|
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
|
5 Mesaj
|
|
Kayıt Tarihi: 11.09.2003
|
En Son On: 24.08.2005 - 11:12
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
1892 yılında Adana'da dünyaya geldi. Babası tarihte "Ramazanoğulları" diye bilinen aileden Müctebâ Bey, annesi ise Ümmügülsüm Hanım'dır. Sâmi Efendi'nin büyük ceddi Abdülhâdi Bey'in tesbit ettiği aile şeceresine göre, Ramazanoğulları'nın aslen Türklerin Oğuz boyunun Üçoklar kabilesinden olduğu ve Hz. Hâlid b. Velid (r.a.) nesliyle münasebeti bulunduğu anlaşılmaktadır.
İlk, Orta ve lise tahsilini Adana'da tamamlayan Sami Efendi, yüksek tahsil için İstanbul'a geldi. Darü'l-fünun Mektebi'ne girdi. Hukuk Fakültesi'ni birincilikle bitirdikten sonra askerlik hizmetini yedek subay olarak yine İstanbul'da yaptı.
Zâhir ilimlerini devrin ulemâ ve müderrislerinden tamamlayan Sâmi Efendi için sıra mânevî ilimlere ve batın imârına gelmişti. Fıtrat-ı necibesinin şiddetli meyli sebebiyle tasavvuf yoluna süluk etti.
Devrin meşhur Nakşi tekkesi Gümüşhaneli Dergâhı'nda hir müddet erbaîn ve riyâzatla meşgul olduktan sonra arkadaşı eski Beşiktaş Müftüsü Fuad Efendi'nin babası Rüşdü Efendi'nin delâletiyle Kelamî Dergâhı şeyhi ve Meclis-i meşâyih reisi Erbilli Es'ad Efendi'ye intisâb etti. Kısa zamanda kesb-i kemâlât eyleyip seyr-u sülukunu ikmâlden sonra hilâfetle irşada mezun kılındı. Bir müddet daha mürşidinin yanında kaldı ve bilâhare memleketi Adana'ya irşâda vazifeli olarak gönderildi.
Mahmud Sâmi Efendi, tekkelerin kapatılmasından sonra memleketi Adana'da bir yandan Cami-i Kebir'de vaaz ve hususî sohbetleriyle irşâd hizmetini yürütürken bir yandan da maişetini temin için bir kereste ticarethanesinin muhasebesini tutuyordu. O, babasından ve ailesinden kendisine intikal eden büyük serveti almamış ve "Hiçbir kimse kendi kazancından daha hayırlı bir yiyecek asla yememiştir" hadis-i şerifi gereğince kendi el emeğiyle geçinmeyi tercih etmiştir. Yazları, Adana'nın Namrun ve Kızıldağ Yaylası ile Kayseri'nin Talas'ında geçirirdi. Hac yolunun açıldığı 1946 yılında ilk defa hacca gitti.
1951 yılında İstanbul'a geldi. İki yıl kadar İstanbul'da kaldıktan sonra 1953 yılında hac mevsiminden önce hacca, dönüşte de arkadaşı Konyalı Saraç Mehmed Efendi'yle Şam'a geldi ve oraya yerleşti. Bilâhare ailesi, damadı ile birlikte yanına gitti. Ancak bu Şam hicreti dokuz ay kadar sürdü.
Tekrar İstanbul'a geldi. İstanbul'a bu gelişlerinde önce Bayezid-Laleli'ye, sonra da Erenköyü'ne yerleşti. İstanbul'da bulunduğu yıllarda Adana'daki gibi bir yandan Erenköy Zihnipaşa Camii'ndeki vaazları ve hususi sohbetleriyle irşâd hizmetini yürütürken diğer yandan da Tahtakale'de bir ticarethanenin muhasebesini tedvirle maişetini temin etmekteydi. Onun bu vaaz, irşad ve sohbetlerinden cemiyetin her sınıfından; fakir-zengin, Okumuş-Okumamış, esnaf-işçi, memur-tüccar ve fabrikatör binlerce insan istifade ederek feyz almış, istikamet bulmuş ve böylece etrafında yepyeni blr nesil teşekkül etmiştir.
Talebelerini manevi himaye kanatları altında toplayarak onları cemiyetin her türlü kötü cereyanından korumaya çalışmıştır.
1979 yılında gönlündeki muhabbet-i Resulullah ateşi, onu, Medine'ye hicrete mecbur etti. Çünkü onun son arzusu Peygamber şehrinde Hakk'a varmaktı. Nitekim 1957 yılında yakınları kendilerine Eyüp Sultan'dan kabir yeri almayı teklif ettiklerinde: "Herkesi arzusuna bıraksalar biz, Cennetü'l-Baki'yi arzu ederiz" buyurmuşlardı. Cenab-ı Hak, sevdiği kulunun arzusunu kabul buyurdu. Nitekim İstanbul'da bulunduğu yıllarda mübtelâ olduğu hastalık, orada da yakasını bırakmadı. Fakat en acılı, ağrılı zamanlarında bile o, hiçbir şikâyette bulunmamış, yüzünden tebessümü eksik olmamıştır.
Vefatı 10 Cemaziyelevvel 1404/12 Şubat 1984 Pazar günü vakî olmuş ve Cennetul-Baki'ye defnedilmiştir.
Eserleri :
1. Hazreti İbrahim (AS)
2. Hazreti Yusuf (AS)
3. Yunus ve Hud Sureleri Tefsiri
4. Bedir Gazvesi ve Enfal S.
5. Uhud Gazvesi
6. Tebük Gazvesi
7. Hazreti Ebu Bekir (RA)
8. Hazreti Ömer (RA)
9. Hazreti Osman (RA)
10. Hazreti Ali (RA)
11. Hazreti Halid İbni Velid (RA)
12. Ashab-ı Kiram (RA) (1-2)
13. Musâhabe ( 1-6)
14. Mükerrem İnsan
15. Fatiha Suresi Tefsiri
16. Bakara Suresi Tefsiri
17. Dualar ve Zikirler.
Kaynak: Son Devrin Kutup Yıldızları
|
Ekleme Tarihi: 27.03.2004 - 23:00 |
|
|
aczimendi |
|
|
|
Misafir
|
|
Kayıt Tarihi: 12.01.2025
|
En Son On: 24.08.2005 - 11:12
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Sahih ve güvenilir dini mehaz (kaynak) arayanlar,Işte size eşssiz bir külliyat
Ramazanoglu Mahmud Sami (K.S.) Efendinin kaleme almi$ oldugu kitaplar. Vakit geçirmeden istifade ediniz.
|
Ekleme Tarihi: 28.03.2004 - 10:24 |
|
|
|
379 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 31.12.2003
|
En Son On: 08.09.2007 - 21:03
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
Mükemmel bir İnsan.Allah şefaatine nail etsin inşallah
|
Ekleme Tarihi: 29.03.2004 - 12:20 |
|
|
suheylous |
|
|
|
Misafir
|
|
Kayıt Tarihi: 12.01.2025
|
En Son On: 08.09.2007 - 21:03
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Bu sebeple sami efendiyi biliyorum.Allah şefaatine nail etsin.
|
Ekleme Tarihi: 29.03.2004 - 12:46 |
|
|
aczimendi |
|
|
SEVENLERININ DILINDEN.... |
|
|
Misafir
|
|
Kayıt Tarihi: 12.01.2025
|
En Son On: 08.09.2007 - 21:03
|
Cinsiyeti: -----
|
|
SEVENLERİNİN DİLİNDEN MAHMUT SAMİ EFENDİ
Gönenli Mehmet Efendi
Sami Efendi, bu ümmetin en büyüğü idi. Başka ne söylenirse boştur.
Seyyid Şefik Arvasi
Fakir, çok ehlullah ile sohbette bulundum. Fakat size karşı istisnai çok derin bir sevgim var.
Seyyid Muhammed Mekki
Şamda bir tedhiş devresinde idik. Buna rağmen bir ilim meclisinde, en şecaatli, cesaretli konuşmayı bu büyük Allah dostu yapmıştır.
O bakımdan ben bu zâtı can-ı gönülden sever ve kendilerine hürmet beslerim.
Abdülvehhab es-Selâhi
Şam ehlüllah diyarıdır. Ben bu mübarek zatı daima derin bir hayranlıkla temaşa ederim. Sebebi ise bütün güzel sıfatları üzerinde toplayan bu zât kadar Ebu Bekir es Sıddık meşrebinde bir insan görmedim.
Muharem Harrânî
Şamda 1965 senesinde hacca giden bir topluluğa şunları söylüyordu: Siz Mahmut Sami Efendiyi bilirsiniz. Ben arzı tanırım. Şarka, garba, kuzeye ve güneye bakıyorum. Bu üstaz gibi Muhammediyyül meşreb bir veli kimseyi göremiyorum. Bu zat asırlar içinde ender görülen bir yüce zâttır. Kadir ve kıymetini biliniz.
Bekir Hakî Efendi
Bu zenginleri saatlerce diz üstü sessizce oturtmak, Boğazdan gelen bir gemiyi Saray Burnunda bağlamaktan daha zordur. Bizler bu işi yapamayız. Bunu ancak Sami Efendi yapabilir.
Bu mesaj 1 kez ve en son aczimendi tarafından 30.03.2004 - 14:02 tarihinde değiştirilmiştir.
|
Ekleme Tarihi: 30.03.2004 - 13:59 |
|
|
|
55 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 23.06.2004
|
En Son On: 14.09.2006 - 15:58
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
hey be Sami Sulatanım.mekanın cennet olsun.can kurban sami sultana ve onun gibilere.can kurban Hak yolunda yürüyenlere.
Mahmut Sami RAMAZANOĞLU (k.s)
Rabbim himmetlerini nasip etsin...Amin
Bu mesaj 1 kez ve en son sabahmeltemi tarafından 01.07.2004 - 01:27 tarihinde değiştirilmiştir.
|
Ekleme Tarihi: 28.06.2004 - 00:50 |
|
|
|
900 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 05.04.2004
|
En Son On: 02.04.2005 - 11:36
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
Rabbim sefaatlerine nail eylesin.Tabi Mahmut Sami Ramazanoglu(k.s.) deyince ustadlari Muhammed Es'ad Erbili(k.s) hazretlerini de unutmamak gerekir.
Buykler olmasa halimiz harap.Onlarin hatrina bizi affet Allahim.:(
Bu mesaj 1 kez ve en son enesmalik tarafından 28.06.2004 - 00:58 tarihinde değiştirilmiştir.
|
Ekleme Tarihi: 28.06.2004 - 00:58 |
|
|
|
45 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 29.03.2003
|
En Son On: 04.01.2008 - 00:08
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
Ramazanoğlu Mahmud Sami (Kuddise Sirruh)
Vefâtının 18. Sene-i Devriyesinde bir Allâh Dostundan Hâtıralar
Ahlâk-ı hamîdeleri
Çok hassas, merhametli, afv edici ve saymakla bitmeyecek, daha pek çok ahlâkî vasıflara sahiptiler. Her hâlleri ile evlatlarına örnek olmaya çalışarak yaşarlardı. Rabia annemiz, şöyle anlatırlardı:
"-Mahmud Sami Efendi, daha fakülte yıllarındayken Es'ad Efendi'yle tanışmış ve çok muhabbetle bağlanmış. Akşamları dergaha gelir, talebelerin topladıkları çalı çırpı ile ateş yakar, onların çamaşırlarını yıkar, çöplerini döker, hizmetlerini görürdü. Geceleri en geç yatıp, sabah en erken kalkarak yine hizmete başlardı.
Sami Efendimiz günlerini, dakikalarını hesap edip, hiç boşa geçirmezlerdi. Söz verdikleri zaman tam vaktinde hazır olurlardı. 27 yıla yakın hizmetinde bulunmuş olan Musa Efendi şöyle anlatırlar:
"-Uzun yıllar yakın hizmetinde bulunmak nasib oldu. Onun vakte hassasiyetine pek çok kereler şahid olduk. Hatta bir defasında saatimizin ayarı bozulduğundan birkaç dakika gecikmiştik. O sırada kendisi arabaya oturmuş, bizi bekliyorlardı. Bize manalı manalı baktılar, o da fakire bir ömür boyu yetti."
Efendi baba, yaşayarak örnek olurlardı. "Niye böyle yaptın? Neden öyle?" demezlerdi. Ağızları sanki kilitliydi. Kendileri de hizmet eder, dikkat çekmek istemezlerdi. Afv etmede, hoşgörüde emsali yoktu.
Tren ve vapur gişelerinde bekletmezler, daima bozuk para bulundururlardı. Zira oradaki kısa bir geciktirmenin de "kul hakkı"na girmek olacağından korkarlardı.
Ayrıca Karaköy'den Eminönü'ne kadar olan mesafeyi zaman zaman yürürler, o meblağı da sıhhatinin şükrü olarak tasadduk ederlerdi.
Yolculuğa çıkarken iğne, iplik, çakı, kibrit, sabun, çengelli iğne, kağıt, kalem gibi eşyaları yanına alırlardı. Daima huzur-i ilahide olduğunu tefekkür eder, her nefesinin son nefesi olabileceği dikkatiyle yaşardı.
Her zaman abdestli bulunmaya çalışır, bazen abdest üstüne abdest alır ve "nûrun ala nûr: nur üstüne nur" derlerdi. Ellerini normal zamanlarda ağır ağır yıkarken, bekleyenler varsa acele ederlerdi. Namazı yalnızken uzun kılarlar, cemaatle kılarken veya bekleyenler varsa kısa tutarlardı.
O zamanlar teravih namazları evlerde kılınırmış. Sami Efendi, hafızlara çok hürmet gösterir, bildikleriyle amel edip, Kur'an-ı Kerim'in haysiyetini koruyan hafızların ellerinden öpmeye çalışırlarmış. Evlatlarının dini seviyelerine göre onlara muâmele ederlermiş.
Manevi evladlarıyla
Bir seferinde evlatlarından birisi gelmiş, ve vazifelerini yapamadığını haber vermişti. Bu vazifeyi kendisinden almasını rica etmişti. Bunun üzerine evladının vazifesini de kendi üzerine alıp, o evladını da bırakmamıştı. Çok kısa bir süre sonra vefat eden evladının, bu zor ve sıkıntılı halinde de manen yardımcı olmaya çalışmışlardı.
Bir gün, damatları merhum Ömer Kirazoğlu Bey'e:
"-Çoban sürüsünü güzel gütmelidir. Hasta ve cılız koyunları gerekirse sırtlanmalı ve sürüye yetiştirmelidir. Bizler de sürünün koçu olup, öne çıkanlardan, yol açanlardan olmalıyız." buyurmuşlardı.
Bir gün kardeşlerden bir tanesi, kendi kendine "ne kadar boşum!" diye içinden geçiriyor. Mevzuyu bir anda oraya getiren Mahmud Sami Efendi:
"-Bir tren düşünün. Bir yerden bir yere giderken vagonlarının bir kısmı boş, bir ksımı doludur. Ama o trenden kopmayan vagonlar er-geç maksuda erişir." buyururlar.
Bu yolda "terakki" etmenin lüzumuna işaret ederek:
"-Bu yolun basamakları var, biraz ilerleyelim. Elifba'da kalmayalım, Kur'an'ın hakikatine erelim." buyurmuşlardı.
"Kalbin saflaşması" hakkında şöyle misal verirlerdi:
"-Bir sanat eseri, düz zeminde belli olur. Karma karışık bir duvara asılan bir tablo yeteri kadar takdir edilmez. İşte kalb de böyledir. Gillu guştan, fuzuli şeylerden arındırmadıkça onda zikrin nuru görülmez."
"Bir bahçe, ayrık otlarından, dikenlerden temizlenmeden, gübrelenip, çapalanmadan bir şey vermeyeceği gibi kalb de fanilerden, masiyet, maddiyat ve dünya muhabbetinden temizlenmedikçe semere alınmaz."
Bu yolun rehbersiz geçilemeyeceği ile ilgili de:
"-Önünü görmeyen bir ama, buna rağmen bir asa veya kılavuzun yardımına da müracaat etmiyor ve yalnız gitmek için inat ediyorsa, nihayetinde bir merdivenden yuvarlanması, bir çukura düşmesi mukadderdir." buyururlardı.
Nasihat dinlemek istemeyen evlatlarına şu beyitleri okurlarmış:
Sen bu gaflet uykusundan ne acep uyanmadın
Serseri gezdin cihanda, ey deli, uslanmadın
Bunca yıldır ömrünün sermayesini ettin talan
Bir kez olsun bu aşkın şarabına parmağını banmadın
Bazı günler, ellerini açar:
"-Ya Rabbi! Bilmiyorlar da yapmıyorlar, hiçbir evladımdan geçmem! Onları afv et." diye göz yaşı döker, niyazda bulunurlarmış. İşte nebevi ahlak!..
Ailesiyle
Rabia annemiz bu yolda çok hizmet etmişler, Mahmud Sami Efendimize ömrünce "Hayır!.." kelimesini kullanmamışlardır. Sami Efendi, evlatlarını evinde ağırlar, onlara çeşit çeşit ikramlarda bulunurmuş. Bunları zevk ve hizmet aşkıyla hazırlayan Rabia annemizden zaman zaman helallik ister ve:
"-Evlatlarıma çok hizmet ettin. Hakkını helal et!" derlermiş.
Kendisine yardımcı olacak bir hizmetçi tutulmasına razı olmayan Rabia anne de:
"-Ben de buradan kazanayım." dermiş.
Bir defasında Rabia annemiz, Sami Efendimize:
"-Evlatların karşına geliyorlar. Hallerini de biliyorsun. Arada sırada tembih et de, gevşeklik göstermesin ve vazifelerine riayet etsinler." demiş. Sami Efendimiz:
"-Hatun, bilmezsin, bu zamanın insanını okşayarak durduruyoruz, yoksa elimizden kaçırırız." buyurmuşlar.
Sohbetleri
Sohbetlerinde sık sık "kalb" hakkında konuşurlarmış. Kalb mevzuunda çok durur, "küpte ne varsa, dışarıya o sızar." derlerdi. "Kalp sağlam olursa bütün azalar sağlam, o fâsid olursa bütün beden bozulur" buyururlardı.
Kalp tasfiyesi için,
1. Daimi zikrullâh hali,
2. İlim meclislerinde bulunmak,
3. Ölümü çokça anmak,
4. Salihlerle, sadıklarla beraber olmayı tavsiye ederlermiş.
Nefis tezkiyesine ulaşmak için de:
-Helale dikkat etmenin,
-Az yemenin,
-Az uyumanın,
-Az konuşmanın,
-Az gezmenin gerekli olduğunu anlatırlarmış.
Bir kişi televizyon hakkında soru sormuş, Sami Efendi ise kısa ve açık olarak şöyle buyurmuşlardır:
"-Kalbi meşgul eder, huzura manidir!"
Baha bey isminde bir doktor vardı. Bir sohbet esnasında ayağa fırlamış ve:
"-Siz zamanın Abdulkadir Geylanisi'siniz." diye bağırmıştı.
Hazret, yanlış söylememek ve tevazuyu korumak üzere, cevap vermemişler ve "bir aşr-ı şerif okuyun" buyurarak mevzuyu değiştirmişlerdir.
Vefatına yakın zamanlarda validemiz odaya girdiklerinde çok güzel kokular hissetmiş ve mübarek yüzleri pür-neşe, şöyle buyurmuşlar:
"-Halil İbrahim -aleyhisselam- ve Cebrail -aleyhisselam- tebşîrât için geldiler." Bu sözden yaklaşık 20 gün sonra dar-ı bekaya irtihal etmişler.
10 Cemaziyelevvel 1404 (12 Şubat 1984) yılında, sabaha karşı 04:30'da Rabbini zikrederek O'na kavuşmuştur.
Ömrünce ayağını uzatarak oturmadığı ve sırtını bir yere dayayarak bir lokma yemek yemediği gibi, vefatından sonra bacaklarını uzatmamış, cenazesi bu halde yıkanmış, kefenlenmiştir. Namazı Ravza'da kılınıp Cennetü'l-Baki'ye gelinceye kadar yine ayaklarını uzatmayan bu mübarek zat, kabre yerleştirenlerin şehadetiyle, ancak kabre konulurken ayaklarını uzatmışlardır.
Allâh rahmet eylesin. Şefaatinden bizleri de hissedâr eylesin.
Ruhuna bir Fatiha-i şerife, üç ihlas-ı şerif okuyalım...(ALINTIDIR)
ESSELAM...
yazıyı okuyunca bu hatıralarıda eklemeden edemedik doğrusu.Tevafuk işte.
Dua ile...
Duaya Muhtaç aciz Kardeşiniz...
|
Ekleme Tarihi: 28.06.2004 - 01:21 |
|
|
|
2 Mesaj
|
|
Kayıt Tarihi: 19.02.2003
|
En Son On: 22.06.2007 - 17:00
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Zamanin Kutbu, sultan´ul arifin, es-seyh sultan mahmud sami (k.s.)...
Ya rabbi, bizleri bu büyük zat´in halleriyle hallendir....onlari sevdigin gibi bizleride sev
...sefaatlerinden mahrum eyleme!!
fi emanillah
|
Ekleme Tarihi: 18.01.2005 - 08:41 |
|
|
|
14 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 01.09.2005
|
En Son On: 07.11.2006 - 21:23
|
Cinsiyeti: Bayan
|
|
Alıntı Orijınalı enesmalik
Rabbim sefaatlerine nail eylesin.Tabi Mahmut Sami Ramazanoglu(k.s.) deyince ustadlari Muhammed Es'ad Erbili(k.s) hazretlerini de unutmamak gerekir.
Buykler olmasa halimiz harap.Onlarin hatrina bizi affet Allahim.:( |
Amin.Ecmain inşaAllah.Rabbim bizleri böyle güzel Gönül Sultan'larının izlerinden gidenlerden eylesin inşaAllah.Ecmain.
|
Ekleme Tarihi: 19.05.2006 - 17:31 |
|
|
|
2687 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 13.08.2005
|
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Hey gidi gunler:::
RABBIM NASIP ETSIN BU MUBAREKLERI
|
Ekleme Tarihi: 19.05.2006 - 18:24 |
|
|
|
222 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 24.04.2006
|
En Son On: 01.07.2006 - 12:50
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Kardeşler,
Size sadece şunu hatırlatayım ki, Esad Efendimizizn (K.S.) hulefası sadece bir tane değildi.
|
Ekleme Tarihi: 19.05.2006 - 18:35 |
|
|
|
51 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 05.05.2006
|
En Son On: 19.09.2006 - 20:11
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Rabbimiz şefaatlerinden mahrum etmesin.(amin)
|
Ekleme Tarihi: 19.05.2006 - 19:06 |
|
|
|
179 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 15.04.2006
|
En Son On: 14.10.2009 - 11:39
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
Allah o büyük şahsiyetten (Sami Efendi K.S) Razı olsun. Keşke halen hayatta olsaydı da bir kez görmek nasip olsaydı. Eyy güzeller güzeli, canlar cananı Sami Efendim (K.S.) seni görmesekde çoook seviyoruz.
Bu mesaj 1 kez ve en son suzunkopru tarafından 24.05.2006 - 12:06 tarihinde değiştirilmiştir.
|
Ekleme Tarihi: 24.05.2006 - 12:04 |
|
|
|
|
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
turis (51), nur_nur (36), MuhamMaD (38), berrun (51), dila_89_06 (36), Sabri67 (55), msalihs (67), mehmetsurat (43), nurluyol8 (60), yusuf_misali (40), ibrahim Yeniay (61), FallinLoveMan (46), yarenlale (39), bergama (59), cennetbahcesi (37), irem57 (44), sulugozler (43), erdogandirik (59), ofosoft (42), genc_yahya (41), bedircan (44), sezai (48), erhanakif (59), fatih_1453 (47), mihr_u_vefa (45), muhammer (39), sevkatebru (42), mcalta (60), elmaskahveci (40), taganaga (45), rahman (35), mert4242 (), halil0170 (55), bilal8181 (44), Alina (67li) (38), erolbolat (48), siptar (50), FirdevsÖzkan (42), enes-NL (58), mimdem (63), a_demirel (41), nun (46), masiva (46) |
|
|
|
|
|
|