0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » YARIM HOCA DINDEN EDER

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 8 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
YARIM HOCA DINDEN EDER

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 
YARIM HOCA DİNDEN EDER


Başlıktaki sözü bilmeyen yoktur, bir atasözünün yarısı.

Tamamı ise şöyle: “Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder.”

Bu sözün içinde sanki, yarım hocalığın yarım hekimlikten çok daha vahim olduğunu hissettiren bir anlatım da saklı gibi.

Yani yarım hekimin yaptığı birkaç kişinin canına mal olur belki.

Ama yarım hoca yalan-yanlışla kalpleri kafaları karıştırınca, bunun bedelini yerine göre bütün bir toplum öder.

Üstelik hem dünyada, hem de ahirette!..

“Yarım hoca dinden eder” sözünün doğruluğunu en çok, din adına ağzını bir kere açınca bir daha susmak bilmeyen kişilerin çoğaldığı günümüzde hissediyoruz.

Eğitimi, uzmanlık alanı, ilmî seviyesi... ne olursa olsun, dinî konularda kendisini söz söyleme, hüküm verme mevkiinde gören herkes, herhangi bir denetim mekanizmasının bulunmadığı bu alanda, zaman içinde rahatlıkla “otorite” olabiliyor, hatta kendi kitlesini oluşturabiliyor. Bu durum, dinî alanda bizzat din adına endişe verici bir manzarayla karşı karşıya olduğumuzun ifadesidir
Ekleme Tarihi: 22.05.2007 - 13:04
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
AHKAM KESMENIN DAYANILMAZ CAZIBESI

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 
Gerçek alimlerle yarım hocalar birbirine karıştırılınca, daha doğrusu toplumun önüne sürekli “yarım hocalar” çıkarılınca, “fetva vermek”le “ahkâm kesmek” arasındaki fark da ister istemez kayboluveriyor. Bir zaman sonra bakıyorsunuz takva, ihlâs, tevazu, fedakârlık... gibi temel tutum ve davranışlarla toplumun önünde önder ve örnek mevkiinde olan alimler gitmiş, yerine malumatfuruşluk, gösteriş budalalığı, bencillik, kibir, riyakârlık... gibi hastalıklarla arızalı insanlar gelivermiş.

Burası, toplumun hassasiyetlerinin tahribata uğradığı yerdir. Bir toplumun dinî değerleriyle oynamak, kimliğiyle oynamak demektir. Kimlik bunalımına düşmüş bir toplumun son tahlilde varacağı yer ise, başkalarına kölelikten başkası değildir
Ekleme Tarihi: 22.05.2007 - 13:07
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
"Alim"in gercegi ve sahtesi

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 
Bir kimsenin “alim” sıfatını hak etmesi, etikete, mevkiye, diplomaya... bağlı değildir. Gerçek alim, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’e vâris olarak nitelendirilmeyi “her bakımdan” hak etmiş insandır. Bir kimsenin “alim” sıfatına müstehak olup olmadığını öğrenmenin yolu çok basittir aslında. Dünya ve dünyalıkla ilişkisinde, insanlarla muamelesinde, kişisel davranış özelliklerinde, ibadet hayatında... Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’e benzeme gayreti içinde olmayan bir kimsenin, malumatı ne kadar çok olursa olsun, “alim” olarak nitelendirilmesi doğru değildir.

Gerçek alim, ilmî donanımının yanı sıra, ilmiyle amel eden ve yukarıda zikrettiğimiz hususlarda sıradan insanların çok önünde olan kimsedir. Ancak bu suretle Efendimiz s.a.v.’in vârisi olma sıfatını hakkıyla taşıyabilir; toplum da ona bakarak kendisine çeki düzen verme imkânını elde eder!

Bütün bunlar doğru; ama günümüzde problem ne yazık ki biraz daha derinde. Topluma “örnek insan”, “İslâm alimi” diye sunulan, daha doğrusu “dayatılan” insanların bir çoğunun, dinî meseleler hakkında sağlıklı fikir yürütecek, itimada şayan fetvalar verecek ilmî kapasiteden yoksun olduğunu ibretle ve dehşetle görüyoruz. Bu türlü kimselerin söz ve düşünceleri çeşitli vasıtalarla toplumun gündemine sokuldukça, toplumsal bilincimizde temel bir yer tutan “alim”, “fıkıh”, “fetva”, hatta “din” kavramları giderek aşınmaya, dönüşmeye, mahiyet ve muhteva değiştirmeye başlıyor. Bir süre sonra din ve dindarlık, her tutumu hoş görmenin, her anlayışı onaylamanın adı olup çıkıyor! Bu başıboşluğa itiraz etmek de “tutuculuk”, “geri kafalılık” ve “softalık” oluyor tabiatıyla!..
Ekleme Tarihi: 22.05.2007 - 13:11
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
"Alim"in gercegi ve sahtesi

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 
Bir kimsenin “alim” sıfatını hak etmesi, etikete, mevkiye, diplomaya... bağlı değildir. Gerçek alim, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’e vâris olarak nitelendirilmeyi “her bakımdan” hak etmiş insandır. Bir kimsenin “alim” sıfatına müstehak olup olmadığını öğrenmenin yolu çok basittir aslında. Dünya ve dünyalıkla ilişkisinde, insanlarla muamelesinde, kişisel davranış özelliklerinde, ibadet hayatında... Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’e benzeme gayreti içinde olmayan bir kimsenin, malumatı ne kadar çok olursa olsun, “alim” olarak nitelendirilmesi doğru değildir.

Gerçek alim, ilmî donanımının yanı sıra, ilmiyle amel eden ve yukarıda zikrettiğimiz hususlarda sıradan insanların çok önünde olan kimsedir. Ancak bu suretle Efendimiz s.a.v.’in vârisi olma sıfatını hakkıyla taşıyabilir; toplum da ona bakarak kendisine çeki düzen verme imkânını elde eder!

Bütün bunlar doğru; ama günümüzde problem ne yazık ki biraz daha derinde. Topluma “örnek insan”, “İslâm alimi” diye sunulan, daha doğrusu “dayatılan” insanların bir çoğunun, dinî meseleler hakkında sağlıklı fikir yürütecek, itimada şayan fetvalar verecek ilmî kapasiteden yoksun olduğunu ibretle ve dehşetle görüyoruz. Bu türlü kimselerin söz ve düşünceleri çeşitli vasıtalarla toplumun gündemine sokuldukça, toplumsal bilincimizde temel bir yer tutan “alim”, “fıkıh”, “fetva”, hatta “din” kavramları giderek aşınmaya, dönüşmeye, mahiyet ve muhteva değiştirmeye başlıyor. Bir süre sonra din ve dindarlık, her tutumu hoş görmenin, her anlayışı onaylamanın adı olup çıkıyor! Bu başıboşluğa itiraz etmek de “tutuculuk”, “geri kafalılık” ve “softalık” oluyor tabiatıyla!..
Ekleme Tarihi: 22.05.2007 - 13:11
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
fetva Verme Sorumlulugu

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 
Ulemamız, “fetva verme” işini üstlenmenin, Efendimiz s.a.v.’e veraset (vâris olma) anlamına geldiğini söylemiştir. Zira fetva vermek, hakkında fetva verilen meselede Allah Tealâ’nın ve Efendimiz s.a.v.’in razı olduğu hükmü açıklamak demektir.

Efendimiz s.a.v., fetva vermenin sorumluluk üstlenmek olduğunu belirterek ümmetini bu hususta titizlikle uyarmış ve şöyle buyurmuştur:

“Kime sağlam bir bilgiye dayanmadan fetva verilir (ve o da o yanlış fetvayla amel eder)se, günahı fetvayı verenin boynunadır.” (Ahmed b. Hanbel, İbn Mâce, Dârimî, Hâkim)

Bu husustaki bir diğer Nebevî tesbit de şöyledir:

“Allah ilmi insanlardan zorla sökerek almaz. Ancak alimleri kabzetmek suretiyle alır. Böylelikle hiç alim kalmayınca insanlar cahilleri rehber edinir; cahillere fetva sorulur. Onlar da (ilimsiz olarak) fetva verirler; böylece hem kendileri sapar, hem de insanları saptırırlar.” (Buharî, Tirmizî, İbn Mâce)

Fetva vermenin, sorumluluğu büyük bir iş olması dolayısıyla Selef-i Salihîn, fetva konusunda alabildiğine titiz davranırdı. Abdullah b. Ömer r.a., kendisine fetva sormaya gelenlere, (dönemin Emevî idarecisini kastederek), “İnsanların sorumluluğunu üstlenmiş olan şu emire git ve fetva verme sorumluluğunu onun boynuna at.” der ve şöyle devam ederdi: “(Fetva sormaya gelenler) bizi köprü yaparak üzerimizden geçip cehenneme gitmek istiyorlar.” (Dârimî)
Ekleme Tarihi: 22.05.2007 - 13:13
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
Maksat Kilif Bulmakmi?

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 
Sahabe döneminde Medine kadılığı görevini deruhte eden İbn Halde, İmam Mâlik’in hocası olan büyük fakih Rebîa b. Ebî Abdirrahman’a şu tavsiyede bulunuyor: “Ey Rebîa! İnsanların sana fetva sormak için etrafını sardığını görüyorum. Sana birisi fetva sormaya geldiğinde, himmetini adamı içine düştüğü durumdan kurtarmaya sarf etme; bütün derdin, onun sana sorduğu meselenin manevi sorumluluğundan kurtulmaya bakmak olsun.” (el-Hatîbu’l-Bağdâdî, el-Fakîh ve’l-Mütefakkih, 2/169)

Kaynaklar, Tabiûn’un büyüklerinden Said b. el-Müseyyeb’in hemen hiç fetva vermediğini nakleder. Kendisine fetva sormak için birisi geldiğinde şöyle derdi: “Allahım! Beni (bu işin vebalinden), bu adamı da benden kurtar!” (Beyhakî, el-Medhal, 439-440)

Yine Tabiûn’dan Ubeyd b. Cüreyc şöyle diyor: “Mekke’deyken (ilim öğrenmek için) bir gün Abdullah b. Ömer r.a.’e, bir gün de Abdullah b. Abbas r.a.’a gidiyordum. Abdullah b. Ömer r.a., kendisine sorulan soruların az bir kısmına fetva verir, çoğuna karşılık ise ‘Bilmiyorum’ derdi.” (Dârimî; ayrıca İbn Asakir, Târîhu Dimaşk, 31/167
Ekleme Tarihi: 22.05.2007 - 13:15
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
Mesele Sadece CEHALET mi?

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 
Günümüzdeki durumun Selef-i Salihîn dönemine benzemediğini ayrıca vurgulamaya gerek görmüyoruz. Günümüz “allameleri” ile ilgili tek problem “her şeyi bilmeleri” değil. Günümüzü geçmişten farklı kılan bir husus daha var: Bilgi sahibi olanların maksadındaki arıza! “Kimin maksadının ne olduğunu nereden biliyorsunuz?” diye sorulacak olursa, tavır, davranış ve ahvale dikkat edin deriz. Bunlar kişinin maksadını ele veren hususlardır.

Kaldı ki Efendimiz s.a.v. bizi bu hususta da uyarmış ve şöyle buyurmuştur:

“Kim ulema ile münazara etmek veya cahilleri şüpheye düşürmek yahut (şöhret, zenginlik ve makam elde ederek) halkı kendisine yöneltmek için ilim öğrenirse, Allah onu cehenneme sokar.” (Tirmizî, Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, 23/284)

Şu halde, öğrendiği ilmi bu üç şeyi gerçekleştirme yolunda araç olarak kullanan birisini gördüğümüzde, onun, “Allah’tan hakkıyla ancak alimler korkar.” (Fâtır, 28) ayetinde ifade buyurulan kimselerden mi, yoksa “ulema-i sû” (kötü niyetli, şerre çağıran alimler) cümlesinden mi olduğunu anlamamız zor değildir.

İmam Ahmed b. Hanbel rh.a. şöyle diyor: “Kim fetva verme işini üstlenirse büyük bir sorumluluk üstlenmiş demektir. Şayet zaruret sebebiyle kabul etmişse, başka.” Kendisine, “Fetva sorulan kişinin susması mı, cevap vermesi mi daha efdaldir?” diye sorulduğunda, “Susması bana daha uygun geliyor.” karşılığını veriyor ve şöyle devam ediyor: “Fetva veren kişi bilmelidir ki, fetva verirken bir şeyi emrettiğinde veya yasakladığında, bunu Allah Tealâ adına yapmaktadır, dolayısıyla yaptığı bu işten hesaba çekilecektir.” (Muhammed er-Râşidî, el-Misbâh fî Resmi’l-Müftî ve Menâhici’l-İftâ, 1/36-37)
Ekleme Tarihi: 22.05.2007 - 13:28
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
Fetva Verme Istahi

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 
Daha çok sayıda rivayet zikretmek mümkün. Ancak zikrettiklerimizin şu hususu açıkça vurgulamaya yettiğinde şüphe yok: Selef-i Salihîn’in tutumu ile günümüzün insanını birbirinden ayıran birçok özellik vardır. Ama içlerinde belki de en önemlisinin, fetva verme konusundaki atılganlık ve ihtiras olduğunu söylersek abartı yapmış sayılmayız.

Kur’an’dan Sünnet’e, Akaid’den Tefsir’e, Fıkıh’dan Tasavvuf’a kadar Din’le ve dinî ilimlerle ilgili her konuda ahkâm kesen, üstelik de bunu, Selef’i ve geçmiş ulemayı türlü şeylerle itham ederek, karalayarak yapan insanlar acaba nasıl bir vebali omuzladıklarının farkında mıdır?..

Sizin yalnızca şahsi görüşünüze dayanarak verdiğiniz fetvalarla yüzlerce, binlerce, hatta belki milyonlarca insan amel ediyor. Belki birilerinin hakkını yiyor, belki inanması gereken şeyleri inkâr, inkâr etmesi gereken şeylere de iman ediyor; yahut usulüne uygun olmayan şekilde ibadet ediyor ve son nefesini bu şekilde verecek. Ve siz sadece kendi hesabınızı değil, o insanların hesabını da vermek durumunda kalacağınıza dair içinizde en küçük bir endişe duymadan, size uzatılan her mikrofonu şöhretinize şöhret katmanın fırsatı olarak göreceksiniz!!!
Ekleme Tarihi: 22.05.2007 - 13:43
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1290 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.23799 saniyede açıldı