0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » EZAN...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 6 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
halk yolcusu su an offline halk yolcusu  
EZAN...

1504 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.05.2008
En Son On: 07.08.2009 - 22:12
Cinsiyeti: Bayan 
Evde her zamanki olağan işleri ile meşgul olan Yüsra, zilin çalmasıyla kapıya yöneldi. Gelen en yakın arkadaşı Hatice idi. Yüsra, arkadaşı Hatice’yi çok sever ve düşüncelerine de saygı gösterirdi. Çünkü delili olmadan hiçbir şeyi kabul etmez, hayatına Kur’ani bir şekilde devam etmeye çalışan azimli ve örnek gösterebileceği bir insan olarak her zaman takdir ederdi. En fazla anlaştığı, dertleştiği, sırdaşı olmuştu onun.

Neşe içerisinde buyur etti arkadaşını içeriye.Daha oturmadan koyu muhabbete dalmışlardı bile.Çok sık görüşseler de her bir araya gelmelerin de sanki uzun zamandır görüşmemişler gibi muhabbet ederler; güncel konular, Müslümanların üzerinde durdukları meseleler hakkında etraflıca fikir alış verişinde bulunurlardı.Yine her zaman ki gibi hararetle konuşmaya devam ettiler. Bu hal ezan sesine kadar sürdü.

Yüsra’nın evi caminin tam karşısındaydı. Açık olan camdan ahenk içerisinde içeri geliyordu ezan sesi. İkisi de susmuş, içeriyi dolduran ezan sesini dinlemeye koyulmuşlardı. Ezanın son bulmasıyla Yüsra söze atıldı;

- Ne güzel okuyor değil mi Hatice? İnsanın içini sızlatan, yüreğini titreten çok hoş bir nida.

- Evet gerçekten de çok güzel.

- Ezan seslerinin birbirine karışması da ayrı bir ahenk oluşturuyor sanki. Ama ne hazindir ki bazıları rahatsız oluyorlarmış bu ahenkten. Ve kesilmesi içinde dilekçeler verilmiş, neticede de merkezi sistemle okunup geçiliyormuş.

- Olsun arkadaşım bir kere de olsa okunsun ama namaz kılan çok olsun önemli olan da o değil mi?

- Ben de senin gibi düşünüyordum. Hiç dikkatimi çekmiyordu bu hal. Ezanı hiç bu şekilde düşünmemiştim. Bu şekilde düşünmeme oğlum sebep oldu. İstanbul’un yüksekçe bir yerindeyiz. Vakitte öğle vakti. Alabildiğine uzanan İstanbul’un her bir köşesinden yükseliyor Ezan sesleri. Sağ taraftan Allahu ekber, sol taraftan Hayya alel felah, diğer minareden de lailahe illallah sesleri birbirine karışıyor. Ne muhteşem bir ahenk. Ne muhteşem Yarabbi...

Gözlerimi kapatıp bu ahenge dalmıştım ki, oğlumun;

“Anne bizim memlekette ilçede ezan böyle okunmuyor değil mi?”

Sesiyle irkildim. Evet orada merkezi sistemle okunuyor ezan... En tepeye çıktığınız da üzerinize geliverecek gibi duran dağların eteklerinde onlarca minare gökyüzüne doğru yükselmiş ama oradan ezan sesi karışmıyor birbirine. Bir kere alel acele okunup bitiyor. Her camide aynı anda.

Yani bir birine karışmıyor Yaradanı yüceltmeler. Bir birine karışmıyor bu ilahi çağrı. O halde ezan neydi peki?

Ezan bir çağrı değil sadece...

Ezan Rabbi yüceltmek,

En büyük olduğunu haykırmak göklere doğru.

Bulutları parçalarcasına bir nida.

Ezan bir eylem, red, isyan aslında

Bizi davet eden diğer olgulara.

Yeri geldiğinde bir şamar.

Rab ile randevusunu unutan kula.

Gökleri ve yeri şahit tutmak aslında

Allah’ın tek ve yüce olduğuna.

Gökyüzünde bunların birbirine karıştığı bir ortamla, bir defa da aynı anda okunması elbette ki aynı olamaz. Aynı tadı veremez insana. Aynı duyguları hissettiremez. Aynı şekilde içini titretemez herhalde.

Orada umumi şikayet üzere bu sistem uygulanıyormuş. Üzücü hem de çok üzücü. Yarısında fazlası Müslüman olan bu ülkenin Anadolu’nun bağrı olarak görülen bu beldesinde Ezan dan rahatsız olmuş birileri. Ve şikayetle kesmişler bu sesi. Ya orada yaşayan alnı secdeye varan insanlar. Hiç mi beklemezler Rabbin çağrısını? Ve bu çağrının ahenkle semaya yükselmesini ? Ve bu çağrının kesilmesi hiç mi içlerini acıtmaz ? Hiç mi yürekleri yanmaz?

- Evet haklısın Yüsra ben hiç bu şekilde düşünmemiştim.

- Her şeyi aldılar elimizden yavaş yavaş. Hissettirmeden için için. Bize ait olan her şeyi. Değerlerimizi, hayatımıza serpiştirdiğimiz İslami hükümleri.

Ekonomik şartlar la yardımlaşma duygumuzu aldılar bizden. Bencil et yığınları haline geldik farkında olmadan. Kendinden başkasını düşünmeyen maddiyatçı para hırsı bürümüş hissiz, duygusuz birileri haline geldik hayat şartlarının ardına sığınarak.

Tarikatler, mezhebler, partiler ve düşünce ayrılıkları adı altında birlik ve beraberliğimizi aldılar elimizden hissettirmeden.

Tesettürümüzü aldılar sonra. Moda ve güzel gözükme uğruna tesettürden çıkan, sadece saç telini örten bir örtü haline getirdiler. İslami mücadelemizde yok oldu zaten belli korkularımızdan.Her şeyimizi aldılar elimizden. Bir tek Namaz ve ona çağıran Ezan kaldı elimizde.

Onu da kısıtlamaya çalışan zihniyete ne demeli. Almalarına izin vermemeli. Çocuklarımız, Ezanların göğü parçaladığı bir ortamda büyümeli.

Ezan seslerinin bir birine karıştığı bir ortamda büyümeli çocuklarımız. Allah’ı birleyen ve yücelten seslerin birbirine karıştığı bir ortama alışmalılar. Bu sesler zincirine aşina olmalı o minicik kulakları. Dikkatlerini çekmeli her ayrı minareden yükselen ama bulutların arasında birleşen bu haykırışlar. Dikkatini çekmeli ve yüreğini sızlatmalı bu nida.

Tek tip Ezan dan rahatsız olmalı sonra. Alel acele okunup bitiveren Ezan tipi rahatsız etmeli onu da. Sormalı, sorgulamalı nedenini.

Hatice derin düşüncelere dalmıştı. Ne diyeceğini ne yapacağını bilemez haldeyken arkadaşı devam etti.

- Ezanına sahip çıkmalı ümmet.Alnı secdeye varan herkes sahip çıkmalı.Tıpkı Bilal-i Habeşinin ilk okuduğunda ki hazzı duymalı.

Bu haz ile Rabbin huzuruna durmalı. Ellerinden alınmasına, kısıtlanmasına izin vermemeli diğer olgularımızı aldıkları gibi. Ezan sesi yerine çan seslerini duymak istemiyorsa reddetmeli ve karşı çıkmalı bu keyfi uygulamaya.

Hatice buğulanan gözlerini silerken bir taraftan da abdest almak için hazırlanıyordu. Arkadaşı çok haklıydı. Karşı çıkamadığı için ellerinden alınan güzellikleri kaybederken, o Ezanın susmaması için her ülkede özellikle de büyük bir çoğunluğu müslüman olan ülkede ezan seslerinin bir birine karışarak ahenkle semada buluşması için dualar etti içi titreyerek.

Namaz sonrası sohbetleri yine sürdü. Ta ki İkindi vakti her camiden birbirine karışarak yükselen ve sonra semada buluşan ezanı işitene dek.

Mükerrem BULUT
Ekleme Tarihi: 17.07.2008 - 17:43
Bu mesajı bildir   halk yolcusu üyenin diğer mesajları halk yolcusu`in Profili halk yolcusu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Selma72 su an offline Selma72  

56 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.01.2008
En Son On: 15.08.2008 - 10:09
Cinsiyeti: Bayan 

Ezan bir çağrı değil sadece...

Ezan Rabbi yüceltmek,

En büyük olduğunu haykırmak göklere doğru.

Bulutları parçalarcasına bir nida.

Ezan bir eylem, red, isyan aslında

Bizi davet eden diğer olgulara.

Yeri geldiğinde bir şamar.

Rab ile randevusunu unutan kula.

Gökleri ve yeri şahit tutmak aslında

Allah’ın tek ve yüce olduğuna.



Ekleme Tarihi: 17.07.2008 - 18:17
Bu mesajı bildir   Selma72 üyenin diğer mesajları Selma72`in Profili zum Anfang der Seite
halk yolcusu su an offline halk yolcusu  

1504 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.05.2008
En Son On: 07.08.2009 - 22:12
Cinsiyeti: Bayan 
Anneannesinin sözleri çınlıyordu kulaklarında....

-Oğlum,namaz hiç bu vakte bırakılır mı?
Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmıştı,ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar,yaşından beklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı.

Kendisi ise, nefsini bir türlü yenemiyordu.Hep ne oluyorsa? namaz son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele edâ ediyordu. Bunu düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı.Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı.Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak,"Yine geciktirdim namazı."dedi kendi kendine...

Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendini odasına attı. Mecburen,hızlı hareketlerle namazını edâ etti.Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi...

"Bu halimi görse,tatlı-sert kızardı yine bana."dedi.Çok seviyordu onu...Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki,onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki, hicabından renkten renge girerdi. O gün akşama kadar derse girmişti.Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde...Duâsını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir süre bu şekilde tefekkür etmeyi severdi. Gözleri kapanır gibi oldu. "Ne kadar da yorulmuşum"dedi. Daldı gitti öylece...

Kıyamet kopmuştu.Mahşeri bir kalabalık vardı.Her yön insanlarla doluydu.Kimi dona kalmış,hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor;kimi sağa sola koşuşturuyor, kimisi de diz çökmüş,başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği,yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor,soğuk terler döküyordu.Hayattayken kıyamet,sorgu sual ve mizan
hakkında çok şey duymuş ve âhiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı.Ama mahşer meydanındaki ürperti,korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti. Hesap ve sorgu devam ediyordu.Bu arada onun ismini de okudular.Hayretle bir sağa,bir sola baktı."Benim ismimi mi okudunuz?",dedi,dudakları titreyerek...

Kalabalık birden yarılmış,bir yol oluşmuştu önünde...İki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi.Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü.Merkezi bir yere gelmişlerdi.Melekler her iki yanından uzaklaştılar.

Başı önündeydi.Bütün hayatı,bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden...Şükürler olsun dedi,kendi kendine ve devam etti;Gözlerimi dünyaya açtım,hep hizmet eden insanları gördüm.Babam sohbetlerden sohbetlere koşturuyor, malını İslâm yolunda harcıyordu.Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor,yemek sofralarının biri kalkıp,bir yenisi kuruluyordu.Ben ise,hep bu yolda oldum.İnsanlara hizmete çalıştım.Onlara Allah'ı anlattım.Namazımı kıldım.Orucumu tuttum.Farz olan ne varsa yerine getirdim.Haramlardan kaçındım.

Kirpiklerinden aşağıya gözyaşları dökülürken,"Rabbimi seviyorum,en azından sevdiğimi zannediyorum"diyordu.Ama bir yandan da "O'nun için ne yapsam az,Cennet'i kazanmaya yetmez diye düşünüyordu.Tek sığınağı Allah'ın rahmetiydi.

Hesap sürdükçe sürdü.Boncuk boncuk terliyor;sırılısıklam olmuş,zangır zangır titriyordu.Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu.

Sonunda hüküm verilecekti.Vazifeli melekler ellerinde bir kâğıt,mahşer meydanındaki kalabalığa döndüler.Önce ismi okundu.Artık ayakları tutmaz olmuştu.Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gözlerini kapamış,okunacak hükme kulak kesilmişti.

Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi.Kulakları yanlış mı duyuyordu?İsmi Cehennemlikler listesindeydi.Dizlerinin üstüne yığıldı.Hayretten donakalmıştı.

"Olamaaaaz."diye bağırdı.Sağa-sola koşturdu.İnanamıyordu. "Ben nasıl Cehennemlik olurum?Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum.Onlarla beraber koşturdum.Hep Rabbimi anlattım."diyordu.Gözleri sağanak olmuş,titrek vücudunu ıslatıyordu.Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Ayaklarından sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri
göklere yükselen Cehennem'e doğru yürümeye başladılar. Çırpınıyordu.Medet yok muydu?Bir yardım eden çıkmayacak mıydı?

Dudaklarından kelimeler kırık dökük,yalvarmayla karışık döküldü.

"Hizmetlerim...Oruçlarım...Okuduğum Kur'an'lar... Namazım... Hiçbiri beni kurtarmayacak mı?",diyordu... Bağıra bağıra yalvarıyordu. Cehennem melekleri onu hiç dinlemediler, sürüklemeye devam ettiler.Alevlere çok yaklaşmışlardı. Başını geriye çevirdi.Son çırpınışlarıydı.

Resûlullah(s.a.v)"Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler,günde beş vakit namazda insanı günâhlardan öyle temizler"buyuruyordu."Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?diye düşünüyordu.

"Namazlarım...Namazlarım...Namazlarım."diye diye hıçkırdı.Vazifeli melekler hiç durmadılar.Yürümeye devam ettiler;Cehennem çukurunun başına geldiler.Alevlerin hareketi yüzünü yakıyordu.Son bir defa dönüp geriye baktı.Artık gözleri de kurumuştu.Ümitleri sönmüştü.Başını öne eğdi.İki büklüm oldu.

Kollarını sıkan parmaklar çözüldü.Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi.Vücudunu birdenbire havada buldu.Alevlere doğru düşüyordu.Tam iki metre düşmüştü ki,bir el kolundan tuttu.Başını kaldırdı.Yukarıya baktı.Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı.Kendisini yukarıya çekti.Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı."Siz de kimsiniz?dedi.

İhtiyar gülümsedi:
"Ben senin namazlarınım"

"Neden bu kadar geç kaldınız?Son anda yetiştiniz.Neredeyse
düşüyordum."dedi...İhtiyar yüzünü gererek,tekrar güldü;başını salladı;

"Sen beni hep son anda yetiştirirdin,hatırladın mı?..."

Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı.Kan-ter içinde kalmıştı.Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı.Yatsı ezanı okunuyordu.Bir ok gibi yerinden fırladı.Abdest almaya gidiyordu...
Ekleme Tarihi: 17.07.2008 - 18:34
Bu mesajı bildir   halk yolcusu üyenin diğer mesajları halk yolcusu`in Profili halk yolcusu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Kulagin ruhun ve bedenin temizlenmesidir
Ezan ve Namaz. Müslümanlarin baska neyi kaldiki?
Elinize Saglik Kardeslerim

Ekleme Tarihi: 18.07.2008 - 18:47
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
halk yolcusu su an offline halk yolcusu  
RE:

1504 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.05.2008
En Son On: 07.08.2009 - 22:12
Cinsiyeti: Bayan 
Alıntı
Orijınalı Muhtazaf

Kulagin ruhun ve bedenin temizlenmesidir
Ezan ve Namaz. Müslümanlarin baska neyi kaldiki?
Elinize Saglik Kardeslerim



Ekleme Tarihi: 18.07.2008 - 18:49
Bu mesajı bildir   halk yolcusu üyenin diğer mesajları halk yolcusu`in Profili halk yolcusu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
halk yolcusu su an offline halk yolcusu  
RE:

1504 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.05.2008
En Son On: 07.08.2009 - 22:12
Cinsiyeti: Bayan 
Alıntı
Orijınalı Muhtazaf

Kulagin ruhun ve bedenin temizlenmesidir
Ezan ve Namaz. Müslümanlarin baska neyi kaldiki?
Elinize Saglik Kardeslerim



Ekleme Tarihi: 18.07.2008 - 18:49
Bu mesajı bildir   halk yolcusu üyenin diğer mesajları halk yolcusu`in Profili halk yolcusu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1870 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
mervenur (39), rabianur ihl (35), muhammed ümmeti (38), delikan63 (39), 2900 (70), Furkan_68_Cetin (32), manitu_76 (48), hamido 33 (53), mudure (50), elektroman (52), murbe (44), KARAHÝSA.. (31), alp.eren.bilge (34), bluesaint (50), merwe (34), reca (42), metkaya (49), MeDiNeLi** (41), algin (34), hüzün_r (38), s.faruk (49), tolgacan (56), sahalo (43), mustafa timur k.. (52), galatasaray (32), tolgaexp (52)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.26533 saniyede açıldı