0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » Hz. Muhammed'(sav)in sofrası mütevazıydı

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
sevdaa1 su an offline sevdaa1  
Hz. Muhammed'(sav)in sofrası mütevazıydı

1090 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.08.2008
En Son On: 05.04.2013 - 16:17
Cinsiyeti: Bayan 
--------------------------------------------------------------------------------


Tarihler, bundan 1200 yıl öncesini gösteriyor. Mekan, görkemli Bağdat şehri. Abbasi vezirinin şaşaalı köşkünde, halife Harun Reşid şerefine verilecek ziyafetin son hazırlıkları yapılıyor. Bağdat sıcağına karşı, şehrin ileri gelenleri için köşk buzlarla serinletilirken, kabul salonunun muhtelif köşelerine yerleştirilen ve üzerlerine hoş çiçek kokularının serpildiği mangallardan etrafa nefis bir rayiha yayılıyor. Akşam yemeğinin yeneceği büyük salonun ortasına kurulmuş sofra, şimdiden göz kamaştırıyor: Nar, incir, hurma, kayısı, Hint zeytini, fıstık ve gülsuyu ile yıkanmış şeker kamışı, Belh'ten ithal ayvalar, Şam'dan gelmiş elmalar ve iri şeftaliler iştah kabartırken şerbetli suya, menekşe, muz, gül ya da karadut özleriyle koku ve lezzet katılmış içecekler, davetlilerin dudaklarını ıslatmayı bekliyor. Gecenin geç vakitlerine kadar sürecek olan ikram seferberliğinin zirvesinde ise 150 balığın feda edilerek hazırlandığı balık dilinden mamul, bin dirhemlik soğuk meze tabağı yer alıyor. Peygamber mirası üzerinde yükselmiş olan bir hanedanlığın debdebesini yansıtan bu ihtişamlı sofra ile Peygamber'in insanlığı sarsan ve titreten bir sadelikle bugünlere taşıdığı mütevazı hayat biçimi arasındaki uçurumu anlamak hiç kolay değil. Zira bir 150 yıl daha geriye gidiyoruz: Dekorunda, yere serilmiş bir post, basit bir yatak, ceviz lifleriyle doldurulmuş bir yastık ve bir su kırbasının yer aldığı evinde Allah Rasûlü dinleniyor. Ziyarete gelen Hz. Ömer'e, insanlığın efendisini böylesine bir mahrumiyet ortamında görmek fena dokunuyor ve gözyaşlarına sığınarak soruyor:
"Bizans'ın Kayser'i, Fars'ın Kisrâ'sı debdebe içinde yaşarken sen yatağın liflerinin vücuduna iz vurduğu seçilmiş yüce insan, bütün eşyanla bu ufacık evde yaşıyorsun."

Sıradan bir kul gibi yiyen, sıradan bir kul gibi oturan ve tüm insanlığa gönderilen bir medeniyet önderi olan Peygamber, kendinden sonra gelecek tüm toplum liderleri için ciddi bir nefis imtihanı hükmünü taşıyan bir mesajla cevap veriyor: "Onlar bu dünyayı, biz ise ahireti seçmişiz." Allah Rasûlü'nün tüm inananları yakından ilgilendiren yaşama tecrübesi, hiç şüphesiz asırlardan süzülerek bir model olarak bugünlere ulaştığı için, onu anlama konusunda ciddi engellerle karşılaşıyoruz. Peygamber'le aramıza giren asırlar, her konuda olduğu gibi Peygamber'in yeme alışkanlıklarını da sağlıklı bir zeminde değerlendirmemizi zorlaştırıyor. Oruç ibadetiyle birlikte sağlıklı beslenmenin sık sık gündeme getirildiği bu Ramazan ayında, Allah Rasûlü'nün yeme-içme tarzının ortaya konmasının anlamlı olacağını düşünüyoruz. Peygamber'in yemek kültürünü doğru biçimde anlamak için, hiç şüphesiz o dönemin şartlarının da gözden geçirilmesi zaruridir. Zira Mısır'dan ithal edilmesi nedeniyle buğday ununun piyasada kıt olduğunu hesap etmeksizin Peygamber'in neden buğday ekmeği tüketmediğini anlayamayız. Kuraklık ile açlığın el ele gezdiği kıtlık dönemlerinde akrep ve çekirgenin dahi pazarda alıcı bulduğu, avlanabildiği ölçüde tavşan, yılan, kertenkele ve tarla faresinin göçebe bedevinin yegâne et kaynağı olduğu Arabistan Yarımadası'nın şartlarını hesaba katmadan, Peygamber'in süt, deve eti ve hurma ile yetindiği günleri yerli yerine oturtamayız. Bu bakımdan toplumun en zengininin evinde dahi pişen yemek çeşidinin un, süt, hurma ve yağdan oluşan dört temel malzeme ile sınırlı olduğu bir toplumda, insanlığın efendisinin yemek alışkanlıklarının da doğru değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda asırlardan sıyrılarak bugüne akan Peygamber mesajının iyi tahlil edilmesi, giderek yükselen ve zenginleşen bir toplumun dini ve dünyevi lideri olan Allah Rasûlü'nün aşırı yemek ve israf ile ilgili ortaya koyduğu net tavrın, sadece imkânsızlıkların bir sonucu olmadığının da ısrarla altı çizilmelidir.

Zira Hz. Muhammed (sav) nezdinde yemek tüketimi, nefis ile mücadelenin neredeyse başlangıcı sayılmıştır. Helal olan yemekten uzak durmanın bir ibadet şekli olduğu İslâm anlayışında, oruç dışında da yemeğe karşı belli bir mesafe önerilmiş; gün yemek vakitlerine göre düzenlenmemiş; bedenin, bitmez tükenmez arzuları olan midenin emrine mahkum edilmemesi istenmiştir. Yeme konusundaki alışkanlıkları değiştirme yönünde Peygamber'in insanlığa yaptığı şu çağrı son derece önemlidir: "Midenin dopdolu olmasından sakının. Çünkü o, namaza karşı tembellik verir; vücudu bozar ve hastalığa sebep olur. Yiyecekleriniz konusunda orta yoldan ayrılmayın. Zira bu, israftan uzaktır ve vücut için daha sıhhidir." Hiç şüphesiz, Hz. Peygamber'in vefatını müteakip, bir taraftan artan ticaret hacmi ve zenginliğin yerel pazarlara taşıdığı meyve, sebze ve baharatın çeşitliliği, diğer taraftan da fethedilen topraklardan ithal edilen mutfak kültürleri sayesinde, zaman içinde Müslüman toplumların ağız tadında ciddi bir değişim yaşanmıştır. Bu değişim elbette son derece tabiidir. Tabii olmayan, Peygamber'i hayatlarının her alanında örnek almayı hedef edinen inananların beslenme ve yeme konusunda yaptıkları israftır. Özellikle de bu israf ve aşırılık, bedenin yiyecekle temasının azaltılarak bireyin ciddi bir irade eğitiminden geçmesinin hedeflendiği Ramazan ayıyla asla bağdaştırılamaz. Bu, hem orucun felsefesine, hem de Peygamber'in mütevazı yemek adabına aykırıdır. Zira oruç, iki ezan arasında süren bir açlık değildir; bedenin yeme- içme hazzına yönelik, karşı bir eylemdir. Bazen birkaç hurmayı bir öğün telakki eden, bazen de et suyundan yapılan leziz yemekler yemiş olan Peygamber'i, ne "bir lokma, bir hırka" anlayışına mahkum etmeliyiz; ne de çağının imkanlarını sonuna kadar kullanan bir refah Peygamber'i olarak takdim etmeliyiz.

Ekleme Tarihi: 06.09.2009 - 14:53
Bu mesajı bildir   sevdaa1 üyenin diğer mesajları sevdaa1`in Profili sevdaa1 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları göster
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
 Hz. Muhammed'(sav)in sofrası mütevazıydı
sevdaa1 06.09.2009 - 14:53
 Hz. Muhammed'(sav)in sofrası mütevazıydı
sonsuz yolculuk 06.09.2009 - 15:19
 Hz. Muhammed'(sav)in sofrası mütevazıydı
sevdaa1 11.01.2010 - 21:24
 Hz. Muhammed'(sav)in sofrası mütevazıydı
rahil 12.01.2010 - 10:21

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1239 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.78528 saniyede açıldı