0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » M E A L » EN BÜYÜK DÜSMAN!!!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Gast Hudayi  
EN BÜYÜK DÜSMAN!!!

Misafir

Kayıt Tarihi: 23.12.2024
En Son On:
Cinsiyeti: ----- 
Şeytan; kötü ruhun, kötü birinin, kötülüğe teşvik edenin, kötülüğün temsilcisinin, karanlık ve dalaletin önderinin, Allah'ın ve O'nu seven, O'na kullukta bulunan herkesin büyük düşmanın müşahhaslaştırılmış şekli veya kötülüğün sembolü olmuş varlıktır.
Şeriat örfünde ise, Yüce Allah'ın Âdem'e secde emrine karşı gelip isyan ettiği için ilâhî rahmetten kovulan ve insanların amansız düşmanı olan, cin taifesinin inkârcı kesiminden (Kehf 50) gizli bir varlıktır.
Âdem'e secde emri onun hissiyatına ters düştüğü için emri yerine getirmekten kaçındı. Sebep, kendisinin ateşten, Âdem'in ise topraktan yaratılmış olmasıydı. Böylece o itiraf ve özür dileme yerine, itiraz ve hayatı tercih etti. Her iki maddenin de yaratıcısının Allah olduğunu bildiği halde, Âdem'in yeryüzünde Allah'ın halifesi olması, Allah'tan bir ruh taşıması gibi (Hicr 29, Sad 72) asıl üstünlüklerini bilmezden gelmişti.
Bu anlayış Şeytana Allah'ın huzurundan kovulma, rahmetinden ümit kesme ve kıyamete kadar Allah'ın lanetini kazanma dışında hiçbir şey kazandırmadı. Maddeyi tek ve gerçek ölçü sanmakla şeytanca bir yanılgıya düşmüştü. His ve duygularıyla hareketi sonucu kendi nefsinden kaynaklanan yanılgısını Allah'ın emrine tercih etmekle insanın üstünlüğü gerçeğini kabul etmemişti. Çünkü bu secde emri yalnız Âdem'in şahsına değil, zürriyeti de dâhil insan nev'ine verilen bir şeref ve imtiyazdı.
Nihayet Allah'tan şu hitap geldi: "İn oradan! Orada büyüklenmek sana düşmez, defol!.. Sen alçağın birisin! Defol oradan. Sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır." (Araf 13, Hicr 34, Sad 77-78)
Hz. Âdem'e secde emri karşısında büyüklük taslaması sonucunda ilâhî rahmetten kovulan şeytan, hayatından endişe etmeye başladı. "İnsanların tekrar dirilecekleri güne kadar bana mühlet ver" (Araf 14) diye Allah'a yalvardı.
Belli bir zamana kadar mühlet verilen şeytan, kendisine kıyamete kadar meşgul olabileceği bir hedef seçti. Bu hedef ilâhî rahmetten uzaklaşmasına sebep olan insandı. Gönlünü intikam duyguları bürümüştü. Cüretkâr bir eda ile bu duygularını Allah'a şöyle açıkladı:"Beni azdırdığın için yemin ederim ki, yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim ve onların hepsini saptıracağım." (Hicr 39)
Allah ü Teala şöyle buyurmuştur: "Halis kullarım(ULULELBAB ve MUHSIN'ler) üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır."aglaHicr 42) "Yerilmiş ve kovulmuş olarak defol. Andolsun ki insanlardan kim sana uyarsa sizin hepinizi cehenneme dolduracağım."aglaAraf 18)

A'raf 18'de isaret buyrulan cehennemliklerin bir kisim ozellikleri A'raf 179 ,insanlarin cok buyuk bir kisminin ise seytana tabi olacaklari Sebe 20'de verilmis bulunmaktadir.

İlahi rahmetten kovulan şeytan, insanları Hak yoldan uzaklaştırmak, Allah'a gereği gibi bir kul olma mücadelesinden alıkoymak için kıyamete kadar vazifesini sürdürecektir. Hedefine ulaşmak için de her türlü yola ve hileye başvurmaktadır.
İnsan kalbi bir kale, şeytan da kaleye girmek isteyen bir düşman gibidir. O kaleyi fethedip ona sahip olmak ister. Kaleyi düşmandan korumak, kapılarını sağlamlaştırmak ve gediklerini kapatmakla mümkündür. Kapı ve gedik yerlerini bilmeyen kimse elbette kaleyi muhafaza edemez. Kalbi şeytanın vesveselerinden korumak borçtur ve herkese farzı ayındır. Şeytanı defetmek onun giriş yollarını bilmekle mümkündür. Şeytanın kalbe giriş yolları kişinin vasıflarıdır.
Şehvet ve gazab şeytanın giriş yollarından en büyüklerindendir. Gazab aklı yok eder. Aklın askeri zayıflayınca şeytanın ordusu harekete geçer. Çocuğun elinde topaç bir eğlence olduğu gibi, kızan insan da şeytanın elinde bir eğlencedir.
Şeytanın büyük kapılarından biri de haset ve hırstır. Kul her şeye haris olduğu zaman artık hakkı görmekten kör ve hakikati duymaktan sağır olur. Şeytanın kalbe giriş yollarını bildiren basiret nurudur. Hırs ve haset basireti körleştirdiği zaman kul göremez olur ve işte o zaman şeytan içeri girmeye yol bulur. Aslında ne kadar çirkin olsa da arzusuna ulaştıracak her şeyi harise güzel gösterir.
Şeytanın kalbe gireceği büyük kapılardan biri de helal olsa bile doyasıya yemektir. Zira insan doyuncaya kadar yiyince şehveti takviye eder. Şehvet ise şeytanın silahıdır. Şeytan bu silahı ile karnını fazla doyuranları, Allah'a ibadet ve zikirden alıkoyar.
Ev, mobilya, elbise ve süslenme sevgisi insan kalbindeki hastalıklardan biridir. Şeytan insanın gönlünde bu hastalığı görünce artık oradan ayrılmaz. İnsanı ev imaretine, geniş binalar yaptırmaya, binitler ve elbiselerle süslenmeye teşvik eder ve ömrü boyunca onu onlara bağlar. Bir defa onu oraya bağladı mı, bir daha yanına uğramaya lüzum kalmaz.
Şeytanın kapılarından biri de tama'dır. Tama kalbe galebe çalınca, şeytan buna tama ettiği şeyleri çeşitli riya ve hilelerle sevdirir.
Bir gün Hasan Basri Hazretlerinin müritleri şikâyette bulundular:
-Şeytandan gayet incindik, hep bizi yaramaz işlere kışkırtıyor. Elinize geçen dünyayı sıkı tutun, size lazım olacak, diyor ve bizi hayırdan men ediyor.
Hasan Basri Hazretleri gülümsedi:
-Şimdi burada idi, o da sizden şikayet etti. Dedi ki: "Şu âdemoğullarına nasihat eyle de benim hakkıma tamah etmesinler. Kendi haklarına razı olsunlar. Ne zaman ki Hak Teala beni huzurundan kovdu, dünya ve cehennemi bana mülk eyledi. Cenneti ve kanaati onlara verdi. Şimdi bunlar kendi haklarını bıraktılar, benim mülküme tamah ediyorlar. Ben de onların imanlarını almayınca dünyayı onlara vermiyorum." Müritleri başlarını öne eğerek huzurundan çıktılar.
Şeytanın kalbe giriş kapılarından biri de aceledir. Rasulullah (SAV) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: "Acele şeytandan, teenni ise Allah'tandır." Allahü Teala ayeti kerimede "Ve insan pek aceleci olmuştur"aglaİsra 11) buyurmuştur. Çünkü amel anlayıp bildikten sonra yapılmalıdır. Anlayıp bilmek de düşünmeye muhtaçtır. Acele ise bunlara manidir. Acele zamanında şeytan da vesvese verir.
Cimrilik ve yoksulluk korkusu da şeytanın kapılarından biridir. Bu korku insanı infaktan alıkor ve yığmaya davet eder ki neticesi elim azaptır. Kur'an-ı Kerim'de beyan buyurulduğu gibi elem verici azap, helal haram demeden servet edinip, zekâtını vermeyenlere vaat edilmiştir.
Süfyanı Servi der ki: "Âdemoğlunu öldürmek içir şeytanın en kuvvetli silahı yoksulluk korkusudur. Şeytanın bu vesvesesi insanın kalbine işledi mi, batıl şeylere dalar, haktan uzaklaşır, boş şeyler konuşur ve hatta Rabbine karşı su-i zana kadar gider. Mal kazanmak için daima pazaryerlerinde gezme hırsı da cimriliğin afetlerindendir. Hâlbuki sokaklar şeytanların merkez kurdukları yerlerdir…"
Şeytanın büyük aldatma planlarından biri de insanlar arasındaki mezhep taassubu ve hasımlara kin tutmak, onları küçümsemek ve onlara hakaret etmektir. Bu hal fasıkları olduğu gibi abidleri de helake götürür. Zira insanlara hakaret edip onlarda kusur aramakla uğraşmak insanda kötü bir haslettir. Bu tabiatta olan insanların kalbine şeytan, bunun güzel bir şey olduğunu yerleştirir. Bu da insanın bütün gayretlerini bu yola sarf etmesini sağlar. İnsan bu hareketi ile din namına gayret sarf ettiğini sanarak, kendisini sevinç ve neşe içinde bulur. Hâlbuki doğrudan şeytanın yolundadır.
Şeytanın en büyük hilelerinden biri de ibadetleri ve yapılan güzel amelleri geciktirmesi ve bu yolla insanları kulluktan uzaklaştırmasıdır.
Şeytan insan suretinde Rasulullah (SAV) Efendimize gelerek hilelerini anlattığı konuşmasında şöyle der:
"İnsan her ne zaman namaza kalkmak ister, tutarım. Ona vesvese veririm. Derim ki:
-Henüz vakit var, sen de meşgulsün. Hele şimdilik işine bak, sonra kılarsın.
Böylece o vaktin dışında namazını kılar ve bu sebepten onun kıldığı namaz yüzüne atılır.”
Görüldüğü gibi şeytan insanı Allah'a giden yoldan alıkoymak için her yola başvurmaktadır. İnsana düşen görev; ibadet, zikir ve kendini sürekli murakabe etmek suretiyle şeytanın kalbe giriş kapılarını kapatmaya ve kalbini Allah'a yöneltmeye gayret göstermesidir.


--------------------------------------------------------------------------------

BİBLİYOGRAFYA
1. Prof. Dr. Ahmet AĞIRAKÇA; Şamil İslam Ansiklopedisi, 7. cilt, Şamil Yay., İstanbul, 2000.
2. İmamı Gazali; İhya u Ulumid Din, 3. cilt Bedir Yay., İstanbul, 1975.
3. Eşrefoğlu Rumi; Müzekkin Nüfus; Salah Bilici Yay., İstanbul,1977.
Ekleme Tarihi: 02.01.2005 - 01:46
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Karaoglan su an offline Karaoglan  
Esselamu Aleykum ve Rahmetullahu ve Berekatuhu

40 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.12.2004
En Son On: 22.11.2005 - 21:05
Cinsiyeti: Erkek 
Kendimize soyle bir bakip halimiz nedir diye dusunduren bu guzel yaziyi bizimle paylastigin icin, Allah senden razi olsun Hudayi kardes gül
Ekleme Tarihi: 24.01.2005 - 15:05
Bu mesajı bildir   Karaoglan üyenin diğer mesajları Karaoglan`in Profili Karaoglan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1247 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.99903 saniyede açıldı