0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » s.a kadeşler kutlu doğum la ilgili yardım istiyorum

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 23 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
havva nene su an offline havva nene  
s.a kadeşler kutlu doğum la ilgili yardım istiyorum

83 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.05.2007
En Son On: 08.10.2010 - 09:57
Cinsiyeti: ----- 
Biz her yıl nacizane kutlu doğum programı hazırlıyoruz. nacizane diyorum çünkü O nu anlatmak kolay olmuyor....çalışmalara start verdik ... sizden isteğim , eğer varsa güzel çalışmalarınız bana gönderirmisiniz.....bu beni ve arkadaşlarımı çok sevindirir .....
Programımız halka açık, vede ücretsizdir.....yani hanımlar şimdiden sizleri davet ediyorum ....o gün gelince yine bir hatırlatma yaparız inş.
şimdiden ALLAH razı olsun......selam ve dua ile
Ekleme Tarihi: 03.01.2008 - 15:04
Bu mesajı bildir   havva nene üyenin diğer mesajları havva nene`in Profili havva nene Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rifat56 su an offline rifat56  

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 21.01.2023 - 23:33
Cinsiyeti: ----- 
hmmm...
bize kapalı yaniii.
ama halka açık yazmışsınız tam olarak anlayamadım, nerde ve nasıl yapılıyor ki...?
Ekleme Tarihi: 03.01.2008 - 15:15
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
havva nene su an offline havva nene  

83 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.05.2007
En Son On: 08.10.2010 - 09:57
Cinsiyeti: ----- 
Halka açık derken bayan halkı kastettim özür dilerimKararsiz tabii bu program geniş çaplı....yani salon tutuluyor ....kocaelinde bir iki yerde yapıyoruz......
Ekleme Tarihi: 03.01.2008 - 15:20
Bu mesajı bildir   havva nene üyenin diğer mesajları havva nene`in Profili havva nene Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rifat56 su an offline rifat56  

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 21.01.2023 - 23:33
Cinsiyeti: ----- 
Anladım...
Teşekkürler...
Allah sizinle beraber olsun...
Yolunuz açık olsun...
Yola devam o zaman çok güzel bir çalışma.
Özelliklede toplu yapılıyorsa dahada güzelleşir.
Ekleme Tarihi: 03.01.2008 - 15:24
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
havva nene su an offline havva nene  

83 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.05.2007
En Son On: 08.10.2010 - 09:57
Cinsiyeti: ----- 
Allah razı olsun kardeş...... duanızı eksik etmeyin
15 kişilik bir topluluk vede 10 kişilik çocuk koromuz vede miniklerimiz var.......
evt. yola devam..........
Ekleme Tarihi: 03.01.2008 - 15:29
Bu mesajı bildir   havva nene üyenin diğer mesajları havva nene`in Profili havva nene Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
havva nene su an offline havva nene  

83 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.05.2007
En Son On: 08.10.2010 - 09:57
Cinsiyeti: ----- 
çok üzüldüm ....kimse birşey yazmadı ..ve biz araştırmalarımızı bitirmek üzereyiz . bundan sonra sıkı bir çalışma bizi bekliyor....elbette herkesin işi vardır . ben elinizde varsa hazır bir çalışma veya tavsiye ..onu bekledim.
birde aranızda müzikten sözleri ayırt edebilecek bir yol biliyorumu?
yani sözler silinecek veya kısılacak sadece müzik duyulacak....sıkıntılı
Ekleme Tarihi: 21.01.2008 - 21:41
Bu mesajı bildir   havva nene üyenin diğer mesajları havva nene`in Profili havva nene Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
"GÜL, MUHAMMED (SAV) TERİDİR"

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
"GÜL, MUHAMMED (SAV) TERİDİR"



Senai Demirci
Gül ki, yanaklarında varlığın tazeliği al aldır; sanki yokluktan varlığa geçişiyle hâlâ heyecanlıdır, sanki ummadığı bir hayatı kazandığına utanmaktadır.

Gül ki, inceliği ve zerafetiyle, tazeliği ve yeniliğiyle, her an yoktan var edilme titrekliğine tanıktır.

Gül ki, sanki varlığına her dem sevinmekte, sanki karşılıksız gördüğü iyilikle mahcup olmakta, iste(ye)meden edindiği güzelliğe teşekkür için telaştadır.

Gül ki, görene her an yenidir, ilk defa var edilmiş gibi sürprizdir.

Gül ki, ilk defa görünüyormuş gibi gelir göze, şaşırtır, sevindirir, sevdirir.



Gül ki, alıştığımız varlığımıza alışılmadık bir sevinç ekler, kanıksadığımız yaşayışımıza beklenmedik bir coşku katar, olağan sandığımız insanlığımıza olağanüstü bir övgü sunar.

Gül ki, var olma alışkanlığımızı yıkan bir oyun-bozan, yaşama sükûnetimizi dağıtan yağmur-boran, insan olma bıkkınlığımızı bozan sürpriz-armağandır.

Varlığımız, o nazenin gül kadar titrektir; her an yenilenir.

Hayatımız, o incecik gül yanağı gibi tazeciktir; her dem yeniden yeniye verilir.

İnsanlığımız, o latif gül kokusu gibi biriciktir; her an tenimizde misafirdir.

Öyleyse, bizi her an Var edene sonsuz minnettarlık içinde olmamız, her nefeste O'na teşekkürler sunmamız gerekir.

O (sav) gül tazeliğindeki ihyayı, gül titrekliğindeki varlığı her an farkedendir.

O (sav) gül yanağındaki kızıllık gibi, kendisine lâyık görülenler nedeniyle her an haya içindedir.

O (sav) işte bu yüzden "Muhammed"dir; içimizde en çok hamd edendir; kendisine verilene en çok teşekkür edendir.

O (sav) işte bu yüzden "Muhammed" ismini en çok hak edendir; hayreti ve minnettarlığı en heyecanlı, övgü ve senası en coşkulu olandır.

Öyle ki O (sav) varlığıyla baştan ayağa hayrettir, şükrandır.

Öyle ki O (sav) haliyle ve kavliyle ete kemiğe bürünmüş övgüdür, hamddir.

"Yaratıcısını en çok öven ve bu övgüsüyle de en çok övülen" Muhammed"aglasav)dir.



Ne ölçüde kendi varlığımıza şaşırıyor ve Yaradanımıza minnettarlığımızı ifade ediyorsak, o ölçüde hem Gül'e hem Muhammed (sav)'e benzeriz.

sonpeygamber.info
Ekleme Tarihi: 23.01.2008 - 01:32
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
YÜZ'LERCE SALÂT VE GÜLLERCE SELÂM

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
YÜZ'LERCE SALÂT VE GÜLLERCE SELÂM



Senai Demirci
"Zayi olmaz gül temennâsıyla vermek hâre su"
-Fuzuli

Gül yüzü buluşma yeridir,
En temel kavuşmalar gül yüzünde gerçekleşir.
Çünkü gül yüzler bakışı aşka dönüştürür.
Bakış ki, aşıkın maşuka dönüşüdür;
İlk tanışma ve son ayrılıktır.
Sonra mayelenir bakış;
Bakış aşk olur, bakış vuslat olur.
Aşık ve maşuk tanışmaktan öte geçerler,
Geri döner ve sanki birbirlerini hatırlamış olurlar.
İlk bakışma sonsuz beklemelerin durulduğu bir göl olur.
Güzellik gül yaprağında beklemiştir aşkı.
Aşk gül yüzünde güzelle buluşur.
Aşk gül tenlerde görünür kılar kendini.
Ve güzellik aşkın bakışında seyre dalar kendini.
***

O yüzden, gülden yüz çeviremeyiz.
Güle uzak duramayız.
Aşk ateşi örseler yüreğimizi.
Kızıl kanlar gibi dolaşır tenimizi aşk.
Ve kızıl utançlarla alevlenir yüzümüz
Güle döneriz, Sevgili'ye döneriz.
Sevgili yüzü olmadan edemeyiz.
***

Meğer gül, yüzüne Nazar Eden olduğu için gül'müş.
Herşeyi ve herkesi Varedenin teveccühüyle gülmüş.
Önce Teveccüh Eden varmış.
Yokluğa yönelmiş Ebedi Güzellik Sahibi.
Bilinmek dilemiş, sevilmek irade etmiş.
Gizliden açığa çıkmış "Mahfi Hazine"
Hiçlik şafağı kızıla boyanmış.
Varlık güzel yüzlü bir gül olmuş.
Varedilen her şey bir gül yüzünde taçlanmış.
***

Yoksa biz dikenler idik,
Yalnız bir gül hatırına bu bahçeye vardık.
Varlık gülşeninde bir gül yüzünde ihyalandık.
Ab-ı hayat öylece dolandı yüreğimizi,
Tenimizde öylece kızıl utanç gülleri açtı.
Edebi, iffeti gül yüzünde belledik,
Tebessümü gül yaprağından dudağımıza devşirdik.
Gülün son yaprağının sonrasına hayranlığımızı ekledik.
Beğenimizle kuşattık gülü;
Aşklarımızı gül yanağına devirdik.
Gülün yüzünde güldük, güle baktık güle yazdık.
Güller olduk, güldük.
Güller açıldı, güle döndük.
Gül yüzünde varedilen herşeyle yüzleştik.
Varedilmişler gül yüzünden gün yüzüne çıktı.
Öylece, gülün yüzünde buluştuk.
Gül yüzünden tanış olduk.
Sonra herkesi ve herşeyi oraya çağırdık.
Herşeyi elimize aldık, herkese elimizi verdik.
Gülün yüzüne vardık.
Bildik ki,
Aslında biz sadece gül yüzünden vardık.
***
Ebedî Sevgili'nin teveccühüdür gülü güldüren.
Kalbimize aşkı salan Sevgili'nin nazarıdır.
Ki bu kalb Sevgili'nin vechesinden başkasına dönmez.
"Batan şeyleri sevmez"
Yitip gidenlere gönül vermez.
O'nun vechinden başkasına kanmaz aşk.
Aşk O'nun teveccühü ile var oldu.
Güzellerin güzel yüzlerinde güzelliği O halkeyledi.
Aşıkların bakışlarında sevgiyi O tasvir eyledi.
***
Ve güzellerin en güzelini Mahbubu eyledi.
O'na muhabbet eyledi, O'nu Muhammed eyledi.
Ebedi teveccühünü O'nun vechinde kristalleştirdi.
Cümle halka O'nun yüzünü gül eyledi.
Değil mi ki, önceleri hiçbirşey yoktu
Ve illâ O'nun ebedi teveccühü vardı.
Değil mi ki, varedilmişler O'nun yönelmesiyle
Varlığa yüz buldu.
Öyleyse bu varlık gülşenine önce O Mahbub'un gül yüzü düştü.
***

Biz dikenlerdik aslında.
Yalnız bir gül hatırına bu bahçeye vardık.
Gül-ü Muhammed'in (sav) yüzünde buluştuk.
Gül-ü Muhammed (sav) yüzünde tanış olduk.
Sonra herkesi ve herşeyi yüreğimize çağırdık.
Herşeyi elimize aldık. Herkese elimizi verdik.
Gülün yüzüne vardık
Gül yüzünden var olduk.
***
Sevgili'nin teveccühünü yüzüne devşiren Gül'e,
Yüzümüzü Sevgili'nin vechine çeviren Gül'e
Güllerce salât, yüz'lerce selâm ettik.

sonpeygamber.info
Ekleme Tarihi: 23.01.2008 - 01:39
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Yokluğuyla Rehberlik Eden Nebi

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
Yokluğuyla Rehberlik Eden Nebi



Dr. Nihal Şahin Utku
Sükun ve huzur şehri Medine, Peygamber şehri olalı ilk defa göz yaşı döküyor. Toprak evlerden fırlayan insanlar, ruhunu yitirmiş şehrin sokaklarına tiz tonlarda feryatlar bırakıyor. Kalabalıklar, Ukâz panayırlarının meşhur pehlivanı, at ve silah ustası Ömer'in kılıcının havaya çaldığı ıslıkla büzüşüyor ve tüm Medine sokaklarına hükmeden gür bir nida yankılanıyor: "Muhammed ölmedi. Öldüğünü iddia eden varsa boynunu uçururum." Kalabalıklar siniyor; tüm ağıtlar bu heybetli sesin gölgesine sığınıyor.

Aişe'nin odasından Mescid-i Nebevî'nin avlusuna hoş bir koku yayılıyor; kapı itiliyor ve içeri Peygamber'in mağara dostu Ebu Bekr-i Sıddık giriyor. Hürmetini huzurda eğiyor ve renkli, çizgili bir harmaninin örttüğü insanlığın efendisinin yerde yatan mübarek naaşına mıhlanıyor. Araladığı örtüden o mübarek yüzü öpüyor. Ve hüzün tanelerinin ıslattığı dudaklarından tek bir ses dökülüyor: "Ölümün bile hayatın kadar güzel."


Nebiye yaşarken tüm varlığını adamış bu yüce dost avluya çıkıyor ve ilan ediyor: "Ey insanlar! kim Muhammed'e tapıyor idiyse bilsin ki Muhammed ölmüştür. Kim de Allah'a tapıyor idiyse bilsin ki Allah diridir ve ölmez."

Esasında bir isyanı değil, coğrafyası gibi kalpleri de çoraklaşmış bir toplumun kendilerine hayat veren bir peygamberden ayrı düşüşlerinin matemini yansıtan "Muhammed ölmedi." nidaları dalga dalga daralıyor ve hakikat kalplere düşüyor. Dünyanın en sıcak hattında her gün yeni bir ilahî mesaja muhatap olan ve bu bunaltıcı coğrafyanın kasvetinden Peygamberî bir dokunuşla sıyrılan değişime adanmış bedenler, bir anda teskin oluyor. Peygamber muhabbeti, her dem yeniden yeşertilmek üzere kalplere ekiliyor. Saadet asrı belki kapanıyor, ancak insanlık kendilerine saadetin kapılarını açacak yüklü bir mirasın sahibi oluyor. Bundan böyle Peygamber inananlara varlığıyla değil, yokluğuyla rehberlik ediyor.

"Siret"in sınırlarını aşarak asırlara akan Peygamberî gelenek, insanlık zemininde yeniden yeniden varlık tazeliyor. Peygambere benzemek ve onu anlamak gayreti tarihe bir insanlık birikimi olarak düşüyor.

Ve gün geliyor evlerden peygamber avlusuna sanal pencereler açılıyor; milyonlar zamanı ve mekânı aşarak Peygamber mescidinde bir halka oluveriyor. Bütün insanlığa devredilen bu ortak miras, beşikten mezara, okuldan camiye, köleden sultana, sanattan siyasete hayatın bütün alanlarına yansıyor ve tarih boyunca çok farklı yorumlar doğuruyor.

Son peygamberin dünyasına açacağımız bu küçük pencereden, sizleri Peygamber mirasının asırlar içinde nasıl algılandığını gösterecek gezintilere çıkarmayı arzuluyoruz. Bunu yaparken, kimi zaman Peygamberî mesajın en canlı yaşandığı kutsal şehirlere konuk olacak; kimi zaman ona yakın dostluk yapan Peygamber yoldaşlarının peşine düşecek; kimi zaman da hükümdar saraylarındaki debdebeyi aralayarak gerideki ilginç hayat biçimlerine ayna tutacağız. Bu suretle esasında mesajı bütün insanlık için aynı olan bir kitabın tarih boyunca nasıl da farklı yorumlar doğurduğuna tanıklık edeceğiz. Geçmişe, hele de Peygamber hatırasına yaptığımız her bir dokunuş, kimi zaman içimizden isyanlar püskürten bir yanardağa dönüşecek; kimi zamansa zamanın kirlettiği ayıplarımızı örtmek istediğimiz bir mezara. Dün ve bugün, yanardağlarla mezarları buluşturan çatışma alanları doğuracak; asırların idrakine bizim de anlamlı bir iştirakle katılmamızın lüzumunu haykıracak. Her zaman tarih bugüne ışık tutmayacak; bazen de bugün tarihe ışık tutacak. Tarihin tozlu sayfalarında sönmüş umutlarımız, bugünden bakınca canlanacak.

sonpeygamber.info
Ekleme Tarihi: 23.01.2008 - 01:44
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
CÂNIM KURBAN OLSUN SENİN YOLUNA

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
YUNUS EMRE
CÂNIM KURBAN OLSUN SENİN YOLUNA
Canım kurban olsun Senin yoluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed.

Şefaat eylesin kemter kuluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed.



Mü'min olanların çokdur ceâsı

Âhiretde olur zevk u safâsı,

Onsekiz bin âlemin Mustafa'sı

Adı güzel kendi güzel Muhammed.



Yedi kat gökleri seyrân eyleyen

Kürsünün üstünde cevlân eyleyen

Mî'râcında ümmetini dileyen

Adı güzel kendi güzel Muhammed.



Dört, çâr-yârânın gökçek yâridir

Ânı seven günahlardan berîdir

Onsekizbin âlemin Sultânıdır

Adı güzel kendi güzel Muhammed.



Sen hak peygambersin şeksiz gümansız

Sana uymayanlar gider imansız

Âşık Yunus n'eyler dünyayı Sensiz

Adı güzel kendi güzel Muhammed.




AŞKIN İLE ÂŞIKLAR
Aşkın ile âşıklar yansın yâ Rasûlullah

İçip aşkın şarâbın kansın yâ Rasûlullah.



Şol Seni seven kişi komuş yoluna başı

İki cihan güneşi Sensin yâ Rasûlullah.



Şol Seni sevenlere kıl şefaat onlara

Mü'min olan tenlere cansın yâ Rasûlullah.



Âşıkım şol dîdâra bülbülüm şol gülzâra

Seni sevmeyen nâra yansın yâ Rasûlullah.



Derviş Yunus'un canı âlem şefaat kânı

İki cihan sultanı Sensin yâ Rasûlullah.

sonpeygamber.info
Ekleme Tarihi: 23.01.2008 - 01:56
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
NECİP FAZIL KISAKÜREK
ALLAH'IN SEVGİLİSİ
Düşünüyorum: O'ndan evvel zaman var mıydı?

Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı?

(1938)

O
O, Allah'ın emriyle Kâinat Efendisi; varlığın

Tacı, varlık nurunun ta kendisi...

(1974)



ÖLÇÜ
Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim;

Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!

(1974)



PEYGAMBER
Sen, fikir kadar güzel; ve

Tek, birden daha tek! Itrim

Süzmüş ezel; bal Sensin,

Varlık petek...



Sensin ölüme hisar;

Bakisi hep inkisar..Sar

Bizi, çepeçevre sar,

Rahmet rüzgârı etek!

(1958)

Düşünüyorum: O'ndan evvel zaman var mıydı?

Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı?

(1938)

O
O, Allah'ın emriyle Kâinat Efendisi; varlığın

Tacı, varlık nurunun ta kendisi...
Ekleme Tarihi: 23.01.2008 - 02:02
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
ARİF NİHAT ASYA
NAAT
Seccaden kumlardı...

Devirlerden diyarlardan

Gelip göklerden buluşan

Ezanların vardı.



Mescit mü'min, minber mü'min...

Taşardı kubbelerden tekbîri

Dolardı kubbelere "âmin".



Ve mübarek geceler, dualarımız,

Geri gelmeyen dualardı..

Geceler ki, pırıl pırıl

Kandillerin yanardı!



Kapına gelenler, yâ Muhammed.

-Uzaktan yakından-

Mü'min döndüler kapından!



Besmele ekmeğimizin bereketiydi

İki dünyada aziz ümmet,

Muhammed ümmetiydi.



Konsun -yine- pervazlara

Güvercinler;

"Hû hû" lara karışsın

Âminler...

Mübârek akşamdır;

Gelin ey Fâtiha'lar, Yâ-sin'ler!



Şimdi Seni ananlar,

Anıyor ağlar gibi...

Ey yetimler yetimi,

Ey garipler garibi;

Düşkünlerin kanadıydın,

Yoksulların sahibi...

Nerde kaldın ey Rasul,

Nerde kaldın ey Nebî?



Günler ne günlerdi yâ Muhammed;

Çağlar ne çağlardı:

Daha dünyaya gelmeden

Mü'minlerin vardı...

Ve bir gün, ki gaflet

Çöller kadardı.



Halime'nin kucağında

Abdullah'ın yetimi,

Âmine'nin emaneti ağlardı!



Hadîce'nin koncası,

Âişe'nin gülüydün.

Ümmetinin gözbebeği,

Göklerin Rasulüydün...

Elçi geldin, elçiler gönderdin...

Ruhunu Allah'a,

Elini ümmetine verdin.

Beşiğin, yurdun, yuvan

Mekke'de bunalırsan

Medine'ye göçerdin.



Biz bu dünyadan

Nereye göçelim, yâ Muhammed?

Yeryüzünde riya, inkâr, hıyanet

Altın devrini yaşıyor...

Diller, sayfalar, satırlar

(Ebû Leheb öldü.) diyorlar:



Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed

Ebû Cehil, kıtalar dolaşıyor!



Neler duydu şu dünyada

Mevlid'ine hayran kulaklarımız

Ne adlar ezberledi, ey Nebî,

Adına alışkın dudaklarımız!

Artık yolunu bilmiyor;

Artık yolunu unuttu

Ayaklarımız!

Kâbe'ne siyahlar

Yakışmamıştır, yâ Muhammed,

Bugünkü kadar!



Haset gururla savaşta;

Gurur, Kafdağı'nda derebeyi...



Onu da yaralarlar kanadından,

Gelse bir şefkat meleği...

İyiliğin türbesine

Türbedâr oldu iyi!



Vicdanlar sakat

Çıkmadan yâ Muhammed yarına!

İyilikler getir, güzellikler getir

Âdem oğullarına...



Şu gördüğün duvarlar ki

Kimi Tâif'tir, kimi Hayber'dir;

Fethedemedik, yâ Muhammed,

Senelerdir...



Ne doğruluk, ne doğru;

Ne iyilik, ne iyi...

Bahçende en güzel dal,

Unuttu yemiş vermeyi...

Günahın kursağında

Haramların peteği...



Bayram yaptı yabanlar:

Semâve'yi boşaltıp

Sâve'yi dolduranlar...

Atını hendeklerden -bir atlayışla-

Aşırdı aşıranlar...

Ağlasın Yesrib,

Ağlasın Selman'lar!



Gözleri perdeleyen toprak,

Yüzlere serptiğin topraktı...

Yere dökülmeyecekti ey Nebî,

Yabanların gözünde kalacaktı!



Konsun yine pervazlara

Güvercinler;

"Hû hû" lara karışsın

Âminler...

Mübârek akşamdır;

Gelin ey Fâtiha'lar, Yâ-sin'ler!



Ne oldu, ey bulut,

Gölgelediğin başlar?

Hatırında mı, ey yol,

Bir aziz yolcuyla

Aşarak dağlar taşlar,

Kafile kafile, kervan kervan

Şimale giden yoldaşlar?




Uçsuz bucaksız çöllerde,

Yine, izler gelenlerin,

Yollar gideceklerindir.



Şu tekbir getiren mağara,

Örümceklerin değil;

Peygamberlerindir, meleklerindir.



Örümcek ne havada,

Ne suda, ne yerdeydi...

Hakkı göremeyen

Gözlerdeydi!



Şu kuytu cinlerin mi; perilerin yurdu mu?

Şu yuva -ki bilinmez,

Kuşları hüdhüd müdür, güvercin mi, kumru mu?-

Kuşlarını, bir sabah,

Medine'ye uçurdu mu?



Ey Ebvâ'da yatan ölü,

Bahçende açtı dünyanın

En güzel gülü;

Hatıran, uyusun çöllerin

Ilık kumlarıyla örtülü.



Dinleyene hâlâ,

Çöller ses verir;

"Yâleyl!" susar,

Uğultular gelir.

Mersiye okur Uhud,

Kaside söyler Bedir.

Sen de bir hac günü,

Başta Muhammed, yanında

Ebû Bekir;

Gidenlerin yüzbin olup dönüşünü

Destan yap, ey şehir!



Ebû Bekir'de nur,

Osman'da nurlar...

Kureyş uluları, karşılarında

Meydan okuyan

Ömer bulurlar;

Ali'nin önünde kapılar açılır,

Ali'nin önünde eğilir surlar.

Bedir'de, Uhud'da, Hayber'de

Hakk'ın yiğitleri, şehîd olurlar...



Bir mutlu günde ki, ölüm tatlıydı;

Yerde kalmazdı ruh, kanatlıydı...



Konsun yine pervazlara

Güvercinler;

"Hû hû" lara karışsın

Âminler...

Mübârek akşamdır;

Gelin ey Fâtiha'lar, Yâ-sin'ler!



Vicdanlar, sakat çıkmadan,

Yâ Muhammed, yarına;

İyiliklerle gel, güzelliklerle gel

Âdem oğullarına!



Yüreklerden taşsın

Yine, imanlar!

Itrî, bestelesin Tekbîr'ini;

Evliya, okusun Kur'an'lar!

Ve Kur'an'ı göz nuruyla çoğaltsın

Kayışzade Osman'lar!



Na'tini Gâlip yazsın,

Mevlid'ini Süleyman'lar!

Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle

Geri gelsin Sinan'lar!

Çarpılsın hakikat niyetine

Cenaze namazı kıldıranlar!



Gel, ey Muhammed, bahardır...

Dudaklar ardında saklı

Âminlerimiz vardır!...

Hacdan döner gibi gel;

Mîrac'tan iner gibi gel;

Bekliyoruz yıllardır!



Bulutlar kanad, rüzgâr kanat,

Hızır kanad, Cibril kanat;

Nisan kanad, bahar kanat;

Âyetlerini ezber bilen

Yapraklar kanat...



Açılsın gözlerin kapıları,

Açılsın perdeler, kat kat!

Çöllere dökülsün yıldızlar;

Dizilsin yollarına Yetimler; günahsızlar!

Çöl gecelerinden, yanık

Türküler yapan kızlar

Sancağını saçlarıyla dokusun;

Bilâl-İ Habeşî sustuysa

Ezanlarını Dâvûd okusun!



Konsun yine pervazlara

Güvercinler;

"Hû hû" lara karışsın

Âminler...

Mübârek akşamdır;

Gelin ey Fâtiha'lar, Yâ-sin'ler!
Ekleme Tarihi: 23.01.2008 - 02:06
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
Ümit Meriç



DUALAR VE AMİNLER
Esselatu ve'sselâmu aleyke ya Rasûlullah. Esselatu ve'sselâmu aleyke ya Habiballah. Esselatu ve'sselâmu aleyke ya Seyyide'l-evveline ve'l-âhirîn.

Selâm Sana, ey Allah'ın Rasûlü ve Habîbi olan güzel insan! Selâm Sana, hürmet Sana, muhabbet Sana!

Bundan binlerce yıl önce müjdelediğin üzere, artık İstanbul'dayız. Kalem kalem minarelerden, her sabah semavata Malike'l-Mülk olan Cenab-ı Zü'1-Celâl ve'1-İkram'ın ismi ile birlikte, ism-i şerifin kanat olup açılıyor. Şehirlerimize, ülkemize, dünyamıza bet bereket getiri­yor, güzellikler katıyor, ruhlar güne küşâyiş ile "Bismillah" diyor. Saraylarımızın kapısında altın harflerle, celî sülüs hatlarla yazılı kelime-i tevhid, gelenleri şadân ediyor. Camilerimizde, Türk mavisi çinilerde Senin, bizlere Hak'tan getirdiğin âyetler kavruk gönülleri­mize Kevser damlası olup dökülüyor, iyi ki varsın, iyi ki var ol­dun, iyi ki hep var olacaksın ya Rasûlullah..

Kâinat sofrası, Senin yüzün suyu hürmetine kuruldu. Bu ziyafete davet edildiysek, senin şerefine şu muhteşem sofrada bir yer ala­bildik. Sen varsın diye, her şey var kılındı. Bizler, insanlık ailesi­nin aciz kulları, ancak Senin yakın ya da uzak akraban olduğu­muz için buradayız ve sadece bu şerefe binaen "şerefü'l-mekân bi'l-mekîn"iz. Binlerce yıldan beri var olan ümmetine dâhil olabil­mek, İslam'a lâyık olabilmek, tek ümidimizdir. Muhabbetine lâyık kılınmamız duasıyla...

Kardeşlerim, Allah'ın kulları, Peygamberimin ümmeti! Farkında değil misiniz, yalnız kendi ömrümüz, yalnız beşeriyetin yeryüzündeki öm­rü değil, içindeki varlıkları da, kara deliklerini de bilmekten aciz olduğumuz kâinatımızın ömrü de iç içe konmuş, boy boy kum sa­atlerinde, geri dönüşü olmayan bir şekilde, yaşanacaklar bölmesin­den yaşananlar bölmesine akıyor. Ben, sen, o, dünyamız ve kâ­inatımız, hep birlikte mukadder akıbetimize doğru hızla yaklaşıyo­ruz. Allah'ım! Zaman içinde zaman halk eyle ve biz aciz kullarına bu zamanı Senin rızana en uygun şekilde kullanmayı nasib eyle!

Ne kadar isterdim

Ya Rasûlullah!

Sen nefes alırken

Yeryüzünde nefes alıp veren

Bir incecik ot olmak

Bir incecik ot olmak

Ve sen

Sevr'e tırmanırken

Kademinin altında

Yan yatıp

Hakk'a secdeye varmak

Ne kadar isterdim

Ya Rasûlullah!



Sen Hira'ya yükselirken

Geldiğini görmek

Ve mübarek başmak-ı şerifinin

Ufacık bir temasıyla

Tepelerden aşağılara

Yuvarlanıp

Kabe'ye varan bir taş parçası olmak

Ne kadar

Ne kadar

İsterdim ya Rasûlullah!
Ekleme Tarihi: 23.01.2008 - 02:35
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
Necip Fazıl Kısakürek


ÇÖLE İNEN NUR’DAN
Sofra… Etrafında Allah Rasullerinin dizildiği sofra… Ve bu sofrada başköşe…Sen!

İnsanın hakikati… Sır…Kâinatın en çetin sırrı… Bir de misilsiz insan ki, onun hakikatinde, mahlûk, artık, son haddine ulaşır. Onun hakikatinde, mahluk tükenir, fakat Allah başlamaz. O da sen!

Yaradan…Ve O'nun en güzel eseri…Zâtiyle tek olan Yaratıcı’nın koskoca insan ehrâmında ve en yüksek noktada halkettiği insan.. Sen!

Evet, Sen!

Senin bana inandırdığın ve seni bana inandıran Allah, öz dilinle hitap etmiş ve Sana demişti ki:

“Sen olmasaydın, sen olmasaydın, âlemleri yaratmazdım!”

Sana, işte bu Allah kelâmının sonsuz kılavuzluğu içinde inanıyorum!

Sana inanmış, inanmakta ve inanacak olanlar, deniz kıyılarında kum misâli… Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim.

Sana inanan herkes, göz alabildiğine geniş bir sed üzerinden eşsiz bir manzara seyreder gibi, Seni, oldukları yerden, yerlerinin görmek ve bilmekte verdiği imkanların gözlüğünden seyrediyor. Bense Allah’a hamd ediyorum ki, seni, o kum tanesine, uzun zaman çilesini çektiğim birtakım idrak mahremiyetlerinin “Yakın”a açılmış yakıcı penceresinden gösterdi.

Keşke sahiden, topuğunu bir kere öpebilmiş bir kum tanesi olsaydım!...

Evet!...

Ben Seni, Allah’ın yalnız habercisi ve ana yola çağırıcı Rasûlü olarak değil; boşluğu ve yıldızları, zamanı ve mekanı, mesafeleri ve istikametleri, canlı ve cansız maddeleri ve maddesiz her şeyiyle bütün kainatı, bu en güzel eser etrafında halkalanması ve onun yüzü suyu hürmetine yaratılmış olması için yarattığına inanıyorum!

Sen; var oluşunun şerefine, Allah’ın topyekün varlığı hediye ettiği ilk ve son Varlık Nuru!

Ben bir Şairim…

San’ata, yalnız Allah’ı aramak, O’nun mahrem ülkesi meçhuller aleminin karanlıkları içinde rüyalardan daha zengin fener alayları tertiplemek ve eşyanın takındığı duvakları birer birer kaldırmak gayesini biçtiğim gün, sanki boynumda “mutlak hakikat”ten bir kement sezer gibi oldum. Bu kement beni çekti ve Senin önünde durdurdu.

- Kapı burasıdır, başka her kapı kapalı!

Vakta ki, böyle oldu, Sen benim her şeyim oldun.

Ey, bütün mucizeleri içinde en hayran olduğum mucizesi diye, ömründe bir defa bile kahkahayla gülmemiş olmasını gösterebileceğim mahzun Peygamber!..

Ey, Allah’ın Kur’an’da has ismiyle ve nida edatıyla bir kerecik bile hitap etmediği haya ve edep kaynağı!..

Ey tek katresinin hacminde bir umman çalkalanan ve tek zerresinin menşurunda bir kâinat yüzen Kevser Havuzu’nun sahibi!..

Ey ufuk; insanoğlunun ufku!..

Sen de bizim gibi insansın! Sen bir derece daha fazlası olmayan bir insansın da, biz senden eksik olduğumuz kadar insanlığa uzak insanlarız.

Öyleyse hangi manasıyla olursa olsun, seni tekrarlamak, aldığımız nefesleri tekrarlamaktan bin kat daha aziz…Zaten Sensiz ve Senden habersiz alınan nefes, varlığın değil, yokluğun soluğu…

Ne kürenin devri, ne rakkasın köşe kapmacası, ne ağacın giyinip soyunması, ne de tek nokta etrafında sayısız noktanın, her biri o noktaya müsavi mesafelerde sıralanışındaki yusyuvarlak devam ahengi, mücerret vazife sırrı bakımından, senin tekrarlanışındaki hikmeti şekillendirebilir.

Ben, Senin esirinim! Ve benim için hürriyetin son kemal haddi, hakikate esarettir.

İnsan olarak, hürriyetini bulmak isteyen, hakikate esir olsun! Ve Sen benim için bizzat hakikatsin!

Nihayet varılmaz olan Sana, en çok yaklaşmanın, görülmez olan Seni en aydınlık görmenin biricik usulü, şu noktada toplanıyor:

Tepeden inme aşk yıldırımları altında büsbütün meflûç, büsbütün kör hale gelmek ve ondan sonra her vücut zerresine bir çift kanat ve bir çift göz hediye eden bir hafiflik ve kolaylıkla uçmak ve görmek.

Aklın son kertesini temsil eden melek “Sidretü’l Münteha”da Sana demedi mi?

- Buradan ileriye yol yoktur! Geçersem yanarım!

- Ya buradan ileriye nasıl geçilir?

- Aşkla!..

Ve Sen uçtun ve ilâhî visalin en mahrem bucağına ulaştın.

Senin ulaşılmaz olan Allah’a yine O’nun izniyle ulaşmandaki usulledir ki, biz Sana, ulaşılmaz olan Sana ulaşmaya çabalayabiliriz. Sana yaklaşmanın biricik şartı bu!..

Bu bakımdan Sen, yeryüzünün her noktasında, belli başlı noktalardan doğan güneş kadar sabit ve mutlaksın. Fakat yine Sen, herkesin kendi ruh menşurundan aksettireceği her ân yeni ve değişik pırıltılarla da, muvâzi aynalar arasındaki mum gibi sonsuz ve hudutsuzsun!..

Sen, Sen, Sen; eskimeyen biricik yeni ve solmayan biricik renk!

Sen; verâların verâsının, verâ ihtimalini bile çıldırtıcı nihai verâsındaki sır hazinesi anahtarını taşıyan en büyük esrar çözücüsü!..

Senin esrar alemin içinde kendisini büsbütün kaybetmekten, yani en büyük sanatkârlığın ne demek olduğunu göstermekten başka gayesi olmayan bu sanat çilekeşinin duasını kabul etmesi için, Sana “Sevgilim!” diyen Allah’a yalvar!..

Sen; Allah’ın iradesiyle, bütün insanlığın şefaat tacını taşıyan ve kabul edenleri ve etmeyenleri bir arada, bütün beşeriyet, ümmet topluluğu tahtında oturan!..

Senden şefaat dilenen biçareler arasında en sefil dilenci, Abdulbâki Fazıl oğlu Ahmet Necib’e şefaat et!..
Ekleme Tarihi: 23.01.2008 - 02:39
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
Nuriye Akman



EFENDİLERİN EFENDİSİ CANIM SULTANIM
Dün gece, rüyası bahşedilmedi ama bir hayal yanaştı zihnimin kuytusuna. Seninle bir yolda yürüyoruz. Yürüdükçe açılan bir yol bu. Ağacı, aracı, toprağı yok. Yok ikimizden başka yolcusu. Sen, en çok konuşmak istediğim insan, yanımdasın ama yüzüne bakamıyorum. Teninden sızan gül kokusu başımı döndürüyor. Heybemde sorular var. İrili ufaklı çakıl taşları gibi sorular. Onları birer birer çıkarıp hafiflemek, sonra seninle uçmak istiyorum.

Elimi heybeye sokup avucumu dolduruyorum: "Bir yetim olarak doğuşunun hikmeti neydi? Ve öksüz kalışının? Çocuklarının ölümünü tadışının ve torunlarının katlinden haberdar oluşunun? Açlıktan, yokluktan, ihanetten, iftiradan bolca nasiplenmen nedendi? Vahye muhatap olmanın basıncını nasıl yaşadın? Bir ara vahiy kesildiğinde duyduğun endişe Seni çöllerde kaybolma isteğinin eşiğine getirdi mi, terk edildiğini düşündün mü gerçekten?" soruları çıkıyor. Ama dillendiremiyorum. Yok, böyle başlayamaz sohbetimiz diyorum içimden.

Elimi yeniden heybeye daldırıyorum. İki âyet beliriyor. Biri Duhan Sûresi'nden. "Biz Gökleri ve yeri ve ikisi arasında bulunan her şeyi sırf bir oyun olsun diye yaratmadık" diyor Allah. Bir de Hadid Sûresi'nden sesleniyor: "Bilin ki ey insanlar bu dünya hayatı sadece bir oyundan, geçici bir eğlence ve güzel bir gösteriden ...ibarettir." Şimdi bu ikisini nasıl anlamam gerekiyor? "Oyunu ciddiyetle ama oyun olduğunu unutmadan oyna" mı demek istiyor? Bir yönetmenin oyuncusundan beklediği disiplin ve beceri ile, bir psikoloğun oynadığı karakterden kurtulamayan sanatçıyı rehabilite etme çabası olarak algılasam yanlışa mı düşerim? Bu, "Madalyonun zahir yüzü ile batın yüzünü karıştırma!" emri mi aynı zamanda? Daha soruyu dillendirmeden cevaplar üretmem edepsizlikten başka bir şey değil. Düştü bence bu soru da. Yenisi gelsin.

Yine iki âyet: Enfal'den, "aglaİnkar edenlerin) boyunlarını vurun ve bütün parmaklarını doğrayın. Çünkü onlar Allah'a ve Rasûlüne karşı geldiler.." ifadesi ile Maide'den "Allah'a ve elçisine karşı savaş açanların ve yeryüzünde fesadı yaymaya çalışanların büyük kısmının öldürülmeleri, veya asılmaları veya döneklikleri yüzünden büyük kısmının ellerinin ve ayaklarının kesilmesi, yahut yeryüzünden tamamiyle sürülmeleri, yalnızca bir karşılıktan ibarettir. İşte bu onların bu dünyada uğradıkları zillettir" ifadesi.

Şimdi soru şu: Bu sözler sadece Senin yönettiğin orduların katıldığı savaşlar için mi geçerlidir, yoksa her zaman inkarcılara uygulanması gereken bir emir midir? Her dem geçerli ise, bu emri kim verecek, kim uygulayacaktır? Bu emrin inkarcı ama masum insanların canını alan terör eylemlerine gerekçe yapılması nasıl önlenecektir? Bir dakika... Maide'den alıntıladığım ayetin sonunu okumamışım. Şöyle bitiyor: "Ancak, ey müminler siz onlardan daha güçlü hale gelmeden önce tevbe edenler hariç. Çünkü bilmelisiniz ki Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır." Kafam iyice karıştı. Soruyu nasıl formüle edeceğim şimdi? Geçeyim bunu da.

İşte bir avuç soru daha: İncire ve zeytine neden yemin ediyor Allah? Gece ve gündüze neden? Ve kuşluk vaktine? Bilsem ben de öyle yemin edeceğim Sana aşkıma. Ya "Allah göklerin ve yerin nurudur" âyeti? Nurdan murad ışık olmasa gerek. Bak yine aklımı karıştırdım işe. Sorsam böyle, diyecek ki "Bunların müteşabih ayetler olduğunu bilmez misin? Sözün kaynağından dile ve bekle de manası yüreğine insin." Yok mu benim aklımla kirlenmemiş, kalbimden çıkan saf sorular?

Tam elimi heybeme daldırıyorum, ipi kopuyor. Çakıllarım yere saçılıyor. Oh be! Tüyden hafifim artık. Kalbimi yokluyorum. İçeride bir fırtına var:

Allah Sana "Habibim, Sen olmasaydın bu evreni yaratmazdım" diyor. Bu nasıl oluyor Sultanım? Yaratan yarattığına aşık mı oluyor? Peki neden Seni yaratmasaydım demiyor da, Sen olmasaydın diyor? Yoksa bu yaratan-yaratılan ilişkisi değil de yaratan-yaratan ilişkisi mi? Yaratıcı, en yüce tecellisi olarak kendini mi selamlıyor Senin şahsında?

Bir de senin "Ene beşerün" sözün var ey Allah'ın Sevgilisi. "Ben insanım" dedin hep. İnananlar Seni putlaştırmasın istedin. İnsan olduğunu, Senin de yanılabileceğini göstermek için "Bu yıl hurma ağaçlarını aşılayalım mı?" diye sorduklarında "aşılayın" dedin. O yıl meyve vermedi hurmalar. Sonraki yıl yine sordular. "Aşılamayın" dedin. Yine meyve alınamadı ağaçlardan. Dünya işlerinde insana kendi aklını kullanması, kendi tecrübesini oluşturması için kuvvetli bir işaret mi vermek istedin?

Masum ve masun olduğun halde Sana bağlananlardan bazılarının belagat gücü ile seni yanıltarak istediği fetvayı alabilmeleri ihtimaline karşı Allah'a sığındın. Demek ki Sen gerçekten insandın, gerçek insandın.

İlmin güzel şehri Sultanım. Devlet Başkanıydın. Öldüğünde bir Yahudiye borcun vardı. Şehrinin kapısı Hz Ali, zırhını ve kalkanını satarak ödedi bu borcu. Bu bana çok dokunuyor Efendim.

Bir sabah namazı vakti, mescide geç geldin. Daha önce hiç olmamıştı. Merak ettiler: "Ne oldu ya Rasulullah?" Dedin ki: "Yola çıktığımda önümde piri fani bir Yahudi yürüyordu. Onun minik adımlarına ayak uydurdum. Onu geçmek saygısızlık olacaktı." Bu da bana çok dokunuyor Efendim. Kedin uyanmasın diye üzerine kıvrılıp yattığı eteğini kesen bir elçisin Sen. Karıncalar ezilmesin diye ordunun yolunu değiştirensin. Sözünde duransın, dilinden, elinden ve belinden emin olunansın.

İşte bu yüzden Sultanım, Senin zamanında yaşayıp Seni görmeyişimin tek tesellisi, Senden sonra dünyaya gelmemdir. Ya Senden önce doğup ölseydim? Senden nasıl haberdar olur, Sana nasıl bağlanırdım?

Yol bitiyor. Şimdi yüz yüzeyiz. Öyle bir bakıyorsun ki tebessümünden gözlerim eriyor. Anladım diyorum, dilsiz ve dudaksız konuşmam lazım. Aşık değil aşk olmam lazım. Ellerimi tutuyorsun. "Sen yine de o sormak isteyip soramadığın sorular için konuşan bir Kuran bul" diyorsun. Yağmur damlaları gibi iniyor kelimelerin: "İlmi aşkla dokuyan velileri var Allah'ın. Kelimesiz kalmak senin harcın değil. O anlatsın sen dinle."

Gözlerim kapalı soruyorum: "Peki nasıl ulaşırım ona?"

"Ararsan bulursun, bakarsan görürsün, dinlersen duyarsın. Tabii kaderinde varsa" diyorsun ve kayboluyorsun...
Ekleme Tarihi: 23.01.2008 - 02:42
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
bunlari cok begenerek ekledim.....kaynak olarak sonpeygamber.info dan faydalandim...insallah isinize yarar kardesim...selam ve dua ile...Güle Güle


Bu mesaj 1 kez ve en son cananberraramazan tarafından 23.01.2008 - 02:46 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 23.01.2008 - 02:45
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  

1463 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 23.03.2007
En Son On: 09.05.2011 - 10:25
Cinsiyeti: Erkek 
ALLAH'U teala sayılarınızı artırsın inşallahurahman.... yolunuzda daima hayırla açık olsun....

Allah Razı Olsun çok güzel eklemeler yapmışsın canan kardeş......gül


selametle....
Ekleme Tarihi: 23.01.2008 - 07:05
Bu mesajı bildir   Maksat kelam olsun üyenin diğer mesajları Maksat kelam olsun`in Profili Maksat kelam olsun Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
havva nene su an offline havva nene  

83 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.05.2007
En Son On: 08.10.2010 - 09:57
Cinsiyeti: ----- 
ya inan gözlerim doldu
hakkını helal et..!!!! çok uğraşmışsın ...
arkadaşlarla görüşüp bunları değerlendireceğiz inş.
Elinize Saglik
hayırlı temenni de bulunan tüm kardeşlerime de Te$ekkürler
Rabbim sizinde hayırlı işlerinizde kolaylık versin.....
Ekleme Tarihi: 24.01.2008 - 13:14
Bu mesajı bildir   havva nene üyenin diğer mesajları havva nene`in Profili havva nene Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
RE:

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
Alıntı
Orijınalı havva nene

ya inan gözlerim doldu
hakkını helal et..!!!! çok uğraşmışsın ...
arkadaşlarla görüşüp bunları değerlendireceğiz inş.
Elinize Saglik
hayırlı temenni de bulunan tüm kardeşlerime de Te$ekkürler
Rabbim sizinde hayırlı işlerinizde kolaylık versin.....



Hakkim kardeslerime her daim helaldir...sendende Rabbim gayretlerini daim etsin...
Ekleme Tarihi: 24.01.2008 - 13:23
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
SuMeYRa su an offline SuMeYRa  
......

1576 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 14.11.2004
En Son On: 11.11.2012 - 22:24
Cinsiyeti: Bayan 
Rabbim O'nun Rizasi, Habibinin Sevgisi icin yapilan calismalari basarili eylesin..

Rabbim Gücünüze Güc, Sevdaniza sevgi dolulari yagdirsin Güzel Insan...

Bir kac seylerde ben ilave edebilirim acizane..

- Sami yusuf'un SUPPLICATION parcasini acilis olarak ve hatta yer yer arka fon olarak alabilirsiniz..

-O Gün Olabildigince Cok Gül alip dagitilabilir.. Ama önce O'nun (s.a.v) ve Gülün degerini anlattiktan sonra...

-Skec hazirlanabilir: Örnegin: Bazi Sahabi hanimlarin O'na olan sevgisini anlatan sahneler oynanabilir..

- O'nun sözünü dinlemenin ne hazin sonlar getirecegi vurgulanabilir. Uhud savasinda Ayneyn tepesini terkedis örnegi sunularak beyinleri donduracak sözler secilip siirler yazilabilir, varsa bazi nükteler okunabilir..

Sunucunuz Cok edebi olmali...
Sultanlar sultaninin insan, ahlak, toplululuk, sevgi, kardeslik vs. adina dair hadislerinden programin akisina göre dagitim yaparak sunulabilir.

- O Gün cocuklarin da katilacagini varsayarak Allah resulünün cocuklara karsi olan muhabbetini sergileyen bir tanitim, piyes oynanabilir.

- Cocuk ilahi gurubuna ilahi / siir okutulabilinir..

Simdilik aklima bukadar geliyor ablam.. InsaAllah Kutlu dogum Haftasina uygun bir sey bulursam ilave ederim..

Mükafatiniz Cennette Cemalullahi Görmek, Habibi zisan'a Komsu olmak olsun insaAllah...

Esselamu Aleykum Verahmetullah

Ekleme Tarihi: 24.01.2008 - 19:21
Bu mesajı bildir   SuMeYRa üyenin diğer mesajları SuMeYRa`in Profili SuMeYRa Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
havva nene su an offline havva nene  

83 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.05.2007
En Son On: 08.10.2010 - 09:57
Cinsiyeti: ----- 
wow.... canım sümeyram .....
evt. bu programı yıllardır yapıyoruz . görmeni dilerdim .....
çocuk koromuz senin dediğin gibi geçekten çok iyi .zaten onlar tam profesyonel.çünkü okul korosundalar aynı zamanda ...ayıptır söylemesi kızım da aralarında ....
verdiğin öğütler için çok teşekkürler ....aklımda tutacağım ....
ha sunucumuz mu ? sanki sen onu anlattın tam bir edep timsali...her yıl o yapar sunuculuğu....
RABBİM razı olsun .... güzel dualarınız için.. bilmukabil inş.
selam ve dua ile .......
Ekleme Tarihi: 28.01.2008 - 16:33
Bu mesajı bildir   havva nene üyenin diğer mesajları havva nene`in Profili havva nene Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
-ERDAL- su an offline -ERDAL-  

198 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 29.01.2008
En Son On: 27.08.2008 - 17:26
Cinsiyeti: ----- 
GÜZEL SESLİ BİRİNİN 15 DAKIKA BİR KURAN OKUMASIYLA AÇILIŞ YAPILMASI DAHA İYİ OLUR...SİNEVİZYON İMKANINIZ VARSA YOKSA MUTLAKA OLSUN,GÖRSELLİK DAHA KALICI OLUR,MEDİNENIN GÜLÜ ADLI ŞİİR VAR O İZLENSE.YOU TUBE DE VAR BAKABILIRSIN...SONRASINI SÜMEYRA YAZMIŞ...BEN OLSAM GÜL YERİNE EŞARP DAĞITIRDIM,KATILIMI ARTIRIRDI [BAYANLAR NAZARINDAN BAKIYORUM OLAYA]BUNLAR İÇİNDE SPONSOR BULUNSA O SPONSORLARIN VİDEOSU VEYA FOTOLARI MÜZİK EŞLİĞİNDE SALONDA GÖSTERİLE BİLİR...HEM ONLAR İÇİNDE İYİ OLUR...
Ekleme Tarihi: 11.02.2008 - 01:16
Bu mesajı bildir   -ERDAL- üyenin diğer mesajları -ERDAL-`in Profili -ERDAL- Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
havva nene su an offline havva nene  

83 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.05.2007
En Son On: 08.10.2010 - 09:57
Cinsiyeti: ----- 
tarabya kardeş...
evt kuran okunacak, üç hafız arkadaşımız var ...
açılışı , taabiri caizse kuran ziyafetiyle yapacağız...
önerilerin için teşekkürler.......selam ve dua ile...
Ekleme Tarihi: 11.02.2008 - 09:21
Bu mesajı bildir   havva nene üyenin diğer mesajları havva nene`in Profili havva nene Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1590 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.06169 saniyede açıldı