0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Kızımın Hıristiyanlığa MERAKI"

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Kızımın Hıristiyanlığa MERAKI"

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Değerli arkadaşlar
Geçtiğimiz hafta gruplardan birinde; kültürünün, örfünün, neslinin geleceğine duyarlı bir baba, "Kızımın (12 yaşında) Hıristiyanlığa MERAKI" başlığı altında ülkenin karşı karşıya bulunduğu çok acı bir gerçeği ortaya koydu: "Son bir yıl içinde kızımın (12 yaşında) Hıristiyanlığa karşı sempatisi çok arttı. Etrafımızda Hıristiyan yok. Bu nereden kaynaklanıyor olabilir diye araştırırken, kızımın TRT'de yayınlanmakta olan "Kalabalık ve Mutlu" adlı diziyi çok sevdiğini fark ettim. Bir kaç bölümünü izledim. Dizi bir papaz ailesinin günlük yaşamı konu ediniyor. Hem gençlik, hem eğitim hem de din konuları işleniyor. Dizideki papaz "evliya gibi" bir adam. Hem eğitimci, hem psikolog, hem felsefeci... Mübarek bir bilge ki sormayın. Keşke böyle bir dizi bizde de çevrilse ve bir imam ailesi işlense ve gerçekten böyle imamlarımız olsa diye düşündüm. Demek ki kızım İslamı çevremizdeki yobazlardan, Hıristiyanlığı ise bu diziden öğreniyor ve birinden tiksinirken diğerine sempati duyuyor. Ailede de dinsel konular genellikle "gericiliğe lanet" boyutunda kalınca sanırım böyle oluyor. Bu konu tartışılmaya değer. Ayrıca bana önerileriniz varsa alayım lütfen... Tevfik Fikret'in durumuna düşmek istemiyorum. Kendisi gericilerle boğuşurken, oğlu papaz olmuş ve ABD'ye iltica etmişti."
////////////////////////////////
Bir anne anlatıyor: "Küçük kızım evin bahçesinde yerde çırpınıp duran ve ölmek üzere bulunan bir serçeyi alıp eve getirdi. Yem ve su verdik, iyileşmesi için çaba verdikse de sonuç alamadık. Cılız kuş öldü. Kızım üzüldü. Biraz ağladıktan sonra "Bunu gömeyim mi?" diye sordu. Ben de: "Olur." dedim. Kızım bahçede küçük bir çukur kazdı ve kuşu gömdü. Fakat toprağın üzerine kibrit çöplerinden bir 'haç' işareti yerleştirdi. Ben "Kızım bu ne oluyor?" diye sorunca, "Anne televizyonlarda hep böyle yapıyorlar, ne güzel yaptım değil mi?. Ben ölünce de bana da böyle yaparsınız, tamam mı?" diye yanıt verdi.
//////////////////////////////
Burada duyarlı bir baba ile bir annenin, kendi çocukları üzerindeki gözlemleriyle geleceklerine ilişkin olarak kendilerine, "Bize ne oluyor?" sorusuna yanıt aradıklarını görüyoruz. Kendilerine ters gelen bir şey vardır ama bu terslik çocuklar için hiç de ters değil, hatta çok olumludur da. Babanın oğlu, annenin kızı hakkında ayırdına vardıkları ve işaret ettikleri tehlike, hepimizin özellikle okumuş geçinen ve modern şehir hayatı içindeki kesimin karşı karşıya olduğu ciddi bir tehlikedir. Bu babanın Tevfik Fikret'in durumuna düşmeyeceğine inanıyorum. Çünkü geleceğinin kaygısı kendisini rahatsız ediyor. Fikret'in böyle bir endişesi olmamıştı. Yalnız tehlikeye getirdiği yorumları kabul etmiyorum ve doğru bulmuyorum. Tevfik Fikret kuşku yok büyük bir şairimizdi. Tarih-i Kadim'de ve bu Tarih-i Kadim'e yazdığı Zeyl'de Fikret, geçmişini inkar eder bir kimliğe bürünür, kendini bu toplumdan, Anadolu insanından ve dinden soyutlar, Peygamberleri reddeder ve hiç söylememesi gerekeni "Beşerin böyle dalâletleri var
///
Putunu kendi yapar, kendi tapar" der. Fikret'in gericilerle boğuşması inançlı bir kişi olarak değil, fakat bir ATE gibi camiden ve dinden soyuttur. Mücadelesi gericilere yönelik değil İslam'a yönelik olmuştur. Haluk'un da babasını bu kimlik içinde tanıdığı kesin. Burada inancımızı paylaşmayanlara herhangi bir önyargımız yok. Çalışmalarını takdir ettiğimiz çok Ate arkadaşımız vardır. Oğlunun Hıristiyan olmasından korkan baba filmden övgü ile söz ederken, İslam'ı çevredeki yobazlardan tanıdıklarına işaret ediyor. İslam'ın üstünlüğünü biliyor ki, oğlunun Hıristiyan olmasından korkuyor. Fakat gözler yobazları görüyor da ( her kimse onlar? ) İslam'ın zenginliğini, güzelliğini ve de üstünlüğünü göremiyor ve oğluna da gösteremiyor. Bin yıl önce Anadolu'yu Müslüman ve Türk yapan Alperenler, Veliler, Taptuk Emreler neden akla getirilmiyor? Yakın geçmişimizde Türkiye'de gericilerle gerçekten boğuşan büyük insan Mehmet Akif'tir. Mehmet Akif, bu mücadeleyi caminin içinde Süleymaniye ve Fatih Kürsülerinde vermiştir. "Doğrudan Kur'an'dan alarak İlhamı
///
Çağın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı" Görüleceği gibi belki de içinde bulunduğumuz sosyal çalkantıdan çıkışımızı sağlayacak çözüm Safahat'ın sayfaları arasındadır.
//////////////////////////////
Metropol'ün bir başka gerçeği: İstanbul'un Kadıköy, Avcılar, Bakırköy, Beşiktaş, Eminönü, Osmanbey, Güngören, Bostancı, Cerrahpaşa, Ortaköy, Üsküdar, Taksim, Beyoğlu, Göztepe ve Zeytinburnu semtlerinde toplam 19 yeni Protestan kilisesi açıldığı biliniyor. Bunların dördü hariç, diğerlerinin internet siteleri var. Türk Protestanları lideri İhsan Özbek on yıldır Türk Protestanların sayısının arttığını, şimdi 2 bin kişi olduklarını söylüyor. Özbek, Türkiye çapında 1500-2000 civarında genç Müslümanın din değiştirdiğini, bunlardan yarısının üniversite öğrencisi, diğer yarısının ise lise mezunu yetişkinler olduğunu ifade ediyor.
//////////////////////////////////////////
Eğri oturalım doğru konuşalım. Çizilen resimde ne gözüküyor. Anadolu'nun zengin kültüründen, dinamik örfünden ve sağlam geleneğinden kopanların bu ülkenin verdiği eğitimden geçtiğini görüyoruz.Çocuklarımıza kendi dinimizi öğretmede sınırlamalar ve yasaklar getirirken, mahalle aralarında açılan kiliselerle ülke çocuklarını başka inançların çağrısına ve onların yarınlarda birer HALUK olmalarını amaçlayan Misyonerlik faaliyetlerine ‘demokrasi var’ yaygarası altında hoş görüyle bakmanın anlaşılacak bir tarafı yoktur.Batı Hıristiyan dünyasının (Misyonerlerin faaliyet günü) ibadet günü Pazardır. Meyve suyu, pasta, bisküvi ve şekerle zenginleştirilmiş bir ibadet çağrısına sokakta oynayan, dimağı saf ve boş çocuklarımızın gitmesine (anne-baba dahil) kimse engel olamaz. Televizyonlarda filmlerde ve gerçek yayınlarda papazların onay verdikleri evlenme törenlerini, evliliğin kutsallığını, gençleri karı-koca ilan edişlerini büyük bir hayranlık ve gıpta ile izliyoruz. Batı'da Pazar ayinleri Tv'lerde canlı olarak tüm ülkelerde izlenir. O papaza (Muhterem peder) herkes saygılıdır. Bizde imam çarpık vücutlu, hırpani kılıklı, çapa dişli ve bir gözü kördür. Herkes onu hakir görür, aşağılar. Papaz her haltı eder, kapalı hücrede cinsel hayatı konuşur, tüm günahları bağışlar, kimse onu küçük düşürücü bir davranışı düşünmez.İslam'da, birlikteliğin beraberliğin kaynağı olan toplumsal ibadetin yapıldığı gün Cuma’dır. Türkiye'de modern çalışma koşullarının bir sonucu olarak kamu ve özel sektörde çalışanların bu ibadeti yerine getirmede zaman açısından zorlukları vardır. 7 yaşında okula başlayan bir çocuğun 60 yaşında emekli oluncaya kadar babası ile birlikte Cuma günü Camiye gitmesinin imkanı yoktur. Ancak kırsal kesim ile serbest meslek sahiplerinin (zenaatkar ve esnafın) kendi özgü koşulları bir dereceye kadar bu birlikteliği sağlayabilir. Gerçekten Türk milletinin, Anadolu insanının öz kültürünü, örfünü ve üstün moral değerlerini koruyacak ve yarınlara taşıyacak olan güç sadece ve sadece köylü, kasabalı ve esnaf ile bunların varisleri olan çocuklarıdır. Mustafa Kemal’de bu gerçek, “Bu milletin hakiki efendisi olan köylüdür” ifadesini bulmuştur. Bugünkü kendi öz kültürümüzden, örfümüzden ve üstün moral değerlerimizden soyut eğitim ve çalışma sisteminden yetişen insanımızın yönetiminde şehirler, bizi biz yapan bu değerlerin yıkım yeridir. Batıda “Din bir afyondur” tanımının mirasçısı Marksçı partiden bir başbakan Pazar günü Kilise kapısında ailesiyle, tüm devlet erkanıyla, generaliyle, bakanlarıyla, patronlarıyla, halkıyla birlik, beraberlik ve dayanışmanın takdir gören resimlerini veriyor. Türkiye’de asırların ötesinden tevarus ettiğimiz çok daha üstün moral değerler içinde bir Cuma günü, devlet büyüklerimizin, camiye gidebilen kırsalın insanıyla, kasabanın halkıyla, esnafla, serbest meslek sahibi vatandaşlarla aynı mekanda birlik ve beraberlik içinde bulunması pek olası değildir. Laiklik anlayışımız bunu gerektiriyor deniyorsa o zaman bizim laiklik anlayışımızda bir yanlışlık var demektir. O zaman ülkenin kalkınmasında yönetimin aldığı kararlara, halkın ve Anadolu’nun daha etkin katılımı nasıl sağlanacak ve sinerji nasıl yaratılacaktır? Türkiye, eğitimi ve bu eğitimden geçmiş yöneticisiyle acımasız bir ikiliğin içindedir. Aynı eğitim sisteminden geçmiş aydınımızın halk ile, kırsalın, kasabanın insanı ile aynı dili konuşmadığı açık bir gerçektir. Bütün aykırılıkların temelinde varolan eğitim sisteminde çocuklarımızın, içinden çıktıkları örf , moral ve kültürel değerlere yabancılaşmaları geliyor. Yönetim kademelerine gelince de kırsalın, Anadolu’nun katılmakta zorluk çekeceği, çoğunlukla katılmayacağı düzenlemeleri yapmaktadırlar. Türk insanı bütünleşmenin ağır bunalımı içindedir.Yasalarda güvencesi var diyerek bu bütünleşmenin nasıl başarılacağını da henüz kimse düşünmemektedir. Sokakta oynayan çocuğumuz pazar günü rahatlıkla kiliseye (misyonere) gidebilir. Anne-babaların buna engel olmaları mümkün değildir. Avrupa'da binlerce Türk çocuğu çalışma koşullarının doğal bir sonucu oyun alanının yanındaki Sunday okullarının (kiliselerin) müdavimidirler. Anne babaların çalışma koşulları ve eğitim sistemimizde yer almayan örfümüz, kültürümüz ve moral değerlerimizden habersiz oluşları nedeniyle çocuklarını kurtarmaları düşünülemez. Tarihi gelişime bakıldığında komşumuz Bulgarların, Attila'nın torunları Macarların, İskandinavya'daki Finlilerin, vb. bizim gibi Türkistan kökenli olduklarını biliyoruz. Bugünkü farklılıklar, farklı dinlere mensup olmakla meydana gelmiştir. İstiklal Savaşı'ndan sonra yapılan mübadelede Anadolu'da sadece İslam dininin mensupları bırakılmıştır. Yani Cumhuriyeti kuranlar İslami kimliği ön planda tutmuşlardır. Romalı anlamına gelen Rum tanımlı insanlar büyük olasılıkla Türk kökenli oldukları halde, dini inanış bakımından Ortodoks Hıristiyan oldukları için zorla mübadeleye tabi tutulmuşlar ve Anadolu’da sadece Müslüman bir halk bırakılmıştır.MGK için hazırlanan bir raporda, ülkedeki misyonerlik faaliyetlerinin asıl amacının, bir din propagandası yapmaktan öte Türkiye'yi bölüp parçalamaktır. Bu çalışmalara karşı gerekli önlemlerin alınmamakta ve yasaların bu faaliyetleri önlemede yetersiz kalmaktadır. Rapordaki bölme kastının asıl ve nihai amaç olduğu görüşüne katılmakla birlikte, bu amaca ulaşmada ilkönce Türk toplumunda Hıristiyanlığı çekici kılma çalışmaları vardır.Bizi bölmek isteyenler böyle bir söylemi doğrudan ağızlarına alamazlar, ama Türklüğümüzü korumamamızda önemli bir yeri olan İslamı geriletme çabalarına da açık ve gizli destek verecekleri de bir gerçektir. Bölmekten önce sinsice Hıristiyanlaştırma, ancak Müslümanlığı zayıflatılmış toplum kesimlerinde etkili olabilecek bir girişimdir. Bu çerçevede, "din eğitimi"nin kimi bildik süreçlerde devlet eliyle azaltılması konusu ve doğuracağı tehlikeler de yeterince tartışılmalı ve değerlendirilmelidir. İslami bir eğitim almamış, doğal olarak İslami kimliğini yeterince özümsememiş gençlerin para gibi, cinsel objeler gibi değişik saik ve dürtülerle Hıristiyan misyonerlerin tuzağına düşmesini ve gençlerin bu sonuca sürüklenmesinin sebepleri üzerinde çok düşünmek gerekir.* Misyonerler İstanbul'da bazı radyo istasyonlarından Türkçe olarak Hıristiyanlık propagandası yapıyor. Bazı kitabevlerinin de bizzat sahibi durumunda. Bu yayınevleri bölücü nitelikli Türkiye haritaları yayınladikları halde haklarında herhangi bir işlem yapılmıyor. AB sürecinde de demokrasi ve insan hakları denilerek elimiz kolumuz bağlanacaktır.* Son üç yılda ücretsiz olarak dağıtılan İncil sayısı sekiz milyonu buldu. Bu kadar İncil'i dağıtmak büyük bir maddi güç gerektirdiği halde, misyonerlik yapan kuruluşların gelir kaynakları bilinmiyor.* Kiliseler aracılığıyla dağıtılan yayınlar arasında bulunan "Kapsam" adlı aylık gazetede İslamiyet aleyhinde iddialara yer veriliyor. Propaganda faaliyetlerini özellikle dini eğitimden yoksun lise son sınıf ve üniversite öğrencileri üzerinde yoğunlaştırıyor. Maddi gücü olmayan vatandaşlar da iş ve para vaadiyle Hıristiyan yapılıyor. Misyonerler, müslüman ülkelerdeki her sorunu da "fırsat" olarak kullanıp taraftar kazanmaya çalışıyor. Örneğin "Kürtler" misyonerlerin hedef kitleleri arasında yeralıyor.Gerçi biz de Kürt kardeşlerimizin ayrılıkçı örgütü dışlamaları ve devletin yanına çekmek için "Dinimiz bir, Kabemiz bir, aynı Allah'a tapıyoruz, gibi." ifadeleri kullandık ama, bu ifadelerimiz egemen oligarşinin davranış ve eylemleriyle çelişkili olması kitleyi kazanmada etkili olamamıştır.Misyonerlik faaliyetleri, Türkiye'ye ve İslam coğrafyasına yönelik tarihi bir hesaplaşma, asırların içinden gelen bir "Şark meselesi" ile bağlantılıdır. Globalleşen dünyada sermaye birikimini kontrol edenler gelecek milenyumun haritalarını istedikleri gibi çizmek için hiç bir masraftan kaçınmamaktadırlar.Eğer Türk devlet bilincinde bir kimlik duyarlılığı varsa –ki elbette vardır- o zaman Anadolu toplumunun İslami kimliğinin korunması ve zenginleştirilmesi duyarlılığı da işlenmesi gereken bir konudur. Çünkü İslami kimlik, kabul edilsin veya bu eğitim sistemiyle toplumun kültüründen soyut yetişmişlerce reddedilsin, Türklüğün ve Türkiye'nin güvenlik zırhıdır. Misyonerlik bir Hıristiyanlaştırma faaliyetidir. Türkiye'nin merkezden, egemen çevreden en azından İslami duyarlıktan uzaklaştırılması (Hıristiyanlaştırma'nın ön adımı), Anadolu Türk toplumuna, Türkiye'nin çevresine, Türkistan'a ve Türklüğün geleceğine yönelik bir tehdittir. Türklüğün ve Türkiye'nin geleceğini düşünen herkes; Anadolu kültürünün, örf ve geleneğinin, ona önemli bir kaynak olan İslami kimliğin bir biçimde zayıflatılması girişimlerine cesaretle karşı çıkmalıdır.
//////////////////////////////
Sizleri ailenizle, tüm Anadolu insanıyla birlikte yeşil ve temiz bir çevrede, aşı bol, işi bol, borçsuz tasasız çağı yakalamış, barış içinde bir dünyada zengin bir Türkiye'de ve tüm milleti dayanışma, kardeşlik ve sağlık içinde daha güzel yarınlara ve daha üstün başarılara ulaştırmasını Yüce Allah'tan diliyorum. Elbette ki, daha güzel yarınlar ve daha üstün başarılar önce kişilerin yoğun çaba, çalışma, sabır ve sebatları yanında ancak Yüce Yaratıcı'nın takdiri ve izni ile olacaktır.
Saygılarımla zeki kentel

Ekleme Tarihi: 31.08.2008 - 00:50
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  

1463 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 23.03.2007
En Son On: 09.05.2011 - 10:25
Cinsiyeti: Erkek 
Elinize Saglik Te$ekkürler


-Malesef abicim çok doğru tespitler bazen bende aynı tespitler de bulunurum dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışırım arkadaş çevreme dostlarıma örnek vermek gerekirse şu fox tv de yayında olan bez bebek denen dizi çocukları harbisinden alasından büyücülüğün ellerine atıyor adeta birde selena vs gibi bir sürü içi boş dizi müsvettesi çocukların adeta beyinlerini boşalmaktan kendi kişiliklerini bozmaktan başka bir işe yaramıyor tabi burada bilhassa annelere aşırı görev düşmekte kural kota koymaktan başka çareleri yok......


-9 yaşında kızım var camiiye göndermeye kalkıyorsun olmaz neden yaşı küçük hadi eve sonra gel.....düsün neyse evde kendimiz ilgilene biiyoruz ...Ya anne babada bilgi yoksa o yavrucuklar 15 şinden sonramı camiiye elhamı okumayı elif cüzu okumaya gidecek doğrusu çok ama çok zor derim....

-Yetişen nesil eğer ebeveylerin az olsa doğru bilgi yoksa o yavru afyonlanmış gib sağa sola yalpalıya yalpalıya olgunlaşacak tabii düşmezse misyonerlerin tuzağına vay anam vay....Genede ümit var olmak istiyorum ben Mevlam o yavrucukalrın yar ve yardımcıları,Onların ardından tuzağa düşürmek için koşturan naletlerin oyunlarını tuzaklarınıda kendi başlarına makus eylesin inşallahurahman......

Mevlaya emanet....
Ekleme Tarihi: 31.08.2008 - 08:39
Bu mesajı bildir   Maksat kelam olsun üyenin diğer mesajları Maksat kelam olsun`in Profili Maksat kelam olsun Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Cümlemizden Kardesim

0-3 yas cocugun ana meseleleri ögrenme yasidir 15 inden sonra gecmis olsun avrupada görüyoruz adamlar geleceklerini yok etti
bizede aynisini tatbik etmek istiyorlar
Selam ve dua ile
Ekleme Tarihi: 01.09.2008 - 00:13
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
rahil su an offline rahil  

1191 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.05.2008
En Son On: 17.03.2011 - 17:14
Cinsiyeti: ----- 
RABBİM; BİZ MÜSLÜMANLARI VE MÜSLÜMAN EVLATLARINI HAK YOL'DAN İSLAM'DAN AYIRMASIN... KALPLERİ ÇEVİREN ALLAH'IM KALPLERİMİZİ KAYDIRMASIN İNŞ... ŞÜPHESİZ; HİDAYET, TAKVA VE GÖNÜL ZENGİNLİĞİ VERSİN...(Amin)gül
Elinize Saglik Te$ekkürler Allah Razı Olsun
Ekleme Tarihi: 02.09.2008 - 11:09
Bu mesajı bildir   rahil üyenin diğer mesajları rahil`in Profili rahil Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Cümlemizden Allah Razı Olsun Kardeşlerim
Ekleme Tarihi: 15.09.2008 - 09:20
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1289 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.76829 saniyede açıldı