0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » İLAHİ & EZGİ SÖZLERİ » Ahde Vefa

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
firefly su an offline firefly  
Ahde Vefa

56 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.06.2005
En Son On: 13.03.2012 - 08:34
Cinsiyeti: Erkek 
Ahde vefa: Söz vermek verdiği sözde durmak, yaptığı her işte sadık kalmaktır. Özünde ve sözünde bir olmaktır. İnsanoğlunu insan yapan en önemli karakter belki ahde vefadır.

Unuttuğumuz ya da unutturulduğumuz bir güzel haslettir vefa… Günümüzde çok az rastladığımız bir özellik vefa… Toplumu toplum, cemaati cemaat ve hatta insanı insan yapan bir güzelliktir vefa…

Ahde vefa belki de Kur’an-ı Kerim’in ve Resulullah’ın üzerinde en çok durduğu konulardan biridir. Acaba vefa nedir? Bir arkadaşımıza verdiğimiz bir sözde durmak yada onu tutmak mı? Yoksa kendimize, ailemize ve içinde yaşadığımız topluma karşı sosyal ödevlerimizi yerine getirmek mi?

Elbette, bunların hepsi ahde vefa dediğimiz o hasletin tarifi içindedir; ancak gerçek ahde vefa nedir?

İnsanoğlunun en eski ve hatta yaratılışından da önce verdiği bir söz, bir ahit, bir misak vardı: “Evet sen bizim rabbimizsin” Bizler rab olarak seni biliriz, sana iman ederek ve ancak sana kulluk ederiz…

Evet, insan, ilk ahdini ve ilk andını böyle ikrar etmişti rabbine. Bütün peygamberler ümmetlerine verdikleri bu sözü hatırlatmış, onlara gerçek, doğru ve sağlam yolun ne olduğu göstermişti. Kimisi iman etmiş kimisi de etmemişti…

Ve zaman geldi, gün gelid, insanlar bu sözünü hatırlamaz yada hatırlamak istemez oldu. Allah (c.c) verilen bu sözü son bir kez daha hatırlattı ilahi vahyiyle:

“Kıyamet günüde, biz bunlardan habersizdik demeyesiniz diye rabbin âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı. Onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin rabbiniz değil miyim? (Onlar da) Evet buna şahid olduk (sen bizim rabbimizsin), dediler.” A‘râf 7/172.

Vefa bir uğurda her şeye katlanmak, onun meşakkatlerini sineye çekmek, Hasan-ı Basrî’nin tabiriyle acıyı yudum yudum hazmetmektir bazen de… Niceleri vardır ki o vefa sayesinde amaçalarına ulaşmış, isimlerini tarihin altın sayfalarına yazdırmışlardır.

Vefaya bir de Akabe tepelerinden baksak! Elestü birabbiküm’den sonraki en büyük misakı görürüz belki de? Söyle söz vermişlerdi Yesrib halkı mükerrem Nebî’ye:
Ubâde b. es-Sâmit anlatır: Akabe biatında bulunanlar Resulullah’a (s.a.v) şu şekilde biat etmişlerdi:

"Refahta olduğu kadar sıkıntıda, sevinçte olduğu kadar üzüntüde de onu (s.a.v) destekleyecek ve her konuda emirlerine itaat edeceğimize, Resûlullah'ı kendi nefislerimizden aziz tutup, durum ne olursa olsun ona muhalefet etmeyeceğimize, Allah yolunda hiç bir kınayıcının kınamasından korkmayacağımıza, Allah'a asla şirk koşmayacağımıza, hırsızlık ve zina yapmayacağımıza, çocuklarımızı öldürmeyeceğimize, kendiliğimizden uyduracağımız yalan ve dolanlarla hiç kimseye iftirada bulunmayacağımıza, hiç bir hayırlı işte Resûlullah'a muhalefet etmeyeceğimize dair bey'at ettik.”

Böylelikle onlar Yesrib’in ilk müslümanları oldular ve tabi ahirette de ilk safta olacaklar. Doğal olarak bu mükafat, sözünde durmanın, ahde vefa göstermenin, Resûlullah’a ve onun getirdiği dine sımsıkı bağlanmanın semeresiydi…

Resûlullah (s.a.v) insanlığın en büyük vefa timsali idi. Peygamberimiz (s.a.v) verdiği sözde duran, yaptığı antlaşmaya bağlı kalan en büyük insandı. O, bu hususta dostunu da, düşmanını da ayırt etmemişti. Dostuna verdiği bir sözde durup, onu yerine getirdiği gibi, düşmanıyla yaptığı antlaşmaya da sadık kalmış, her ne pahasına olursa olsun bunda bir aykırılık göstermemiştir.

Vefa, sevgi ve muhabbette devamlılık demektir. Vefa, ihtiyaç içinde olana yardım etmektir. Müslüman vefakâr olur. Vefa, dostlukta, bağlılıkta sebat etmektir. Vefa kimi zaman da hakkına geçtiğin birine, “Arkadaşım bana hakkını helal et” diyebilme erdemini gösterebilmektir. İmam Azam’ın babası misali, ısırılmış elmanın sahibini aramaktır.
Vefa kimi zaman Mevlâna’nın çağrısıdır:

Gel, Yine Gel! Ne olursan ol, Yine Gel!

Evet, vefa kimi zaman da dostun, gerçek dostun çağrısına icabet edebilmektir. Olur, beşerdir şaşar; düz yolda taşa takılır düşer; onun huzurunda verilmiş bir söz bozulabilir, ama asla geri dönüşü yok değildir.

Hadi o zaman vefamızı tazelemeye, “Ya rabbi ben pişmanım, bütün yapmış olduğum günahlar, keşke yapmasaydım. İnşallah bir daha yapmayacağım. Ben kabul ettim…..” sözlerini terennüm etmeye….
Ekleme Tarihi: 24.08.2006 - 13:04
Bu mesajı bildir   firefly üyenin diğer mesajları firefly`in Profili firefly Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1195 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
zec (53), yesil07 (39), volkansav52 (40), bebecik1974 (50), mcamlica (38), serdar414 (47), musoylemez (56), KalpYapalim (32), gurbat (62), yasen (47), yilmaz (63), kenzularsh (40), srknsrt (51), puma (54), mazpolat (67), pskofb (38), akaasa (49), oguzy (74), arkadasim (51), Mecnun2000 (55), sarenge (44), SarCopTeS (43), halil40 (36), belan08 (47), halil_10 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57328 saniyede açıldı