0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » Cemil Çiçek'in Arkasında Olduğumuzu Gösterelim

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 31 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
_Resul_ su an offline _Resul_  
Cemil Çiçek'in Arkasında Olduğumuzu Gösterelim

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Nutuk atmaya gelince hepsi güya "özgürlüklerden" yana...
AK Parti'si öyle...
CHP'si öyle...
YÖK'ü öyle...
Ancak bu zevatın anladığı "özgürlük", devletin resmi tezleri ile sınırlı...
Devletin söylediklerini tekrarlama anlamına "özgürlüklerden" yanalar...
Toplumun, bireyin, yazarın, çizerin, düşünürün farklı bir yaklaşımına en ufak bir hoşgörü yok...
Eğer bireyler "düşünme" özgürlüklerini hayata geçirirlerse, bu hemen "hançerleme" oluyor...
Hançerlememek için ne yapmak gerekir? Devletin resmi tezlerini papağan gibi tekrarlamak...





Türkiye üniversitelerindeki saygın bilim adamlarının düzenlediği bir sempozyumu "milleti arkadan hançerleme" olarak ilan etmede AKP, CHP, YÖK birleşiverdi...
O zaman bugüne kadar neden kavga edip durdular ki, nihayetinde "özgürlükler devletin resmi tezlerinin sınırları dışına taşamaz" noktasında hem fikirler...
Henüz Türkiye'de "tek parti zihniyetinin" aşılamadığının en güzel belgesi, ertelenen bu son konferans oldu...




Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Avrupa standartlarındaki düşünce özgürlüğünü tanımlayan Handyside Kararı bizde de iç içtihat haline geldi...
O karar, toplumu rahatsız hatta şoke eden düşüncelerin de hukuksal güvence altında olması gerektiğini vurgular...
Bırakın şoke eden düşünceleri hukuksal güvence altına almayı, üç önemli üniversitenin öğretim üyelerinin bir devlet üniversitesindeki toplantısına bile tahammül gösterilemeyen bir durum var... AK Parti bunu "hançerlemek" olarak niteliyor, CHP bunu destekliyor, YÖK de toplantıyı "talihsiz" buluyor...
Talihlisi ne?
Talimatlara uygun papağanlık...




Türkiye'nin AB standartlarını kabul ediyormuş gibi yapıp ardından da babadan kalma yasakları tekrarlaması, doğrusu ya, elektrik geçiren iletken bir platformdaki maymun ile yavrusunun durumunu anımsatıyor...
Zemine biraz elektrik verilince anne maymun önce yavrusunu kucağına alıyor...
Eğer elektrik dozu artarsa bu kez yavrusunu kucağından indirip yere koyarak üzerine çıkıyor...
Türkiye'de de palavranın sınırı, özgürlükleri gerçekten kullanmaya kalkınca son buluyor... Anne maymun derhal yavrusunun üzerine çıkıveriyor.
Durum bu nedenle "maymun demokratlığı" ile özdeş...




Hükümet yetkililerinin Ermeni konusundaki açılımına en büyük zararı gene hükümet verdi...
Yetkililerin "konuyu tarihçiler tartışsın" önerisinin ne anlama geldiğini somutlaştırdılar... Aslında "konuyu bizim devlet tezlerini savunan tarihçiler tartışsın" demek istiyorlarmış...
Ayrıca, bu son gelişme, Türkiye'nin çoğulcu ve demokratik bir tartışma ortamını gerçekleştirecek durumda olmadığını da resmen kabul etmek oldu...
Türkiye'nin elini ve gücünü sıfırladı. Buranın "doğruları" arayan değil, devletin "resmi tezlerini" tekrarlayan "tek sesli" bir koro olduğu yeniden kayda geçti...
Bir sonraki güçlenerek çıkacağımız adım çelmelendi...




Nihayetinde işler geliyor, geliyor "devletçi ve milliyetçi" bir noktada tıkanıyor...
Yasak ve baskı yüzünü gösteriveriyor... "İnsan odaklı" bir toplum kurma iddiasıyla ortaya çıkan AK Parti'nin geldiği noktaya bakın...
Tek Parti CHP'sinden farkı kalmadı. Evrensel bir demokrasiyi "maymun demokratlığından" ayıran en esaslı fark, özgürlüklerden ve hukuktan korkmamaktır... Nutuk atarken savunduğunu karşında, somut olarak gördüğünde öfkelenip, hamasete sığınmamaktır...
Anlaşılan demokrasinin maymuncasından insancasına geçmek daha epey vakit alacak.

Kaynak: Sabah Gazetesi, Mehmet Altan, 28 Mayıs Cts. 2005

Adalet Bakanı Cemil Çiçek Boğaziçi Üniversitesinde yapılması düşünülen konferansı "ihanet" olarak nitelediği için son zamanlarda Altanlar vb'lerinin köşebaşlarını tuttuğu hain medya tarafından sürekli olarak eleştiriliyor, yıpratılıyor. Bakana destek vermeli ve Mehmet Altan gibi hainlere hiç değilse bir kınama postası göndermeliyiz... Ben buraya Mehmet Altan'ın elektronik posta adresini ekliyorum; maltan@sabah.com.tr

Selam ile kalın...
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 14:42
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Akibetim su an offline Akibetim  
Cemil Çiçek'in arkasında durmak....

111 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.05.2005
En Son On: 07.06.2005 - 21:17
Cinsiyeti: ----- 
Kendi başbakanının, meclis başkanının, partisinin tek bir vekilinin dahi arkasında durmadığı Cemil Çiçek'in arkasında durmak...

Hadi, Mehmet Altan'ları hain ilan edip sıyrıldık işin içinden(ki bence Türkiye'nin en demokrat kalemlerinden birisidir, 28 Şubat döneminde İslamcı gazetelerin suspus edildiği dönemlerdeki cesur, demokrat çıkışlarını hatırlatmam yeterlidir); peki Fehmi Koru'ları, Ali Bayramoğlu, Ahmet Kekeç, Ahmet Taşgetiren, Mustafa Erdoğan'ları nereye koyacağız.

Madem Cemil Çiçek'in arkasında duruyoruz: "TCK'yla ilgili tutumunun da arkasında olalım. "Kanun dışı eğitim" saçmalığının arkasındaki direnişine, CHP'yle uzlaşı adına İslami cevrelerin hassas oldukları konuları TCK'da aynen korumak için verdiği savaşa da destek verelim."

Verelim ama Şu satırlara da kulak verelim:

1111111111****************************

"McCarthy döneminde de benzerlerine rastlanan başka gariplikler var bizdeki olayda. Burada bir ara dikkat çekmiştim. Şimdilerde 'hâinlere' karşı aslanlar gibi mücadele veren bir devlet yetkilisinin, kendisi gibi üniversite öğretim üyesi olan kardeşi, 'öğrencisine tâcizde bulunma' ithamıyla soruşturmaya mâruz kaldı şu yakınlarda. Devlet yetkilisinin aslanlaşması o soruşturmadan sonra daha da arttı."
Taha Kıvanç(Yeni Şafak)

**************************************
Peki YÖK ve Adalet Bakanı arasındaki iş ve dil birliğine ne demeli?

Bir kanaatim iyice keskinleşti. Adalet Bakanı'nın yaptığı şudur:

Ceza Kanunu'ndaki değişiklik taleplerini hasıraltı ederek İslami kesimle AK Parti arasındaki bağı koparmak, Ermeni sempozyumu açıklamasıyla hükümet ile liberal çevreler arasındaki ilişkileri zedelemek... Daha da öte Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri sarsmak ve hükümeti asker ve CHP'yle baş başa bırakmak...

Amaç ve bağlantılar nedir bilemem, ama gelişmeleri bu açıdan, bakan açısından başka türlü açıklamak mümkün değildir.
(Ali Bayramoğlu YeniŞafak)
**************************

Bu nasıl olur?

İktidar makamındaki sorumlu bir bakan, üstelik adaleti temsil eden bir bakan, henüz gerçekleşmemiş, kimin ne söyleceği meçhul bir konferansı ne hakla "sorumsuzluk", "ciddiyetsizlik", "Türk milletine ihanet", "devleti arkadan hançerlemek" olarak değerlendirebilir?

Böyle bir adaletsizliği nasıl yapabilir?

Bakanın, daha kötüsü olamayacak yeni TCK ve "milli yararlar" konusundaki inadını biliyoruz; muhtemelen bu konferansı henüz yürürlüğe girmemiş yasa açısından ("milli yararlar" açısından) "tehlikeli" bulmuştur.

İyi de, yeni yasa sadece "milli yararlar"dan ibaret değil ki; bir de eski 312'yi karşılayan 216. madde var. Bu madde, bildiğimiz kadarıyla "tahrik" suçunu cezalandırıyor. Bakan, henüz gerçekleşmemiş, kimin ne söyleyeceği meçhul konferansı hedef göstererek, dahası konferansa katılacakları peşinen "suçlu" ve "vatan haini" ilan ederek çok daha daha ağır bir suçu, "tahrik" suçunu işlemiş olmuyor mu?
(Ahmet Kekeç YeniŞafak)

sssss******************


Bu mesaj 1 kez ve en son Akýbetim tarafından 28.05.2005 - 15:08 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 15:00
Bu mesajı bildir   Akibetim üyenin diğer mesajları Akibetim`in Profili Akibetim Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
fosaloglu su an offline fosaloglu  

2683 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 24.09.2003
En Son On: 20.01.2007 - 12:07
Cinsiyeti: Erkek 
Akıbetim;;;Maskeni çıkarırmısın?
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 15:03
Bu mesajı bildir   fosaloglu üyenin diğer mesajları fosaloglu`in Profili fosaloglu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Ya hangileri senin yazın hangileri alıntı yaptığın yazarların belli olmuyor, artı sen buradaki görüşleri öylesine mi ekledin yoksa hepsine katılıyor musun? Boşa konuşmayalım sonra...
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 15:06
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Akibetim su an offline Akibetim  
RE:

111 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.05.2005
En Son On: 07.06.2005 - 21:17
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijinali _Resul_

Ya hangileri senin yazın hangileri alıntı yaptığın yazarların belli olmuyor, artı sen buradaki görüşleri öylesine mi ekledin yoksa hepsine katılıyor musun? Boşa konuşmayalım sonra...



Efenim,
1111111111****************************
ile
sssss******************
arasındaki yazılar altında ismi bulunan köşe yazarlarına aittir.

1111111111****************************
e kadar olan kısım benim yazımdır.

Ayrıca alıntılarımın hepsine katılıyorum.

Yeterli bir açıklama olmuştur sanırım.
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 15:10
Bu mesajı bildir   Akibetim üyenin diğer mesajları Akibetim`in Profili Akibetim Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Bu alıntı yaptığın adamların hepsinin ne mal olduğu belli oldu, özellikle adını ilk defa duyduğum Ahmet Kekeç'in yazdıkları ne tip bir kişilik olduğunu hemen belli ediyor, bu toplantıda ne tip iddiaların ortaya atılacağı belliydi çünkü katılımcıların kimler olduğu belliydi! Bu Ahmet Kekeç ya aptalı oynuyor ya da gerçekten çok aptal. Erturğrul Özkök gibi yalak ve dönek bir gazeteci bile konferansta neler konuşulacağını açıkça söylemek dürüstlüğünü gösterebiliyorken (http://www.hurriyetim.com.tr/archive_articledisplay/0,,authorid~10@sid~9@nvid~581646,00.asp 25 Mayıs tarihli yazı) bu Kekeç vb'leri bu konferansçılardan yana tavır koyuyorlar demek! Güzel, böylelikle zaten Liboş gazetesi olduğu için hiç okumadığım Yeni Şafak gazetesinin bir yazarı daha hakkında görüş sahibi oldum...

Şu yazıları bir inceleyelim: http://www.hurriyetim.com.tr/yazarlar/yazar/0,,authorid~5@sid~9@nvid~582934,00.asp
http://www.hurriyetim.com.tr/archive_articledisplay/0,,authorid~5@sid~9@nvid~582434,00.asp

Dahası demokratlık ayakları ile hainlik yapanlardan da bıkkıntı geld, Mehmet Altan babası mason Çetin Altan'ın biraz daha değişik versiyonudur, dahası bu demokratlar neden Yusuf Halaçoğlu olayında seslerini çıkarmadılar ya da Türkiye'nin hakkı yendiği zaman hep susuyorlar da ne zaman Türkiye zararına bir iş olduğu zaman car car ötmeye başlıyorlar?

Dahası benim AKP sempatizanı olmadığım yeterince açık, yalnızca bakanı bu konuda desteklemek gerekli diyorum, çünkü bu konuda Türkiye'nin çıkarını savunan bakanı desteklemezsek, yani yalnız bırakırsak yarın bir takım hainler daha da azıtacak, o yüzden tepkimizi göstermeliyiz. Ha bir de senin bu Ermeni Meselesi hakkındaki görüşünü merak ettim, ne diyorsun bu konu hakkında?
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 15:25
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Akibetim su an offline Akibetim  

111 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.05.2005
En Son On: 07.06.2005 - 21:17
Cinsiyeti: ----- 
Efendim "hain" kelimesinin ucuzluğu ardına sığınılması beni her zaman irrite etmiştir.(burada irrite etmek sözcüğüne takılmazsınız değil mi?)

Ayrıca sizinle hemfikir olduğu için Ertuğrul Özkök'ü dürüst, aykırı düşünceli Fehmi Koru'yu hain ilan edebiliyorsunuz.

Oysa ki "Türkiye'nin çıkarını savunan bakan", statükoyu savunuyorken, Irak tezkeresinin geçmesi için çabalarken, AKParti milletvekilleri arasında kulis yaparak "ret" vermelerini isteyen Fehmi Koru "hain" oluveriyor. (Gülmek bile gelmiyor içimden...Acı.)

Ermeni sorunu konusunda fikrim:
***Osmanlı'yı yıkan İttihatçıların zırvalıklarını neden savunayım ki... Yanlış bir karar vermişler, kurunun yanında yaşı da yakmışlar, milyonlarca olmasa bile binlerce Ermeninin ölümüne sebebiyet vermişlerdir. Ne soykırımdır, ne sözde soykırımdır. Sadece İttihatçı aptalların aptallıklarının başımıza patlamış iltihabıdır.
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 15:39
Bu mesajı bildir   Akibetim üyenin diğer mesajları Akibetim`in Profili Akibetim Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Akibetim su an offline Akibetim  

111 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.05.2005
En Son On: 07.06.2005 - 21:17
Cinsiyeti: ----- 
Bunlar hoşunuza gitmediyse Abdurrahman Dilipak verelim:
http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=10870
Belki onu seversiniz:

*******************************
Tamam Boğaziçi Üniversitesi'nin Osmanlı Ermenilerini tartışmasına karşıyız! Peki bunu şimdi bu olaydan sonra hangi üniversite tartışabilir?.. Hangi STK tartışabilir?.. "Boğaziçi"nin Robert gerçeği, Robert'in "Karşı fetih" misyonunu ilk kez mi farkediyoruz? "Boğazdaki aşiret" her zaman orada idi. YÖK'ün başındaki adam kim peki! Bütün Üniversitelerinizi kime emanet ettiniz? Korktuğunuz, utandığınız bir şey mi var? Çiçek elinden gelse dava açarmış. Hani bu işi siyasiler değil bilim adamları tartışacaktı?.. Doğu konferansı toplanmasın, Kürt konferansı toplanmasın, Ermeni konferansı toplanmasın, Ortodoks sen sinodu toplanmasın.. Bartholomeos Atina ya da Moskova'da düzenlenecek toplantıya katılsa daha mı iyi olurdu? O zaman ne diyecektik!
Vakit alıntıladı, Agos gazetesi yayın yönetmeni Hırant Dink'in Radikal'deki söyleşisini tekrar okuyun. İttihatçıların cinayetlerinin hesabını vermek, onları savunmak bize mi düştü. Tekrar söylüyorum, Çanakkale'yi anlamadan Osmanlı'nın yıkılışını, Ermeni meselesini anlamadan cumhuriyetin kuruluşunu anlamak çok kolay değil.. Dahası, Fatih'in Ortodoks ve Doğu Roma, Bizans, Rum politikasını anlamadan, mehter çalıp Fatih'in mirasına karşı İttihatçı bir politika izleyerek de bir yere varamazsınız.. Sanki Osmanlıcı görünüp, Osmanlı'yı yıkan İttihatçı bir politika izliyormuşuz gibi geliyor bana.. 29 Mayıs'ta fethin yıldönümünü kutlayacağız ama, korkarım fethin manasını ve ruhunu yok ederek işi bir toprak işgali, ya da kılıç kalkan ekibi gösterisine, Cüneyt Arkın'ın başrolünü oynadığı Malkoçoğlu filmine döndüreceğiz.. Bana kalırsa biz ne Çanakkale'yi, ne Ermeni meselesini ve ne de Feth-i Mübin'i biliyoruz.. Bazı gerçekleri anlamak için Fetih marşını ezbere okumak yetmiyor!
Abdurrahman Dilipak (Vakit)
******************************************
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 16:03
Bu mesajı bildir   Akibetim üyenin diğer mesajları Akibetim`in Profili Akibetim Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Ertuğrul Özkök'e dürüst demedim, eğer idrakin sınırlı olmasaydı orada Ertuğrul Özkök'e yalak ve dönek dediğimi görür, yalnızca bu konuda bir dürüstlük yaptığını söylediğimi de anlardın.

Fehmi Koru'nun Amerikancılığı alemin malumudur, dahası Türkiye'de hain hem siyasal İslamcı (özellikle Liboş olanları), hem Solcu, Hem Milliyetçi, kısaca her kesimde gayet boldur, devletlerarası iletişim ve toplum mühendisliği konularında bilgisi olan birisi bu konuyu kolayca kavrar. Irak konusunda çok farklı görüşler mevcuttu, mesela Kadri Mısıroğlu da katıldığı Ceviz Kabuğu programında Başbakan'a "Bizi ne yap et Irak'a sok" dediğini söylediğini biliyoruz, belki de daha doğru bir tercih olabilirdi K. Irak'a girmemiz, zaman gösterecek (hatta sen Fehmi Koru Irak'a girmememiz için kulis yaptı deyince şüphelendim, acaba girmek daha mı doğru olurdu diye)... Ancak bu konu son derece açık, Irak konusu gibi değil, adamlar Ermeni Konferansına karşı çıktı diye bakanı topa tutyorsa niyetlerini de açığa vuruyorlar demektir.

Ermeni Sorunu konusundaki fikrin de dar bir görüş açısından baktığını ortaya koyuyor, Osmanlı'yı yıkan İttihatçılar değil, tarihtir, tarihin zorunlu sürecidir, bir kişiye ya da gruba maledilemez, bu mantıktan hareket edip de devleti çok ağır borçlar altına sokan Abdülaziz Osmanlı'nın yıkan kişidir diyemem, çünkü Abdülaziz'i o borçları almaya iten bir süreç vardır, aynı şekilde İttihatçılar'ı da suçlayamam, çünkü Osmanlı'nın paylaşılması savaştan çok önce Batılı devletler tarafından planlanmıştır, yani savaşa katılmasak da bize saldırılacaktı. Bunlar karışık konular içine girersek sayfalar dolusu yazı çıkar, ancak her şeyi bir tarafa bırakıp Ermeni meselesindeki tavrı ele alırsak bunun hata olmadığını söylememiz gerekir, Ermeniler Doğu Anadolu'da büyük katliamlar gerçekleştirmiş, devlete karşı savaşmış, Türkleri ve Kürtleri katletmişlerdir, ayrıca İttihatçıların çıkarttığı yasa bir tehcir yasasıdır katliam değil, tehcir sırasında da hastalık vb nedenlerle ölen Ermeniler olduğu gibi, intikam almak isteyen Türk ve Kürt insanlarının saldırılarına uğrayanlar da olmuştur, özellikle Kürtler Ermenileri buldukları yerde öldürmüşlerdi (haklı olarak), dahası Ermenilerin 1921'de Bakü'de yaptıkalrı da elbette bilinmez, tam 25.000 Müslüman Tatar yok edilmişti bu tarihte, Abdülhamid'e suikast girişimini, 1890'larda dozunu artırmaya başlayıp 1915'lere kadar Anadolu'da çeşitli yerlerde sürekli patlayan isyanları saymıyorum bile... Sen ne biliyorsun ki ukalalık yapmaya kalkıyorsun! Önce öğren, sonra kalkıp şuydu buydu diye eleştir tarihi!

Haaa, bunu bugün kabul etsek ne olacak? Almanya'nın Yahudilere ödediği tazminatın benzeri gündeme gelecek, toprak talebi ortaya çıkacak ve dahası devletimizin zaten ayaklar altında olan itibarı iyice düşecek, önüne gelen bizden bir şeyler istemeye kalkacak...

Ama merak etme, sen yutsan da biz yutmayız bunları...


Bu mesaj 1 kez ve en son _Resul_ tarafından 28.05.2005 - 16:12 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 16:10
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Ne diyeyim Allah basiretlerini bağlamış, yahu mesele bunu tartışılması değil, bunu anlamak bu kadar mı zor, mesele Türkiye'nin en saygın üniversitesinde bu konu hakkında Ermeni yanlısı bir konferans düzenlenecek olması ve konferansın bu konuda hemfikir insanlar arasında yapılacağı gerçeği, yani kendileri çalıp kendileri oynayacak ve evet Türkler bunu yaptı, kabul edelim canım ne çıkar diyecekler, o saatten sonra biz itiraz etsek ne fayda? Atı alan Üsküdar'ı geçmiş olacak! Yabancı basında haber geçilecek, yabancı kitaplarda toplantıda açıklanan şeyler dayanak gösterilecek, Türkiye'nin aydınları (!) bile soykırımı kabul etti diyecekler, elimiz iyice zayıflayacak, Ermeni tezi iyice güçlenecek! Bunları anlamak bu kadar mı zor ya? Bu kadar mı zor?


Bu mesaj 1 kez ve en son _Resul_ tarafından 28.05.2005 - 16:19 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 16:17
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Akibetim su an offline Akibetim  
RE:

111 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.05.2005
En Son On: 07.06.2005 - 21:17
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijinali _Resul_
Sen ne biliyorsun ki ukalalık yapmaya kalkıyorsun! Önce öğren, sonra kalkıp şuydu buydu diye eleştir tarihi!

Ama merak etme, sen yutsan da biz yutmayız bunları...



Eh bana müsade.
Karşısındakini ukalalıkla suçlama ukalalığına düşmeyi erdem sayan, külyutmaz yüce bilgelerle aşşık atmak ne haddime?
Ben "yutmaya" gidiyorum. Eğer hainliğime karar verip, "katli vaciptir" fetvası alırsanız, ben "Bir çiğne iki YUT" restoranda olacam. Bir zahmet infaza buyurursunuz.
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 16:28
Bu mesajı bildir   Akibetim üyenin diğer mesajları Akibetim`in Profili Akibetim Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Hadi güle güle, müsaade senindir, bir daha da bilip bilmeden fikir beyan etmezsin artık...kahkaha
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 16:31
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Akibetim su an offline Akibetim  

111 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.05.2005
En Son On: 07.06.2005 - 21:17
Cinsiyeti: ----- 
Yahu dur hele;
Yüce bilgelerimize şahs-ı nâdan sıfatıyla bir-iki kelam etmeden gidilir mi?

***Efenim Mr. Zırcahil der ki:
1. Bu ülkede en büyük tehlike vatankurtarıcılardır.

2. "Savulun vatanı kurtaracam" diye yağıp gürleyenlerden kurtulmadıkça bu vatan kurtulmaz.

3.Dolayısıyla "vatanı, "vatan kurtarıcılardan kurtaracam" diyenler de vatan kurtarıcı vasfı kazandıkları için, onlardan da kurtulmak gerektir. Yani, "Mr.Zırcahil'den kurtulursa vatan kurtulur" dersem, vatanın benden de kurtulması gerekir ki ben zaten Mr. Zırcahil'in ta kendisiyim.

Yüce bilgelerimiz bu şahs-ı nâdânın sözlerine bakmayın siz..."Vatan sizi bekliyor. Kurtarılmak(!) için."
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 16:37
Bu mesajı bildir   Akibetim üyenin diğer mesajları Akibetim`in Profili Akibetim Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Müsaade senin dedik ya...kahkaha
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 16:41
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Akibetim su an offline Akibetim  
RE:

111 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.05.2005
En Son On: 07.06.2005 - 21:17
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijinali _Resul_

Müsaade senin dedik ya...kahkaha



BÖYLE BUYURDU ZERDÜŞT


Bu mesaj 2 kez ve en son Akýbetim tarafından 28.05.2005 - 16:48 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 16:45
Bu mesajı bildir   Akibetim üyenin diğer mesajları Akibetim`in Profili Akibetim Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Tamam aferin Nietszche'yi okumuşsun, da müsaade isteyen sen değil miydin? Hadi canım, hadi...kahkaha Güle Güle
Ekleme Tarihi: 28.05.2005 - 16:54
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
duvan su an offline duvan  

127 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.10.2004
En Son On: 24.03.2006 - 23:44
Cinsiyeti: ----- 
S.A.


Günümüzde dönen dolaplari anlayabilmek icin,yakin tarihimizdeki dönen dolaplara bir göz atmak gerek.
önce ittihatcilarin icraatinden baslayalim.
Abdurrahman Dilipak" İttihatçıların cinayetlerinin hesabını vermek, onları savunmak bize mi düştü." diyor.
Bu konunun özeti bu cümledir.
Türkiye Cumhuriyeti nin basina bela edilen Ermeni meselesi nin asli bu cümledir.
Bir Ermeni soykirimi olmustur.Ama yapanlar Türk Ruhlu kimseler degil,Türk adli kimselerdir.
Sayin Dilipak in bu cümle ile söylemek istedigi sudur.
Ittihatcilar denen "sabataist ve yahudi menseili" bu zümre Ermenilerin katlini organize edenlerdir.Cünkü;
Ermeniler Anadoluda ve bil hassa Istanbulda ticaretle ve zaanatcilikla ugrasilirlar ve güzel para kazanirlardi.Kazanclarinda yalan dolan,düzenbazlik yoktu.
Bu durumu gören sabataisler bu para kaynaklarini ele gecirme cabasina düstüler,Her zaman ki gibi yalan,dolan ve düzenbazlikla tabi.
O zamanlar sivil yönetim ve Askeri yönetim sabataislerin eline gecmisti.Orduyu istedigi bölgede istedigi kisilerin kiyimina yönledirebiliyorlardi.Dolayisiyla büyük rakiplerini kendilerine has beceri ve yöntemlerle al asagi ettiler.
Bu adamlari "TÜRK" kimligi altinda yaptiklari pislik simdi bizim basimiza bela,tipki...
Tipki Almanyada yaptiklari gibi,yahudiler yahudileri kesti dogradi.Tabiki "ALMAN" kimligi altinda.Almanyanin basina gecirdikleri pislikte ayni kaynakli.
Ermeni meselesinin aslini söyle kisaca izahattan sonra birde meshur "GALATASARAY"üniversitesine bakalim.Bu konuyu yakinda isleyen bir yazardan alinti yapmak durumundayiz.

Başta YÖK olmak üzere, hemen herkes ve her kuruluş, "Ermeni konferansına ev sahipliği" yapma teşebbüsünde bulunan Boğaziçi Üniversitesi'ni hedef almış durumda...
Eleştiren eleştirene!..
Kimi "ihanet"le suçluyor, kimi de "Dr. Hamlin'in ruhunu şad etmeye çalışmak"la!..
İyi de;
Durduk yerden mi çıktı bu "konferans" işi?.. Hem niye başka bir üniversite değil de, Boğaziçi Üniversitesi?..
Belki de, "asıl sorulması" gereken soru bu?..
Niye Boğaziçi Üniversitesi?..
Sorunun cevabı "geçmiş"te ve üniversitenin "kuruluş amacı"nda?..
Her şeyden önce;
Boğaziçi'nin "temel"inde, bir "Amerikalı misyoner" var!..
Evet, Dr. Cyrus Hamlin!..
"Ermeni iddiaları"nın arkasında da "Amerika"nın bulunduğunu, "Ermeni diasporasını ABD'nin kışkırttığını" düşünürsek, "Niye Boğaziçi Üniversitesi?" sorusunun cevabı, kendiliğinden verilmiş olur?..
KÖKÜ DERİNDE!
Bu "girizgâh"tan sonra, gelelim asıl konuya... Evet, Boğaziçi Üniversitesi'nin temelini oluşturan "asıl gaye"ye...
Hatırlar mısınız;
30 Nisan 2004'te, yine bu köşede, "Karşı Fetih" başlıklı bir yazı yazmış ve Dr. Hamlin'den Robert Kolej'e, oradan da Boğaziçi Üniversitesi'ne uzanan "150 yılın hikâyesi"ni aktarmıştım sizlere...
Ne dersiniz, yazının bir bölümünü aktarıp, "hafıza tazelemesi" yapalım mı?.. Böylece, Boğaziçi Üniversitesi'nin, niye "Ermeni iddialarına yataklık" yaptığını daha iyi anlamış oluruz...
Buyrun, birlikte okuyalım:
Hani, bugünlerde "yozlaşma"dan, "kokuşma"dan, "çürüme"den, "toplumsal cinnet"ten şikâyet ediyor ve "gençlerimizin değer tanımazlığı"ndan yakınıyoruz ya; sanıyor musunuz ki, bunların hepsi "20-25 yılda" olmuştur?..
Hayır!.. Kökeni, çok daha derinlerde!..
Hem de;
"550 yıl" ötelerde!..
Evet, "İstanbul'un fethedildiği" günlerde!..
Nasıl mı?..
Lütfen, bundan sonrasını "çok dikkatli" okuyun!.. Zira, bugün Türkiye'nin başına örülmekte olan "çorap"ın, kafasına geçirilen "çuval"ın temelinde, "tek cümlelik bir hedef" yatıyor!..
O hedef;
"İstanbul'u yeniden fethetmek"tir!.. Yani, "Müslüman Türklerin elinden kurtarmak"tır!..
Ama, nasıl?..
Tabiî, "kültürel" olarak!..
Peki, "kim" tarafından ve nasıl bir "vasıta" kullanılarak?..
Sözün burasında, merhum Doç. Dr. Nureddin Topçu'nun, 1962 yılında yayınlanmış olan "Büyük Fetih" adlı kitabından kısa bir bölüm aktarmak istiyorum...
Merhum Nureddin Topçu, kitabının 45. sayfasında şöyle diyor:
"Bu şehri bir kere daha fethetmemiz lâzım. Beş yüz yıllık vücuduna sahip olduğumuz bu şehir şimdi şaşkındır. Onu ve onunla birlikte Anadolu'yu kurtaracak hamle nereden gelecek?
Geçen asırda Amerika'dan gelen idealist bir mühendis Hamlin, Hisar'daki "sur"ların tepesine çıkıp İstanbul'a baktıktan sonra;
"Fatih bu şehri bu tepelerden fethetmiş, ben bu milletin kültürünü yine bu tepeden fethedeceğim!" diyerek, "kolej"in kendi adıyla anılan ilk binasını bu surların yanıbaşına kurmuştu."
Bir dostumun gönderdiği sayfalardan bu satırları okuyunca, merak ettim;
"Fatih bu şehri bu tepelerden fethetmiş, ben bu milletin kültürünü yine bu tepeden fethedeceğim!" diyen Hamlin denilen herif kimdir?..
Ve "surların yanıbaşına" diktiği kolej, "hangi kolej"dir?..
İstanbul'u pek bilmiyorum ya, arkadaşlarıma sordum... Dediler ki; o kolej, "Robert Kolej"dir!..
DR. HAMLİN'İN HEDEFİ
Bunun üzerine "Robert Kolej"in internet sitesine girdim...
Aaa, o da ne?!?
Evet, o!.. Dr. Cyrus Hamlin...
Hem de, "okulun tarihçesi"nin ilk satırında!..
Buyrun, oradan okuyalım:
"Robert Koleji; bir eğitmen, mucit, teknisyen, mimar ve kurucu olan Dr. Cyrus Hamlin ile tanınmış ve zengin bir tüccar olan New York'lu Mr. Christopher Rheinlander Robert tarafından İstanbul, Türkiye'de kurulmuştur.
Çok yönlü ve yetenekli bir dahi olan Dr. Cyrus Hamlin, 1839 yılında Türkiye'ye gelmiş ve 1860 yılına kadar erkek öğrencilere seminerler vermiştir. 1856 yılında Kırım Savaşı sırasında Mr. Robert ile tanışmıştır. Huguenot neslinden gelen bu iki adamın daha sonraki görüşmeleri, Birleşik Devletler sınırları dışındaki en eski Amerikan Koleji'nin kurulmasına vesile olmuştur.
Mr. Robert finansal yükü üstlenirken, Dr. Hamlin ise Birleşik Devletler'den kaynak sağlayarak Kolej'in kuruluş sorumluluğunu eline almıştır. Bir müfredat programı oluşturulmuş ve Dr. Hamlin, öğretim lisanının İngilizce olması konusunda ısrar etmiştir.
Çeşitli alternatifler düşünüldükten sonra, Mr. Hamlin, Kolej'in yeri konusunda düşündüğü en uygun yeri(!!!) belirledi. Bu yer Ahmet Vefik Paşa'ya ait taşocağı olan bir arsaydı. Aynı taşocağı, İstanbul fethedilmeden hemen önce, 1453 yılında, Boğaz'ın Avrupa Yakası'nda olan heybetli Rumelihisarı'nın yapımında Fatih Sultan Mehmet tarafından da kullanılmıştı. Bu ocaktan çıkan mavi kireçtaşı, Birinci Dünya Savaşı'na kadar inşa edilen bütün kolej binalarında kullanılmıştır.
Ahmet Vefik Paşa, önceleri arazisini satmak istememiş, fakat daha sonra Sultan II. Mahmud'un elçisi olarak III. Napoleon'un Paris'teki sarayına çağrılınca, anlaşmaya mecbur kalmış ve de 1861 yılında arsasını satmıştır.
Ödeme, dönemin Eğitim Bakanlığı'nın verdiği yapım izniyle birlikte en kısa zamanda yapılmalıydı; Padişah'ın fermanı olmadan inşaata başlanamayacağı konusunda da Mr. Hamlin bilgilendirilmişti.
Padişah'tan böyle bir izin alınmasının uzun süreceğinin farkında olan Mr. Hamlin, yönetim kurulundan bugünkü boş-seminer binasını kiralamıştı. Böylece Robert Kolej, Christopher Rheinlander Robert'ten ismini almış, mezunlarına B.A. derecesi verme yetkisi ise bir kararname ile onaylanmıştır.
Eylül 1863'te, ilk Başkan Dr. Cyrus Hamlin'le kapılarını öğrencilere açmıştır.
Sonuçta, 4 Haziran 1869'da Padişah izin hükmünü vermiş, ilk binanın köşetaşı yerleştirilmiş ve ismi Hamlin Hall olarak konulmuştur... Dr. Hamlin, inşaatın her detayıyla bizzat ilgilenmiştir."
... VE BOĞAZİÇİ!
Ya sonra... Sonrasının tarihçesi hayli uzun... Robert Kolej'in internet sitesindeki tarihçesi, şu satırlarla bitiyor:
"Sonuç olarak şunu rahatça ifade etmek gerekir ki; Robert Kolej'in akademik gelenekleri, artan kampus olanakları ve nüfusuyla, bugünkü Boğaziçi Üniversitesi'nin çekirdeğini oluşturmuştur."
Evet, Robert Kolej'le atılan "tohum"dan, bugünkü Boğaziçi Üniversitesi doğmuştur!..
Zaten, Boğaziçi Üniversitesi de, internet sitesinde, kendisini aynen şöyle tanıtıyor:
"Boğaziçi Üniversitesi, 12 Eylül 1971 tarihinde kurulmuştur. Bu açıdan bakıldığında, üniversitenin çok kısa bir geçmişe sahip olduğu düşünülse de, Boğaziçi Üniversitesi'nin mirasını devraldığı Robert Kolej, 1863'te Bebek sırtlarında küçük bir binada faaliyete geçmiş ve Amerika Birleşik Devletleri sınırları dışında kurulan ilk Amerikan yükseköğretim kurumu olmuştur. 1971'de Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından devralınan ve Robert Kolej kampusunda kurulan Boğaziçi Üniversitesi, bu köklü eğitim kurumunun eğitim öğretim geleneklerinin varisi olmuştur."
İŞTE "ÜRÜN"LERİ!
Gördünüz değil mi;
1800'lü yıllarda atılan bir "tohum"un, bugün nasıl bir "meyve" verdiğini?..
Bu tohum, Dr. Cyrus Hamlin tarafından atılmıştır!..
Peki ne amaçla?..
Bir kere daha hatırlayalım:
"Fatih; bu şehri, bu tepelerden fethetmiş, ben bu milletin kültürünü yine bu tepelerden fethedeceğim!"
Evet, bu amaçla!..
"Kültürel fetih" amacıyla!..
Amacına ulaşıp-ulaşmadığını söylemeye, herhalde gerek yok!..
Zira;
Merve Kavakçı Hanımefendi, "başörtülü" olarak Meclis'e geldiğinde, "ömrünün en kara yüzü"ne bürünüp, adeta "Korkunç İvan" höykürmesiyle, "Bu kadına haddini bildirin!" diye bağıran Bülent Ecevit, Robert Kolej mezunudur!..
YÖK üyelerinin bir kısmı ve onlara kılavuzluk yapan TÜSİAD patronlarının çoğu, yine bu tür "misyoner okulları"nın mezunlarıdır!..
Ve onların hepsi;
"İmam Hatip Liseleri kapatılsın!" diye höykürmektedir!..
Demek oluyor ki;
Dr. Cyrus Hamlin'in 150 yıl önceki emeli adım adım gerçekleşmekte ve İstanbul, dolayısıyla Türkiye, "fethedildiği yerden, yeniden fethedilmekte"dir!..
Bunu başaran, bir "idealist"tir!..
Öyle bir idealist ki;
Türk gençliği, o ve onun gibi idealistler yüzünden "ideal"lerinden koparılmıştır!..
Düşünebilen için;
Hayli "ibretlik" bir olay!..
PAŞA'NIN AKIBETİ!
"İbret" dedim de, aklıma geldi... Hani, öteden beri denilir ya;
"Kula belâ gelmez,
Hak yazmadıkça!..
Hak belâ vermez,
Kul azmadıkça!"
Deminden beri, Dr. Hamlin'den, Robert Kolej'den, Boğaziçi Üniversitesi'nden ve tüm bunların temelindeki "stratejik hedef"ten söz ediyorum ya, hiç merak ettiniz mi, "Ahmet Vefik Paşa'nın akıbeti" ne olmuştur?..
Malûm;
Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi'nin üzerine oturtulduğu arsa, "Ahmet Vefik Paşa'nın arsası"dır!..
Yıllar sonra tahta geçen Sultan Abdülhamid Han, işte bu olaya çok üzülmüş, bir türlü içine sindirememiş, Ahmet Vefik Paşa'yı cezalandırmanın bir yolunu aramıştır!..
Ve bulmuştur da...
Ahmet Vefik Paşa; ölmeden önce, naaşının "Eyüp Sultan'daki aile kabristanına gömülmesini" vasiyet etmiş ve fakat, Sultan Abdülhamid Han, buna izin vermemiştir!..
Onun, "Protestan Amerikalılara sattığı arazinin hemen önünde defnedilmesini" emretmiş ve bunu yaparken de şu "temenni"de bulunmuştu:
"Orada yat ve kıyamete kadar da Protestanların çan seslerini işit!"
Ne müthiş bir öfke!..
Ve ne müthiş bir ceza!..
KÖKÜ DERİNLERDE!
Dilimin döndüğünce bir şeyler anlatmaya çalıştım size... "Dün" ekilen tohumların, bugünkü "ürün"lerini tanıtmaya çalıştım...
Bu yazıya "vesile" olan duyarlı okuruma teşekkür, "geçmişe ışık tutan" merhum Nureddin Topçu'ya da "dua"lar ediyorum!..
Sayelerinde;
Bugün başımıza musallat olan "odak" ve "mahfil"lerin geçmişteki "kök"lerini deşelemiş olduk... Evet, bugünkü "kültürel işgal stratejisi"nin geçmişteki "mimar"larını tanıdık sayelerinde..
Ve tabiî;
"Ermeni iddialarına yataklık" eden zihniyetin geçmişini de!..
Ne garip değil mi?..
"Başörtülü"lerin giremediği okullar, "Ermeni iddiaları"na açık!..
Dr. Hamlin, galiba başarmış!

Hasan KARAKAYA
Robert koleji nin kurucusu;
"Fatih Sultan Mehmet IstanbulU fethetmek icin Rumeli Hisari ni insaa etmisti.Biz de Robert College i insaa ediyoruz." diyor.

ABD nin bogaza dev bir kulak ve egitim üssü olarak kondurdugu yeni baskonsolosluk acilisina ABD eski Dis isleri Bakani Collin Powell in yolladigi mesajda su idi:
"Türkiye nin en önemli anitlarindan biri olan Rumeli hisari 4 ayda tamamlanmisti.Bizim binamizin insaati bundan biraz daha uzun sürdü.Amam ne de olsa ben Fatih Sultan Mehmet degilim.Bugünkü bürokrasi de biraz agir isliyor."

Ayrica sunuda belirtelim,cyrus Hamlin Istanbulla misyonerlik faaliyetleri icin gelmistir.Müslümanlari hristiyanlastirmaktan ziyade Istanbul üzerindeki Ortodoks ve Katolik etkisini azaltip,Protestanlik lehine bozmak ve özellikle Ermenilerin Protestanliga dönüsünü hizlandirarak,ABD kontrolünde bir Ermeni milliyetciligi olusturmak icin görevlendirilmisti.

Bakiniz gecmis tarihimizde neler olmus.
Bunlari anlamadan günümüzü yorumlamaya kalkarsak yaniliriz.


S.A.
Ekleme Tarihi: 29.05.2005 - 02:09
Bu mesajı bildir   duvan üyenin diğer mesajları duvan`in Profili duvan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
maasuk su an offline maasuk  

153 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.06.2004
En Son On: 19.08.2009 - 14:32
Cinsiyeti: Erkek 
cemil çiçeğin arkasında bir kere durdum.Hayal kırıklığına uğradım.Boğaziçi üniversitesindeki toplantıya gelince.
Ey akp liler ve onun yolunda gidenler.
ALLAH'ın emirlerini gözardı edipte ab nin kanun ve görüşlerinin hüküm sürdüğü topluluğa girmeye çalışıyorsanız bu üniversitenin yaptığı toplantı doğrudur ve yapılması hakketen gereklidir.
Biz ...bizki ne kadar ALLAH'IN emirlerini katletmişisizde bunların hesabını vermekten kaçıyoruz da ermenilerin yada türklerin katledilmelerini konuşuyoruz.
EVET CEMİL ÇİÇEK ARKANDAYIM ELİMDE AB NİN KILICI BOYNUNU NİŞAN ALMIŞ BEKLİYORUM.
SEN ASIL ELİN DE KURANI ALMIŞ BEKLEYENLERDEN KORK.KILIÇ KESER AMA YA ONLARIN KURANLARI.....
HESABIN ZOR 75 MİLYONUN %99 NUN VEBALİ ÜZERİNDE
Ekleme Tarihi: 29.05.2005 - 11:31
Bu mesajı bildir   maasuk üyenin diğer mesajları maasuk`in Profili maasuk Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Ya arkadaşlar bunu anlamak bu kadar mı zor? Mesele bu işin olup olmaması değil, üstelik ABD'nin saygın tarihçileri içinde "soykırım olmadı, eğer ortada bir soykırım varsa bu Ermenilerin yaptığıdır" diyor, soykırım devlet eliyle yapılan katliam faaliyetlerine denir, oysa Anadolu'da hemen her yerde halk bu işi kendi kendine yapmıştır, özellikle Kürt aşiretleri Ermenilerin canına okumuşlar (iyi yapmışlar, çünkü özellikle Van, Ağrı bölgelerinde Ermeniler tarafından katliam yapılmıştı). Ancak dediğim gibi katliamlar düzenli ordu tarafından yapılmamıştır, otorite boşluğunun yaşandığı bir ortamda kendini savunmak durumunda kalan Anadolu'nun Müslüman halkı tarafından Ermenilere karşı yürütülen bir savaş vardır. Yani en iyi ihtimalle Ermeni soykırımı yaptık desek bile bu mukateledir, yani karşılıklı katldir ki burada nefsi müdafaa durumunda olan Müslüman halktır.

Dilipak'ın sözlerine gelince, niyetini bilmiyorum ancak her durumda yanlış sözler bunlar, eğer sözlerinin nereye gideceğini bilmiyorsa cahilce konuşuyor, yok bilerek konuşuyorsa hıyanet ediyor! Çünkü uluslarası hukukta devletlerin devamlılığı ilkesi vardır, siz kendinizi çok mu uyanık sanıyorsunuz? "Canım bu işi İttihat ve Terakki yaptı halbuki şimdi onlar yok, özür dileriz" demekle işten sıyrılacağınızı mı sanıyorsunuz? Osmanlı'nın borçlarını 50'lere kadar neden ödedik sanıyorsunuz? Üstelik Osmanlı Devleti'nin yerine yeni Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu halde? Siz İttihat ve Terakki yaptı da deseniz, Osmanlı da yaptı deseniz kabak Türkiye'nin başına patlayacaktır, imanım gevreyecek bu gidişle...

Son olarak şunu da ekleyeyim, Adalet Bakanı ya da AKP meselesi değil bu, AKP sempatizanı olmadığımı, oyumu da AKP'ye vermediğimi belirteyim, ancak bu konular milli meselelerdir, bunun partisi olmaz. Dikkatli olalım lütfen.
Ekleme Tarihi: 29.05.2005 - 16:11
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
duvan su an offline duvan  

127 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.10.2004
En Son On: 24.03.2006 - 23:44
Cinsiyeti: ----- 
S.A.


Itthatcilara Türk kimligi altindaki,serefsiz, dönme, hain, satilmis,satan dedik hala bunlara devlet deme cesareti veya bilgisizligi nasil oluyor.
Osmanlinin borcunu ödersin tabi osmanlinin sana ve senin gibi olmayanlara tahsis ettigi bir toprakta yasiyorsun.Biraz daha akillli olsaydikta Osmanlinin borcunu ödeyecegimize mirasini yiyebilseydik,dünyayi yönetenler olarak kalabilseydik.
Ama bu artik na mümkün kudurmus bir kitle ve aklini calistirmamak icin direnen bir Millet oldukca, degil Osmanlinin, dünya alemin ve özelliklede yahudilerin borcunu ödemeye mahkumuz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti hic bizim olmadi insallah ilerde...


S.A.
Ekleme Tarihi: 30.05.2005 - 23:49
Bu mesajı bildir   duvan üyenin diğer mesajları duvan`in Profili duvan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Duvan kardeş, söylediklerinin hiçbir elle tutulur yanı yok, yok dünyayı yönetenler olarak kalabilseydik, yok Yahudi borçlarını ödemeseydik... Osmanlı dünyayı yönetme işini daha 17. yy'ın sonlarında bırakmıştı ve devlet 200 sene can çekişti, bunun da en büyük sebebi tarihi ve olguları anlamamakta direnen yobaz kafalar olmuştur, esasında karşısında yenik duruma düştüğümüz Batı değildi bizi yenen, zayıf düşüren, ya da bazı kesimlerin sürekli geveleyip durduğu Yahudiler, Dönmeler yıkmadı bizi, bizi İslam'ı yanlış anlayan, gerilik ve geçmişte yaşamış şeyhlerin sözlerine bağlılığı İslam zanneden bir zihniyet mağlup etti bizi. Bunu kabullenin, işte o zihniyet bugün de kendisini tarikat olarak, cemaat olarak, İslamcı (!) parti olarak ortaya koyuyor ve bu sitede de pekçok yetiştirmeleri var bu zihniyetin... Hatayı önce kendimizde arayalım...

Bir de Yahudi borcu falan yoktu, borçlar Osmanlınındı...
Ekleme Tarihi: 01.06.2005 - 18:21
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Akibetim su an offline Akibetim  
Rasul'ü, Resul olarak kendine ad edecek kadar özünden bihaber beyefendiye muhtıra...

111 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.05.2005
En Son On: 07.06.2005 - 21:17
Cinsiyeti: ----- 
***Maskeli iyi niyet elçisinin anatomisi...
1.Resul Beyefendi her konuyu tasavvuf, tarikat, cemaat düşmanlığına çekebilmeniz beni derin şüphelere düşürdü. Şahsınızın ardına gizlendiği "masumiyet maskesini" düşürmek, bu ortamdaki geçmişimin bana yüklediği bir görevdir,(boynumun borcudur).

2.Osmanlı'yı yıkan faktörün tarikat, tasavvuf, şeyhlik anlayışı olduğunu iddia ederken, Osmanlı'yı Osmanlı yapanın "Şeyh Edebaliler, Hacı Bayram-ı Veliler, Akşemseddinler, Bayezidler" olduğunu görmezden gelmek ne derece manidar bir tutumdur.

3. Osmanlı'nın yıkılışında diğer tüm kurumlarındaki bozulmaların etkisi ne kadarsa, tarikat-cemaat kurumlarındaki bozulmanın da etkisi o kadardır.

4. Toptancı bir anlayışla taa Osmanlı'dan günümüze tüm tarikat ve cemaatleri dayanaksızca islam-dışı ilan etmek, ancak ve ancak burnu yamuk giyilmiş bir maskenin (bkz. R(a)esul) ardına gizlenmiş kafaların tutumu olabilir.

***Ravda.Net üyelerini uyarıyorum, bu maskeli zihniyetin, özellikle iyiniyet maskesi kullananların, yine özellikle tasavvufla, dinle, İslam'la ilgili sözlerine itibar etmeyiniz. Politik görüşlerini sorgulayamam, çünkü politikada "mutlak gerçek" diye bir kavram yoktur. Politik bir tutumun doğruluğunun anlaşılması bazen yüzyıllar alır, bazen ahirete kalır. Ancak İSLAMın mutlak gerçekleri vardır. "Tasavvuf" da İslam'ın en temel kurumlarından birisidir. Tasavvuftan arındırılmış bir İslam, Hz. Muhammed, Hulafa-i Raşidin, Bayezid-i Bistami, Hz. Mevlana, Şems-i Tebrizi, Abdülkadir Geylani, Muhiddin-i Arabi, Hacı Bayram-ı Veli ve nicelerinden arındırılmış bir İslamdır. Peygambersiz, evliyasız bir İslam, ne kadar İslam ise, tasavvufsuz tarikatsiz-cemaatsiz bir İslam da o kadar İslamdır.

***Maskeli köyün kavalcısıyla yakın geçmişte yaşadığımız tatlı atışmaların bu muhtıraya etki derecesi koca bir "0(sıfır)"dır. O yuzden beni basit şahsi duygularla hareket ediyor sanıp sakın ola yanılmayasınız. Ben uyarı vazifemi yapıyor, ilacın yan etkisini sizlere okuyorum, içip içmemek size kalmış. Acil servisleri doldurmak isteyenler buyursun içsin. İçtikten sonra "lütfen midemi yıkayın" diye gelen olursa biz hep "acil serviste" olacağız. Zararlı ilacın maskeli üreticisine gelince, onun "tasavvuf-tarikat-cemaat" adlı zehirli ilaçlarının piyasadan çekilmesi için RavdaTe@m'i göreve çağırıyorum.

Saygılarımla...
Ekleme Tarihi: 01.06.2005 - 23:52
Bu mesajı bildir   Akibetim üyenin diğer mesajları Akibetim`in Profili Akibetim Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Akibetim su an offline Akibetim  

111 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.05.2005
En Son On: 07.06.2005 - 21:17
Cinsiyeti: ----- 
Maskeli, zararlı ilaç firmamızın tasavvuf hakkındaki görüşerini: Buradan öğrenebilirsiniz.

***"İslam'da mürşidin farz olmadığını" ifade eden görüşlerinin doğruluğunu teyid ediyor olsam da, bunu yaparken işi "tasavvuf" düşmanlığına vardırması, yukarıdaki mesajıyla birleşince maskesini düşürmeye yetiyor.
Ekleme Tarihi: 01.06.2005 - 23:59
Bu mesajı bildir   Akibetim üyenin diğer mesajları Akibetim`in Profili Akibetim Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  
Bilip bilmeden, anlamadan konuşmayı meslek edinmiş, Ajan Simit'in İslami versiyonu şahsa cevaptır:

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
1. İsmimi Resul koymuşlar kusura bakmayın, ben doğduğum zaman bunu Resul değil Rasul olduğunu bilmiyordum, zaten bilsem de işe yaramazdı çünkü maalesef konuşamıyordum (hani bebektim ya o bakımdan yani, yanlış anlaşılmasın).

2. Osmanlı dünyayı yönetme işini daha 17. yy'ın sonlarında bırakmıştı ve devlet 200 sene can çekişti, bunun da en büyük sebebi tarihi ve olguları anlamamakta direnen yobaz kafalar olmuştur, esasında karşısında yenik duruma düştüğümüz Batı değildi bizi yenen, zayıf düşüren, ya da bazı kesimlerin sürekli geveleyip durduğu Yahudiler, Dönmeler yıkmadı bizi, bizi İslam'ı yanlış anlayan, gerilik ve geçmişte yaşamış şeyhlerin sözlerine bağlılığı İslam zanneden bir zihniyet mağlup etti bizi.

Bundan dolayı 2 numaralı yazıyı yazdınız sanırım. Benim sözlerim tarihe ayanır Osmanlı tarihinde bir kırılma noktası vardır, Fatih döneminde başlayan aydınlanma devresi 2. Bayezid döneminde devam etmiş, ancak Yavuz'un Memluk Devletininin topraklarını Osmanlı'ya katması ardından bu topraklarda bulunan bir zamanların parlak İslam kentlerinin pek de parlak olmayan bilim adamları-müderrislerinin İstanbul ve Osmanlı medresilerine doluşması sonucunda bu Türk Aydınlanması diye adlandırılan devre sona ermiş, bu medreselerin köhne Skolastik zihniyeti Osmanlı medreselerine hakim olmuştur. Zihniyeti ana hatları ile şöyle özetleyebiliriz:

a) Her şey Kur'an'da vardır.
b) Eski Ulema'nın ve din adamlarının sözleri mutlak doğrulardır, bunlara karşı çıkan zındıktır.
c) İslam bilimi kafir biliminden üstündür, kafirler Allah'ın saptırdığı kimselerdir dolayısıyla doğruyu asla bilemezler.

Gördüğünüz gibi, Osmanlı'nın ilk döneminde devletin manevi temellerini oluşturan Edebali, Hacı Bayram, Hacı Bektaş, Akşemseddin vesair zihniyetindeki alimler gitmiş yerlerine örümcek kafalı sözde alimler gelmiştir. Gerçekten de baktığımız zaman Yavuz'dan sonra sayılı gerçek alim yetiştiğini ve o gerçek alimlerin dahi bu örümcek kafalı zihniyetin pisliğine bulaşmaktan kurtulamadıklarını görürüz.

3. Osmanlı'yı yıkan faktörler arasında bazıları ön plandadır, bazıları daha ön plandadır, kanımca bu faktörlerin en önemlileri;

a) Her şeyin temelinin eğitim ve Allah'ın nimeti bilim olduğuna inanan biri olarak en üste bozulan medrese ve İslam anlayışını koymayı doğru buluyorum.

b) Tımar Sistemi'nin bozulması ve Amerika kaynaklı ucuz madenlerin Avrupa piyasasına dolması nedeniyle ekonominin çöküşü, buna bağlı olarak yüzyıllardır süregelen toplum düzeninin bozulması.

c) Yeniçeri Ocağının it-kopuk ocağı haline dönüşmesi, devletin başında bir kabadayı gücü bulunması, sürekli politik çalkantılara sebep olması ve dahası Kanuni döneminde 30.000'i bulmayan Kapıkulu sayısının şişirilerek yalnızca 40 yıl sonra 90.000'leri bulması (Detaylı bilgi için oku, Koçi Bey Risalesi)

Gördüğünüz gibi boşa yazmadık yazdığımızı, balık baştan kokar diye bir atasözümüz vardır, toplumun en üst katmanları bozulursa bozulma en alta kadar sirayet eder.

Bu kadar açıklama sanırım Osmanlı'dan bugüne bütün tarikatleri sapkın ilan etmediğimi açıklamaya yeterli olmuştur, ancak günümüzde benim gördüğüm kadarıyla bütün tarikatler bir sapkınlık ve ilkellik çukurundalar. Öyle ki Seyyid Kutub, Mevdudi, Ali Şeriati gibi 20. asrın en değerli İslam alimlerine en aşağılıkça, aymazca saldırıların bu cemaatlerin mensupları tarafından yapıldığını görüyoruz (kendileri postları üzerinde yiyip içerken Kutub ve Şeriati gibileri şehid edilmiştir). Yalnızca bu örnek bile ne derece ahmak olduklarını göstermeye yeterli olsa gerek. Üstelik yanlış yolda olmasa dahi, İslam'da tarikat diye bir şey yoktur, ne farzdır ne sünnet, dahası tarikatlerin köklerini dayandırdıkları İslam alimlerinden hemen hemen hiçbirisi de tarikat kurmak iddiasında olmamıştır, söz gelimi bi Mevlevilik dahi Mevlana tarafından kurulmamıştır, sonradan gelenler tarafından kurulmuştur. Yani ekolleri tarikate dönüştürülmüştür ve Allah bilir ya önce bunlar davacı olacaktır ahirette kendileri adına tarikat kuranlardan.

Soz sözlerine gelince, eminim değerli üyelerin de senin kadar aklı vardır, bir hatamız olursa onlar da doğruyu yanlıştan ayırt edebilir, ALLAH herkese akıl vermiştir.
Ekleme Tarihi: 02.06.2005 - 12:58
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Akibetim su an offline Akibetim  
Uzun da olsa bu yazıyı herkes okusun...Özellikle yukarıdaki yazıyı okuyanlar.

111 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.05.2005
En Son On: 07.06.2005 - 21:17
Cinsiyeti: ----- 
9 Doğrunun içine bir yalan katmak, 9 doğrusunun doğruluğundan şüphe etmeyenleri, o bir yalanına ortak etmek, böylece kendileri gibi başkalarını da tepetaklak etmeye çalışmak Yaşar Nuri benzeri çıplak uyarıcıların en temel taktiğidir.

Bizim maskeli çıplak uyarıcımız da 9 doğrunun ardına öyle bir yalan sıkıştırmış ki, akli selim sahibi olmayan, hizipsel kinlerle yoğrulmuş dimağları zehirlemek için pusuda bekliyor.

Maskeli Balo Beyimizin gördüğü kadarıyla, günümüzde tüm tarikatler sapkınlık ve ilkellik çukurundaymış. Dayanağı ne peki: "Hepsi Ali Şeriati ve Seyyid Kutub düşmanıymış. Bu İslam şehidlerine olmadık iftiralar atıyorlarmış."

Ne kadar sağlam bir argüman değil mi? Bir tarafta kürkler üstünde namaz kılan tarikat baronları, diğer tarafta canından edilmiş şehidler.

Peki gerçekler böyle mi? Tüm tarikatlar Seyyid Kutub ve Ali Şeriati'ye iftira mı atıyorlar. Peki, Seyyid Kutup ve Ali Şeriati eleştirilemez mi? Sosyalizmle İslam'ı karındaş kılacak derecedeki görüşleri eleştirilemez mi? Aşırı pozitivist olmaları, mistisizmi, pozitivizmin; gönlü aklın önüne alan tarikat ehli insanlarca yerilemez mi? İnsanın şehidlik mertebesine ulaşmış olması onları dokunulmaz kılar mı, şehidlik onların düşünüşlerinde yanılma payını sıfırlar mı? Duygu sömürüsünün adı tarikat ehlinin sapkınlığına delil olabilir mi?

Çıplak uyarıcımız diyor ki "Mevlevilik dahi Mevlana tarafından kurulmamıştır." Sadece bu sözü bile konu hakkındaki cehaletinin, yahut cinliğinin göstergesidir. Birincisi "tarikat kurmak" diye birşey yoktur. Hiçbir tarikat sonradan kurulmuş değildir. Tüm gerçek tarikatlerin silsilesi Hz. Muhammed(s.a.v.)e ulaşır. Tarikat sistemi icazet yoluyla süregelen bir sistemdir. Bizzat Hz. Peygamber'den icazet almamış, fenafillah'a ulaşmamış bir şahsın "şeyhlik" iddiası, köy muhtarının "padişahlık" iddiası gibidir.

İslam'da tarikat yoktur zırvasının da ucunun nereye varacağını kestirmek çok zor değil. Aksini savunacak olsam, tüm çıplak uyarıcılar gibi hemen, hani Kur'an*da tarikatla ilgili ayetler göster diyecekler. Kendisine, "tarikat ehli olmadığını" her zaman dile getiren Bediüzzaman Hazretlerinin eserlerinden konuyla ilgili bilgi almasını tavsiye ederim. Hem bunları araştırırken belki diğer zırvaladıklarının da farkına varır.

Son olarak, çıplak uyarıcımızın adının yanlış olduğunu, "Resul" değil "Rasul" olması gerektiğini söylemiştik. Karşılık olarak kendi doğduğunda adının "Resul" olduğunu, dolayısıyla kendi seçimi olmadığını, masum olduğunu iddia etmişler. Birazcık da bize dokundurmuşlar. Efenim T.C'nde bağımsız mahkemeler bir dilekçeyle duruşmaya dahi gereksinim duymadan bu tür yanlışlıkları düzeltiyorlar. Kaldı ki RAVDA'da adını orjinaliyle kullanacaksın diye bir şart yok. Yanlışı kabullenmek de en az yanlışın kendisi kadar yanlıştır. En azından sanal alemde doğrusunu kullanabilir, böylece "Rasul"u "Resul" olarak yazıp okuyanların sayısını arttırmamış olurdunuz.

Değerli RAVDA üyelerine ":Soz sözlerine gelince, eminim değerli üyelerin de senin kadar aklı vardır, bir hatamız olursa onlar da doğruyu yanlıştan ayırt edebilir, ALLAH herkese akıl vermiştir.:" şeklinde attığı pasın da taca çıkacağına eminim. Çıplak uyarıcılar, kitleleri överek pirim yapmayı şiar edinmişlerdir. Bizim pirim kaygımız yok, tüm çabamız yanlışta olanların doğruyu görmesidir. Bu yolda "nefse hitap etmeyi" değil "akla, vicdana hitap etmeyi, gerekirse yerden yere vurmayı" daha erdemli bir yol olarak kendimize seçmişizdir.

Kimseyi "sen iyisin, hoşsun, bak ne kadar akıllısın" diyerek kendi safımıza çekmeyi düşünmeyiz. Yapanın yerinin de yerin yedi kat dibi olduğunu belirtiriz.
Saygılar.
Ekleme Tarihi: 02.06.2005 - 20:44
Bu mesajı bildir   Akibetim üyenin diğer mesajları Akibetim`in Profili Akibetim Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Bu kadar açıklama sanırım Osmanlı'dan bugüne bütün tarikatleri sapkın ilan etmediğimi açıklamaya yeterli olmuştur, ancak günümüzde benim gördüğüm kadarıyla bütün tarikatler bir sapkınlık ve ilkellik çukurundalar. Öyle ki Seyyid Kutub, Mevdudi, Ali Şeriati gibi 20. asrın en değerli İslam alimlerine en aşağılıkça, aymazca saldırıların bu cemaatlerin mensupları tarafından yapıldığını görüyoruz (kendileri postları üzerinde yiyip içerken Kutub ve Şeriati gibileri şehid edilmiştir).

Sürekli olarak sözlerimi saptırıyor ya da yanlış anlıyorsun, önce şuna dikkat demişim ki "Bu kadar açıklama sanırım Osmanlı'dan bugüne bütün tarikatleri sapkın ilan etmediğimi açıklamaya yeterli olmuştur" sonra da "ancak günümüzde benim gördüğüm kadarıyla bütün tarikatler bir sapkınlık ve ilkellik çukurundalar" demişim, açık değil mi? Varsa doğru düzgün bir tarikat gösterirsin, ben sana bir çırpıda lüks içinde yaşamayı ve olmayan kerametlerinin reklamını yapmayı adet edinmiş bir şeyhin tarikatını gördüğümü söyleyebilirim, hemen ardından Türkiye'de devletin izni ve M.Kemal'in icazet belgesiyle şeyhlikleri tescillenmiş Nakşi şeyhlerinden de bahsedebilirim ve hemen akabinde de "babasından başkasına neseb iddia eden" ve olmadığı halde Seyyid olduğunu iddia eden ve bu iddiası bütün tarikat çevrelerinde kabul edilmiş, güçlü bir tarikatın (Nakşilere bağlı) şeyhinin de ismini verebilirim. Halbuki sen bir laf söylüyorsun dayanağın yok! Boş boş konuşuyor vaktimi çalıyorsun, cevap vermesem, o da olmayacak.

Az sonra demişim ki "Öyle ki Seyyid Kutub, Mevdudi, Ali Şeriati gibi 20. asrın en değerli İslam alimlerine en aşağılıkça, aymazca saldırıların bu cemaatlerin mensupları tarafından yapıldığını görüyoruz (kendileri postları üzerinde yiyip içerken Kutub ve Şeriati gibileri şehid edilmiştir)." ben geneli örnek verdim, istisnalar kaideyi bozmaz, dilersen ufak bir araştırma yap o zaman sen de göreceksin ki bu şahıslara en aşşağılık saldırılar bahsettiğim çevrelerden geliyor (Seyyid Kutub'a Vehhabi, ahmak, Sosyalist, zındık vb'i diyorlar Şeriati'ye ise Marksist, bozguncu Şii vb'). Yani bu sözüm de dayanaksız değil, kaldı ki ben bunlar eleştirilemez demedim, keşke eleştirilseler, ancak eleştirmek seviye ve bilgi sahibi insanın işidir, tekke köşelerinde sabah akşam menkıbe ve keramet ezberleyen adam eleştiri yapamaz, ancak yukarda dediğim gibi aşağılıkça küfürler eder (hatta ilginçtir Kutub'a ahmak dendiğini N. Fazıl'ın bir makalesinde görmüştüm). Akıl ise İslam'da daima önde gelmiştir, aklın gönül dediğin kavrama üstünlüğü apaçık ortadadır, her şeyden önce akıl sahibi olmayan insan iman edemez ve dahası akıl ve aklın yansımaları gönül dediğin kavramdan çok daha somuttur, hayatın içindedir, gönül kavramını istediğin kadar sündürürsün, kimse de bir şey diyemez çünkü zaten belirsiz bir kavramdır, oysa aklın yolu birdir, İslam ise aklın ve gerçekçiliğin dinidir, hayaller ve kerametlerin değil. Peygamber'in hayatı önümüzdeki en somut örnektir, daima gerçekçi olan Hz. Muhammed, bize yol göstermelidir, O daima akıllıca hareket etmiş "ben bir dua okuyayım hemen İslam muzaffer olur" türünden bir yaklaşıma asla girmemiştir, Taif'te taşlanan da O'dur Uhud'da dişi kırılan da. Hala mı örnek almıyorsun? (şimdi bunu da Peygamber dua etseydi kabul olmazdı mı demek istiyorsun şeklinde anlarsın sen, o yüzden şimdiden açıklayayım, Peygamber bize örnek teşkil edeceği için hayatı daima gerçeklerin çizgisinde geçmiştir, O'nun yolunu mucizeler, kerametler açmamıştır, çizmemiştir. O, Allah'ın izniye kendi yolunu (ve bizim yolumuzu) çizmiştir. Halbuki geçmişin sapkın inançlarından arta kalan pekçok mistik kavram tarikatler ve tasavvufa sirayet etmiştir. O yüzden tasavvuf bir toplumu değiştircek dinamikliğe sahip değildir, oysa gerçek İslam dünyayı değiştirecek bir güçtür.

Sen Hay Bin Yakazan romanını okudun mu? Salaman, Absal ve Hay'ın hangisinin yolu halka uygun olandı? Salaman'ın. Çünkü her şey herkes tarafından anlaşılamaz, sen bana tasavvufu savunmaya kalkıyorsun ama en basitinden tasavvufun en önemli ilkelerinden birinin boşboğazlık etmemek ve her bilgiyi herkese söylememek olduğundan dahi haberin yok, dahası benim de çenemi açacaksın sonunda. Hallac'ın neden öldürüldüğünü de mi bilmiyorsun?

Toplumu değiştirecek olan şey yine kendisidir, bu da toplumun anlayacağı kadar basit, uygulayabileceği kadar gerçekçi bir sistemi onlara sunmakla yapılacak iştir, bu da Kur'an'daki temelleri ile İslamdır. Anlamanı bekliyorum artık.

Anladığım ve karşı çıkmadığım tasavvuf anlayışı da budur işte, içine İslam dışı öğeler karışmamış ve ayağa düşmemiş tasavvuf. Oysa bugün tarikatler bu anlayıştan çok uzak, bir cahilin peşine takılmış binlerce cahil İslam'a zarar vermekten başka bir şey yapmıyorlar. Kangren olan organı da kesmkten başka çare yoktur, bazen ağacı kurtarmak için dalı kesmek gerekir.

(acil çıkmam lazım devamını daha sonra ekleyeceğim ama senden ricam lütfen çok dikkatli oku şu yazdıklarımı...)
Ekleme Tarihi: 03.06.2005 - 21:16
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Akibetim su an offline Akibetim  

111 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 18.05.2005
En Son On: 07.06.2005 - 21:17
Cinsiyeti: ----- 
Ha şöyle yola gel...Bak konuştukça üslubun güzelleşiyor, içeriğin daha bir genişliyor, hor gördüğün entelektüelliğe sirayet etme gereği duyuyorsun. Kendi yanlışlarını, kendi kendine düzeltiyorsun. Belki de anlatamamaktan kaynaklanan hatalarını gideriyorsun. Şimdi numaralar halinde olaya dalayım hemen:

1. "Armut kurtlu, yemeyelim" demek başkadır; "Armut haram, yemeyelim" demek başkadır. Seni "Armut haram, yemeyelim" çizgisinden "Armut kurtlu, yemeyelim" çizgisine çekebildiğim için kendimi nirvanaya ulaşmış hissediyorum.

2. Armudun içindeki kurtları, onların pisliklerini çok iyi bilirim merak etmeyesin. Ama bu kurtçuklara bakıp koca bir ağacı "haram meyve üreten ağaç" olarak nitelemek sapkınlıktır.

3.Armudun kurtlarının, elmadaki kurdu göstermesi, bunu yaparken elmaya olmadık şeyler isnad etmesi armudu haram yepmaya, dindışı kılmaya yeter mi?

4.Önce "tüm armutlar haramdır, yemeyelim" dedin. Sonra "günümüzdeki tüm armutlar haramdır, yemeyelim" dedin. Şimdi de "Armutlar kurtludur, yemeyelim. Hem onlar sağlığa da zararlı aşılanmamış meyveler" diyorsun. Eskiden "dindışı" ilan ettiğin ağacı şimdi "budamak gerektiğini" söylüyorsun ki bu konuda hemfikiriz. Kurtlardan temizlenmek lazım. Ama kurtlardan temizleninceye dek o ağacın tüm meyveleri "haramdır" demek doğru değil. O noktadan bu noktaya nasıl geldiğini anlamak istersen yukarıdan aşağı bir sorti yapıver.

5.İslam'da akıl önde gelir diyorsun. Bu senin fikrin. Her ne kadar ben de senin gibi düşünüyor olsam da "gönül önde gelir" diyenleri "dindışılıkla" suçlamayı akla uygun bulmam.

6.İslam iddia ettiğin gibi katı pozitivist bir akılcılık öngörmez. Tasavvuf çevrelerinin akıllı bireylerinin Ali Şeriati ve Seyyid Kutub'u eleştirmeleri pozitivizmde, sosyal görüşlerinde aşırıya kaçmış olmalarıdır. (Sana birşey söyleyeyim mi tasavvufta en büyük günahlardan biri küfretmek; gerçek tasavvuf erlerinin ilk tavsiyesi "küfrü, kem sözü, gıybeti bırakın"dır. Dolayısıyla kendine mürşid*mürid*mutasavvıf diyen küfürbaz soytarıları konumuz dışına alalım. Onlar değil mürşid*mürid olmak o kapıda eşikteki paspas olamazlar, çünkü necistirler.)

7.Senin tasavvuftan anladığın tekke köşelerinde sabah akşam menkıbe ve keramet ezberlemekse sen bu konuda zırcahilsin demektir. Sana tavsiyem aklına, imanının gücüne güveniyorsan en büyük mutasavvıflardan Muhiddin Arabi'nin Füsus-ül Hikem'lerini okumandır. Her mürşidin aynı zamanda büyük bir alim, büyük bir filozof ve büyük bir gönül eri olduğunu anlayacaksın.
Sana bu eserlerin yer aldığı bir sitenin linkini verirdim, ancak bu eserleri felsefeden, tasavvuftan, akıl yüütmeden, geniş düşünceden, ileri derecede okuduğunu anlayabilme yetisinden yoksun bireylerin okumaması daha iyidir. İçimizde bir bakayım ne olacak ki diye girip içinde kaybolanlar olabilir. Bunu göze alıyorsan sana yöneticiler vasıtasıyla bu linki vereyim.

Baki selam...
Ekleme Tarihi: 03.06.2005 - 21:48
Bu mesajı bildir   Akibetim üyenin diğer mesajları Akibetim`in Profili Akibetim Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Yahu sözümü bitirtmemeni geçiyorum ama şunu eklemeden geçmeyeyim, burası internet ortamı zaman da kısıtlı yazmak çok zaman alıyor, bütün düşüncelerimi bir bütün halinde anlatamıyorum, yani yazdıklarımı buraya cevap ekledikçe buluyor değilim zaten bildiğim şeyleri söz uzadıkça yazacak fırsat buluyorum hepsi bu. Dahası burası yanlış anlaşılmaya çok müsait bir ortam, sen de gördün ki yanlış diye saldırdığın yazılarımı açıklayınca yanlış olmadıkları ortaya çıkıyor ama bazı şeyler var, onları devamında yazacağım.

(Not: Linki gönderebilirsin, "beni öldürmeyen şey güçlendirir".)
Ekleme Tarihi: 04.06.2005 - 17:23
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Anladığım ve karşı çıkmadığım tasavvuf anlayışı da budur işte, içine İslam dışı öğeler karışmamış ve ayağa düşmemiş tasavvuf.

7.Senin tasavvuftan anladığın tekke köşelerinde sabah akşam menkıbe ve keramet ezberlemekse sen bu konuda zırcahilsin demektir.

Al işte yanlış anlaşılmaya örnek, ben ne demişim sen ne demişsin. 2-3 gün içinde genişçe zamanım olacak, o ara uzun uzun yazarım...

(e-posta adresini de yolla mahsuru yoksa söylemem gerekenler var, burada her okuyan kendince bir şey anlayacak, yine kısır döngüye dönecek konu.)
Ekleme Tarihi: 04.06.2005 - 17:34
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
diprivan su an offline diprivan  

81 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.09.2004
En Son On: 22.09.2010 - 22:23
Cinsiyeti: Erkek 
Sayın cemil çiçeğe benden de bir destek. Destek öle lafla değil dökümanla olur buyrun bakın
ETYEN MAHÇUPYAN-Tarihçiler ilk defa bu konuda sempozyum
düzenliyorlar. Diasporanin milliyetçi kanadi Türkiye soykirimi
kabul etmesin diye istiyor.
Kendi siyasetlerinin devami adina...Ama devlet kendi resmi tarihini
ve söylemlerini artik gözden geçirmelidir. Resmi tarihçilerle Türkiye'nin
tezleri komik kaçmaktadir.Elbette o dönem Ermenilerinin de bir çok hatasi
olmustur.Ama Türkiye resmi tarihçilerinin gözüyle bu meseleye bakamaz.
Tarihçi bagimsiz olmalidir.

FEHMI KORU- Ben Ermeni meselesinde ortada duruyorum. Zaten baska
yerdede yer yok. Ama sunu söylemek zaruriyeti elham vardir ki,
devlet resmi söylemini terketmelidir. Çünkü inandiriciligi yoktur.
Ermenilerle Türkler ya da Kürtler arasinda savaslar olmus mudur,
olmustur. Ama tarih, resmi tarihçilere birakilmayacak kadar önemlidir.


ORAL ÇALISLAR-Biz gazeteciler bagımsıiz insanlarızdır.O halde
tarihçilerimizin de bagimsiz olmalari gerekmektedir. Türkiye resmi
söylemini terketmelidir. Çünkü resmi tarihçilerin inandiriciligi katiyen
yoktur. Ermeni çeteleri o dönem bir sey yapmamislar midir?
Elbette yapmislardir. Ama önce bu resmi tarihçilerden kurtulunmalidir.
Ermeni meselesi kendi içimizdeki meseledir.

PROF.AYHAN AKTAR-Ben de tarihçiyim ama tarihçi dedigin resmi
söylemin disindan bakmalidir. Esasen bakildiginda, bu ülkenin
tarihçilere ihtiyaci da yoktur. Çünkü mevcut tarihi zaten yazan birileri
her daim olmustur. Osmanli tehcir kararini almakta hakli midir?
Belki Ermeni çetelerinin olumsuz hareketleri olmustur ama katiyen
hakli degildir. Türkiye önce kendi resmi tezinden uzaklasmalidir.

göz kırpma
Ekleme Tarihi: 08.06.2005 - 02:55
Bu mesajı bildir   diprivan üyenin diğer mesajları diprivan`in Profili diprivan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_Resul_ su an offline _Resul_  

627 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 18.11.2005 - 11:51
Cinsiyeti: Erkek 
Etyen Mahçupyan, Fehmi Koru, Oral Çalışlar... Bir Cengiz Çandar'la Hadi Uluengin eksik, hadi hayırlısı onları da yakın zamanda görürüz inşalah... Ne de olsa bozacının şahidi şıracı...
Ekleme Tarihi: 08.06.2005 - 12:14
Bu mesajı bildir   _Resul_ üyenin diğer mesajları _Resul_`in Profili _Resul_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1556 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.85383 saniyede açıldı