0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Mahmut Es'ad COŞAN (Rh.A) : Hayatı

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 35 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
fatihalperen su an offline fatihalperen  
Mahmut Es'ad COŞAN (Rh.A) : Hayatı

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: Erkek 
1938 yılında Çanakkale'de doğdu. Babası Halil Necati Efendi, annesi Şâdiye Hanım'dır.

1950'de İstanbul Vezneciler ilkokulu'nu, 1956'da Vefa lisesi'ni bitirerek aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Filolojisi bölümüne girdi . Arap Dili ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı, Ortaçağ Tarihi ile Türk-İslam sertifikalarını alarak, 1960 yılında Edebiyat Fakültesinden mezun oldu.

Aynı yıl Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde açılan asistanlık imtihanını kazanarak , Klasik-Dînî Türkçe Metinler Kürsüsü'ne asistan olarak girdi. Fakülte yayın komisyonunda iki yıl sekreterlikte bulundu.

1965 yıında XV. Yüzyıl şâirlerinden olan "Hatiboğlu Muhammed ve Eserleri" konusunda doktora tezi vererek "İlahiyat Doktoru" ünvanını aldı.

1967-1968 yılları arasında Ankara Yükseliş Mühendislik ve Mimarlık Özel Yüksek Okulu'nda "Türkçe ve Hümaniter Bilgiler" dersini tedris etti.

1973 yılında ise, "Hacı Bektaş-ı Veli, Makâlât" adlı doçentlik tezi ile doçentlik ünvanını aldı ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk-İslam Edebiyatı Kürsüsü'ne öğretim üyesi olarak tayin edildi.

1977- 1980 yıllarında Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi'nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi .

1982 yılında profesörlüğe yükseldi . Sosyal ve kültürel faaliyetlere daha fazla zaman ayırabilmek düşüncesiyle , 1987 yılında emekliliğini isteyerek üniversiteden ayrıldı.

İlk dini eğitimini ailesinde gördü . Genç yaşta vefat eden annesi, zikir ehli bir hanımdı . Babası Necati Efendi; Serezli Hasib Efendi, Kazanlı Abdülaziz efendi, Mehmed Zahid Kotku Efendi gibi alim ve fazıl şeyh efendilerin sohbetinde ve hizmetinde bulunmuş, hal ehli bir kimsedir. Mehmed Zahid Kotku Efendi'nin yakın dostlarındandı. Bu münasebetle , küçük yaşta hocaefendilerin meclislerine devam etti, onların maddi ve manevi ilgilerine mazhar oldu.

Mehmed Zahid Kotku Efendi'nin bizzat elinden tutarak kürsüye oturtması ile İskenderpaşa Camii'nde, dergahın eğitim kitabı olan Gümüşhanevî'nin "Ramûz el- Ehâdis" adlı hadis kitabından hadis dersleri vermeye başladı (1977).

Yine onun arzusu üzerine , 13 kasım 1980 günü vefatından sonra, cemaatin eğitimiyle ve her türlü meselesiyle ilgilenme, tebliğ ve irşad görevini üstlendi .

Onun döneminde hadis derslerine ilgi daha da arttı . Cemaat yer bulamadığı için camiye ilaveler yapıldı; ders dinlenilecek yerler beş-altı kat genişletildi . Ayrıca Ankara, İzmir, Bursa, Sapanca, İzmit ve Eskişehir'de mûtad hadis dersleri başlatıldı.

Yurt içi ve dışında basın-yayın, eğitim, kültür-sanat, sağlık, sesli ve görüntülü yayıncılık gibi, hayatın her sahasını kavrayan çok yönlü vakıf, dernek ve şirketin kuruculuğunu yaparak, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in Medine-i Münevvere'de yaptıklarını bu çağda yapmak için gereken her türlü müessesenin kurulmasına önderlik etti ve hizmet sahasını genişletti.

Mehmed Zahid Kotku Efendi'nin emri üzerine kurduğu "Hakyol Vakfı"nın çalışmalarıyla bizzat ilgilendi, muhtelif yerlerde şubeler açtırdı . Eğitim ve yardımlaşma faaliyetini yaygınlaştırmak için çalışmalar yaptı.

Sanat ve kültürle ilgili çalışmalar yapmak üzere "İlim Kültür ve Sanat Vakfı" nı, sağlık hizmetleri için "Sağlık Vakfı"nı kurdurdu. Hanımların eğitimi ile ilgili olarak "Hanım Dernekleri"nin; çevre ile ilgili çalışmalar yapmak üzere "İlim, Ahlak, Kültür ve Çevre Dernekleri"nin kurulmasını ve yaygınlaştırılmasını teşvik etti . Bu çalışmalarla, toplumun güzel amaçlar için bir araya gelmesini, organize olmasını sağlamaya çalıştı.

Vakıflara ait harabe haline gelmiş bir takım ecdad yadigarı eserlerin tamir ve tecdidiyle ilgilendi; onların gayesine uygun olarak tekrar faaliyete geçmesini temin etti: Ahmed Kamil Tekkesi, Selami Mustafa Efendi Tekkesi, Şeyh Murad Efendi Dergahı, Kanuni zamanında yapılan ve şimdi Şadiye Hatun Teşhis Kliniğinin hizmet verdiği külliye .... gibi.

Eğitimin yaygınlaştırılması için basın ve yayın çalışmalarıyla ilgilendi. 1983 eylülünde "İslam" dergisini, 1985 nisanında "Kadın ve Aile" ve "İlim ve Sanat" dergisi yayınlanmaya başladı. Daha sonra "Gülçocuk" dergisi çıkartıldı. Sağlık va bilimle ilgili konularda ise "Panzehir" dergisi yayınlandı . Kitap yayıncılığı için "Seha Neşriyatı" kurdurdu; çeşitli dini, edebi, tarihi, kültürel eserler neşredildi. Yayıncılığın geliştirilmesi, haftalık ve günlük yayınlara geçilebilmesi için çalışmalar başlattı. Onun gayretleriyle bir matbaa tesis edildi (Ahsen), dizgi tesisleri kuruldu (Deha). Sesli ve görüntülü yayıncılık alanında hizmet etmek, milli ve manevi değerlerimize uygun yayınlar yapmak üzere "Ak-Radyo (AKRA)" adı altında bir müessesenin kurulmasına öncülük etti (1992). Halen İstanbul, Ankara, İzmir, Konya, Adapazarı, Denizli başta olmak üzere yüzden fazla merkezden radyo yayınları yapılmaktadır. Ayrıca uydudan yayın yapan radyo dünyanın birçok yerinden de dinlenilebilmektedir.

Kaliteli bir eğitimi temin etmek amacıyla, özel eğitim kurumlarının kurulmasını teşvik etti. Çeşitli illerde ilkokul öncesi, ilkokul ve orta öğrenime yönelik eğitim tesisleri kurdurdu.

Yurtdışındaki müslümanlarla diyaloğu sağlamak amacıyla "İskenderpaşa Turizm (İSPA)" adı altında bir seyahat acentası kurulmasına öncülük etti.

İlmi seviyesi yüksek hocalar yetirştimek amacıyla İstabul'da, Ankara'da, Konya'da ve Bursa'da hadis ve fıkıh enstitüleri açtırdı. Buralarda İlahiyat fakültelerinde okuyan veya mezun olan kimselere, özel hocalardan Arapça, hadis, tefsir ve fıkıh dersleri verdirilmesini temin etti.

Sohbetlerine yurt içinde yurt dışında büyük ilgi gösterilmesi ve çeşitli yerlere davet edilmesi, onun çok seyahat etmesine neden oldu. Avrupa'da, Kuzey Amerika'da, Afrika'da, Orta Asya ve Avustralya'da pek çok ziyaretler, vaazlar, sohbetler yaptı; eğitim proğramlarına katıldı. Her yıl hac ve umre dolayısıyla değişik ülkelerden gelen müslümanlarla görüştü, diyalog kurdu.

Hakkı ve hayrı, iyiyi ve güzeli tebliğ etme yönünde şumüllü ve verimli çalışma yapmaktan bir an bile geri kalmadı. Çevresini de daima bu tür çalışmalara teşvik etti.

Doğu dillerinden Arapça ve Farsça'yı, batı dillerinden Almanca ve İngilizce'yi bilmekte; yurt içinde yurt dışında çok yönlü sosyal faaliyetlerini; tebliğ ve irşad çalışmalarını dar-ı bekaya irtihal eyledikleri 4 Şubat 2001, 11.30' a kadar devam ettirdiler.

Kim Allah-u Teâlâ Hazretleri'ne dayanırsa, en güçlü insan odur. Kim de onun kulluğundan uzaklaşırsa; Allah-u Teâlâ Hazretleri onu en hor, en zelil duruma düşürür.
Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN (Rh.A)


Bu mesaj 1 kez ve en son fatihalperen tarafından 03.01.2005 - 00:24 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 03.01.2005 - 00:23
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast Hudayi  

Misafir

Kayıt Tarihi: 30.12.2024
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: ----- 
Selamun Aleykum

Allah'u Teala, kendisine dost olanlari ve dostlarina dost olanlari vatanimizdan ve arz'dan eksik etmesin.

Allah Razı Olsun
Ekleme Tarihi: 03.01.2005 - 00:37
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
fatihalperen su an offline fatihalperen  

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: Erkek 
amin inşallah bugunlerde Hocamzını hayalı olan bırlıktelıge tum İslam ummeti olarak ihtiyacimiz var Allah Zalimlerin zulumleri altında ezilen musluman kardeslerimize yardımcı olsun...
Ekleme Tarihi: 03.01.2005 - 00:40
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast Hudayi  

Misafir

Kayıt Tarihi: 30.12.2024
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: ----- 
Allah'in ust derece yakin dostlarinin tek arzusudur birliktelik ve insaallah gerceklesecek bir olgudur.Bugun olmazsa yarin, yarin olmazsa obur gun...Ama mutlaka...

Ne mutlu o insanlara ki; Urvet-ul Vuska'ya yapismislardir...Yazik o insanlara ki; Urvet-ul Vuska'ya yapisanlarla alay etmektedirler.Bilmezler ki; birlik ve beraberlik ayni dergah'in ve Mursid'in talebesi olmak degil; gonullerin bir olmasidir. Insaallah bu birlik ve beraberligi saglayacak olanlar da; Allah dostlarinin dostlari olanlar olacaktir insaallah...Ve, "inkarcilar hoslanmasa da" Allah Nur'unu tamamlayacaktir ( SAFF 8).
Ekleme Tarihi: 03.01.2005 - 01:35
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
fatihalperen su an offline fatihalperen  

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: Erkek 
UYANIN VE HİZMETE KOŞUN

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

İslam, Mart 98

İslâm'a hizmet her müslümanın görevidir; sadece hocaların, müftülerin, vaizlerin, hafızların değil... Her mü'min, kendi meslek alanında ve kendi eğitim birikim, imkan ve müktesebatı miktarınca, elinden geldiği kadar İslâm'a ve müslümanlara faydalı işler yapmağa çalışmalıdır, bu ağır yükün bir kısmını üzerine almalıdır ki, İslâm payidar olsun, gelişsin, yayılsın, güçlensin. Bunun şerefi, sevabı, mükâfatı çok büyüktür. Rabbim cümlenize bu mazhariyeti nasib eylesin!

Dünya üzerindeki bazı çok büyük teşkilatlar ve devletler, İslâm ve müslümanlarla amansız, kesintisiz, korkunç, sinsi bir savaş içindedirler. Müslümanlar bunu iyi görmelidir, bu savaşın perde arkasını, asıl müsebbiblerini, maşaları, aracıları, ajanları iyi teşhis ve tespit etmelidir; televizyonları, radyoları, gazeteleri, kitapları, iç ve dış siyaseti ibret ve dehşetle, irfan ve basiretle izlemelidir, döndürülen dolapları desiseleri, hileleri, oyunları tam anlayabilmelidir; çünkü müslümanların gaflet ve cehaletinden büyük kayıplar doğmakta, İslâm ülkeleri harap olmakta, servetler sömürülmekte, devletler yıkılmakta, milyonlarca müslüman ölmekte, sefalet ve ızdırap çekmektedir. Buna hamiyetli bir mü'minin gönlü razı olmaz, bu facialara yürek dayanmaz; bu konudaki ihmal ve vurdumduymazlıkların hesabı verilmez, günahının altından kalkılmaz.

Bu savaş sıcak, silahlı askeri bir çatışmaya bazen dönüşür, çok kere ise, soğuk ve gizli, aldatıcı ve maskeli bir şekilde devam eder, iç ve dış siyasete, ticarete, eğitime, iktisada, sanayie sanata, sinema-tiyatro-radyo ve televizyona, basın ve yayına kayar. Onun için halis ve muhlis müslümanların her sahada çalışma yapması son derecede önemli ve gereklidir.

Kendi iman ve irfanımızı korumalı, Allahu Taala'nın emir ve yasaklarına riayet eden iyi bir müslüman olarak yaşamaya ve ölmeye gayret etmeli, dinimizi uygulamamızı, ibadetlerimizi gönlümüzce yapmamızı engellemeğe çalışan din düşmanlarına asla yüz vermemeli imkan ve fırsat tanımamalıyız. Allah yolunda mübarek ecdadımız gibi can ve mal feda etmekten bir an bile kaçınmamalıyız.

Din cihad ile, cehd ile, sa'y ile, gayret ile, fedakârlık ile, hizmet ile, cesaret ile, kahramanlık ile ayakta durur; tembellik ile, korkaklık ile, zevk ü safa düşkünlüğü ile, ihmal ve vurdumduymazlık ile, nefse ve şeytana kulluk ve esaret ile yıkılır, böylelerinin dünyası da, ahireti de mahv u perişan olur, akıbetleri hırman ve hızlan ve husrana çıkar.

Şu günlerimiz çok önemli, çok zorlu, çok sıkıntılı, çok muhataralı, çok tehlikeli günlerdir, düşman çevremizi sarmış, içimize sızmıştır, hoşgörü ve merhametimizden nice maraz hasıl olmuştur. Kardeşlerimiz öldürülüyor, yurtlarımız yakılıp yıkılıyor, kadın ve kızların ırz ve namusları payımal ediliyor. Nerede kaldı insanlık, medeniyet, merhamet, diyanet, İslâmiyet, mesuliyet!

Onun için topyekün uyanmalı, kendimize gelmeli, seferber olmalı, her türlü meşru tedbiri basiretle almalı ve uygulamalıyız. Kesenin ağzını açmak, hizmete koşmak, her türlü fedakarlığı yapmak zorundayız. Fırsat kaçıyor. Mal verilmeyince bıçak kemiğe dayanır, can elden gider, esaret, sefalet ve zillet gelir. Tarih boyu iş böyle olmuştur, günümüzde ve çevremizde de aynen böyle olup durmaktadır.

Ya rabbi! Sen biz müslümanlara basiret ve feraset ihsan eyle tevfîkini cümlemize refik eyle, ümmet-i Muhammedi s.a.s. nusret ve muzafferiyete mazhar eyle!

Bi hürmeti ismikel-a'zm ve bi hürmeti Nebiyyilkel-ekrem sallallahu aleyhi Alihi ve sellem.
Ekleme Tarihi: 03.01.2005 - 02:19
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
SHaDeeD su an offline SHaDeeD  
RE:

374 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.03.2004
En Son On: 06.03.2006 - 19:43
Cinsiyeti: Bayan 
Alıntı
Orijinali fatihalperen

amin inşallah bugunlerde Hocamzını hayalı olan bırlıktelıge tum İslam ummeti olarak ihtiyacimiz var Allah Zalimlerin zulumleri altında ezilen musluman kardeslerimize yardımcı olsun...



amin..Allah razı olsun..
Ekleme Tarihi: 03.01.2005 - 09:04
Bu mesajı bildir   SHaDeeD üyenin diğer mesajları SHaDeeD`in Profili SHaDeeD Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
MiRaY su an offline MiRaY  
RE:

252 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.11.2003
En Son On: 04.05.2005 - 00:20
Cinsiyeti: Bayan 
Alıntı
Orijinali Hudayi


Selamun Aleykum

Allah'u Teala, kendisine dost olanlari ve dostlarina dost olanlari vatanimizdan ve arz'dan eksik etmesin.

Allah Razı Olsun


Allah bu tür hocalarimizin sefaatina nail eylesin.


Bu mesaj 1 kez ve en son MiRaY tarafından 07.01.2005 - 13:40 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.01.2005 - 13:39
Bu mesajı bildir   MiRaY üyenin diğer mesajları MiRaY`in Profili MiRaY Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast Hudayi  

Misafir

Kayıt Tarihi: 30.12.2024
En Son On: 04.05.2005 - 00:20
Cinsiyeti: ----- 
Allah Razı Olsun


gül gül gül gül
Ekleme Tarihi: 06.01.2005 - 14:10
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
SHaDeeD su an offline SHaDeeD  

374 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.03.2004
En Son On: 06.03.2006 - 19:43
Cinsiyeti: Bayan 
Es'ad Hocaefendinin vefatının 4.yılı olması sebebiyle hatim kampanyası başlatılmış bulunmakta..detaylar http://www.iskenderpasa.com da var..
Ekleme Tarihi: 06.01.2005 - 17:20
Bu mesajı bildir   SHaDeeD üyenin diğer mesajları SHaDeeD`in Profili SHaDeeD Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
SonMucahit su an offline SonMucahit  

94 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.10.2004
En Son On: 19.07.2007 - 03:45
Cinsiyeti: ----- 
Selamün Aleyküm

Esad Cosan Hocaefendiyi rahmetle aniyorum.Hakyol vakfini taktir ediyorum basarilar.

Selam ile
Ekleme Tarihi: 06.01.2005 - 21:38
Bu mesajı bildir   SonMucahit üyenin diğer mesajları SonMucahit`in Profili SonMucahit Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
muhammedfevzi su an offline muhammedfevzi  
slm

379 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2003
En Son On: 08.09.2007 - 21:03
Cinsiyeti: Erkek 
Hoca bilindiği üzere birçok yerde tebliğde,irsadda bulunmuştur.

Arkadasın biri İskenderpaşa.com'u adres olarak vermiş.Gerçekten güzel hizmeti var sitenin.Hergün günün sözü,ayeti,hadisi e-mailinize postalanıyor....



Bu mesaj 1 kez ve en son muhammedfevzi tarafından 11.01.2005 - 12:50 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 11.01.2005 - 12:22
Bu mesajı bildir   muhammedfevzi üyenin diğer mesajları muhammedfevzi`in Profili muhammedfevzi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
muhammedfevzi su an offline muhammedfevzi  
slm

379 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2003
En Son On: 08.09.2007 - 21:03
Cinsiyeti: Erkek 
Allah İslama hizmet eden bil cümle müminden razı olsun inşallah.....


Bu mesaj 2 kez ve en son muhammedfevzi tarafından 11.01.2005 - 12:48 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 11.01.2005 - 12:34
Bu mesajı bildir   muhammedfevzi üyenin diğer mesajları muhammedfevzi`in Profili muhammedfevzi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
fatihalperen su an offline fatihalperen  
RE: slm

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali muhammedfevzi

Allah İslama hizmet eden bil cümle müminden razı olsun inşallah.....


amin insallah..
Hocaefendi ile ilgili olarak bilgi alinabilecek bi kac site ismi veriyim bende
http://www.zikrullah.com
http://www.dervisan.com
http://www.sonuyari.com
http://www.alperen2000.net
http://www.hakyolvakfi.org
Ekleme Tarihi: 12.01.2005 - 00:22
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
SHaDeeD su an offline SHaDeeD  

374 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.03.2004
En Son On: 06.03.2006 - 19:43
Cinsiyeti: Bayan 
AMİN..ALLAH RAZI OLSUN...


DUA İLE...
Ekleme Tarihi: 12.01.2005 - 08:34
Bu mesajı bildir   SHaDeeD üyenin diğer mesajları SHaDeeD`in Profili SHaDeeD Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
GonCduvAni su an offline GonCduvAni  
Selamun aleyküm...

10 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.01.2005
En Son On: 03.05.2009 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Esselamu aleyküm ve rahmetullah...
Hepinizi en başta Allah'ın selamı ile selamlıyorum.Aranıza yeni katıldım.İnşallah bu berekrtli ortamdan fazlasıyla istfade edebiliriz..Allah hepinizden razı olsun.Ben istanbul'dan munib.Halen akademik kariyerime devam edip aynı zamanda ticaretle uğraşıyorum...
Bu konuyu gördüm ve ilgimi çekti...
Birkaç şey yazmak istiyorum..
Bİr çok cemaatin içinde bulundum.Nakşilerden nurculara,cerrahilerden hakyolculara kadar bir çok cemaati fazlasıyla tanıdım.Bu cemaat içinde ehl-i tarik kişilerde de hemhal oldum.İster istemez onlardan çok fazla şey öğrendik Allah onlardan razı olsun.
Ehl-i tarikler sizlerinde bildiği gibi bir şeyhe intisab edip hayatlarının o şeyh efendinin çizdiği çizgi doğrultusunda ki o çizgi peygamber (s.a.v.) çizgisidir devam ettirirler.
İlkin peygamber efendimiz devrinde müsellemetül kezzabın çıktığı gibi,peygamber efendimizden başlayan bu irşad silsilesinin pek çok haramisi olmuştur.Enteresandır ki son zamanlarda bu haramiler çıkar sebebiyle pek fazlalaştı.
Tüm tarikat silsileri peygamber efendimizden başayıp devam eder.Kimi silsile sona ermiştir, kimisi de yalan dolanla güya devam ettirilmeye çalışıyor.
Şeyhlik şu şekilde olur ki:
Şeyh efendi vefatına yakın bir zamanda Cenab-ı Allah TARAFINDAN ona bildirilen kişiye görevini devredip göç eder.""Şeyhlik vasıfları için bakınız:Tasavvufi Ahlak 1 sf:181--186Mehmed Zahid KOTKU-Seha Neşriyat""
Nakşi silsilesinin halidi kolunun silsilesi Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile başlayıp,Mevlana Zİyaüddin Halidi Bağdadi (k.s.)ile halidi koluna ayrılıp sonra Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi i(k.s.)le devam edip Mehmed Zahid Kotku (k.s.) ile SONA ermiştir.
Mahmud Esad Coşan (yaşı müsait olanlar bilir) şeyliğini Mehmed Zahid Kotku vefat eder etmez ilan etmemiştir.Zaten şeyhlik devri bazen bir önceki şeyh vefat etmeden bile olur.MEsela Gümüşhanevi Hazretleri vefat etmeden yerine Hasan Hilmi hazetlerini bırakmıştır ve ellerinde icazetleri mevcuttur.
Şeyhlik icazet uslü devam eder.Mübarek zaat Mehmed Zahid Kotku hazretleri silsilenin SON HALKASIDIR. Şu an görüyoruz ki herşey babadan oğula devam ediyor.Şeyhlik veraset işi değildir.Babadan oğula geçen bir mevki değildir. Mesela silsilede devam eden meşayıh ın biri gümüşhaneli ile diğeri kastamonulu sonraki safranbolu ludur..
Allah bu yolu muhafaza eylesin...Allah bizi hakiki mürşidi kamillerin eteğinde toplasın...
Geniş bilgi isteyen arkadaşlar e-mail veya özel mesaj ile ulaşırlarsa naçizane yardımcı olmaya çalışırım...
Esselamu aleyküm...
Ekleme Tarihi: 12.01.2005 - 21:01
Bu mesajı bildir   GonCduvAni üyenin diğer mesajları GonCduvAni`in Profili zum Anfang der Seite
fatihalperen su an offline fatihalperen  

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: Erkek 
sayın GonCduvAni yazınızla ben ne ıma ettıgınızı az cok tahmın edebılıyorum ancak bu yaptıgınızın yanlıs bı hareket oldugunu soylemelıyım.sız nasıl oluyo sılsılenın son Halkasının M.Zahıt Kotku(k.s) hazretlerının oldugunu ıdda edıyosunuz burada insanların kafasını karıstırmaya hakkınız yok.buradan sızınle tartısmaya gırmek ıstemıyorum ancak su yazdıklarınız pek hoş olmadı inşallah bu yazıların devamı gelmez..ortalıga nıfak tohumları sacmanın alemı yok.
Ekleme Tarihi: 12.01.2005 - 21:58
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
GonCduvAni su an offline GonCduvAni  
RE:

10 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.01.2005
En Son On: 03.05.2009 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali fatihalperen

sayın GonCduvAni yazınızla ben ne ıma ettıgınızı az cok tahmın edebılıyorum ancak bu yaptıgınızın yanlıs bı hareket oldugunu soylemelıyım.sız nasıl oluyo sılsılenın son Halkasının M.Zahıt Kotku(k.s) hazretlerının oldugunu ıdda edıyosunuz burada insanların kafasını karıstırmaya hakkınız yok.buradan sızınle tartısmaya gırmek ıstemıyorum ancak su yazdıklarınız pek hoş olmadı inşallah bu yazıların devamı gelmez..ortalıga nıfak tohumları sacmanın alemı yok.



Sayın fatihalperen.Ben yazdıklarımının sebeplerini ayrınıtısıyla yazdım.Siz de bu yaptıklarımın yanlış olduğunu ve silsilenin son halkasının Mehmed Zahid Kotku olduğunu nasıl söyleyebildiğimi yazmışınız?Fakat bu söylemekteki dayanağınız ne?Kurugürültü mesaj atmaz yazdıklarınıza sebep de yazarsanız daha güzel olacağı kanaatindeyim.Bu arada yazınızı o kadar heyecanlı yazmışınız ki sonunda hakaret derecesine varan nifak çıkarmayı bana yamamayı unutmamışınız.Bu cümlelerinizi tekrar gözden geçirirseniz memnun olurum.
Bu işin aslı böyledir...

Ekleme Tarihi: 12.01.2005 - 23:29
Bu mesajı bildir   GonCduvAni üyenin diğer mesajları GonCduvAni`in Profili zum Anfang der Seite
fatihalperen su an offline fatihalperen  
RE: RE:

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: Erkek 
bakın soyledıgım gıbı bu konuyu sızınle burda tartısacak degılım ben haddımı bılırım Allah dostları hakkında hukum verecek kadar kendımı bılmez degılım bu yazıyı uzatmıyorum asıl sız yazdıklarınızı kontrol edın..
Ekleme Tarihi: 13.01.2005 - 00:37
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
SHaDeeD su an offline SHaDeeD  
RE: Selamun aleyküm...

374 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.03.2004
En Son On: 06.03.2006 - 19:43
Cinsiyeti: Bayan 
Alıntı
Orijinali GonCduvAni

Şeyhlik icazet uslü devam eder.Mübarek zaat Mehmed Zahid Kotku hazretleri silsilenin SON HALKASIDIR. Şu an görüyoruz ki herşey babadan oğula devam ediyor.Şeyhlik veraset işi değildir.Babadan oğula geçen bir mevki değildir. .



Oretada veraset sistemi diye bişey söz konusu değil ztn..yine sizin de dediğiniz gibi icazet yolu var...
fatihelperenin de dediği gibi kafa karıştırmaya gerek yok..
Ekleme Tarihi: 13.01.2005 - 16:42
Bu mesajı bildir   SHaDeeD üyenin diğer mesajları SHaDeeD`in Profili SHaDeeD Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
GonCduvAni su an offline GonCduvAni  
RE: RE: RE:

10 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.01.2005
En Son On: 03.05.2009 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali fatihalperen

Allah dostları hakkında hukum verecek kadar kendımı bılmez degılım



Açıkçası bu cümleyi söylemeniz bütün yazdıklarımı okumadan bana cevap verdiğiniz düşüncesini uyandırıyor.
Bunu size anlattığımı zannediyordum daha doğrusu anladığınızı zannediyordum ama isterseniz tekrar anlatayım.
Allah dostluğu ayrı şeyhlik ayrı iştir.Her Allah dostu şeyh DEĞİLDİR!!!Şeyhlik şimdi malum verasetteki gibi badan oğula GEÇMEZ!!!Şimdiki malum kişinin 15 yaşına bile varmamış bi çocuğu var.Eğer güya posttaki kişi yakın vakitte alem değiştirirse bu çocuk geçecek korkarım..
Bu işte postta oturmak icazet ister.Eskiden bu icazet yazılı olarak verilmezmiş.Çünkü eskiden bu işi kendi menfaatlerine kullanan kişiler yokmuş.İlerleyen zamanlarda her yola hatta peygamberlik yoluna bile olduğu gibi bu işede istismarcılar dadanmaıştır.Şeyh efendilerde icazeti yazıya dökmekte bulmuşlar çareyi.
Burada her ne kadar ithafı direkt yapmayıp ima etmeye çalışsam bile bu iyi niyyetimi maalesef siz bana hakaret ederek maaf etmişiniz.Yazdıklarımızı duygulara göre değil akla mantığa göre yazarsak çok güzel sonuçlara ulaşacağımız kanaatindeyim.Duygulara göre yargıya varmak muhakkak ki bazı gerçekleri göz ardı etmek demektir...
Benimle bu konuyu birkaç kez tartışmayacağınızı yazmanıza karşın halen bu görevi heyecanla yerine getirmektesiniz.
Eğer bu onuyu burada tartışmak istemeseydiniz özelime veya mailime yaardınız.Fakat burada da sizden gelen bir ileti yok.
Amacınız nedir?
Ekleme Tarihi: 13.01.2005 - 18:57
Bu mesajı bildir   GonCduvAni üyenin diğer mesajları GonCduvAni`in Profili zum Anfang der Seite
SHaDeeD su an offline SHaDeeD  

374 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.03.2004
En Son On: 06.03.2006 - 19:43
Cinsiyeti: Bayan 
Kusura bakmayın ama sadece tek bir noktaya takılmışsınız..veraset sistemi deyip duruyorsunuz..ortada öyle bir sistem yok!Es'ad Çoşan Hocaefendi yerini oğluna bıraktı,şeyhliği oğlu devraldı diye mi savunuyorsunuz bunu? Emin olun o zatlar sizden benden daha iyi biliyor kimin bu silsileyi hakkıyla yerine getireceğini..bunu sorgulamak kimseye düşmez!..
icazet almayan zaten o makama gelmez!bu ağır bir yüktür sizde bnm kadar biliyorsunuzdur bunu...

Ayrıca konuyu uzatmanın(uzatmanızın) MANASI da yok!
Ekleme Tarihi: 13.01.2005 - 21:08
Bu mesajı bildir   SHaDeeD üyenin diğer mesajları SHaDeeD`in Profili SHaDeeD Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
eNeSMaLiK su an offline eNeSMaLiK  

900 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 05.04.2004
En Son On: 02.04.2005 - 11:36
Cinsiyeti: Erkek 
--Allah yolunda hizmet etmeyi kendine vazife edinmis insanlari yargilamak, bunu adeta sertifika isteyecek duzeye cekmek dogru degil.
--Hakikat yolunda guzel hizmetlerde bulunmus Muhterem Esad Cosan Hocaefendi kendisine icazet verildigini soyluyorsa hicbir ALLAH kulu elinde Zahid Kotku Hazretleri'nin aksi yonde bir yazisi veya orjinalligi onaylanmis kaseti olmadikca bu icazeti sorgulamaya memur degildir.
--Eger Esad Cosan Hocaefendi'nin boyle bir iddiasi yoksa tartismanin zaten alemi yok.
S.A.
Ekleme Tarihi: 13.01.2005 - 21:19
Bu mesajı bildir   eNeSMaLiK üyenin diğer mesajları eNeSMaLiK`in Profili eNeSMaLiK Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
fatihalperen su an offline fatihalperen  

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: Erkek 
ben sızın yazılarınızı okudum amacınızın da be oldugunu bılıyorum.Mahmut Esad Cosan Hazretlerı naksibendı dergahının silsile ile gelen şeyhı ıdi sizin bunu kabul edip etmemenız bızı baglamıyo bu iş babadan ogula gecmez M ZahıtKotku hazretlerı Esad Cosanı kendı elı ıle hadıs sohbetı yapmaya tesvık etmıs benden sonra bu gorevı sen yapacaksın demıstır sız burada yok veraset mıs bılmemneymıs bos iş pesinde kosmayın tekrar soyluyorum bunu sorgulamak kımseye dusmez sıze de dusmez.Nurettın Cosan hocamıza da gorev bızzat Şeyhı Esad Cosan(ra) tarafından bırakılmıstır arada kı munasebet baba ogul munasebetı degıl murşit ve onun talebesı seklındedır sızın bunu baba ogul olarak almanız kendı problemınız.Bır başka acıdan da bakalım olaya M.Zahıt Kotku hocamız hayatta ıken Nurettın hocamız ıcın sızı bu adam edecek demıstır buran da bı ısaret vardır.onun ıcın sızı tekrar muhattap kabul edıp yazı yazmıyacagım sızde bu muhabbetı uzatmazsanız ıyı olacak..


Bu mesaj 1 kez ve en son fatihalperen tarafından 13.01.2005 - 22:08 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 13.01.2005 - 22:06
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
fatihalperen su an offline fatihalperen  
TASAVVUF VE TARİKATIN HAKÎKATI

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: Erkek 
Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Bu yazımı size Mekke-i Mükerreme'den el-Mescidül-Haram'dan seher vaktinde yazıyorum. Allah-u Taâlâ'nın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun! Rabbim cümlemizi her türlü zulümden, şerden, zarardan, fitne ve fesattan korusun! Hiç şüphe yok ki fitnelerin en kötüsü insanın dinine, imanına, ahiretine zarar verenidir.

Bu Ramazan-ı şerifin ibtilâ ve imtihanı bir hayli tehlikeli boyutlara ulaştı. Bazı kimseler halkın temiz ve hâlis inancı ile oynamağa giriştiler. Bilen bilmeyen her kafadan bir ses çıkıyor, Ehl-i Sünnet akàidi zedelenmeğe çalışılıyor.

Herkes tereddütsüz bilsin ki tasavvuf, en önemli, en değerli İslâmî ilimlerden biridir; çünkü Allah'ı bilmeyi, O'na ermeyi, rızasını kazanmayı öğretir; evliyâ olma yoludur, sonuç olarak cehennemden kurtulup cennete girmeyi sağlar.

Bu ulvî gàyeye ulaşmak için neler yapılması gerektiği, Kur'an-ı Kerim'de, Sünnet-i seniyye-i nebeviyye'de, Şeriat-ı garrâ-yı Ahmediyye'de açıkça bildirilmiştir; tasavvuf bunları bilir ve uygulatır. Şeriat'ın, Kur'an'ın, Sünnet'in dışında tasavvuf olmaz, zındıklık, zıpırlık, sapıklık olur. Çünkü Allah CC Hazretleri'nin sevgisi ve rızası, O'na isyan ederek, günah işleyerek kazanılamaz. Efendimiz, rehberimiz, serverimiz, nümûne-i imtisâlimiz Hazret-i Muhammed AS Allah'ın en sevgili kulu ve en yüce peygamberi olduğundan, bizim de Allah'ın sevgilisi olabilmek için O'na, o mübarek Resûl'e, en güzel şekilde ittibâ ve iktidâ etmemiz, yegâne salâh ve felâh yoludur, başka çıkar yol yoktur.

O çok zâhidâne, çok dervişâne bir hayat sürmüştür, çok fazla ibadet ve tâat kılmıştır, çok takvâlı hareket etmiştir, çok müeddeb ve çok mükemmeldir, çok yüksek ahlâk sahibidir. Ümmeti O'nu örnek aldığı için mutasavvıf olmuştur. Çünkü O, dervişlerin şâhı, müttakîlerin önderi, zâhidlerin serveri, edeb ve ahlâk menbâı, âriflerin sultanı, âşıkların cânânıdır. Tarîkatlar, O'nun Tarîkat-ı Muhammediyyesinin devamı ve dallarıdır; şeyhler ve mürşid-i kâmiller, O'nun baktığı gülzârın gülleridir; ulemâ-i muhakkıkîn o yüce Peygamber'in mânevî vârisleridir, meşâyih-ı vâsılîn O'nun irşad makàmının memurlarıdır.

Nefsi tezkiye ve terbiye, zikr-i kesîr ve halvet, güzel ahlâka teşvik, ulül'emre (ulemâya) itaat, dini tâlim ve taallüm, âlime hürmet, takvâ, ihlâs, ibadet ve tâat, zühd ü kanaat vs. gibi nice tasavvufî hususlar, Kur'an'da, Sünnet'te, Asr-ı saâdet'te, Ashâb-ı kirâm'da ve sâlih selefte varken tarîkat ve tasavvufa çatmak, kerameti inkâr etmek; akla, mantığa, dine, imana, ahlâka, vicdana, basîret ve ferâsete, hiç mi hiç uymaz.

Kul Resûlüllah'a uydu, kullukta ilerledi mi, Mevlâ onu keramete erdirir; onun gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili, tutan eli, yürüyen ayağı olur; ona yardım eder, duasını kabul buyurur, işini rast getirir, türlü türlü maddî, mânevî nimetlere, ikramlara, makamlara erdirir. Ondan acâib, hârikulâde haller zuhura gelir, cümle halk bu işlere şaşar kalır. O mübarek şahıs, o asırda zamanın evliyâsı, kutbu, gavsı olur. Resûlüllah SAS'in vâris-i hakîkîsi ve halife-i mânevîsi, ümmetin önderi, mü'minlerin serveri ve rehberi olur. Halkın ona ittibâsı ve itaati lâzım gelir, ittibâ etmeyen câhiliye ölümü ile ölür; bu cihana a'mâ gelip a'mâ gider.

Mânevî terbiyeyi almak, ma'rifetullaha ermek nefsi islah eylemek, kötü huylardan kurtulup ahlâk-ı haseneye sahib olmak için o mürşid-i kâmile teslim olmak, hürriyetlerini yitirmek, şahsiyetini kaybetmek değildir; bil-akis hakîkî hürriyete kavuşmak, nefse esir olmak ve şeytana kulluk etmekten kurtulmak, muazzam ve muhteşem bir şahsiyet kazanmak demektir. Ölmeden önce ölmek, yepyeni, dipdiri, pırıl pırıl bir hayata sahib olmaktır.

Hasta kendisini tedavi eden tabibe elbette tam tamına itaat etmeli, tavsiyelerine harfiyyen riayet eylemelidir. Sahabe-i kiram RA Resûlüllah'a mutlak olarak bağlanmakla fenâ mı yapmıştır, yoksa Allah'ın rızasını mı kazanmıştır?!.. Tarîkatı, tasavvufu, ilm-i ledünnü bilmeyenler aslında Şerîat'ı da tam bilmiyor demektir. Bu denlü haddini bilmezler, kırık dökük Arapça ve yarım yamalak ilim ile hem kendilerini tehlikeye atıyor, hemde halkı yanıltıp kandırıyorlar. Bazı ayetleri ileri sürüp ayn konudaki diğer ayetleri gözardı etmek, ne büyük gaflet ve cehâlettir! Allah islah etsin!..

Asrın moda olan sapık görüşlerini ve tarihin Ehl-i sünnet dışı yanlış ve bayat fikirlerini ısıtıp ısıtıp halkın önüne sürenler, eğer felâketten kurtulmak istiyorlarsa, biraz da ehl-i basîret ve ehl-i hakîkat ve ehl-i ma'rifetin mübarek kitaplarını okusunlar, kibir ve ücûbu, cidal ve inadı tamâmen terk etsinler ki, bu kötü huylar hicâb-ı tevfîk-ı ilâhîdir.

Din düşmanları İslâm'a saldırabilir ama, müslümanım diyenlerin onların safında yer almaları akıl alır bir iş değil! Allah cümlemizi nevm-i gafletten îkaz eylesih!..

Yâ Rab! Cümle ümmet-i Muhammed'e hakkı hak olarak görüp ona uymayı, bâtılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı nasîb eyle! Bizi sevdiğin, razı olduğun kullar zümresinden ayırma!..

İslâm, Şubat 1997
Ekleme Tarihi: 14.01.2005 - 20:02
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
GonCduvAni su an offline GonCduvAni  
RE:

10 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.01.2005
En Son On: 03.05.2009 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali SHaDeeD

Es'ad Çoşan Hocaefendi yerini oğluna bıraktı,şeyhliği oğlu devraldı diye mi savunuyorsunuz bunu? Emin olun o zatlar sizden benden daha iyi biliyor kimin bu silsileyi hakkıyla yerine getireceğini



halen anlatmak istediğimi anlatamadığım açıkça görülüyor.Demişiniz ki onlar kimi yerlerine bırakcaklarını bizden daha iyi bilirler.
Bunu Şeyh efendiler bilmez. Bunu Allah C.C. bilir ve şeyh efendiye bildirir.Karar Allah'ındır.ŞEyh efendinin değildir...
Ekleme Tarihi: 16.01.2005 - 14:50
Bu mesajı bildir   GonCduvAni üyenin diğer mesajları GonCduvAni`in Profili zum Anfang der Seite
GonCduvAni su an offline GonCduvAni  
RE:

10 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.01.2005
En Son On: 03.05.2009 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali eNeSMaLiK

--Allah yolunda hizmet etmeyi kendine vazife edinmis insanlari yargilamak, bunu adeta sertifika isteyecek duzeye cekmek dogru degil.
--Hakikat yolunda guzel hizmetlerde bulunmus Muhterem Esad Cosan Hocaefendi kendisine icazet verildigini soyluyorsa hicbir ALLAH kulu elinde Zahid Kotku Hazretleri'nin aksi yonde bir yazisi veya orjinalligi onaylanmis kaseti olmadikca bu icazeti sorgulamaya memur degildir.
--Eger Esad Cosan Hocaefendi'nin boyle bir iddiasi yoksa tartismanin zaten alemi yok.
S.A.



Biz Burada Allah yolunda hizmet etmenin sertifikasını aramıyoruz.ŞEyhliğin sertifikasını arıyoruz...
Ya bir insanın "Ben Şeyhim" dediği vakit onu değerlendirmeyecek kadar povitivist siniz veya kendiniz çok samimi olduğunuz için herkesi öyle zannediyordunuz...
Birde son cümleniz hayli dikkatimi çekti.Esad coşanın böyle bir iddiasının olmadığını nereden çıkardınız veya bu cümlenin gereği neydi.Kusura bakmayınanlayamadım...
Ekleme Tarihi: 16.01.2005 - 14:52
Bu mesajı bildir   GonCduvAni üyenin diğer mesajları GonCduvAni`in Profili zum Anfang der Seite
GonCduvAni su an offline GonCduvAni  
RE:

10 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.01.2005
En Son On: 03.05.2009 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali fatihalperen

ben sızın yazılarınızı okudum amacınızın da be oldugunu bılıyorum.Mahmut Esad Cosan Hazretlerı naksibendı dergahının silsile ile gelen şeyhı ıdi sizin bunu kabul edip etmemenız bızı baglamıyo bu iş babadan ogula gecmez M ZahıtKotku hazretlerı Esad Cosanı kendı elı ıle hadıs sohbetı yapmaya tesvık etmıs benden sonra bu gorevı sen yapacaksın demıstır sız burada yok veraset mıs bılmemneymıs bos iş pesinde kosmayın tekrar soyluyorum bunu sorgulamak kımseye dusmez sıze de dusmez.Nurettın Cosan hocamıza da gorev bızzat Şeyhı Esad Cosan(ra) tarafından bırakılmıstır arada kı munasebet baba ogul munasebetı degıl murşit ve onun talebesı seklındedır sızın bunu baba ogul olarak almanız kendı problemınız.Bır başka acıdan da bakalım olaya M.Zahıt Kotku hocamız hayatta ıken Nurettın hocamız ıcın sızı bu adam edecek demıstır buran da bı ısaret vardır.onun ıcın sızı tekrar muhattap kabul edıp yazı yazmıyacagım sızde bu muhabbetı uzatmazsanız ıyı olacak..



Şunu belirtmek isterimki biz burada sohbet yapmaktan bahsetmiyoruz.Şu an bir İmam Hatip Lisesi mezunu bir kişi bile hadis sohbeti yapabilecek kapasitededir.(Kalitesi tartışılır)Bizim burada bahsettiğimiz ŞEyhlik makamı.Mehmet efendinin Esad coşanı hadis sohbeti yapmaya teşvik etmesi onu şeyh olarak yerine bırakacağı anlamına gelmez.Benden sonra bu görevi sen yapacaksıb demesinide nasıl şeyhlik devri olarak algıladınız hayret doğrusu.Burada kastedilenin çok açık ve net bir şekilde SOHBET olduğu barizdir..
Hoceefendinin nureddin coşanı "sizi bu adam edecek" demesinin doğruluğunu bilmityorum.Şayet doğru ise bunu direk şeyhlik devri olarak yormanız başka bir sebebede datnıyot olmalı.Çünkü bu tek başına yeterli bir sebep değil.Kastedilen 1001 türlü şey olabilir...
Ekleme Tarihi: 16.01.2005 - 15:00
Bu mesajı bildir   GonCduvAni üyenin diğer mesajları GonCduvAni`in Profili zum Anfang der Seite
SHaDeeD su an offline SHaDeeD  

374 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.03.2004
En Son On: 06.03.2006 - 19:43
Cinsiyeti: Bayan 
yazdıklarınızdan konu hakkında yeteri bilgiyre sahip olmadığınız ve sadece varsayımalr üzerine konuştuğunuz anlaşılıyor..amacınız sadece kafa karıştırmak...

Konuyu anlamsız şekilde uzatmamanızı da RİCA EDİYORUM!..
Ekleme Tarihi: 16.01.2005 - 22:37
Bu mesajı bildir   SHaDeeD üyenin diğer mesajları SHaDeeD`in Profili SHaDeeD Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
fatihalperen su an offline fatihalperen  
ÖNCE BİRLEŞMEK, SONRA DA İLÂHÎ VE DÎNÎ SORUMLULUĞA GÖRE ÇALIŞMAK

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: Erkek 
Alemlerin rabbi, hâlikımız Allah-u Taâlâ Hazretleri'nin kudreti sonsuz; hilkatı, sanatı harika!.. Sonsuz küçük parçalardan, muazzam büyük varlıklar yaratıyor: Kuantumlardan (enerji paketi) atomun unsurları; unsurlardan atomlar, atomlardan çeşit çeşit moleküller; moleküllerden elementler; elementlerden bileşikler, türlü maddeler, eşyalar; bunlardan cins cins varlıklar, kompleks canlılar, küçük küçük kâinatlar; sonra da sonsuz, uçsuz bucaksız fezâ (makro kosmos)... ilh. Tebârekallàhu rabbül-âlemîn! Ona sonsuz hamd ü senâlar olsun!..

Gözümüzle her zaman göregeldiğimiz bir başka misal: Havadaki su zerreciklerinden damlalar; damlalardan yağmurlar; yağmurlardan seller; sellerden dereler, ırmaklar; ırmaklardan göller, denizler; denizlerden de muhteşem okyanuslar meydana geliyor. Bunlardan ibret almalıyız.

Biliyoruz ki İslâm her yönüyle birlik dinidir; müslümanların, inananların da böyle birleşmesi, sevişmesi, muhabbetli, bünyânün mersûs gibi, kale misâli yekvücud olması gerek. Bunun gaydası ve sevabı çok büyük! Namaz bile cemaatle kılınırsa 27 kat, 50 kat daha fazla sevap oluyor.

Çevremizdeki yurtiçi ve yurtdışı olaylarında çok açık bir şekilde ortaya çıkıyor ki, din düşmanlarımız da her konuda ve bilhassa bize kötülük yapmakta yekvücud oluyor, birlikte hareket ediyor, insan haklarını çiğniyor, zulüm yapıyor, zalimleri teşvik ediyor, mazlumların feryatlarına kulak tıkıyor, gaddarlık, kalleşlik, nâmertlik yapıyor, insanı çileden çıkarıyor.

O halde bunların haksızlıkları karşısında müslümanlar da tavırlarını yeniden düzenlemeli, gereken her türlü tedbirleri âcilen almalıdır. Allah-u Taâlâ Kur'an-ı Kerim'de, "Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız, tefrikaya, ihtilâfa düşmeyiniz!" buyuruyor; İslâm birliğini emrediyor; müslümanların çok yakın ve samîmî kardeşler olduğunu bildiriyor. Hazret-i Peygamber SAS Efendimiz de mü'minleri tek bir vücuda teşbih ediyor; duygu, düşüncede, acı ve sevinçte, hal ve harekette, tavır ve tedbirde dâimâ birlikte hareket etmeleri gerektiğini önemle vurguluyor.

Bu ilâhi emir ve tavsiyeler üzerinde dikkatle duralım!

Müslümanlar hangi konularda birlik ve beraberlik içinde olacak, nasıl yekpâre bir dağ gibi, yekvücud bir davranışla hareket edecek; bu ilâhi ve güzel birlik neler yapılarak tahakkuk edecek?..

Bunun için önce bir otorite merkezi olması lâzım!

Otorite Allah'ındır; hâkimiyet onundur, hüküm ve ferman onundur, itaat onadır. Bu sebeple bütün müslümanlar önce ve mutlaka Allah'a itaat etmeli, Resûlüllah SAS'e tam mânâsıyla tâbi olmalıdır. İyice bilinmelidir ki, Allah'a isyanda hiç bir mahlûka itaat edilemez; Allah'ın emrine aykırı hiç bir emir, hiç bir kimse tarafından verilemez; Allah'ın otoritesini hiç bir kul kendi keyfine kullanamaz!.. Allah'ın emrinin ne olduğunu herkes gitsin, gerçek ulemâ'ya, ehlullah'a, evliyâullah'a sorsun, öğrensin. Şeriatın ahkâmına tâbi olsun, kendisine Allah'tan gayri put, ma'bud, metbû, âmir, otorite edinmesin ki, bunun sonu hüsrandır, cehennemdir, azabdır.

Demek ki, önce herkes Allah'ın hâkimiyetini tanıyacak; ulemâ-yı âmilîne, Allah'ın hükmünü bilene, Allah yolunda yürüyene, Allah'ın emrini tutana tâbi olacak; başka salâh ve felâh yolu yok!..

Sonra ilmin, alimin, hakkın, hakîkatın, şûra'nın, meşveretin ortaya çıkardığı, tesbit ve tayin ettiği esaslar dairesinde çalışacak, üzerine düşen görevi en güzel, en mükemmel tarzda îfâ edecek; her şey düzenli, metodlu, ilmî, mantıkî, asrî, şer'î, meşrû, sevaplı, hayırlı ve mübarek olacak.

Tesbit edilen projelerin tahakkuku için de, herkes mâlî destek verecek, her türlü âtıl imkânlarını seferber edecek, hayır ve bağış yaparak veya ticârî ortak olarak müslümanların finans gücünü en yüksek seviyelere çıkartmağa yardımcı olacak.

Artık bundan sonra Avrupa Topluluğu'na, Amerika'ya, Japonya'ya... ilh. el açıp bel bağlamayacağız, kimseden âtıfet, sadaka, destek ve kredi dilenmeyeceğiz, kimseye el açıp yüzsuyu dökmeyeceğiz. Allah'a dayanıp, onun lütfuyla diğer devletlerin ve milletlerin hepsinin önüne geçecek ve üstüne çıkacağız.

Sen de bu hususta senin neler yapman gerektiğini çok iyi ve derin derin düşün; ilâhi sorumluluğun ve görevin ne ise onu en güzel şekilde yapmağa bak! Allah muînin, tevfik refîkın olsun!..

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtüh!..

İslâm, Mayıs 1995
M.Esad Coşan(ra)
Ekleme Tarihi: 22.01.2005 - 23:48
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
eNeSMaLiK su an offline eNeSMaLiK  
RE: RE:

900 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 05.04.2004
En Son On: 02.04.2005 - 11:36
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijinali GonCduvAni
Biz Burada Allah yolunda hizmet etmenin sertifikasını aramıyoruz.ŞEyhliğin sertifikasını arıyoruz...
Ya bir insanın "Ben Şeyhim" dediği vakit onu değerlendirmeyecek kadar povitivist siniz veya kendiniz çok samimi olduğunuz için herkesi öyle zannediyordunuz...
Birde son cümleniz hayli dikkatimi çekti.Esad coşanın böyle bir iddiasının olmadığını nereden çıkardınız veya bu cümlenin gereği neydi.Kusura bakmayınanlayamadım...



Alıntı
Orijinali eNeSMaLiK
--Hakikat yolunda guzel hizmetlerde bulunmus Muhterem Esad Cosan Hocaefendi kendisine icazet verildigini soyluyorsa hicbir ALLAH kulu elinde Zahid Kotku Hazretleri'nin aksi yonde bir yazisi veya orjinalligi onaylanmis kaseti olmadikca bu icazeti sorgulamaya memur degildir.


--Yeterince acik sanirim. Simdi varsa elinizde boyle bir yazili belge veya kaset ortaya koyun, yoksa size de bize de susmak duser...
Ekleme Tarihi: 31.01.2005 - 22:20
Bu mesajı bildir   eNeSMaLiK üyenin diğer mesajları eNeSMaLiK`in Profili eNeSMaLiK Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
fatihalperen su an offline fatihalperen  
Vefatının 4. yılında Hocamızı rahmetle anıyoruz..

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: Erkek 
4 Şubat 2001 tarihinde vuslata eren Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Hocafendi'nin vefatının 4. yıldönümü dolayısıyla Vakit Gazetesi'nde, Adem Balta tarafından kaleme alınan ve 30 Ocak 2005 Pazar günü başlayan yazı dizisi...

VEFATININ 4. YILINDA PROF. ESAD COŞAN EFENDİ - .::1::.
Çalkantılı 28 Şubat sürecinde vatanından ayrı bırakılan Mahmut Esad Coşan Hocaefendi, gurbet ellerinde bile hizmet aşkı ile insanlığa faydalı olmak icin çaba gösterdi. 63 yıllık ömrünü ilim ve İslâm'a vakfeden Prof. Coşan; makaleleri, kitapları, kurduğu dernek ve vakıfları ile Hak bildiği yolda yürüdü.

O ve O'nsuz yıllar
4 Şubat 2001 tarihinde saat 11.30'da trafik kazasıyla Hakk'a yürüyen merhum Prof. Dr. Esad Coşan, tıpkı diğer İslam büyükleri gibi hizmet ve eserleriyle topluma ruh ve canlılık vermeyi sürdürüyor.

O, 63 yıllık ömrünü ilim ve İslam için harcadı. Yazdığı onlarca kitap ve kurdurduğu derneklerle hizmet ve çalışmaları devam ediyor.
Çalkantılı günlerin yaşandığı 28 Şubat sürerinde vatanından uzaklaştırıldığında, gurbet ellerinde bile hizmet aşkı ile insanlığa faydalı olmak îçîn çaba gösterdi. O'na kendi vatanında yaşamak dahi çok görülürken; O bu baskılara aldırış etmeyerek Hak bildiği yolda yürüdü. Avustralya'da dava arkadaşı ve aynı zamanda damadı Ali Yücel Uyarel'le birlikte hayatını kaybeden Esad Coşan; makaleleri, kitapları, sohbetleri, kurduğu dernek ve vakıflar ile ömrünü Allah rızası için geçirdi. Söyledikleri ve yaptıklarıyla örnek bir insan oldu. İimin izzetini muhafaza etti. Makaleleriyle ilim dünyasına cami vaazleriyle de halka hitap etti. Mesajlarını toplumun bütün katmanlarına ulaştırdı. Siyaset dünyasından, iş dünyasına kadar sosyal hayatın içinde başarılı olan bir çok kişiye feyiz kaynağı oldu.
Prof. Dr. Çosan'ı ölümünün dördüncü yılında hizmetleri, makale ve sohbetleriyle bir kez daha anacağız. Mahmut Esad Coşan Hocaefendi'nin sevenleri de okurlarımız için O'nu ve O'nsuzyılları anlatacak...

Genç yaşta annesi vefat eden Esad Coşan, ilk dini eğitimini ailesinden aldı. Babası Necati Efendi, birçok âlimin yanında kalarak onlardan feyiz aldı. Serezli Hasib Efendi, Kazanlı Abdülaziz Efendi, Mehmed Zahid Kotku Efendi gibi alim ve fazıl şeyh efendilerin sohbetinde ve hizmetinde bulunmuş, hal ehli bir kimse olarak çevresinde bilinir. Mehmed Zahid Kotku Efendi'nin yakın dostlarındandı. Esad Coşan Hoca, küçük yaşta babasıyla birlikte âlimlerin meclislerine girdi. Âlimlerin takdir ve beğenisini kazandı. Sonradan damadı olacağı Mehmed Zahid Kotku'dan istifade etti. Mehmed Zahid Kotku Efendi'nin bizzat Esad Çosan'ın elinden tutarak kürsüye oturtması ile İskenderpaşa Camii'nde,dergâhın eğitim kitabı olan Gumüşhanevî'nin "Ramûz el-Ehâdis" adlı hadis kitabından hadis dersleri vermeye başladı (1977). 13 Kasım 1980 günü Hakk'a yürüyen Mehmed Zahid Kotku'nun arzusu üzerine, cemaatin eğitimiyle ve her türlü meselesiyle ilgilenme, tebliğ ve irşad görevini üstlendi
SOSYAL HİZMETLERE AĞIRLIK VERDİ
Cemaatin başına geçen Esad Coşan, hadis derslerine hız verdi. Camiler dolup taşınca ilavelerle camileri büyüttü. Ankara, İzmir, Bursa, Sapanca, İzmit ve Eskişehir'de mûtad hadis dersleri başlatıldı. Çeşitli sahalara el atarak hizmetlerni sürdürdü. Birçok şirket, dernek ve vakıf kurarak aktif bir rol üstlendi. Mehmed Zahid Kotku'nun isteği üzerine "Hakyol Vakfı"nı kurdu. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde şubeler açtı. Vakıf ve derneklerle eğitim ve kültür faaliyetlerine ağırlık verirken harabeye dönüşmüş tarihi yapıların tamirini de bir mimar hassasiyeti ile yaptı. Ahmed Kamil Tekkesi, Selamı Mustafa Efendi Tekkesi, Şeyh Murad Efendi Dergâhı, Kanunî zamanında yapılan ve şimdi Şadiye Hatun Teşhis Kliniği'ni hizmete kazandırdı.
Mahmut Esad Çoşan kimdir?
Mahmut Esad Coşan, 1938 yılında Çanakkale'de doğdu. Babası Halil Necati Efendi, annesi Şâdiye Hanım'dır. 1950'de İstanbul Vezneciler İlkokulu'nu, 1956'da Vefa Lisesi'ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Filolojisi Bölümü'ne girdi. 1960 yılında mezun olduğu üniversiteden Arap Dili ve Edebiyat, Fars Dili ve Edebiyatı, Ortaçağ Tarihi ile Türk-İslâm Tarihi sertifikalarını aldı. Aynı yıl Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne Klasik-Dinî Türkçe Metinler Kürsüsü'ne asistan olarak girdi. Fakülte yayın komisyonunda iki yıl sekreterlik yaptı. 1965 yılında XV. Yüzyıl şâirlerinden olan "Hatiboğlu Muhamrned ve Eserleri" konusunda doktora tezi vererek "İlahiyat Doktoru" unvanını aldı. 1967-1968yıllan arasında Ankara Yüksek Mühendislik ve Mimarlık ÖzelYüksekokulu'nda "Türkçe ve Hümaniter Bilgiler" dersine girdi.
"Hacı Bektaş-ı Veli, Makâlât" adlı doçentlik tezi ile 1973 yılında, doçentlik unvanını alarak Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk-İslâm Edebiyatı Kürsüsü'ne öğretim üyesi olarak tayin edildi. 1977-1980 yıllarında Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi'nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. 1982 yılında profesörlüğe yükseldi. 1987 yılında emekliliğini isteyerek üniversiteden ayrıldı.

"İSLAM MUAZZAM BİR İNKILÂPTIR"
Merhum Esad Coşan, yazdığı makale ve kitaplarla insanlığa bir ışık yolu gösterdi. Yaptığı tespitler ve getirdiği çözüm önerileri canlılığını koruyor. Makaleleri, onun fazilet ve feraset sahibi bir ilim adamı olduğunu gösteren en önemli deliller olarak kaşımızda duruyor.
İSLÂM DIŞI HER ŞEYİ REDDETTİ...

İslâm'a uygun olmayan ve Hz. Muhammed (sav)'in getirdiği dine muhalif her türlü düşünce ve felsefi akıma karşı mücadele veren Coşan Hocaefendi, küfür ve şirke karşı net bir duruş gösterdi. Bir makalesinde; "Bizler Elhamdülillah Müslümanız. Âlemlerin Rabbi Allahu Teâlâ'nın varlığı ve birliğine bütün kalbimizle, derinden ve çok kesin inanmışız. Küfrü, şirki, ateizmi, İslâm'dan gayri tüm bâtıl, boş, saçma, sapık, akıl ve ilme zıt, insanların dünya ve ahiretlerine çok zararlı, çağdışı inançları reddediyor; herkesi aklıselime, ilme, mantığa, insafa, körü körüne inanç ve inadı bırakmaya, hakkı ve doğruyu kabule davet ediyoruz. Davetimiz; Allah'ın emri, Allah Resûllerinin 'salevâtullâhi ve selâmuhû aleyhim ecmaîn' tebliğlerinin devamıdır. Biz Hazret-i Adem'in, Hazret-i İbrâhim'in, Hazret-i Mûsâ'nın, Hazret-i İsâ'nın, Hazret-i Muhammed-i Mustafâ (sav)'nın bozulmamış, tahrif edilmemiş aslî ve hakîkî yolunun yolcusuyuz. Eski ilâhî dinlerin ilk zamanki mahiyet ve hüviyetini değiştiren ve kendi peygamberlerinin rızası yolundan sapan ve ayrılanların, şaşıran ve sapıtanların doğru yola dönmesini, hakkı bulmasını, hidayete ermesini ve böylece de iki cihan saadetini elden kaçırmamalarını, hem dünyada hem de ahirette bahtiyar olmalarını sağlamaya çalışıyor, yani onların iyiliğini istiyoruz" ifadeleri, Merhum'un net duruşunu gösteriyor.

İRŞAD VAZİFESİNİ HİÇ AKSATMADI

İslâm'ın yüce hakikatlerini, vaaz ve makalelerinde Müslümanların kalplerine işlemeye çalıştı. Batıl inançlara karşı İslâm dininin pernsiplerini koyarak, ilmen ve aklen küfre savaş açtı. Kadın ve Aile dergisinde yazdığı bir makalede; "İslâm tam ve mükemmel, en faydalı ve en güzel nizam olduğundan, Müslümanların başka batıl din ve inançlara, yabancı örf ve âdetlere asla itibarı ve ihtiyacı yoktur; o, gayri kimseyi taklid etmez, başka hiçbir sisteme tabi olmaz, sadece Allah'ın nurlu yolunda yürür; Kur'an-ı Kerim'in, Sünnet-i Seniyye-i Nebeviyye'nin, Şeriat-ı Garra-yı Muhammediyye'nin emir, yasak ve ölçülerine uyar; tüm hayatını, pak dininin, yüce imanının, asîl vicdanının, aklıseliminin, ilim ve irfanının gösterdiği yönde geçirir; ruhen rahat, kalben mutmain, bedenen sağlıklı, ailece mutlu, toplumca muhabbetli ve kuvvetli olur; izzetli, onurlu, şerefli, sevaplı yaşar. İslâm muazzam bir inkılâptır; yeryüzünde küfrün, şirkin, şeytana, puta, nefse, maddeye, menfaate, zevke masivaya tapmanın belini kırmış, batılın ve tağûtların köklerini koparmış atmıştır" diyordu.

BAŞYAZILARINDA TEVHİDİ İŞLEDİ
İlim ve Sanat dergisinin Ocak 1998'deki başmakalesinde de; insanları, her şeyin tek yaratıcısı olan Allah'a iman etmeye davet etti. "Güç ve Kuvvetimizin Asıl Kaynağı" başlıklı makalesinde şu uyarıları yaptı: "En büyük, en hakîm, en alîm, en azîz, en kavî, en metîn Allahu Teâlâ Hazretleridir, celle celâluhû ve amme nevâluhû ve lâ ilâhe ğayruhû. Onun için, Allah'a bağlanan, Allah'ı seven, Allah'a itaat eden, Allah'a tevekkül eyleyen kazanır; kimse onun sırtını yere getiremez, onu yenemez, ona galip gelemez. Tarih boyunca, nice zayıf, nahîf, fakir, yoksul, mahrumiyetli, araçsız gereçsiz, sayıca az, ama iman yönünden son derece sağlam ve güçlü topluluklar, kendilerinden maddî imkânlar, sayı ve mikdar bakımından kat kat üstün ve ileri düşmanları yenmiş, mahv u perişan eylemişlerdir. Lâ havle velâ kuvvete illâ billahi'l aliyyi'l azîm. Güç ve kuvvet ancak ve sadece azîz ve celîl olan Allah'ındır, dilediğine verir, destekler, galip ve muzaffer eyler..." İnsanların bütün gücüyle İslâm'ın güçlenmesi için çaba harcaması gerektiğine özellikle vurgu yapan Coşan Hocaefendi, "O halde vargücümüzle İslâm'ı yaymaya, Müslümanları korumaya, imanı kuvvetlendirmeye gayret etmeliyiz; bunun için maddî, manevî her türlü tedbiri almalı, her çeşit teşkilâtı kurmalı, her seviyede, her çeşit çalışmayı dikkatle yapmalı, her çeşit fedakârlıkta bulunmalı, her çeşit mahrumiyete katlanmalı, her çeşit imkân ve muktesebatımızı ortaya koymalı, malları ve canları fedâ etmeliyiz" diyerek, Müslümanları hareke
-Batı'nın hedefi İslâm-
Özellikle Müslümanların karşı karşıya kaldığı tehlikelere dikkat çeken Merhum Esad Coşan Hocaefendi'nin en belirgin yönlerinden birisi de, makalelerinde göze çarpan, doğru ve isabetli tespitleridir. Batının İslâm âlemine bakışını "Batının hedefi Mekke'dir" ifadeleriyle dile getiren Merhum Coşan'ın şu tespitleri oldukça dikkat çekici: "Batı medeniyetinin en büyük hasmı şimdi, Komünist Blok değil İslâm'dır; hedef artık Moskova değil Mekke'dir. ?En başta gelen düşmanlarımız Müslümanlardır' diye düşünen, bunları en yüksek mevkilerden pervasızca ve utanmadan yazıp söyleyen, Bosna'daki katliâmı plânlayan ve destekleyen, bizim haklı Çelik Harekâtımız üzerine hop oturup hop kalkıp, bas bas bağırarak anarşist ve teröristleri koruyan, onlara silah ve siyâsî destek sağlayan, ülkelerinde başörtülerini Müslüman öğrencilere yasaklayan, Türk işyerlerinin tahribine göz yuman, fırsat bulunca elçiliklerimizi bastıran, elçilik personellerimizi öldürten Batılılarla mı Gümrük Birliği'ne giriyoruz, Avrupa Birliği'ne katılacağız, onların hükmü altına gireceğiz, kanunlarına tâbî olacağız, huzur ve emniyet içinde birlikte yaşayacağız?.."
MÜESSESELEŞMEYE ÖNEM VERDİ

Müslümanların vakıf, dernek ve diğer müesseselerini kurması gerektiğini yazılarında belirten Prof. Dr. Esad Coşan, bu gibi çalışmaların zaruriyetine inandı. "Aziz milletimizin kurduğu İslâmî müesseseler çok zaruri, çok faydalı, çok önemli ve çok değerlidir; istikbal ve istiklâlimizin emniyet ve teminatıdır" ifadeleriyle, müesseseleşmenin önemine dikkat çekti. Anadolu insanının bu konudaki çalışmalarını överek teşvik etti. "Milletimiz, ârif olduğu için, imanının gereğini yapıyor, bu uğurda halisâne çalışıyor. Birçok vakıf, dernek, Kur'an kursu, şirket, teşkilât, müessese kurmuş, elinden geldiğince hayrat u hasenat yapmaya, faydalı olmaya cehd eyliyor; çünkü ehl-i küfrün hırsını, hıncını, hile ve desisesini, aldatma ve göz boyamasını, şeytanlık ve düşmanlığını basiretiyle görüyor, ferasetiyle fehm ü fark eyliyor; uzun vâdede malına, canına, vatanına, îmanına göz diktiğini, istikbalini karartmaya kasdettiğini iyi anlıyor" diyen Coşan Hocaefendi, makalesini şöyle sürdürüyor: "Kurtuluş Savaşımızı îman gücüyle kazandığımız gibi, azılı ve ezelî düşmanlarımızın yeni yeni saldırı, teâdî ve tecavüzlerini de yine manevi kuvvetlerimizle savuşturabileceğiz. Varlığımız, birliğimiz, dirliğimiz, hürlüğümüz, felâhımız, salâhımız, refahımız, huzûrumuz, zuhûrumuz, hayatımız, devamımız, bekâmız, sefamız, mutluluğumuz, kutluluğumuz, ailelerimiz, çocuklarımız, nesillerimiz, ırzımız, namusumuz, şerefimiz, haysiyetimiz, onurumuz, gururumuz, sevincimiz, övüncümüz İslâm'ladır, İslâm'dandır, İslâm'dadır."
te geçiriyordu.
İslâm âlemi, tıp ilmine önderlik ve rehberlik etti


Prof. Dr. Esad Coşan Hocaefendi, çeşitli dergilerde makaleleriyle İslâm âeminin sorunlarını dile getirerek, çözüm önerileri de sundu. Sadece eksiklikleri yazarak değil, bu eksikliklerin giderilmesi noktasında yapılması gerekenleri pratiğiyle gösterdi.
POZİTİF İLİMLERİN ZARURİYETİNİ DİLE GETİRDİ
Konulara ilim adamı hassasiyetiyle yaklaşan Esad Coşan, Müslümanların pozitif bilimlerle uğraşması gerektiğini belirtti. Temmuz 1991 tarihli Panzehir dergisinde "İslâm'da Tıbbın Önemi" başlıklı yazısında, İslâm Dini'nin tıp ve diğer pozitif bilimlere yaklaşımını şu ifadelerle anlattı: "İslâmî literatürde ilimler ikiye ayrılıyor: İlm-ül-ebdân ve ilm-ül-edyân; yani vücut ve bedenle ilgili ilimler, din ve imanla ilgili ilimler. Bu temel görüş dolayısıyla tıp ilmi, İslâm tarihinin ilk dönemlerinden îtibaren büyük ilgi ve saygı görmüştür.
Peygamberimiz'in tıp ve tedavî ile ilgili pek çok emri ve tavsiyesi vârid olmuştur ki bunlar 'tıbb-ı nebevî' kitaplarında toplanmış bulunuyor. Peygamber Efendimiz'in zekî ve âlim zevcesi Hz. Aişe annemiz (r.anha) da, şaşılacak derecede tıp bilgisine sahip idiler; çağdaşları kendisine hayret eder ve hayranlık duyarlardı. İslâm âlemi, asırlar boyu tıp ilmine önderlik ve rehberlik etmiş, son derece şanlı tabibler, hekimler, âlimler, cerrahlar yetiştirmiş, ciddî araştırmalar yapmış, derin eserler yazmış, büyük hastaneler, bîmarhaneler, şifâhaneler kurmuştur. Avrupa, Ortaçağ boyu İslâm tabiblerinin eserlerinden istifade etmiş, uyanmış, aydınlanmış ve gelişmiştir; organları, fonksiyonları, kan dolaşımını, aşıyı, tedaviyi, ilaçları Müslümanlardan öğrenmiş ve almıştır."
SÖYLEDİKLERİNİN ARKASINDA DURDU

Yaptığı hizmetleri, sohbetleri ve hayat tarzıyla örnek bir âlim olan Prof. Dr. Esad Coşan'ın en önemli özelliklerinden biri de ortaya attığı çözüm önerilerini uygulayarak ispatlamasıdır. 1991'de Müslümanlara tıp biliminin önemini anlatırken, aradan bir yıl geçtikten sonra Müslüman kadınlarının tedavi olabileceği bir sağlık merkezini açmanın heyecanını yaşadı. Panzehir dergisinin Kasım 1992 tarihli sayısında Müslüman kadınların inançlarını çerçevesinde tedavi olabilecekleri tıp merkezinin açıldığı müjdesini verdi.
"Müslüman Kadınlara Tıbbi Hizmetler" başlıklı yazısında "Ülkemizde, dininin ve imanının gereğini hakkıyla yaparak, haramlara ve günahlara düşmeden, iffet ve namusuna gölge düşürmeden yaşamak isteyen milyonlarca Müslüman var; kahir bir ekseriyete sahipler; fakat birçok konuda bu zihniyetinden dolayı sıkıntıda; inancına uygun davranamıyor, arzularına olumlu anlayış göremiyor, layık olduğu izzet, hürmet ve hizmeti göremiyorlar. Uzun yıllardan beri bu durumu müşahede ediyor, onların inançlarına saygı gösterilmesi gerektiğini savunuyor, bu yolda mücadele veriyoruz. Ama sadece söz, teori, temenni, savunma, protesto, dilek değil; müsbet birtakım faaliyet ve icraata da teşebbüs etmek, istediğimiz tür müesseseleri bizzat kurmaya girişmek de şart! Mesela kadınların muayene ve tedavisi, özellikle doğum olayları için İslâmî zihniyetle çalışan hanım kadrolara ve kadınlara hizmete yönelik sıhhi kuruluşlara büyük ihtiyaç duyuluyor" diyerek, teori ile pratiğini birleştirdi.
Müslüman hanımlar için tıp merkezi
"Sevinçli ve ümitliyiz; çünkü imanlı, aydın, zeki, şuurlu, yetenekli ve değerli tıp personelimiz ve doktorlarımız yetişiyor, kadrolaşıyor, bizim zihniyetimize uygun yeni ve modern tıp ve tedavi müesseseleri hızla çoğalıyor" ifadeleriyle, Müslümanların inançlarına uygun tıp merkezlerinin açılması gerektiğini söyleyen Esad Coşan, İstanbul Vatan Caddesi üzerinde açtığı tıp merkezinin heyecanını şöyle anlatıyor: "Biz bu konuda AKSA Kliniği'yle ilk hizmeti başlatmıştık; İstanbul Vatan Caddesi'nde Şadiye Hatun Teşhis Kliniği'ni de açtık. Yeni Bosna semtinde bir doğum hastanesi tesisine de süratle devam ediyoruz.
Anadolu'nun diğer şehirlerinde de hazırlık ve teşebbüslerimiz var. Allah'a sonsuz hamd ü senalar olsun; nice nice hayrat ü hasenat tesis eylesin; ömürlerimizi İslâm'a ve Müslümanlara hüsn-i hizmet yolunda hayırlı ve verimli geçirmeyi, Rabbimiz bizlere nasip ve müyesser eylesin, Habib-i Edibi, Rehberimiz ve Önderimiz, Peygamberimiz Muhammed-i Mustafa hürmetine! Şaheser bir mimari görünüm ve mükemmel bir dizayne sahip "Şadiye Hatun" (Allah ona rahmet eylesin, makamını cennet eylesin) Teşhis Kliniğimizin açılışı çok tatlı, izdihamlı, rağbetli ve görkemli oldu. Binanın eski perişan halini bilenler şaşırdılar; yeni çiçekli, yemyeşil çimenli, şırıl şırıl havuzlu, pırıl pırıl şık görünümüne hayran oldular.
Temizlik, ferahlık, modernlik, ileri teknoloji ürünü yeni araç ve gereçler, çağdaş ve orijinal bölümler, "uyku laboratuvarı" gibi yeniliklerinin yanı sıra, tarihî ve mistik havasından, geniş avlu ve kenar bahçelerinden, girişteki mimari düzenlemeden, bir havuzdan diğerine şırıl şırıl akan sulardan, kubbeli geniş mescidden, kemerli sütunlu revaklardan, avlu ortasındaki ağaç, çiçek ve şadırvanlık ve yeşillikten fevkalade etkilendiler ve bazı misafirler; ?İnsan burada ilaç kullanmadan, tıbbî müdahale görmeden, sırf bu şahane dekor ve manzaradan dolayı bile şifa bulacak gibi görünüyor...' demekten kendilerini alamadılar."

Son vaazında ahireti anlattı-4
Prof. Esad Coşan, AKRA FM'de yaptığı Cuma Sohbetleri ve Salı günkü Tefsir Sohbetleri'nin yanısıra, Fatih İskenderpaşa Camii'nde, Pazar günleri, ikindi namazını müteakip gerçekleştirdiği Ramuz-el Ehadis sohbetleri ile halka hitap etti. Konuşmalarında faziletli bireylerin yetişmesi için âyet, hadis ve sünnete geniş yer verdi. 28 Temmuz 2000 tarihinde yaptığı konuşmada Tevbekâr Genç ile Günahkâr bir yaşlıya dikkat çekerek Müslümanların dinlerinin gereklerini yerine getirmesini belirtti. Âyet ve hadise dayanarak Müslümanları günahlardan kaçınmaya davet etti: "Gençler Cenâb-ı Hakk'ın yolunda yürümeye gayret etmeli! Hata etmişse bile, hemen tevbe edip Cenâb-ı Hakk'ın yoluna girmeli! Cenâb-ı Hakk'ın sevgisini kazanmak kolay değil. Allah indinde en sevgili insan olmak çok zor bir şey. Gençler kolayca o makamı yaklayabiliyorlar."
"ÖNEMLİ OLAN AHİRET" DEDİ
Esad Hoca 2 Şubat 2001 tarihinde yaptığı sohbette "önemli olan ahiret" diyerek sanki iki gün sonra Hakk'a yürüyeceğini hissetti. Peygamber Efendimiz'in "aglaAllâhümme) Ey benim Allah'ım (Lâ hayra) Hiçbir hayır yok, (illâ hayrül-âhireh) ancak ahiretin hayrı var" duasını hatırlatan Esad Hoca, "Evet dünyada da insan bazı hayırlara eriyor, nimetlere mazhar oluyor ama, dünya çok kısa... Ahiret sonsuz olunca, sonsuzun yanında asırlar bile kısa kalır. Çok kısa küçük hayırcıklar, az bir şey. Asıl hayır ahiret hayrı" diyerek ebedi hayatı arzuladığını ifade ediyor. "Yâni dünyada insan bazı hayırlara erse de, ahirette hayra ermese, mahvoldu demektir. Kâfirler böyle olacak, Firavunlar, Nemrutlar, müşrikler, münafıklar, zalimler, fasıklar böyle olacak. Dünyada biraz telezzüz etmeleri, biraz tena'um eylemeleri, nimetlere dalmaları, zevkleri tatmaları mühim değil, önemli değil... Asıl önemli olan ahiretin hayrı, ahiretin rahatı, ahiretin saadeti" diyen Esad Hoca, sohbetini şöyle sürdürüyor:
"... Dünyadaki küçük menfaatler, faydalar, zevkler hiç mesabesindedir. Mü'min ona aldanmaz, takılmaz, kapılmaz, şaşırmaz. Onlara kapılıp da ahiretini mahvetmez, berbat eylemez. Ahiretini kazanmaya çalışır. Peygamber Efendimiz öyle söylüyor, öyle buyuruyor; doğrudur. Çünkü ömürler rüzgar gibi geçiveriyor, bir göz yumup açıncaya kadar geçiveriyor. Evet 60 yıl, 70 yıl, 80 yıl yaşıyoruz. Bir kısmı çocukluk, bir kısmı ihtiyarlık, bir kısmı gece uykusu, bir kısmı da gündüz koşuşturma, telaş... O günlerin içinde de bir kısmı sevinçli, bir kısmı üzüntülü, heyecanlı, dertli, gamlı, kederli, ağlamalı, sızlamalı... Ne olacak, kıymeti yok! Mühim olan ahireti kazanmak. Biz mü'miniz, biz Müslümanız. (Vel-ba'sü ba'del-mevti hakkun, vel-cennetü hakkun, ven-nâru hakkun) Ahirette öldükten sonra dirilmek var, cennet var, cehennem var... Cenneti kazananlara, cennete girenlere ne mutlu! Cenneti kaybedenlere, cehenneme düşenlere ne yazık.. Vah, yazıklar olsun, çok korkunç bir felaket... Onun için bunu hiç unutmayalım Ahiretin hayrını kazanmak için ne yapmamız gerekiyorsa, onları yapalım."
Kitaplarıyla gönülleri ferahlattı
30'un üzerinde kitap yazan Esad Coşan'ın eserlerinin ortak özelliği, insanlığa İslâm'ı tebliğ etmesi. Bilim dünyasına kaynak teşkil eden önemli kitaplar yazdı. Kitapları gönülleri ferahlattı. Coşan Hoca'nın başlıca kitapları şunlar; Matbaacı İbrahîm-i Müteferrika ve Risâle-i İslâmiyye, Hacı Bektâş-ı Velî, Makâlât, Gayemiz, İslâm Çağrısı, Yeni Ufuklar, Çocuklarla Başbaşa, Başarının Prensipleri, Türk Dili ve Kültürü, İslâm'da Nefis Terbiyesi ve Tasavvufa Giriş, Yeni Dönemde Yeni Görevler, Avustralya Sohbetleri 1, Avustralya Sohbetleri 2, Avustralya Sohbetleri 3, Avustralya Sohbetleri 4, Haccın Faziletleri ve İncelikleri, Zaferin Yolu ve Şartları, İslâm, Sevgi ve Tasavvuf, İslâmî Hizmet ve Çalışmalarda Metod, Sosyal Çalışmalarda Organizasyon ve Başarı, Yunus Emre ve Tasavvuf, Ailenin Ahlâk Kılavuzu, Hz. Ali Efendimiz'den Vecizeler, Hacı Bektâş-ı Velî, Sosyal Hizmetlerde Hanımlar, Güncel Meseleler 1, Güncel Meseleler 2, Ramazan ve Takva Eğitimi, Tebliğ ve İrşad Çalışmaları, Tasavvuf Ve Hayat, Haydi Hizmete, İslâm'da Eğitimin İncelikleri, Başarı Yolunda Sevginin Gücü.
?Âlime susmak yakışmaz'
Merhum Esad Coşan Hocaefendi'nin gönüllerde taht kurmasına yol açan bir yönü de, hiç şüphesiz hak ve doğru bildiği şeyi korkmadan ve çekinmeden söylemesidir. 4 Şubat 2000 tarihli Cuma Sohbeti'ndeki "aglaLâ yenbağî lil-àlimi en yesküte alâ ilmihî) "Âlime bilgisine rağmen susmak gerekmez, yakışmaz, uygun düşmez, caiz olmaz. Yâni biliyorsa susması doğru olmaz; konuşsun, bilgiyi öğretsin! Bilgiyi saklamasın, bildiği halde susmasın Yanlışını gördüğü halde kenarda durmasın Yanlışını, hatasını o işleyen kimseye söylesin, ilmini ortaya koysun ve yanlışlık düzelsin" sözleri, O'nun Hakk'a ve sünnete olan bağlılığını gösteriyor. "Âlimler bildiğini Allah için dosdoğru söyleyecek. Eğmeden, bükmeden, korkmadan, yılmadan. Çünkü cihadın en üstünü, zalim idarecinin karşısında durup hak sözü söylemek, çekinmemek, korkmamaktır" diyen Coşan, cahil insanların da öğrenmekle sorumlu olduğunu belirtti. Peygamber Efendimiz'in hadisine dayanarak, "Cahil de susmayacak, soracak, araştıracak, öğrenmeye gayret edecek. Öyle bir kenarda durmayacak" diyerek herkesin hak yolda mücadele etmesi gerektiğini ifade etti.


VAKİT


Bu mesaj 1 kez ve en son fatihalperen tarafından 02.02.2005 - 16:11 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 02.02.2005 - 16:09
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
zeyneb-54 su an offline zeyneb-54  

1129 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 02.04.2004
En Son On: 07.07.2006 - 06:10
Cinsiyeti: Bayan 
Âlime susmak yakışmaz'
Merhum Esad Coşan Hocaefendi'nin gönüllerde taht kurmasına yol açan bir yönü de, hiç şüphesiz hak ve doğru bildiği şeyi korkmadan ve çekinmeden söylemesidir. 4 Şubat 2000 tarihli Cuma Sohbeti'ndeki "aglaLâ yenbağî lil-àlimi en yesküte alâ ilmihî) "Âlime bilgisine rağmen susmak gerekmez, yakışmaz, uygun düşmez, caiz olmaz. Yâni biliyorsa susması doğru olmaz; konuşsun, bilgiyi öğretsin! Bilgiyi saklamasın, bildiği halde susmasın Yanlışını gördüğü halde kenarda durmasın Yanlışını, hatasını o işleyen kimseye söylesin, ilmini ortaya koysun ve yanlışlık düzelsin" sözleri, O'nun Hakk'a ve sünnete olan bağlılığını gösteriyor. "Âlimler bildiğini Allah için dosdoğru söyleyecek. Eğmeden, bükmeden, korkmadan, yılmadan. Çünkü cihadın en üstünü, zalim idarecinin karşısında durup hak sözü söylemek, çekinmemek, korkmamaktır" diyen Coşan, cahil insanların da öğrenmekle sorumlu olduğunu belirtti. Peygamber Efendimiz'in hadisine dayanarak, "Cahil de susmayacak, soracak, araştıracak, öğrenmeye gayret edecek. Öyle bir kenarda durmayacak" diyerek herkesin hak yolda mücadele etmesi gerektiğini ifade etti.

Allah Razı Olsun
Ekleme Tarihi: 02.02.2005 - 16:23
Bu mesajı bildir   zeyneb-54 üyenin diğer mesajları zeyneb-54`in Profili zeyneb-54 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
SHaDeeD su an offline SHaDeeD  

374 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.03.2004
En Son On: 06.03.2006 - 19:43
Cinsiyeti: Bayan 

Allah yoluna adadığı hayatını cami yolunda noktalayan adam Esad Coşan Hocaefendi



Bundan dört sene önce 4 Şubat 2001'de ajanslara düşen bir haber, dünyanın birçok ülkesinde özellikle Türkiye'de çok sayıdaki insanı derinden sarstı.

Gelen haberde Avustralya'da meydana gelen bir kazada Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan Hoca ve damadının vefat ettiği belirtiliyordu. Kimse bu haberi kabul etmek istemedi. Bir yanlışlık olmasını temenni etti. Ama kısa zaman sonra gerçek, hocaefendinin yakınları tarafından 'Prof. Dr. M. Esad Coşan Hocaefendi geçirdiği elim bir trafik kazasında alem-i bekaya irtihal etmiştir. Milletimizin başı sağolsun.' şeklinde duyuruldu. Allah yoluna adanan bir ömür, yine Allah yolunda son bulmuştu. Çünkü hocaefendi ve damadı Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel, Dubbo şehrine bir caminin temel atma merasimine gidiyordu.

Türkiye için önemli bir şahsiyetin çok uzakta ve gurbette vefat etmesi herkesi derinden etkilemişti. Cenazesi Süleymaniye Camii haziresine, kayınpederi ve şeyhi olan M. Zahid Kotku'nun yanına defnedilmek istendi. Bunun için Bakanlar Kurulu’nun kararı imzalamasıyla medyada büyük bir tartışma başlatıldı ve Süleymaniye'ye defnedilmesi engellendi. Eyüp Sultan Mezarlığı'na defnedilmesine karar verilen Esat Coşan Hocaefendi kayınpederi ve şeyhi olan M. Zahid Kotku'ya komşu olamasa da Eyüp Sultan Hazretleri'ne komşu olma şerefine nail oldu. O gün Fatih Camii, İstanbul tarihinde benzeri görülmeyen muazzam bir cemaati ağırladı. Avluda toplanan binlerce insan vakar ve tevekkül içisinde onu ebedi istirahat gahına uğurladı.

Kotku Hazretleri’nin feyziyle yetişti

Esad Coşan Hocaefendi, üniversite hocalığından geliyordu. Merhum Mehmed Zahid Kotku Efendi gibi alim ve fazıl şeyhin sohbet ve feyzinden istifade ederek yetişen bir mutasavvıf ve aynı zamanda Mehmed Zahid Efendi’nin damadıydı.

Mehmed Zahid Kotku Efendi’nin 13 Kasım 1980 günü vefatından sonra, cemaatin eğitimi ve her türlü meselesiyle ilgilenme, irşad ve tebliğ görevi ona devredilmişti. 1997 yılına kadar sürekli yurtiçi ve yurtdışında çalışmalarını sürdürdü. Yaşanan '28 Şubat' siyasi krizinden önce Türkiye'de hizmet alanlarının tıkandığını sezdi. Bunu çevresindekilere "Ben Türkiye'nin durumunu halatı kopmuş bir asansöre benzetiyorum. Buna engel olunmazsa düştüğünde çok zayiat olacak." diyordu. 28 Şubat’la birlikte medya tarafından diğer cemaat önderleriyle birlikte hedef gösterildi. Bu olayların akabinde Türkiye'den ayrıldı ve çok uzaklara, Avustralya'ya yerleşti ve sağlığında da tekrar dönmek nasip olmadı.

Esad Coşan Hocaefendi arkasında gözü yaşlı bir eş, biri erkek üç evlat, oğlunun ismini duyduğunda gözyaşlarını tutamayan yüz yaşına yaklaşmış bir baba bıraktı. Yine bunlar yanında kardeşleri ve yakınlarıyla beraber binlerce manevi evlat derecesindeki gönül dostu da geride kaldı.

Şekil ve merasimden çok ruh ve muhtevaya önem verirdi

Prof. Coşan, millî-manevî değerlere son derece bağlı münevver bir ilim adamıydı. Aynı zamanda, mensubu bulunduğu Nakşibendi tarîkatının en belirgin özelliklerinden olan, ilmi esas alıp, dînî kurallara sıkı sıkıya bağlanma düsturuna sıkı sıkıya bağlıydı.

Aksiyoner, dışa açık, toplum hizmetlerine önem veren, aşırılıklardan uzak, makûl ve mu'tedil bir yapıya sahipti. Şekil ve merasimden çok ruh ve muhtevayı öne çıkaran, dünya-ahiret dengesini gözeten ve muhabbet yolunu benimseyen bir tarîkat anlayışına sahipti.

Kendi şahsında ve faaliyetlerinde yüklendiği misyonu liyakatle temsil eden kâmil bir insandı. Bağlı bulunduğu gelenekten kopmadan, çağın ilmî, fikrî, kültürel ve teknolojik şartlarını göz önüne almış ve onları en iyi şekilde değerlendirmek için çaba sarf etmişti.

Prof. Dr. Osman Türer: Kardeşlik ve yardımlaşma için tasavvuf kültürünü yaşatmaya çalışıyordu

Kendisi de akademisyen olduğu ve üniversitelerde görev aldığı için eğitim camiasında önemli bir yeri var. Onu öğrenciliğinden beri tanıyan ve yakınında bulunan Atatürk Ü. İlahiyat Fak. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Türer, Hocaefendi’nin tarikat kültürüne verdiği önemi şöyle anlatıyor:

"Hocaefendi, tarihte olduğu gibi, toplumsal barış ve huzurun sağlanmasında insanlarımızın gerçek tasavvuf ve tarîkat kültürünü tanıyıp yaşamalarının son derece önemli olduğuna inanıyordu. Kardeşlik, yardımlaşma, sevgi,saygı, adalet, dürüstlük, fedakârlık, merhamet, hoşgörü vb. millî ve dînî değerlerin yaşatılmasında ve toplum olarak arzu edilen refah ve mutluluğun yakalanabilmesinde tasavvufun önemli bir yeri vardır.

Ona göre, insanlarımızı kıskacına alan ve aslî kimliğinden uzaklaştıran akımlar karşısında insanlarımızı sevgi, kardeşlik ve hizmet atmosferinde bir araya getirecek olan gerçek tasavvuf kültürü ve ahlâkıdır. Bu yüzden, hizmet alanlarını Avrupa, Asya, Amerika ve Avustralya kıtalarına kadar yaygınlaştırmıştı. Üstelik, bu uğurda başarılı olabilmek için, teknolojinin ve modern pedagojinin sağladığı tüm imkân ve vasıtalardan yararlanmaya çalışmış, müntesiplerine de bunu tavsiye etmiştir."

Üniversitede birçok öğrenci yetiştirdi

1938 yılında Çanakkale'de doğdu. Babası Halil Necati Efendi, annesi Şâdiye Hanım'dır. 1950'de İstanbul Vezneciler İlkokulu'nu, 1956'da Vefa Lisesi'ni bitirerek aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Filolojisi bölümüne girdi. Arap dili ve edebiyatı, Fars dili ve edebiyatı, Ortaçağ tarihi ile Türk-İslam Tarihi sertifikalarını alarak 1960 yılında Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı yıl Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde açılan asistanlık imtihanını kazanarak Klasik-Dînî Türkçe Metinler Kürsüsü'ne asistan olarak girdi. Fakülte yayın komisyonunda iki yıl sekreterlikte bulundu.

1965 yılında XV. yüzyıl şâirlerinden olan "Hatiboğlu Muhammed ve Eserleri" konusunda doktora tezi vererek "İlahiyat Doktoru" unvanını aldı. 1967-1968 yılları arasında Ankara Yükseliş Mühendislik ve Mimarlık Özel Yüksek Okulu'nda "Türkçe ve Hümaniter Bilgiler" dersini okuttu. 1973 yılında ise, "Hacı Bektaş-ı Veli, Makâlât" adlı doçentlik tezi ile doçentlik unvanını aldı ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk-İslam Edebiyatı Kürsüsü'ne öğretim üyesi olarak tayin edildi. 1977-1980 yıllarında Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi'nde Türk dili ve edebiyatı dersleri verdi. 1982 yılında profesörlüğe yükseldi. Sosyal ve kültürel faaliyetlere daha fazla zaman ayırabilmek düşüncesiyle, 1987 yılında emekliliğini isteyerek üniversiteden ayrıldı.

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı: İlmî çalışmalara önem veriyordu

Esad Coşan Hocaefendi'nin talebesi olan Prof. Dr. Ramazan Ayvallı, onun gayretlerinin çok eskilere dayandığını belirterek şöyle diyor: "1969-1970 yıllarında, rahmetli Es'ad Coşan Hocaefendi’nin evinde, bazı arkadaşlarla (takriben 12 kişi) birlikte ilmî çalışmalar yapıyorduk. Hatta millî ve manevî değerlerimizi, bu aziz vatanın çocuklarına doğru bir şekilde ulaştırmak için "Seher Yayınevi" adıyla bir kitabevi kurmayı ve orada ilmî, dinî, ahlâkî kitaplar yayınlamayı planlamıştık."

Her şeyin başı eğitim

Ona göre her şey İslâmî eğitime bağlıdır. Hem dünyanın huzur ve saadeti; kalkınma, yükselme, gelişme, düzen, temizlik, verim, dürüstlük, sadâkat, başarı... Hem de âhiretin hayrı, sevabı, mükafatı, saadeti, selameti, izzeti, nimeti, cenneti... Eğitim müesseseleri yanında iyi bir dinî eğitim verilecek yerlerin başında ailenin geldiğine de dikkat çekerek aile reislerine şöyle seslenmişti:

"Ey aile reisleri! Allah celle celaluh ailenizi ve çoluk çocuğunuzu sizden soracak; eğer kendinizi düşünüyorsanız, sorumluluğunuzu bilin; onları İslâm şuuru ve sağlam iman ile yetiştirin! Eğer onları seviyor ve istikballerini düşünüyorsanız, ahiretlerinin mahvolmasına meydan vermeyin, göz göre göre onları ateşe atmayın! İman ve İslâm, sizler ve onlar için hava ve sudan, yiyecek ve giyecekten de önde bir ihtiyaçtır. Önce bu ihtiyacı karşılamaya girişin, dünyaya dalıp ahireti ihmal etmeyin!"

Prof. Dr. Orhan Çeker Onun konuşması,

dinlendiren bir esinti nağmesi gibiydi

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker, Hocaefendi’nin çok güzel hitabet tarzının bulunduğunu, bu sayede kendini dinleyen kimseleri etkileme gücüne sahip olduğunu belirtiyor. “Türk-İslam Edebiyatı Kürsüsünde görev yapması nedeniyle o bir ‘Türkçe’ ustasıdır.” diyen Prof. Çeker, merhum Coşan’ın dildeki hakimiyetini ve konuşma üslubunu şöyle değerlendiriyor:

"O konuşurken sanki yorucu bir konuşma dinlemiyorsunuz da dinlendiren bir esinti, bir nağme hissedersiniz. Bir kelimenin bazen beş altı tane eş anlamlısını aynı anda duyabilirsiniz.

O, karşılaştığı uygunsuz fiiller ve tavırlar karşısında tepkisini hemen ortaya koyar, bunu sergilerken de kalp kırmamak için son derece kibar ve edibane bir şekilde davranırdı. Hangi tür ve inançtan olursa olsun insanlarla ilişki kurmaktan çekinmezdi. Son derece medenî davranırdı. Karşısındaki insan ya doğru söyleyecekti ya yanlış. Doğru söylüyorsa kalkar destekler, yanlış söylüyorsa yanlışını hatırlatır, doğrusunu ona söylerim diye düşünür, herkesin de böyle davranmasını tavsiye ederdi.”

İsmail Durak Ünlü (Eski milletvekili) Haksızlığa tahammülü yoktu

Eski Milletvekili İsmail Durak Ünlü, Hocaefendi’nin çok hassas bir insan olduğunu anlatıyor. Sur dibinde bulunan ve ölmek üzere olan yaşlı bir teyze ile özürlü oğlunun durumu onu derinden sarsmış. Onların her bakımının yapılmasına rağmen kurtarılamaması üzerine "Bunlara karşı hepimiz sorumluyuz. Birilerinin böylelerine bakması farzı kifayedir. Bu yapılmadığı için hepimiz de mesulüz." der. Yine Ünlü, karşılaştığı haksızlıklar karşısında da celallenip tepkisini hemen yansıttığını anlatıyor. Cezayir'de demokratik yollarla seçimi kazanan partinin devrilmesi ve karışıklıkların çıkartılması üzerine adeta köpürerek, "Büyük bir miting düzenlense en önde ben yürüyeceğim!" der. Yine bacanağı Esad Işıldar'ın vefat haberi üzerine duygularına engel olamaz ve hıçkıra hıçkıra gözyaşı döker.

Biz Allah'ın rızasını istiyoruz

Hayatının gayesini "Allah rızası" olarak belirleyen merhum Esad Coşan, amacını, "Biz Allah'ın rızasını istiyoruz; fakirlik ve sefaletin yenilmesini; huzur ve refahın yaygınlaştırılmasını; herkesin mutlu ve bahtiyar olmasını; inananların birleşmesini; yalan-yanlış din ve inançların bırakılmasını, Müslümanların şuurlu olmasını, aralarındaki ihtilaf ve tefrikaların sona ermesini, karşılıklı sevgi ve saygıya, işbirliğine, yardımlaşma ve dayanışmaya ulaşmayı istiyoruz." diyordu.

Coşan Hocaefendi’den tavsiyeler

Her gün birkaç âyet, birkaç hadîs mutlaka okuyun. Bunları hatırınızda tutmaya gayret edin; muhakkak birkaç kişiye de anlatın; kendi aile efradınıza ya da iş ve arkadaş çevrenize tebliğ edin!

Her gün din ve iman büyüklerinin, tarihî şahsiyetlerin başta peygamberler olmak üzere (salavatullahi ve selâmuhü aleyhim ecmain), sahabe-i kirâmın (rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmâin), evliyaullahın, pîrân ve meşayihimizin (kaddesallahu esrârahum), kahramanların, sâlihlerin, hakîmlerin, başarılı şahsiyetlerin, meşhur adamların hayatlarını ve ibretle sözlerini okuyun, ezberleyin; onlardan ibretler çıkarın, kendinizi onlarla mukayese edin!

Türkiye içindeki ve dışındaki iyi ve uygun insanlardan yeni dostlar edinin, onları ziyarete gidin, onları evinize dâvet edin, mektuplaşmayı sağlar, çok sevap kazanmaya vesile olur.

Kendinizin mensup olduğu İslâmî grup dışındaki diğer zümrelerle ilgilenin, onlarla arkadaş olun, çalışmalarını izleyin, sizinkilerle mukayese edin, kimseyi hor görmeyin ve çok açık delil olmadıkça kimseyi suçlamayın, hüsn-i zanla hareket eyleyin!

Çevrenizden müsaid ve müstaid gördüğünüz o-lumlu ve iyi eğilimli kişileri seçin, onları eğitime ve camianıza kazanmaya çalışın!

Günahkârlara kızmayın, onları ayıplamayın, sabırlı olun, onlara birer hasta gibi şefkatle yaklaşın, doğru yola gelmeleri için gıyaplarında dua edin. Bilin ki onlar içinde çok kıymetli cevherli olanları vardır.

İslâm ülkelerine, uzak Türk illerine ziyaretler, seyahatler düzenleyin; onlarda dostluk, eğitim ve ticaret ilişkileri kurmaya çalışan; çeşitli ülkelerdeki azınlık Müslüman grupları tanımaya ve onlara yardım etmeye gayret edin!

Prof. Dr. Orhan Çeker Bir güzel insanın ardından
Peygamberler ve özellikle büyük babamız Hz. İbrahim ile Peygamberimiz (sas) için, Kur'an-ı Kerim bir durum tespiti yapar: "Usvetün Hasenetün".

Yani "güzel bir örnek". (Ahzab: 21, Mümtehine 4,6) Allah Teala vahyi göndermekle kalmamış, icraatını da peygamberleri üzerinde gerçekleştirmiş, dolayısıyla onlar vahyin en güzel uygulayıcısı ve timsali olmuş, böylece ümmet de dinini o en güzel örnekten uygulamalı olarak bizzat öğrenmiştir. Malumdur ki, görmek; okumak veya dinlemekten çok daha etkin bir eğitim yoludur. "Peygamber" görmüş olanlar bu imkândan istifade etmişler ve kendilerini düzene koymuşlardır. Peki ya bizim gibi peygamber görmemiş olanlara kimler örneklik yapacaktır? Elbette ki "peygamber" gibi bir örneği dünya hayatında göremeyeceğiz; ama o örneği canlandıracak örnekleri Allah Teala şimdiye kadar eksik etmemiştir. Bu sözümden salih insanların masum olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Peygamberimiz (sas), "Ümmetimden bir taife Hakk’a destek olmada devam edecektir. Karşı çıkanlar onlara zarar veremeyecektir. Nihayet Allah'ın emri onlar bu halde iken gelecektir." (Müslim, İmaret: 170-177) buyurmuş ve vahyin örnekliğini sergilemiş olan Peygamber’in (sallallahü aleyhi vesellem) canlı örnekliğini yapacak canlı sünnet ya da yaşayan sünneti haber vermiştir.

Es'ad Hocaefendi (ra) ile ilk tanışmam 1974'ün Haziran’ında olmuştu. O zaman için Yüksek İslam Enstitüsü’nde yıl sonu imtihanlarını yeni bitirecektik. Merhum M. Zahid Hocaefendi'nin Ankara'ya geldiğini duymuş ve orada kendisini ziyaret etmeyi arzulamıştık. Arkadaşlar erkenden beni gönderdiler. Ben Hocaefendi’nin yerini öğrenecek, arkadaşlar gelince onlarla Hacıbayram'da buluşup kendilerini o adrese götürecektim. Adresi öğrenebileceğim bir telefon numarası vardı. O numara Es'ad Efendi'ye aitti. O numarayı arayarak ilk görüşmemi yapmış oldum.

Adres, Ayrancı'da Mustafa Paçacı isminde birinin evi idi. Es'ad Hocaefendi ile ilk tanışmamız böylece telefonda gerçekleşmişti.

Merhum Es'ad Hocaefendi, sivil kuruluşlara çok önem verirdi. İnsana hizmet götürebilen ne kadar faaliyet sahası varsa hepsini tavsiye eder ve bu tür kurumların kurulması için ön ayak olur, kurulmuş olanları takdir eder ve desteklerdi. Bu kurumların, o çevrede toplumca saygın ve kabul gören, hizmeti çağrıştıran, kültürü yansıtan isimler altında kurulmasını tavsiye ederdi. Faaliyet sahası olarak çevrecilikten tutun da, tarihten, sanat ve medeniyet tarihinden çağdaş bilimlere, bunları araştırma ve o yolda yayın yapmaya varıncaya kadar hepsini düşünebiliriz. Kendisinin bulunduğu çevrelerde, seyahat ettiği yerlerde bu hizmetleri ya bizzat başlatmış ya da özellikle tavsiye etmiş ve sonradan takibinde bulunmuştur. Günün birinde bana "Konya'da bir fıkıh kalesi düşünüyoruz." demişti. Bununla o, Konya'da kurumlaşmış, araştırma/inceleme yapan, yayınları, talebeleri, asistanları, hocaları olan, masrafları karşılanan bir fıkıh merkezi arzu ediyordu. Bunun bir benzerini Ankara'da, hadis kalesini de İstanbul'da düşünüyordu. Fakat bütün bunlar gerçekleştirilemedi. Sivil kuruluşların hizmette bulunduklarını gördüğü zaman neşesi yerine gelir, sevinci halinden okunurdu.

Hocaefendi insan eğitimini ön plana almıştı. Eğitim derken insanlığın ihtiyaç duyduğu her sahadaki öğretimini ve bu öğretimin el becerisine yani hizmete dönüştüğünü anlamamız gerekir.

Onun hayatını, faaliyetlerini, seyahatlerini, tavsiyelerini incelerseniz bu özelliği hemen dikkatinizi çekecektir. Üretimi ve gerek ulusal gerekse uluslararası ticareti özellikle tavsiye ederdi.

O, cemaatine düşkündü. Her ne olursa olsun onların iyi geçinmelerini, dargınlığa sebebiyet vermemelerini özellikle ister, geçimsizliklerine bizzat çare olamamışsa o çevrede saygın kişilerin arabulucu ve hakem olmasını söylerdi. Bu isteğini zaman zaman konuşmalarında açıkça dile getirirdi.

Geçimsizliğe sebep olan meselenin halledilip halledilmediğini sorar ve ilgilenirdi. Tabii ki halledilmemiş olması onu üzüntüye sevk ederdi. "Sıkıntım var, duanızı bekliyorum" diyene "Yapacak başka bir şey var mı?", diye ısrarla sorar ve eğer duanın yanı sıra yapacağı başka bir şey varsa fedakarlıktan çekinmezdi. Özellikle ailevi ve mahremiyet özelliği olan konularda fazla açıklama istemez, meseleyi mümkün olduğu kadar kapalıca halletmeye çalışırdı. Başka türlü sıkıntılarda da aynı davranır ve çevresinin de o kişiyle ilgilenmesini açıkça söylerdi. Buna dair de epeyce hatıra ve örnek mevcuttur.

Kendileri firaset sahibi, çok cevval ve faal idi. Cematinin de seviyesini yükseltmek için büyük fedakarlıklar yapardı. O her yerde bütün sıkıntılara rağmen hizmet etmenin en iyi yollarını ve kaliteli hizmet yapacak insanları aradı, yetiştirdi. Yurtdışına yönelişi ve oralarda yeni oluşumlar peşinde koşmasında, milletimizin ve inancımızın güzelliklerini dünyaya tanıtma gibi benzer sebeplerin yanında bu durumun da tesiri vardı.

Vefatından yaklaşık bir-birbuçuk ay önce rüyamda Hocaefendi’nin birine vekalet verdiğini söylediler. Vekalet verme işini pek iyiye yorumlayamadım. Yoksa Hocaefendi vefat mı edecekti? Aklımı meşgul eden bu yorumu kimseye söyleyemedim. Rüyayı bir Ramazan gecesi bazı arkadaşlara anlattım. Söz döndü dolaştı, nihayet ‘Hocaefendi’yi bir telefonla arayalım.’ dediler. İsveç'te idi. Aradık, ben de konuştum. Hocaefendi neşe ızhar eden üslupla konuşuyordu. Eskiden sık sık sorduğu gibi ilmi çalışmaları ve yayınları sordu. En son bir emriniz var mı demem üzerine, "Selam ve dua." dediler, Hocaefendi son aylarda herkesten dua istiyordu. Dua istemesi de cemaatinin dikkatini çekmişti. Hikmeti 04 Şubat 2001 günü anlaşılacaktı. Evet Hocaefendi cami/külliye yolunda vefat etmişti. Hocaefendiyle ilk tanışma konuşmamız da son konuşmamız da telefonda olmuştu.

Vefat haberleri alınınca genelde insanın aklına Yasin-i Şerif okumak gelir. Fakat Hocaefendi'nin vefat haberini alınca benim aklıma sürekli Fetih Suresi'ni okumak geldi. Ve kendimi bu sureyi okumaktan alıkoyamadım. Güzel insan! Farz namazların akabinde dualarım sizinledir. Nur içinde yatın. "Bilin ki dünya hayatı bir oyun, eğlence, ziynet, kendi aranızda öğünme, mal ve evlat çoğaltma yarışıdır...(Kur'an-ı Kerim, Hadîd: 20)." Allah rahmet eylesin.

Ye’s yok, gevşeme yok, korkmak yok! Ne mutlu halis muhlis çalışkan Müslümanlara

Prof. Dr. M. Es’ad Coşan

Yurt içi ve dışında, pek çok çeşitli hayat görüşleri, farklı düşünce ve anlayışlar var. Herkes edindiği tecrübelere, aldığı eğitime, ömrü boyu karşılaştığı kişi ve olaylardan etkilenişine, nefsinin arzu ve temayüllerine; görgü, edep, inanç ve ahlakına göre, bir yol tutturmuş gidiyor; iyi veya kötü, yararlı veya zararlı, dine ve kanunlara uygun veya aykırı güzel veya çirkin işler yapıyor.

Bizler, elhamdülillah ki Müslüman’ız; İslam'dan ve imandan Kur'an-ı Kerim'den dinimizin ahkâmından, emir ve yasaklardan, ibadet ve taatlerden, görev ve sorumluluklarımızdan, hatta din uğruna uğrayabileceğimiz mihnet, sıkıntı, zarar, elem ve kederlerden son derece de memnunuz. Gerekirse seve seve malımızı ve canımızı feda edebiliriz. Biz Müslüman olarak yaşamak, herkese iyilik yapmak; Yüce Rabb’imizin rızasını kazanmak; ardımızda hayırlı eserler, güzel bir nam ve nişan; sevimli, olumlu, şerefli, mübarek, muhterem, muazzam, mükerrem bir iz ve hayır dua ile anılacak bir hatıra, olgun ve dolgun bir hayat bırakarak ahirete göçmek; alnı ak ve açık olarak ölmek, ahirette de cennete girmek, Allah'ın rıdvan-ı ekberine ermek, Cemal’ini görmek, Resulüne (sas) komşu olmak istiyoruz.

Amacımızın çok yüksek, işimizin çok zor, çalışmalarımızın çok zahmetli ve çileli, hayatımızın çok tehlikeli ve sıkıntılı olabileceğini görüyor ve biliyoruz.

Cenab-ı Hak yarimiz ve yardımcımız olsun. Bizi korusun, bizi zorlu imtihanlara tâbi tutmasın, kusurlarımızı bağışlasın, rahmetine erdirsin. Halka halka iç içe, çeşit çeşit ödev görev ve sorumluluklarımız var. Zaman çok kıymetli ve çok kısıtlı; ömür kısa, yol uzun, iş çok. Halk cahil, dost zaif, düşman kavi, tuzak çok, fitne ve fesat yaygın, sorumlular gafil, şartlar çetin, uyanık mümin az...

Olsun! Şair ne demiş:

Felek her türlü esbabı

cefasın toplasın gelsin

Dönersem kahpeyim

millet yolunda bir azîmetten!

O "millet yolunda" demiş, biz "Allah (cc) yolunda" diyoruz; o sözde istibdada karşı sahte hürriyet istemiş, biz iki paralık "dünyalık" yerine "ebedi, sermedi, daimi, saadeti diliyoruz. O yanılmış, aslında iyi niyetli olan bir hakana karşı çalışmış; biz gerçek küfre, şirke, zulme, sömürüye, şeytana, şarlatana, çok kötü niyetli hunhar, gaddar düşmanlara karşı ölüm kalım mücadelesi veriyoruz. İyi çalışmazsak işin sonunda din, iman, ırz, namus, vatan, millet, hukuk, hürriyet, huzur, saadet, selamet, hayat, ahiret, her şey gidebilir.

Daha azimli, daha kararlı daha sebatlı, daha sabırlı, daha tahammüllü, daha cefakeş, daha fedakâr, daha vefakâr olmalıyız.

Aldatıcı lafları, kandırıcı gülücükleri, sureti haktan görünen palavraları, sahte kahramanları, şeytan düzenbazları, yılan madrabazları, yalan cambazları iyi teşhis etmeliyiz. Meydanı onlara bırakmamalıyız. Bazen bir kafir bir mü'minden daha halis ve sadık görünür. Bir münafık muazzam dalkavukluk yapar. Bir soysuz en ileri vatanseverlik rolü oynar. Bir hain köşebaşını tutar. Bir düşman direksiyonu ele geçirir.

Koca bir Devlet-i Aliyye-yi Osmaniye nasıl parçalandı? Nasıl bölük bölük bölündü? Balkanlar nasıl elden kaçtı? Petrol mıntıkaları nasıl yabancıların sömürüsüne geçti; Kırım, Kafkasya, Kazan, Orta Asya, Ortadoğu, mukaddes beldeler, Mısır, Sudan, Cezayir, Fas, Hindistan, Malezya, Java... İspanya, Endülüs, Sicilya, Malta, Girit, Moro, Mora, Kıbrıs oldu?

Çok okumalı, çok gezmeli, çok görmeli, çok düşünmeli, çok üzülmeli, çok ağlamalı, çok çok çalışmalı, çok çalışmalı çok çalışmalıyız.

Çare var, ümit var, ye's yok, korku yok, gevşeme yok, zarar yok! Güneş balçıkla sıvanmaz. Gerçekler uzun zaman saklanamaz. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar biter. Hak gelir, batıl zâil olur.

Sonuç zafer, sonuç başarı, sonuç mutlaka kâr, sonuç gazilik veya şehitlik, sonuç cennet, sonuç ebedi saadet! Ne mutlu Müslümanlara!

(İslam dergisi, Şubat 98 başyazı)
Ekleme Tarihi: 03.02.2005 - 10:43
Bu mesajı bildir   SHaDeeD üyenin diğer mesajları SHaDeeD`in Profili SHaDeeD Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Devadam su an offline Devadam  
Şehadet

326 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 15.10.2003
En Son On: 07.11.2005 - 06:47
Cinsiyeti: Erkek 
Euzu Billahi mineş şeytanir racim, Bismillahir Rahmanir Rahim
Elhamdu Lillahi Rabbil alemin
Es salatu ves selamu ala Rasulina Muhammedin ve ala ali Muhammed.

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun...

Mahmud Esad Coşan hocaefendi, çok hayırlı hizmetlerde bulunmuş mübarek bir imam idi, Allahu Teala O'ndan razı olsun.

Allahu Teala'ya emanet olunuz.
Ekleme Tarihi: 03.02.2005 - 12:26
Bu mesajı bildir   Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
.:Yakup023:. su an offline .:Yakup023:.  
Şehadet

555 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.08.2006
En Son On: 27.01.2007 - 21:44
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı Devadam

Euzu Billahi mineş şeytanir racim, Bismillahir Rahmanir Rahim
Elhamdu Lillahi Rabbil alemin
Es salatu ves selamu ala Rasulina Muhammedin ve ala ali Muhammed.

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun...

Mahmud Esad Coşan hocaefendi, çok hayırlı hizmetlerde bulunmuş mübarek bir imam idi, Allahu Teala O'ndan razı olsun.

Allahu Teala'ya emanet olunuz.


Ekleme Tarihi: 27.11.2006 - 14:05
Bu mesajı bildir   .:Yakup023:. üyenin diğer mesajları .:Yakup023:.`in Profili .:Yakup023:. Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1211 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
zec (53), yesil07 (39), volkansav52 (40), bebecik1974 (50), mcamlica (38), serdar414 (47), musoylemez (56), KalpYapalim (32), gurbat (62), yasen (47), yilmaz (63), kenzularsh (40), srknsrt (51), puma (54), mazpolat (67), pskofb (38), akaasa (49), oguzy (74), arkadasim (51), Mecnun2000 (55), sarenge (44), SarCopTeS (43), halil40 (36), belan08 (47), halil_10 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.17616 saniyede açıldı