0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » M E A L » ilim konusunda en geniş Tefsir'ler..4

önceki konu   diğer konu
5 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
eness_25 su an offline eness_25  
ilim konusunda en geniş Tefsir'ler..4
13 Mesaj -
***ÞEHÝDALLAHÜ ENNELÜ LA ÝLAHE ÝLLA HÜVEL MELA ÝKETÜ VE ULU ÝLMÝ GA ÝMEN BÝL GISD LA ÝLAHE ÝLLA HÜVEL AZÝZÜL HAKÝM.....



[size=12]Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) su hususu açiklamistir ki, kendisinden baska ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmislerdir). Mutlak güç ve hikmet sahibi Allah'tan baska ilâh yoktur... Ali.Ýmran...18[/size]


Taberi tefsir'ine göre


AlIah, kendisinden baþka ilah olmadýðýna, adaleti ayakta tutarak þahitlik etti. Melekler ve ilim sahipleri de þahitlik ettiler. Allah'tan baþka ilah yoktur. O, her þeye galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.


Allah, yarattýklarý arasýnda adaleti ayakta tutarak, kendisinden baþka ilah olmadýðýna, bütün varlýklarýn yaratýcýsý olmasý hasebiyle kendisinden baþka hiç¬bir þeyin gerçek ibadete layýk olmadýðýna þahitlik etmiþtir. Melekler ve ilim sahipleri de Allahtan baþka ilah olmadýðýna, Allahtan baþkasýný rab edinenlerin yalancý olduklarýna þahitlik etmiþlerdir. Allah, kendisinden baþka ilah olmayan dýr. O, her þeye galiptir, yaptýklarýnda hüküm ve hikmet sahibidir.


Müfessirler, bu âyette zikredilen "Allah þahitlik etti. Melekler ve ilim sahipleri de þahitlik ettiler." ifadelerindeki þahitliði çeþitli þekillerde tefsir etmiþlerdir.


a- Bazýlarýna göre buradaki þahitlikten maksat, bilinen bir þeyi haber vermedir. Buna göre Allahýn þahitliði, kendi varlýk ve birliðini haber vermesidir. Meleklerin ve âlimlerin þahitliði ise, Allahýn kendilerine bildirdiði varlýðý ve birliðini haber vermeleridir.

b- Diðer bazýlarýna göre ise, Allahýn þahitliði, kendisinin, mevcudatý yaratarak varlýðýný göstermesidir. Meleklerin ve âlimlerin þahitliði ise Allahýn varlýðýný gösteren mevcudatý görüp bu sebeple Allahýn varlýðýný kabu etmeleridir.

"Adaleti ayakta tutma" sýfatýnýn kime ait olduðu hakkýnda da farklý görüþler zikredilmiþtir. Taberinin tercih ettiði görüþe göre bu, Allah tealanýn sýfatýdýr. Buna göre âyetin mânâsý, mealde zikredildiði gibidir.

Diðer bazý âlimlere göre de bu sýfat, ilim sahiplerine aittir. Bu görüþe göre âyetin meali þöyle olmaktadýr: "Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahipleri, ondan baþka ilah olmadýðýna þahitlik etmiþlerdir". Allah teala bu âyet-i kerime ile, Hz. Muhammed (s.a.v.) ile tartýþmaya giriþen Hristiyan Necran heyetinin, Hz. Ýsaya isnad etmiþ
olduklarý "Allanýn oðlu" þeklindeki iddialarýný reddetmiþ, kendisinden baþka hiçbir ilah olmadýðýný eþi benzeri ve emsali bulunmadýðýný beyan etmiþtir. Buna hem bizzat kendisini hem de Meleklerinin ve âlim kullanýlýn þahitlik ettiklerini beyan etmiþtir. Böylece Resulullah ile asýlsýz bir tartýþmaya giriþen Hristiyan Necranlýlarýn heyetine cevap vermiþ ve onlarý susturmuþtur.




Tefsir'i Kebir Mefatihü'l-Ðayb' a göre


Âlimler âyetinin izahý hususunda þu iki görüþü belirtmiþlerdir:


1- Allah'ýn ve meleklerle ilim sahiplerinin þehâdeti ayný mânâdadýr.
2- Hepsi ayný manada deðildir.
iki þekilde izah mümkündür:


Birinci görüþü þu iki þekilde izah mümkündür:


a) Þahadeti, "ilme dayalý olarak haber vermek" mânâsýndan ibaret saymak... Bu mânâ, hem Allah, hem melekler, vermesidir. Biz, bu konuda nakli delille istidlal
(Ýman ve Ýslâmiyet yolundan çýkarmaða, dalâlete düþürmeðe çalýþmak). edilebileceðini daha önce söylemiþtik.


Bunun melekler ve ilim sahipleri için ayný mânada oluþu ise, hepsinin de Allah'ýn bir olduðunu, eþi ve benzeri olmadýðýný haber vermeleridir. Bu izaha göre, âyetteki "þahâdet'ten anlaþýlan mânânýn, gerek Allah, gerek melekler ve gerekse ilim sahipleri için ayný olduðu sabit olmuþ olur. hem de ilim sahipleri için aynýdýr. Allah tarafýndan bu mânâda oluþu, Cenâb-ý Hakk'ýn Kur'ân-ý Kerim'de, kendisinin bir olduðunu ve kendisinden baþka Ýlah olmadýðýný haber


b) Âyetteki þahadeti, "açýklayýp ortaya koyma" mânâsýnda anlamak... Çünkü Allah Teâtâ, kendisinin tek ilah olduðuna delâlet edecek þeyleri yaratmak suretiyle, bu þehâdeti açýklamýþ ve ortaya koymuþtur. Melekler ve ilim sahipleri de Allah'ýn tek olduðunu ortaya koymuþ ve bunu hem nakit hem de aklî delillerle beyân etmiþlerdir.



Melekler bunu peygamberlere; peygamberler, âlimlere; âlimler de bütün insanlara açýklamýþlardýr.


Buna göre aradaki fark, sadece açýklama ve beyan etmenin þeklindedir. Binâenaleyh açýklama ve ortaya koyma mânâsý, gerek Allah hakkýnda, gerekse ilim sahibleri hakkýnda aynýdýr. Bu sebeple "þahâdet'ten anlaþýlan mânânýn, her iki izaha göre de ayný olduðu ortaya çýkmýþ olur.


Bütün bunlardan maksad, Cenâb-ý Hakk'ýn, Hz. Peygamber (s.a.s)'e sanki þöyle demesidir: "Allah'ýn birliði, kendi þahadeti ve þahadetlerine itibar edilen bütün mahlûkatýnýn þahadeti ile sabit olmuþ bir hakikattir. Bu güçlü din ve saðlam yol, hristiyanlardan ve putperestlerden kendini bilmez câhillerin karþý çýkmalarý ile zayýflamasýn. O halde sen ve ümmetin bu din üzere devam edin. Çünkü bu Ýslâm'dýr. Allah katýndaki din de iþte bu Ýslâm'dýr.


Ýkinci görüþ þöyle diyenlerin görüþüdür: Allah'ýn kendi birliði hususundaki þahadeti, bir olduðuna dâir delilleri yaratmasýndan ibarettir.


Meleklerle ilim sahiplerinin þahadeti ise, bunlarýn Allah'ýn birliðini ikrar edip imân etmelerinden ibarettir. Bu iki mânâdan herbiri "þahadet" kelimesi ile ifâde edilebildiði için, her ikisini de "þahadet" kelimesiyle anlatmak, garip görülecek bir þey deðildir.


Bunun bir benzeri de:



"Þüphesiz Allah ve melekleri o peygambere salât ederler. Ey Ýmân edenler siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin" (Ahzâb. 56)



âyetidir. Hepsi ayný lafýzla ifâde edildiði halde, Allah'ýn salâtýnýn meleklerinkinden, me- leklerinkinin de mü'minlerin salâtýndan farklý olduðu herkesin malumudur.


Âyetteki "ilim sahiplerinden maksad, Allah'ýn birliðini kat'î delillerle bilen kimselerdir. Çünkü þahadet, ancak bir bilgiye dayalý olarak yapýldýðýnda makbul olur. Ýþte bundan ötürü Hz. Peygamber (s.a.s), "Birþeyi güneþ gibi iyice bildiðin zaman, þahadet et" buyurmuþtur.Bu, bu yüce mertebenin ve þerefli derecenin ancak usûl âlimleri (kelâmcýlar) için söz konusu olduðunu gösterir..




Tefsir'ül Münir'e göre


Nuzul Sebebi

Resulullah (s.a.) Medine'ye geldikten sonra durumu açýða çýkýp etrafa yayýlýnca Þam (Suriye) halký hahamlarýndan iki haham huzuruna geldiler. Medi¬ne'yi gördüklerinde biri ötekine, "Bu þehir son zamanda çýkacak peygamber þehrinin niteliklerine ne kadar da benziyor" dedi. Resulullah (s.a.)'ýn huzuruna girdiklerinde sýfat ve özellikleriyle onu tanýdýlar.


Ýkisi de Hz. Peygambere, *Sen Muhammed misin?" dediler. O, evet dedi. Sonra "Sen Ahmed misin? dediler. O evet dedi. Bunun üzerine, "Biz sana bir þahitliði soracaðýz. Eðer sen olduðu gibi onu haber verirsen sana iman eder, seni tasdik ederiz" dediler. Resulullah (s.a.) onlara, "Sorunuz" deyince þöyle dediler:


"Allah'ýn kitabýndaki en büyük þahitliðin hangisi olduðunu bize haber ver." Bunun üzerine Yüce AllahAllah kendisinden baþka hiçbir ilâh olmadýðýný adaleti ayakta tutarak açýkladý (þahitlik etti), melekler de ilim sahipleri de" buyruðunu indirdi. Her ikisi de bunun üzerine Müslüman oldular ve Resulullah (s.a.)'ý tasdik ettiler...



Açýklamalar..

Þaný Yüce Allah bütün insanlara vahdaniyetini, afak ve enfüste (iç ve dýþ dünyalarýnda) bulunan tekvin! ve tasarrufi (yaratma ve tasarrufunun) delâletleri ile açýklayýp beyan etti. Melekler de bu gerçeði rasullere bildirdi ve apaçýk bilgiyle desteklenmiþ þahitlikte bulundular. Ýlim ehli de bu þekilde haber verdiler, bunu açýkladýlar ve delil ve belgeler eþliðinde þahitlik ettiler.

Bu, böyle bir konumda ilim adamlarýnýn oldukça büyük bir özelliðini ortaya koymaktadýr, el-A'meþ der ki: Ben de Allah'ýn þahitlik ettiði þeye þahitlik ederim. Bu þahitliðimi Allah'a emanet olarak tevdi ediyorum. Bu, Allah nezdinde benim bir emanetimdir.
Akaid, ibadetler, adab ve ameller ile kâinatta ve yaratýklar arasýnda bütün hallerde adaleti ayakta tutandýr bu. Adaletin niteliklerinden bir tanesi de Yüce Allah'ýn aþaðýdaki ve benzeri diðer buyruklarýnda vurgulandýðý gibi hükümlerde adaleti hak ile emir Duyurmasýdýr:



"Muhakkak Allah adaletle ve iyilikle emreder." (Nahl, 16/90) "Bir de insanlar arasýnda hükmettiðiniz zaman adaletle hükmediniz." (Nisa, 4/58)


Yüce Allah indirdiði þeriatýnda da, kâinattaki uygulamalarýnda da adil olandýr. Çünkü O, kâinat düzenini sapasaðlam yapmýþ, maddî ve ruhî güçler arasýnda, insan ve yaratýcýsý arasýndaki hükümlerde, fert ile toplum, insan ile insan, herhangi bir toplumdaki insan gruplarý arasýnda, zengin ve fakir arasýnda ve buna benzer karþýlýklý taraflar arasýnda son derece hassas bir denge kurmuþtur.


Daha sonra Yüce Allah, "Ondan baþka hiçbir ilâh yoktur. Azîz'dir, Hakîm'dir" buyruðu ile ulûhiyette tek ve eþsiz olduðunu bir daha pekiþtirmektedir. Azîz, asla yenik düþürülemeyen, güçlü, kudreti kâmil, azamet ve kibriyasý en yüce olandýr. Hakîm ise sözlerinde, fiillerinde, þeriat ve kaderinde olsun her þeyi en doðru ve en uygun yerine koyan demektir.



Ayetlerden Çýkan Hüküm Ve Hikmetler


18. ayet-i kerimenin konusu Yüce Allah'ýn vahdaniyetini, Allah'ýn afak ve enfüste açýklamýþ olduðu tekvini delillerle indirmiþ olduðu ayetleriyle ispat et¬mektir. Melekler ve ilim adamlarý da bunu haber verip açýklamýþlardýr. Kurtu-bî der ki: Ayet-i kerime, ilmin faziletine, ilim adamlarýnýn da þeref ve üstünlük¬lerine delildir.

Eðer ilim adamlarýndan daha þerefli bir sýnýf bulunsaydý, Yüce Allah onlarý da kendi ismi ve meleklerinin ismiyle birlikte zikrederdi; týpký ilim adamlarýnýn ismini birlikte zikrettiði gibi. Bunu yüce Allah'ýn Resulullah (s.a.)'a vermiþ olduðu ilmini artýrma talebinde bulunmasýný emrettiði þu buyruðu da tekit etmektedir:

"De ki, Rabbim ilmimi artýr." (Tâ-Hâ, 10/114).

Sünen'de yer alan hadiste de, "Ýlim adamlarý peygamberlerin mirasçýlarýdýr" buyrulmak-tadýr.


Yine Hz. Peygamber, "Ýlim adamlarý Allah'ýn yaratýklarý üzerindeki eminleridir"aglae/-Kudaf ve Ýbn/AsakirHz. Enes'ten rivayet etmiþtir,) buyurmuþtur. Ýþte bu ilim adamlarý için çok büyük bir þereftir ve dinde yerlerinin çok önemli olduðunu ortaya koymaktadýr.(Kurtubi) Enes (r.a.) de Resulullah (s.a.)'m þöyle buyurduðunu rivayet etmektedir: "Her kim Yüce Allah'ýn, "Allah kendisinden baþka hiçbir ilâh olmadýðýný, adaleti ayakta tutarak açýkladý. Melekler de ilim sahipleri de. Ondan baþka hiç bir ilâh yoktur Azîz'dir, Hakîm'dir" buyruðunu uyuyacaðý vakit okursa Allah onun için kýyamet gününe kadar kendisine maðfiret dileyecek yetmiþ bin melek yaratýr."



Savfetü't Tefasir'e göre



Nuzul sebebi..


Rasulullah (s.a.v.) Medine'de yerleþince, Suriye'deki Yahudi âlimlerinden ikisi geldiler. Yanma girdiklerinde, hususiyetlerinden Hz. Peygamberi tanýdýlar ve: "Sen Muhammed misin?" diye sordular. Rasulullah (s.a.v.) "Evet" dedi. Onlar: "Sen Ahmed misin?" dediler. Rasulullah (s.a.v.) "Evet" diye cevap verdi. "Sana þahitliði soracaðýz, eðer sen onu bize bildi rirsen, sana iman eder ve tasdik ederiz" dediler. Rasulullah (s.a.v.) "Sorunuz" diye buyurdu. Dediler ki: "Allah'ýn kitabýndaki en büyük þahitliði bize bildir" Bunun üzerine ... ol âyeti nazil oldu. Adamlarýn iki si de müslüman oldular ve Rasulullah (s.a.v.)'ý tasdik ettiler..


Tefsir'i


Allah, kendisinden baþka Ýlâh olmadýðýn; þehâdet etti. Yani kendisinin vahdaniyetini ve tek olduðunu kullarýna bildi rip açýkladý. Zemahþerî þöyle der: Allah'ýn, birliðine delaleti, bir þeyi U yan etmek ve açýða çýkarmak için þahidlik edenin þehadetine benzetild Melekler ve ilim ehli olanlar da, O'nun yarattýðý ve güzý yaptýðý varlýk delilleriyle O'nun birliðine þahitlik ederler. Yüc Allah, taksim ettiði eceller ve rýzýklar hususunda da adaletli davranmal tadýr, O'ndan baþka hiç bir hak mabud yoktur. Mülküm güçlü, yaptýðýnda hikmet sahibidir..(el-Kurtubî, IV/415 el- Bahru'l-muhît 11/401)




El-Veciz tefsir'ine göre



18- “Allah ondan baþka ilah olmadýðýna þahitlik etti.”
Birliðine dair delilleri açýkladý.
"Mekkeler ve” Ýlim sahibleri"
Bütün iþlerinde adaletin gereðini yapan ilim sahibleri
“Allah’dan baþka ilah olmadýðýna þahitlik ettiler.”




Elmalýlý Tefsir'ine göre


Allah Teâlâ'nýn "kendisinden baþka bir Ýlah olmadýðýna, yani tek ve yegane ilâh" olduðuna bütün melekler, gerek tekvinî anlamda, gerek teþri'î herhangi bir hususta ilâhî emri ve iradeyi teblið ve icra ile görevli Allah elçileri olmalarý anlamýyla bütün melekler, bütün idrak ve akýl sahibi olan görülmez varlýklar, bedensel varlýklarýndan soyutlanmýþ ruhlar dahi þahitlik ettiler, üstelik þehadetlerinin doðru olduðuna Hak Teâlâ'yý da þahit tuttular. Zira Allah Teâlâ kendi þehadetini evvela bunlara bildirdi ve bunlarý þahit gösterdi.


Allah Teâlâ'nýn "kendisinden baþka Ýlah olmadýðýna, yegane tapýlacak ilâhýn kendisi olduðuna" yani, gerçekten ilim sahibi olanlar, bütün peygamberler, büyük âlimler ve O'nun birliðine þahitlik ettiler. Ýlim ehli arasýnda görülüp de adalet ve hakkaniyetten sapan, adalet ve hakperest olmayanlarýn inkâr veya þehadetlerini gizlemeleri, ketm eylemeleri önemli deðildir. Adalet ve insaf sahibi olan hiçbir ilim sahibi yoktur ki, hiç olmazsa kendi içinde, Allah'ýn birliðine þahitlik etmesin.



Zaten ilmin ve âlimin bilfiil yeryüzündeki varlýðý bile Allah'ýn birliðinin açýk delillerindendir.

Ýlim zaten vakýaya uygun deðilse, yani hakkýn ve gerçeðin olduðu gibi tanýnmasý demek olan hak ve gerçek deðilse ilim olmaz. Bildiðinin doðruluðu ve gerçekliðine iman ve þehadeti olmayan da âlim deðildir. Hak Teâlâ ezel ve ebed bakýmýndan gerçekten kendisinin tek ilâh olduðuna ve birliðine þahit deðilse; ne ilimde hakikat bulunabilir, ne de kimse kendi kendini tanýyýp bilebilirdi. Sofistler gibi ilmi inkâr ederek veya gerçekleri tersyüz ederek þüpheye ve inkâra sapanlar ise kendilerinde Hakk'ýn þahitliðini yapan bir ilmin bulunmamasýndan dolayý þahitlik ehliyetinden mahrum kalmýþlar ve bu davada mahkum olanlar arasýna girmiþlerdir..



Et-Tefsir'ül Hadis'e göre


Allah'ýn, meleklerin ve samimi ilim sahiplerinin Allah'ýn birliðine þahitlik etmeleri ile baþlayan ayetlerde, ifade edilen mânâyý kuvvetlendirmek, bu mânânýn tartýþmasýz hak ve doðru olduðunu ortaya koymak için "ta'birî" bir üslup kullanýlmýþtýr. Bu, þüphesiz güçlü ve saðlam bir üsluptur. Ýslam davasýnýn özünü ve temel prensibini Kur'an'ýn diliyle anlatan Peygamber (sav) bu üslubu kullanmýþtýr. Ýslam davasýnýn bu iki temel unsuru Allah'ýn mutlak vahdaniyeti ve O'nun birliðine teslim olmanýn gerekliliðidir. Ýþte hak din budur ve üzerinde ne tartýþmaya ne de çekiþmeye yer yoktur. Oysa kitap ehli olanlar arasýnda bu durum bir hayli yaygýn idi ve aralarýnda meydana gelen tartýþmalar kendi nevalarý ve azgýnlýklarýndan kaynaklanýyordu.


Yoksa Allah'ýn kendilerine indirdiði ilahi kitaplardan ve peygamberlerden deðildi. Bu ayetlerin son kýsmý ise tartýþmaya asla yer olmayan hususlarda tartýþmak isteyenlere karþý Peygamber (sav) uyarýlmýþ, kendini ve kendine uyanlarý Allah'a teslim ettiðini ilan ederek konumunu belirlemesi ve müslüman olarak yaþadýðý sürece Allah'ýn vereceði yüceliklere talip olmasý ile emrolunmuþtur. Ayrýca, onlar da eðer müslüman olurlarsa Allah'ýn kendilerine göstereceði hidayet yolunun kendilerini bir araya toparlayacaðýný, eðer yüz çevirirlerse bunun kendi aleyhlerine olduðunu, kendine düþen görevin yalnýzca teblið olduðunu ve Allah'ýn insanlarý hakkýy¬la gözetip iþlerine vakýf olduðunu ilan etmesi emredilmiþtir.


Son ayette Hz. Peygamber'e verdiði emrin, hem Ehli Kitab'a hem de diðer kesimlere yönelik olduðu mülahaza edilmektedir. Ancak buradaki hitap muhtemelen bir genelleme olabilir. Çünkü ayette kullanýlan ifade genel bir çaðrý þeklindedir. Ayrýca ayetler-deki hitap tartýþmaya þahid olan bazý tarafsýz Arap müþrikleri de olabilir




Þifa Tefsir'ine göre


Allah, melekler ve ilim sahipleri adaleti yerine getirerek, O'ndan baþka ilah olmadýðýna þahidlik yaptýlar. O'ndan baþka ilah yoktur. O Aziz'dir, Hakimdir.


Ýslam hukukunda þahid; kiþinin duyduðu, gördüðü, bildiði bir þeyi hakim huzurunda ifade eden kimsedir.
Melekler isyansýz itaatlarý, emredileni yerine getirmeleri ile þahitliklerini yaparlar.


Ýlim adamlarý Allah'ýn Kur'an ayetleri ile tabiat ayetlerinden gördüklerini ve bildiklerini dilleri ve kalemleriyle açýklayarak þahitlik yaparlar.
Mücahidler kanlarýyla þahidlik yaparlar ve þehid olurlar. Allah (c.c.) ise kendi varlýðýna kendisi þahiddir.


Hz. Musa'ya indirdiði Tevratý, Hz. Davud'a indirdiði Zebur'u, Hz. Ýsa'ya indirdiði Ýncil'i Hz. Muhammed'e indirdiði Kur'an ayetleri ve diðer sahifelerle þahidlik yapar. (Allah'ýn selamý bütün peygamberlerin üzerine olsun)


Kur'an inmeye baþladýðýnda o devrin ünlü þair ve edipleri hayretler içinde kalýrlar. "Muhammed'i ve edebi üstünlüðünü biliriz ama, bu sözleri söyleyebilecek güçte deðildir." derler.


Tabiat ayetleri de Allah'a þahittir. Elinizi kaldýrýn ve ona dikkatle bakýn. Seven, okþayan, ele bakýn. Döven acýtan ele bakýn.Allah'ýn varlýðýný inkar edene delil olarak herhangi birþeyi söyleyi verin. O anda ilk gördüðünüzü delil olarak hatýrlatýverin.Bu dünya galerisinde gezerken gördüðünüz her þaheseri gördüðünüzde fe Sübhanellah diyerek yaratýcýsýna teþbih ediniz. Galerilerde ressamýn defterine takdirkar sözler yazdýðýnýz gibi bu galeride de Allah'a yönelerek: Anladýk iman ettik varsýn, birsin ya Rabbi diyelim.

Þahid: bildiðini hakim önünde ifade edendir dedik. Allah'ýn varlýðýna ve birliðine camide, yolda, otobüsde, uçakda, dairede, askeriyede, okulda heryerde þahidlik yapýlmalýdýr.


Allah'a inandýðý halde hiçbir kimseye bildirmeden ölenlere biz gayri müslim muamelesi yaparýz.

Þehadet kelimesi diye bildiðimiz:


«Eþhedü Enlâ-Ýlahe Ýllallah. Ve Eþhedü enne Muhammeden abdü-hü ve Rasülüh» kelimei tayyibesinin manasýný bilmeliyiz.


Kâfir bir insan bu kelimeyi söyleyerek müslüman olur ancak manasýný bilmesi þarttýr.

Alman veya Amerikan kâfirine bu kelimeyi manasýný bilmeden söyletseniz müslüman olmaz



Kurtubi Tefsir'ine göre


1- Bu Âyetin Önemi:
Said b. Cübeyr dedi ki: Kabe´nin etrafýnda 360 tane put vardý. Bu âyet-i kerime nazil olunca bu putlar yüzüstü secde eder gibi yýkýldýlar.
2- îlmin ve Alimlerin Fazileti:



Bu âyet-i kerimede ilmin faziletine, ilim adamlarýnýn þeref ve üstünlüðüne delil vardýr. Çünkü þayet ilim adamlarýndan daha þerefli bir kimse bulunsaydý yüce Allah ilim adamlarýný birlikte sözkonusu ettiði gibi; onlarý da el¬bette kendi ismiyle, meleklerinin ismiyle birlikte burada zikrederdi. Yüce Al¬lah ilmin þerefi ile ilgili olarak Peygamberine (sav) þunu buyurmuþtur:


"De ki.Rabbim, ilmimi artýr." (Ta-Hâ, 20/114)


Eðer ilimden daha þerefli birþey olsaydý elbette ki yüce Allah peygamberine ilmini artýrmasýný istemesini emretmiþ olduðu gibi; onun da artýrýlmasýný istemesini emrederdi.


Hz.Peygamber de: "Þüphesiz ilim adamlarý peygam¬berlerin mirasçýlarýdýr" (Tirmizî, Ýlm 19; Buhârl, tim 10 (muallak) dediði gibi: "Ýlim adamlarý Allah´ýn, yaratýklarý üze¬rindeki eminleridir" (el-Azîzî, es-Sirâcu´l-Munîr, II, 437) diye de buyurmuþtur. Bu da ilim adamlarý için, büyük bir þereftir; dinde onlarýn çok büyük bir yer iþgal ettiklerini göstermektedir


3- Bu Âyetin Fazileti:

Gâlib el-Kattân rivayetle der ki: Ben bir ticaret maksadýyla Kûfe´ye gittim. el-A´meþ´e yakýn bir yerde konakladým. Ona zaman zaman gidip gelirdim. Bir gece Basra´ya doðru gitmek isteyince geceleyin kalkýp teheccüd kýldýðýný gördüm. Þu:



"Allah adaleti ayakta tutarak- þehadet etti ki, gerçekten O´ndan baþka ilâh yoktur, melekler ve ilim sahipleri de buna þehadet ettiler. O´ndan baþka ilâh yoktur, o Azizdir, Hakimdir. Muhakkak Allah katýnda din Ýslâm´dýr." (Âl-i Ýmrân, 3/18-19)


âyetlerini okudu. el-A´meþ dedi ki: Ben de Al¬lah´ýn þahitlik ettiði þeye þehadet ediyorum. Bu þehadetimi Allah´a emanet bý rakýyorum.


Ve bu benim Allah nezdindeki bir emanetimdir. Ve: "Þüphesiz Al¬lah katýnda din Ýslâm´dýr" -sözlerini defalarca tekrarladý-. Sabahleyin yanýna gittim, onunla vedalaþtýktan sonra þöyle dedim: Ben senin bu âyet-i kerimeyi okuduðunu iþittim. Bu âyet hakkýnda sana ulaþan haber nedir? Ve bir seneden beri senin yanýnda olduðum halde bunu bana anlatmýþ deðilsin.


Ba¬na: Allah´a yemin ederim, bir sene daha kalsan yine sana anlatacak deðilim. (Gâlib devamla) dedi ki: Onun yanýnda ikamet ettim ve kapýsýna bana bu söz¬leri söylediði günün tarihini yazdým. Üzerinden bir sene geçince ona: Ey Mu-hammed´in babasý iþte sene geçmiþ bulunuyor, dedim. Deki ki: Bana Ebu Va-il, Abdullah b. Mesud´dan þöyle dediðini nakletti: Rasûlullah (sav) buyurdu ki: "Kýyamet gününde bu emanetin sahibi getirilir. Yüce Allah þöyle buyu¬rur: Kulum bana bir ahid vermiþti. Verilen sözleri yerine getirmeye en layýk olan Benim, haydi kulumu cennete koyunuz.(( Suyûti, ed-Durru´l-Mensûr, II, 166))



Yine Enes´ten Peygamber (sav)ýn þöyle buyurduðu rivayet edilmektedir: "Her kim: "Allah -adaleti ayakta tutarak- þehadet etti ki, gerçekten O´ndan baþka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de buna þehadet ettiler. O´ndan baþka ilâh yoktur. O Azîzdir, Hakimdir" âyet-i kerimesini uyuyacaðý vakit okuyacak olursa, Allah Teala ona Kýyamet gününe kadar kendisi için maðfiret dileyecek yetmiþbin tane melek var eder."


Tefhimu'ul-Kur'an Mevdudi'ye göre



Bu, Allah'ýn kendisinin tüm evrende mâbudluk sýfatýna, otorite ve haklarýna sahip tek Mâbud olduðuna þehadet etmesidir. Bu O'nun þahitliðidir ve kimin þahitliði, evrendeki tüm gerçeklikleri doðrudan bilen Allah'ýn þahitliðinden daha güvenilir olabilir? O, tüm yarattýklarýný görür ve ne yerde, ne gökte O'ndan gizli bir þey yoktur.


Allah'tan sonra en güvenilir þahitler evren'deki iþleri yöneten meleklerdir. Onlarýn delili kendi kiþisel bilgilerine dayanýr; yani "Bu ülkenin tek Hakim'i Allah'týr, dolayýsýyla gök ve yerle ilgili iþlerde O'ndan baþka emir verebilecek kimse yoktur." Daha sonra Hak bilgisiyle donanan herkes, dünyanýn baþlangýcýndan bugüne dek, tüm evrende sadece Allah'ýn Hakim ve düzenleyici olduðuna þahitlik etmektedir




Risale-i Nur'dan Ýlim Beyan'ý


Ýnsan, saray gibi bir binadýr; temelleri, erkân-ý îmâniyedir (imanýn,esaslarý,temelleri,rükünleri.). Ýnsan, bir þeceredir; kökü esâsât-ý îmâniyedir. Îmanýn rükünlerinden en mühimmi, Ýman-ý Billâh'týr.(Allah'a ve O'nun sýfatlarýna inanmak.) Allah'a îmândýr. Sonra Nübüvvet ve Haþir'dir (Haþreden, toplayan. Cem'eden)

Bunun için, bir insanýn en baþta elde etmeye çalýþtýðý ilim; îman ilmidir. Ýlimlerin esâsý, ilimlerin þâhý ve pâdiþahý; îman ilmidir

***Yu-til hikmete mey yeþa-e* ve mey yu-tel hikmete fe gad ütiye hayran kesira* vema yezekkeru illa ülil elbeb***


Allah hikmeti dilediðine verir. Kime hikmet verilmiþse, þüphesiz ona çokça hayýr verilmiþ demektir. Bunu ancak akýl sahipleri anlar. bkr 269



Taberi Tefsirine göre ....



Müfessirler, âyette zikredilen hikmetten neyin kastedildiði hususunda farklý görüþler zikretmiþlerdir:

.
a- Abbasýýý þunlarý söylediði rivayet edilmektedir. Âyetteki "Hikmef'ten maksat, Kur'anýn nâsihini, mensuhunu muhkemini, müte-þabihini, mukaddemini, muahharýný, helalini, haramýný ve misallerini anlamak ve bilmektir.

b- Mücahitten nakledilen diðer bir görüþe göre burada zikredilen Hikmetten maksat, sözde ve iþte isabetli olmaktýr.

c- Ýbn-i Zeyde göre, burada zikredilen hikmetten maksat, dini anlamak ve ona uymaktýr.

d- Ýbrahim en-Nehaiye göre hikmet'ten maksat, anlayýþlý olmakür.

e- Reb1 b. Enese göre bundan maksat, Allahtan korkmadýr. Çünkü her þeyin baþý Allahtan korkmaktýr. Ve Allah teala: "Kullan içinde Allahtan hakkýyla korkanlar ancak âlim kullardýr. buyurmuþtur.....(Taberi tefsiri.).




Ýbni Kesir e göre...


Ýbn Merdûyeh... Ýbn Mes'ûd'dan merfû' olarak rivayet ediyor ki «Hikmetin baþý Allah korkusudur.»
Yine Ýbn Mes'ûd'dan Ebu'l-Âliye rivayet eder ki, hikmet, «Kitâb ve anlayýþtýr.»
Ýbrahim en-Nehaî hikmetin, anlayýþ olduðunu söylemiþtir.
Ebu Mâlik hikmetin; sünnet olduðunu söylemiþtir.
Ýbn Vehb, Mâlik'den rivayetle anlatýyor ki, Zeyd Ýbn Eþlem; hikmet akýldýr, demiþtir... (Ýbni kesir Tefsiri)....




Elmamlýlý Hamdi Yazýr Tefsir'ine göre



Allah kime hikmet verirse o muhakkak ki, birçok hayra erdirilmiþ olur. Çünkü hikmetsiz binde bir hayra erilirse, bir hikmet ile binlerce hayra erilir

HÝKMET. VERÝR YANÝ HÝKMETÝN Güzel ameller içindeki yeri de ilme yöneliktir. Yani bir iþi körü körüne deðil de, önünü sonunu düþünerek ve ondan doðacak bütün tehlikeleri bertaraf etmeyi gözeterek yapmak demektir. Bütün bunlardan anlaþýlmaktadýr ki; hem ilim, hem iþ yapma hikmetin en esaslý mânâsýný teþkil eder.

HÝKMET demek Sözde ve fiilde doðruyu tutturma..

Hikmet; ilim ve fýkýh demektir (MücahiD..Hikmet, icad demektir (Ta'rifat-ý Seyyid'den

Hikmet varlýklarýn özündeki mânâlarý anlamaktýr ..Hikmet, Allah'ýn emrini anlamaktýr (Zeyd b. Eslem ve oðlu). (Elmalýlý Tefsiri..)




Fahruddin Er-Râzi, Mefâtihu’l-Gayb,a göre


Hikmef'ten murad, ya ilim, veyahut da yerli yerinde yapýlan iþtir. Mukâtil'in þöyle dediði rivayet edilmiþtir: "Hikmetin Kur'an'da dört manasý vardýr:

a) Kur'an'ýn va'z-ü nasihatlarý.. Nitekim Cenâb-ý Hak, "aglaAllah'ýn) size öðüt vermek için indirdiði kitabý (Kur'an) ve hikmet..."aglaBakara,231) yani "Kur'an'ýn va'z-ü nasihatlarý.." buyurmuþtur. Nisa sûresinde de: "Allah sana kitabý ve hikmeti indirdi (Nisa, 113), yani "Kur'an'ýn nasihatlarýný indirdi" buyurmuþtur

b) Anlayýþ ve ilim... Cenâb-ý Allah'ýn: "Henüz çocuk iken biz o (Yahya'ya) hikmet verdik" (Meryem, 13) âyeti ile, Lokman süresindeki, "Biz Lokmana hikmet verdik"kokman, 12), yani "ilim ve anlayýþ verdik" âyeti ve En'am sûresindeki "Onlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiðimiz kimselerdir"aglaEnam,89) âyeti gibi...

c) Nübüvvet (Peygamberlik)... Nitekim Hak Teâlâ: "Bizgerçekten Ýbrahim'in soyuna da kitap ve hikmet verdik" (Nisa, 54); "Biz O (Davud'a) hikmet ve fasl-ý hitap (güzel konuþma ve hükmetme kabiliyeti) verdik" (Sa'd, 20) ve, "Allah O (Davud'a) saltanat ve hikmet, yani peygamberlik verdi" (Bakara, 251) buyurmuþtur

d) Kur'an'ýn harikulade sýrlarý.. Allah Teâlâ, Nahl sûresinde, "Rabbinin yoluna hikmet ile davet ef"aglaNaný. 125) ve tefsirini yaptýðýmýz bu ayette, "Kime hikmet verilir ise, þüphesiz ona çok hayýr verilmiþ demektir" buyurmuþtur."


Bütün bu mânâlar incelendiðinde, netice itibarý ile "ilim" mânâsýna gelir.Ey zavallý insan bir düþün! Allah Teâlâ insanlara çok az bir ilim vermiþtir. Nitekim O, "Size az bir Ýlimden baþkasý verilmemiþtir" (isra. ss) buyurmuþtur. Bütün dünya bile, "pek az bir þey" diye tavsif edilmiþtir. Allah Teâlâ, "De ki : Dünya malý pek azdýr" (Nisa, 77) buyurmuþtur. Bu az þeyin ne kadar olduðuna bir bak da, çok olanýn ne kadar olacaðýný anla Aklî deli de bu hakikati göstermektedir. Çünkü dünyanýn, miktarý ve ömrü sonludur. Ýlimlerin mertebelerinin, sayýlarýnýn, ne kadar süreceklerinin ve bunlardan elde edilecek saadetlerin ise sonu yoktur. Bu da, sana ilmin ne kadar üstün olduðunu gösterir.. (Fahruddin Er-Râzi, Mefâtihu’l-Gayb)




Kurtubi Tefsir'ine göre


Yüce Allah´ýn: "Hikmeti dilediðine verir" buyruðu hikmeti kullarýndan dilediði kimseye verir, demektir. Ýlim adamlarý burada geçen *hikmet"in an¬lamý hakkýnda farklý görüþlere sahiptir. es-Süddî, hikmet nübüvvettir derken, Ýbn Abbas þöyle demektedir: Kur´ân´ý bilmek, Kur´ân´ý fýkhetmek (derinliðine kavrayýp anlamak) neshini, muhkemini, müteþabihini, garibini, önce inenini sonra inenini bilmektir.


Katade ve Mücahid der ki: Hikmet, Kur´ân´da fýkýh sahibi olmaktýr. Mü-cahid der ki: Hikmet söz ve fiilde isabettir.


Ýbn Zeyd der ki: Hikmet dini akletmektir. Malik b. Enes der ki: Hikmet Allah´ýn dinini bilmek, o dinde fakih olmak ve ona uymaktýr
Allah´ýn Kitabý bir hikmettir, Peygamberinin sünneti bir hikmettir. Üstün kýlmaya (tafdil) dair sözü geçen herþey bir hikmettir.


Hikmetin asýl anlamý kendisi vasýtasýyla sefihlikten uzak durulan þeydir. Ýlme hikmet denilmiþtir. Çünkü onunla (kâhinlikten) uzak durulur ve onunla sefihlikten uzak durma gereði öðrenilir. Sefihlik ise çirkin olan her türlü iþtir. Kur´ân, akýl ve fehm (kavrayýþgöz kırpma da böyledir. Buhârî´de: "Allah kimin hakkýnda hayýr murad ederse onu dinde fakih kýlar" [247] hadisi yer almaktadýr.


Bu¬rada da yüce Allah: "Kime hikmet verilirse gerçekten ona pek çok hayýr verilmiþtir" diye buyurulmaktadýr.Yüce Allah´ýn: "Kime hikmet verilirse gerçekten ona pek çok hayýr verilmiþtir. Özlü akýl sahiplerinden baþkasý iyice düþünemez" buyruðu ile il¬gili olarak þöyle denilmektedir: Kendisine hikmet ve Kur´ân-ý Kerîm verilen kimseye öncekilerin kitaplarýndan oian sahifelerdeki ve baþkalarýndaki ilmi tamamýyla toplayan kimseden daha faziletli birþey verilmiþ olur.


Hikmet ehlinden birisi þöyle demiþtir: "Her kime ilim ve Kur´ân verilirse kendisini tanýmasý gerekir. Dünyalýklarý sebebiyle dünya ehlinin önünde alçakgönüllülük göstermemelidir. Çünkü ona dünyada bulunan kimselere verilebileceklerin en faziletlisi verilmiþtir. Zira yüce Allah dünyayý azýcýk bir meta´ diye nitelendirerek þöyle buyurmuþtur: "De ki: Dünyanýn metaý (menfaati) pek azdýr."aglaen-Nisa, 4/77) Diðer taraftan ilim ve Kur´ân´dan ise "pek çok hayýr" diye söz etmektedir........... (Kurtubi tefsiri)




TEFHÝMU'L KUR'AN Mevdudi.2ye göre


"Hikmet", neyin doðru, neyin yanlýþ olduðunu ayýrmaya yarayan bilgi anlamýnda kullanýlýr. O halde hikmet sahibi bir kimse þeytanýn dar yollarýný deðil, Allah'ýn geniþ yolunu takip eder. Þeytanýn cimri takipçilerine göre ise akýllýlýk, servetleri ile övünmek, her zaman daha fazla kazanmaya çalýþmaktýr. Bunun aksine kendilerine gerçek hikmet verilenler bu tür davranýþý akýlsýzlýk olarak kabul ederler. Mevdudi ...




Tefsir'ül münir'e göre



"Hikmeti" amele götüren, ruhu etkileyen faydalý bilgiyi "dilediðine verir." Ýlim adamlarý hikmet hakkýnda farklý görüþlere sahiptir. Ýbni Abbas, "Kur'an'ý bilmek, fýkhýný, neshini, muhkemini, mütaþebihini, garibini, mukaddemini, muahharýný bilmektir" der. Katade ve Mücahid de þöyle der: Söz ve fiilde isabet etmektir. Ýbni Zeyd, "Hikmet, dinde akýl sahibi olmaktýr" der. Mâlik b. Enes ise, "Hikmet, Allah'ýn emri üzerinde tefekkür etmek ve o emre tabi olmaktýr veya Allah'a itaat ve dinde ve din gereðince amelde fýkýh sahibi olmaktýr" der.


Bütün bu görüþlerin ortak tarafýna göre hikmet, sahih anlayýþ, faydalý bilgi ve dünya ile ahiret mutluluðuna götürdüðü bilinen þeylere tabi olmaktýr.


"Kime hikmet verilirse gerçekten ona pek çok hayýr verilmiþtir." Çünkü hikmet o kiþiyi ebedî mutluluða ulaþtýrmýþtýr. "Özlü akýl sahiplerinden baþkasý da iyice düþünemez", öðüt ve ibret alamaz.


Allah hikmeti kullarýndan dilediðine verir. Hikmet sahih olan görüþe göre peygamberlik deðildir. Cumhurun dediði gibi hikmet ilim, fýkýh ve Kur"an'dýr. O bakýmdan hikmet, özel olarak peygamberlik anlamýna gelmez, peygamberlikten daha genel kapsamlýdýr. Hikmetin en üst derecesi nübüvvettir. Risalet ondan da özeldir. Hikmet gerçekleri vehimlerden ayýrt etme yolunu, vesveselerle ilhamý birbirine karýþtýrmamayý gösterir.


Hikmetin aracý akýldýr. Kur-an-ý Ke-rim'de yer alan hükümleri, sýrlan bilip selim aklý ile ümmete saðladýðý hayýrla-rýyla, infak edene saðladýðý pek çok sevaplarýyla infakýn faydalarýný idrak eden bir kimse, þeytanýn vesveselerinden etkilenmez, Allah yolunda harcamakta ve infak etmekte tereddüt göstermez.


Ýbni Mes'ud'dan þöyle dediði rivayet edil¬mektedir: Resulullah (s.a.)'ý þöyle buyururken dinledim: "Ýki þey dýþýnda hiç bir þeyde kýskançlýk yoktur. Bu iki þeyden (birisi) Allah'ýn birisine bir mal vermesi ve bu malý hak yolda tüketecek gücü vermiþ olmasý, (ikincisi de) birisine Allah'ýn hikmet vermesi ve o kiþinin bu hikmet gereðince hüküm vermesi ve onu baþkasýna öðretmesidir."


Allah kime ilim, özellikle de Kur'an-ý Kerim'i ve dini kavrayabilme meziyetini ihsan etmiþ ve akim gösterdiði yola iletmiþ ise, o kimse dünya ve ahirette hayra iletilmiþ, iþleri gerçek þekilleriyle idrak etmiþ olur.


Þerhî hitabý ve Ýlâhî buyruðun anlamýný kavrayan saðlýklý akýl sahibi kimseler dýþýndakiler ilimden öðüt ve ibret almazlar. Öðütten etkilenmez ve verilen öðütten yararlanmazlar


Ayetlerden Çýkan Hüküm Ve Hikmetler


Her kime hikmet (doðru ve faydalý ilim) ile Kur'an-ý Kerim'i anlayýp kavrama gücü baðýþlanmýþ ise, o kimseye geçmiþlerin kitaplarýndaki sa-hife ve benzerlerindeki ilmi toplamaktan daha üstün ve deðerli þeyler verilmiþ olur. Ayet-i kerime ilmi teþvik etmekte, hikmetin deðerini yüceltmekte ve aklý, yaratýlýþ sebebinin en þerefli olan alanýnda kullanmaya iletmektedir. Kimi hikmet sahibi kimseler þöyle derler: Kendisine ilim ve Kur'an verilmiþ kimsenin kendisini tanýmasý gerekir. Dünyalýklarý sebebiyle dünya ehline tevazu göstermemelidir. Çünkü ona dünyaya sahip olanlara verilenden daha üstün þeyler verilmiþtir. Çünkü Yüce Allah, "De ki: Dünya metaý pek azdýr." (Nisa, 4/77) buyruðuyla dünyadan "azýcýk meta" diye söz ederken, ilim ve Kur'an'dan "pek çok hayýr" diye bahsetmektedir..



Þifa tefsir'ine göre


Hikmeti dilediðine verir. Kimede hikmet verilmiþse muhakkak ona çok hayýr verilmiþtir. Akýl sahiplerinden baþkasý ibret alýp düþünmez.


Hikmet, Kur'an-ý Kerimde bir çok manalarda kullanýlmýþ. Hikmet peygamberlik manasýna gelir. Allah dilediðine hikmeti verir" derken bir Ayeti kerimede peygamberliði verir, "Allah ona kitabý ve hikmeti verdi" Ayeti kerimesinde Peygamberliði verdi manasýnadýr. Burada ise iyi ile kötülüðü bir birinden ayýrtetme melekesidir.


Kime de o verilirse ona en büyük hayýr verilmiþ demektir. En büyük hayýr en fazla mala sahip olmak deðildir. Akla ve o aklý kullanabilecek fevkalade kabiliyete sahip olmak en büyük hayýrdýr. Yani birinci derecede Allah (c.c.) ten isteyeceðimiz þey, iyi ile kötüyü bir birinden ayýrt etmek kabiliyeti ve melekesi, ve aklýný istememiz, verilenide iþletmemiz gerekiyor




Kur'an Yolu Tefsir'ine göre


Hikmet hüküm kökünden olup bu kökün mânasý "menetmek, engellemektir. Hikmet de sahibini yanýlmak ve sapmaktan koruduðu için bu ismi almýþtýr. Atýn aðzýna vurulan ve onun yanlýþ yola girmesini engelleyen geme de bu sebeple- "hakeme" denilmiþtir. Ýslâm düþüncesinde hikmet, baþka milletlerde daha önceden doðan ve geliþen felsefenin de intikal ve etkisiyle "Ýnsanýn gücünün yettiði kadarýyla eþyayý, varlýkta mahiyeti ne ise o olarak bilmeyi, bu mânada gerçeðin bilgisine ulaþmayý hedefleyen bir ilim" þeklinde tanýmlanýp nazarî ve amelî gibi kýsýmlara ayrýlmýþtýr.


Ancak Kur'ân-t Ke-rînrin nazil olduðu çevrede hikmetin bu mânada kullanýlmadýðý, bu mânada bir hikmetten söz edilmediði bilinmektedir. Araplar hikmet kelimesini "içinde nefsi uyaran, iyiliði tavsiye eden, saadet ve bedbahtlýkla ilgili tecrübeleri aktaran, edep ve ahlâkýn özünü yansýtan sözler" mânasýnda kullanýrlardý. Kur'ân-ý Kerîm de bu kelimeyi "insanlarý eðitip olgunlaþtýran, nefisleri ýslah eden peygamberlik, hidayet ve irþad" mânalarýnda kullanmýþtýr.


Hikmet ilk asýrlarda yaþayan tefsircilerden Ýbn Abbas'a göre Kur'an bilgisi, Süddî'ye göre peygamberlik, Katâde'ye göre Kur'an'la ilgili doðru anlayýþ (fýkýh), Mücâhid'e göre sözde ve davranýþta doðruyu yakalamak, daha baþkalarýna göre din üzerinde düþünmek, akýl yürütmek, ilâhî emir üzerinde düþünmek ve ona uymak, Allah'tan korkmaktýr.


Râgýb el-Ýsfahânî'nin Kur'an lügati olarak yazdýðý el-Müfredâfm&d verdiði bilgiye göre genel mânasý "bilginin gerçeðe uygun olmasý ve aklýn gerçeði yakalamasý" demektir. Hikmetin Allah'a mahsus olaný "Varlýklarý (eþya) bilmek ve kusursuz olarak yaratmak", insana ait olaný ise "yaratýlmýþlarý bilmek ve iyi þeyler yapmak" þeklinde tanýmlanýr. Allah Teâlâ "Lokman'a hikmeti verdik" buyururken iþte bu ikinci mânadaki hikmeti kastetmiþtir.


Bu sûrenin 251. âyetinde Allah'ýn Hz. Davud'a L'mülk ve hikmet" verdiði bildirilir. Müfessirlerin açýklamasýna göre mülk, Hz. Davud'a verilen maddî ve dünyevî gücü, hikmet de peygamberliði ve bu sayede mazhar olduðu zengin bilgileri yani manevî ve zihinsel gücü ifade eder. Fahreddin er-Râzî ve Kadý Beyzâvî gibi felsefî birikimi olan müfessirler ilgiü âyeti yorumlarken hikmeti, "nazarî bilgileri ve elden geldiðince iyi iþler yapma alýþkanlýðýný kazanmak suretiyle ulaþýlan ruhî olgunluk" þeklinde açýklamýþlardýr.


"Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel Öðütle çaðýr..." mealindeki âyette hikmet, teblið ve Ýrþad çalýþmalarýnýn temel yöntemi olarak gösterilmiþtir. Bütün müfessirler buradaki hikmet kavramýnýn, "kesin kanýtlara dayalý, muhatabý taný olarak ikna edecek ve kötü niyetli tartýþmalara son verecek kesinlikte doðru ve saðlam bilgi" anlamýnda kullanýlmýþ olduðunu belirtirler. Þu halde hikmet, dinî olan ve olmayan bütün yararlý bilgileri içine alan bir kavramdýr ve konumuz olan âyet bu anlamdaki hikmetin, Allah'ýn Ýnsana, birçok hayra vesile olacak büyük bir lütfü olduðunu ifade etmektedir.


Bu sebeple olmalýdýr ki Resûlullah, hem kendisi hem de bazý sahâbîler Ýçin Allah'tan hikmet dileðinde bulunmuþ"Bayaðý (sefih) kimselere hikmetten söz etme!" anlammdaki uyarýsýyla da hikmete ancak fýtratý bozulmamýþ, ahlata temiz kiþilerin lâyýk olduðuna iþaret etmiþtir. Ýkvân-ý Safa Risâleleri'nde bu husus, þu hakimane ifade ile vurgulanýr:




"Hikmet bir gelin gibidir ve sadece süslenmiþ eve inmek Ýster" Sonuç olarak hikmet terimi baþlangýçta "akýllý ve bilgili bir kiþinin deneyim ve birikimlerini özlü þekilde ifade ettiði sözü" anlamýnda kullanýlýrken Ýslâmî dönemde zaman içinde þu anlamlan kazanmýþtýr: Bütün özel bilgi alanlarýný kuþatan kapsamlý ve derin bilgi veya felsefe, ilâhî gerçekleri ve Kur'an'ýn derin anlamýný kavramaktan doðan bilgi ve bu bilgilere uygun yaþama tarzý, Hz. Peygamber'in sünneti, bir hükmün se¬bebi veya amacý, bir eylemden beklenen yarar (maslahat).



Ýbn Âþûr, felsefe mânasýndaki hikmetin kaynaðýný ve mahiyetini þöyle özetlemektedir: "Hikmet ilimleri, Ýlâhî vahye mazhar olan rehberlerin verdikleri bilgi ve gösterdikleri yollarýn bütünüdür ki insan aklýnýn terbiye ve ýslah edilmesi bu temele dayanýr. Hikmet önce dinlerde ortaya çýkmýþ, sonra üstün zekâ sahibi insan¬larýn bu temci üzerinde geliþtirdikleri düþünceleri de buna eklenmiþtir. Keldan, Mýsýr, Hindistan ve Çin'de birbirine yakýn asýrlarda yaþamýþ bulunan kadîm ha¬kimler hikmetin yollarým ve yöntemlerini belirlemiþlerdir. Ancak bu hikmet sapmalardan, hayal ve vehimlerden ayýklanmýþ deðildir.


Ýslâm bilgin ve düþünürleri, özellikle hicrî IV. asýrdan itibaren dinî, felsefî ve ilmî bilgilerin tamamýný hikmet kavramý içinde deðerlendirerek, teorik bilgilere "nazarî hikmet", pratik bilgilere "amelî hikmet" adýný vermiþlerdir. Öte yandan bütün ahlâkî erdemleri "hikmet, adalet, yiðitlik, iffet" olarak dört temel erdem Ýçinde toplayan ve bunlarýn baþýnda da hikmeti gösteren felsefî anlayýþ, zamanla Râgýb el-Ýsfahânî, Gazzâtî, Ýbn Hazm gibi ahlâka dair eserler yazan din âlimleri tarafýndan da benimsenmiþtir



Savfetü-t Tefasir- Ve Belagat Tefsir'ine göre


O, iyi iþ yapmaya sevk edecek faydalý ilmi kullarýndan dilediðine verir, Kime hikmet verilirse, ona, sahibini ebedî saadete götürecek pek çok hayýr verilmiþtir. Kur'an'ýn darb-ý mesellerini ve hikmetlerini ancak nefsin arzularýndan kurtulmuþ, nurlu hakýl sahipleri anlar ve öðüt alýr
"Hikmeti dilediðine verir." Bir cümle, bir okuyuþta da Yüce Allah'a hitap olmak üzere (teþâe) þeklindedir (yani hikmeti dilediðine verirsin). O vakit bu bir iltifattýr. Çünkü gaib ifadeden muhataba geçilmiþtir. [




Maverdi Tefsir'ine Ebu'l Hasan Ali Bin Muhammed'e göre


Allah dilediðine hikmet verir.” “Hikmet” hakkýnda yedi yorum vardýr:


1- Kur’an’da anlayýþlý olmak. Ýbn Abbas’ýn görüþü vardýr.
2- Dinde bilgili olmak. Ýbn Zeyd’in görüþü budur.
3- Peygamberliktir.
4- Haþyet’tir.(Allah’tan korkmak). Bunu Rebi söylemiþtir.
5- Doðruya isabet etmektir. Ýbni Ebi Müceyh bunu Mücahid’den aktarmýþtýr.
6- Kitabet’tir. Bunu Mücahid söylemiþtir.
7- Akýldýr. Zeyd b. Eslem’in görüþü budur.
Bir yoruma daha ihtimal vardýr. O da buradaki “Hikmet” in dinin salahý (uygunluðu) ve dünyanýn ýslahý olmasýdýr.




Risale-i Nur'dan


Senin gibi zaîf-i mutlak, âciz-i mutlak, fakîr-i mutlak, fâni, küçük bir mahluka koca kâinatý müsahhar etmek ve onun imdadýna göndermek; elbette hikmet ve inâyet ve ilim ve kudreti tâzammun(kuþatmak içine almak) eden hakikat-ý rahmettir. Elbette böyle bir rahmet, senden küllî ve hâlis bir þükür ve ciddî ve sâfî bir hürmet ister. Üstad .Said Nursi....



ÝÞTE KÝME HÝKMET VERÝLDÝYSE O TUTTURDU HER ÝÞÝNDE...
ODA ÝLÝMLÝ OLURSA DÜNYA ONUN PEÞÝNDE...
YABANDA GEZME YEME ÖMRÜNÜ ETME HEBA ..
ÝLÝMSÝZÝN BOYNUNDA DÜNYA OLUR VEBA......

Gönderen: 10.02.2007 - 03:58
Bu Mesaji Bildir   eness_25 üyenin diger mesajlarini ara eness_25 üyenin Profiline bak eness_25 üyeye özel mesaj gönder eness_25 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
mehmetduru su an offline mehmetduru  
RE: ilim konusunda en geniş Tefsir'ler..4
322 Mesaj -
Enes kardeþim eline saðlýk
Allah Razı Olsun
Gönderen: 10.02.2007 - 08:22
Bu Mesaji Bildir   mehmetduru üyenin diger mesajlarini ara mehmetduru üyenin Profiline bak mehmetduru üyeye özel mesaj gönder mehmetduru üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
eness_25 su an offline eness_25  
a.s
13 Mesaj -
Huri Ve mehmetduru kardeþlerim ALLAH cc sizlerden de razý olsun inÞ devam edecegiz ilim tefisri daha bitmedi 11 bölüm ALLAHcc nasip ederse 11 inide bitirip ekliyecegim...Sonra sýradaki konularýda sizlerin bereketi ile ekliyecegim..Dua larýnýzda unutmayýn Maes Selam


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son eness_25 tarafından, 11.02.2007 - 06:02 tarihinde.
Gönderen: 11.02.2007 - 06:01
Bu Mesaji Bildir   eness_25 üyenin diger mesajlarini ara eness_25 üyenin Profiline bak eness_25 üyeye özel mesaj gönder eness_25 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -

Ýhvan Enes Abimiz Rabbim cc gayretinizi ve ilminizi arttýrsýn inþaALLAH

Bende þu kýsa aklýmla bu ayetlerin bende oluþturduðu manalarý yazmak istiyorum.

Bu ayetle Ýlim sahibleri olarak manalandýrýlan kelimenin tam karþýlýðý adl sahibleridir.( yani adalet sahibleridir.)

Müfessirler bu adalet sahiblerinin kimler olduðu konusunda çok farklý manalar söylemiþler ama genel kabul gören mana olarak ilim sahibleri olduðu kabul görmüþtür.

Ama bu konuda þu soru akla gelir peki Ýlim sahibi olanlar sadece þahid ise Ýman sahibleri bundan uzakmýdýr.Onlar bu þahidliðe dahil deðillermidir.

Ayetin kanýmca ifade ettiði mana þudurki nasýl Kuran-ý Kerimde bir çok ayette Allah'ý cc inkar Zülm olarak ifade edilmiþse O'nun varlýðýný tanýmak ve bu hakikate þahidlik etmekte Adalettir. Çünkü Zülmün karþýlýðýda ancak Adalettir.

Bu mana çerçevesinde Allah 'ýn Sonsuz azamet ve Kudretine bizzat Kendisi Melekleri ve Ýman Sahibi tüm Mahlukat bu Þahidliðe dahildir.Peki Cansýz varlýklar denirse onlarda yaradýlýþ hakikatlerine olan itaatle bu hakikate ortakdýrlar.

HÝKMET nedir denirse Hikmet niçin var olduðunu bilmektir .Kendi acizliðinden Münezzeh olaný görmektir. Her þeyin yaradýlýþ hakikatini görmek görünenin arkasýndaki hikmeti tecelliyi seyretmek , Sahnede oynayan kuklalarý degil oynatan elin ilmindeki amacýnýn farkýna varmaktýr.

Sevgi,Selam ve Dualarýmla

Gönderen: 11.02.2007 - 13:05
Bu Mesaji Bildir   Üsve-i Hasene üyenin diger mesajlarini ara Üsve-i Hasene üyenin Profiline bak Üsve-i Hasene üyeye özel mesaj gönder Üsve-i Hasene üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
eness_25 su an offline eness_25  
s.a
13 Mesaj -
M.Masum kardeþim yorumlarýný okudum ALLAH cc ilmini anlayýþýný ziyade eylesin bu garip kardeþinide duanda unutma emi.
Gönderen: 12.02.2007 - 06:19
Bu Mesaji Bildir   eness_25 üyenin diger mesajlarini ara eness_25 üyenin Profiline bak eness_25 üyeye özel mesaj gönder eness_25 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1156 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ljungberg (41), yasse_g (32), SiRaTYoLCuSu (42), merseli (46), tebessumm (43), gül-ay (50), nimet (38), yunusozkan06 (38), gurur35 (38), GLADIO (37), Tuana29 (36), apodurmus (49), omer_soner (48), seher bingöl (41), ethemfener (50), voice (36), incim91 (35), Muhammed1992 (32), MESACID (39), sekaratulmevt (40), munira (43), Ceyt (41), erdoðan57 (50), Bayram weli (39), zekeriya87 (51), garip41 (45), ACÝZB&Ya.. (40), gönül_dostu (47), ercankiran (58)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.69284 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.