![0](images/blank.gif) |
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
|
151 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 01.02.2006
|
En Son On: 31.12.2007 - 12:24
|
Cinsiyeti: Bayan
|
|
sa hocam bi sorum olacakti belki sacma gelebilir fakat kafama takilan bir mevzu oldu ve bu konu ruh larla ilgili.acaba kurani kerimde ayetler vesilesi ile vayahutta hadisi seriflerLE ruh ile ilgili aciklamalar varmidir.mesela ruh nasil birseydir,herkezin ruhu kendinemi benzer,büyükmüdür,kücükmüdür,gibi sorularin cevabi varmi?
SIMDIDEN ALLAH RAZI OLSUN
dua ile..
|
Ekleme Tarihi: 28.02.2006 - 23:12 |
|
|
|
2338 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 19.09.2003
|
En Son On: 03.08.2006 - 01:19
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Vealeykum selam kardeşim
Ruh insanoğlunun en çok merak ettiği mevzuulardan biridir. Bazen saçmada olsa kafamızı kurcalayan bu konu hakkında size bir ayeti kerimeler yazacağım..
Ve tefekkürünü siz yapın..
İSRÂ (85) ''Ve sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: ''Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.''
NÂZİ'ÂT (1) ''Andolsun (kâfirlerin ruhlarını) şiddetle çekip çıkaranlara,
NÂZİ'ÂT (2) ''Andolsun (mü'minlerin ruhlarını) kolaylıkla alanlara,...''
Ruh için aşağıdaki tanımlar yapılır:
''Can. Canlılık. Nefes. Cebrail (as.)...''
''Bir kanun-u zîvücud-u haricî.'' (Hariçte müstakil bir varlığı bulunan bir kanun.) Sözler
''Emir âleminden olup, beden ülkesini idare etmesi için kendisine müstakil bir varlık verilen bir kanun. Bedenden ayrılınca da varlığını devam ettirebilen lâtif bir cisim.''
Bazı insanlar Peygamber Efendimize ruhu sordular. Cevap vermeyip, vahyi bekledi. Gelen ayet gayet netti: ''O, rabbimin emrindendir, de.'' Ruhun varlığı tasdik ediliyor, fakat mahiyeti açıklanmıyordu. Çünkü, muhatapların söyleneni anlamasına imkân yoktu. Akıl, ''emir aleminden'' olan bir varlığı kavrayacak kapasitede değildi.
''emir alemi'' ölçüden, tartıdan, şekilden, renkten uzak varlıkların dünyasıdır. Maddeler için söylenen uzun, kısa, mavi, sarı, yuvarlak, düz, ağır, hafif gibi kelimelerin o alemde karşılığı yoktur. Ölçülere mahkum akıllar, ölçülemeyeni nasıl anlasın?
Hadiste ''Kendini bilen rabbini bilir.'' buyuruluyor. Bir büyük mütefekkirimiz de, ''ey kendini insan bilen insan! Kendini oku...'' Diyor. Şu halde, insanın kendini tanımaya çalışması şart. Kendimizden giderek Ona ulaşacağız!
Ruh ile beden arasındaki ilgi, bir bakıma, sesle mânâ arasındaki ilgiye benzer. Ses mânânın bedeni, mânâ sesin ruhudur. Bu ruh o bedenin ne sağındadır, ne solunda, ne içindedir, ne dışında... Mânâ, hayatiyetini devam ettirmek için sese muhtaç değildir. O, hâfızada sessizce durur, dimağda gürültüsüz meydana gelir, kalpte kelimesiz bulunur. Ancak, görünmek ve bilinmek istedi mi, işte o zaman, sese görev düşer. Ses, muhatabın kulağına varınca ömrünü tamamlar. Mânâ ise ondan sonra da varlığını sürdürür.
Mânâ sesten önce de vardı, sesle birlikte göründü, sesten sonra da varlığını devam ettirmede. Ruh Allahın kanunu, beden Onun mahlûku. Bu bedeni, o kanunla tanzim ve idare ediyor. Allahın mahlûkata benzemekten münezzeh olduğundan gaflet etmemek şartıyla, insan kendi ruhunda, birçok rabbanî hakikatlere işaretler bulabilir. Bu işaretleri hakikate tatbik ederken, çok dikkatli olmak gerek. İşaretle asıl arasında bir benzerlik kurma gafletine düşülmemeli. Haritadaki bir nokta, bir şehre işaret eder, ama o nokta ile şehir arasında bir benzerlik kurmak cehalettir. Bir yazı, kâtibini gösterir, onun sanatına delil olur; lâkin, kâtibi yazıya benzetmek, yahut yazının özelliklerinde yazarın sıfatlarını aramak mânâsızlıktır. Meseleye bu şuurla nazar ettiğimizde, ruhumuzda bazı hakikatlere işaretler bulabiliriz:
Ruh, beden ülkesinin yegâne sultanıdır; birdir, şeriki yoktur.
Ruh, bedenin hiçbir cüzüne, hiçbir organına benzemez.
Ruhun zâtı, bedenin zâtına benzemediği gibi, sıfatları da bedenin sıfatlarına benzemez.
Ruhun bir meseleyi tefekkür etmesiyle, midenin bir lokmayı yoğurması arasında benzerlik düşünülemez.
Ruh doğmaz, doğurmaz, bedende mekân tutmaz. Bunlar hep bedenin, maddenin özellikleridir.
Ruhu mahiyetiyle kavramak mümkün değildir. Onun zâtı hakkında ne düşünülse, ona şirk koşulmuş olur.
Bir bedende iki ruh bulunsa, beden fesada gider...
Bedenin eliyle ne alınırsa alınsın, şükür daima ruha yapılmalıdır.
Ruhun bedendeki icraatı, Güneşin gezegenlerini döndürmesi gibi, dokunmaksızın, temassız yapılır.
Bir hücreyi idare etmekle, bütün hücreleri idare etmek arasında, ruh için bir fark düşünülemez; birincisi ona daha hafif, ikincisi daha zor değildir...
Bir başka açıdan:
Bedeni kafese, ruhu ise kuşa benzetirler. Bu güzel teşbihten alacağımız çok dersler var.
Bunlardan birkaçı:
Beden ruh içindir, ruh beden için değil.
Kafesin boyanmasıyla kuş güzelleşmez. Beden sıhhati de ruhun olgunluğuna delil olamaz.
Kafesi büyütmekle kuşu geliştirmiş olamazsınız. Onun büyüme yolu daha başkadır.
Kuş, kafesten dışarıyı seyreder, ama gören kafes değildir.
''Göz bir hassedir ki; ruh, bu âlemi o pencere ile seyreder.'' (Sözler)
Selam ve dua ile
Bu mesaj 1 kez ve en son DiLSuZ tarafından 28.02.2006 - 23:27 tarihinde değiştirilmiştir.
|
Ekleme Tarihi: 28.02.2006 - 23:24 |
|
|
|
![Hayırlı ömürler dileriz.](images/birthday.gif) |
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
evdireseli (50), enesfurkan (42), aspava (57), ca1_67 (43), süde (51), blumen (43), AkasyaDaphneAce.. (41), semsur (55), turkishboss (34), ayhanay (54), mine kaçar (50), sudeme (46), mustafabel (39), elif_eylül (34), yasin_okcu (45), muberra1 (52), harallo1 (42), zorlu Huseyin (67), isot55 (42), piramit_ramses (39), sert selcuk (35), kimyaciyim_22 (41), bogner (48), ahreybey (54), hakan23 (42), ebru_2680 (45), hacimurat (53), esra33 (54), War_Child (48), breveheat (49), Furkan28 (49), neyzen (40), affeyle rabbim (43), Limonyak (50), xxxeczxxx (43), takvimde (58), anlam (51), spaceman (49), MiRaC_Tr (44), orange_rose (37), the_huseyn (42), mercan54 (48), beyazguel50 (39), mecnun-u muhamm.. (49), fatos16 (36), harisun (49), herneligenc (45) |
|
|
|
![0](images/blank.gif) |
|
|