0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » İSLAM NEDİR?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
İSLAM NEDİR?

944 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2005
En Son On: 07.06.2007 - 21:48
Cinsiyeti: Erkek 
İslâm Dîni Nedir?


İslâm dîni, Allah'ın, son peygamberi Hz. Muhammed (asm) vasıtasıyla bütün insanlara gönderdiği en son ve en mükemmel dindir. İslâm'ın gelmesiyle, diğer dinlerin hükmü sona ermiştir.
İslâm dînini kabul eden kimseye Müslüman denir.
İslâm'ın en son ve Allah katında yegâne mûteber din olduğu, Kur'an-ı Kerim'de şu şekilde belirtilir:
"Bugün sizin dîninizi sizin için kemâle erdirdim. Sizin üzerinizdeki nîmetimi (lütuflarımı) tamamladım ve size din olarak İslâm'ı seçtim (yalnız İslâm'dan razı ve ondan hoşnûd oldum)".(el-Mâide, 3).
"Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, ondan [seçtiği dîni] kabûl edilmiyecektir ve o, âhirette hüsrâna [büyük zarara] uğrayanlardan [olacak]tır. "Allah katında yegâne [hak] din İslâmdır."
(Âl-i İmrân, 19).
İslâm'ın Dışındaki Dinlerin Geçerliliği Neden Kalkmıştır?
Tarihin çeşitli devirlerinde insanlara ayrı ayrı peygamberler ve dinler yollayan Allah Teâlâ, son din olarak onlara İslâm'ı ve son Peygamber olarak da Hz. Muhammed'i (asm) göndermiştir.
İslâm'ın gelmesiyle Yahudîlik ve Hıristiyanlık gibi eski dinlerin hükmü sona ermiştir. Bu, tıpkı, yeni bir kanun çıkınca, eski kanunun hükmünün yürürlükten kalkması gibidir. Allah'ın son dîni ve İlâhî Kanunu İslâm gelince, eski dinlerin ve ilâhî kanunların geçerliliği son bulmuştur.
İslâm dışında kalan dinlerin yürürlükten kalkmasını gerektiren başlıca sebepleri şunlardır:
1 - Her şeyden evvel, eski dinler, yalnızca belli bir zamana ve belli bir muhîtin insanlarına hitab ediyorlardı. İslâm ise, topyekûn bütün insanlığa seslenmektedir.Dâveti umumî ve mesajı cihanşümuldür.
2 - Eski dinler, sadece kendi zamanlarının insanlarını muhâtab almışlardı. O zamanın insanlarının seciyeleri kaba ve mizaçları vahşete yakındı. İlimde, medeniyette, fikir ve anlayışta geri idiler. Ulaşım ve haberleşme imkânları, ibtidai bir haldeydi. Her bölgenin kültürü, inancı, örf ve âdetleri farklı farklıydı. Karşılıklı fikir ve kültür alışverişi de oldukça zayıftı. Bu yüzden, her muhîte ayrı ayrı peygamberler gelmesi, başka başka dinler gönderilmesi zarureti vardı. Zaman geçip insanlık ilim, fikir, kültür ve medeniyet yönünden büyük gelişmeler kaydedince, eski mahallî dinler artık insanların ihtiyaçlarına cevap veremez hale geldiler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak da insanlara en son din olan İslâmiyeti gönderdi.
İslâm dîni, 1400 yıl evvelki dünyanın insanından,bugünün ve yarının modern insanına kadar gelip geçen bütün insanlığa hitab edebilme özelliğinde olan bir dindir. Bu bakımdan, kıyamete kadar hükmü bâki ve geçerlidir.
3 - Eski dinlerin, zamanla, içlerine hurâfeler,bâtıl inançlar karışmıştır. Allah'ın birliğine îman esası, yani tevhid inancı kaybolmuştur. İslâm ise, hâlâ ilk günkü tazelik ve saflığı ile,bozulmadan durmaktadır. Netice olarak diyebiliriz ki: İslâm'ın dışında kalan dinler, geceleyin bir sokağı aydınlatan bir fener ve sokak lâmbası gibidir. İslâm ise, bütün dünyayı aydınlatan güneş hükmündedir. Güneş doğduktan sonra, artık sokak fenerine hiç ihtiyaç kalır mı?
İslâm Dininin Özellikleri Nelerdir?
İslâm dinini, sâir dinlerden ayıran belli başlı özellikleri şunlardır:
1 - İslâmiyet, her asra ve her insana hitab eder, getirdiği esaslar insanlığın bütün ihtiyaçlarına cevab verir. İslâm'ın bu cihanşümûl özelliğine Kur'an'da şu şekilde işaret olunur:
"Ey Muhammed!(sav) Biz seni BÜTÜN İNSANLARA yalnızca müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik." (Sebe', 28).
"Ey Muhammed!(sav) De ki: 'Ey insanlar, ben Allah'ın HEPİNİZ İÇİN GÖNDERDİĞİ Peygamberiyim'." (el-A'raf, 158).
2 - İslâmiyet kolaylıklar dînidir. İslâm'da insanlara yapamayacakları veya yaparken zorluk çekecekleri işler yüklenmemiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de İslâm'ın kolaylık prensipleri şu şekilde ifade edilir:
"Allah, insanı ancak gücünün yeteceği işle mükellef tutar..."aglael-Bakara, 285)
"Rabbimiz, bize gücümüzün yetmiyeceği şeyi taşıtma..."aglael-Bakara, 285).
"Allah, sizin için kolaylık göstermek diler, zorluk çıkarmak istemez..."aglael-Bakara, 185).
Kur'an'da İslâm'ın kolaylıklar dîni olduğu bu şekilde açıklanırken Peygamberimiz de,(sav) bu hususta hadîs-i şeriflerinde şu prensipleri vaz'etmişlerdir:
"Ben ancak âlemlere rahmet olarak gönderildim. Azâb için, zorluk vermek için gönderilmedim...
"Allah Teâlâ, beni sıkıntı ve zahmet verici ve bunu arzu edici olarak göndermedi. Fakat Allah beni, muallim (öğretici, bildirici) ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi...
"Dininizin en hayırlısı, en kolay olanıdır. Muhakkak ki din bir kolaylıktır...
"Ben size neyi yasak ettiysem, ondan çekinin; size neyi emretti isem, ondan gücünüzün yettiği kadarını yapın.
Sizden evvelki ümmetleri ancak mes'elelerinin ve Peygamberlerine karşı ihtilâflarının çokluğu helâk etmiştir.
"Amelden gücünüzün yettiği kadarını yapın.
Siz ibâdetten bezmedikçe, Allah da sevab vermekten bıkmaz.
"Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz.
Hz. Âişe Validemiz, Resûlüllah Efendimizin bu hususla ilgili tatibkatını şu şekilde beyan etmişlerdir:
"Resûlüllah (asm) iki şey arasında dilediğini tercihte serbest bırakıldı mı, günah olmadığı müddetçe muhakkak onlardan en kolayını alırdı.Eğer iş günahsa ondan halkın en uzak bulunanı Resûlüllah olurdu.
Bütün bu hadîs-i şerifler, İslâm dîninin ne derece uygulanması kolay hükümler ihtiva ettiğini göstermektedir. Cihanşümûl ve kıyâmete kadar pâyidar oluşunda,bu kolaylık anlayışının büyük yeri vardır. İslamiyet insanların dış görünüşten ziyade insanın iç görünüşüne bakmıştır. İslâmiyet, ruh ile madde, dünya ile âhiret arasında tam bir denge kurmuştur.
Yahudîlik beden zevklerini ve maddî faydaları ön plânda tutar. Mensuplarını hırsla dünyaya bağlanmağa sevkeder.
Hıristiyanlık ve Hind dinleri ise, sadece ruhu geliştirmeye, vücuda eziyetler çektirerek nefsin arzûlarını zayıflatmaya, dünya hayatını boşlamaya önem verirler.
Buna karşılık İslâmiyet, ruh ile beden, dünya ile âhiret arasında tam bir denge kurmuş; ne bedene, ne de ruha ızdırap çektirmeyi esas almıştır.İkisine de aynı ölçüde değer vermiş; herbirinin ihtiyaçlarını ayrı ayrı karşılamayı kabul etmiştir.
Kur'ân-ı Kerîm'de,"Allahım, bize dünyada iyilik, âhirette de iyilik ver" âyeti, İslâm'daki dünya ve âhiret dengesini en iyi şekilde belirtmektedir.
İslâm, ne dünyaya fazla değer vererek âhiretin,ne de âhirete ağırlık vererek dünyanın terkedilmesine izin verir...
Âhiretin dünyada kazanılacağını söyleyerek,"hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de âhiret için" çalışılmasını ister...
İslâm'da ruhban sınıfı yoktur. Herkes dinini gücü nisbetinde kendi öğrenmek zorundadır. İbâdetleri ifa için, kul ile Yaratıcı arasında aracılık yapacak, günahları affettirecek imtiyazlı bir seçkin sınıfa yer yoktur.
İslâm, bütün mânasıyle ahlâk ve fazîlet dîni olduğu gibi, en yüksek mertebede ilim ve hakikatın koruyucusudur.
İslâm'ın kolaylıklar dini olduğunu gösteren, Asr-ı Saâdet'te cereyan etmiş pek çok vâkıa vardır.
Onlardan bazılarını burada zikredeceğiz.
Enes bin Mâlik Hazretleri anlatmaktadır:
"Nebî (sav) bir gün mescide girdi. İçeri girer girmez de gözüne mescidin iki direği arasına çekilmiş bir ip ilişti.
- Bu ip nedir? diye sordu. Sahâbîler:- Bu, Zeyneb'in ipidir. Zeyneb, nâfile namaz kılarken ayakta durmaktan yorulunca, bu ipe tutunuyor, dediler.
Peygamber (sav):
- Hayır, (İbadette böyle güçlük ihtiyâr olunmaz.) Bu ipi çözünüz. Sizden biriniz zinde ve neş'eli oldukça namazını ayakta kılsın. Yorulunca da hemen otursun. (... Ve namazını oturduğu halde tamamlasın.) buyurdu.
Ebû Mes'ûd el-Ensârî'den:
Resûlüllah'a (sav) biri gelip:
- Yâ Resûlâllah. Filânca bize namaz kıldırırken o kadar uzatıyor ki, nerdeyse namazı terketmeyi
ister hale geliyorum," dedi.
Peygamber (sav) derhal cemaata hitaben bir konuşma yaptılar. Onu hiçbir hitabesinde o günkü kadar öfkeli görmemiştim.
Buyurdular ki:
- Ey insanlar. Sizler nefret ettiriciler misiniz? Her kim halka namaz kıldırırsa hafif tutsun. Çünkü cemaatın içinde hasta, zayıf, hâcet sahibi olanlar bulunabilir...
Görüldüğü gibi Peygamberimiz hiçbir zaman, insanları dinden uzaklaştıracak, soğutacak, nefret ettirecek davranışlara kızdığı kadar başka hiçbir şeye öfkelenmemiştir.
Mü'minin vazifesi, İslâm'ı insanlara daima güzel göstermek, onları dine ısındırıp sevdirmek, kolaylaştırmak, güçleştirmemektir.
Utbe bin Âmir anlatmaktadır:
"Kız kardeşim (Ümmü Hibban) Beytullah'ı yaya olarak ziyaret etmeyi adamış, fakat sonradan buna güç yetiremiyeceğini hissedince, mes'elenin Resûlüllah Efendimiz'den sorulmasını bana emretmişti.
Ben Hazret-i Resûlüllah'a sorduğumda, cevaben:
- (İptida) yaya yürüsün, (sonra) bineğinin sırtına binip gitsin.. buyurdu...
Hazret-i Enes'den (ra):
"Nebiy-yi Ekrem (sav), iki oğlunun arasında, onlar tarafından taşınarak yürütülen bir ihtiyar kimse gördü.
'Bunun zoru nedir? Niye bir bineğe binmiyor?' diye sordu.
Oğulları cevaben:
- Yâ Resûlâllah. Babamız yaya olarak Kâbe'ye gitmeyi nezretmiştir.
Bunun için böyle yürütüyoruz, dediler.
Resûlüllah Efendimiz:
- Şüphesiz ki Allah, bu ihtiyarın nefsini azâblandırmakla yaptığı ibadetten müstağnidir, buyurdu ve ona,bineğine binerek Kâbe'yi ziyarete gitmesini emretti."
Abdullah bin Mes'ûd'dan:
"Resûlüllah (sav), va'z hususunda, bize bıkkınlık gelmesin diye halimize bakıp ona göre gün ve saat kollardı."
Câbir bin Abdillah anlatmaktadır:
"Resûlüllah (sav)bir seferde idi. Derken üzeri gölgelendirilmiş olduğu halde yanında insanlar toplanmış bir adam gördü ve 'Onun nesi var' diye sordu. 'Oruçlu bir adam' dediler.
Resûlüllah (sav) bunun üzerine:
- Seferde oruç tutmak hâlis bir iyilik ve fazilet değildir. Allah'ın sizin lehinize yapmış olduğu ruhsatlardan ayrılmayınız," buyurdu.
Asr-ı Saâdet'te, adamın biri dağda bulduğu suyu bol, toprağı verimli ıssız bir mağarada kendi başına inzivaya çekilip,cemiyetin kötülüklerinden, fitne ve dedikodularından kurtulmayı düşünür.
Ancak kararını bir de Resûlüllah Efendimiz'e açmak, O'nun bu konudaki görüşünü almak ister.
Huzura gelerek der ki:
- Yâ Resûlâllah, ben bir mağara buldum. İçinde suyu, önünde toprağı var. Orada inzivaya çekilerek kendimi tamamen dünyevî şeylerden tecrid etmeyi; uhrevî işlere, ibadet ve taata vermeyi düşünüyorum. Bu hususta siz ne dersiniz?"
Adamın cemiyet hayatını terkedip, ibadet için mağarada inzivaya çekilme fikrine Allah Resûlü şu ibretli cevabı verir:
- Ben, Yahudilikle, Hristiyanlıkla gönderilmedim. (Yani cemiyetten kaçma fikri onlara aittir.) Ben dosdoğru olan İslâm'la gönderildim. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, mağarada tek başına gündüz akşama kadar nafile ibadetlerle meşgul olmaktansa, cemiyet içinde sabah, yahut akşam, Allah için azıcık yol yürümek, (İslâm'a hizmet için zahmet çekmek) dünyadan ve dünya içindeki herşeyden kat kat hayırlıdır.
Ve sözlerine şunu da ilâve eder:
- Cemaat içinde safta yer almanız da, inzivadaki 60 sene ibadet ve namazdan hayırlıdır...
Cemiyeti terkederek inzivaya çekilmek isteyene, Allah Resûlünün verdiği bu karşılık, din düşmanlarının İslâmiyetin insanları cemiyetten el etek çektirdiği yolundaki menfî propagandalarına
güzel bir cevab teşkil etmektedir.


İSLAM AHLAKI

Islam Dininde ahlakin büyük bir önemi vardir. Islâm'in gayesi; insanlari
güzel ahlak sahibi
yaparak olgunlastirmaktir.

Islam Peygamberi Hz. Muhammed (A.S.) söyle buyurmustur.

"Ben güzel ahlaki tamamlamak için gönderildim.

Bir müslümanin degeri, ahlakinin güzelligi ile ölçülür. Bu konuda, Hz.
Peygamber, kendisine en sevimli olanlarin, güzel ahlak sahipleri oldugunu
bildirmis. ''Allah katinda en sevgili kullar kimlerdir?'' sorusuna da,
''Ahlaki en güzel olanlardir" cevabini vermistir

SEVGI VE MERHAMET

Sevgi ve Merhamet Ahlâkî davranislarin temelinde insan sevgisi önemli yer
tutar. Bu sebeple olgun müslüman olabilmenin sartlarindan biri de bu
sevgidir.

Kalbi sevgi ile dolu olan Hz. Muhammed (A.S.).söyle buyuruyor'

"Birbirinizi sevmedikçe olgun mü'min olamazsiniz."

Kalblerdeki sevginin göstergesi insanlara iyilik yapmak, sefkat ve
merhametle muamele etmektir.

Hz. Muhammed (A.S.) buyuruyor ki:

"Merhamet edenlere, Allah da merhamet eder."

Islam'da sevgi ve merhamet sadece insanligi degil; bütün yaratiklari içine
alir. Hz Muhammed (A.S.) "Bir kediyi aç birakarak ölümüne sebep olan kadinin
azap görecegini, susayan bir köpege aciyarak su içiren günahkar bir kisinin
de bu davranisi ile Allah (c.c.) tarafindan bagislandigini" haber vermistir.

HOSGÖRÜ

Müslüman, hosgörü sahibi ve bagislayicidir Allah (c.c.) gerçek müminleri
"Öfkelerini yenerler, insanlarin kusurlarini affederler" diye övmüstür
(AI-i Imran Suresi ayet: 134)

Hosgörü konusunda Hz. Muhammed (A.S.) en güzel örnektir Müslümanlar, sadece
kendi din kardeslerine degil diger dinlerden olanlara da hosgörülü davranmak
zorundadirlar

DOGRULUK

Dogruluk önemli bir ahlak kuralidir. Allah ( c.c.) söyle buyuruyor:

"Emrolundugun gibi dosdogru ol." (Hud Suresi, ayet: 112)

ADALET VE INSAN HAKLARI

Adalet ve insan haklarina saygi Islam'in degismez:" prensiplerindendir.

Yüce Allah (c.c.) buyuruyor ki:

Adaletli davranin. Süphesiz Allah, adil davrananlari sever ." (Hucurat
Suresi, ayet:9)

Hz. Muhammed (A.S.) 632 yilinda yüz binden fazla müslümana irat ettigi
tarihi hutbesinde;
Bütün insanlarin esit oldugunu, can, mal ve namuslarinin kutsal olup her
türlü tecavüzden korundugunu cihana ilan etmistir.

Bunlar , insanlarin dokunulmaz haklaridir.

Müslüman, baskalarinin hakkina saygi göstermek ve insanlara zarar verecek
davranislardan sakinmak mecburiyetindedir . Ancak, bu yeterli degildir.
Kisinin olgun bir Müslüman olabilmesi, kendisi için sevip arzu ettigi
seyleri baskalari için de arzu etmesine baglidir.

Hz. Muhammed (A.S.) söyle buyuruyor.

"Sizden hiçbir kimse kendisi için sevdigi bir seyi, kardesi için de
sevmedikçe gerçek mümin sayilmaz."



İSLAM YOLUNDA

Mademki Islam'in her derdine razi oldugunu bildiriyorsun,
bu müjdenle bize ask ve sevk veriyorsun, o halde iyi dinle:
VAZIFEN, dikenler arasinda güller toplayacaksin.
Ayagin ciplaktir, batacak.
Elin aciktir, isiracak. BUNA SEVINECEKSIN.
Firavunlar kucaginda büyüyen cocuk Musa'lari safina alacaksin.
Aldigin icin dövecekler.
Konustugun icin zindana koyacaklar, SEVINECEKSIN.
Cöllere sürülürsen kaninla agac yetistirceksin.
Kutuplara sürülürsen, isinla sebze yetistireceksin.
Yesilligi sevmeyen olacak. Yakacak, yikacaklar.
Sen bunu SABIRLA SEYREDECEKSIN.
Karanlik zindanlara salarlarsa; isik, pasli vicdanlari görürsen;
ümit, imansiz kalplere rastlarsan NUR vereceksin.
Sen verdigin icin suc, sen getirdigin icin ceza,
sen konustugun icin mahkum olacaksin.
Ve buna SÜKREDECEKSIN.
Anadan, yardan, serden ayrilacaksin.
Candan, gönülden Kur'an 'a sarilacaksin.
Damla iken deniz, nefes iken tafyun olacaksin. Derdini
yazmak icin derini kagit, kanini mürekkep edeceksin.
Kimse ile görüstürmezlerse, mecnun olup cöllere düseceksin.
Leyla arar gibi NUR arayanlari bulacaksin.
Bulamazsan üzülmeyeceksin.
MAKAMLAR SERVETLER VERIRLERSE NEFSINI UNUTACAKSIN
Yalan, iftira, camur firtinasina tutulursan ,
HISSIYATINI TERK EDECEKSIN...
Önünde demirden set yaparlarsa, disinle deleceksin.
Daglari toptan oymak gerekirse, igne ile oyacaksin.
Unutma! Nerede olursan ol; küfrün ve cehlin ta temelini cürüteceksin.
Birgün Kur'an etrafindaki surlarin yikildigini görürsen;
hemen kemiklerini tas, etlerini harc, kanini da su edeceksin.
Etrafina ilimden, irfandan, faziletten, ahlaktan kaleler dikeceksin.
Kaleler, fedailer ister. Nasil nasil sende icinde fedai olacaksin.

İSLAMI YENİLEMEK


İslam yenilenmez. Anlayışı yenilemek gerekir.

Anlayış mı? Nurun aynadaki aksi... Aynayı yenilemek...

Güneş yenilenemez. Göz yenilenir.

İslam, başı ve sonu olmayan ebedi yeninin ismi...
Ona her an biraz daha nüfuz etmektir ki, yenilik...

"Bir günü bir gününe eş geçen aldanmıştır" hadisindeki sonsuz hikmettir ki,
yeninin ve yeniliğin sırrını getirmiştir.
Dava işte bu manada İslamı'ın yeni neslini yuğurmakta...

İslam'ın en yeni, değişiktirilmez ve örnek nesli,
Resul elişle yuğurulan sahabiler...

Sahabilerin ardından
"Tabi"ler bu nesil çizgisini uzatmışsa da onlardan sonra dava içtimai planda zaafa uğramış
ve büyük ferdi zuhurların çevrelediği mahzun zümrelerden öteye geçilememiştir. Bu tecellide,
muhafazası en zor iş olan aşkı kaybetmenin ve kaba akılla yapayanlız dış planda kalmanın neticesi olarak ilahi hikmet aşikar...

Emevi ve Abbasi devrelerini takip ederek Türk'ün eline geçen İslami devlet livası,
600 küsur yıllık gerçek devlet hayatının ancak 250 senesinde böyle bir nesle yataklık etmiş,
ondan sonra 30 yıl korkunç bir aşk ve üstün anlayıştan yoksunluk çığrına girmiş,
100 küsur senedir de, aynı ham yobaz ve kaba softa idrakinin tersine dönük şekliyle bütün cehdini İslam'a karşı çıkmakta bulmuştur.

O gün bugündür ki, nesillere kahraman diye tanıtılanlar,
İslam'dan tiksinmenin fikri icracıları olmuştur.

İslamı,zatından zerre feda etmeden olanca saffet ve asliyetiyle kucaklayabilecek
ve nefslerinde yenilecek nesillerin böylece köküne kibrit suyu dökülmeye başlanınca,
din ihtiyacından bütbütün kurtulmayan muvazaacı mizaçlar her tarafta işi reformculuğu dökmüş;
ve olduğu gibi bir islam yerine doldurmak istenildiği tarzda bir islam'a kapı açmaya bakılmıştır.

Reformcu, İslam'ı şu veya bu görüş ve mezhep lokomotifine bağlamak, onu zatına ve aslına göre değil,
kendi şahsi nefsine ve idrakine iliştirmeye kalmak, böylece çürük gördüğü bir binayı kendince payandalamaya yeltenmek bakımından,
islam'a cepheden zıt olanlardan daha tehlikelidir; ve İslam'ı kalb ve göz yenilenmesi yoluyla koruyacak olan nesil,
cemiyet dairesi içinde kendisine üç düşman tanıycaktır:
Aşksız ham yobaz, duygusuz kafir, nabizsiz reformcu...
Yani ruhu kör nefsinde kabuklaştıran, büstübütün inkareden ve bu ikisi arasında arabuluculuğuna kalkışan...

İslam, 500 yıl kılıcını elinden tutan Türkiye'de bozuldu v her yerde ültüst oldu.
Bu, ancak Türkiye'de düzelirse her yerde sağlığa kavuşabileceğine ait ilahi bir ihtar...

İslami yenilemek olan nesil, bu ruh ve madde felaketleri Türkiyesinde son ve som,
hepçi ve bütüncü tepki halinde zuhur etmekle mükellef..

Bunca zevalin ardından ancak kemal çığırı açılabilir.

Dört büyük halifenin sırayla şiarları olan berhamet, celadet, edep ve akılda tam ikmalli ve teçhizatlı olarak.
15. İslam Asronon eşiğinde, İslami yenileme davasını çözümlemeye güçlü nesilden, ana rahmini tekmeliyici sesler duyuluyor.
Aya gitmek hüner değil, bu sesleri güneşten duyulacak derece fikirde ve aksiyonda yükseltmek marifet...


Necip Fazil KISAKUREK


WESSELAM
Ekleme Tarihi: 11.09.2005 - 10:18
Bu mesajı bildir   muhammed yusa üyenin diğer mesajları muhammed yusa`in Profili muhammed yusa Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
aybars77 su an offline aybars77  
İslâmi çok iyi ögrenelim.

264 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.08.2005
En Son On: 07.04.2006 - 22:17
Cinsiyeti: Erkek 
Çünkü, İslâm
"EŞHEDUELLÂİLAHE İLLELLAH, VE EŞHEDU ENNEMUHADMMEDURRESÛLULLAH"

denilip dairesi içine girildikten sonra,
"ben bunu kabul etmem, buna aklım yatmıyor,buna eskiden inanılırdı." v.b. gibi hezeyanlarını savuran serserilere ait bir din değildir.

Ekleme Tarihi: 12.09.2005 - 13:48
Bu mesajı bildir   aybars77 üyenin diğer mesajları aybars77`in Profili aybars77 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Begum su an offline Begum  

621 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.05.2003
En Son On: 10.10.2012 - 19:34
Cinsiyeti: Bayan 
VAZIFEN, dikenler arasinda güller toplayacaksin.
Ayagin ciplaktir, batacak.
Elin aciktir, isiracak. BUNA SEVINECEKSIN.
Firavunlar kucaginda büyüyen cocuk Musa'lari safina alacaksin.
Aldigin icin dövecekler.
Konustugun icin zindana koyacaklar, SEVINECEKSIN.
Cöllere sürülürsen kaninla agac yetistirceksin.
Kutuplara sürülürsen, isinla sebze yetistireceksin.
Yesilligi sevmeyen olacak. Yakacak, yikacaklar.
Sen bunu SABIRLA SEYREDECEKSIN.


Allah razi olsun... Sabir Ya Rasulallah Sabir..
:(
Ekleme Tarihi: 12.09.2005 - 14:20
Bu mesajı bildir   Begum üyenin diğer mesajları Begum`in Profili Begum Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
fosaloglu su an offline fosaloglu  

2683 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 24.09.2003
En Son On: 20.01.2007 - 12:07
Cinsiyeti: Erkek 
Yurdandan sürgün edileceksin mağrur bir aslan edasıyla,
Çöllere uzanacaksın boylu boyunca
Ve kızgın kayaları kaldıracaksın gövdende
Aşkıyla yanacaksın en sevgilinin
En sevdiklerini kaybederken gözlerinin önünde
Sen bunu SABIRLA SEYREDECEKSİN...


"La ilahe İllallah Muhammedunrasulullah"



Bu mesaj 1 kez ve en son fosaloglu tarafından 12.09.2005 - 18:16 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.09.2005 - 18:15
Bu mesajı bildir   fosaloglu üyenin diğer mesajları fosaloglu`in Profili fosaloglu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1237 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.61879 saniyede açıldı