0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » DENEME TAHTASI » Adamın dönüşü...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Adamın dönüşü...

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
Günlerden pazar, mevsimlerden sonbahardı. Adamın gönlü daraldı. Telaşla attı kendini sokağa. Yolu nereye gidecek, nerede bitecek bilmiyordu. Bilmeden yürüdü, yürüdü. Bir saat kulesinin önünde bitti bilinçsiz yürüyüşü..
Saate bakakaldı adam. Dalıp gitti. Saat yuvarlaktı. Tıpkı üzerinde seyelan ettiği dünya gibi. Akrep ve yelkovan da sanki dünyanın güneş etrafındaki dönüşü gibi saatin içinde dönüp durmaktaydı. Dünya güneşin, güneş samanyolunun etrafında..
sordu adam: “Ben neyin etrafında dönmekteyim?”
Yelkovana takıldı gözü. Acelesi olan, sanki dönmezse dünyanın dönüşüne ayak uyduramamaktan korkan, zamanı kaybedeceğini bir derviş misal. Cazibeyle dönmekteydi dairenin içinde. Her dönüşünde 1 saat geçmekteydi ömründen, sermayesinden…ve vazgeçmiyordu dönmekten, sermayesinin eridiğini bile bile…
Akrep ise daha temkinli görünüyordu. Saat kadranındaki dönüşünü günde iki kez yapabiliyordu. Onun iki dönüşüyle bir gün tamam oluyordu. Ömründen bir gün gidiyordu. Yine de dönüyordu. Durmuyordu. “Tıpkı hayat gibi” dedi adam. Kendine çevirdi gözlerini. Kendisi de hayat dairesinde dönüp durmakta değil miydi? Zaman zaman aceleci adımlarla, yelkovan gibi, kimi zaman da akrep gibi temkinli. Ne yapsın ki insan aceleciydi, adımları neredeyse hep aceleci hızlı ve acemiceydi. Her günü, her saati, her anı gidiyordu. Sanki öyle bir an vardı yetişecegi, hayatı oraya dogru akıyordu. Geriye dönüş ise mümkün değildi, hızla tükeniyordu zaman, kendisi de, hayatı da…
Daha dün çocuk değil miydi, mahallede umarsız koşuşturan? Dün değil miydi, güzel bir okulu bitirip mükemmel bir iş bulan? Dün değil miydi çok paralar kazanıp güzel evlerde oturan? Ne olmuştu da birden zamanın farkına varmıştı?

Her şey güzel ve yolunda giderken, hiç sebep gösterilmeden işine son verilmişti. Ne olmuştu da, iş yerinin vazgeçilmeziyken vazgeçilir hale gelmişti. Ağır geldi vazgeçilir olmak. Günlerce evden dışarı çıkmamıştı. İş başvurusu da yapmamıştı hiçbir yere. Belki yanlışlık olmuştu da, yeniden çağıracaklarmış gibi bekliyordu. Beklediği haber gelmiyordu. Çok bunalmıştı. Üstelik evinin önündeki ağaçlar sararmıştı. Kendine baktı. Yüzünde daha önce fark etmediği ince çizgiler gördü. Saçlarına ak teller düşmüştü, o fark etmeden. Gençliğinin bitmeye başladığının işaretiydi bunlar. Nasıl da bunalmıştı. Gitmeyecek sandığı gençlik bohçasını toplamaya başlamıştı işte. Bohça toplanıp bağlandığında ise, adam fart etmeyecekti bile gençlik denen misafirinin evinden çoktan gittiğini...
Hüzünlendi adam. Ne olacaktı sonu? Sonsuzluk mu? Sonsuz mutluluk mu? Sonsuz bir bedbahtlık mı? Hiçlik mi? Karanlık mı? Ne olacaktı şimdi?
Zaman ve ömür nazlı bir çiçek gibi solmaktaydı. Sermayesi tükenen adama bir yardım yok mu dedi içinden. Daha önce bu nidayı bir hikayenin içinde. Ama üzerine alınmamıştı. Hatırlamıyordu hang büyük zattı, sokakta dolaşırken buz satan bir adamın “Sermayesi erimekte olan bu adama yardım edin!” dediğini duyunca bayılmıştı. Ayıldığında talebelerinin bu halin hikmetini sorması üzerine, “Buz satıcı sermayesi erirken yardım isterken, sermayeyi bir an önce satıp kâr etmek isterken, ben ömür sermayesi eriyip duruyorken ve Rabbim beni kârlı bir ticarete davet ederken, icabet etmekte gecikmekteyim. Bu ağır yükle bayıldım” demekteydi.

“Sermayem erirken nasıl kârlı bir ticarete dönüştüreceğim onu” dedi adam. Bu davet, elbet, kendisine de yapılmıştı. Davete icabet etmek şöyle dursun, çok genç olduğunu düşünüp ertelemişti, yanaşmamıştı. Şimdi icabet vakti miydi? İcabet etse, hâlâ davetli miydi? Alnı çatlıyordu düşünmekten. “Medet Allah’ım, medet!” dedi can havliyle. Gözlerinden yaşlar yağmur gibi iniyordu. Birden aklına yağmurla ilgili bir ayet meali geliverdi. “Gökten bereketli bir su indirdik ve kullar için rızık olsun diye onunla bağları, taneli ekinleri, salkımları üst üste binmiş yüksek hurma ağaçlarını bitirdik. O suyla ölü bir beldeye can verdik. İşte kabrinizden çıkışınız da böyle olacaktır.” (Kâf, 9-11) Acep kuruyan toprağın yağmurla hayat bulması, bereketlenmesi gibi kendi kurumuş dünyası, çorak hayatı da rahmete kavuşup yeşerir miydi? Yeniden hayatı hayat bulur muydu? Bütün bu sorularla göz yaşları da arttı, şükrü de. “Şükürler olsun Rabbim, beni Sana geri döndürdün.” dedi. Yüzünü Rabbine döndü, israf ettiği ömrü için af dileyip bereketlenmesine dua etti. Medet elbette gelecekti Rabbinden.


Semine Demirci
semine@senaidemirci.net
Ekleme Tarihi: 07.12.2007 - 22:22
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları göster
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
 Adamın dönüşü...
KaLBeNuR 07.12.2007 - 22:22
 Adamın dönüşü...
akinzen 07.12.2007 - 22:41

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1315 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62278 saniyede açıldı