 |
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
Cehennem de olsa Beka İstemek |
|
|
1686 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 20.07.2007
|
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
|
Cinsiyeti: Bayan
|
|
Belirsizlik kadar insan ruhunu sıkan, daraltan birşey olmasa gerek. Onun için ‘En kötü karar, kararsızlıktan iyidir’ denilmiştir. Bu söz bana, inançsiz bir insanin ölüm karşisinda yaşadigi belirsizlik haliyle ‘Cehenneme girmeye bile razı oluşu’nu hatırlatır. Aynı zamanda Bediüzzaman’ın, insan ruhunun ebediyete olan meftunluğunu, ‘Cehennem de olsa beka isterim’ vurgusuyla dile getirmesinin hiçbir abartı içermediğini de. Şöyle demiştir o:
“Bir zaman, küçüklüğümde, hayalimden sordum: ‘Sana bir milyon sene ömür ve dünya saltanatı verilmesini, fakat sonra ademe ve hiçliğe düşmesini mi istersin? Yoksa, bâki fakat âdi ve meşakkatli bir vücudu mu istersin?’ Baktım, ikincisini arzulayıp birincisinden ‘Ah!’ çekti. ‘Cehennem de olsa beka isterim’ dedi.”1
Bediüzzaman, bu vurguyu çokça yapar. Onun bu vurgusu, Risâlelerde, sadece küçüklüğüne ait bir hatıra olarak değil, aynı zamanda ‘vicdanî bir hüküm’ olarak da ifade edilmiştir. Işârâtü’l-İ’câz’da şöyle denilir:
“O kâfir hakkında iki ihtimal var. O kâfir, ya ademe gidecektir veya daimî bir azap içinde mevcut kalacaktır. Vücudun-velev Cehennemde olsun-ademden daha hayırlı olduğu vicdani bir hükümdür. Zira adem, şerr-i mahz olduğu gibi, bütün musibet ve masiyetlerin de merciidir. Vücut ise, velev Cehennem de olsa, hayr-ı mahzdır...”2
Vaktiyle bir internet sitesinde, ateist birinin itiraflarını okumuştum. Şöyle feryad ediyordu:
“Şu an hayatimda yaptiklarim hiçbir işe yaramayacak mi? Sinavdan iyi not almam, sevdigim kizin gözlerine bakmam, karnimi doyurmam... Bunlar sadece bir hiçten ibaret mi? Yaptigim şeyler öldükten sonra degerini yitirecek mi? E o zaman ben bunlari neden yapiyorum? Ne işime yarayacak? Neden şimdi ölmüyorum da illâ güzel şeyleri yaptiktan, o hisleri yaşamak istedikten sonra ölmek zorundayim? Cehenneme gitmeye bile raziyim. Yeter ki şu an düşündüklerim ve yaşadiklarim, yani ruhum, aklim, hiç kaybolmasin, devam etsin.”
“Bütün firaklardan gelen feryadlar, aşk-i bekadan gelen aglamalarin tercümanlaridir”3 sözünü hatırlatan bu feryadlarla, verilecek ön kötü kararı, yani Cehennemi,—inanmayı da denemediği için—kendince belirsizliğe, yokluğa tercih etmekteydi bu kişi. Vicdanıyla söylediği bir sözdü bu. Bediüzzaman’ın “Vücudun-velev Cehennemde olsun-ademden daha hayırlı olduğu vicdanî bir hükümdür” sözünü teyid ediyordu bu anlamda. Vicdan ise yalan söylemezdi. Çünkü fıtrattı. Öyleyse, çoğunlukla ölümle burun buruna geldiğinde inançsız insanların sarfettiği bu türden cümleler, samimi itiraflardı.
İşte bunlardan biri de seksen üç yıllık ömrünün yetmiş yılını Yugoslav komünizmi uğruna harcayan Tito’dur. Onun da, kaçınılmaz son olan ölümle yüz yüze geldiğinde, yanında bulanan ‘yoldaş’larına dilinden şu itiraflar dökülmüş, ama o ‘en kötü karar’ olarak Cehennemi değil, ‘iyi bir karar’ vererek Cenneti dilemeyi tercih etmişti:
“Yoldaşlarim, sizlere açik bir kalple itirafta bulunmak istiyorum: Ben öldükten sonra, toprak olacaksam, diriliş, ceza veya mükâfat yoksa, benim yaptigim mücadelenin degeri nedir? Söyleyin bana. Vay, yoldaşlarimin kalbine gömülecekmişim veya unutulmayacakmişim veya alkişlanacakmişim neye yarar? Ben mahvolduktan sonra, beni alkişlayanlarin takdir sesleri, kabirde vücudumu parçalayan yilan ve çiyanlari insafa getirir mi? Söyleyin, bu gidiş nereye? Bunlarin izahini Marks, Engels, Lenin yapamiyor... Itiraf etmek zorundayim; ben Allah’a, Peygambere ve ahirete inanıyorum artık. Dinsizlik bir çare değil… Nedense ölüm kapıya dayanmadan bunu idrak edemiyoruz…”
Evet, inançsızlık hâlet-i ruhiyesinin insanı içine düşürdüğü hallerdir bunlar. Böyle bir durumda insan, fıtratının sesini dinleyip hakikatı bulamazsa yapabileceği iki şey vardır: Ya vicdanından yükselen hak sese kulağını tıkayarak, dünyanın zevk ü sefasından yararlanmaya bakacak. Bu ise, Bediüzzaman’ın “Vicdanındaki o dehşetli ve vahşetli ve korkunç âlâm-ı şedideden kurtulmak için, tesellilerle hissini iptal ve sarhoşlukla o halleri unutmak ister” sözlerinde ifade ettiği gibi boş bir teselliden ibarettir. Ya da, daha Cehenneme gitmeden Cehennemden beter bir azabı çekmeye razı olacaktır. Bu durum ise, insanı yer bitirir, yaşadıklarının hiçbir anlamı kalmaz. Bediüzzaman’ın tâbiriyle “Cehennemden on defa daha fazla dehşetli cehennem azâbi çeker” ve “dünyaya geldiğine bin defa nedamet eder, lânet okur.” İşte böyle bir haldir ki, öldükten sonra dirilişe inanmadığı halde, bir umut eseri olarak “Yok olmaktansa Cehenneme gitmeye razıyım” bile dedirtebilmektedir insana. Ve ne hazindir ki, eğer iman etmezse, anlamsız bulduğu hayatına kendi eliyle son vermeye kadar gidebilir bu durum...
Dipnotlar:
1- Şuâlar, s. 201
2- İşârâtü’l-İ’câz, s. 81-82
3- Lem'alar, s. 21
İsmail TEZER
|
Ekleme Tarihi: 13.02.2008 - 21:54 |
|
|
|
 |
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
joli (55), evvab (54), SoN_SaBaH (51), müberra (57), kado68 (37), cilem2 (52), ilhanyaþa.. (53), rukýyyem (42), said007 (42), NURÝ GEDÝK (75), Happy (45), temiz1 (44), ptahmos (52), nur_su (42), hattaboglu (60), mutlu_35 (46), doðukan (30), safak1 (56), Prof65 (47), hasaninci (48), gökçedam (49), arslan67 (52), Ibn Tufeyl (53), gülzeynep (45), kardelen:( (40), 63mehmet (51), nur99 (38), ankarali (42), katade (50), prettylady (39), seyfiavci (55), ferhatulu (49), Sahin_emre (39), selami1963 (62), ay_aman (44), kasim (46) |
|
|
|
 |
|
|