0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » REKLAMLAR ve KADIN

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 9 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Afaki su an offline Afaki  
Themenicon    REKLAMLAR ve KADIN

224 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 15.01.2004
En Son On: 18.03.2010 - 02:18
Cinsiyeti: Erkek 
Eski Türk filmlerinde çok sIk rastlanan sahnelerden biridir;
köyünden Istanbul’a gelen genç kiz bundan böyle yasamak zorunda oldugu gösterisli konakta alayci bakislarla karsilanir.
Basinda yarim yamalak baglanmis da olsa bir örtüsü bulunan, uzun bir eteklik ve elbise giyinen sade, duru bir güzellige sahip olan kiz, nedense bu haliyle hemen sehirli akrabalarindan tepki görür.
Bir an önce bu “pespaye” kiliktan kurtulup aynanin karsisina geçmesi salik verilir.
Yapilan abartili makyaj ve giydirilen mini etek ya da elbiseyle güzelligi ortaya çikarilan genç kiz birdenbire sehirli bir görünüm kazanir.
Seyirciye verilen mesaj çok açik ve nettir: sehirli ve modern kadinlar bu sekilde giyinir ve süslenirler.
Siz de “güzel” ve “modern” görünmek istiyorsaniz böyle yapmalisiniz.

Elbette bu güzellik anlayisi eski Türk filmleriyle sinirli kalmis degil.
Bugün hangi gazeteyi ya da dergiyi elimize alsak, hangi televizyon kanalini açsak adeta kozmetik bombardimaniyla karsi karsiya kaliyoruz.
Cilt bakimindan, yaslanmayi geciktirici ürünlere, nemlendiricilerden saç ve vücut sampuanlarina binbir çesit ürün potansiyel alici kabul edilen kadinlara
“Bunu kullanin yoksa genç kalamazsiniz”,
“Gözalici, alimli ve çekici olmak sizin de hakkiniz öyleyse bu ürünü alin” mesajiyla birlikte satilmak isteniyor.
Reklamlarda boy gösteren kadin tiplerinin ise -sosyete, sanat ve manken dünyasindakiler hariç- Türk kadiniyla uzaktan yakindan ilgisi yok.
Zira tarlada, bagda elleri nasirlasan analar, pamuk toplarken cildi günesten kavrulan gencecik kizlar birakin kozmetik ürünlere harcayacak parayi, evini geçindirmeye yetecek yevmiyeyi ancak kazaniyorlar.
Ev hanimlarinin pek çogu ise her gün bir yenisi çikan cilt bakim ürünlerine çolugunun çocugunun rizkini vermektense evde kendi ürettikleri bitkisel tonikleri ve nemlendiricileri kullaniyorlar.

Kozmetigin zararlari haber olmaz

Kozmetik sektörünün en büyük destekçisi ise yukarida da sözünü ettigimiz Türk kadinina “modern” bir görünüm kazandirmak için çirpinan sekil biçiciler...
Çagdasligi dis görünüse baglayan zihniyet kadinin kisiligi, karakteri ve saglam bir kimlik sahibi olmasindan çok fiziki özellikleri ve saçlarinin görünüp görünmedigiyle ilgilendiginden “kozmetik” de ana konularindan birini teskil ediyor.
Öyle ki bir kadini tanimlarken yapilan “sik” ve “bakimli” olma vurgusu “çagdas” giyim seklinin yaninda eksiksiz bir cilt bakimi ve makyajli olmayi ifade ediyor.
Bu yüzden kadin dergilerinin olmazsa olmazlarindan biridir kozmetik sayfalari.
Bu sayfalarda güzellik uzmanlari kadinlara makyajla ilgili püf noktalarini, hangi ortamlarda nasil makyaj yapilmasi gerektigini hayatin önemli icaplarindan birini anlatircasina büyük bir ciddiyetle kaleme alirlar.

Elbette bu sayfalarin asli görevi kadini güzellestirmeye dair bilgiler vermek degil.
Temel amaç yeni çikan kozmetik ürünlerinin tanitilmasi ve kadinlari bu ürünü mutlaka tüketmeleri gerektigine ikna etmek.
Bugün basörtülü genç kiz ve hanimlarin bir kisminin makyajsiz sokaga çikmiyor olusunda, basörtüsünün rengine göre far seçecek kadar “modern kadin” imajini içsellestirmelerinde bu türden yayinlarin da etkisi büyük.

Kadinlari tüketim çilginligina iten kozmetik ürünlerinin faydadan çok zarar getirdigi tabi ki haber degeri tasimaz bu ürünlerin reklamiyla beslenen medya organlari için.
Bu yüzden de ne pek çok kozmetigin hammaddesinin cenin olduguna dair haberlere rastlarsiniz ne de klasik kozmetik ürünlerinin uzun süreli kullaniminda ortaya çikan rahatsizliklar ve alerjik hastaliklarla ilgili uyarilar okursunuz…
Halbuki kozmetik ürünlerinde ürünün uzun süre korunmasi için kullanilan sentetik maddelerin çok zararli oldugu ve ciltte tedavisi mümkün olmayan sivilce ve aknelere yol açtigi bizzat kozmetik sektöründe uzman olanlar tarafindan söylenmektedir.
Üstelik kadinlar arasinda son dönemde çok yaygin olan birebir pazarlama yöntemiyle kimi uluslararasi firmalara ait kozmetik ürünlerin satisi dostluk iliskilerini de istismar boyutuna tasiyor.

Kadinlar fitraten “güzel görünme” arzusuna sahip.
Bakimli olmak da her Müslümanin basta kendine karsi en büyük sorumluluklarindan.
Ancak helal dairesinin genisligi unutulup modernlik adina dayatilan güzellik anlayisina esir olmak ve o ölçülere uyma askina kozmetik çilginliginin tutkunlarindan biri haline gelmek
birakin baska hassasiyetleri, bedenimizi, kazancimizi hatta her gün daha da kirlenen dünyamizin kaynaklarini “israf”a giriyor.

(alintidir - Gülcan TEZCAN)
Ekleme Tarihi: 29.09.2009 - 00:24
Bu mesajı bildir   Afaki üyenin diğer mesajları Afaki`in Profili Afaki Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rahil su an offline rahil  

1191 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.05.2008
En Son On: 17.03.2011 - 17:14
Cinsiyeti: ----- 
wayyyy güzel bir yazı...

aslında kozmetik ve makyaj kullanan genç kızlar bir zaman güzel gözüksede erken yaşta suratlarının hali değişiyor.. bi zaman sonra dahada çirkinleşiyorlar.. dikkat ettiniz mi sizde??

payaşım için Allah Razı Olsun
Ekleme Tarihi: 29.09.2009 - 14:25
Bu mesajı bildir   rahil üyenin diğer mesajları rahil`in Profili rahil Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
ve maalesef yine kadinlar kulliniliyor!
nedenini düsündünüzmü ?

makyaj yapilmaktaki maksat
Allahin verdigi cehreyi begenmeyip degistirmeye calismak olabilirmi!
düsündünüzmü hic ?

erkeklerinde artik makyaj yapmasinin
kas göz yoldurup modaya uymasinin
nedenlerinide düsündünüzmü ?

düsünmediyseniz düsünün !
Ekleme Tarihi: 29.09.2009 - 22:35
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Afaki su an offline Afaki  

224 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 15.01.2004
En Son On: 18.03.2010 - 02:18
Cinsiyeti: Erkek 
moda illetinin gercek yüzünün aslinda
rand edinmek, ama ayni zamanda insanlari dinlerinden beri eylemek diye tabir ediyorum kendimce..!

tabiiki kcinsiyet ayirimi yapmadan

selametler dilerim
Ekleme Tarihi: 30.09.2009 - 18:44
Bu mesajı bildir   Afaki üyenin diğer mesajları Afaki`in Profili Afaki Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Afaki su an offline Afaki  

224 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 15.01.2004
En Son On: 18.03.2010 - 02:18
Cinsiyeti: Erkek 
cevremde co sIk rastlamaya basladim..
genc erkeklerde moda:
kirpi gibi dik ve yagli saclar..
küpeli burun ve kulaklar..
ic donu gösteren düsük pantolanlar..
ve bunlarin cogu müslümanlar..
hatta cum'a namazlarinda bile görmeye basladik bu tip gencleri..

Lakin, karar veremedimki,
onlara mi kizalim kendimize mi telaşlı
Ekleme Tarihi: 02.10.2009 - 19:21
Bu mesajı bildir   Afaki üyenin diğer mesajları Afaki`in Profili Afaki Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rahil su an offline rahil  

1191 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.05.2008
En Son On: 17.03.2011 - 17:14
Cinsiyeti: ----- 
böyle tipler cuma namazlarina geliyorsa sakın yadırgamayalım kardeşler tepkili davranmayalım.. yoksa bizim yüzümüzden namazdan soğurlar ALLAH MUHAFAZA..

Biz örnek olmalıyız.. dinimiz sevgi ve hoşgörü dini..

Hoşgörüyle yakınlaştıracaz inşaALLAH...
Ekleme Tarihi: 02.10.2009 - 19:28
Bu mesajı bildir   rahil üyenin diğer mesajları rahil`in Profili rahil Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Afaki su an offline Afaki  
RE:

224 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 15.01.2004
En Son On: 18.03.2010 - 02:18
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı rahil

böyle tipler cuma namazlarina geliyorsa sakın yadırgamayalım kardeşler tepkili davranmayalım.. yoksa bizim yüzümüzden namazdan soğurlar ALLAH MUHAFAZA..

Biz örnek olmalıyız.. dinimiz sevgi ve hoşgörü dini..

Hoşgörüyle yakınlaştıracaz inşaALLAH...



iyi dersinde rahil-can
eger uyarmaz yada ögretmezsek vebali vardir..
haaa ürkütmeden ve sevdirerek anlatilmali dersen o baska..
yoksa aliskanlik yapar birken bes olurlar..!


Bu mesaj 1 kez ve en son Afaki tarafından 02.10.2009 - 22:50 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 02.10.2009 - 22:35
Bu mesajı bildir   Afaki üyenin diğer mesajları Afaki`in Profili Afaki Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_ESaDuLLaH_ su an offline _ESaDuLLaH_  

611 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.07.2006
En Son On: 09.07.2010 - 14:12
Cinsiyeti: ----- 
Durum vahim. Yazi cok dokunakli. Bu gencleri bu hale getiren biz aileleriyiz. Simdi camiiyede böyle geliyorlar uyarsak birdaha gelmezler aman bisey demeyelim düsüncesi var, öte yandan demezsek vebali var. Cik isin icinden cikabilirsen.
Ekleme Tarihi: 03.10.2009 - 12:01
Bu mesajı bildir   _ESaDuLLaH_ üyenin diğer mesajları _ESaDuLLaH_`in Profili _ESaDuLLaH_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Armina Eşarpları, t-box ve Şule Yüksel Şenler

Bu iki panoya bakıp, işte ne güzel hem başı bağlı hem de açık kadın imgeleri sehirde birlikte ne güzel dolaşıyor demek mümkün. Bence kadınların vücudunun nesneleştirildiği imgelere taasup olur deyip sessiz kalmamalıyız. Bu imgelerle örülü ve canavarlaşmış bir reklam, eğlence ve medya sektörü hayatlarımızı sarmış durumda.

22 Temmuz seçimlerinden önceki günlerde, bir akşam işten çıkmış Taksim'den Kadıköy’e doğru giden bir otobüste cam kenarında yer bulmuştum. Elimde Şule Yüksel Şenler’in İslamda ve Günümüzde Kadın¹ isimli kitabı vardı. Türkiyeli feminist bir kadın olarak Şule Yüksel’e kayıtsız kalınamayacağını düşünmüşümdür, çünkü o kadınların tesettürlü yaşamasını inançla savunmuş, devrinde çok etkili olmuş, öncü bir kadın. Huzur Sokağı’nı yıllar önce okumuştum. Buna yeni sıra geldi.

Malum Gümüşsuyu’ndan aşağı siz İstanbul'un en güzel yokuşlarından biri ulaştırır. Ama maalesef günümüzde bu yol, Dolmabahçe stadı ve güzeller güzeli saat kulesi dev reklam panolarının kuşatması altında. İşte bu güzergahta yaptığım bu yolculuk sırasında, kitabımı okurken, gözüme çarpan iki panonun bende çağrıştırdıkları üzerine yazdığım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

O sıcak aksama ve panolara donersem:
Birincisi “Örtünmek Güzeldir” sloganı ile bir eşarp reklamı,
İkincisi t-box markasının yaz için piyasaya sürdüğü bir elbisenin reklamı.

T-box reklamında cok genç çok rahat bir kadın var. Kırmızı elbisesinin yakası aşağı doğru açık göğüsleri görünmüyor ama görünse belki daha az erotik olacak. Bu kırmızı t-box elbisesinin adı “tekolte”. Genç kadın öyle bir oturuyor ki bacaklarının bir kısmını görüyoruz ama çok cinsel ilişki çağrışımlı bir havası var. Ya da benim yetişkin aklıma başka birşey getirmiyor.

Armina reklamında ise “örtünmek güzeldir” cümlesi ilk göze çarpan. Saçları ve boynu görünmeyecek şekilde örtünmüş bir kadın yüzü panoyu tamamlıyor. Bu yüz çok güzel. İnce kaslar, makyaj, açık renk gözler ve nefis bir gülümseme ile bu genç kadın fotoğraftan gözlerimizin içine bakıyor. Vücudunu göremiyoruz ama ince olacağını tahmin ediyoruz. Bu yüzün devamı şişman bir vücut olamaz.

“Örtünmek Güzeldir” reklam sloganı aracılığı ile örtülü olmayan kadınların ruhen ve aynı zamanda belki bedenen de çirkin olacağına bir gönderme yapıldığını hissetmek mümkün. Yani etini göstermek çirkinliktir ama örtünmek güzeldir. Güzel bir eşarpla saç telini göstermeyecek şekilde örtünerek güzel olmak ve kadın olmak beğenilmek mümkündür, diye devam ediyor panonun mesajları. Nitekim kadın çok güzel. Öte yandan t-box reklamındaki kadının yüzü de hoş ama tam bir fikrimiz olamıyor. Gençliğini, inceliğini ve çekiciliğini algılıyoruz. Bir ”medya, iletişim, pazarlama bilimleri” icadı kadın o. Onlardan bu panolarda ve gazete arka köşelerınde öyle çok var ki! Gerçek hayatta ise pek azlar. Armina kadını ise büyük panolarda az görünen ama gerçek hayatta varolan bir kadın.

Bir yandan kitabımı okuyor bir yandan panoların kafama yolladığı mesajları ayıklamaya çalışıyorum. Kitabın ilk bölümünde Şule Yüksel bir kadınla karşılaşmasını anlatıyor. ”Tazelik ve canlılığını kaybetmiş yüzünde makyaj malzemelerinin hepsi mevcut olan, 45-50 yaşlarında bir kadın frapan renkli açık yakalı diz kapaklarını tamamen açıkta bırakan, kolsuz incecek bir emprime elbise ile saçları kuaförden çıkma ve saır renkte, sıcaktan terleyerek” yürümektedir. Birden Şenler’in yolunu keser ve “kuzum siz çıldırdınız mı“diye sorar. "Bu bunaltıcı havada sıkmıyor mu sizi bu kıyafet?" Bilakis, der Şenler. "Görüyorsunuz kalın çoraplarım ve pardesüm içinde sizden daha serin bir halim var. "Sonra bu rahat halinin sebebini izah eder: “Bu bir iman meselesidir.”

“Örtünmek Güzeldir”in manevi mesajı burada diye düşünüyorum. Örtünmek güzeldir, güzel kadın imanlı olandır. Fiziksel değilse bıle ruhen. Ama Armina kadını her açıdan güzel. Kendime bakıyorum acaba otobüste ayakta duran erkekler yukarıdan bakarsa yaz günü giydiğim tişörtün yakasından aşağısını görür mü, diye ne kadar uzun yıllardır endişe etmiyorum. Bir kadının böyle korkular ve kaygılar içinde bedeninden sıkılıp utanarak yaşamaması gerektiğine taa otuz yıl önce onbeş yaşımdayken, Şule Yüksel’in bu kitabı yazdığı yıllarda karar verdiğimi hatırlıyorum.

Fikir şuydu, hala da o: “Bedenimi yük olarak taşımamı savunanlara karşı dururum. Eğer şart olduğunu düşünüyorlarsa erkekler boyunlarını, saçlarını örtsünler. Çünkü kadın ve erkek eşit değerde canlılardır.“ Şenler ileri sayfalarda genç müminelere "size niçin örtünüyorsun diye soran olursa bunu okuyun" diye tavsiye ettiği Tevfik Paksu‘nun bir şiirini aktarıyor.

Garbın hayasızlığı moda olamaz sana
Seni soyan haydutlar giremezler imana
Fahişe değilsin sen, uymalısın Kur’an’a

Fakat örtülü olmak bacımın görgüsüdür
Müslüman Türk kızının bayrağı örtüsüdür

Şiirle birlikte şöyle düşünüyorum. T-box firması kadınları soymaya kalkan bir haydutlar şirketi. Örtünen bir kadın da hayasızlıktan azade hale geliyor. Ama diğerleri fahişeler, orospular, gacılar... diye devam eden bir liste var ya, o listeye her an girebilirler. Ancak eğer Müslüman değillerse “öteki dinden“ olup yırtabilirler. Fakat ben dindarım diyen bir kadın pardesüsüz hadi ondan geçelim tesettürsüz olunca “Müslüman Türk kızının bayrağının“ ve dolayısı ile bu bayrağın temsil ettiği "millet"in kapsama alanının dışında kalıyor Şule Yüksel’e göre.

İşte böyle kafamda Şule Hanımla konuşmalara dalmışken bakıyorum Boğaz Köprüsüne varamamışız hala. Biraz daha ilerliyorum kitabımda Şenler bu defa kadınların serbestçe iş hayatına atılmasına karşı çıkıyor. Aklıma günümüz Yeni Şafak yazarı Dücane Cundioğlu'nun şu sözleri geliyor, eve ulaşınca google’dan kontrol ediyorum:

“Bugün bazı kadınlarımız arasında özgürlüğün anlamı, daha az kadın, daha az anne, daha az eş olmakla eşdeğerdir. Çünkü evin yerini sokak, mutfağın yerini büro, anneliğin yerini sekreterlik, mahremiyetin yerini teşhir aldıkça kadının erkekleşmesi kaçınılmazdır!”²

Şenler 30 yıl önce aynı kaygılar içinde. Kadınların sanatçı olmak, bilim insanı olmak, siyasi lider olmak, fabrikatör olmak gibi maksatları olabileceği mevzubahis olmuyor. Hem bunları olmamız hem de anne olmamız elbet mümkün ama kimse orada değil. Bedenimizi nerelerde ne şekilde gezdireceğimiz ve erkeklerin bundan nasıl yararlanmayı planladıkları ise hep ön planda.

Trafik ilerlemiyor, kitap ilerliyor. Yazar her fırsatta kadınlara modern hayattan korkmalarını telkin ediyor. İçinde yaşanan çağdan korkuyor, iğreniyor Şenler. Öyle ki kitabın arka kapak yazısını okuyunca ürperiyorum: “Keşke bu analar , babalar, yine eskiden cahilliye devrinde³ olduğu gibi, istikbaldeki iffetlerinin muhafazasını düşünerek kız çocuklarını diri diri toprağa gömselerdi de, bugün bu soysuz, ahlaksız, hayasız, tahrik edici mezarları gözlerimiz görmeseydi.” Sizce de ürpertici değil mi?

İşte bunlar üzerine düşünerek yolculuğumu bitiriyorum. Bu yazıyı da, pek orijinal olmasa da, yinelemekte fayda umarak birkaç feminist politika önerisi ile bitirmek istiyorum.

Bu iki panoya bakıp, işte ne güzel hem başı bağlı hem de açık kadın imgeleri sehirde birlikte ne güzel dolaşıyor demek mümkün. Bu bakış açısı bence zararlı. Bence kadınların vücudunun nesneleştirildiği imgelere taasup olur deyip sessiz kalmamalıyız. Bu imgelerle örülü ve canavarlaşmış bir reklam, eğlence ve medya sektörü hayatlarımızı sarmış durumda.

2006'da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, Taksim meydanında Kenan Doğulu nun "çakkıdı çakkıdı oynayalım mı" şarkısıyla kutlandı. Bizler bu akşamın sponsoru olan Doritos panço şirketler grubu ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) Büyükşehir Belediyesi ortaklığının ikiyüzlü ahlakıyla özdeşleşmek durumunda değiliz. Biz arka sayfa güzellerini istemediğimizi daha yüksek sesle söyleyebilmeliyiz.

Öte yandan son 30 yıldır modern kapitalizmin yarattığı tüm eşitsizliklere sadece kadınların bedenini merkez alan korku ve kaygılar üreterek karşı çıkan bir İslamcı-muhafazkarlığı eleştirirken fikrimizi korkak alıştırmamalıyız. Bakın 30 yıl önce Şule Yüksel Şenler ne kadar açık konuşmuş ve bugün de takipçileri yok değil. Aynı açıklıkta tesettüre karşı çıkmamıza ne engel olabilir?(HK/EÜ)

(1) Nur yayınları-no:38 – Ankara
(2) Philo Sophia Loren Gelenek Yayınları 2004
(3) cahiliye : Hz İsa ‘dan Hz. Muhammed’e kadar geçen bilgisizlik dönemine Müslümanların verdiği ad. Bu deyim Kuran’da da geçer.
İstanbul - BİA Haber Merkezi
Handan KOÇ
Ekleme Tarihi: 04.10.2009 - 10:58
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1257 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60495 saniyede açıldı