0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » YILBASI VE MÜSLÜMANLAR

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 7 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
NiLüFeR su an offline NiLüFeR  
YILBASI VE MÜSLÜMANLAR

71 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.05.2005
En Son On: 17.11.2008 - 22:02
Cinsiyeti: Bayan 
YILBASI VE MÜSLÜMANLAR


Yilbasinin ne oldugunu biliyormusunuz?

Yilbasi kutlamakla ne kazaniyoruz, ne kaybediyoruz?

Ülkemizde kutlanan bu yilbasi acaba Islami Yilbasi mi?

Bu sorulara elbette herkes bir cevap verecektir. Sizden ricamiz bu bilgilerinizle asagidaki arastirmayi karsilastirmak olacaktir. Tercih << BEN MÜSLÜMANIM >> diyen sizlerin...


Yilbasi nedir?




Hz. Isa´nin dogumundan yaklasik 350 yil sonra ROMA´da ortaya cikti. Bu dönemde Roma Imparatorlugunun her yerinde günese tapiliyordu. Roma imparatorlugun Günesperestlik ilk Hristiyanligi birlestirerek Günes Tanrisinin dogum günü olan 25 Araligi Hz. Isa´nin dogum günü olarak kabul edildi.



Neden 25 aralik?


24 Araliga kadar Günes biraz daha erken batip senenin en kisa günleri yasaniyor. Batida Günese tapanlar tanrilari olan günes hergün biraz daha erken kendilerini terkedince buna üzülüyorlardi. 25 Aralikta günler tekrar uzamaya baslayinca tanrilari kendieriyle kalmaya razi olmus ve yeniden dogmus anlamina geldiginden mutluluklarini dans, cosku, icki, isiklandirma, agaclarla yesillendirme, hindi kesme gibi eglencelerle kutlarlardi. Iste 25 Aralik -1 Ocak arasi bu sebeple eglence günleri ve tatil olarak kabul edilmistir. Hristiyanlar bu günlerede Domuz basi, Kaz kizartmasi ve Hindi yemeyi gelenek haline getirmislerdir.

TEK ALLAHA INANAN MÜSLÜMANLAR! Temeli putperestlige ve bozulmus Hristiyanliga dayanan yilbasi adetini yerine getirirken yukaridaki bilgileri ve Peygamberimizin asagidaki sözlerini karsilastirarak yerinizi tesbit ediniz.

"KIM (YASANTISIYLA) BiR TOPLUMA BENZERSE O TOPLUMDAN OLUR"


Dostumuz kim?




"Ey iman edenler, Benim de düsmanim, sizinde düsmaniniz olanlari dost edinmeyin, Onlar size gelen gercegi inkar etmisken, onlara sevgi gösteriyorsunuz..." (Mümtehine Suresi : 1. Ayet)

"Ey iman edenler, Yahudileri ve Hiristiyanlari dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. Icinizden onlari dost tutanlar onlardandir. Süphesiz zalimler topluluguna Allah yol göstermez..." (Maide Suresi : 55. Ayet)

"KISI SEVDIGI ILE (Dünya ve Ahirette) BERABER OLACAKTIR..." Hadis-i Serif


Kardesler:

Haksizligin, adaletsizligin ve zulmün kol gerdigi bir dünyada yasiyoruz. Sirf müslüman oldugu icin

BOSNA-HERSE'te insanlar öldürülüyor. Yilbasi adetinin sahibi Hiristiyanlar Bosnali cocuklari diri diri keserek köfte yapip annelerine yediriyorlar, Derilerini yüzüyorlar. Müslümanlarin kafalarini patlatarak beyinlerine köpeklerine yediriyorlar. Diri diri cocuklarin gözlerini oyuyorlar. Cocuklarin ve Kadinlarin namuslarini kirletiyorlar. Bebeklerin parmaklarini keserek kendilerine kolye yapiyorlar. Kadinlari birbirine baglayarak yakiyorlar. Camileri yikiyorlar. (Iste özendiginiz Bati'nin sizin icin düsündükleri.) Diger taraftan Azerbaycan'da, Filistin'de, Cezayir'de ve diger ülkelerdeki müslümalar Birlesmis Milletler denilen Hristiyan toplulugunun gözetiminde vahsice katlediliyor. Her taraf kan kokuyor.

Bütün bunlar olurken TÜRKIYE'LI MÜSLÜMAN kimin Yilbasini kutlayacak ve ne icin eglenecek? Bicakla dogranan cocuklar icin mi? Yoksa namusu cignenen müslüman kiz kardesi icin mi? Kendinize sorun? NE ICIN KUTLAYACAGIZ YILBASINI?



Onlar bize uyuyormu?


Neden hep biz onlara uyacagiz? Onlar bizim dini veya Milli bayramlarimizi, yahut diger mübarek gün ve gecelerimizi biliyor ve kutluyorlar mi? Bizim Hicri Yilbasimiz olan Peygamberimizin Mekke'den Medine'ye hicret gününü Yilbasi olarak kutluyorlar mi? Su anda Su anda Mübarek üc aylardan RECEB ayina girdigimizi ve bu günlerde yapilan iyiliklerin karsiliginin kat kat olacagi gibi günahinda katlanacagini biliyormusnuz?

Gelin bu gece Allah'i gazaplandirmayalim. Müslümanlrin kesildigi bir gecede siz de Yibasi eglencesi yaparken, piyango biletinden medet beklerken aniden bir deprem olsa, bu halinle Allah'a ne cevap vereceksin?

LÜTFEN bugün TELEVIZYONLARINIZI ACMAYINIZ. Allah'a savas acanlari protesto ediniz. tercihiniz Cehennem degil Cennet olsun. Illa da eglenirim diyorsaniz, önce bu yaziyi (yilbasi gecesinde) okuyun. Bosna'li müslümalari ve ÖLÜMÜ de düsünerek inanciniza göre karar veriniz.

ALLAH AZABI COK CETINDIR. RAHMETI DE COK GENISTIR.

Alinti
Ekleme Tarihi: 25.11.2005 - 18:46
Bu mesajı bildir   NiLüFeR üyenin diğer mesajları NiLüFeR`in Profili NiLüFeR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
yılbaşını müslümanlaştırabiliriz..denilen ve yazılanlara farklı olarak...

2687 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
Cinsiyeti: ----- 
evvela buradaki yazılardan sonra yazacagım..çünkü zamanı var daha....
Ekleme Tarihi: 25.11.2005 - 19:03
Bu mesajı bildir   NurBahcesi üyenin diğer mesajları NurBahcesi`in Profili NurBahcesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kul1985 su an offline kul1985  
Yilbasi ama kimin

1 Mesaj

Kayıt Tarihi: 21.12.2005
En Son On: 25.02.2006 - 11:10
Cinsiyeti: ----- 
"Sen Hristiyanmisin" diye sorsan darilir.
Yilbasinda hindi,kaz yemesine bayilir
Çam deviren hindici, nasil mü'min sayilir...
Bilmiyoruz çogumuz ne edip yapiyoruz
"Bati, Bati" diyerek eyvah hep batiyoruz!!

Yaklasinca her sene, öz yurdumda yilbasi (?)
Yapilir milletime Frenkce türlü asi
Buna aglar agaci,hem topragi, hem tasi
Müslüman'iz (!) onlarla , Noel de yapiyoruz
"Bati, Bati " diyerek, eyvah! Hep batiyoruz...
(BEYAN dergisi Ocak 2004 sayisindan alintidir)

M.Akif in daha önceden dedigi gibi

Fransiz'in nesi var? Fuhsu bir de ilhadi;
Kapisti bunlari "yirminci asrin evladi"!
Ya Alman'1n nesi var zevki oksayan?Birasi
Unuttu ayrani, ma'tuha (bunaga) döndü kahrolasi...

ve simdi de yilbasi.. Rabbim bizlere ve Müslüman'im diyip böyle yapanlara ISLAM ve MUSLUMANLIK SUURU NASIP ETSIN: VE bizleri belayla daha önceki ümmetleri imtihan ettigi gibi bizi imtihan etmesin. Rabbim sonumuzu hayir eylesin.
Ekleme Tarihi: 30.12.2005 - 12:21
Bu mesajı bildir   kul1985 üyenin diğer mesajları kul1985`in Profili zum Anfang der Seite
erkam su an offline erkam  
YILBAŞI

7 Mesaj

Kayıt Tarihi: 21.12.2005
En Son On: 03.02.2007 - 10:50
Cinsiyeti: Erkek 
YILBAŞI



Biz Allah 'ın (Celle cellêlühü) "Habibim! Sen olmasan alemleri yaratmazdım." Dediği , düşmanlarının bile Muhammed-ül Emîn lakabıyla çağırdığı , eziyet eden düşmanlarına beddua yerine hidayetlerine dua eden, insanlığın saadeti için gayret sarf eden bir peygamberin ümmetiyiz. Tarihin altın sayfalarını dolduran, insanlığı cehalet ve sapıklık karanlığından kurtarmak, yer yüzüne imanı, iffet ve namusu yaymak için şehitliği insan için tasavvur edilebilecek en üstün gaye bilen bir neslin torunlarıyız. Hiç şüphesiz onlar da bizim gibi canını, malını, evladını seven insanlardı. Fakat Allah ve resulünün sevgisi uğrunda her şeylerini feda etmişlerdi.



Şimdi onların çocukları olan biz, büyük bir imtihanın arifesindeyiz: Yılbaşı gecesi! Çoktan hindilerle, Noel babalarla Hıristiyanlar gibi hazırlıklar başlamıştır. Kim bilir, Allah Kur'an-ı Kerîm &#8217;de haram kıldığı halde ne kadar içki içilecek, ne kadar zina, fuhuş, yaralama, öldürme hadisesi olacak! Hıristiyanlar bu geceyi güya Hazreti İsa'nın aleyhisselam doğum gecesi olarak kutlar. Bir peygamberin doğum gecesini içki, dans, kumar, zina gibi şeylerle kutlamak Allah'ın indirmiş olduğu hangi kitaba uyar?



Yeni yıl böyle mi kutlanır? Gelecek yıl içindeki memleket selâmeti ve bol bereketi bu haramlarda mı arıyoruz? Gelecek sene içinde bunları mı yapmayı taahhüt ediyoruz? Kostantiniyye (İstanbul) elbette feth olunacaktır Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan ve o fetih ordusu ne güzel ordudur! buyuran büyük kumandan Muhammet aleyhisselamın bu müjdesinin aşkı ile ecdadımız şu toprakları kanları ile almış vatan haline getirdikten sonra evlatlarına teslim etmişler. Tâ ki bu ülkenin tepelerinde ezan ve Kur'an sesi çınlasın!



Şimdi biz sanki onların düşmanları ile birleşip de ruhlarına ezan nağmeleri ve fatiha yerine sarhoş naraları mı gönderiyoruz? Bastığımız toprakların altında kefensiz yatan ak saçlı ninelerimiz, şehit dedelerimizin tepesi üzerinde sarhoş kusmuklarının dökülmesine, rakı kokularının yayılmasına nasıl razı olabiliyoruz? Kendi dinimiz, Peygamberimiz, örf ve âdetlerimizde ne kusur görüyor da onları bırakıyor ve Hıristiyanlığın bile kabul etmediği adetleri &#8211; hem de en sefil bir şekilde - tatbike çalışıyoruz? Maalesef çoluk çocuğumuzu da alıştırdık. Yılbaşında onlara hindi götürmez, Noel baba ve hediye almazsak bize gücenirler. Halbuki kendi dinimizin mübarek günleri, kandil geceleri gelir geçer de haberimiz bile olmaz.



Gerçek Müslüman&#8217;dan daha doğru ve nezih kimse olamaz. Yabancıların tesiri altında kalmamalı, kimsenin kınamasından korkmamalıyız. Etrafımızı saran ve gaflet içinde yüzen insan kalabalığının vurdum duymazlığı bize tesir etmemeli. Nefis ve şeytanları peşinde yürüyen kitleler bize örnek olamaz. Allah Teâla buyuruyor ki: Eğer yer yüzündeki insanların çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. En'am116



Sırf Müslüman oldukları için Afganistan&#8217;da, Filistin&#8217;de, Çeçenistan&#8217;da, Bosna'da insanlar öldürüldü ve sen yılbaşını kutlarken orada Müslümanlar öldürülmeye devam ediyor. Yılbaşı adetinin sahibi Hıristiyanlar Bosnalı çocukları diri diri keserek annelerine yedirdiler, çocukların ve kadınların namuslarını kirlettiler. Ve daha nice vicdanın kabul etmediği işkenceler halen Afganistan&#8217;da, Filistin&#8217;de, Çeçenistan&#8217;da zulümlerine ve katliamlarına dünyanın gözü önünde devam ediyorlar. Ve bütün bu insanlar Birleşmiş Milletler denilen Hıristiyan topluluğunun gözetiminde vahşice katlediliyor. HER TARAF KAN KOKUYOR bütün bunlar olurken MÜSLÜMAN kimin yılbaşını kutlayacak ve nasıl eğlenecek? Eğlenmemekle de vazifemiz bitmiyor tabiki, günümüzde Müslümanların en büyük eksikliklerinden biri birbirlerini ikaz etmemeleri, halbuki Allah c.c. Lokman suresin 17. ayette Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir. buyuruyor, her Müslüman din kardeşini uyarmalıdır.
Ekleme Tarihi: 30.12.2005 - 13:59
Bu mesajı bildir   erkam üyenin diğer mesajları erkam`in Profili erkam Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
erkam su an offline erkam  
YILSONU

7 Mesaj

Kayıt Tarihi: 21.12.2005
En Son On: 03.02.2007 - 10:50
Cinsiyeti: Erkek 
Allahın selamı ve bereketi O nun Resulü olan Muhammed (a.s) a olsun
Ve bütün müslümanlara ve müslüman olmayı bir şeref sayanlara.
Az önceki gönderdiğim yılbaşı başlıklı yazı bana ait değil.Ben arkadaşımın sitesinde alıntı yaptım.
http://www.rayiha.net bu da onun adresi.
Ekleme Tarihi: 30.12.2005 - 14:03
Bu mesajı bildir   erkam üyenin diğer mesajları erkam`in Profili erkam Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
erkam su an offline erkam  
FATİHA SURESİ

7 Mesaj

Kayıt Tarihi: 21.12.2005
En Son On: 03.02.2007 - 10:50
Cinsiyeti: Erkek 
5- (Allah'ım!) Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.

İslâm inanç sisteminin bu temel ilkesi, bu surede ifade edilen daha önceki ilkelerden kaynaklanır. Buna göre, kulluk yalnız Allah'a yöneltilir ve yalnız O'ndan yardım dilenir.

Burada da bir yol ayrımı vardır. Her türlü kölelikten mutlak anlamda kurtuluş ile, mutlak anlamda kullara kul olmak arasındaki yol ayrımı!..

Bu ilke, insanlığın topyekün kurtuluşunun ilanını müjdeler; kuruntulara, çeşitli sosyal sistemlere ve yeryüzü gereklerinin zorlayıcı baskısına bağımlılıktan kurtuluşun ilanını... Sebebine gelince, kulluk yalnız Allah'a yöneltileceğine ve yalnız O'ndan yardım isteneceğine göre insan öncelikle yaşamın zorlayıcı ihtiyaç ve baskılarından, çeşitli ideolojik sistem ve güçlerin boyunduruğundan, asılsız kuruntu ve hurafelerden kendini kurtarmak zorundadır.

BEŞERİ GÜÇLERE KARŞI MÜSLÜMANIN TUTUMU

Burada, müslümanın beşeri ve tabii güçler karşısındaki tutumunun ne olacağına kısaca değinelim:

Beşeri güçler müslümana göre ikiye ayrılır: Bunlardan biri Allah'a inanan , Allah'ın önerdiği hayat tarzı ile uyum halinde olan hidayete erdirici güçlerdir. İyilik, hakk ve yapıcılık yolunda bu tür güçlerle uyumlu olmak ve işbirliği etmek gerekir. Bu güçlerin diğeri ise Allah'a bağlı olmayan, O'nun önerdiği hayat tarzına uymayan güçlerdir ve bunlarla savaşmak, mücadele etmek ve kendilerine başkaldırmak gerekir.

Bu sapık güçlerin büyük ve saldırgan olması müslümanı asla yıldırmamalıdır. Çünkü bunlar, ana kaynakları olan ilahi güçten bağlarını koparmakla kendilerine gerçek gücü veren damarı kurutmuş olurlar. Bu durum tıpkı ışık saçan bir yıldızdan kopan iri bir kütleye benzer. Bu kütle ne kadar kocaman olursa olsun kısa bir süre sonra sönmeye, soğumaya, yani ışığını ve ısısını kaybetmeye mahkûmdur. Oysa sözkonusu ana yıldızdan kopmayan herhangi bir zerre, enerjisini, ısısını ve ışığını devam ettirir. Nitekim yüce Allah şöyle buyuruyor:

Nice az sayıdaki topluluk, Allah'ın izni ile (kendilerinden) kalabalık bir topluluğu yenmiştir."·(Bakara Suresi, 249)

Az sayıdaki topluluğun kalabalık bir kitleyi yenebilmesi; sayıca zayıf olan grubun ana güç kaynağına bağlı olması, gücünü ve üstünlüğünü aynı kaynaktan alması sayesindedir.

Tabiat güçlerine gelince, müslümanın bunlar karşısındaki tutumu korkuya ve düşmanlığa değil, yakınlığa ve dostluğa dayalı olmalıdır. Çünkü insanî güçler ile tabiî güçlerin her ikisi de yüce Allah'ın dilemesi sonucu varoldukları gibi, bu gücü kullanırken de O'nun iradesine bağlı kalmaları gerekir. Sonuç olarak insan, kendi yeteneklerini tabiatın güçleriyle destekleyerek ve işbirliği yaparak iyi bir koordine sağlamalıdır.

Müslümanın inancı bu konuda kendisine şu görüşü telkin eder: Yüce Allah bu güçlerin tümünü kendisine dost, yardımcı ve işbirlikçi olmak üzere yarattı. O, bu güçlerin dostluğunu kazanabilmek için onları tanımalı, onlarla işbirliği yapmalı ve onlarla uyum içinde her ikisinin de ortak Rabbi olan Allah'a yönelmelidir. Eğer bu güçler bazan kendisine zarar ve rahatsızlık veriyorsa, bunun sebebi, onları incelememiş, tanımamış olması, bağlı oldukları tabii kanunları kavramamış olmasıdır.

Cahiliye karakterli Roma uygarlığının varisleri olan Batılılar, tabiî güçlerden yararlanmayı "tabiatı yenmek, tabiatı dize getirmek" gibi küstah bir deyimle ifade ediyorlar. Bu deyim, Allah ve Allah'ın iradesine boyun eğmiş evrenle arasındaki tüm müsbet ilişkileri koparmış bir cahiliye mantığını açığa vuruyor.

Oysa müslümanın kalbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a bağlı olduğu gibi, ruhu da tüm alemlerin Rabbine boyun eğmiş şu varlık bütünü ile sıkı bir ilişki içindedir. Bunun sonucu olarak bu güçlerle kendisi arasında "yenmek, dize getirmek" gibi kırıcı olmayan bir ilişkinin varlığına inanır. O, bu güçlerin tümünün yaratıcısının Allah olduğuna inanır. Allah bütün bu güçleri bir tek temel ilke uyarınca yarattı ve bu temel ilkeye göre kendileri için belirlenen hedeflere ulaşmak üzere birbirleri ile işbirliği yapmalarını murad etti. Bununla O, bu güçleri daha baştan insanın yararına sundu; insana bu güçlerin sırlarını keşfetme ve kanunlarını öğrenme imkânını bağışladı. Buna göre insan, bu güçlerden yarar sağlama başarısına erdirildiği her aşamada Allah'a şükretmelidir. Çünkü bu tabii güçleri onun yararına sunan Allah'dır; yoksa o bu güçleri yenmiş; dize getirmiş değildir. Nitekim yüce Allah bu konuda şöyle buyuruyor:

"O yeryüzündeki varlıkların tümünü yararınıza sundu." (Casiye Suresi, 8)

Buna göre, tabiî güçlere karşı müslümanın duygu dünyasına kuruntuların egemen olması, onlarla kendi arasına düşmanlık ve korkuların girmesi sözkonusu değildir. O sırf Allah'a inanır, sırf O'na kulluk eder ve yalnız O'ndan yardım diler. Sözkonusu güçler ise Rabbinin yaratıklarının bir bölümüdür. o bu güçler hakkında araştırma yapar, onlarla yakınlık kurar, onların sırlarını öğrenmeye, açığa çıkarmaya çalışır. Bunun karşılığında bu güçler de yardımlarını kendisine cömertçe sunarak sırlarını ona açıklayıverirler. Peygamber efendimizin Uhud dağına bakarken söylediği söz bu açıdan ne kadar çarpıcıdır!

"Şu dağ öyle bir dağdır ki, hem o bizi sever ve hem de biz onu severiz."

Hz. Peygamber'in tabiata yönelik sevgisini, yakınlığını ve uyumlu yaklaşımını bu sözünden net olarak anlayabiliriz.

İslâm düşünce sisteminin bu temel ilkeleri belirlendikten, kulluğun ve yardım istemenin yalnızca Allah'a dönük olması gerektiği vurgulandıktan sonra surenin özüne ve karakterine uygun geniş kapsamlı dua cümleleri ve bu temel ilkelerin uygulamaya konmasına geliyor sıra:



O
O
Ekleme Tarihi: 30.12.2005 - 14:05
Bu mesajı bildir   erkam üyenin diğer mesajları erkam`in Profili erkam Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  

2687 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
Cinsiyeti: ----- 
Yılbaşı münasebetiyle Hindi alıp satma, tebrikleşme, tebrik satma, yılbaşı programları için sipariş edilen davetiye, kart, poset vb. imal etme caiz midir?

Bu meseleyi iyi kavrayabilmek için önce şu ayet ve hadisleri gözönüne getirmek gerekir 1. "Iyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup sakının..." (K. Mâide (5) 2. )

2. "Zulum yapanlara en ufak meyil göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. sizin Allah'tan başka velileriniz de yoktur sonra yardım da göremezsiniz. (K.Hûd (ll) 113.)

3. "O (Allah) size Kitapta : " Allah'ın ayetlerine küfredildiğini ve onlarla alay, edildiğini isittiğinizde, onlar bir başka söze geçip dalıncaya dek onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah münafıkların da, kâfirlerin de tümünü cehennemde toplayacaktır". (K. Nisâ (4) 140. ) Buraya kadar olanlar ayet mealleridir. Konuyu başkalarına benzeme noktasından ele alan sayılamayacak kadar hadis-i şerifler vardır. Bunlardan birinin mealini vermekle yetinebiliriz :

4. "Kim herhangi bir gruba benzeşirse o da onlardandır ".(Ebu Davûd, Libas 4; Müsned N/50.) Özellikle bu hadis-i şerif çok önemli psiko-sosyal gerçeklere işaret eder. Şekli benzeşmenin sonuçta itikadı benzeşmeye götüreceğini anlatır: Ibn Haldun da konuyla ilgili olarak önemli tarihi gerçeklere parmak başar. Maglupların galipleri taklid etme psikolojisi yaşadıklarını anlatır. (Ibn Haldun, Mukaddime (trc.) I/374-75.) Sonuç şudur: Insan ancak sevdığını, takdir ettiğini ve büyük gördüğünü taklit eder. Şekli taklit itikadi taklide götürür. Bu ilmi gerçege de dikkat çektikten sonra genel bir fıkhî kaideyi hatırlatıp, mesele hakkında alimlerimizin istinbatlarını (bir kısmını verdiğimiz naslardan çıkardıkları hükümleri) nakledeceğiz. Ittifakla kabul edilen bu fıkhı kaide şudur: "Müslümanın, bir başka dinin şiarı (alameti farikasi) olan bir fiili kendi ihtiyarı ile yapması küfürdür" Nevruz ve yılbaşı kutlamaları alimlerimizce başka dinlerin ve inanç sistemlerinin şiarları olarak görülmüş ve bu konudaki hüküm ona göre verilmiştir. Görebildiğimiz kadarıyla, Buhara bölgesi alimlerimizden Baytekin et-Türkmeni bu tür konularda en geniş bilgiler veren alimlerimizden biridir. Buna benzer meseleleri müstakil bir kitapla anlatmış ve sözünü ettiğimiz konu üzerinde özellikle ve sayfalarca durmuştur. "Bazı Hanefi alimleri demişlerdir ki, adı geçen bütün bu (başka inançların gereğiolan bayram ve kutlamalara) katılan ve bundan tevbe etmeyen onlar gibi kâfirdir. Imam Malık'in arkadaşlarından biri de demiştir ki, Nevrûz Günü ( o günü ta'zim için) bir karpuz kesen sanki domuz kesmiş gibidir. Dolayısı ile müslüman, böyleleriyle oturması, kesmede ve pişirmede onlara yardımcı olması ile günahkâr olmuş olur". (Türkmanî, Kitabu'l-üma fil-havâdisi vel-bida' I/293-94.) Meselenin hem hukuki hem de itikadı yönü bulunduğu için fıkıh kitaplarımızın "mürtedle ilgili hükümler", ya da "Küfür sözler" yer alırve özet olarak şunlar söylenir : "Mecusilerin Nevruz (yeni gün, yeni yıl, yılbaşı) kutlamalarına katılmakla da kâfir olur. Çünkü bunda onların o gün yaptıkları şeylere muvafakat anlamı vardır. Daha önce satın almamakta olduğu bir şeyi Nevruz'da, o günü tâzim için -yeme içme için değil- satın alması, keza yine o günü kutlayan şirk ehline Nevrûz Günü, velev bir yumurta olsun, bir şey hediye etmesi de aynıdır" (Hindiyye N/276-77.) "Nevruz'da (yılbaşı gününde) bir müslüman diğerine bir şey hediye etse, ama bununla da o günü tazımi (kutlamayı) düşünmüş olmasa, fakat bir takım insanların o güne mahsus böyle bir uygulaması bulunmuş olsa bunu yapan kâfir olmaz, ancak o günlerde yapmaması, daha önce veya daha sonra yapması gerekir. Ta ki onlara benzemiş olmasın. Ibadette muvafakat, yani, onlara has ibadet saatleri olan üç vakitte namaz kılmak haram olursa, ibadet olmayanları bir düşünün!? Imam Ebu Hafs demiştir ki, "Bir adam Rabbine elli yıl ibadet etse, sonra nevrûz (yılbaşı) geldiğinde, o günü kutlamak için şirk yapanlardan birine bir hediye gönderse kâfir olur". (Bezzâziye VI/333; Abdullah b. Muhammed es-Sîbî., el-Abdevî, ed-Delilül-kavim, ales-siratil-müstakîm 143. ) Imam Rabbanî de benzer şeyleri kendi zamanındaki Hindistanli müslüman kadınların yaptıklarını, başka inançlarda olanlar gibi belli günlerde, o günlere has hediyelerle hediyeleştiklerini anlatır ve bütün bunların şirk ve Islam dinini inkâr demek olduğunu söyledikten sonra şu mealdeki ayeti zikr eder (Imam Rabbanî, Mektûbat NI/55 (Mek. 4l))"Onların çoğu şirk koşmaksızın Allah'a iman etmezler ".(K. Yusuf (12) 106.) Bu A1lah'a inandığını söyleyenlerin de şirk koşuyor olabileceklerini, ya da şirk koşanların da Allah'a inandıklarını söyleyebileceklerini anlatır.

Hülâsa :

1. Yılbaşı gibi başka inançların şiari olan günlere, o güne tazîm ve kutlama maksadıyla katılmak, aynı maksatla o günlerde tebrikleşmek ve hediyeleşmek, yine aynı maksatla hindi vb. almak, yemek, ziyafet çekmek, aynı maksatla bu tür kutlamalara katılmak küfürdür. Bunu yapmış ve tevbe etmemiş bir insanın imanından, nikahından, ibadetlerinin boşa gitmesinden korkulur.

2. Böyle zamanlarda, böyle zamanlara has hindi vb. şeyleri sırf gıdalanmak için almak, PTT'nin ucuz hizmetinden yararlanmak için tebrikleşmek küfûr değilse de, onlara (isteyerek şirk yapanlara) benzeme ve onların uygulamalarını yaygınlaştırma ve meşru gösterme anlamı taşıdığından tehlikeli ve mahzurludur. müslümanların, hangi maksatla olursa olsun, o günlere mahsus birşey yapmamaları gerekir.

3. Hindi gibi sırf o günlere mahsus şeyleri, o günlerde satmak, fasıklara "günahta yardım" anlamı taşıdığından, haram ya da tahrimen mekruhtur. Ancak alacağı para haram değildir. Haram ve günah olan o işi yapmasıdır. Bu hindilerin besmele ile kesilmiş olması halinde böyledir. Besmele ile kesilmemişse "meyte" olacaklarından satılmaları hiç bir surette caiz olmaz.

4. Yılbaşı kutlamaları için matbaa sahiplerinin davetiye, afiş, kart vb. şeyleri basmaları da aynıdır. Yani bunlar sırf yılbaşına özel olarak kullanılacaklarsa yapılıp satılmaları aynı derecede mahzurludur: Eşantiyon eşya için de aynı şey söylenir

İslam Fıkıh Ansiklopedisi

Ekleme Tarihi: 05.07.2006 - 09:48
Bu mesajı bildir   NurBahcesi üyenin diğer mesajları NurBahcesi`in Profili NurBahcesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1024 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
Lübe (48), umut_cml (39), egskasap (43), batincan (44), beniadem (55), karatasx66 (34), Melody of ISLAM (38), avicenna13 (46), vuslat32 (51), micingirt (60), kadir zafer gül (42), sybusram (46), scaler (37), isaltan (41), gonulkusum (38), ebrar-1 (56), Sahih (41), asil_amedli (45), Bastuhan (38), ravza71 (49), hattab20 (51), sade-1 (36), mergun (33), mustafagec&yacu.. (46), mustafacihan200.. (38), yusufi21 (44)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.63173 saniyede açıldı