0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » M E A L » HANGI TEFSIRLER ZARARLIDIR ?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 37 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
mimli uye su an offline mimli uye  
HANGI TEFSIRLER ZARARLIDIR ?

206 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.06.2005
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: Erkek 
HANGİ TEFSİRLER ZARARLIDIR ?

SUAL :
Dinimizi, asıl kaynağından öğrenmek için hangi meâli ve tefsîri tavsiye edersiniz?
CEVAB:
Kur'ân-ı kerîmin ma'nâsını yalnız Muhammed aleyhisselâm anlamış ve hadîs-i şerîfleri ile bildirmiştir. Kur'ân-ı kerîmi tefsîr eden O'dur. Doğru tefsîr kitâbı da, O'nun hadîs-i şerîfleridir. Din âlimlerimiz, bu hadîs-i şerîfleri toplayıp, tefsîr yazmışlardır. Âyet-i kerîmeler kısa ve tam tercüme edilemediği için, İslâm âlimleri, tercüme değil, uzun tefsîr ve te'vîllerini bildirmişlerdir. Resûlullahın bildirdiği ma'nâlara Tefsîr denir. Tefsîr, ancak Fahr-i âlemin mübârek lisânından, Sahâbe-i kirâma ve onlardan Tâbi'îne ve Tebe'i tâbi'îne ve böylece sağlam, kıymetli insanların söylemesi ile, fıkıh ve kelâm âlimlerine gelen haberlerdir. Bundan başka olan bilgilere tefsîr denmez. Müfessir, tefsîr kitâbı yazan demek değildir. Müfessir, kelâm-ı ilâhîden, murâd-ı ilâhîyi anlıyan derin âlim demektir. Beydâvî tefsîri bunların en kıymetlilerindendir. Bu tefsîr kitaplarını da anlıyabilmek için, yirmi ana ilmi, iyi öğrenmek lâzımdır. Ana ilimlerden biri, tefsîr ilmidir. Bu yirmi ana ilmin kolları, seksen ilimdir.

1986'da İstanbul'da yapılan (Kur'ân Tercümeleri Sempozyumu)nda 1500'den fazla tercüme incelendiğinde, birbirini tutmıyan hükümler görüldü. Herkes anlayışına göre tefsîr ettiği için, karşımıza bir korkuunç, dehşetli ve vahim manzara çıkmıştır. Hâlbuki nakle dayanılsaydı böyle olmazdı. Türkiye'de ilk defa Kur'ân tercüme işini, Cihan Kitâbevi sâhibi Misâk isimli bir Ermeni başlatmıştır. Maksat dinimizi bozmaktır. Bu oyuna gelinmemeli!..

Diplamaya Güvenenler

Diplomaya güvenerek, tefsîr ilmine dalmaya kalkışan, aldanır, helâk olur. Yüzme bilmiyen birinin diplomasına güvenerek denize açılması gibi, câhilce, ahmakça iş olur.

Tefsîr ilmini bilmiyenin hadîs ve tefsîr okumaya kalkışması, mide hastasının, kuvvetlenmek için, baklava, börek yemesine benzer. Hâlbuki, bu hastanın, önce perhîz yapması, sonra, kuvvetli yemesi lâzımdır. İşte bizim gibi, ana ilimleri okumıyan, din öğrenmek için, Kur'ân tercümesi, tefsîr, hadîs okumaya kalkışırsa, bunları kavrayamaz. Yanlış anlıyarak, dinimizi, îmânımızı da kaybederiz.

Ana yuvasından almış olduğu îmânını kaybeden birkaç ilerici (!) kimsenin küfrüne sebep olan, zihinlerindeki şüphenin nasıl meydana geldiği sorulunca tefsîr okudukları için böyle olduklarını bildirmişlerdir. Meşhûr tefsîrler bile, ehlinden başkasına zararlı oluyor. Tefsîr ilimlerini bilmeden tefsîr okumaya kalkışan, îmânını kaybedebileceği için Mazhar-i Cân-ı Cânân hazretleri, tefsîr yazmak isteyen halîfesine engel olmuştur. (Makâmât)

Türkçe tefsîrlerin, en kıymetli sanılanlarında bile, şahsî düşünceler vardır. Okuyana zararı, fâidesinden çoktur. Hele islâm düşmanlarının, bid'at sâhiblerinin, Kur'ân-ı kerîmin ma'nâsını bozmak için yaptıkları tefsîr ve tercüme kitapları, birer zehirdir. Bunları okuyan genç zihinlerde, bir takım şüpheler, i'tirâzlar hâsıl oluyor. Zâten, bizim gibilerin, islâmiyyeti öğrenmek için, tefsîr ve hadîs-i şerîf okuması uygun değildir. Çünkü Kur'ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerîfi yanlış anlamak veya şüphe etmek îmânı giderir. Yalnız Arabî bilmekle, tefsîr ve hadîs anlaşılmaz. Her arabî bileni, din âlimi sanan aldanır. Beyrut'ta ana dili Arabî olan çok papaz var. Fakat, hiçbiri islâmiyyeti bilmez.


Kur'ân-ı Kerîmi Kim Anlar?

İmâm-ı Gazâlî hazretleri buyuruyor ki:

(Üç kimse, Kur'ân-ı kerîmin ma'nâsını anlıyamaz: 1- Arabîyi ve tefsîr ilmini iyi bilmiyen. 2- Büyük günâha devam eden fâsık. 3- Bid'at sâhibi [Eh-i sünnet i'tikâdında olmıyan].

Görülüyor ki, Ehl-i sünnet olmıyan, Arabîyi çok iyi bilse de, Kur'ân-ı kerîmi doğru anlıyamaz. Yanlış anladıklarını yazarak, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından nakletmeyip kendi görüşünü din diye ortaya koyan herkesi felâkete sürükler. Hadîka'daki (Ümmetim, kötü din adamlarından çok zarâr görecek) hadîs-i şerîfi, böyle mezhepsizlerin zuhur edeceğini haber vermektedir.

Tefsîr, akla değil, nakle dayanır. Alimlerinin, Peygamberimizden ve Eshâb-ı kirâmdan alarak yaptıkları tefsîrlere aykırı tefsîr yazan, küfre düşer. Hadîs-i şerîfte, (Kur'ân-ı kerîmi kendi görüşüne göre tefsîr eden kâfir olur) buyuruldu. (Mek.Rabbânî m.234)

Mezhepsizler, bu inceliği anlıyamadıkları için, (Herkes Kur'ân okumalı, dinini bundan kendi anlamalı, mezheb kitaplarını okumamalı) diyerek, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının okunmasını yasak ediyorlar. Hadîs-i şerîfte, (Kur'ân-ı kerîmi, kendi görüşü ile açıklıyan, doğru olsa dahî, mutlaka hatâ etmiştir) buyuruldu. (Nesâî)

Tefsîr, murâd-i ilâhîyi anlamak demektir. Kendiliğinden verdiği ma'nâ doğru olsa bile, meşrû yoldan çıkarmadığı için, hatâ olur. Verdiği ma'nâ yanlış ise, kâfir olur. (Berîka)


Ekleme Tarihi: 20.07.2005 - 08:32
Bu mesajı bildir   mimli uye üyenin diğer mesajları mimli uye`in Profili mimli uye Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
Risale-i Nur

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: ----- 
bence risale-i nur uda yabana atmayın zira bediüzzaman yabana atılacak birisi değildi. yanlış anlamayın ben sadece risalelere de bakın diyorum Allaha emanet olun!...
Ekleme Tarihi: 20.07.2005 - 13:18
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
mimli uye su an offline mimli uye  
Uyanık Olalım !

206 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.06.2005
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: Erkek 
Bediüzzaman Hazretlerinin Risale-i Nûrları o zatın nev-i şahsına munhasır bir açıklama ve bazı ayetlerin tefsiridir ki, Kuran'ı Kerimin bütününü kapsamamaktadır.Ayrıca, bu zatın peşinde ve yolunda olduğunu söyleyen cemaatlerin kahir ekserisi,Risale-i Nûrları ve Bediüzzaman Hzlerini istimar ederek maddi ve manevi dünya menfaatlerine bulaşmışlar ve nû yolundan sapmışlardır.
Bu konu üzerinde daha fazla durmak istemiyorum.
Baki selâm

Ekleme Tarihi: 20.07.2005 - 13:29
Bu mesajı bildir   mimli uye üyenin diğer mesajları mimli uye`in Profili mimli uye Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
cevap

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: ----- 
ayetlerin bir kısmının tefsiri olduğunda doğru söylüyorsunuz.[ ben eksik yazdım.ağlar ] ama bu ülkede cemaat dedimi akla gelen ilk hizmet bence yolundan ve amacından sapmamıştır.[bu benim şahsi görüşümdür]. sizde yukarıda kendi görüşünüzü yazmışsınız.
NOT: bediüzzaman hayatının son yıllarında Risale-i Nur'u tamamladığında "artık benim işim bitti. bu risaleler benim yaptığımdan daha fazla iş görecektir" demişti. bunuda belirtmek istedim.

Allah'a(celle celalühü) emanet olun...
Ekleme Tarihi: 20.07.2005 - 13:37
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
mimli uye su an offline mimli uye  
Şu kadarını ilâve edeyim ki ,

206 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.06.2005
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: Erkek 
Düşüncelerinize şu kadarını ilâve edyim ki,
Risale- Nûrlar gibi ve en az onların ayarında ehl-i sünnet alimlerinin daha nice eserleri vardır günümüze kadar hiç bozulmadan elimize ulaşmıştır.
Hiçbir çiçek "Benden başka çiçek yoktur." iddiasında bulunamaz.
Tabiat kokuları ve güzellikleri ile meşhur çiçeklerle doludur.
İslâmi eserlerimiz de aynen böyledir
.
Ekleme Tarihi: 20.07.2005 - 13:43
Bu mesajı bildir   mimli uye üyenin diğer mesajları mimli uye`in Profili mimli uye Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
GöLGe su an offline GöLGe  
RE: Uyanık Olalım !

1041 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 24.08.2003
En Son On: 23.11.2008 - 22:01
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali mimli uye
Ayrıca, bu zatın peşinde ve yolunda olduğunu söyleyen cemaatlerin kahir ekserisi,Risale-i Nûrları ve Bediüzzaman Hzlerini istimar ederek maddi ve manevi dünya menfaatlerine bulaşmışlar ve nû yolundan sapmışlardır.
Bu konu üzerinde daha fazla durmak istemiyorum.
Baki selâm



mimli üye kardesim...
Yukaridaki yapmis oldumuz alinti kisi yada toplumlara hitab ettiginden "cevap hakki" dogurmaktadir...!

LÜTFEN daha dikkatli olalim...

gül
Ekleme Tarihi: 20.07.2005 - 22:03
Bu mesajı bildir   GöLGe üyenin diğer mesajları GöLGe`in Profili GöLGe Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
mimli uye su an offline mimli uye  
Forum yoruma açık değil mi ?

206 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.06.2005
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: Erkek 
Syn.GoLGe,

Yazdıklarımız elebetteki kişi ve topluma hitab etmektedir.Ve biz herkes hakındaki görüş ve düşüncemizi -hakaret olmadığı sürece- söyleme hürriyetine sahip olduğumuzu düşünüyoruz.Cevap vermek isteyenler de hakaret etmeden cevaplarını yazabilirler.
Biz sizin sıkıntınızı anlamakta biraz zorluk çekiyoruz.
Hakkımızda olumsuz ya da olumlu düşünceleriniz açıklamaktan imtina etmeyiniz.Eğer böyle birşey varsa açıkça yazınız.Kılıf kullanmaya gerek yok diye düşünüyorum.

Ekleme Tarihi: 20.07.2005 - 22:38
Bu mesajı bildir   mimli uye üyenin diğer mesajları mimli uye`in Profili mimli uye Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
GöLGe su an offline GöLGe  

1041 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 24.08.2003
En Son On: 23.11.2008 - 22:01
Cinsiyeti: Erkek 
sayin mimli üye kardesim...

Muhakkakki forumlar yorumlara aciktir...
Lâkin, yapilan suclamalar kaynak yada delil olmaksizin yapildiginda iftira niteligi tasidigindan hem toplumlara ve hemde forumlara zarar vermesi ve gerksiz polemiklerin olusmasidir sikintimiz...
Ayrica, kilif bulmak gibi bir acizligimizde yoktur Elhamdûlillâh...

Not: sahsiniz yada sahislar hakkinda yorum yapmak GöLGe'nin haddine düsmez...

"...Cevap vermek isteyenler de hakaret etmeden cevaplarını yazabilirler."
(burada hemfikiriz...)

gül
Ekleme Tarihi: 20.07.2005 - 22:59
Bu mesajı bildir   GöLGe üyenin diğer mesajları GöLGe`in Profili GöLGe Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
mimli uye su an offline mimli uye  
İşimiz elbette ki zor !

206 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.06.2005
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: Erkek 
GoLGe Kardeşimize,
Size teslim edersiniz ki, hiç kimse ; "Ey Ahali ! bakınız ben ehli- sünnet akaidinden saptım,sapıttım.Sizi şu görüşe çağırıyorum." diye ortaya çıkmaz.Bu şekilde kendisini/kendilerini ifade etmiyorlar diye şimdi biz bunların yanlışlarını ortaya koymayacak mıyız ? Örneğin, diyalogçular Hrisitiyanların ve Yahudilerin hoşgörülmesini ve bizlerin onlarla diyalog kurmamız lâzım geldiğini söylüyorlar.
Biz şimdi bunun yanlışlığını seslendiremeyecek miyiz ?
Bunun kaynağı ve delili bizatihi yaşanılan ve gözlenilen durumdur.
Başka ne kaynağı ve delili ola ki ?
Yani,burada önemli olan daha önce de ifade edildiği gibi ,hakarate varmayan yazılardır.
Bizim yazılarımıza bazı üyeler şimdiye kadar;
"sallıyorsun,işkembeden atıyorsun,ahmaksın" v.b. şeklinde yorumlarda bulundu.Biz hakikati seslendirmek uğruna bütün bunlara çoğu zaman ses dahi çıkarmıyoruz.Ve gereksiz polemiklerden sizin uyarınızdan sonra da daha dikkat etmeye çalışıyoruz.
Baki selâm.

Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 08:05
Bu mesajı bildir   mimli uye üyenin diğer mesajları mimli uye`in Profili mimli uye Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
Ebu cehilin kızı

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: ----- 
kardeşlerim biraz konunun dışına taşıyoruz ama şu örneği vermek isterim. anlamadığım bir nokta var yanlışım varsa düzeltmenizi istirham ederim: "PEYGAMBER EFENDİMİZ(SALLAHU ALEYHİ VESSELLEM)ikrimeden çektiğimi babası ebu cehilden çekmedim demişti. mekke fethedilince ikrime korkup kaçıyor bana zarar verir endişesi ile. ama PEYGAMBER EFENDİMİZ(SALLAHU ALEYHİ VESSELLEM)den, mübarek annelerimizden birisi izin isteyip ikrimenin peşine düşüyor ve onu huzura getiriyor. PEYGAMBER EFENDİMİZ(SALLAHU ALEYHİ VESSELLEM) onu bir şaki gibi değil bir said gibi karşılıyor." hem ebu cehile 200 kere ayağına gidip İslam'a davet ediyor yılmadan usanmadan. şimdi bize ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLEN ZAT bunları yaparken biz onlarla ilişkimizi kesecek, görüşmeyeck miyiz? hatalı eksik yazılarım için şimdiden herkesten af dilerim.

Allaha emanet olun...
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 13:48
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
mimli uye su an offline mimli uye  
100 dü 200 Oldu !!!

206 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.06.2005
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: Erkek 
hafakan28 kardeş,

Peygamberimizin Ebu-Cehil'e tebliğ için 200 defa gittiğini hangi muteber kaynaktan okudunuz ? Söyleyin de biz de öğrenelim.
Hem sonra bu adet 100 mü 200 mü ? Hangisi ?
Çünkü, böyle birbirini tutmayan şayialar ortalıkta dolaştıkça, insanlar bunu atmasyon haberler kategorisine sokuyor.

Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 14:57
Bu mesajı bildir   mimli uye üyenin diğer mesajları mimli uye`in Profili mimli uye Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
Dursun Ali Erzincanlı

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: ----- 
ben en başta belirtmek isterim ki bilgili bir insan değilim. ama samimetimle belirtirim ki ben atmıyorum. http://www.ankebut.net te filmler arasında Dursun Ali Erzincanlı'nın sunduğu muhterem hocaefendinin vaazlarından eklentiler yapılarak hazırlanmış derleme sahabe hayatı belgeseli var. eğer girip dosyayı indirip, izlerseniz. dediklerim ordan alınmadır. ebu cehile 200 kere gitti deniyor. 100 kere başka bir kişiye. ayrıca rakamlar çokluk belirtmek için kullanılmış olabilir(kişisel görüşümdür herhangi bir bağlayıcılığı yoktur). Biraz din ile diyanetle alakanız olduğuna dayanarak ve hüsn-i zan ederek Dursun Ali Erzincanlı yı duyduğunuzu umuyorum. dosyayı indirip izleme zahmetine katlanırsanız beni daha iyi anlayacağınızı zannediyorum...

Allaha emanet olun...
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 15:14
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
mimli uye su an offline mimli uye  
Öyle kaynak mı olurmuş !

206 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.06.2005
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: Erkek 
hafakan28 arkadaş Bak !
Burası bir forumdur.Cemaatlerle dalaşma yeri değil.Ben sizin cemaatinizle ilgili olumsuz düşüncelerimi aksettirdim.Bu düşüncelerim ya da bu olumsuzlukları ciltler dolusu kitap haline de getirebilirim Ancak,burası yeri değil!
Siz en iyisi bana e-mail adresinizi verin.Ben size bu konularda daha doyurucu bilgileri ve bahsettiğiniz sahabe hayatı belgeselinin kaynak olamayacağını izah edeyim.
Bekliyorum.

Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 15:42
Bu mesajı bildir   mimli uye üyenin diğer mesajları mimli uye`in Profili mimli uye Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
öncelikle şunu belirteyim

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: ----- 
ben şuan üniversite 1. sınıf öğrencisiyim ve şu ana kadar hiçbir cemaate gitmedim benim gittiğim tek cemaat vardır o da cuma cemaati. ben kimseyi ünlü etmek maksadında da değilim mail adresimi istemişsiniz (adres, kurallar geregi silinmistir... GöLGe) ayrıca isterseniz msn mi de verebilirim.

Allah'a emanet olun...


Bu mesaj 1 kez ve en son GöLGe tarafından 22.07.2005 - 21:11 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 15:56
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
yukardada belirttim

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: ----- 
ben o cemaate mensub olmadığım için sorularınızı o cemaatten olan birine sormanızın daha mantıklı olacağı kannatindeyim. ama mail adresimi verdim benimlede irtibata geçebilirsiniz...
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 16:10
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
mimli uye su an offline mimli uye  
M

206 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.06.2005
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: Erkek 
hafakan28 ,

Size mail attım alıp-almadığınızı lütfen yazınız.
Eğer, almadı iseniz mailiniz normal işlev görmüyor demektir.
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 16:18
Bu mesajı bildir   mimli uye üyenin diğer mesajları mimli uye`in Profili mimli uye Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Peygamber (S.A.V) acaba Ebu Cehil'e neden 199 ya da 201 kere değil de 200 kere gitmiş acaba? Yuvarlak hesap olsun diye mi?

.....

Bazı hadis ve rivayetlerde verilen rakamların yüzde %99'u kıyas içindir. Yani yapılan işin büyüklüğünü-çokluğunu gösterir, kesin rakamı değil...
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 16:20
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
a

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: ----- 
mimli üye kardeşim mailini aldım.
Resul kardeşime de:
malumunuz benim eksikliğimden de kaynaklanıyor olabilir. önemli olan 199,200,201 ifadelerimi yoksa Efendimiz(aleyhisaalatu vesselam)in ne kadar çok gittiğini ifade etmek mi.

Allah'a(celle celalühü) emanet olun...
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 18:29
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
mimli üyeye

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: ----- 
Peygamber Efendimiz(sallahu aleyhi vessellem) Taif te kendisini taşlayanlara neden beddua etmemişti. onların soylarından bir kişinin bile iman etmesi ihtimali aklına gelmişti. Biraz düşünelim onlara örnek olarak onlara islamiyeti anlatamaz mıyız. peki örnek olmayı nasıl yapacağız. diyalog yada tebliğ nederseniz deyin onlarla bu ortamı nasıl kurcağız...
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 21:13
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Ona katılıyorum, iletişim olmadan tebliğ olmaz. İletişime karşı çıkanlar da İslam'ın tebliğine engel olmakla büyük günah işlediklerinin ve Yahudileştiklerinin farkında değiller...
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 21:24
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
mimli uye su an offline mimli uye  

206 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.06.2005
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: Erkek 
hafakan28 Kardeş,

Tebliğ ve diyalog konularını izah eden yazımız e-mail adresine gönderilmişti.O yazıyı okumadın mı ?
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 21:34
Bu mesajı bildir   mimli uye üyenin diğer mesajları mimli uye`in Profili mimli uye Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
maili yeni okudum

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: ----- 
mailinizi yeni okudum. cebavıda birazdan yazacağım. siz anasayfadaki BİLAL AKSUnun yazısını okuyun. tebliğ yada diyalog artık ne derseniz bu yönetmi kökten kaldırmak gerektiğini düşünüyorsunuz. Peki bir alteratifiniz varmı? sadece Allah dilerse olur deyip kenara mı çekileceksiniz.

ALLAH'A(celle celalühü) emanet olun...
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 22:17
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Karahilal su an offline Karahilal  

265 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.08.2004
En Son On: 06.03.2011 - 15:09
Cinsiyeti: Erkek 
Esselamü Aleyküm

Arkadaşlar;
İslam hakim iken hoşgörülü olur müslüman islam mahkumken değil...

Kurdukları bütün sistemlerle müslümanları dejenere eden müslümanlara zulmeden bu kafirler değil mi? Öyle bir sistem ki bu sistem içinden müslüman sürekli kan kaybederken kafirler sürekli güç kazanıyor. Bu sistem içinde müslümana gösterilmeyen hoşgörüyü biz mi kafirlere göstereceğiz. "Siz onlar gibi inanmadıkça onlar size dost olmaz" buyuran Allah değil midir? Tebliğ vazifesini her an sürdüreceğiz. Bizim görevimiz anlatmaktır. Birilerine zorla islamı sevdirmek zorunda değiliz. Zira Allah bu konuda (Sen didayet verici değilsin) diyerek peygamberi dahi uyarmıştır.

Eğer Allah mühlet verir müslümanlar islam devletini kurup iktidarı yani güç dengelerini eline alırsa o zaman işte islamın adeleti budur. (Sosyal adaleti, iktisadi adaleti vs.) Bu suretle müslümanlar herkese karşı hoşgörülü olur ve kafire dahi zulmetmez. Onu kendi inancıyla başbaşa bırakır.

Umarım anlatabilmişimdir.
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 22:55
Bu mesajı bildir   Karahilal üyenin diğer mesajları Karahilal`in Profili Karahilal Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
kardeşimin yazdıklarına tamamen katılıyorum

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 06.03.2011 - 15:09
Cinsiyeti: ----- 
zaten hangi müslüman düşünür onlar bize zulmederken biz onlara hoşgörülü olalım diye. kanaati acizanemce gayrimüslimlerin tamamı böyle bir hareket içinde değildir. bizim amacımızda diğer masum sayılabileceklerle ilgilidir. suçlanan zat demiyormu "en az inanmayanlar kadara gayretli olacağız. İslamiyeti şu 2-3 asırdır düştüğü zilletten mağduriyetten, mazlumiyetten, perişaniyetten kurtaracağız" diye böyle düşünen birinde olabilirmi kafir kafama etsin ben ona hoşgörüyle bakayım. düşünmez. onunda hataları var. yok diyen yalan söyler. kendiside her defasında arz ediyor ben sizlere bu cemaate bunlara layık değilim" diye. elinizi yüreğinize koyun, insafınızı elinize elin ve suçlamaları yeniden değerlendirin.

ALLAH'A(celle celalühü) emanet olun...
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 23:05
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
mimli uye su an offline mimli uye  
El insaf !

206 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.06.2005
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: Erkek 
Hristiyanların ve Yahudilerin zulmünün günümüzdeki kadar gemi azıya aldığı ve yoğun olarak yaşandığı başka bir devir yaşandı mı acaba ?
Böyle bir durumda iken, hoşgörü ve diyalogtan bahsedenler ihanet içinde değil midirler ?
Bhasedilen zatın tevazusu, kendi bağlılarını ve sevenlerini kaybtmemek için yapılan bir manevradır.
Bunu her basiret sahibi olan müslüman kolaylıkla anlayabilir.

Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 23:15
Bu mesajı bildir   mimli uye üyenin diğer mesajları mimli uye`in Profili mimli uye Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
zulmün en karanlık tarihi

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: ----- 
zulmün en karanlık devri Efendimiz(sallahu aelyhi vesssellem)in devridir. böyle cahilane tabirler kullanmayın. eğer bu devir en karanlık devirse(haşa ve kella) biz O'ndan daha karanlık bir devrede geldik O'ndan fazla uğraşmamız lazım gelir gibi bir görüş çıkabilir. dikkat edin.

acaba hiç durup bir düşündün mü? acaba ben bu adamın hakkında bu kadar atıp tutuyorum ama ya yanıldıysam, Allah(celle celalühü)'a bunun hesabını nasıl veririm diye. yazıyı okuyunuz ve belirtiniz lütfen(bilal aksunun yazısı).

ne yapalım diyorsunuz alternatifiniz(diyalog yada tebliğ konusunda) varmı isterseniz gidelim Usame bin ladine bizde gidip fransa da patlayalım beraberce hoş olmazmı?
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 23:26
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Beni bağışlayın ama siz kavramların bütün ve ayrı ayrı ele alınması gereken yerleri bilmiyorsunuz. Sapla samanı birbirine karıştırıyorsunuz.

Bir de tebliğ için diyalog gerekir dedik ama tabii ondan önce tebliği edebilecek kişiler lazım. Rus Knez'ine giden imam akılsız olmasaydı Ortodoks papazı asla başarılı olamaz ve Rusya daha o zamanda Müslüman olurdu büyük ihtimalle. Bugün aslında tebliğ yapabilecek düzeyde Müslüman az. Hatta neredeyse yok. Çünkü Kur'an'ı okumuyor (üstünüze alınmayın ama bir de okuyup da anlamayanlar var, çok gördüm burada ve hayatımda).

Şimdi bir de ne dediğinizi de tam anlayamıyorum, nedir yani? Ne diyorsunuz? Size göre ne yapmak lazım?
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 23:27
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
tebliğ/diyalog

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: ----- 
yani tebliğ yok diyalog yok kendi içimize kapanıp kendi dünyamızı mı yaşayacağız. malum osmanlı bunu yapmıştı sonucu biliyoruz
Ekleme Tarihi: 21.07.2005 - 23:41
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
sehadet bir tutku su an offline sehadet bir tutku  

47 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.01.2004
En Son On: 26.06.2011 - 11:46
Cinsiyeti: Erkek 
kardeslerim bir seye dikkat cekmek istedim teblig ile diyalog kavramlari farklidir lutfen bunlari ayniymis gibi göstermeyin ,,,,,

cunku biz musluman olarak hic bir dinle diyalog kurmayiz ,,onlarin dinleri onlara ,,bizim dinimiz bizedir ,,,,bizim taptigimiza onlar tabacak degildir ,,onlarin taptiklarinada biz tapacak degiliz,,,,,
ama teblig diyalog degildir,,,,

tebligde diyaloga gerek yoktur
cunku biz direk olarak insanlari islama cagiririz,,,bunu öncelile yasamimizda gösteririzz,,,bunu yaparken Peygamberimiz s.a.v hayatina bakarak o nasil yaptiysa bizde onlari kurtulusa erdirmek icin
öyle yapariz ve,,,,biz bunlari yaptiktan sonra Allah isterse onlar hidayeti bulur,,,,,,,,

insanlarin arasinda diyalog normaldir ama dinler arasi dialog kesinlikle normal bir sey degildir HERALDE YAKINDA BIR ANLASMA YAPALIM DERLER ,,,,,BIR SENE SIZIN DININIZ ,,BIR SENEDE BIZIM DINIMIZI DÜNYADAKI INSANLAR YASASIN,,,,,,,,RASULLAHIN döneminde islamin ilk yillarinda nitekim musriklerde dinler arasi diyalog calismarinda Peygamberimize bu teklifi yapmadilarmi hatta ona mekkenin liderligini teklif ettiler ,,,,,ACABA simdi dinleriyle diyaloga girmemizi isteyenlere karsi ne zaman BIR ELIME AYI VERSENIZ OBUR ELIMDE GUNESI VARSENIZ VALLAHI BU DAVAMDAN VAZGECMEM diyecez ne zaman
Ekleme Tarihi: 22.07.2005 - 06:53
Bu mesajı bildir   sehadet bir tutku üyenin diğer mesajları sehadet bir tutku`in Profili sehadet bir tutku Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
sehadet bir tutku su an offline sehadet bir tutku  
RE: El insaf !

47 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.01.2004
En Son On: 26.06.2011 - 11:46
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali mimli uye



Hristiyanların ve Yahudilerin zulmünün günümüzdeki kadar gemi azıya aldığı ve yoğun olarak yaşandığı başka bir devir yaşandı mı acaba ?
Böyle bir durumda iken, hoşgörü ve diyalogtan bahsedenler ihanet içinde değil midirler ?
.


TAMAMEN KATILIYORUM BUGUN O DIYALOGO GIRMEYE CALISTIKLARI INSANLAR IRAKTA ,,,,AFGANISTANDA GÖZ GÖRE GÖRE HEMDE KENDILERI DUNYAYA YAPTIKLARINI ZULMU ANLATARK BOY GÖSTERIYORLAR ,,,,,,,
SUNU HERKES BILSIN BIZ HIC BIR ZAMAN EBU CEHILLERIN DINLERIYLE DIALOGA GIRMEYIZZZZ
Ekleme Tarihi: 22.07.2005 - 07:01
Bu mesajı bildir   sehadet bir tutku üyenin diğer mesajları sehadet bir tutku`in Profili sehadet bir tutku Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
bikaç ayet ve son

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 26.06.2011 - 11:46
Cinsiyeti: ----- 
ankebut-46: İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan
mücadele edin ve deyin ki: "Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim
ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur."



al-i imran-64:De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan
başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi
ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun biz müslümanlarız".


diyalogta kim (günümüzde) demiştir: bir sene bizim dini bir sene onların dinlerini yaşayalım diye. yukardaki ayetleri okuyun. ayetler ışığında herhes hareket etsin. diğer kardeşlerine olan hüzn-i zannını kaybetmesin. kelimeleri cımbızla seçip buraya yerleştirip bu kişi bunu demeye çalışıyor; şu, şunu demeye çalışıyor derken biraz daha dikkatli olsun. bu konu gereğinden fazla uzadı. bir yere gittiği ümidindede değilim onun için bu foruma daha fazla mesaj yazmak niyetinde değilim. Özel mesaj alımım açık çok isteyenler oradan ulaşabilirler.

herkes fetva vermesin. Camide bir hocadan işitmiştim "Bu ülkede 70 milyon doktor, 70 milyon imam var" demişti. kime gitsen bir ağrım var desen sana kesin bir ilaç ismi verir. kime gitsen bir dini sual sorsan sana kesin bir fetva verir.

ben bu vaazdan hareketle bilgisizliğime kanaat getirip yazmama kararı aldım. diğer bilgili arkadaşlarında fetva konusunda daha dikkatli olmalarını tavsiye ederim.

ALLAH'a(CELLE CELÜHÜ) emanet olun...
Ekleme Tarihi: 22.07.2005 - 07:07
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
sehadet bir tutku su an offline sehadet bir tutku  

47 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.01.2004
En Son On: 26.06.2011 - 11:46
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali hafakan28

ankebut-46: İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan
mücadele edin ve deyin ki: "Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim
ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur."



al-i imran-64:De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan
başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi
ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun biz müslümanlarız".


diyalogta kim (günümüzde) demiştir: bir sene bizim dini bir sene onların dinlerini yaşayalım diye. yukardaki ayetleri okuyun. ayetler ışığında herhes hareket etsin. diğer kardeşlerine olan hüzn-i zannını kaybetmesin. kelimeleri cımbızla seçip buraya yerleştirip bu kişi bunu demeye çalışıyor; şu, şunu demeye çalışıyor derken biraz daha dikkatli olsun. bu konu gereğinden fazla uzadı. bir yere gittiği ümidindede değilim onun için bu foruma daha fazla mesaj yazmak niyetinde değilim. Özel mesaj alımım açık çok isteyenler oradan ulaşabilirler.

herkes fetva vermesin. Camide bir hocadan işitmiştim "Bu ülkede 70 milyon doktor, 70 milyon imam var" demişti. kime gitsen bir ağrım var desen sana kesin bir ilaç ismi verir. kime gitsen bir dini sual sorsan sana kesin bir fetva verir.

ben bu vaazdan hareketle bilgisizliğime kanaat getirip yazmama kararı aldım. diğer bilgili arkadaşlarında fetva konusunda daha dikkatli olmalarını tavsiye ederim.

ALLAH'a(CELLE CELÜHÜ) emanet olun...


BAK ARKADASIM KIMSE FETVA MAKAMINDA OLMADAN FETVA VERME HAKKINA SAHIP OLMAZ ,,,,,,,,,YALNIZ O SENIN CAMIDEKI HOCANIN SÖYLEDIGI SÖZE KESINLIKLE KATILMIYORUM,, DIYALOGUN NE MANAYA GELDIGINI ANLAMAK ICIN FETVA MAKAMINDA OMAYADA GEREK YOK BUNU DININI TAKIP EDEN YASAYAN KURANI KERIMI BÖLMEYIP BIR BÜTUN OLARAK ARASTIRAN BIR MUSLUMAN KOLAY BI SEKILDE AYIRT EDEBILIR,,,,,,,ZATEN O CAMIDEKI HOCANIN SÖZLERI GIBI SÖZLER DINI IMAMLARA TEKELSTIRIP MUSLUMANLARIN DINDEN UZAKLASTIRILMASI ICIN SÖYLENEN SOZLERDIR,,,BU SEKILDE MUSLUMANLAER KURANI KERIMI OKUMAYA YANI ANLAMAYA IHTIYAC DUYMAYACAK IMAMLAR NE DERSE ONU YAPACAK ......

VEDE BIR KAC AYET YAZIP SADECE O AYTLERLE KENDINIZE DELIL GETIREMESSINIZ ,,,,BIR BUTUN OLARAK ELE ALMAK ZORUNDASINIZ,,,,BENDE SIZE KAFIRUN SURESINI ORNEK GOSTEREBILIRIMMM EGER OKURSANIZ ,,BIR SEYLER ANLAYACAGNIZI UMARIM



AMA KESINLIKLE KURANDAKI AYETLERI SÖZLERINIZE DELIL OLARAK GETIRMEYE CALISIYORSANIZ BUNU SADECE MEALINDEN DEGIL NE ZAMAN NE ICIN ,,,,HANGI OLAY SONUCU ,,VE RASULLAHIN BU ayetle ilgili bir tefsiri varmi onu arstirarak ondan sonra yazabilirsiniz ,,bunlarin hepsi benim sahsi dusuncem kabul edrsin veya etmessin bu sizin bileceginiz bir is
Ekleme Tarihi: 22.07.2005 - 07:40
Bu mesajı bildir   sehadet bir tutku üyenin diğer mesajları sehadet bir tutku`in Profili sehadet bir tutku Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 26.06.2011 - 11:46
Cinsiyeti: ----- 
bana ayetler yollandı ben onlara cevaben yolladım. sen ebu cehillere yaklaşmayız diyorsun. kızı ikrime nasıl imana geldi zannediyorsun. yukarıda yazılanların tamamını oku. bak bu konu tartışma götürür konu. sen kendi içine kapan tamam mı!!! üzüntülü üzüntülü üzüntülü üzüntülü
Ekleme Tarihi: 22.07.2005 - 07:50
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Gast hafakan28  
bu siteye girerseniz.

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On: 26.06.2011 - 11:46
Cinsiyeti: ----- 
muhterem kişinin kendi adıyla sitesei var linki vermek istemiyorum. aleyhinde çok görüş var. bu görüşlere en güzel cevabı da sizde takdir ederdinizki kendisi verir. mesela google a muhterem kişinin adını yazıp aratırsanız siteyi bulursunuz.
anasayfada "hukuk köşesi" adlı bölüm var ilginizi çekeceğini umuyorum.
Ekleme Tarihi: 22.07.2005 - 08:03
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
mimli uye su an offline mimli uye  

206 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.06.2005
En Son On: 24.08.2005 - 16:21
Cinsiyeti: Erkek 
Bilal Aksa ile mail irtibatı kurulmuş kendisine gerekli cevaplar verilmiş ve verilecektir.
Ekleme Tarihi: 22.07.2005 - 10:34
Bu mesajı bildir   mimli uye üyenin diğer mesajları mimli uye`in Profili mimli uye Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Evet Hafakan kardeşim, sana anlattığım gibi, diyalog ve tebliğ birbirinden farklı, ŞehadetTutku kardeşim de olayı açıklamış, diyalog karşılıklı alışveriştir tebliğ İslam'ı onlara bildirmek, İslam'ın onlardan alacağı bir şey yoktur k, diyalog olsun. Prof. Seyyid Kutub'un İslam Düşüncesi isimli kitabında da konuyla ilgili yorumlar vardır, bulup oku istersen. Ancak diyalog olmaması da hoşgörü olmaması anlamına gelmez, tebliği yumuşak dille yapmak hoşgörüdür zaten.

S.A
Ekleme Tarihi: 24.07.2005 - 11:04
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
pejocu su an offline pejocu  
KONU ÇOK ÖNEMLİ

84 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.02.2006
En Son On: 16.04.2006 - 23:17
Cinsiyeti: ----- 
BİRAZ UZUN FAKAT KONUNUN ANLAŞILMASI İÇİN GEREKLİ HAKKINIZI HELAL EDİN BİR İNSANIN TEFSİR YAZABİLMESİ İÇİN ULUL ELBAB OLMASI GEREKİR YANİ DAİM ZİKİRDE KALP ZİKRİNE ULAŞMIŞ İLMİ ALLAH DAN ALABİLEN KİTAP VE HİKMET SAHİBİ İLMİN ÖTESİ İRFANA ULAŞMIŞ MÜTEŞABİS AYETLERİN 7 RUHUNADA GİRMİŞ EHLİ TEZEKKÜR OLMASI GEREKİR BU KONUDA AYETLER VAR
ulûl'elbab: Bes duyu organiyla algilanamayan ve fizik ötesine ait olan, gaybe müteallik sirlari alabilen, sir hazinelerinin sahibi olan kisilerdir. Nefslerini Allah'a teslim eden, ulûl'elbab olanlar, 7 özelligin sahibidirler:

1. özellik: Ulûl'elbab olan herkes daimî zikre ulasmistir.

2. özellik: Kalpteki 19 tane afetin yerine faziletler yerlesmistir.

3. özellik: Allah kalp gözlerini açmistir.

4. özellik: Allah kalp kulaklarini açmistir.

4 tane vasif sartina ilâveten 3 tane de sonuç sartini eklememiz lâzim.

5. özellik: Ulûl'elbab olan kullar hayrin sahibidirler. çünkü devamli Allah'i zikrediyorlar. Daimî zikirde olan herkes 1'e 700 kat Allah'tan derecat alir.

6. özellik: Ehl-i hüküm ya da ehl-i hikmettirler. Herhangibir anlasmazlik noktasinda hakem tayin edilmislerse mutlaka Allah'in emriyle adaleti yerine getirenlerdir. Allah'in hükmünü icra edenlerdir. Ehl-i hikmettirler, Kur'ân-i Kerim'de hangi âyet-i kerimeye baksalar ya âyetin kendisinden veya bir ileri ve gerisine bakmak suretiyle o âyetin hangi seviyeye ait oldugunu bilirler. Ehl-i tezekkürdürler.

7. özellik: Allah'tan sorarak ögrenme imkâninin sahibi olan kisilerdir.

Bu saydigimiz 7 tane özellikle (4 tanesi vasif sarti, 3 tanesi sonuç sartidir) beraber ulûl'elbab olan kullarin kalpleri 7 kademede müzeyyen olmustur.

Simdi bu özellikleri ispat eden âyetlere bir bir beraber bakalim:

Allahû Tealâ, buyuruyor ki:


3/AL-I IMRAN-190: Inne fî halkis semâvâti vel ardi vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb(ulîl elbâbi).

Hiç süphesiz; göklerin ve yerin yaratilisinda, gece ile gündüzün birbiri ardinca gelisinde, elbette ulûl'elbab için nice deliller vardir.

3/AL-I IMRAN-191: Ellezîne yezkurûnallâhe kiyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkis semâvâti vel ard(ardi), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtilâ(bâtilan), subhâneke fekinâ azâben nâr(nâri).

O (Ulûl'elbab) ki; (lübblerin, Allah'in sir hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah'i zikrederler. Göklerin ve yerin yaratilisi hakkinda tefekkür ederler. (Ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen, bunlari bâtil olarak (bosuna) yaratmadin. Seni tesbih (tenzih) ederiz. Bizi, atesin azabindan koru."


Bir insan ya ayaktadir ya oturuyor vaziyettedir veya geceleyin yataginda yan üstü yatiyordur. Bir dördüncü hal hiç kimse için mevcut degildir. 24 saatlik zaman dilimi içerisinde ulûl'elbab olan kullar, üç halin üçünde de devamli olarak kalp zikriyle Allah'i zikretmektedirler. Bunun kalp zikri oldugunu nereden anliyoruz? Uykudayken hiç kimsenin baska bir türlü zikir yapmasi mümkün degil. Peygamber Efendimiz (S.A.V), hadîs-i serifinde söyle buyuruyor: " Benim gözlerim uyur, ama kalbim uyumaz. " Bu hadîs bize Resûlallah (S.A.V) Efendimiz'in uykudayken kalp zikri halinde oldugunu söylüyor.

Yine Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir baska hadîsinde " Âlimin uykusu cahilin ibadetinden iyidir. " buyuruyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in hadîs-i seriflerinde "âlim" diye vasiflandirdigi daimî zikrin sahibi olan kisilerdir. Nitekim bir baska hadîs-i serifinde " Hikmet sahibi âlimler, fikih açisindan nebîler gibidir. " buyuruyor. öyleyse Resûlallah (S.A.V) Efendimiz'in "âlim" diye vasiflandirdigi kisiler daimî zikrin sahibi olan insanlardir. Gerçekten öyle mi? Allahû Tealâ, Bakara Suresinin 269. âyet-i kerimesinde söyle buyuruyor:


2/BAKARA-269: Yu'til hikmete men yesâu, ve men yu'tel hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrâ(kesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).

(Allah) HIKMET'i diledigine verir. Kime hikmet verilmisse andolsun ki; ona çok hayir verilmistir. Bunu da ancak ulûl' elbab tezekkür edebilir.

öyleyse ulûl'elbab olan kisiler ayni zamanda hikmet sahibi olanlardir . Allahû Tealâ'nin kendilerine hikmet verdigi kisiler, mutlaka daimî zikrin sahipleridir.

Hikmet sahibi olmak ne saglar?

Diger insanlardan ayricaligi nedir?

Farkli olan özelligi nedir? Allahû Tealâ, söyle buyuruyor:

3/AL-I IMRAN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu mutesâbihât(mutesâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ tesâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te'vîlih(te'vîlihi), ve mâ ya'lemu te'vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi)."

O (Allah) ki; Kitab'i, sana O indirdi. O'ndan bir kismi muhkem (mânâsi açik, yorum götürmez, süphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar, (Levhi Mahfuz'daki) ümmülkitapta (yer alan açik ve kesin âyetler)dir. Digerleri ise mütesabih (mânâsi kapali, açiklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde egrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çikarmak ve (kendi yararina uygun) tevîlde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab')in mütesabih olan kismina uyarlar. Halbuki onlarin tevîlini, kimse bilmez ancak Allah bilir. Ilimde derinlesmis olan RASIHUN (rüsuh sahipleri) ise derler ki: "O'na îmân ettik, hepsi de Rabbimiz katindan (indirilme)dir." Bunu kimse tezekkür edemez ancak ulûl'elbab tezekkür edebilir.

Muhterem okuyucular, bu âyet-i kerimede 3 grup insan ifade ediliyor. Bunlardan 1. grup; kalbinde zeyg olanlar . Allah tarafindan yetkili kilinmadiklari halde Kur'ân-i Kerim âyetlerini kendi zanlarina göre tevil ederek insanlari hidayetten men edenler. Günümüzde Kur'ân'daki Islâm'i yasayan atese çagiran dîn adamlari bu sinifin içine giriyor. Ilimde köklesmis olan " rasihun " ise Kur'ân-i Kerim'in muhkem ve mütesabih âyetlerine inanan, hepsi Allah'tandir diyen ama mütesabih ayetleri tezekkür edemeyenlerdir. Kur'ân-i Kerim âyetlerini tezekkür edebilen, açiklama yetkisine sahip olan ise " ulûl'elbab "tir .


Yüce Rabbimiz buyuruyor:

15/HICR-9: Innâ nahnu nezzelnez zikre ve innâ lehu le hâfizûn(hâfizûne).
Muhakkak ki; zikri (Kur'ân-i Kerim'i) Biz indirdik. O'nun koruyuculari (da) mutlaka Biziz.

21/ENBIYA-7: Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes'elû ehlez zikri in kuntum lâ ta'lemûn(ta'lemûne).
Ve senden önce, vahyettigimiz rical (erkekler) den baskasini göndermedik. Eger bilmiyorsaniz, zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine) sorun.


Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz'in ahir zamanda gelecegini bize müjdeledigi ve "ümmetimin en hayirlisi" diye buyurdugu Mehdi (A.S)'in Devrin Imami oldugu ahir zamanda Hidayet çagi'ndayiz.

Allahû Tealâ, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz'e ve diger bütün peygamberlere su mesaji veriyor.

3/AL-I IMRAN-81: Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu'minunne bihî ve le tensurunneh(tensurunnehu), kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum isrî, kâlû akrarnâ, kâle feshedû ve ene meakum mines sâhidîn(sâhidîne).

Hani o zaman ki; Allah, peygamberlerin (nebîlerin) MISAK'ini (yeminini) almisti: "Andolsun ki; size Kitap ve hikmet verdim, sizlerden sonra sizinle beraber bulunani (Allah'in sizlere verdigi kitaplari) tasdik eden Resûl gelince, O'na mutlaka îmân edecek ve O'na mutlaka yardim edeceksiniz. Bunu ikrar ettiniz mi ve bu agir ahdimi üzerinize aldiniz mi?" "Ikrar ettik." dediler. "öyle ise sahit olun. Ben de sizinle beraber sahitlerdenim." buyurdu.

Allahû Tealâ, nebîlerden "size kitap ve hikmet verdim" diye misak aliyor.

öyleyse kitabi, hikmetten ayirmak mümkün degildir. Kitap, ancak hikmetle anlasilir . Hikmet sahiplerinin de daimî zikre ulasan, ulûl'elbab olan kullar oldugunu âyetlerin neticesinden kesinlikle anliyoruz.

O zaman demek ki, Kur'ân-i Kerim'i bizlere kim ögretebilir? Hikmet sahibi olan kisiler.

14 asir evvel Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz hikmet sahibi miydi? Evet!

Nitekim, Bakara Suresinin 151. âyet-i kerimesinde, Allahû Tealâ sahâbeye söyle hitap ediyor:

2/BAKARA-151: Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumul kitâbe vel hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta'lemûn(ta'lemûne).

Nitekim size içinizde (görev yapmak üzere) sizden bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki; âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup açiklasin) ve sizi (nefsinizi) tezkiye etsin, size Kitab ve hikmet ögretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediginiz seyleri ögretsin.


Insanla Allah arasinda tedrici basamaklar olarak Allah'in dizayn ettigi 28 basamaklik Islâm merdiveni vardir. Bu 28 basamaklik (kemalât basamaklari) Islâm merdiveninin, 26., 27. ve 28. basamaginin 4. kademesine kadar olan bölüm hikmet basamaklarini olusturur. Iste Allahû Tealâ'nin kendisine hikmet verdigi Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz, 14 asir evvel, 23 senelik bir zaman dilimi içerisinde Allah'a ulasmayi dileyen sahâbeye, nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaptirarak bütün bu kemalât basamaklarina yükseltmis; 26. basamakta daimî zikre ulasan sahâbeye, 27. basamakta ihlâsa ulasan sahâbeye ve 28. basamagin 4. kademesine ulasan sahâbeye hikmeti ögretmistir.

Her devirde kavim resûlleri arasindan seçilen devrin imami, Resûlallah'in biricik varisidir:



3/AL-I IMRAN-179: Mâ kânallâhu li yezerel mu'minîne alâ mâ entum aleyhi hattâ yemîzel habîse minet tayyib(tayyibi), ve mâ kânallâhu li yutliakum alel gaybi ve lâkinnallâhe yectebî min rusulihî men yesâu fe âminû billâhi ve rusulih(rusulihî), ve in tu'minû ve tettekû fe lekum ecrun azîm(azîmun).
Allah mü'minleri; pisi, temizden ayirincaya kadar, su üzerinde bulunduklari hâl üzere birakacak degildir. Allah sizi gayb üzerine (gaybten) haberdar edecek de degildir. Fakat Allah, resûllerinden diledigi kimseyi seçer, (gaybi ona, o resûlüne bildirir). O halde, Allah'a ve O'nun resûllerine îmân edin. Ve eger îmân eder ve takva sahibi olursaniz, o zaman sizin için ECRUN AZîM (büyük mükâfat) var.

Yüce Rabbimiz, devrin imami tasarruf rizasinin sahibi Resûl'üne gaybi bildiriyor. Hidayet çagi'nda Devrin Imami Mehdi Resûl, en üst seviyede hikmet sahibi ulûl'elbab olan ehli zikirdendir. Hz Muhammed (S.A.V) Efendimiz, bir hadîsinde "Cehaletten kurtulmanin yolu zikir ehline sormaktir." buyuruyor.

Hanif dostlardaki kardeslerimiz, cehaletten kurtulmak için ehli zikir olan Mehdi (A.S)'a sormak yerine kendi dînlerini Allah'a ögretmeye çalisiyorlar:

49/HUCURAT-16: Kul etualli mûnallâhe bi dînikum vallâhu ya'lemu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardi), vallâhu bi kulli sey'in alîm(alîmun).
De ki: "Siz Allah'a dîninizi mi ögreteceksiniz? Oysa Allah, göklerde ve yerde olanlari bilir. Allah, herseyi bilendir."

49/HUCURAT-17: Yemunnûne aleyke en eslemû kul lâ temunnû aleyye islâmekum, belillâhu yemunnu aleykum en hedâkum lil îmâni in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
Islam dairesine girdiler diye sana minnet etmektedirler. De ki: "Islam dairesine girmeyi bana karsi minnet (konusu) etmeyin. Tam tersine, sizi îmâna yönelttigi için(Allah'a ulasmaya davet ettigi için) Allah size minnet etmektedir. Eger dogru sözlüler iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir.)"


Simdi ulûl'elbab kavraminin geçtigi âyetlere bir bir beraber bakalim:

2/BAKARA-179: Ve lekum fîl kisâsi hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn(tettekûne).

Ey ulûl'elbab! Kisasta sizin için hayat vardir. Böylece (umulur ki); siz, takva sahibi olursunuz.

Kur'ân'daki Islâm, Resûlallah (S.A.V) Efendimiz'in sünneti 7 safha 4 teslimden olusur:

• Allah'a ulasmayi dilemek

• Allahû Tealâ'nin tayin ettigi mürside ulasmak

• Ruhu Allah'a teslim etmek

• Fizik vücudu Allah'a teslim etmek

• Nefsi Allah'a teslim etmek (ulûl'elbab olmak)

• Ihlâsa, irsada ulasmak

• Iradeyi Allah'a teslim etmektir.

28 basamaklik Islâm merdiveni boyunca 7 safha 4 teslim muhtevasi içerisinde Kur'ân-i Kerim'in temel kavramlari sekilleniyor. Bu temel kavramlardan bir tanesi de takvadir. Bu âyet-i kerimedeki (Bakara-179) takva kelimesine, her ne kadar geleneksel Islâm tatbikatini yasayan insanlar "Allah'tan korkmak, Allah'tan sakinmak" diye sadece lügat anlami vermislerse de gerçekte böyle degildir. 7 safha 4 teslim boyunca takvanin da 7 safhasi vardir:

• Allah'a ulasmayi dileme takvasi

• Mürside tâbî olma takvasi

• Ruhu Allah'a teslim etme takvasi (evvab takva)

• Muhsinler takvasi (fizik vücudu Allah'a teslim etmek)

• Ulûl'elbab takvasi (nefsi Allah'a teslim etmek)

• Ihlâs takvasi (irsada ulasmak)

• Bihakkin takva (iradeyi Allah'a teslim etmek)

O zaman bu âyet-i kerimede geçen takva acaba hangi safhadaki takvadir? Eger bu âyette "Kisasta sizin için hayat vardir ey ulûl'elbab" diyorsa, o zaman burada daimî zikre ulasan, nefsini Allah'a teslim eden ulûl'elbabtan bahsedilmektedir. Ama ulûl'elbaba hitap ederek " leallekum tettekûn" demekle "bir sonraki ihlâs takvasina, irsad takvasina ulasirsiniz." denmek isteniyor.

Neden Allahû Tealâ, bu âyette "Kisasta sizin için hayat vardir." buyuruyor? Iki anlamiyla açiklayabiliriz.

1. anlam : Ulûl'elbab olan kullarin ehl-i hüküm ve ehl-i hikmet oluslariydi. Ehl-i hüküm olmalari ne demektir? Herhangibir anlasmazlik söz konusu oldugu zaman o anlasmazligin çözümünü Allah'in hükümleriyle hükmetmek suretiyle çözmektir. Diyelim ki biri digerini öldürmüstür. Ve kadi mevkiinde olan hakimin huzuruna bu olay getirilmistir. Kur'ân-i Kerim'de kisas emredilmektedir. Ama bu hükmü insanlar kendi kendilerine veremezler. Bu hükmü ancak Allahû Tealâ'nin hüküm makaminda vazifeli kildigi ulûl'elbab olan kulun emri infaz etmesi, emri teblig etmesi gerekir ki, Allahû Tealâ ulûl'elbaba "kisasta sizin için hayir vardir" buyuruyor. Yani anlasmazliklarin çözümlenmesi, hukukî davalarin çözülmesinin onlara verdigini belirtmek için hayat oldugunu ifade ediyor.

2. anlam : Bir baska açidan olaya baktigimiz zaman, daimî zikre ulasmayan herkes için zikirsiz geçen her saniye seytanin zikre mani oldugu, zikri bize unutturdugu bir zamani ifade eder. Iste nefse karsi cihadla, sonuçta mürsidin himmeti, Allah'in yardimiyla daimî zikre ulasan bu insan devamli olarak Allahû Tealâ'yi zikrettigi için, daha evvelki devrede seytana kisas yapmaktadirlar. Daha evvel seytan onlara zikri nasil unutturuyorsa daimî zikirde artik zikri unutturmasi mümkün degil. Bu noktada seytanin ulûl'elbabla olan her iliskisinde seytan maglup olmaya mahkûmdur. çünkü kisi daimî zikirdedir. Daimî zikirdeyken olan her olayda seytan maglup, daimî zikirde olan kisi gâlip olacaktir. Iste bu noktada da bir nevi buradaki kisas seytana karsi gerçeklestirilen bir kisastir.

Ulûl'elbab kavraminin geçtigi bir baska âyet-i kerime Bakara Suresinin 197. âyet-i kerimesidir:

2/BAKARA-197: El haccu eshurun ma'lûmât(ma'lûmâtun), fe men farada fîhinnel hacca fe lâ refese ve lâ fusûka ve lâ cidâle fîl hacc(hacci), ve mâ tef'alû min hayrin ya'lemhullâh(ya'lemhullâhu), ve tezevvedû fe inne hayraz zâdit takvâ, vettekûni yâ ulîl elbâb(elbâbi).

Hac, bilinen aylardir. Iste kim (o aylarda ihrama girerek) hacci (kendine) farz edinirse artik (bilsin ki); hacda kadina yaklasmak (ve benzeri davranislar) fasiklik (günaha sapmak) cedellesmek (sürtüsmek, kavga etmek) yoktur. Siz hayir'dan ne yaparsaniz Allah onu bilir. (Salih amellerle) aziklanin. Hiç süphesiz azigin hayirlisi takva sahibi olmaktir. Ve ey ulûl'elbâb! Bana (karsi) takva sahibi olun.


Buradaki takva, 26. basamakta nefsin Allah'a teslim oldugu takva kademesini (ulûl'elbab takvasi) ifade ediyor. Yani bu 5. safhadaki takvadir. Burada kisi nefsini Allah'a teslim etmistir. Daimî zikirdedir. Ve devamli olarak hayir islemektedir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in gögsüne isaret ederek üç kere takva buradadir demesi bunun isaretidir:

12/YUSUF-111: Lekad kâne fî kasasihim ibretun li ûlîl elbâb(elbâbi), mâ kâne hadîsen yufterâ ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîle kulli sey'in ve huden ve rahmeten li kavmin yu'minûn(yu'minûne).

Andolsun ki; onlarin kissalarinda ulûl'elbab (sir sahipleri) için bir ibret vardir. Uydurulan bir söz degildir ve lâkin onlarin ellerindekini tasdik eder ve herseyi ayri ayri açiklar. Mü'min kavim için bir hidayet ve rahmettir.

13/RAD-19: E fe men ya'lemu ennemâ unzile ileyke min rabbikel hakku ke men huve a'mâ, innemâ yetezekkeru ûlul elbâb(elbâbi).

öyleyse sana Rabbinden indirilenin hak oldugunu bilen kimse, âmâ olan (görmeyen) kimse gibi midir? Fakat ulûl'elbab (Allah'in sirlarinin ve daimî zikrin sahipleri), tezekkür eder.


Insanla Allah arasinda Allah'in dizayn ettigi 28 basamaklik Islâm merdiveninin 2. basamaginda seçilmeyenler ve seçilenler diye insanlar 2 gruba ayrilirlar. Sonra Allah tarafindan seçilenler musîbetlerle imtihan edilirler. 3. basamakta Allah'a ulasmayi dileyenler, bilenlerdir. Allah'a ulasmayi dilemeyenler de, dilemedikleri için Allahû Tealâ tarafindan hassalarina engeller konulanlardir. Hassalarindaki engeller sebebiyle onlar, sagir, kör ve dilsizdirler. Allah'a ulasmayi dileyen bilenlerle, ulasmayi dilemeyen bilmeyenleri ulûl'elbab biliyor:


38/SAD-29: Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârekun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ûlul elbâb(elbâbi).

Bu mübarek kitabi sana indirdik ki âyetleri ile tedbir etsinler (alsinlar) ve ulûl'elbab tezekkür etsin diye.

öyleyse kitabi yasamasi gereken, ögrenen insanlar var, bir de bu kitabi açiklamasi gereken, ögreten, tezekkür eden ulûl'elbab var. Allahû Tealâ bu âyet-i kerimede bunu kesinlikle açikliyor.

Resûllerin, nebîlerin hepsi vehbî olarak resûllük veya nebîlik makamina getirilen ögretenlerdir. çünkü Allahû Tealâ, Kasas Suresinin 68. âyet-i kerimesinde söyle buyuruyor:

28/KASAS-68: Ve rabbuke yahluku mâ yesâu ve yahtâr(yahtâru), mâ kâne lehumul hiyarat(hiyaratu), subhânallâhi ve teâlâ ammâ yusrikûn(yusrikûne).

Rabbin diledigini yaratir ve seçer. Ve seçim hakki onlara ait degildir. Allah Sübhan'dir (münezzehtir) ve (onlarin) sirk kostuklari seylerden yücedir.

Allahû Tealâ, Sad Suresinin 43. âyet-i kerimesinde Hz. Eyüp (A.S)'dan bahsediyor:



38/SAD-43: Ve vehebnâ lehû ehlehu ve mislehum me'ahum rahmeten minnâ ve zikrâ li ûlîl elbâb(elbâbi).

Bizden bir rahmet ve ulûl'elbaba zikir olarak, ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha bagisladik.

Allah, yaratiyor, seçiyor, iradelerini teslim aliyor. Bütün resûller için, bütün nebîler için olay budur. Allahû Tealâ'nin vehbî olarak risalet makamina getirdigi kisilerin hepsi için geçerli olan kanun, Kasas-68'de ifade edilen kanundur. Onlar Allah tarafindan yaradilistan seçiliyorlar ve Allah iradelerini teslim aliyor. Artik onlarin kendi iradeleri söz konusu degildir. Tamamiyle Ilâhi Irade'ye baglidirlar. Allahû Tealâ, Eyüp (A.S)'a da birçok imtihanlar veriyor. Ama o sadece Allah'in söylettigini söylüyor, yaptirdigini yapiyor. çünkü tasarrufta. Malini, evlâd-i iyalini kaybetmesine ragmen, imtihanin bitiminden sonra, o gerekli sabr-i cemili gösteren Eyüp (A.S)'a Allahû Tealâ rahmetinden kat kat veriyor ve "Bu olayda ulûl'elbab için ögüt vardir." buyuruyor:


39/ZUMER-9: Em men huve kânitun ânâel leyli sâciden ve kâimen yahzerul âhirete ve yercû rahmete rabbih(rabbihi), kul hel yestevîllezîne ya'lemûne vellezîne lâ ya'lemûn(ya'lemûne), innemâ yetezekkeru ulûl elbâb(elbâbi).

Gece boyunca secde ederek ve kiyamda (ayakta) durarak kanitin olan, ahiretten çekinen (korkan) ve Rabbinin rahmetini dileyen mi? De ki: "aglaHiç) bilenle bilmeyen bir olur mu? Ancak ulûl'elbab (daimî zikir sahipleri) tezekkür eder."


Rad Suresinin 19. âyet-i kerimesinde bilenlerin Allah'a ulasmayi dileyenler, bilmeyenlerin de Allah'a ulasmayi dilemeyenler oldugunu ifade etmistik. Ama âyetleri açiklayan, tezekkür edebilen kimdir? Ulûl'elbab olan kullardir. Allahû Tealâ, bunu bu sekilde açikliyor.

Allahû Tealâ, Musa (A.S)'a kitap verdigini ve bunu benî Israil'e miras biraktigini ifade ediyor:


40/MU'MIN-53: Ve lekad âteynâ mûsel hudâ ve evresnâ benî isrâîlel kitâb(kitâbe).

Ve andolsun ki Musa'ya hidayet verdik. Ve benî Israil'i, kitaba varis kildik.

40/MU'MIN-54: Huden ve zikrâ li ulîl elbâb(elbâbi).

Ulûl'elbab için hidayet ve zikir olarak.

Talak Suresinin 10. âyet-i kerimesinde diyor ki:


65/TALÂK-10: E addallâhu lehum azâben sedîden fettekûllâhe yâ ulîl elbâb(elbâbi), ellezîne âmenû, kad enzelallâhu ileykum zikrâ(zikren).
Allah, onlar için siddetli bir azap hazirlamistir. öyleyse ey ulul elbab Allah'a karsi takva sahibi olun . Dogrusu Allah, size bir zikir (ögüt veren Kur'ân) indirmistir.

Bu 6. safhadaki âmenû olmadir. çünkü Kur'ân'i açiklayan ulûl'elbab için Kur'ân bir hidayet rehberidir .

Allahû Tealâ herseyden evvel zikri farz kilmistir:

73/MUZEMMIL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).

Rabbinin (Allah'in) ismiyle zikret ve herseyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulas, vasil ol).


Bu zikirle, nefsin tezkiye olmasi, ruhun da 7 gök kati yükselerek varliklar âleminin son noktasi Sidretül Münteha'ya yükseldikten sonra Yokluk'ta Allah'in Zat'ina ulasmasi ifade ediliyor. Bu, ruhun Allah'a teslimidir.

Ahzab Suresinin 41. âyet-i kerimesinde de çok zikirle fizik vücudun Allah'a teslimi açiklaniyor:


33/AHZAB-41: Yâ eyyuhellezîne âmenûzkûrullâhe zikren kesîrâ(kesîran).

Ey âmenû olanlar! Allah'i çok zikirle (günün yarisindan fazla) zikredin.

Ve Allahû Tealâ daimî zikri de farz kilmis:

4/NISA-103: Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kiyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma'nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alel mu'minîne kitâben mevkûtâ(mevkûten).

Namazi bitirdiginizde; ayaktayken, otururken ve yan üzeriyken (yan üstü yatarken) Allah'i hep zikredin! Güvenlige kavustugunuzda namazi erkâniyla kilin. çünkü; namaz, mü'minlerin üzerine, vakitleri belirlenmis bir farz olmustur.

Iste 3 halin üçünde de Allah'i zikreden ulûl'elbab ve sahâbenin hepsinin daimî zikre ulastigini Allahû Tealâ, Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesinde açikliyor:


39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).

Onlar, sözü isitirler böylece onun ahsen olanina tâbî olurlar. Iste onlar, Allah'in hidayete erdirdikleridir. Ve iste onlar, onlar ulûl'elbab tir (daimî zikrin sahipleri).

5/MAIDE-100: Kul lâ yestevîl habîsu vet tayyibu ve lev a'cebeke kesretul habîs(habîsi), fettekullâhe yâ ulîl elbâbi leallekum tuflihûn(tuflihûne).

De ki: "Habîsin çoklugu (haram, murdar ve fesadin, vs.) senin hosuna gitse bile, habis ile tayyib (helâl, temiz ve güzel) bir degildir. Ey ulûl'elbâb! Allah'a karsi takva sahibi olun. Umulur ki; siz felâha erersiniz."

öyleyse Kur'ân-i Kerim'de ulûl'elbab kavraminin geçtigi 16 tane âyet-i kerime bizi kesin bir sonuca ulastiriyor ki; ulûl'elbab evvel emirde nefsini Allah'a teslim eden, daha sonra ihlâsa ulasan ve daha sonra salâhtaki kullardir. Her 3 kademedekiler için de Allahû Tealâ ulûl'elbab kavramini kullanmaktadir.

Hakikat bu iken meseleyi çarpitan bu sevgili kardeslerimiz bu söyledigimiz 16 tane âyet-i kerimede geçen ulûl'elbab kavramini ele almamislar. Sadece kendi hevalarina tâbî olmak suretiyle Efendi Hazretleri'nin söyledigi hakikatleri çürütmek amaciyla Bakara Suresinin 178 ve 179. âyet-i kerimelerini ele almislar:


2/BAKARA-178: Yâ eyyuhellezîne âmenû kutibe aleykumul kisâsu fîl katlâ el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsâ bil unsâ fe men ufiye lehu min ahîhi sey'un fettibâun bil ma'rûfi ve edâun ileyhi bi ihsân(ihsânin), zâlike tahfîfun min rabbikum ve rahmeh(rahmetun), fe meni'tedâ ba'de zâlike fe lehu azâbun elîm(elîmun).

Ey îmân edenler! Katl (öldürülme) halinde kisas üzerinize yazildi (size farz kilindi). Hüre hür, köleye köle, disiye disi (kisas olunur), fakat kim (öldürülmüs olanin) kardesinden (kardesi tarafindan) affolunursa (bagislanirsa) (kisas düser). O zaman (affedenin) örfe tâbî olup gerekeni yapmasi ve uygun bir diyet istemesi, affedilenin de ihsanla onu ödemesi gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim de bu (anlasma)dan sonra haddi asarsa (saldiriya kalkarsa) artik onun için elîm bir azap vardir.

2/BAKARA-179: Ve lekum fîl kisâsi hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn(tettekûne).

Ey ulûl'elbab! Kisasta sizin için hayat vardir. Böylece (umulur ki); siz, takva sahibi olursunuz.

178. âyet-i kerimede ulûl'elbab geçmiyor. Ama özellikle Bakara-179'u ele almislar. Burada neden kisasta ulûl'elbab için hayat vardir, deniyor? çünkü ulûl'elbabin hakem tayin edilmesi halinde, Allah adina hüküm vermek üzere Allah'in onlari vazifeli kilmasi sebebiyle Allahû Tealâ bu sekilde hitap ediyor. Yani adaletin gerçeklesmesinde Allahû Tealâ, ulûl'elbab olan kullarini vazifeli kiliyor. A'raf Suresinin 159. âyet-i kerimesinde söyle buyuruyor:


7/A'RAF-159: Ve min kavmi mûsâ ummetun yehdûne bil hakki ve bihî ya'dilûn(ya'dilûne).

Ve Musa (A.S)'in kavminden bir ümmet vardir. Hakk'a hidayet ederler (hidayete ulastirirlar).

Ve onunla (hak ile) adaletle hükmederler.


Adaleti gerçeklestiren hakim, kadi mevkiinde olan, elbette Allah'in hükümleriyle bunu yapacaktir. Allahû Tealâ da Bakara-179'da bunu ifade ediyor. öyleyse ulûl'elbab kavrami için, bizim Kur'ân-i Kerim âyetlerine göre söyleyecegimiz dizayn bunlardir.



B- HZ. MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V) EFENDIMIZ'IN HADîSLERINE GöRE ULÛL'ELBAB KAVRAMI
Ekleme Tarihi: 18.03.2006 - 08:11
Bu mesajı bildir   pejocu üyenin diğer mesajları pejocu`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1445 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.86588 saniyede açıldı