0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » İBRET TABLOLARI » NEDEN ÇANAKKALE

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
zehremisal su an offline zehremisal  
NEDEN ÇANAKKALE
31 Mesaj -
"Türkleri diri diri yaktýk"

18 Mart'ta Türk tarihinin büyük zaferlerinden birinin, Çanakkale Zaferi'nin 84. yýldönümünü kutluyoruz.
Ancak, Çanakkale Muharebeleri hakkýnda hâlâ herþeyi bildiðimiz söylenemez. Gün geçtikçe yeni belgeler ve bilinmeyenler de günyüzüne çýkmaya baþlýyor. Bu dosyamýzla, Çanakkale Savaþý ile ilgili bugüne kadar gizli kalmýþ, duyunca insaný ürperten bir gerçeðin perdesini aralýyoruz. Savaþýn acý, insanýn vahþi yüzü bu. Bir insanlýk utancý olan hadisenin daha fazla bu ülke insanlarýndan saklanmasýný da doðru bulmuyoruz. Çünkü bu olayýn doðrudan muhatabý biziz.

Çanakkale Muharebeleri sýrasýnda 1915 Anadolu'sunda her üç evden ortalama bir þehit çýkmýþtý. Hepimizin büyükbabasý yahut onun akrabasý bir þekilde bu savaþta bulunmuþtu. Ne var ki, hemen hiçbirimiz o Gelibolu'da onlarýn baþýndan geçen hadiseleri tam anlamýyla bilmiyoruz. Dedelerimiz savaþýn, ordunun, stratejinin, taktiklerin vazgeçilmez parçalarý olmalarýnýn ötesinde Çanakkale'de bir insan olarak, bizim ailemizin bir ferdi olarak yerlerini almýþlardý ama biz onlarýn yaþadýklarý sýkýntýlarý, mahrumiyetleri, mahkumiyetleri, acýlarý, sevinçleri, beklentileri öðrenemedik. Çoðumuz onlarýn mezarlarýný dahi bilmiyoruz. Onlar Meçhul Asker olarak Çanakkale'de dünya durdukça duracaklar.

Çanakkale Muharebeleri 3 Kasým 1914'te Ýngiliz ve Fransýz savaþ gemilerinin Ertuðrul, Seddülbahir, Kumkale ve Orhaniye tabyalarýmýzý bombalamalarý ile Osmanlý Devleti'ne resmen savaþ ilan edilmeden baþladý. Ýngiltere ve Fransa'nýn resmen savaþ ilan etmeleri ancak iki gün sonraya, 5 Kasým 1914'e tekabül ediyor. Böylelikle 1.Dünya Savaþý'nýn en önemli ve kanlý askeri cephesi açýlmýþ oluyordu.

Neden Çanakkale?

Müttefik Ordular Baþkomutaný General Jean Hamilton bu sorunun cevabýný hâtýrâtýnda þöyle cevaplýyordu:

"Çaðýmýzýn ekonomik zaferinin birinci þartý Ýstanbul'u Türkler'den almaktýr. Her ne pahasýna olursa olsun alacaðýz. Ümit ediyorum ki; geleceðin harp okulu öðrencileri büyük bir imparatorluðu harakiri yapmaya mecbur býrakmak için, neden bu kýraç, beþ para etmez kayalarýn eteklerinde sýkýþtýðýmýzý deðerlendireceklerdir. Bu kayalýklar Osmanlý Sultaný'nýn kara kalbine hançerin saplanacaðý en ideal yerdir. Yalnýz hançer henüz elini deldi ve yarasýndan yeni yeni kan akmaya baþladý. Her gün ölümden kurtulmak için çýrpýnýyor. Bir metre ilerleyemesek dahi, Halifenin caný alýnýncaya kadar, kaný bu kaba akýtýlacaktýr."

Osmanlý Devleti'nin, Almanya'nýn yanýnda 1. Dünya Savaþý'na girmesi Ýngiltere-Fransa-Rusya'yý zora sokmuþtu. Çanakkale'den bir cephe açýlmasý fikrini en çok Ýngiltere Bahriye Nazýrý ve sonra II. Dünya Savaþýnda Baþbakan olan Winston Churchill savunuyordu. Müttefik devletlerin stratejistleri Çanakkale'nin geçilmesi halinde Osmanlý Devleti'nin teslim olacaðýný hesaplýyorlardý. Osmanlý'nýn açtýðý cepheleri tasfiye etmek, Süveyþ Kanalý ve Hint yolu üzerindeki baskýsýný kaldýrmak, Orta Avrupa'ya ilerleyen Alman-Avusturya ordularýný arkadan çevirmek, Balkan devletlerini de kendi saflarýna çekmek gibi faydalar da savaþtan bekleniyordu.

Gelibolu'dan Rusya'ya

Çanakkale Savaþý'nýn en önemli sebeplerinden biri ise, Müttefik Kuvvetlerin Çarlýk Rusyasýna Bolþevik devrimcilere karþý yardým götürme arzularý olduðu söylenir. Ders kitaplarýnda belirtilmeyen ancak dikkate alýnmasý gereken bir tez de þöyle: Ruslar'ýn Almanlar karþýsýnda geçici olarak baþarý gösterip Karpatlar'ý aþarak Macaristan ovalarýna inmeleri, Ýngiltere'yi kuþkulandýrmýþtý. Ruslar Budapeþte üzerine saldýrabilir ve merkezi devletlerle Türkiye'nin baðlantýsýný keserek Ýstanbul'un geleceðini belirlemek konusunda kendilerine avantaj saðlayabilirlerdi. Rusya'nýn, Almanya ile anlaþarak Ýstanbul ve Boðazlar'ý ele geçirip savaþtan çekilmesi tehlikesi karþýsýnda Ýngiltere için Çanakkale seferini açmak kaçýnýlmaz olmuþtu.

Rusya, bu sebeple Çanakkale seferini sanýlanýn aksine kaygý ile karþýladý. Yine ayný sebepten, müttefiklerin Rusya'nýn da bir donanma ile Ýstanbul'u zorlamasý teklifini, donanmasýnýn yetersiz olduðunu öne sürerek geri çevirdi. 4 Mart 1915'te müttefiklere bir nota vererek Ýstanbul ve Boðazlar'ýn kendisine býrakýlmasýný istedi ve bu isteklerini kaðýt üzerinde kabul ettirdi.

Ceset tufaný

Ýngiltere, Kasým 1914'ten 9 Ocak 1916'ya kadar Çanakkale önlerine 50 bini aþkýn Avustralyalý, 10 bini Yeni Zelandalý olmak üzere toplam 410 bin asker getirdi. Fransýzlar 10 bini Senegalli olmak üzere 79 bin, biz ise istilacýlara karþý ondört ay içinde toplam 700 bin askerle karþý koyduk. Yani 1 milyon 200 bin insan Gelibolu yarýmadasýnda ölümüne, göðüs göðüse çarpýþtý ve neticesinde istilacýlar 213 bin 980 kiþi kaybederken bizim þehit sayýmýz Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Baþkanlýðý'nýn resmi kayýtlara dayanarak tesbit ettiði rakama göre 213 bin 882 oldu.

Ýngilizler, Çanakkale Savaþý öncesinde sömürgelerine haber göndermiþ ve yardýmcý kuvvetler istemiþti. Avustralya bu isteðe olumlu cevap vererek 20 bin Avustralyalý, 8 bin Yeni Zelandalýdan oluþan ilk ANZAK kuvvetini Türkiye'ye doðru Kasým 1914'te yola çýkarmýþtý. 1. Anzak Tümeni'ni taþýyan Orvieto gemisinde, savaþ muhabiri Charles Bean de vardý.

Savaþta bir gazeteci

Charles Bean, Melbourne limanýndan demir alýnmasýndan, istilanýn sonuna kadar Anzak askerlerinin bütün serüvenini hem onlarla birlikte yaþadý hem de bütün ayrýntýlarý ile yazdý.

Ýstila baþladýðýnda 34 yaþýnda tecrübeli bir gazeteci olan Bean kýsa sürede askerlerle kaynaþtý ve kýzýl saçlarýndan dolayý "havuç kaptan" lakabý ile anýldý. Bean en tehlikeli mevzilere bile girmekten geri durmadý. O yýllarda yeni geliþmekte olan modern savaþ muhabirliðinde önemli ve örnek bir kariyer yaptý. Son istila kuvvetlerinin çekildiði tarihi günden ancak bir gün önce Gelibolu'dan ayrýlan Bean ülkesine dönerken yanýnda 125 defter dolusu not ve yüzlerce fotoðraftan oluþan eþsiz belgelere sahipti.

Bean resmi muhabir olmasýna raðmen Çanakkale Günlüðü savaþýn gayri resmi tarihi idi. Zaten, "Avustralya'nýn Resmi Tarihi" adýnda 6 ciltlik bir eser de yazmýþtý. Bu eserini tamamladýktan sonra elindeki notlarý Avustralya Savaþ Tarihi Enstitüsü'ne devretti. Bean, 1968'de hayatýný kaybetti. Enstitü de bu notlarý 1979 yýlýna kadar halka kapalý tuttu. Bean'ýn bu notlarý üzerinde çalýþan araþtýrmacý Kevin Fewster, Çanakkale Günlüðü'nü 1983 yýlýnda yayýnladý. Kitabýn çýkmasý maalesef gereken ilgiyi uyandýrmadý. Özellikle Türk kamuoyu 64 sene sansürlü kalmýþ ve ancak 68 sene sonra yayýnlanmýþ günlükteki bilgileri maalesef atladý.

Bir facianýn hikayesi

Çanakkale Savaþý deniz ve kara muharebeleri olmak üzere ikiye ayrýlýyor. Ýngiltere ve Fransa, Boðaz'ý denizden zorlayarak geçeceklerine inanýyorlardý. Bunun için 17 Mart 1915'te Bozcaada'da Akdeniz Ordularý Baþkomutaný General Hamilton'un da katýldýðý son toplantýda Deniz Harekat Planý görüþülmüþ ve Boðaz'ýn zorlanmasý planlanmýþtý. Bu plan yapýlýrken müttefik kuvvetler kurmaylarýnýn ellerinde Boðaz'ýn mayýndan temizlendiði raporlarý vardý. Bunun üzerine 18 Mart 1915 günü Ýngiliz ve Fransýz ortak donanmasý Çanakkale Boðazý'na hücum etti. O gece Nusret mayýn gemisi Karanlýk Liman bölgesini mayýnlamýþ olduðundan müttefik donanmasý mevcudunun yüzde 35'ini kaybederek çekilmek zorunda kaldý. Geriye dönüþ manevralarý sýrasýnda da o yýllarýn en önemli savaþ gemileri olan Bouvet, Ocean, Irrestible, ayrýca 2 muhrip, 7 mayýn arama gemisi battý. Goulois ve Inflexible da dahil 7 zýrhlý gemi görev yapamaz hale geldi. Bu baþarý tarihe Çanakkale Zaferi olarak geçecek, Çanakkale Müstahkem Mevki Kumandaný Cevat Paþa da "18 Mart Kahramaný" olacaktý.

Çanakkale'deki bu hezimetin haberi Londra'ya bomba gibi düþtü. Önce ajanslarýn haberleri abarttýðýný düþünen Londra, daha sonra General De Robeck'in raporu ile hezimetin gerçek olduðunu anladý. Bu hezimetin faturasý 17 Mart'ta Boðaz’ýn mayýndan temizlendiðine dair rapor veren subaylara çýkarýldý ve kurþuna dizildiler. Ancak daha sonra verilen raporlarýn doðru olduðu, Türkler'in son dakikada burayý tekrar mayýnladýðý anlaþýlacaktý ve kurþuna dizilen subaylarýn itibarlarý iade edilecek, ailelerine maaþ baðlanacaktý.

18 Mart maðlubiyeti Müttefik Kuvvetlerini, Çanakkale Boðazý'nýn karadan yardým ve destek olmaksýzýn geçilemeyeceði noktasýna getirdi. Bunun üzerine bir ayý aþkýn bir hazýrlýk yapýldý. 75 bin kiþilik çýkarma kuvveti hazýrlandý ve baþýna General Sir Hamilton getirildi. 25 Nisan günü Gelibolu yarýmadasýnda Arý Burnu ve Seddülbahir'e Anadolu yakasýnda Kumkale'ye çýkarma yapýldý.

Bean anlatýyor

Bu çýkarmada bulunan tek sivil ve tek gazeteci Avustralyalý Charles Bean idi. Bean, o tarihi günü bakýn nasýl anlatýyor:

- Nisan Pazar (geceyarýsýgöz kırpma: Gemiler Limni'den geldi. Güvertede uykulu bir ses esnemelerle kesilen bir þarký söylüyor... Derken ilk kez 4.38'de, dikkatle kulak verdiðimde, ta uzaklarda bir takýrtý duyuyorum; küçük tahta bir kutunun iç kýsmýna bir kurþun kalemle hafifce vurulurmuþçasýna. Bu takýrtý sürekli gidip geliyor. Son derece uzaktan ve derinden gelen bir ses ama benim için artýk yabancý deðil. Ýlk defa iþitmeme raðmen bunun ne sesi olduðundan hiç þüphem yok. Ateþlenen tüfeklerin yankýlanan sesi bu; önce birkaç el, sonra daha aðýr ve sürekli... Ýlerdeki tepelerde yoðun çarpýþmalar oluyor...

Sandal 50-60 santimetre derinlikte bir suda karaya çekildi. Dýþarý fýrladýk...Limni'de sýrt çantalarýnýn aðýrlýðýndan yýkýlanlar olduðunu gördüðüm için dikkatle çýktým, kumsala dek sularý yara yara yürüdüm ve sonunda Türk topraklarýna ayak bastým..."

"Türkler'i esir alma, öldür"

Her gün olaylar hakkýnda küçük notlar alýp akþam kýt ýþýk altýnda veya ay ýþýðýnda bunlarý düzenleyen Resmi Savaþ Muhabiri Cherles Bean, 29 Nisan 1915 tarihinde ise þu dehþet satýrlarý yazýyordu:

"Her gün kampa Türk esirler getiriliyor. Avustralyalýlarýn esirlere hayli kötü gözle baktýklarý kesin... Bu yüzden bizim Avustralyalýlar eðer ellerinden geliyorsa, esir almayýp yaralýlarý öldürme yoluna gidiyorlar.

Hem Yeni Zelandalýlar, hem de Avustralyalýlar, kimi durumlarda en azýndan ilk karþýlaþmalarda, hele iþler kötüye giderken, Türkler'den esir alýnmamasý yolunda üstlerinden kesin emir aldýklarýný söylediler bana. Bunlara inanmýyorum, ama doðru da olabilir."

Dehþet dolu satýrlar...

Bean, günlüðüne 26 Eylül Pazar günü için ise, yaralýlarý öldürdüklerini içeren þu dehþet dolu notlarý kaydetmiþ:

"Nevinson ile birlikte Ýmroz adasýnda Panagia köyüne gittik. W.'nin emir eri X bize yolda son derece þaþýrtýcý þeyler anlattý. X, Munster alayýndaymýþ. Bir çok süngü hücumunda bulunduðunu söyledi bana...

"Anlattýðýna göre 2 Mayýs gecesi Türkler Munster hattýný yarmýþlar. Hattaki askerlerle subaylarýn pek çoðu bunu bilmiyormuþ. Türkler hattý yarýp Munster karargah bölüðünü darmadaðýn etmiþler. Hattaki askerler de arkalarýndan gelen insan seslerini duyunca kendi adamlarýnýn takviyeye geldiðini sanmýþlar. Gene de bu konuda bir tereddüt belirince bir çavuþ adamlarýndan bazýlarýna birer el ateþ etmelerini emretmiþ. Ateþin açýlmasýnýn hemen ardýndan "Allah Allah" sesleri yükselmiþ dört bir yandan. Ön hattakiler derhal ateþ açmýþlar ve Türkler'i komuta eden Alman subayla birlikte 15 kiþiyi öldürmüþ ya da yaralamýþlar.

"Ertesi gün o Almanýn canýný alýverdik" dedi X. Kulaklarýma inanamadým bir an. Kent bölgesinden gelen tatlý, yumuþak, becerikli bir adamdý bu X. Evet, iyi eðitim görmemiþti, cahildi ama yumuþakbaþlý iyi bir adamdý... Bu sözlerin üstüne gerçekten öylesine midem bulandý ki konuþamadým. Yaptýðý iþin dehþeti hakkýnda en ufak bir fikri bile yoktu. Hatta bununla övünür gibiydi. Eðer bizim Tommy'lerimizin bir kýsmý böyle savaþýyorsa, Tanrý yardýmcýmýz olsun. Evet yaralýlarý öldürmekle böbürlenen bazý Avustralyalýlar da görmedim deðil, ama bu savaþýn heyecaný içindeydi. Ele geçirdiði yaralý adamý (Alman bile olsa) bir gün sonra soðukkanlýlýkla öldürebilecek çok fazla insan olduðunu sanmýyorum."

...Ve esirleri yaktýlar

Resmi Savaþ Muhabiri Bean'in günlüðünde insanýn tüylerini diken diken eden en önemli ayrýntý ise, maalesef Türk esirleri canlý canlý yaktýklarýný itiraf ettiði satýrlar. Bean, 8 Aðustos 1915 diye baþlayan satýrlarýna þöyle devam ediyor:

"Bugün Pazar. Bu topraklara ayak basalý 15 hafta oldu... Bugün hayatýmda gördüðüm en alçakca davranýþlardan birine þahit oldum. Sýðýnaðýmýn hemen karþýsýnda 100 kadar Türk ile 2 Alman esirin barýndýðý tutukevinin çevresine benzin döküp tutuþturuldu... Türklere çok yakýn gelen dev alevler karþýsýnda zavallý esirler tutukevinin en uç köþesine üþüþtüler ama acý akýbetten kurtulamadýlar...Bu görüntüyü seyredip gülüþenler arasýnda Ýngilizler de Avustralyalýlar da vardý. Bu iþi yapanlarýn aðzýný burnunu daðýtacak onurlu bir kiþi yok muydu acaba? Ayný iþ dün de yapýlmýþtý çünkü...

Bu esirlere yapýlan muamele insanýn yüzünü kýzartacak derecede. Oysa bildiðimiz kadarýyla Türkler esir düþen asker ve subaylarýmýza olaðanüstü iyi davranýyorlar..."

Avustralyalý gazeteci Charles Bean'in Çanakkale Muharebeleri sýrasýnda cephede gazetecilik yapan tek özel muhabir olarak þahit olduðu bu olay yýllarca dünya kamuoyundan saklandý. Bean'in yazdýklarýndan bu yakma olayýnýn tek olay olmadýðý da anlaþýlýyor. Çünkü "Ayný iþ dün de yapýlmýþtý" diyor.

Çanakkale Mahþeri

1998 yýlýnýn son aylarýnda piyasaya çýkan ve iki ayda üç baský yapan Çanakkale Mahþeri isimli belgesel tarihi romanýn yazarý Mehmed Niyazi de, Çanakkale Muharebeleri üzerine 6 sene süren araþtýrmalarý sýrasýnda Ýngilizce ve Almanca kaynaklarda 100 Türk ve 2 Alman'ýn yakýlmasý ile ilgili bilgilere rastladýðýný belirtiyor ve Bean’in güncesini doðruluyor. Mehmed Niyazi, yakýlma olayýnýn Yüzbaþý Weistock'un emriyle yapýldýðýný bildiriyor. Mehmed Niyazi, yakma olayýnýn bir önceki gece gerçekleþen Türk saldýrýsýnýn bir intikamý olduðunu ve tepelerden saldýrýya hazýrlanan Türklere bir gözdaðý vermek ve morallerini bozmak gayesi ile yapýldýðýný söylüyor.

Madalyonun öbür yüzü

Bean'in günlüðünde yukardaki dehþetengiz olaylar anlatýlýrken aþaðýdaki insâni davranýþlar da kaydediliyor:

"4 Mayýs: Türkler, Kabatepe'de yaralýlarýmýzý teknelerimize yüklememize izin verdiler. Bütün bu tahliye-yükleme sýrasýnda hiç ateþ etmediler... Bugün öðleden sonra saat 14.00'te donanmaya ait bir tekne, beyaz bir bayrak çekmiþ olarak yaralýlarý toplamaya geldi. Türkler, teknenin gelip yaralýlarý almasýna, sonra yeniden denize açýlmasýna izin verdiler...

11 Kasým: Türklerle son zamanlarda epey yoðun haberleþmemiz oldu. Kendilerine gayet iyi bakýldýðýný belirten bazý esir mektuplarý ile Kahire'de çekilmiþ kanlý-canlý fotoðraflar attýk karþý taraf siperlerine... Türkler'den þu cevabý aldýk;

"Sizin sadakanýz ile yaþayan domuzdur. Midelerimiz dopdolu. Kollarýmýzýn ucunda ellerimiz, ellerimizde de süngülerimiz var. Eðer söylendiði kadar büyük milletseniz, neden o yüce ilkelere uygun davranmýyor ve neden baþka milletleri kendi önderlerine baðlýlýktan ayartmaya çalýþýyorsunuz?.."

Son derece onurlu bir cevap. Türkleri ayartma yolundaki giriþimlerde ipin ucunu kaçýrmamýz içten bile deðildi...

Üç hafta önce Türkler'in üç gün süren bir Bayramý vardý. Bizim siperlere iki paket sigara attýlar. Üzerinde bozuk bir Fransýzca ile "Afiyetle için kahraman düþmanýmýz" yazýyordu. Baþka paketin üzerinde de "Sevgili düþmanýmýz bize süt gönderin." Konserve et gönderdik. Bir taþla sopanýn üstüne yazdýklarý cevapta "Konserve et istemeyiz" dediler. Bunun üzerine biraz reçel, iyi bisküvi fýrlattýk. Bütün bunlar saat 08.30 ila 09.15 arasýnda olup bitti. Sonunda Türkler "Tamam" "Fini" diye baðýrdýlar. Ertesi gün ayný þeyler tekrarlandý. Üçüncü günün sabahýnda "artýk bu iþe son verin" þeklinde bir emir geldi..."

Çanakkale'den gizlice kaçýþ

Savaþ muhabiri Bean geliþleriyle birlikte kaçýþlarýný da anlatýyor Çanakkale Günlüðü'nde.

"16 Aralýk: Anzak Koyu olaðanüstü ýssýz, kumsal tamamen boþ. Evraklarýmýzý yaktýk. Türkleri ilgilendirecek pek az þey kalacak arkada... Askerlerimizin çoðu buradan ayrýlacaklarý için üzgün deðil. Yalnýzca silah arkadaþlarýný burada gömülü býrakacaklarýna üzülüyorlar.

17 Aralýk: Dün 5. Bölük mühendislerini kazma-kürek ve borularýný yakarken gördüm. Kendi elimle imal ettiðim mobilyayý yine kendi elimle yok ettim. Sýðýnaðýmdan çýkarken de su geçirmez çarþafýma bir býçak attým...

23 Aralýk: Tüm mevzilerimizi çýrýlçýplak bir þekilde Türklere býrakmamýz bu gece de boþ mevzilerde tüm ýþýklarýn yanýk býrakýlmasý, hat boyunca Türk tüfeklerinin, sabah bombalayýp ardýndan da çoktan terkettiðimiz siperlere hücum etmesi ve gece boyunca olup bitenleri gerilim içinde gözleyerek bekleyiþimiz...Bütün bunlar hiç de fena bir savaþ hikayesi deðil aslýnda..."

Çanakkale Geçilmez

Çanakkale ne denizden ne de karadan geçilebildi. Ýstilacýlar 6 Aralýk'ta Anafartalar, Arýburnu ve Seddülbahir cephelerini boþaltarak savaþa son verme kararý aldýlar. Boþaltma iþlemi yani kaçýþ ise, Anafartalar ve Arýburnu cephesinden 19-20 Aralýk 1915, Seddülbahir cephesinden ise 8-9 Ocak 1916 gecesi oldu.

Çanakkale Muharebelerinin Osmanlý Devleti'nin zaferi ile neticelenmesi Bulgaristan'ý Almanya ve Osmanlý Devleti yanýnda savaþa girmeye itti. Rusya'nýn itilaf devletleri ile iliþki kuramamasý dolayýsýyla ülkedeki finansal bunalým iç huzursuzluðu artýrarak Bolþevik ihtilalinin baþarý ile sonuçlanmasýna sebep oldu. Ýtalya, Romanya ve Yunanistan ise, Ýtilaf devletlerine katýldýlar ve I. Dünya Harbi tahminlerin aksine 3 sene daha devam etti.

M. ALÝ EREN - Aksiyon Dergisi Sayý: 223

Çanakkale'de Mehmetçiðe kimyasal silah

Çanakkale Zaferi'nin 90. yýldönümü kutlanýyor. Baþbakanlýk Osmanlý Arþivi'nden çýkan yeni bir belge, savaþla ilgili korkunç bir gerçeði ortaya çýkardý: Ýtilaf Devletleri Mehmetçiðe karþý kimyasal silah kullandý. Savaþý anlatan rakamlar ise oldukça manidar. 10 bin askerimiz kayýplara karýþmýþ.

20 Temmuz 1915. Yer Çanakkale... Savaþ bütün dehþetiyle sürüyordu. Reuter Telgraf Ajansý'nýn Çanakkale muhabiri, Londra'daki ajans merkezine savaþýn gidiþatýný anlatýrken insanî boyutu öne çýkan bir haber geçer: "Türkler pek merdane ve soylu bir tarzda harp ediyor. Bunlardan biri þiddetli ateþ altýnda olduðu halde askerlerimizden birinin yarasýný sarmak gayretinde. Diðeri yaralý bir Avustralyalý askerin yanýna bir þiþe su býrakarak insanî bir harekette bulunuyor. Mert Türk askerlerinden bir baþkasý Ýngiliz siperlerinden uzak bir mevkide yaralý düþüp saatlerce aç ve güçsüz kalan Ýngiliz askerine ekmek vererek yüce bir davranýþ gösteriyor. Türklerle çarpýþan Ýngiliz askerlerinin hemen hepsi Türkler tarafýndan Ýngiliz esirlere iyi muamele yapýldýðý konusunda hemfikir."

Çanakkale Boðazý giriþinde batan Saphir adlý Fransýz denizaltýsýndan Türk askerleri tarafýndan kurtarýlan Elektrik Çavuþu Logal ailesine gönderdiði mektupta, nasýl bir esaret geçirdiðini þu cümlelerle anlatýyor: "...Tahlisiye sandalý gelinceye kadar yarým saat suda kaldýk. Kurumuþ yapraklar gibi tir tir titriyorduk. Lakin bereket versin, Türk zabitleri bizi pek hoþ karþýladý. Sandal içinde zabitlerden birisi bana ceketini bile verdi. Türk mülazýmý kýyafetine girdim. Bizi hemen ýsýttýlar. Bir þiþe rom getirdiler. Bir nefesçik rom çekmek, bilsen ne kadar büyük bir iyilik icra etti. Bizi bir kýþlaya götürdüler. Orada bize elbise verdiler. Zira denize düþerken çýrýlçýplak olmuþ idik. Bizi Ýstanbul'a getirdiler. Bulunduðumuz mahalleye arada sýrada Türk zabitler geliyor. Bize sigara paketleri ikram ediyorlar. Hemen ekserisi Fransýzca biliyor. Halbuki biz baþka türlü muamele göreceðimizi zannediyorduk."

Çanakkale'de sadece askerler savaþmadý. Ayný zamanda, farklý dünya görüþleri de mücadele etti. Hem de insan olma konusunda... Düþmanýnýn canýný kurtarmak için çýrpýnmak, matarada kalan bir yudum suyu düþman askerine vermek baþka türlü nasýl izah edilebilir ki? Reuter muhabirinin geçtiði haber ile Çavuþ Logal'ýn ailesine gönderdiði mektup bu örneklerden sadece birkaçý. Ancak, madalyonun bir de öteki yüzü var. Ýtilaf Devletleri, Çanakkale'de direnen Osmanlý askerini yok etmek için her türlü yolu denemekten çekinmedi. Uluslararasý savaþ kurallarý yok sayýlýp siviller katledildi, hastaneler bombalandý. Dahasý topyekûn bir öldürme operasyonu için kimyasal silahlar bile kullanýldý.

Mehmetçik gaz karþýsýnda çaresiz

Baþbakanlýk Osmanlý Arþivi'nde görevli uzmanlarca ortaya çýkarýlan yeni bir arþiv belgesinde Ýtilaf Devletleri'nin Türk askerlerine karþý boðucu türden gaz içeren kimyasal silah kullandýðý belirtiliyor. Belgeye göre, Osmanlý askeri kimyasal silahlar karþýsýnda çaresiz kalýyor. Belgede gazýn hangi ülke kuvvetleri tarafýndan kullanýldýðý belirtilmiyor. Verdiði zarar konusunda da bir bilgi yok. Fakat, araþtýrmacýlar binlerce askerin kimyasal silahlarýn tesiriyle þehit düþme ihtimalinin olduðunu belirtiyor ve muhtemelen Ýngilizler tarafýndan böyle bir yola baþvurulduðu görüþünde birleþiyor.

2 Temmuz 1915 tarihinde Baþkumandan vekili namýna Müsteþar imzasýný taþýyan ve cepheden Hariciye Nezareti'ne gönderilen belgede düþman kuvvetleri tarafýndan kimyasal silahlar kullanýldýðý belirtilip tarafsýz ve dost devletlerin olayý protesto etmesi isteniyor. Dost devletlerin insanlýk dýþý bu hadiseyi protesto ettiðine dair bir bilgiye rastlanmýyor; ama bu belge Çanakkale'yi kimyasal silahlarýn kullanýldýðý savaþlar arasýna sokuyor. Daha önce 19. yüzyýlýn sonlarýnda Fransýzlar Almanlara karþý zehirli gaz kullanmýþ, ayný þekilde Almanlar da Fransýzlara misillemede bulunmuþtu.

Domdom kurþunu...

Çanakkale'de destan yazan askerlerimize yönelik uluslararasý savaþ hukukuna aykýrý hareketler kimyasal silahlarla sýnýrlý deðil. Tespit edilen iki ayrý belge, iki ayrý savaþ ihlalini daha ortaya çýkarýyor. Savaþ hukukuna kesinlikle aykýrý olmasýna raðmen domdom (parçalayýcý, daðýtýcý özelliði çok fazla) kurþunlarý da Mehmetçiðe sýkýlmýþ. Baþkumandan vekili Enver imzasýný taþýyan 20 Mayýs 1915 tarihli Hariciye Nezaretine gönderilen belgede Çanakkale'de yaralanýp Tekirdað Hastanesi'ne yatýrýlmýþ bir askerin bacaðýndan domdom kurþunu çýktýðý rapor ediliyor. Ayný belgede domdom kurþunlarýnýn Ýngiliz askerleri tarafýndan kullanýldýðýnýn altý çiziliyor.

10 Mayýs 1915 tarihini taþýyan bir baþka belgede de Ýngiliz savaþ gemilerinin balonlar yardýmýyla Maydos kasabasýnda Hilal-i Ahmer bayraðý çekmiþ hastaneyi bombalayarak 30 kadar yaralý askerin þehid olmasýna yol açtýðý belirtiliyor. Osmanlý Hükümeti "insanlýða sýðmayan" bu saldýrý sonrasýnda Amerika Sefareti aracýlýðýyla Ýngiltere'nin uyarýlmasý talebinde bulunuyor. Bu üç belge ve üç örnek, savaþ kurallarýnýn hiçe sayýldýðý Çanakkale'de nasýl bir trajedinin yaþandýðýný gözler önüne seriyor.
Belgeler þimdi sergide, sonra kitapta

Çanakkale Savaþlarý hakkýnda Genelkurmay Baþkanlýðý'nýn yayýmladýðý birkaç çalýþma dýþýnda belgelere dayalý, ilmi, ciddi ve kapsamlý bir kitabýn yazýlmamýþ olmasý büyük bir eksiklik. Devlet Arþivleri Genel Müdürlüðü bu alandaki eksikliði gidermek için savaþlarýn 90. yýldönümü etkinlikleri çerçevesinde iki ciltten oluþan "Osmanlý Belgelerinde Çanakkale Muharebeleri" kitabýnýn ilk cildini kýsa bir süre sonra piyasaya sürecek. Kronolojik olarak 10 Aðustos 1914 ile 31 Aðustos 1915 tarihleri arasýndaki olaylarý anlatan belgelerden oluþan ilk kitap muhteva bakýmýndan oldukça geniþ. Ýkinci cildiyle birlikte bu kitap bir yýl içinde tamamlanacak.

Ýkinci cilt ise 1 Eylül 1915 ve 9 Ocak 1916 tarihleri arasýný kapsayacak. Arþiv bünyesinde kurulan ve beþ uzmanýn çalýþtýðý Çanakkale Masasý'nýn ortaya koyduðu belge ve fotoðraflar da kitaptan önce bir sergide kamuoyuna sunulacak. Baþbakanlýk Osmanlý Arþivi ile 18 Mart Üniversitesi tarafýndan 14-25 Mart tarihleri arasýnda ortaklaþa düzenlenecek sergide 50 arþiv belgesiyle çeþitli fotoðraflar yer alacak.

HAÞÝM SÖYLEMEZ - Aksiyon Dergisi Sayý: 536


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son GoLGe tarafından, 30.05.2005 - 23:51 tarihinde.
Gönderen: 30.05.2005 - 09:09
Bu Mesaji Bildir   zehremisal üyenin diger mesajlarini ara zehremisal üyenin Profiline bak zehremisal üyeye özel mesaj gönder zehremisal üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1338 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
albay43 (67), hakankarakus (46), omerkaya_17 (42), M.Ali25 (37), kubra donmez (35), Bilgem (63), fo62 (63), tasci63 (62), gülden (43), son yolcu (53), Astibey (68), mirace (37), Asil Ýmam (48), ceylann (41), Muhammed-bin-Du.. (52), byliberty (43), GüLLeRiN_GüLü (35), gazanfer (41), -Hilal- (35), melahatdemirci (52), elyesa80 (), dilruba81 (40), serendip (48), YaraliGönül (37), kadir_1479 (34), ozdas66 (58), mfm (23), GuL0 (35), yaz.gulu (51), resul535353 (34), ooocengizooo (53)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.06893 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.