0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » İbadete ihtiyacı olan BİZİZ...

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
İbadete ihtiyacı olan BİZİZ...
575 Mesaj -
ÝNSAN ilme muhtaçtýr; ilmin ise insana ihtiyacý yoktur. Herkes cahil de kalsa ilmin üstün mertebesinde bir deðiþme olmaz; onun aydýnlýðý cehaletin karanlýðýndan daima üstündür.

Ýlim tahsil eden kiþi böylece bir mertebe kazanýr. Bu, öncelikle ruh ve kalb dairesinde gerçekleþir. Alim insan, üstün insan olur. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? ” ayetinde bu gerçek net biçimde ders verilir.

Bilgili olmanýn dünya iþlerinde de faydasý görülür. Bir konuda bilgisi ve ihtisasý olan kiþi hak ettiði makama getirilir; diðer insanlardan daha fazla ücret alabilir.

Ýbadet de bir yönüyle ilim gibidir. Ýbadete kul muhtaçtýr. Ýbadet edilsin veya edilmesin onun deðeri ne ise odur. Bunda bir artma veya azalma düþünülemez.

Ýbadet bir manasýyla itaat demektir, bir diðer manasýyla þükür.

Ýbadet insanýn yaratýlýþý gereðidir ve ibadeti emreden ayetler bir bakýma “insaný fýtratýna uymaya” bir davettir.

Gözün yaratýlýþýnda görme vardýr, ona görmenin emredilmesi ne ise, insana ibadetin emredilmesi de onun gibidir. Þu farkla ki, bu ikincisinde insan iradesi devreye girer. Dünya imtihanýnýn bir gereði olarak, insanoðlu kendi fýtratýna uygun hareket edip etmemekte serbest býrakýlmýþtýr.

Ýnsan fýtratý ibadeti nasýl emrediyor? Bu noktada Nur Risalelerinden þu tespiti aktarmak isterim.


“Fýtrat-ý beþeriyede cemale karþý bir muhabbet ve kemale karþý perestiþ etmek ve ihsana karþý sevmek vardýr.”(Lem’alar)


GÜZELLÝÐÝ sevmek insanýn yaratýlýþýnda var. Gördüðümüz güzel bir manzarayý sevmemiz için aklýmýzý yorup, sonra karar vererek sevmeye baþlamamýz gerekmiyor, kalbimiz hemen sevgi ile ona meyleder.

Mükemmel bir esere hayranlýk duymak da böyledir. O da yaratýlýþýn bir gereðidir. Eseri kimin yaptýðýný dahi sormadan öncelikle ona hayran olur, daha sonra sanatkârý hakkýnda bilgi ediniriz.

Yapýlan bir ikrama, bir insana karþý teþekkür etmek, minnet duygusu beslemek de yine fýtratýn bir gereðidir.

O halde, bütün sýfatlarý sonsuz kemalde, bütün isimleri güzel ve bütün icraatlarý nimet ve ihsan dolu olan Rabbimize ibadet etmemiz yaratýlýþýmýzda var.

Gözün yaratýlýþýnda görme vardýr, demiþtik. Göz bu görevi yaptýðýnda hemen karþýlýðýný görür; baktýðý eþyanýn görüntüsü onda tecelli eder. Daða bakmýþsa onun görüntüsünü içine alýr, güneþe bakmýþsa güneþe kavuþur.

O halde, ibadet görevini yerine getiren insan da bir þeyler kazanacaktýr. Ýþte bu kazanç Allah kelamýnda þöylece nazara verilir:

“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva mertebesine vasýl olasýnýz (erersiniz) .” (Bakara Sûresi, 21)


Ayetin baþýnda, ibadetin illeti, yani “Niçin ibadet ediyoruz? ” sorusunun cevabý þöyle verilmiþ oluyor:

“O sizin Rabbiniz olduðu için.”



KULLUK, kulun görevidir. Ýnsan, kendisini bir damla sudan bugünkü mükemmel hale getiren, gözünü görecek, kulaðýný iþitecek, aðzýný konuþacak… þekilde terbiye eden Rabbine þükürle, ibadetle mükelleftir.

Ayetin devamýnda bu fýtri görevi yerine getirenlerin mükâfatý, “takva mertebesine nail olmak” þeklinde belirlenir.

Takva üçe ayrýlýyor:

• Þirkten takva: Allah’a ortak koþmaktan sakýnmak.

• Masiyetten takva: Günahlardan kaçýnmak.

• Masivadan takva: Allah’tan gayrý her þeyi kalbinden uzak tutmak. (Sevgisini de korkusunu da Allah’a has kýlmak. Mahluklarý ancak O’nun namýna sevmek.)

Takva konusu Fatiha’yý hemen takip eden Bakara Suresinin ikinci ayetinde þöyle nazara verilir:

“Kendisinde hiçbir þekilde þüphe olmayan o kitap (Kur’an) , muttakiler (takva sahipleri) için bir hidayet kaynaðý ve yol göstericidir.”

Bir sonraki ayette takva sahiplerinin sýfatlarý þöylece sýralanýr:

• Onlar gayba inanýrlar,

• Namaz kýlarlar,

• Kendilerine verdiðimiz mallardan zekât verirler.

Takva mertebesine ermek, imanýn kuvvetlenmesini, namaz ve zekât gibi ibadetlerin daha mükemmel þekilde yerine getirilmesini netice veriyor. Böyle bir mümin, “Allah’ýn kendisinden razý olduðu kul” olma mertebesine eriþir. Rýza mertebesi ise bütün derecelerin üstündedir.

Bu þerefe nail olmak, baþlý baþýna bir mükâfattýr. Ama iþ bununla kalmaz. Allah, razý olduðu bu kullarýný ebedî saadet diyarýnda, sonsuz nimetlerine kavuþturur.

Takva sahipleriyle ilgili bir baþka ayet-i kerimede bu bahtiyar zatlarýn sýfatlarý þöylece sýralanýr:

• Onlar bollukta da darlýkta da Allah için harcarlar,

• (Kýzdýklarý zaman) öfkelerini tutarlar ve insanlarý affederler….

• Bir kötülük iþlediklerinde, yahut nefislerine zulmettiklerinde hemen Allah’ý hatýrlarlar ve günahlarýna tövbe ederler….

• Ýþledikleri kötülüklerinde bilerek ýsrar etmezler. (Âl-i Ýmrân, 134-5)


BÜTÜN bunlar kâmil müminin vasýflarýdýr. Demek oluyor ki, ibadetin meyvesi takva, takvanýn karþýlýðý da böyle üstün bir mertebeye eriþmektir.

Bir kulun takva ile manen yükselmesi ve yücelmesi Rabbini razý eder. Ancak þu da unutulmamalýdýr ki, Allah her þeyden müstaðnidir, hiç bir þeye ihtiyacý yoktur. Ýnsanýn bu yükseliþi kendisi için bir kemaldir, bir menfaattir. Allah, onun yükselmesine muhtaç olmadýðý gibi alçalmasýndan da, (hâþâgöz kırpma , bir zarar görecek deðildir. Her iki halde de sonuç kula aittir; zarar da menfaat de onun içindir.

“Herkesin kazandýðý ya kendi lehine, yahut kendi aleyhinedir.” (Bakara Suresi, 286)

Bu nokta üzerinde biraz durmak gerekiyor.



BÝR hadis-i kutsîde þöyle buyrulur: “Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeye muhabbet ettim (bilinmek istedim) ve mahlukatý yarattým.”

Allah vardý ve hiçbir þey yoktu.

Allah’ýn bir ismi Samed, yani her þey O’na muhtaç, O ise hiçbir þeye muhtaç deðil.

Bugün gördüðümüz her þey, yýldýzýndan güneþine, daðýndan denizine kadar hep yoklukta idiler. Onlarý Allah var etti.

Ve Allah, onlarýn var olmalarýna muhtaç deðil.

Daha sonra canlýlarý yarattý. Onlara göz verdi, kulak verdi.

Ve Allah, onlarýn görmelerine ve iþitmelerine muhtaç deðil.

Sonra insanlarý yarattý, onlara akýl verdi, kalp verdi. Bu varlýk alemindeki harikalarý düþünme ve onlarý yaratana iman etme kabiliyeti lütfetti.

Ve Allah, aklýn anlamasýna da kalbin inanmasýna da muhtaç deðil.

Kýsacasý, Allah, yarattýðý mahluklarýn ne kendilerine ne de yaptýklarý iþlere muhtaç deðildir. Çünkü, onlarý da yaratan O, iþlerini de.

Konuyu bazý örneklerle biraz daha açalým:

Güneþi o yarattýðý gibi ýþýðý da O yaratmýþtýr. O halde, Allah ne güneþe muhtaçtýr, ne de onun ýþýk vermesine.

Aðacý O yarattýðý gibi meyveyi de O yaratmýþtýr. O halde, Allah ne aðaca muhtaçtýr, ne de onun meyvesine.

Mideyi O yarattýðý gibi ondaki hazým faaliyetini de O yaratmýþtýr. O halde, Allah ne mideye muhtaçtýr, ne de onun hazmetmesine.

Madde alemindeki bu üç örneði, ruh ve mana iklimine de taþýyabiliriz.

Aklý Allah yarattýðý gibi anlamayý da o yaratmýþtýr. O halde, Allah ne aklýn varlýðýna muhtaçtýr, ne de onun anlamasýna.

Kalbi Allah yarattýðý gibi ondaki inanma kabiliyetini de O yaratmýþtýr. O halde, Allah ne kalbin varlýðýna muhtaçtýr, ne de onun inanmasýna.

Allah kalbin inanmasýna muhtaç olmadýðý gibi o inancýn amel alemine dökülmesi demek olan ibadete de muhtaç deðildir.

Allah’ýn kemali sonsuzdur. Sonsuz için ne artýþ düþünülebilir, ne de azalýþ. Bütün insanlar kâmil müminler olsalar Allah’ýn kemalinde bir artýþ olmayacaðý gibi, bütün insanlar birer Firavun kesilseler Onun kemalinde bir azalma düþünülemez.

Kazanan da insandýr, kaybeden de. Allah hakkýnda bu kelimeler konuþulamaz.

Düþünme ve iman etme, insan ruhunun en büyük ihtiyaçlarýdýr. Ýnsan, bunlarla gerçek insan oluyor ve kemalini buluyor. Aksi halde, bitkiler ve hayvanlarla ortak bir hayat sürüyor. O büyük sermayesini bu küçük iþlere harcamakla nefsine zulmediyor, zarar ediyor, küçülüyor ve Kur’an’ýn ifadesiyle “hayvan gibi, hatta ondan daha aþaðý” bir dereceye iniyor.

Allah, onun bu düþüþünden bir zarar görmediði gibi, onun yükseliþine de muhtaç deðil; her ikisi de kulun kendisi için...

Prof.Dr.Alaaddin Baþar...



EsSelam Aleykum...

Gönderen: 04.08.2008 - 21:21
Bu Mesaji Bildir   Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
!MesuD! su an offline !MesuD!  
228 Mesaj -
Vealeyküm selam.

“Herkesin kazandýðý ya kendi lehine, yahut kendi aleyhinedir.” (Bakara Suresi, 286)

Gönderen: 20.07.2009 - 13:18
Bu Mesaji Bildir   !MesuD! üyenin diger mesajlarini ara !MesuD! üyenin Profiline bak !MesuD! üyeye özel mesaj gönder !MesuD! üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1838 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
mervenur (39), rabianur ihl (35), muhammed ümmeti (38), delikan63 (39), 2900 (70), Furkan_68_Cetin (32), manitu_76 (48), hamido 33 (53), mudure (50), elektroman (52), murbe (44), KARAHÝSA.. (31), alp.eren.bilge (34), bluesaint (50), merwe (34), reca (42), metkaya (49), MeDiNeLi** (41), algin (34), hüzün_r (38), s.faruk (49), tolgacan (56), sahalo (43), mustafa timur k.. (52), galatasaray (32), tolgaexp (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.28479 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.