0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » İMAM-I MÂLİK HAZRETLERİ

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
recepholding su an offline recepholding  
İMAM-I MÂLİK HAZRETLERİ

1613 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.07.2006
En Son On: 12.03.2007 - 11:46
Cinsiyeti: Erkek 
İMAM-I MÂLİK HAZRETLERİ



Mâliki Mezhebi'nin kurucusu olan İmamı Mâlik Hazretleri, İmam-ı A'zam'dan on üç sene

sonra hicri 93'te (M.711) Medine'de dünyaya geldi. Medine'de Sahâbenin sonlarına ve

Tabiîn'in ilklerine erişen İmamı Mâlik, talebelik devrini İmam-ı A'zam'ın aksine

yoksulluk ve mahrumiyet içinde yaşamıştır. Yüzüğünün kaşındaki, sabrın değerini işaret

eden şu âyeti kerime, hayatta ona daima destek olmuştur. "Hasbünallahü ve ni'melvekil!"

Daha sonraları; bu sabrının karşılığını maddi-manevî geniş nimetlere erişmekle gören

Hazret-i İmam, herkesin de nail olduğu nimeti, giyiminde kuşamında göstermesini

söylerken şöyle demiştir:

"Allah verdiği nimetinin eserini kulunun üzerinde görmek ister."

Bu yüzden yoksullar onun yanından ayrılmamış, himayesine sığınmışlardır. İmamı

Mâlik'in en çok ikrah ettiği kötü hallerden birincisi gıybetti. Bu konudaki

ikazlarından birinde şöyle der:

"Medine'de ayıpsız insanlar vardır... Ne zaman ki, başkalarının ayıbını konuşurlar,

onlar da ayıp sahibi olurlar. Yine Medine'de ayıplı insanlar vardır. Ne zaman ki

başkalarının ayıplarından söz etmezler, kendi ayıpları da gizlenir, ayıpsız hale

gelirler."

17 yaşına kadar tahsil ettiği ilimle Medine'nin eşsiz âlimi haline gelen Hazret-i

İmam, bu yaştan itibaren ders verip, çevresini irşada başlamıştır. Doksan seneye varan

ömrü boyunca hem okuyup, hem de okutarak bu irşadını sürdüren İmamı Mâlik'in en büyük

ilmi eseri, Resûlüllah'ın hadîslerini topladığı meşhur MUVATTA' kitabı olmuştur.

Yazılan ilk hadis kitabını teşkil eden MUVATTA'ı Hazret-i İmam, yüz bin hadisten

seçtiği dört bin hadîsle meydana getirmiştir. Bunun için tam kırk sene çalışmıştır.

Tabiîn'den birçok âlimler, Resûlüllah Hazretleri'nin İmamı Mâlik'in geleceğine işaret

ettiğini de söylerler. Bu konudaki hadîslerden biri şu meâldedir:

"Şark ve garptan birçok talebe, âlim ararlar. Fakat Medine âliminden daha âlimini

bulamazlar!"

Nitekim İmam'ın ilmi itibarı, Müslümanların arasında iyice yayılmıştı. Aylarca yol

alıp Medine'ye, Hazret-i İmam'a mes'ele sormaya gelenler çok olurdu. Fazileti, takvâsı

had safhadaydı. Bunca tevazu ve müsamahasına rağmen, huzurunda son derece saygı ve

hürmetle dururlar, fuzuli konuşmaya cesaret edemezler, heyecan hâkim olurdu

kendilerinde...

Sual soranları korkutmaz, "Bu nasıl sual?" gibilerden ayıplamazdı. Ne sorulursa

sorulsun, hemen izah eder, sözü uzatmadan "evet" yahut "hayır" şeklinde mes'eleyi

bağlardı. Bazan da kolayca "bilemiyorum" der, ilmin siperinin bilmiyorum kelimesi

olduğunu söylerdi. Yaşının ilerlemesine rağmen Medine'de bineğe asla binmezdi. Son

senelerinde kendisini ziyarete gelmiş olan İmam-ı Şafiî Hazretleri bu konuda gördüğü

bir vakıayı şöyle anlatır:

"İmam'ın kapısında Horasan'dan, Fars'tan gönderilmiş hayvanlar gördüm. Ama O,

hiçbirine binmiyordu.

- Bu bineklere binmeyişinizi hoş bulmuyorum, dedim.

- Hepsini de sana hediye ediyorum, sen bin... diye cevap verdi.

- Sen kendin için alıkoymalısın, yaya gidecek halin yak, dedim.

O zaman da şu karşılığı verdi:

- Resûlüllah'ın bulunduğu bir şehirde ben hayvana binip de ayağımı sallaya sallaya

gitmekten hayâ ediyorum, bu yüzden Medine'de bineğe binmeye cesaretim yok!.. “

Resûlüllah'a olan saygısı o haldeydi ki, ondan söz naklederken hemen kendisine

çekidüzen verir, abdestini alır, güzel kokular sürünür, sarığını güzelce sarıp.

giyimini düzeltir, tevbe-istiğfarda bulunur, bundan sonra Resûlüllah'ı ve hadisini

sohbet konusu ederdi. Bu kadar büyük, hazırlığın mecburi mi olduğunu sorana da şöyle

cevap verirdi:

"Resûlüllah'a saygıyı ben üzerime bir vazife biliyorum. O'nu konuşurken abdestsiz

olmaya cesaret edemiyorum."

Bu yüzden ayak üstü hadîs okumaz, acele halinde sünnetten söz etmezdi. Bu mevzuya

girecekse müsait zamanda tam girerdi... Bir defa hadis naklediyordu. Toprağın üzerinde

peyda olan bir akrep, ayağını ısırdı. Hadisi bitirinceye kadar durumunu hiç

değiştirmedi. Belki hadise olan hürmeti, başka şey hissettirmiyordu. Sesini yükselterek

konuşanlara ise, "Medine'de Resûlüllah vardır. O'nun huzurunda böyle bağırarak

konuşulmaz" der, Peygamberimizi hayatta gibi kabul ederdi.

Bağdad Halifesi Hârun Reşîd, Medine'ye gelmişti. Veziri Bermekî'yi Hazret-i İmam'a

gönderdi. "Benden selâm söyle, hazırladığı değerli eserini alarak huzuruma teşrif

etsin, bize hadis dinletsin" dedi. Bermekî, Hazret-i İmam'a gelip Halife'nin selâmını,

tebliğ ettikten sonra, muvatta ile kendi yanına gelmesini rica ettiğini de sözlerine

ekledi. Hazret-i İmam buna şu karşılığı verdi:

"İlim ayağa gitmez! Belki ilmin ayağına gelinir. İlme talip olanlar ilmin yanına

gelmelidirler, ilmi yanlarına çağırmamalıdırlar."

Bermekî dönüp bunu Halife'ye anlattığı sırada, İmam da arkasından içeri girdi. Hârun
Reşid:

- Ya Mâlik, bize muhalefetinin sebebi nedir ki? diye sordu.

İmam şu açıklamayı yaptı:

- Size muhalefetim yoktur. Kastım size muhalefet değil, ilmin itibarını aşağı

düşüren bir Halife olmanıza mani olmaktır. İlim hepimizden yücedir, onun yanına

gitmeliyiz.

Bunun üzerine Hârun Reşîd kalktı, birlikte İmamın ders yerine geldiler. Hazret-i

İmam, değerli eseri Muvatta'dan hadis okumaya başladı. Derste dinleyici olarak halktan

kimseler de vardı. Hârun Reşid, bundan memnun olmadı. O, kendisi için özel bir ders

yapılmasını arzu etmişti. Bunu hisseden İmam, durumu şöyle izah etti:

- İlim umumun malıdır. Umumun malı, hususun arzusuna tahsis edilmemelidir. Böylece

Halife, mecburen sıradan insanların arasına oturmuş olduğu halde. Resûlüllah'ın

hadislerini dinlemiştir. Hazret-i İmam, ilim meclisinde hiç kimsenin, sahip olduğu

içtimai makamıyla kendisini farklı görme tavrına girmesinden hoşlanmazdı. Bir ara

Halife, oğulları "Emin" ile "Me'mun"'un da İmam'dan hadîs dinlemelerini istemişti:

İmam'ın buna da cevabı şöyle olmuştu:

"Buyursunlar, ancak mecliste nerede boş yer varsa oraya otursunlar. Halife çocukları

oluşlarını imtiyazlarına sebeb görerek diğerlerini çiğnemesinler."

Bu şarta riayet ederek Halife çocukları İmam'ın Muvatta'ını dinlemişler, herkesten

ayrı bir muamele görmemişlerdir. İmam'ı hilâfet merkezi olan Bağdad'a götürmek isteyen

Hârun Reşîd'e Hazret-i İmam, şöyle özür beyan etmiştir:

- Resûlüllah'ın, benden sonra dünyayı isteyenler, Medine'yi terk edeceklerdir

dediğini tesbit ettim. Ben o kimselerden olmak istemiyorum. Ayrıca, yine Resûlüllah

buyurmuş ki: "Medine kötüleri dışarı atar!..." Ben dışarı atılan kötülerden de olmayı

arzu etmem. Resûlüllah'ın, medfun bulunduğu Medine benim için herşeydir. Bağdad'ı

buraya tercih edemem. Nitekim hicri 179 tarihinde Medine-i Tahire'de vaki olan

vefatından sonra, kendisi Baki mezarlığına defnolunmuş, böylece 86 yıllık hayatı

boyunca mukaddes bildiği beldeden dirisi gibi ölüsüyle de ayrılmamıştır.

İmam-ı A'zam Hazretleri'yle İmamı Mâlik Hazretleri, Medine'de birçok defalar

görüşmüşler; karşılıklı saygı ve hürmet anlayışı içinde sabahlara kadar ilmi

müzakerelerde bulunmuşlar; birbirlerinden pek çok hususlarda istifade etmişlerdir.

Bunlardan birine şahit olan İbn-i Mübârek şöyle der.

"Ben Medine'de İmam-ı Mâlik'in yanındaydım, o sırada biri geldi. İmam hemen âyağa

kalkıp kendisini meclisin baş köşesine oturttu. Pek çok iltifat ve ikramda bulundu.

Sonra o çıkınca dedi ki:

- Bu zât Ebû Hanife denen Sâbit oğlu Numan'dır. Ne söylerse delille söyler. Hattâ.

"Şu direk altındandır" dese, delilini getirebilir. Fıkıh ilminin birçok derin mes'elesi

O'na açılmıştır. Herkesin hayrette kaldığı mes'elelerde O, külfetsizce doğru hükme

varmıştır. O'nun tesbit ettiği mes'elelerden binlercesi var yânımda...'

Evet, onlar birbirlerine karşı böyleydiler işte!.. Ya şimdiki önder sayılanlar!..

Birbirlerine karşı nasıl bir anlayış içindeler? Birbirlerinden ilim alıp, fikir

alışverişinde bulunabiliyorlar mı? Halbuki İmam-ı A'zam gelince İmamı Mâlik ayağa

kalkıyor, sonra da arkasından onu medhediyor, ondan binlerce mes'eleyi öğrendiğini

gayet rahatlıkla söyleyebiliyordu.
Ekleme Tarihi: 05.09.2006 - 22:12
Bu mesajı bildir   recepholding üyenin diğer mesajları recepholding`in Profili recepholding Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
PRENSES_0656 su an offline PRENSES_0656  
recepholding abim

155 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.06.2006
En Son On: 14.01.2007 - 17:41
Cinsiyeti: Bayan 
GAYET GÜZEL BU BİLGİLER DEVAMI GELMESİ DİLEĞİYLE ALLAH RAZI OLSUN
SENDEN
Ekleme Tarihi: 05.09.2006 - 22:17
Bu mesajı bildir   PRENSES_0656 üyenin diğer mesajları PRENSES_0656`in Profili PRENSES_0656 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
astaravista253 su an offline astaravista253  
(f)RECEP HOLDİNG ABİM(f)

791 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.08.2005
En Son On: 10.06.2009 - 11:40
Cinsiyeti: Erkek 
recepholding Abi Paylaşımın İçin Allah Razı Olsun


Selam ve DUA İle...

Ekleme Tarihi: 06.09.2006 - 11:00
Bu mesajı bildir   astaravista253 üyenin diğer mesajları astaravista253`in Profili astaravista253 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an 1 üye ve 1286 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.82798 saniyede açıldı