0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » *** NAMAZ PLATFORMU *** » KABRİ HİKMET KULAĞIYLA DİNLEMEK

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
KABRİ HİKMET KULAĞIYLA DİNLEMEK

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 17:49
Cinsiyeti: Erkek 

Kendisini bize tanıtan, şükrünü bize ilham eden, ilim kapılarını yüzümüze açan Allah’a, hamd olsun. Yaratıkların seçkini, kullarının arasından seçip beğendiği, rahmet imamı, hayır önderi ve bereket anahtarı olan Muhammed’e salat ve selam olsun.
Allah (cc), Saf suresinin ilk ayetinde şöyle buyurmuştur. “Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'ı tesbih eder.” Bu ayetten anlaşıldığı kadarıyla kâinatta bulunan canlı-cansız her varlığın bir dili vardır. Kimisi lisan-ı kal ile, kimisi de kendi lisan’ı hal ile konuşur. Yerde yürüyen karıncaların, havada uçuşan kuşların, yerinde sabit duran taşların dahi bir dili vardır. Hiçbir şey sessiz ve sakin değildir. Canlı-cansız tüm mahlûkat, yer ve gök bütün kâinat, bir şeyler anlatmaktadır. Kâinatın ve hayatın dilinden anlamak için düşünce ehli olmak, sessiz sözsüz harflerin dilinden anlamak lazımdır. Eskiden mors alfabesi kullanılarak postanelerde iletişimi sağlamaya yarayan telgraf cihazları vardı. Dışarıdan dinleyen için, bu cihazın çıkardığı sesler, tik tak tan başka bir şey değildir. Ama tik takların dilinden anlayan için, her bir sesin bir anlamı vardır. Hatta okuyup yazdığımız harfler dahi, bilmeyen için hiçbir şey ifade etmez.
Dalında yetişen bir meyvenin lisanı vardır. Tomurcuk ve çiçek olarak kendini gösterir, meyve olmanın müjdesini verir. Sonra meyveler olmaya başlar. Ama daha yeni olan meyveler, ham ve yeşildir. Bunlar lisan-ı hal ile derler ki, “ben henüz olgunlaşmadım, yenecek kıvama gelmedim” der. Yeme zamanı gelince olgunlaşır ve kızarır. O zamanda, “şimdi olgunlaştım. Beni dalımdan koparıp yiyebilirsin” der. Sözünü ettiğimiz bu dil, hal dili, hal lisanıdır.
Hal lisanıyla bize bir şeyler anlatanlardan biri de kabirdir. Biz onu sessiz sedasız duruyor zannederiz; ama onun içinde yaşanan apayrı bir âlem vardır.
Şimdi kabrin sesine kulak verelim, bakalım ne diyor:
Ey gafil! Ömür nefeslerini uykuda bitirdin. Tek hayat bu hayattır dedin. “Hayat, şu dünya hayatımızdan ibarettir. (Kimimiz) ölürüz, (kimimiz) yaşarız; bir daha diriltilecek de değiliz”(Mü’minun: 37) Hayatın; yemek, içmek, gezmek ve tozmakla geçti. Bir gün üzerinde gezdiğin toprağın altına gireceğini hiç düşünmedin. Nice insanların öldüğünü gördün. Hatta bazılarını kendi elinle gömdün. Ama yine düşünmedin. Dünyanın sana kalacağını zannettin, gaflete daldın ve aldandın. Ömrün boyunca hep kendini kandırdın; işte sonunda yakalandın!
Şimdi söyle bakalım, ölüm için ne hazırlık yaptın?
Her gün elini yüzünü çeşitli markadaki sabunlarla yıkar, elbiselerini temizler ve ütülerdin; üzerine toz bile konmasını istemezdin. Üzerine küçücük bir çamur sıçrasa hemen temizler, silerdin. Şimdi ise üzerine topraklar, çamurlar atıldı. Dünyada üzerine bastığın kurtlar, şimdi bedenine çullandı. Haydi, kaç kurtul bakalım!
Eğer kabirden çıkabilirsen, bedenine ve adalelerine söz geçirebilirsen kalk git! Ama bir tek hücrene bile söz geçiremezsin.
Yemekte bir kıl görsen iğrenirdin. Yatağının sıcacık, oturduğun yerin yumuşacık, odanın temiz ve ılık, sofranın her zaman enfes yiyeceklerle dolu olmasını isterdin. Hiçbir şeyin noksan olmasına tahammül edemez, her şeyin en mükemmelini isterdin. Yıllarca derdin, tasan, kaygın, sözün ve fikrin hep dünya oldu. Ahiret aklından hiç geçmedi.
Dünyayı ebedi yurdun zannettin. Doğrusu, gerçeği çok iyi biliyordun; ama işine gelmiyordu. Sanki Allah öleceğin vakti sana bildirmiş, Azrail’le bir anlaşma yapmışsın gibi, daha gencim çok erken, bir emekli olayım, banka kredilerimi bir bitireyim, evi bir bitireyim, çocuk bir işe girsin, kızı bir evereyim, arabanın modelini bir yükselteyim, koltukları mobilya takımlarını bir yenileyeyim, beyaz eşya takımını bir tamamlayayım, sen o zaman gör Müslümanlık nasıl yapılırmış. Bu hezeyanlarla yıllar yılı kendini kandırdın durdun. Söyle bakalım kabrinin döşemesi için ne yaptın?
Burada rahat etmek için ne hazırladın? Onca şeyi dünyada rahat bir hayat sürdürmek için yaptın. Peki, ahiret rahatlığı için ne yaptın?
Dünyada nasihatçilerin nasihatine kulak asmadın. Malına, servetine, makam ve mevkine güvendin. Dünyadan ayrılmak istemedin. Ama bak, o çok sevdiğin dünya, uğruna her şeyini feda ettiğin dünya, geceni gündüzünü, gençliğini ihtiyarlığını feda ettiğin dünya seni nasıl yüzüstü bıraktı. Dostların, eşin, akrabaların, ailen seni kara toprağa bıraktı. Onların dostluğu iyi gün dostluğuydu. Şimdi o dostlar onlara en çok ihtiyacın olduğu vakitte seni tek başına bırakıp ayrıldılar. Arttırmak için çok çaba sarf ettiğin malını mirasçıların paylaştı. Her gün yıkayıp parlattığın arabandan, kat kat yükselttiğin dairelerinden, bankadaki dövizlerinden, verimli arazinden geriye hiçbir şey kalmadı. Pahalı, gösterişli, şaşalı, takım elbisenin yerine şu an üzerindeki cepsiz kefenden başka hiçbir şeyin kalmadı.
Ne de severdin dünya sohbetini. Ahiret sohbetleri seni hiç sarmazdı. Ölüme dair ne varsa değil duymak hatırlamak dahi istemezdin. Onun içindir ki sen ve senin gibiler, ölüm bizden çok uzak olsun diye mezarları şehrin çok uzağına gözünüzün görmeyeceği yerlere yapmıştınız. Ama ne çare! Sayılı nefesler tükendi, verilen mühlet sona erdi. Senden önce nice kralların, firavunların, nemrutların, beylerin, paşaların, hanımların, çocuk, genç ve yaşlıların öldüğünü görmedin mi? Her geleceğin yakın olduğunu, her sayılı şeyin tükeneceğini, başlangıcı olan her şeyin sonunun da muhakkak olacağını bilemedin mi? O halde kime ve neye güvendin?
Evet, ey fani!
Baharın fena bulup, ardından sonbahar ve kışın gelmesi gibi, bu bedeninin de bir gün fena olacağını bilemedin mi? Her şey senin için ibret ve nasihatlerle doluydu. Ama sen hiçbirini görmek istemedin. Eğer ibret ve nasihat gözüyle baksaydın, bu gençliğinin ve güzelliğinin de bir gün fena olacağını anlayabilirdin. Ama bakmadın. İşte şimdi, istemeyerek de olsa beka yurduna geldin. Gerçek yurdun yuvan burasıyken, sen sahte evlerle köşklerle uğraştın. Yol üstünde istirahat etmek için durduğun ağaç gölgesini gerçek evinmiş gibi zannettin. Hep boş şeylerle, seni ne Allah’ın azabından kurtaracak, ne de O’nun cennetine koyabilecek boş şeylerle oyalandın durdun.
Konuş bakalım şimdi mevta; tek başına yapayalnız bu kabirde ne yapacaksın?
Evet mevta! Artık seninle mahşere kadar beraberiz. Korktuğun başına geldi. Çok korktuğun o kabir yalnızlığıyla baş başasın şimdi. Evet, şimdi söyle bakalım, dünyadayken yaptığın çirkeflikleri anlata anlata bitiremezdin. Bunu anlatırken de hiç utanmaz sıkılmazdın. Üstelik yaptıklarınla da övünürdün. Şimdi bak bakalım yaptığın amelleri beğeniyor musun?
Şimdi başına geleceklerden kimseyi sorumlu tutma, kimseyi yadırgama! Buradaki yılanları akrepleri kendinle sen getirdin. Onları sen besleyip büyüttün. Başına gelenlerin hepsi dünyada yaptıklarındır. Gözlerine haram girmeseydi, böcekler giremezdi. Haram yemeseydin, kurtlar böceklerde seni yiyemezdi. "…Tadın bakalım kazanıp durduklarınızı!"aglaZümer: 24)
Kabir söyleyeceği daha birçok şey vardır. Eğer bunları da öğrenmek istiyorsanız en yakındaki bir mezarlığa gidip hikmet kulağıyla dinleyin. Eminim sizler de duyacaksınız. Rabbim cümlemizi kabir azabından muhafaza eylesin. Dualarınızda bizleri de unutmamanız dileğiyle Allah’a emanet olun.


Ekleme Tarihi: 16.05.2008 - 17:45
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
RuZGaR su an offline RuZGaR  

Moderator
1295 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.12.2004
En Son On: 19.03.2012 - 20:30
Cinsiyeti: Bayan 


İbretlik bir yazı..
Ekleme Tarihi: 19.05.2008 - 12:26
Bu mesajı bildir   RuZGaR üyenin diğer mesajları RuZGaR`in Profili RuZGaR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1788 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
bedirde (44), guvendag (42), beyza-nur (52), Mustafa_Ogras (39), TANATAR (40), arasat (65), mustafaaa (39), DaYMoN_38 (40), ben kimim (65), suskun_amedli (41), yakubu (38), yagmuralp (46), tatoglu (45), saygýlý (48), beguum (46), semih1973 (51), BERDAN13 (50), merve70 (33), xxxakrepxxx (43), damlanur (39), emsal (37), nisa Nur (26), FEYZAferhan (46), aliihsan (43), fatih_kull (41), halisseker (40), r.yildiz (43), Taskin70 (41), NaMaz_iM (48), baran4735 (43), simurg_anka (59), feride_özen (47), igci (43), ihvancan (45), civan (46), hakan_20 (55), lnxwise (41), ~~Esinti~~ (39), kent (52), veyselgün (52), drakula514 (33), sahhaf (54), hüdayi_yolu (48), eyy_yolcu (48), ravza30 (51), epikon (44), dursun bektas (58), shacird (39), ohme (62), HakanKA (36), abdülbari (32), aliasik (60), datedock (37), Kar çiçeði (38), luicin79 (45), yusuf_ali (43), pcpcpc (43), meryem_ (38), meryem.im (38), abuzer (43), EBRUEBSUDE (43), burak_1 (50), öznur (45), esinti34_69 (51), h mükremin (52), dogutrade (60), esinti69 (51), nired (51), Ensar 66 (58), ABDULLAH FURKAN (), akýn (65), tungaeralp (53), bykilic (50), canisi (58), sedatsen (46), kocaahmet79 (45), esselam (42), kirrli (37), ismey (53), xxxemrexxx (51), seida (43), blueangel_ahmet (50), cesum (58), dhan (49), eschra (34), tamerr70 (51), resul asigi (38), yusuf163 (47), Misafiir (45), Zeynep..66 (39), hüseyin _k (34), vizyon (55)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.88265 saniyede açıldı