|
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
|
838 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 13.03.2007
|
En Son On: 17.12.2010 - 23:47
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Edebiyat ve düşünce dünyamızın yaşayan en büyük isimlerinden Sezai Karakoç, iftar sofrasını bir gök sofrasına benzetir ve şunları söyler: "İftar sofrası, Allah’ın Hazreti İsa’ya indirdiği ‘gök sofrası’dır bir parça. Peygamberimizin nice kereler ashabıyla oturduğu sofradan bir anlam taşımaktadır." Üstad Sezai Karakoç’un Kıyamet Aşısı adlı kitabından Orucun Ruhu başlıklı yazısını paylaşıyoruz.
Yahudilikteki ve Hrıstiyanlıktaki perhizler artık tıbbın malı olmuştur. Tıb, ne zaman ve nelerden perhiz edileceğini aşağı yukarı kesinlikle söyleyebilmekte ve gerektiği zaman hastaya öğütlemektedir. Bu dünlerde perhizden tıbbın alanına girmeyen hiçbir şey kalmamıştır. Ama oruç öyle değildir. Tıbbın da onaylayacağı faydaları dışında o yine başlıbaşına bir tapınma olarak kalmaktadır. Bu, orucun, bedeni sıkıya alan, çile değirmeninde döndüren orucun, yüce ve meleklerle örülü çehresinden, manevi bir yakuttan yoğrulmuş mayasından, Davud Peygamberin örsünde yoğrulmuş mayasından, İsa Peygamberin tevekkül tasından, Hızır Peygamberin getirdiği ab-ı hayatı içine çekmiş olan özünden, Büyük Peygamberin ellerinde Kur’an kevseriyle yıkanmış olan ruhundan doğan bir özelliktir. Oruçta bütün bir din tarihini yaşarız biz. İftarın yaklaştığı saatlerde fırından ekmek almaya giden oruçlu, Ashab-ı Kehf’in nice yıllar uyuduktan sonra içlerinden birini şehre ekmek almağa gönderdikleri zamanki ruh hallerini bir parçacık yaşar. Evet, fırın artık o fırın, kent artık o kent değilse de, ramazan günü fırınlardan alınan ekmek yine o ‘ekmek’tir. İftar sofrası, Allah’ın Hazreti İsa’ya indirdiği ‘gök sofrası’dır bir parça. Peygamberimizin nice kereler ashabıyla oturduğu sofradan bir anlam taşımaktadır. Ocaklarda yanan ateş Nemrudun yaktığı ateş değil, Hazreti İbrahim’i yakmayan ateştir. Oruç ayına kadar pek de dikkat etmeksizin etinden, sütünden, yününden, derisinden faydalandığımız hayvanlar, ağızlarımız melek mühürleriyle mühürlendiği andan itibaren yavaş yavaş anlam değiştirmeğe başlarlar. Tâ Kurban bayramında Hazreti İsmail’in kurtulmalığı olan koçun anlamına kavuşuncaya kadar. Taşlar bile dikkat eden için anlam değiştirir oruçta. Hazreti İsmail’in şeytana attığı taşlara dönüşmeğe başlarlar gözümüzde. Oruç, toplum için, Hazreti Musa’nın Sina Dağına gittiği ve dönüşünde halkını altın buzağıyı yapmış ve ona tapar olarak bulmuş olduğu o çileli günün imtihanından bir imtihandır. Manen, İslâm toplumu Kadir gecesinde her yıl altın buzağıyı boğazlar ve bayrama onun sevinci içinde çıkar. Oruç ayı boyunda, halilullahtan (Allah dostu Hazreti İbrahim’den), kelimullahtan (Allah’la konuşma şanının sancağı hazreti Musa’dan), ruhullahtan (Cebrail nefesinden oluşmuş Hazreti İsa’dan) ve nihayet habibullahtan (en büyük dereceye, Allah’ın sevgilisi olma derecesine yükselmiş Ulu Peygamberden) müminlerin üzerine görünmez dünya armağanları yağar. Onlar ister ki müminler olabildikleri kadar kendilerine benzesinler, Kendilerinin eriştiği bu ilahi nimetlerden görünmez rızıklar alsınlar. Allah onların dualarını kabul eder ve biz Müslümanlar ilk bakışta tarihin içine gömülmüş görünen bu ilahi nimetlerden, bu manevi rızıklardan oruç ayında, en çok oruç ayında her birimiz kendi çapımızda payımızı alırız. Oruç ayında çoşan kalb ve ruh için, Kâbe"yi yaparkenki Hazreti İbrahim, ilahi ateşin Sina Dağını şimşek gibi titrettiğini gören Hazreti Musa, ölüyü dirilten Hazreti İsa, meleklerin yandığı sınırları aşan ve miracını Allah"ı görerek, mecazın ve nisbinin bütün perdelerini sıyırarak tamamlayan Hazreti Peygamber ne kadar yakındır, ne kadar yakındadır.
Yalnız onlar mı? Ölüler ve diriler ne kadar yakındırlar. Ölülerimiz ve dirilerimiz ne kadar yakındırlar. Bir dağ başında olsak bile, güneş battıktan sonra bir kayanın yanına tek başımıza iftar soframızı açsak da, ölmüş babalarımız ve annelerimiz gözlerimizin öncesindeki mânevi derinleşme, iftarın yaklaştığı anlardaki adetâ çocuksu telâş, anne cömertliğini ve babanın iftar sofrasının başında güçlü bir tapınak sütunu gibi aileyi gözleriyle kucaklayışı, gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık yıllarında her ramazanda geri gelen ve peşimizi bırakmıyan tatlı bir hatıralar örgüsüdür. Orucun getirdiği yumuşak ve ipeksi havada kadınlarımız ve çocuklarımız bize ne kadar yakındırlar. Oruç ayı, şeytanın çok evlerden kovulduğu aydır. Ailelerden sürgündür o. Belki o bile bir aileden, aile cennetinden koğuluşunda cennetten koğulduğu anları hatırlamaktadır.
Oruç, eşyayı ve evreni de bize yaklaştırmış değil midir? Onu daha derinden algılamakta, kavramakta değil midir? Oruç ayında gündüz daha gündüz, gece daha gece değil midir? Güneş daha güneş, su daha su, toprak daha toprak, ay daha ya, yıldız daha yıldız, zaman daha zaman, mekân daha mekân vücut daha vücut değil midir? Ve nihayet ruh, daha ruh değil midir?
selam ve dua ile..
|
Ekleme Tarihi: 01.09.2008 - 05:07 |
|
|
|
Moderator 4254 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 04.06.2007
|
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
Güzel bir konu eklemissiniz kardesim
|
Ekleme Tarihi: 01.09.2008 - 06:54 |
|
|
|
Moderator 1295 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 06.12.2004
|
En Son On: 19.03.2012 - 20:30
|
Cinsiyeti: Bayan
|
|
Canım, çok güzel bir yazı ellerine sağlık, hayırlı Ramazanlar inşallah..
|
Ekleme Tarihi: 04.09.2008 - 13:00 |
|
|
|
|
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
israfil2007 (37), kardelen06 (38), irfa76 (49), *hülya* (38), zulfu (57), eðitimci (61), Hakka_A$ik (36), berke038 (44), fuzulli (43), bozog (62), farukii (48), ((AySe)) (38), fatýmanu.. (38), isamert (41), DIPLOMAT (40), BeyazLale (38), volkan_bollu (44), irfan35 (50), strongman (38), Sevgi_58 (40), Halit Ercan (56), nucan (53), Osmanlitorun (44), safinazcan (54), metin_66 (50), eledagli (49), ozguri (44), akan54 (54), alis (49), Hülya (38), life-hurts (41), BURAK20 (52), milenyumkomando (45), Gülümüz74 (38), saki (40), yaramaz_31 (38), Abdurrahman571 (44), rüfeyde (40), arazbekir (43), teknikbilgim (50), yigitahmet (44), kartanesibeyaz (43), cemocan (44), osmannafiz (47), ufuk 43 (48) |
|
|
|
|
|
|