0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » DENEME TAHTASI » MUHAMMED’İ SEVDA*

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
MUHAMMED’İ SEVDA*
395 Mesaj -

Abdullah, derin düþünceler ile evden çýkmýþ, sokakta yürüyordu. Günah ve kötülüklerin had safhada olduðu sokaklarda zihnindeki sorunlarla boðuþuyordu.

Gençlik yýllarýný Ýslam’a hizmet yolunda feda olan yiðit kardeþlerini hatýrladý ve içinden onlara karþý bir özlem duydu… “Ne fedakâr mü’minlerdi?” diye mýrýldandý…

Bu düþüncelerle ana caddeye varmýþtý ki, duyduðu ses onu daldýðý düþüncelerden uyandýrdý…

“Duydunuz mu? Resulullah(s.a.v.) þehrimize gelmiþ.”

Ýnanýlýr gibi deðildi. Evet, köþe baþýnda toplanan 5-6 kiþilik guruptan geliyordu bu ses.

“Neler söylüyor bunlar?” diyerek yanlarýna yaklaþýp sordu:
“Þehrimize Resulullah (s.a.v.) mi gelmiþ dediniz?”
“Evet, þehrin her tarafýndan bu konuþuluyor duymadýnýz mý?”

Abdullah, bir an kendini heyecan denizinde hissetti. Söylentiler gerçek mi diye araþtýrmaya baþladý. Her köþe baþýnda belirli aralýklarla toplanan kalabalýklar ayný haberi heyecanla birbirlerine anlatýyorlardý.

“Demek ki söylenenler doðruymuþ” diye söylendi. Ýçi içine sýðmýyor, ayný þeyleri duydukça sevinç ve heyecaný daha da artýyordu.

Evet, ilahi bir nimet ve ihsan ile karþý karþýya idi. Ýçindeki his ve coþkunun tesiriyle mahbubunu yani peygamberini aramaya baþladý. Bitmeyen, yorulmayan bir enerjiyle her yerde Resulullah’ý arýyordu. Her önüne gelene Onu soruyor, Ondan haber almaya çalýþýyor, Onun yeri ile ilgili en küçük bilgileri bile gözden kaçýrmýyordu.

Ýçinden inanýlmaz bir sevinç ve mutluluk coþkusu oluþmuþ, mýknatýs misali çekim merkezine hýzlý adýmlarla yürüyor ve içinden þunlarý mýrýldanýyordu:

“Önderim, serverim, habibim Resulullah (s.a.v.) þehrimize kadar gelip teþrif etmiþse; ne yapýp edip de Onu bulmalý ve Ona ulaþmalýyým. Bu fýrsatý bir daha bulmam imkânsýz. Eðer deðerlendiremezsem kaybedenlerden olacaðým. Allah’ým! Ne olur beni Ona kavuþtur…!”

Abdullah arýyor ve araþtýrýyordu. Kâinatýn efendisini, rahmet, þefkat ve heybet peygamberini arýyordu. Vuslata ulaþma aþkýyla yanýp tutuþuyordu. Yürümüyor, adeta uçuyordu. Þehrin tüm mekânlarýný didik didik ediyor ve Ona kavuþma yolunda tüm çabasýný gösteriyordu. Þuna inanmýþtý ki, Allah için yapýlan çaba ve arayýþlar asla boþa gitmeyecekti.

Neticede; arayýþlarý sonunda, Resulullah’ýn son olarak þehrin büyük zindanýna girdiðini haber aldý. Abdullah, Ona kavuþma ümidiyle Þehir Zindaný’nýn kapýsýna kadar gelmiþti. Zindan kapýsýnýn önü çok kalabalýktý, ana-baba gününü andýrýyordu. Büyük bir izdiham ve gürültü yaþanýyordu. Muhammed âþýklarý, Onu görebilmek için, her sýkýntýya katlanma pahasýna Zindan kapýsýna dayanmýþlardý. Onlar içeri girmek istiyor, fakat kapýdaki nöbetçiler ve askerler kimseyi içeri býrakmýyordu.

Abdullah, kalabalýða ve engel teþkil eden askerlere aldýrýþ etmeden kapýya yaklaþtý ve içeri girmek istedi. Ama zulmün bekçileri, onu da içeri býrakmama kararýnda idi. Onlar zorbalýk ve zulüm erleriydi. Abdullah ise mazlum idi, mustaz’af idi, mazlumlarýn rehberine kavuþma aþkýyla yanýyordu. Ona kavuþma arzusunda öyle azimli ve kararlý idi ki; askerlerin engelleme çabalarý boþa çýktý ve bir yýldýrým gibi ablukayý yarýp zindan koridorlarýna daldý. Hücrelerde Onu aramaya baþladý. Bu sýrada kalp atýþlarý ve nabzý daha bir artmýþ, adeta benlik halinden uzaklaþmýþ ve anlatýlmaz bir sevinç duygusu taþýyordu.

Derken koridorda kendisine doðru gelen birisinin iþaret ettiði odaya yöneldi. Odaya yaklaþtýkça heyecaný daha bir artýyordu. Cesaretini toplayýp kapýyý açtý. Kapýnýn açýlmasýyla içerden yayýlan bir nur ile adeta kendinden geçti. Odadan yayýlan bu nur ve ýþýk onu madde âleminden koparmýþ ve mana âlemine götürmüþtü.

“Aman Allah’ým! Bu ne hoþ koku! Bu ne müthiþ bir nur! Bu ne mübarek bir mekân!”

Ve Abdullah, bu vuslat anýnda daha bir yakýn olmak istedi mahbubuna. Bütün dikkatini toplayýp odanýn ortasýndan gelen nura doðru yürüdü. Bu nur, halka biçiminde oturan bir cemaatin ortasýndan geliyordu. Kendisi nura doðru yaklaþýnca halkadakiler halkayý açýp ona yol verdiler. O da Mahbubuna doðru yol aldý.

Ve Abdullah, Muhammedi Sevda’nýn doruk noktasýnda Onun mübarek yüzünü görme þerefine nail oldu. Seviniyor, seviniyor ve içi içine sýðmýyordu. Çünkü maksuduna ulaþmýþtý. Mutluydu, çünkü muradýna ermiþti.

Hemen Onun ellerine, ayaklarýna kapanmak istedi. Fakat Resulullah(s.a.v.) buna izin vermedi. Bir baba þefkatiyle kollarýný açýp Abdullah’ý baðrýna bastý, kucaklaþtý ve ona tebessüm edip yanýna oturttu. Abdullah ise heyecanýn zirvesinde, sevincinden adeta donmuþtu. Konuþamýyor, hareket edemiyor sadece seyrediyordu. Bu sýrada Resulullah (s.a.v.) ayaða kalkýp þu tavsiyelerde bulundu:

“Ben aranýzdan ayrýlacaðým. Benim size tavsiyem þu ki; bütün dünya ve bütün insanlar bu dini, Ýslam’ý terk edip ona sýrt çevirseler bile, siz asla sýrt çevirmeyin. Dünya ve ahiret saadeti ve kurtuluþunuz ancak Ýslam’a sarýlmanýz ve ona hizmet etmeniz ile mümkündür. Eðer her þeye raðmen Allah’ýn kitabýna ve benim sünnetime tabi olursanýz; Havz-ý Kevser’de buluþacaðýmýzý taahhüt ediyorum. Sakýn þeytan taifesine meyletmeyin ve ayrýlýða düþmeyin ve asla Ýslam’a sýrt çevirmeyiniz.”

Resulullah(s.a.v.) öyle kararlý bir biçimde söylemiþti ki, orada bulunanlar derin bir tefekküre daldýlar. Ve Resulullah (s.a.v.) sözü uzatmadan kalktý. Cemaatle vedalaþýp gitmeden önce döndü:

“Ben gidiyorum, ama benden sonra þu zata tabi olun” dedi ve eliyle iþaret etti. Abdullah, iþaret edilen tarafa baktý. Nur yüzlü, ilmi ile amil bir âlim duruyordu ve cemaate tebessüm ediyordu. Yani Allah’ýn Resulü, kendisinden sonra âlimlere uymayý tavsiye ediyordu.

Abdullah, yüzünü Resulullah (s.a.v.)’a çevirince Onu göremedi ve ayrýlýk acýsý hissetti. Bu vuslat aný ne de kýsa sürmüþtü.

Bu sýrada uzaktan gelen ezan sesini duymuþ; “Haydi namaza, haydi felaha” nidasýyla ayaða kalkmak isterken, yataðýndan fýrlamýþtý.

Þaþkýndý, neler görmüþtü. Bütün bu gördükleri bir rüya idi. Ama sýradan bir rüya deðildi. Diðerlerine benzemiyordu. Çünkü içinde tarif edilmez bir sevinç vardý ve kendini çok hafif ve rahat hissediyordu. Belki de hayatýnýn en mutlu halini yaþýyordu.

Avucunu açýp Rabbine sonsuz hamd ve þükürde bulundu. Gördüðü rüya üzerinde tefekkür ediyor ve yorumlamaya çalýþýyordu. Bütün bu olanlarýn bir anlamý ve hikmeti olmalýydý diye düþündü. Gördükleri ilahi rahmetin mesajýydý ve mesajýný almalýydý. Ömrünün bu en mutlu hatýrasýndan dersler almalýydý.

Abdullah derin düþünceler âleminde kalbinin derinliklerinde þu neticelere ulaþmýþtý;

Ahir zamanýn Müslümanlarý olarak Resulullah (s.a.v.)’ý iyi tanýmalýyýz. Ona baðlýlýðýmýzý yenilemeli, Onun izini takip etmeliyiz. Onu aramalý, Ona doðru yol almalýyýz. O, hayatýn içinde olmalý, Onunla adým atmalý, Ona danýþmalý, Onun rehberliðinde mücadele etmeli, Onun adalet çizgisi takip edilmeli, Ýslam kardeþliðini ve Ýslam birliðini Onun gibi tesis etmeli, Onun yolunda her zahmete katlanmalýyýz. Onun sünnetini diri tutmak için çaba göstermeli, Onun davasýna sahip çýkmalý, Onun emanetini muhafaza etmeli, Onun mahbuplarýyla kenetlenmeli, ihanet ve fesat çemberlerini yarmalý, Onun gibi mazlumlarýn yaraný ve zalimlerin düþmaný olmalýyýz. Ýlim, irfan ve hikmet mektebine sarýlmalý; cehalet ve atalet zincirlerini kýrmalýyýz.

Ve hep beraber Muhammediler kervanýna katýlmalýyýz.
*2002 yýlýnda bir kardeþimizin gördüðü rüyadan yola çýkýlarak kaleme alýnmýþtýr.

Abdullah, derin düþünceler ile evden çýkmýþ, sokakta yürüyordu. Günah ve kötülüklerin had safhada olduðu sokaklarda zihnindeki sorunlarla boðuþuyordu.

Gençlik yýllarýný Ýslam’a hizmet yolunda feda olan yiðit kardeþlerini hatýrladý ve içinden onlara karþý bir özlem duydu… “Ne fedakâr mü’minlerdi?” diye mýrýldandý…

Bu düþüncelerle ana caddeye varmýþtý ki, duyduðu ses onu daldýðý düþüncelerden uyandýrdý…

“Duydunuz mu? Resulullah(s.a.v.) þehrimize gelmiþ.”

Ýnanýlýr gibi deðildi. Evet, köþe baþýnda toplanan 5-6 kiþilik guruptan geliyordu bu ses.

“Neler söylüyor bunlar?” diyerek yanlarýna yaklaþýp sordu:
“Þehrimize Resulullah (s.a.v.) mi gelmiþ dediniz?”
“Evet, þehrin her tarafýndan bu konuþuluyor duymadýnýz mý?”

Abdullah, bir an kendini heyecan denizinde hissetti. Söylentiler gerçek mi diye araþtýrmaya baþladý. Her köþe baþýnda belirli aralýklarla toplanan kalabalýklar ayný haberi heyecanla birbirlerine anlatýyorlardý.

“Demek ki söylenenler doðruymuþ” diye söylendi. Ýçi içine sýðmýyor, ayný þeyleri duydukça sevinç ve heyecaný daha da artýyordu.

Evet, ilahi bir nimet ve ihsan ile karþý karþýya idi. Ýçindeki his ve coþkunun tesiriyle mahbubunu yani peygamberini aramaya baþladý. Bitmeyen, yorulmayan bir enerjiyle her yerde Resulullah’ý arýyordu. Her önüne gelene Onu soruyor, Ondan haber almaya çalýþýyor, Onun yeri ile ilgili en küçük bilgileri bile gözden kaçýrmýyordu.

Ýçinden inanýlmaz bir sevinç ve mutluluk coþkusu oluþmuþ, mýknatýs misali çekim merkezine hýzlý adýmlarla yürüyor ve içinden þunlarý mýrýldanýyordu:

“Önderim, serverim, habibim Resulullah (s.a.v.) þehrimize kadar gelip teþrif etmiþse; ne yapýp edip de Onu bulmalý ve Ona ulaþmalýyým. Bu fýrsatý bir daha bulmam imkânsýz. Eðer deðerlendiremezsem kaybedenlerden olacaðým. Allah’ým! Ne olur beni Ona kavuþtur…!”

Abdullah arýyor ve araþtýrýyordu. Kâinatýn efendisini, rahmet, þefkat ve heybet peygamberini arýyordu. Vuslata ulaþma aþkýyla yanýp tutuþuyordu. Yürümüyor, adeta uçuyordu. Þehrin tüm mekânlarýný didik didik ediyor ve Ona kavuþma yolunda tüm çabasýný gösteriyordu. Þuna inanmýþtý ki, Allah için yapýlan çaba ve arayýþlar asla boþa gitmeyecekti.

Neticede; arayýþlarý sonunda, Resulullah’ýn son olarak þehrin büyük zindanýna girdiðini haber aldý. Abdullah, Ona kavuþma ümidiyle Þehir Zindaný’nýn kapýsýna kadar gelmiþti. Zindan kapýsýnýn önü çok kalabalýktý, ana-baba gününü andýrýyordu. Büyük bir izdiham ve gürültü yaþanýyordu. Muhammed âþýklarý, Onu görebilmek için, her sýkýntýya katlanma pahasýna Zindan kapýsýna dayanmýþlardý. Onlar içeri girmek istiyor, fakat kapýdaki nöbetçiler ve askerler kimseyi içeri býrakmýyordu.

Abdullah, kalabalýða ve engel teþkil eden askerlere aldýrýþ etmeden kapýya yaklaþtý ve içeri girmek istedi. Ama zulmün bekçileri, onu da içeri býrakmama kararýnda idi. Onlar zorbalýk ve zulüm erleriydi. Abdullah ise mazlum idi, mustaz’af idi, mazlumlarýn rehberine kavuþma aþkýyla yanýyordu. Ona kavuþma arzusunda öyle azimli ve kararlý idi ki; askerlerin engelleme çabalarý boþa çýktý ve bir yýldýrým gibi ablukayý yarýp zindan koridorlarýna daldý. Hücrelerde Onu aramaya baþladý. Bu sýrada kalp atýþlarý ve nabzý daha bir artmýþ, adeta benlik halinden uzaklaþmýþ ve anlatýlmaz bir sevinç duygusu taþýyordu.

Derken koridorda kendisine doðru gelen birisinin iþaret ettiði odaya yöneldi. Odaya yaklaþtýkça heyecaný daha bir artýyordu. Cesaretini toplayýp kapýyý açtý. Kapýnýn açýlmasýyla içerden yayýlan bir nur ile adeta kendinden geçti. Odadan yayýlan bu nur ve ýþýk onu madde âleminden koparmýþ ve mana âlemine götürmüþtü.

“Aman Allah’ým! Bu ne hoþ koku! Bu ne müthiþ bir nur! Bu ne mübarek bir mekân!”

Ve Abdullah, bu vuslat anýnda daha bir yakýn olmak istedi mahbubuna. Bütün dikkatini toplayýp odanýn ortasýndan gelen nura doðru yürüdü. Bu nur, halka biçiminde oturan bir cemaatin ortasýndan geliyordu. Kendisi nura doðru yaklaþýnca halkadakiler halkayý açýp ona yol verdiler. O da Mahbubuna doðru yol aldý.

Ve Abdullah, Muhammedi Sevda’nýn doruk noktasýnda Onun mübarek yüzünü görme þerefine nail oldu. Seviniyor, seviniyor ve içi içine sýðmýyordu. Çünkü maksuduna ulaþmýþtý. Mutluydu, çünkü muradýna ermiþti.

Hemen Onun ellerine, ayaklarýna kapanmak istedi. Fakat Resulullah(s.a.v.) buna izin vermedi. Bir baba þefkatiyle kollarýný açýp Abdullah’ý baðrýna bastý, kucaklaþtý ve ona tebessüm edip yanýna oturttu. Abdullah ise heyecanýn zirvesinde, sevincinden adeta donmuþtu. Konuþamýyor, hareket edemiyor sadece seyrediyordu. Bu sýrada Resulullah (s.a.v.) ayaða kalkýp þu tavsiyelerde bulundu:

“Ben aranýzdan ayrýlacaðým. Benim size tavsiyem þu ki; bütün dünya ve bütün insanlar bu dini, Ýslam’ý terk edip ona sýrt çevirseler bile, siz asla sýrt çevirmeyin. Dünya ve ahiret saadeti ve kurtuluþunuz ancak Ýslam’a sarýlmanýz ve ona hizmet etmeniz ile mümkündür. Eðer her þeye raðmen Allah’ýn kitabýna ve benim sünnetime tabi olursanýz; Havz-ý Kevser’de buluþacaðýmýzý taahhüt ediyorum. Sakýn þeytan taifesine meyletmeyin ve ayrýlýða düþmeyin ve asla Ýslam’a sýrt çevirmeyiniz.”

Resulullah(s.a.v.) öyle kararlý bir biçimde söylemiþti ki, orada bulunanlar derin bir tefekküre daldýlar. Ve Resulullah (s.a.v.) sözü uzatmadan kalktý. Cemaatle vedalaþýp gitmeden önce döndü:

“Ben gidiyorum, ama benden sonra þu zata tabi olun” dedi ve eliyle iþaret etti. Abdullah, iþaret edilen tarafa baktý. Nur yüzlü, ilmi ile amil bir âlim duruyordu ve cemaate tebessüm ediyordu. Yani Allah’ýn Resulü, kendisinden sonra âlimlere uymayý tavsiye ediyordu.

Abdullah, yüzünü Resulullah (s.a.v.)’a çevirince Onu göremedi ve ayrýlýk acýsý hissetti. Bu vuslat aný ne de kýsa sürmüþtü.

Bu sýrada uzaktan gelen ezan sesini duymuþ; “Haydi namaza, haydi felaha” nidasýyla ayaða kalkmak isterken, yataðýndan fýrlamýþtý.

Þaþkýndý, neler görmüþtü. Bütün bu gördükleri bir rüya idi. Ama sýradan bir rüya deðildi. Diðerlerine benzemiyordu. Çünkü içinde tarif edilmez bir sevinç vardý ve kendini çok hafif ve rahat hissediyordu. Belki de hayatýnýn en mutlu halini yaþýyordu.

Avucunu açýp Rabbine sonsuz hamd ve þükürde bulundu. Gördüðü rüya üzerinde tefekkür ediyor ve yorumlamaya çalýþýyordu. Bütün bu olanlarýn bir anlamý ve hikmeti olmalýydý diye düþündü. Gördükleri ilahi rahmetin mesajýydý ve mesajýný almalýydý. Ömrünün bu en mutlu hatýrasýndan dersler almalýydý.

Abdullah derin düþünceler âleminde kalbinin derinliklerinde þu neticelere ulaþmýþtý;

Ahir zamanýn Müslümanlarý olarak Resulullah (s.a.v.)’ý iyi tanýmalýyýz. Ona baðlýlýðýmýzý yenilemeli, Onun izini takip etmeliyiz. Onu aramalý, Ona doðru yol almalýyýz. O, hayatýn içinde olmalý, Onunla adým atmalý, Ona danýþmalý, Onun rehberliðinde mücadele etmeli, Onun adalet çizgisi takip edilmeli, Ýslam kardeþliðini ve Ýslam birliðini Onun gibi tesis etmeli, Onun yolunda her zahmete katlanmalýyýz. Onun sünnetini diri tutmak için çaba göstermeli, Onun davasýna sahip çýkmalý, Onun emanetini muhafaza etmeli, Onun mahbuplarýyla kenetlenmeli, ihanet ve fesat çemberlerini yarmalý, Onun gibi mazlumlarýn yaraný ve zalimlerin düþmaný olmalýyýz. Ýlim, irfan ve hikmet mektebine sarýlmalý; cehalet ve atalet zincirlerini kýrmalýyýz.

Ve hep beraber Muhammediler kervanýna katýlmalýyýz.
*2002 yýlýnda bir kardeþimizin gördüðü rüyadan yola çýkýlarak kaleme alýnmýþtýr.

Gönderen: 13.05.2008 - 17:34
Bu Mesaji Bildir   ebu_hanzala üyenin diger mesajlarini ara ebu_hanzala üyenin Profiline bak ebu_hanzala üyeye özel mesaj gönder ebu_hanzala üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
pembe_PAPATYA su an offline pembe_PAPATYA  
330 Mesaj -
Ahir zamanýn Müslümanlarý olarak Resulullah (s.a.v.)’ý iyi tanýmalýyýz. Ona baðlýlýðýmýzý yenilemeli, Onun izini takip etmeliyiz. Onu aramalý, Ona doðru yol almalýyýz. O, hayatýn içinde olmalý, Onunla adým atmalý, Ona danýþmalý, Onun rehberliðinde mücadele etmeli, Onun adalet çizgisi takip edilmeli, Ýslam kardeþliðini ve Ýslam birliðini Onun gibi tesis etmeli, Onun yolunda her zahmete katlanmalýyýz. Onun sünnetini diri tutmak için çaba göstermeli, Onun davasýna sahip çýkmalý, Onun emanetini muhafaza etmeli, Onun mahbuplarýyla kenetlenmeli, ihanet ve fesat çemberlerini yarmalý, Onun gibi mazlumlarýn yaraný ve zalimlerin düþmaný olmalýyýz. Ýlim, irfan ve hikmet mektebine sarýlmalý; cehalet ve atalet zincirlerini kýrmalýyýz.

ÝnþaAllah Layýk Bir Ümmet Oluruzz


Elinize Saglik
Gönderen: 14.05.2008 - 07:59
Bu Mesaji Bildir   pembe_PAPATYA üyenin diger mesajlarini ara pembe_PAPATYA üyenin Profiline bak pembe_PAPATYA üyeye özel mesaj gönder pembe_PAPATYA üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1787 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
zeynep_m (43), Zeyid (47), tombikana (73), gul-ay (38), azkonusur (47), ogztnc (39), CENNETLiK (40), gurbet-35 (53), s.a.v (35), bulbul.ayse (53), serdal (55), abdüssamed (53), ihvanim61 (38), Özhan61 (45), askergil (56), memik (76), datalay (45), WaLTeR (38), arda_birsoy (41), mydoom (46), abdulkadir32 (59), bulent719 (51), atapan (55), ibrahimsenol69 (56), yalnizcanan (47), ebu__yusuf (47), orhangencebay (49), mavi_yolcu (42), bilalakman (45), Büsra_15 (37), medine21 (46), coskun (40), Gurbetten (53), mkutlu71 (46), sedefkurt (40), MACE (41), kanarya60 (44), Merdiyye (89), atis (49)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.71407 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.