|
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
|
1686 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 20.07.2007
|
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
|
Cinsiyeti: Bayan
|
|
Hayallerimiz vardı eskiden, mavi, yeşil, gri, kırmızı-beyaz daha çok. Yarınlar için düşünür, yarınlar için yaşar ve yarınların üzerine kurardık hayallerimizi. Kimseye söz söyletmezdik, söz konusu bizim geleceğimiz olduğu zaman; kendi geleceğimiz! Geçmişten gelen kahramanlık duygularıyla şahlanırdı yüreklerimiz, kalbimizde merhamet her zaman vardı etrafımızdakiler için. Anılar bizden sonrakilere anlatabileceğimiz efsanelerimiz, umutlar, muhabbetimizin duvar taşları olurdu.
Dostluk kitabında yer alan her kural, gelenekçi anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelerindendi. Kendi kendimizin hakimiydik evvela; avukata ihtiyaç duymazdık vicdan muhasebelerimizde. Sanığı, tanığı ve davacısı 'biz' olan mahkemenin en adil kararlarını verirdik tez zamanda, büyük bir yüreklilikle. Önce karşı tarafı dinlerdik, sonra kendi adımıza düşünmeye çalışırdık. Önce mahkûm ederdik kendimizi, sonra, af dilerdik karşı taraftan. Eylem denen kavram yoktu literatürümüzde(!) En güzel gösterileri düğünlerde cirit oynarken yapardık. Aykırılığımız, Hak'kın karşısında olanlar içindi her zaman. Mertliğin ilk şartı aman dileyen hasıma el kaldırmamaktan geçerdi. Ata sporumuz güreşte galibiyet, kahramanlığın ölçüsüydü; yenilgi, bir sonraki müsabakada alınacak galibiyetin başlangıcı olarak görülürdü er meydanlarında! Bu aidiyet duygusuyla yapılırdı bütün yarışlar. Ve kaybeden için kazananla dostluk, bu yenilgiyle başlardı; asla bitmemek üzere.
Yas tutardık komşu köylerdeki ölümlere. Her köyün bir de kardeş köyü vardı; bütün düşmanlıklara inat! Sevgi yüreklerin gözesinden alırdı besin kaynağını, hormonsuzdu sadakat o yıllarda. Toprak en sâdık dostumuz, su hayatımızın anlamı, hürmet, yaşam felsefemizin baş tacı, sevgi muhabbetimizin katığı, saygı küçüklere bile gösterilmesi gereken olguydu. Sıcacık köşe başlarını dostlarımıza ayırırdık ve onlar için dayar-döşerdik sohbet odalarımızı kış günlerinde. Kimlerin konuşacağı ve kimlerin dinleyici olacağı belliydi bu meclislerde. Ne seçim telaşı vardı ne de uzunca seçmen kayıt listeleri. Delikanlı sayılmanın şartları vardı; bıyıkları terlemiş olanlar bu sıfatın adayıydılar aynı zamanda. Oyunlar oynanırdı gündüzleri ve 'Ay Gördümler' uzun kış gecelerinde. Ne mızıkçılık yapan olurdu bu oyunlarda, ne de yapılan faullere alkış tutan taraftar kitleleri. Hakemler oyuncular arasından seçilirdi. Pozisyonları kaydedip tartışacak teknoloji ürünleri de yoktu o dönemlerde, tartışılacak pozisyon da. Her şey orda kalırdı, ama dostluk ve sadakat duygusu her yerde vardı. Bir hayatı bu duygularla biçimlendirmek amaçtı, yanık yürekli yağız delikanlılar için. Ve yaşmaklı gelinlerimiz. Ak ellerde solmazdı hiçbir mevsim, kınalar(!) Üzerlerinde tezek kokusu, gönüllerinde sevda daimdi. Vefa, onların, baba evinden ayrılırken aldıkları tek mirastı.
Hayallerimiz vardı eskiden, mavi, yeşil, gri; kırmızı-beyaz daha çok! Ne siyaha küserdik, ne de severdik yeşili kışlara inat. Her şey bir bütündü bizim hayatımızda. Neşe, hüzünle kardeşti bizim dünyamızda. Bizim dünyamız bütün renklerle barışıktı, bütün ayrılıklar bir vuslatın habercisiydi bizim için. Gurbetsiz sılanın bir anlamı olmayacağını bilir, hakikatte 'aynı yolun yolcusu' olduğumuzun bilinciyle üzmezdik; severdik birbirimizi.
Selam ve Dua ile.
KÖKSAL AKAR
|
Ekleme Tarihi: 19.10.2007 - 15:50 |
|
|
|
1576 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 14.11.2004
|
En Son On: 11.11.2012 - 22:24
|
Cinsiyeti: Bayan
|
|
Kendi kendimizin hakimiydik evvela; avukata ihtiyaç duymazdık vicdan muhasebelerimizde.
Sanığı, tanığı ve davacısı 'biz' olan mahkemenin en adil kararlarını verirdik tez zamanda, büyük bir yüreklilikle. Önce karşı tarafı dinlerdik, sonra kendi adımıza düşünmeye çalışırdık.
Önce mahkûm ederdik kendimizi, sonra, af dilerdik karşı taraftan. Eylem denen kavram yoktu literatürümüzde(!)
En güzel gösterileri düğünlerde cirit oynarken yapardık. Aykırılığımız, Hak'kın karşısında olanlar içindi her zaman.
Mertliğin ilk şartı aman dileyen hasıma el kaldırmamaktan geçerdi. ...
Ama artik bu anayasa tozlu ravlarda kirk yilda acilan kitaplar misali..
Vicdanimiz en son planda simdi!....
Ama.... Amasi var ...
Dahasi var, perisaniz günahlarimiz icerisinde simdi...
Yüregine, emegine, paylasimina saglik ablam... Mevla Razi Olsun
Vicdan Anayasasini tozlu raflara birakmamak adina Selam Olsun Sadiklara!...
|
Ekleme Tarihi: 19.10.2007 - 21:02 |
|
|
Vicdanın nefse seslenişi... |
|
|
253 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 04.09.2007
|
En Son On: 30.11.2007 - 00:43
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
Abla çok güzel bir başlık Allah razı olsun...
Dünya bir damla su ise ahiret deniz. Dünya bir kum tanesi ise ahiret bir çöl, uçsuz-bucaksız. Dünya bir arpa boyu yol ise ahiret en uzak yıldız. Bu kıyaslar bile yetersiz, zira dünya fâni, ahiret sonsuz. Sen bütün sermayeni bir damla su uğruna çar-çur ediyorsun, denizi nasıl geçeceksin? Kum tanesi gözünü kamaştırıyor, çölü nasıl aşacaksın? Bir arpayı çok büyük görüyorsun, yıldıza nasıl ulaşacaksın? Fâniye aldanıyorsun, bâki alemde ne yapacaksın?
Ebedî saadeti kazanmak o kadar zor değil biliyorsun. Helâl dairesi sana yetmez mi, harama girmeye gerek var mı? Yirmi dört saatin birisini versen çok mu? On iki ayın birisini zamanın altın dilimi haline getirsen kötü mü? Ömründe bir defa "Allahümme lebbeyk" desen fena mı? Senin olmayan varlığını Cennet karşılığında Sahibi'ne satsan zararlı bir alış-veriş mi? İnsafın varsa "hayır" diyeceksin. Böyle dersen hayır söyleyeceksin. Bu itirafını kalbinle ikrar ve tavırlarınla tasdik edersen menziller geçeceksin. Emmâre, levvâme derken, itminana ereceksin. Son deminde şu nidayı işiteceksin: "Ey mutmain nefis! Dön Rabbine sen razı, O razı. Gir kullarımın arasına. Gir Cennetime..." (Fecir, 27-30)
|
Ekleme Tarihi: 19.10.2007 - 22:03 |
|
|
|
1686 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 20.07.2007
|
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
|
Cinsiyeti: Bayan
|
|
Öncelikle hepinizden Allah razi olsun....
fth 1453 sen böyle eklemeler yaptikca inan ablan cok mutlu oluyor....
|
Ekleme Tarihi: 19.10.2007 - 22:12 |
|
|
|
|
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
israfil2007 (37), kardelen06 (38), irfa76 (49), *hülya* (38), zulfu (57), eðitimci (61), Hakka_A$ik (36), berke038 (44), fuzulli (43), bozog (62), farukii (48), ((AySe)) (38), fatýmanu.. (38), isamert (41), DIPLOMAT (40), BeyazLale (38), volkan_bollu (44), irfan35 (50), strongman (38), Sevgi_58 (40), Halit Ercan (56), nucan (53), Osmanlitorun (44), safinazcan (54), metin_66 (50), eledagli (49), ozguri (44), akan54 (54), alis (49), Hülya (38), life-hurts (41), BURAK20 (52), milenyumkomando (45), Gülümüz74 (38), saki (40), yaramaz_31 (38), Abdurrahman571 (44), rüfeyde (40), arazbekir (43), teknikbilgim (50), yigitahmet (44), kartanesibeyaz (43), cemocan (44), osmannafiz (47), ufuk 43 (48) |
|
|
|
|
|
|