve ediyorum. Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lâzım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin izhar ediyoruz." (Sikke i Tasdik i Gaybi 189- Mektubat 34)

Mehdi dinimizdeki yanlış ve batıl uygulamaları kaldıracak ve yaşadığı dönem İslam'ın baharı olacaktır. Dolayısıyla Üstad yaşadığı dönemi İslam'ın kışı olarak adlandırarak, yakın gelecekte, yani İslam'ın baharında gelecek Mehdi ve yardımcılarına çalışmalarıyla ancak zemin hazırladıklarını söylemiştir.


7. Hz. Mehdi'yi Risale-i Nur ya da Müellifi Sanmak Hatadır.

"...Risale-i Nur'un şahs-ı manevisini haklı olarak Hz. Mehdi telakki ediyorlar. O şahs-ı manevinin de bir mümessili, Nur şakirdlerinin tesanüdünden gelen bir şahs-ı manevisi ve o şahs-ı maneviden bir nevi mümessili olan biçare tercümanını zannettiklerinden, bazen o ismi O'na veriyorlar. Gerçi bu, bir iltibas ve bir sehivdir, fakat onda mes'ul değiller." (Tılsımlar Mecmuası, 201)

Üstad Risalelerin bazı yakınları tarafından Mehdi olarak görüldüğünü ancak bunun bir hata olduğunu hatırlatmıştır. Üstad'ın ifadeleri bu konuda şüpheye ve tartışmaya mahâl vermeyecek kadar açıktır. Mehdi, net olarak "tek bir kişi" olarak anlatılmış, ayrıca yanındaki yardımcılarına kadar detay verilmiştir. Yani Mehdi bir topluluk veya Risale-i Nur değildir.

Risalelerin müellifi olarak kendisinin de Mehdi olarak değerlendirilmesinin bir karıştırma ve bir hata olduğunu Bediüzzaman açıkça ifade etmektedir.

Burada değinilmesi gereken bir husus da, gelecek Mehdi'nin diğer müceddidlerden daha düşük bir makamda olacağını zannedenler olabileceğidir; bu düşünce imtihanın sırrına muhaliftir. İslam'ın dünya hakimiyetine vesile olacak kişinin faaliyetleri daha değişik olacak ve çok daha büyük bir mücadele olacaktır. Daha küçük mücadele denmesi yanlış olur, çünkü ihlas ve sadakat ile yapılan bir mücadele vardır. Ve bu büyük mücadele için Allah Mehdi'yi görevlendirmiştir. Elbette ki mücadelesinin büyüklüğü oranında makamatı da büyük olacaktır. Ki dereceyi ancak Allah belirler. Hz. İsa, Mehdi'nin arkasında namaz kılacak, bu da göstermektedir ki Hristiyan-Müslüman ittifakı olacak. Hz. İsa ile beraber mücadele edecek kişi tabi ki Üstad'ın belirttiği gibi Büyük Mehdi olacaktır. Nitekim "ahir zamanda gelecek bir müceddid-i ekber" diyerek, Bediüzzaman, Mehdi için "en büyük müceddid" tabirini kullanmış, onun gelmiş geçmiş tüm müceddidlerin en büyüğü olduğunu vurgulamıştır.

Bu durum Nur talebelerinin daha da şevklenmeleri, çalışmalarını ve dualarını artırmaları için bir vesiledir. Çünkü her halis Müslüman İslam'ın hakimiyetini büyük bir iştiyakla ister ve bekler. Nitekim Müslümanların böyle bir beklenti içinde olmaları gerektiğini Üstad bizzat ifade ederek, 1951'den 50 sene sonrası için müjde vererek ümidin ve şevkin kapısını sonuna kadar aralamıştır. Üstad ve Risale-i Nur külliyatı, Üstad'ın detaylı anlattığı "gelecek Büyük Mehdi" nin hem bir işareti hem de en önemli zemin hazırlayıcısıdır.

"Bazı ayat-ı kerime ve ehadis-i şerife ahirzamanda gelecek bir müceddid-i ekberi mana-yı işari ile haber veriyorlar. Fakat o gelecek zatın ve cemiyetinin üç vazifesinden en ehemmiyetlisi olan ve zahiren en küçüğü görünen imanı kurtarmak ve hakaik-i imaniyeyi güneş gibi göstermek vazifesini Risale-i Nur ve şakirdlerinin şahs-ı manevisi tam yaptıklarından; o gelecek zata dair haberleri ve işaretleri, Risale-i Nur'un şahs-ı manevisine hatta bazen tercümanına da tatbike çalışmışlar ve Şeriatı ihya ve hilafeti tatbik olan çok geniş dairede hükmeden bu iki mühim vazifesini nazara almamışlar. Onların kanaatleri, onların Risale-i Nur'dan istifade cihetinde faidelidir, zarasızdır; fakat Nur'un mesleğindeki ihlasa ve hiçbir şeye alet olmamasına ve dünyevi ve manevi makamatı aramamasına zarar verdiği gibi, Nurların muhafızları her taifenin hususan siyasi taifenin tenkidine ve hücumuna vesile olabilir". (Tılsımlar Mecmuası, 168)

Mehdi'nin çok açıkça görülen ve tüm insanlar tarafından bilinen işaretleri vardır: Halife olması ve İslam'ı dünyaya hakim din kılması. Her ne kadar Mehdi'nin önemli bir vazifesi olan iman hakikatlerini anlatma hususu kendisinde ve eserlerinde tecelli etmiş ise de, Üstad, talebelerinin sadece bu yönde bir değerlendirme yaptığını ve Mehdi'nin diğer iki büyük vazifesi olan hilafet ve dini ihya etmesinin kendisinde görünmediği hususunu dikkate almadıklarını söylemiştir. Üstad, Mehdi'nin Risale-i Nur olmadığını, ancak bu bakış açısının, Risalelerden istifade etme yönünden zararsız olduğunu, ancak bu fikrin, siyasilerin ve daha birçok kişinin saldırılarına ve eleştirilerine maruz kalabileceğini hatırlatarak uyarmıştır.
Ekleme Tarihi: 23.12.2005 - 22:29
Bu mesajı bildir   tarıkyılmaz72 üyenin diğer mesajları tarıkyılmaz72`in Profili tarıkyılmaz72 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
zec su an offline zec  

132 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.10.2004
En Son On: 23.11.2012 - 11:55
Cinsiyeti: Erkek 
saltanat hilafet değildir.
bilmiyorsun demedik araştır dedik.
fikir sahibi olmak için evvala bilgi sahibi olmak gerekiyor.
4 halife ile osmanlı padişahlarını aynı görmek nekar doğrudur?
neden hz.yavuz sultan selim denmedi?
Allah cc islamın kaidelerini yürürlüğe koyan yöneticeden razı olsun inş.Onlar islamın büyümesindeki vasıta görevlerini yerine getirdiler.

İlmi eger gerçekten bilmiyorlarsa bilmiyorum demek çok iyidir. Çünkü iki hadis-i serif meali söyledir:

(Bilmeden fetva verene, yer ve gökteki melekler lanet eder.) [I. Lal, I. Asakir]

(Bilmiyorum demek ilimdendir.) [I. Mace]

Yine buyuruldu ki:

(Allah rizasi için, bilmedigi bir hususta susanin aldigi sevap, bildigi hususta konusanin, cevap verenin aldigi sevaptan az degildir.) [Sabi]

Bildigi halde söylemiyorlarsa bunun vebali büyüktür. Birkaç hadis-i serif meali söyledir:

(Ilmini gizleyenin, bildigi bir mesele soruldugunda cevap vermeyenin agzina kiyamette atesten gem vurulur.) [Buhari, Tirmizî, Ebu Davud Ibni Mace, Hakim ]

(Ilmini [bildigini] gizleyene, denizdeki baliktan, gökteki kusa kadar her sey lanet eder.) [Darimi]

(Ilmini baskasina bildirmeyen, hazineyi gömüp kimseye yardim etmeyene benzer.) [Taberani]

(Âlimin bildigini söylememesi helal degildir.) [Taberani]


Bu mesaj 1 kez ve en son zec tarafından 24.12.2005 - 11:20 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 24.12.2005 - 08:58
Bu mesajı bildir   zec üyenin diğer mesajları zec`in Profili zec Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
tarıkyılmaz72 su an offline tarıkyılmaz72  
Themenicon    LÜTFEN KIRICI OLMAYALIM

163 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.11.2005
En Son On: 25.12.2005 - 19:44
Cinsiyeti: ----- 
HEPİMİZ ALLAH YOLUNDA EL ELE GÖNÜL GÖNÜLE TEVHİDİ OLUŞTURMALIYIZ ÇOK ŞÜKÜR ALLAH IMIZ BİR PEYGAMBERİMİZ BİR KURAN IMIZ BİR BU BİRLER ETRAFINDA TOPLANIP BİRBİRİMİZE İLİM ÖĞRETMELİYİZ KAVGA GÜRÜLTÜ NEFSİN TALEBİDİR

DÜNYA HAYATINDAKİ MUTSUZLUK VE HUZURSUZLUK
Allahû Tealâ Yunus Sûresi'nin 100. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor;

YUNUS-100: Vema kâne linefsin en tü'mine illâ biiznillâh ve yec'alürricse alellezine lâ ya'külûn.
Allah'ın izni olmaksızın hiç bir kimse imân sahibi olamaz. İmân sahibi olmakta aklını kullanamayanlara (Allah'a ulaşmayı dilemeyenlere) Allah şeytanın zulmetini gönderir. Böylece azaplanırlar.

Gerçekten aklın iki tane müşaviri vardır. Birisi NEFS, diğeri de RUH'dur. Fizik vücudun kumandanı olan akıl, nefsi ve ruhu bir müşavir olarak kullanır ve bunlardan bir tanesinin talebini kabul eder. Her olaydan evvel içinizdeki iki sesi duymuşsunuzdur. Birisi sizi güzelliğe, doğruya Allah'ın emirlerine doğru çekmek isteyecektir. Öteki ise yanlışa ve şerre doğru çekmek isteyecektir. Birisi nefsimizin sesidir, kötüye çeker, diğeriyse ruhumuzun sesidir. Allah'a çeker. Şunu biliyoruz ki, başlangıçta herkes, nefsi emmarede bulundugu için olaylar cereyan etmeden evvel bir karar safhası vardır. Ve bu karar safhasında mutlaka nefs ve ruh arasında bir kavga vardır. Kavga kesindir. Bu kavganın arkasından bunlardan bir tanesi aklı ikna edecektir. Eğer aklı ikna eden nefs ise, ki emmare nefs kademesinde hep böyledir, aklın ikna olduğu olay tahakkuk edecektir. Nefs-i Emmare genellikle aklı şerre alet eder. Ve akıl ondan aldığı fetva üzerine, ondan aldığı müşavirlik üzerine, fizik vücudu şer istikametinde kullanır. Her şer olay hem derecat kaybetmemize sebebiyet verir. Hem de her şer işlediğimizde sıkıntı duyarız. Hayır işlediğimizde ise hem deracat kazanır hemde ferahlık ve huzur duyarız. Şer istikametinde kullanılan fizik vücut mutlaka başkalarına zarar ika edecegi cihetle, mutlaka bir tepkiyi çevreden davet edecektir.
Zulmün işlenmesiyle beraber karşısından gelen tepkinin intikamını alamıyorsak şuuraltımızda birikim başlayacaktır. Nefsimiz duruma hakimse başkalarının bize yaptığı herhangi bir hadisede ona cevap veremiyorsak, bu imkandan mahrum isek, nefsimiz hemen bir şuuraltı birikimi başlatır ve olay şer olarak tahakkuk ettigi zaman zaten bir sıkıntı kalbimizi kaplar. Başkalarının kalbini kırmışızdır, başka birine yanlış bir davranış yapmışızdır. Ondan da bir tepkinin gelmesi muhakkak gibidir. Böylece ondan gelen yeni tepki, bizim nefsimizde yeniden bir olay başlatacaktır. Ve spiral giderek yükselecektir. KİN, KAVGA, İNTİKAM birbirinin arkasından insanı devamlı rahatsızlıklar içinde tutacaktır. Kaldı ki olay burada da bitmeyecektir. Çünkü fizik vücut bir günah işlediği zaman RUH mutlaka NEFSE azap edecektir. Ve kişinin azap duyması da bu pişmanlıkla noktalanır. Bu azap (halk arasında bu azaba vicdan azabı denilir) olmalıdır ki ancak bu azaptan sonra azabın husule getirdiği pişmanlık hissi de yer etsin. Böylece görülüyor ki, NEFS-i emmaradeki herkes için olay vücuda gelmeden evvel (bütün olaylar için geçerlidir) mutlaka NEFS ve RUH arasında bir kavga vardır. Olay genellikle şer olarak tahakkuk ediyor. Şerri yaşarken iç sıkıntı duyuyoruz. Ve olay tahakkuk ettikten sonra da RUH NEFSE mutlaka azap ediyor. Öyleyse hep kavganın sıkıntının ve azabın var olduğu bir vücut ülkesinde insanlar daimî bir huzursuzluk içinde yaşıyor. Kaldı ki, hep huzursuzluk hali içinde yaşayan insan çevreden de etki aldığı için, bu etki alanı içinde daha da huzursuz olur. Başkalarının her yaptığı kişiye batar.
NEFS-İ EMMARE'de başkalarının size yaptığı ters bir harekete daha büyük bir hareketle cevap vermek istersiniz. Biri size bir tokatmı attı? Daha şiddetli bir tokat, bir yumruk atmak, hatta onu bayıltıncaya kadar dövmek gelir içinizden. Hep intikamin peşindesiniz ve hırsınız daima size hakimdir. İntikam şeytanın silahıdır. Şeytan kişiye hakimse o zaman şu dünya adı verilen gezegende mutlu olmak asla mümkün değildir. Eğer her olaydan evvel kavga varsa hep yanlış şeyler yapıp pişmanlık duyuyorsanız, hep ruhunuz nefsinize azap ediyorsa, hep bu büyük sıkıntıyı üstleniyorsanız; O zaman sizin için söz konusu olan şey huzursuzluktur ve sıkıntıdır. Kâfirler, amelsiz mü'minler ve yetersiz amelli mü'minler hepsi nefsi emmarede olmaları sebebiyle dünyadaki hayatları, hep huzursuzluk ve sıkıntı içinde geçmektedir.
Ekleme Tarihi: 24.12.2005 - 16:19
Bu mesajı bildir   tarıkyılmaz72 üyenin diğer mesajları tarıkyılmaz72`in Profili tarıkyılmaz72 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast Nur 66  
RE:

Misafir

Kayıt Tarihi: 12.11.2024
En Son On: 25.12.2005 - 19:44
Cinsiyeti: ----- 
[quote]Orijinali zec

saltanat hilafet değildir.
bilmiyorsun demedik araştır dedik.
fikir sahibi olmak için evvala bilgi sahibi olmak gerekiyor.
4 halife ile osmanlı padişahlarını aynı görmek nekar doğrudur?
neden hz.yavuz sultan selim denmedi?
Allah cc islamın kaidelerini yürürlüğe koyan yöneticeden razı olsun inş.Onlar islamın büyümesindeki vasıta görevlerini yerine getirdiler.

OSMANLI SALTANATI DİYORSUN ÖYLEMİ O ZAMAN DİYECEK BİR ŞEY YOK.
BİZ 4 HALİFE İLE OSMANLI PADİŞAHINI AYNI GÖRMEDİK VARSA BÖYLE BİR YAZIM GÖSTER. YOKSA İNSANLARI SUÇLAMA YANLIŞYERE...

HZ YAVUZ SULTAN SELİM DENMEMİŞSE BEN DİYORUM. NEDENMİ..
ÇÜNKÜ O MISIRA SEFERE GİDERKEN KIZGIN ÇÖLLERDE ATININ ÜZERİNDEN İNMİŞ VE YÜRÜMEYE BAŞLAMIŞ ARKASINDAKİ ORDU DA ATTAN İNMİŞ VE YÜRÜMEYE BAŞLAMIŞ. ORDU BİTKİN DÜŞÜNCE VEZİRİ PADİŞAHIN YANINA GELEREK ORDUNUN DURUMUNU SÖYLEMİŞ VE NEDEN YÜRÜDÜĞÜNÜ SORMUŞ.
PADİŞAHIN CEVABI: öNÜMDE RASULULLAH (A.V.) EFENDİMİZ YÜRÜYEREK GİDERKEN BEN NASIL AT ÜZERİNDE GİDERİM DEMİŞ........

SON OLARAKTA MESAJININ SON BÖLÜMÜNDEKİ YAZMIŞ OLDUKLARIN. BUNLARA CEVAP BİLE VERMEYECEĞİM. HER ŞEYİN EN DOĞRUSUNU VE EN İYİSİNİ ALLAH (C.C.) BİLİR.
Ekleme Tarihi: 26.12.2005 - 10:44
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
LA HAVLE su an offline LA HAVLE  
S.A.

29 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.10.2005
En Son On: 22.03.2007 - 00:43
Cinsiyeti: Erkek 
S.A.

Aranıza yeni katıldım ve ilk mesajımı buraya atmak istedim.

Hilafetin yeniden getirilmesi konusunda yaklaşık 6-7 ay öncesinden aldığım bir duyum şöyle idi :

Amerika'daki derin devlet yöneticileri R.Tayyip Erdoğan'a, Türkiye'nin yönetim sisteminin yeniden yapılandırılması hakkında 2 seçenek sunmuş....

1- Amerika'daki mevcut başkanlık sisteminin Türkiye'ye uyarlanması.
2- Türkiye'deki islam alimlerinden birinin Halife ilan edilmesi.

Bu konuda mevcut hükümetin ne karar aldığını bilmiyorum ama görünen o ki bu olay için bir zemin hazırlanıyor.
Ekleme Tarihi: 17.01.2006 - 05:18
Bu mesajı bildir   LA HAVLE üyenin diğer mesajları LA HAVLE`in Profili LA HAVLE Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
zec su an offline zec  

132 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.10.2004
En Son On: 23.11.2012 - 11:55
Cinsiyeti: Erkek 
nur 66 kardeşim özürdilerim
yavuzların tekrar geleceğini bilsem şimdiki gibi konuşmazdım herhalde.lakin dünya yaşlandı artık ahir zamandayız bu zamanda çok yalnışlar yapılıyor ve yapılacak sizi kırmak istemezdim lakin tartışırken biraz sert bir uslup takınmışım hakkınızı helal edin.


hilafet adı altında ülkemiz üstünde oyun oynayanlar çıkacaktır din adına dindarlık adına halifeliğin o yüce makamın şanına hürmeten bunu istemek güzel lakin adamların amacı kukla kullanarak (böl parçala yönet taktiği tutmaz ise) ipleri eline geçirmek.bu yüzden
bizim uyanık olmamız lazım.


öyle bir zamandayızki iman tehlikede kardeşim imanımızı kurtaralım .
yer yüzünde Allah (cc) adına onun ismini anarak yaptığımız her işte zaten Allahın yeryüzündeki halifeleriyiz bunun bilincinde olup değerimizi yitirmeyelim her birimiz tek tek değerliyiz neden?
çünkü bismillahirrahmanirrahim diyerek yaptığımız her iş bize değer katıyor.

tarıkyılmaz kardeşim konuya yaklaşırken dikkat etmemiz gereken noktaları güzel özetlemiş Allah ondan ve tüm kardeşlerimden razı olsun.
En doğrusunu Allah (cc)bilir
selam sevgi ve dua ile
Ekleme Tarihi: 17.01.2006 - 07:16
Bu mesajı bildir   zec üyenin diğer mesajları zec`in Profili zec Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
BAZILARI TERBİYESİNİ ARTIK TAKINMALI

2687 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
Cinsiyeti: ----- 
LÜTFEN AYIP AMMA BAZI YAZILAR GERCEKTEN BAZI DİN ADAMLARINI LEKELER SURETTE YAZILIYOR DİKKAT EDELİM KENDİ ELLERİMİZLE YAĞ SÜRÜYORUZ BİRİLERİNE YARDIM EDİYORUZ BIRAKIN MÜBAREK İNSANLARI RAHATSIZ ETMEYİN
NE HİLAFETİ YA
SİZ HALA FETHULLAH GÜLENİ HALİFE OLACAK MI ZANNEDERSİNİZ
SİZ MALZEME BİTTİĞİNDE NEDEN ONUN ADINI ÖRNEK VERİRSİNİZ
BAKINIZ BEN CEMAATLERDEN DEGILIM AMA HİZMETLERİNİ BAŞKA TARAFLARA CEKMEYELİM LÜTFEN AKIL VE İNSAF...
HİLAFET DİYE ZATEN BİRŞEY OLMAYACAK
İSLAM DEVLETİ KURULDUMU HİC
İSLAM MEDENİYETİ KURULDU
HALİFE İNSANIN KENDİSİDIR
ALLAHA KUL OLACAGIZ
EŞREFİ MAHLUK
O HALDE SAHABEİ KİRAM HALIFE OLDUĞUNDA ONLAR HEM BUGÜNKÜ ANLAYIŞLA DEGERLENDİRDİĞİMİZ GİBİ HALİFE OLMADILAR
BİR ANLAYIŞ VE TERİM HATASI VAR
Ekleme Tarihi: 17.01.2006 - 13:40
Bu mesajı bildir   NurBahcesi üyenin diğer mesajları NurBahcesi`in Profili NurBahcesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1288 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
zelil-i hakisar (42), veritas1905 (42), skesman (49), karakiz06 (44), manayli (42), orhan86 (38), ezel (39), ezel1985 (39), tamteslim (47), esranur (40), Mavzer986 (41), Cicek06 (49), ay-isiginda-sak.. (38), dayi120 (), micnatis (45), celo1903 (43), 2ebu2 (52), a.yasin (49), fedakar (49), adnancaglayan (54), muco (41), Lear (43), MUSTAFA TIRA&TH.. (61), bu_rak (29), engizli (), meryem feyza (33), rkocabas (58), Mavilim (38), Kerimhan (40), BeYaZ vE sIyAh (33), halim (), trabzonlu (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.96286 saniyede açıldı