![0](images/blank.gif) |
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
PEYGAMBER ÇİZGİSİNDE YAŞAMAK |
|
|
Moderator 4254 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 04.06.2007
|
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
Namazın Temel Motifleri
Namaz, Cenab-ı Hakkın huzurunda kulun, hamd niyazını dile getirme tarzıdır. Bunu büyük kavramdaki tarif ile ele alırsak, bu hamdin ne tarz olacağını Cenab-ı Hak bize tanıtmış, Efendimiz de mü'minlere öğretmiştir. Yani evvela, "Sübhaneke" yi okuyup, ardından Fatiha ve zammı-ı süreyi okuduğumuz zaman Cenab-ı Hakka hamdimizi arz ediyoruz. Cenab-ı Hak da bu arz ettiğimiz hamde karşılık, bize fevkalade müthiş bir duygusal yaklaşım sağlıyor. Bu duygusal yaklaşım aslında, bir tarz İlahi cereyanın sezilmesi gibidir. Ondan sonra nimetler başlıyor.
Cenab-ı Hak namazın başlangıcında 'hamd sırrı içerisinde kendisine arzuhal etmemizin karşılığında bize bir rakım manevi hikmetler açıyor. Biz bunun farkında olalım veya olmayalım önemli değildir. Bu bir İlâhi cereyan artımıdır, Allah'ın kuluna lütfettiği bir "Sırat-ı Mustakim" yaklaşımıdır. Cenab-ı Haktan "Sırat-ı Mustakim" talep ettiğimiz zaman bu, "Beni Sana yaklaştır" demektir. Her namazda bu yaklaşım vuku bulmuş diye kabul ediyor. İşte o yaklaşım vuku bulunca Cenab-ı Hakka karşı mükellef olduğumuz hamd niyazını rükû yaparak tekrar etmiş oluyoruz.
"Sübhane Rabbiye'l-azim" dediğimiz zaman, Cenab-ı Hakka karşı hamd niyazımızın bir başka değişimine uğruyoruz. Çünkü Allah, "Sırat-ı Mustakim"i haysiyetli bir şekilde, ihlâsla istediğimiz takdirde, "Tamam kulum, Sırat-ı Mustakim'i verdim sana" diyor. "Sırat-ı Mustakim"e çıkıldığında ayakta durmak olmuyor artık. Bir rükû ile o rükûda fevkalade hikmetli bir zikirle Allah'a biraz daha yaklaşıyoruz. Nedir bu? Yâ Rabbi, Senin yüceliğin akıldan, zihinden ne geçiyorsa hepsinden daha ötelerdedir." Çünkü tesbih etmek, "Sübhanallah" demek ötelerin de ötesinde bir yüceliği dile getirmek demektir.
"Sübhane Rabbiye'l-azim" dediğimiz zaman Cenab-ı Hakka, "Yâ Rabbi, Senin azametin, Senin yüceliğin öyle müthiş akıl almaz bir şeymiş ki, işte şimdi bu azamet karşısında rükû ediyorum" anlamındadır. "Zihinden geçen büyüklükler. birikimler itibariyle büyük kavramların, hatta duygusal olarak azim kavramların hep en ötesindesin, onlardan çok yüce bir öteliktesin."
Bizim Türkçe kavramında, "öte" deyince bu, "sübhan" kelimesiyle, tesbih etmeyi tam temsil etmiyor. Biz ancak bu kelime ile ifade edebiliyoruz. Sübhan demek her şeyin üzerinde bir ötelik demektir. Yani bu, bilimin de üzerine çıkan o kadar ötede bir şey, güzelliğin de ötesinde süper güzel bir şeydir. Onun için, "Sübhane Rabbiye'l-azim" demek, bir kulun Cenab-ı Hakkın azametini gerçeği ile anlaması demektir. "Ben ne anladıysam hepsinden daha yücesin. "
Bu tarz bir yaklaşımın arkasından Cenab-ı Hakkın kula verdiği "Sırat-ı Mustakim" cereyanı, büsbütün şiddetleniyor. Artık kul, o şiddetli cereyan karşısında secdeye gelmek zorunda kalıyor. Secdeye geldiği zaman da bu sefer Allah'ın azametini terennüm eden duygusallığı, Allah’ın güzelliğini seyre dalıyor, onun için de "Sübhane Rabbiye'l-âlâ" diyoruz. Çünkü, "Sübhane Rabbiye'l-azim", Allah'ın kudretini ve o kudretin sonsuzluğunu ifade eden bir zikirdir.
"Sübhane Rabbiye'l-âlâ" ise, Cenab-ı Hakkın güzelliğinin ifadesidir. "Her şeyden daha alâsın, hem yücesin, hem güzelsin. Aklımdaki, şuurumdaki, zihnimdeki, gönlümdeki, duygumdaki bütün güzelliklerden daha ötesin." Çünkü o anda namazda seyrediyor. Bunu dile getirerek "Sırat-ı Mustakim" hattında, Allah caddesinde diriliğini göstermiş oluyor. Secde ile rükûnun hikmetleri bunlardır.
Bundan sonra kalkıp oturduğu zaman veya tekrar ettiği zaman birinci ,rekatta iken kul bir nevi İlâhi hazza doyamamış oluyor. Tekrar o hazzı yaşamak için, yeniden Fatiha'sıyla o caddede secdenin ve rükûun bir daha hazzını almak için ikinci rekatı kılmış oluyor. Namazın asıl temel motifi iki rekattır. Bu iki rekatı tamamladıktan sonra kulun ne yapması lazım? Bu kul buraya nasıl layık oldu da geldi? Bu İlâhi nimete, "Sırat-ı Mustakim"e nasıl lâyık oldu da geldi? Bunu ifade etmesi için de Tahiyyat duası duasını okuyor. Tahiyyat duası da bir zikirdir. Bu hadis-i kudsîyi okuyarak namazın ne olduğunu kendi ağzından Cenab-ı Hakka bir daha teşekkür tarzında ifade etmiş oluyor.
Tahiyyatta, Allah ile Fahr-i Kâinat Efendimiz arasındaki konuşmayı tekrar ediyoruz. Tahiyyat duası odur. "Benim sevgili Peygamberim Sana arz-ı ihtiramda bulundu. senin yüceliğini, akıl almaz güzelliklerini söyledi. Sen de ona, 'Aynı güzellikler sana olsun habibim' dediğin zaman, ‘Salih kulların da burada olsun’ dedi. İşte ben, bu sayede varım Yarabbi diyorsun. Bunun tamamlayıcısı da Efendimize salavat okumaktır.
Onk.Dr.Haluk Nurbaki
|
Ekleme Tarihi: 14.10.2008 - 16:09 |
|
|
|
335 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 31.08.2008
|
En Son On: 22.03.2009 - 00:29
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
|
Ekleme Tarihi: 27.10.2008 - 00:27 |
|
|
|
Moderator 4254 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 04.06.2007
|
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
Sizdende Kardesim
selam ve dua ile
|
Ekleme Tarihi: 27.10.2008 - 22:35 |
|
|
|
![Hayırlı ömürler dileriz.](images/birthday.gif) |
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
armine10 (55), ravdacý (43), teg_men (51), nursah28 (54), ince sýz&#.. (41), hst (51), dj_asiyan (38), mustaf (43), kardelen_53 (39), umut216 (47), Gül Bebek (43), erdal58 (43), s.zorlu-tekin (48), GuLSuLTaN (45), balikesir_10 (56), camellia (54), sucam4 (38), memo (50), rbirgul (42), mustafakucuk (44), Muallim (60), memo-ceza (33), Enes bin Malik (35), *aleyna* (48), symtns (34), Erhan Yavuz (38), necipbybrt (52), tyrannus (43), osta (40), EL KANUNI (47), pcmuhendisi (34), memisonline (46), oemeroezel (41), sehzade (38), Eneees (36), TheSoNiX (43) |
|
|
|
![0](images/blank.gif) |
|
|