0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » İman!

önceki konu   diğer konu
4 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Konu icon    İman!
Moderator


4254 Mesaj -
Ýman’ýn dýþa yansýmasý: Güzel ahlâk
Top yekûn Müslümanlarca temsil edilmesine ne kadar da hasret kaldýðýmýz çok önemli bir konu: Güzel ahlâk? Ýslamýn aslý ve kendisi... Müslümana herkesten daha çok yakýþan sýfat. Bilinçli olarak unutturulmuþken insanlýðýn yeni gündemi… Ahlâk, huylar, seciyeler, mizaçlar, anlamýnda bir kavram. Hulk ve hulûk kelimelerinin çoðuludur. Hulk veya hulûk insanýn beden ve ruh bütünlüðü ile alâkalýdýr. Bu çerçevede ahlâk, “Ýnsanýn bir amaca yönelik olarak kendi arzusu ile iyi davranýþlarda bulunup kötülüklerden uzak olmasýdýr” þeklinde tanýmlanabilir.

Kiþinin kendi arzusu ile iyi davranýþlara yönelip, her türlü kötülükten uzaklaþmasý olan güzel ahlakýn, Müslümanda olmasý gereken varyantýnýn temelini, onun ruh ve bedenini etkileyen iki temel kaynaðý, Kur’an ve Sünnet oluþturur. Yani Müslüman ahlakýnýn cevheri, dinidir. Ýnsanýn her türlü çirkinlikten fersah fersah uzak kalmasý, fakat her çeþit güzelliðin memba-ý haline gelmesi için, Yaratýcý, hayat kitabý olan Kur’an’ý ve Kur’an’ýn canlý örneði ve tercümaný Peygamberini, insanlýðýn önüne model olarak koymuþ ve uyulmasýný salýk vermiþtir. Ýþte þu ayet-i celile ve devamýnda gelen hadis-i þerif bunu ifade ediyor: “Sen en yüce bir ahlâk üzeresin”[68:4]

“Ben ahlâkî prensipleri tamamlamak üzere gönderildim.” (Ýbn Hanbel, Müsned, II, 381)

Allah (cc), Peygamberinin ahlakýný önce inþa ediyor, sonra övüyor, daha sonra da Peygamberinin lisanýyla bunu teyit ettiriyor, biz Müslümanlardan da böyle olmamýzý bekliyor.
Ýslam ahlaký, Cenab-ý Hak tarafýndan belirlenmiþ olduðuna göre, aslýnda güzel ahlaklý olmak, bir dinî zorunluluk ve sorumluluktur. Çünkü güzel ahlaklý olmakta, Allah’ýn rýzasýný gözetme söz konusudur. Onun için de tatbik edilen ahlakî güzel bir uygulama, hemen Cenab-ý Hak tarafýndan övülüyor ve böyle yapanlar bir numune olarak insanlýða takdim ediliyor:

“Yoksula, yetime ve esire onun rýzasý için yemek yedirirler ve “biz size sýrf Allah rýzasý için yediriyoruz. Sizden bir karþýlýk ve teþekkür beklemiyoruz (derler)” [76:8] [76:9]

Allah’a karþý kendini sorumlu hissederek hareket etmek, Ýslam ahlâkýnýn temel rensiplerindendir. Bunun yansýmalarý ise, Allah’tan korkma, onun emirlerine saygý gösterme ve bu emirleri asla aksatmaksýzýn yerine getirme, yasakladýðý her þeyden de kaçýnma gibi noktalarda ortaya çýkar. Ýslamî güzel ahlakýn bir vechesini de Müslümanýn, kendi cinsleri de dâhil bütün mahlûkâta karþý, son derece merhametli, adaletli, þefkâtli davranmasý, zayýf ve muhtaçlara yardým etmesi, ana ve babaya saygýlý olmasý ve onlarýn gönüllerini kazanmaya çalýþmasý gibi hususlar oluþturur. Bunun için de Müslüman, duygularýna hâkim ve tevazu ehli olmalý; sabýr, edep, hayâ ve insaf sýfatlarý mizacýný þekillendirmelidir. Bütün bunlar için de toplum içinde güzel ve hoþ karþýlanmayan her türlü kötü davranýþ ve alýþkanlýklar, zamanla deðiþtirilmelidir. Kötü huy ve davranýþlardan kurtulmak ise, iradenin kontrol altýnda tutulup, Ýradenin kontrolü ancak Allah'ýn emri olan ibadetlere sýmsýký sarýlmak suretiyle olabilir.
Demek ki ahlaký güzelleþtirmenin yolu açýktýr. Yapýlacak her iþte, Allah rýzasý var mý, yok mu? Peygamber uygulamasýna uyuyor mu, uymuyor mu? Kontrol edilecek ve bu denetimler aksatýlmadan yapýlacak. Zaman zaman yapýlan denetimlerin saðlamasý ibadet ve yasaklara riayet ediliyor mu; irade nasýl sarfediliyor? Takip edilecek ve neticeye ulaþýlacaktýr. Bu sebepten dolayýdýr ki, Ýslâm'da Emr-i Bi'l-Ma'ruf ve Nehy-i Ani'l-Münker prensibi çok önemlidir ve insan ahlâkýnýn daima iyiye ve doðruya doðru geliþmesi için konulmuþtur.
Bu prensibin sözle en etkili þekli olan Hadis-i þerifte Efendimiz (as) bunu ortaya koyuyor: “Ahlâkýnýzý güzelleþtiriniz.”, “Allah'ý n ve Resulü'nün ahlâký ile ahlâklanýnýz.”
Ýsra Suresinin aþaðýdaki ayetleri adeta güzel ahlâk örneklerini bir demet halinde bize sunarken ayný gerçeði bize iþaret ediyor: “Rabbin yalnýz kendisine ibâdet etmenizi, anneye ve babaya iyilik etmenizi emretti. Ýkisinden birisi yahut her ikisi senin yanýnda ihtiyarlýk çaðýna ulaþýr, yaþlanýr, yanýnda kalýrlarsa sakýn onlara "öf" bile deme, onlarý azarlama, onlara güzel söz söyle. Onlara acýmadan dolayý, tevazu kanatlarý ný indir (onlara karþý alçak gönüllü ol)… Seninle akrabalýðý olana, yoksula ve yolcuya hakkýný ver. (Malýný gereksiz yere) saçýp savurma. Çünkü (gereksiz yere mallarýnýgöz kırpma saçýp savuranlar Þeytan'ýn kardeþleri olmuþlardýr. Þeytan ise Rabbi'ne karþý çok nankördür. Eðer (elin dar olduðu için) Rabb'inden umduðun bir rahmeti bekleyerek onlardan yüz çevirecek (onlara bir þey vermeyecek) olursan, bari onlara yumuþak söz söyle, gönüllerini al, bolluða kavuþmalarý için Allah'a dua et. Ellerini boynuna baðlanmýþ kýlma, tamamen de açma, sonra kýnanýr, hasret içinde kalýrsýn. Fakirlik korkusuyla çocuklarýnýzý öldürmeyiniz. Onlarý da sizi de biz besliyoruz. Onlarý öldürmek büyük günahtýr. Zinaya yaklaþmayýnýz. Çünkü o, açýk bir kötülüktür, çok kötü bir yoldur. Allah'ýn haram kýldýðý caný haksýz yere öldürmeyiniz. Kim zulmen birini öldürürse, onun velisi (olan mirasçýsýgöz kırpma'na yetki vermiþizdir… Yetimin malýna yaklaþmayýn, ancak erginlik çaðýna (yaþýna) eriþinceye kadar en güzel tarzda (onun malýný kullanýp geliþtirebilirsiniz). Ahdi de yerine getirin. Çünkü insana ahdi sorulacaktýr. Ölçtüðünüz zaman ölçüyü tam yapýn, doðru terazi ile tartýn. Bu daha iyidir. Sonu da daha güzeldir. Bilmediðin bir þeyin ardýna düþme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunlarýn hepsi ondan (o yaptýðýn kötü þeyden) sorumludur. Yeryüzünde gurur ve kibirle yürüme. Çünkü sen yeri yýrtamazsýn. Boyca da daðlara eriþemezsin. Bütün bunlar hepsi kötü olan ve Rabbi'nin katýnda hoþ görülmeyen þeylerdir.” [17:23] [17:24] [17:25] [17:26] [17:27] [17:28] [17:29] [17:30] [17:31] [17:32] [17:33] [17:34] [17:35] [17:36] [17:37] [17:38]

Görüldüðü gibi Ýslâm'da ahlâký iman'dan ayýrmak mümkün deðildir. Zira bütün Kur'an emirlerine boyun eðmek imanýn gereðidir. Bu emirlere uymakla da en üstün ahlâkî deðerler elde edilir.

Ýþte bunlara parmak basan Peygamber sözleri

“Müminlerin iman açýsýndan en mükemmel olaný, ahlâký en iyi olanýdýr.”(Buhârî, Edeb, 39)

“Ýman yetmiþ türdür. En üstünü 'Lâ ilâhe illâllah'týr en aþaðýsý da yol üzerinde insanlara eziyet verecek bir þeyi kaldýrmaktýr. Hayâ da imanýn bir bölümüdür.” (Ebû Dâvud, Sünnet, 14).

“Allah'a yemin olsun ki, hiç bir kul, kendi nefsi için istediði güzelliði kardeþi için de istemedikçe tam iman etmiþ olmaz.”(Buhârî, Ýman, 7; Müslim, Ýman,71- 72)

“Haklý olduðu halde bile çekiþmeyi býrakan kimseye Cennet'in avlusunda bir köþk verileceðine, yalan söylemekten kaçýnan kimseye Cennet'in ortasýnda bir köþk takdim edileceðine, ahlâký güzel olan kimseye de Cennet'in en güzel yerinde bir köþk sunulacaðýna ben kefilim.”(Ebû Dâvud, Edeb, 7).

“Mîzana konan ameller arasýnda güzel ahlâktan daha aðýr gelecek hiç bir þey yoktur. Ýnsan güzel ahlâký sayesinde, oruç tutup namaz kýlan kimseler derecesine yükselir .” (Tirmizî, Birr, 62).

“Müslüman, müslümanlarýn onun elinden ve dilinden emin olduklarý kimsedir.” (Müslim, Ýman, 14).


Gönderen: 29.04.2010 - 22:07
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Ýþte Ýslam, geçmiþte bu prensiplere göre ahlaklanmýþ Müslümanlar sayesinde kendisini diðer insanlara kabul ettirmiþti. Ýnsanlarýn, Ýslam’ýn bu hayat bahþeden prensiplerini her zaman araþtýrma yaparak elde edip hidayete eriþebilme þanslarý yoktur. Bu çok az sayýda insana nasip oluyor. Fakat çaðýmýz Müslümanlarýnýn Ýslam ahlakýný tam olarak üzerlerinde yansýtamamalarý sebebiyle –maalesef- belki bir defa “La ilahe illallah” dese bizden çok daha iyi Müslüman olacak insanlarýn, daha da uzaklaþmasýna sebep olabiliyorlar. Bunun vebali Müslümanlar olarak hepimizin boynundadýr. Öyleyse Allah rýzasý için, “hürmet, hizmet, merhamet, edep, hayâ, nefse hâkimiyet, tevazu, adalet ” gibi güzel ahlak örneklerini benimseyerek; “yalan, küfür, lânet okuma, alay etme, kibirlenme, koðuculuk yapma, gýybet etme, riya, cimrilik, kýskançlýk” gibi çirkin þeylerden de uzak durarak, hem Allah’a, hem kendimize, hem hemcinslerimize, hem de çevremize karþý güzel ahlak prensiplerini sergileyelim. Ahlaki açýdan kýrýk notumuzu geçerek, negatif imajýmýzý da pozitife çevirelim derim. Siz ne dersiniz?


Takva – Allah ile münasebetin kuvvetlendirilmesi
«Nerede olursan ol Allah'tan kork, bir kötülüðün peþinden bir iyilik yap ki onu temizlesin ve insanlara karþý iyi huylu ol» (Tirmizi)



Allah'tan sakýnan bir insan tenhada da olsa görülüp duyulmadýðýný düþünerek bir fenalýk etmeye cesaret edemez. Çünkü Allah-u Teala'nýn amellerini ve kalbinde sýr olarak tuttuklarýný gördüðünü bilir.



Takva sadece Allah'tan korkmak ve bu korkunun tesiri ile iyi ameller iþlemek manasýna gelmez. Bilakis, en derin manasý ile onun rýzasý hilafýnda hareket edip sevgisini kaybetmekten korkmaktýr takva. Bu aralarýnda muhabbet baðý olan insanlarýn birbirlerine karþý hürmette kusur etmemeye ve birbirlerini incitmemeye ziyadesiyle özen göstermelerine benzer.



Allah karþý sevgimiz sözkonusu olduðunda da bu durum aynýdýr, sadece sevginin ölçüsü deðiþir. Mümin, takvasýný güçlendirmek ve Allah-u Teala ile olan münasebetini sahih kýlmak için günahlardan kaçýnýr. Bunu da her kötülüðün arkasýndan bir iyilik yaparak gösterir. Çünkü zaman zaman hata iþlemek her insanýn tabiatýnda vardýr.Velhasýlýkelam, tevbenin en güzel olaný; Allah'ýn rahmetini umarak faziletli bir amel iþlemektir.


Kul kusur iþler piþman olur, Allah affeder: Tövbe
Tövbe, Arapça “tevbe“ kelimesinden isim olarak Türkçemize bu þekli ile girmiþ bir kelimedir. Kelime manasý ile þu anlamlarý içerir: Yaptýðý fenalýða piþman olma, dönme, vazgeçme, terketme, geri dönme. Dinimizdeki anlamý ise, günahtan iyi fiillere, isyandan Allah’a itaata, batýldan hakka dönme; günah ve kötü fiiller iþlemekten vazgeçme; iþlediði günahlardan ötürü piþman olup bir daha yapmamaya söz vermedir.



Tövbe kelimesinin türemiþi olan "tevvâb" kelimesi, insana nisbet edilirse, tövbe iþini çok çok yapan anlamýna; Yüce Allah'ýn isimlerinden bir isim ve sýfatý olarak ifade edilirse, Allah'a dönen kiþinin istediði baðýþlanmayý kabul edip, o tövbekâr kulunu huzuruna alan ve onu affeden anlamýna gelir. Bu itibarla tövbe, kul hakkýnda günahlardan dönmeyi, yüce Rabb'imiz hakkýnda da günahýn sebebi olacak cezalandýrmaktan vazgeçmeyi ifade eder. Yani kul Rabb'ine döner, Rabb'i de onun bu yöneliþini kabul eder ve onu cezalandýrmaktan vazgeçer.



Kur’an-ý Kerim ve hadis-i þeriflerde, günah ve isyana sebep olacak bir iþ iþlenecek olursa arkasýndan hemen tövbe edilmesi emredilmiþ; tövbe edenlerin tövbesinin de Allah teala tarafýndan kabul edileceði haber verilmiþtir. Bu mealdeki ayet ve hadislerden bazýlarý þöyledir: “Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluþa eresiniz.”[24:31]; “Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter.”[66:8]; “Onlar fena birþey yaptýklarýnda veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ý anarlar, günahlarýnýn baðýþlanmasýný dilerler. Günahlarý Allah'tan baþka baðýþlayan kim vardýr. Onlar yaptýklarýnda bile bile direnmezler.”[3:135], “Allah'ýn kabul edeceði tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; iþte Allah bunlarýn tevbesini kabul eder; Allah her þeyi bilendir, hikmet sahibidir.”[4:17]



Ýþlenen hatadan hemen sonra samimi bir þekilde tövbe edilmesi bir vecibedir. Tehir edilmesi, hele hele ömrün sonuna býrakýlmasý kesinlikle doðru deðildir. Nitekim Rabbimiz Kur’an’ýnda “Yoksa kötülükler yapýp yapýp da nihayet ölüm kendilerine gelip çatýnca, "þimdi tövbe ettim diyenler ile kâfir olarak ölenlerin tövbesi makbul deðildir. Ýþte onlara elem verici azap hazýrlamýþýzdýr.”[4:18]







Tövbeyi yapmakta acele etmek gerektiði gibi, tövbenin samimi ve hAlîs bir þekilde yapýlmasý da gerekir. Kur’an-ý Kerim’imiz samimi yapýlan tövbeyi “nasuh tövbesi” olarak yadediyor. Ýmam Gazali (rhm) da “nasuh tövbesinin” içinde karýþýklýk olmayan ve sadece Allah’a yönelerek yapýlan tövbe olduðunu ifade ediyor.[1] Yani kiþinin yaptýðý þeyin kabahat veya günah olduðunu bilip, onu býrakýp terk ederek Allah'a dönmesi, O'nun emirlerine uymasý ve yasak ettiði þeylerden kaçýnmasý, Allah'a sýðýnarak O'ndan affetmesini, baðýþlamasýný dilemesi, yaptýklarýndan piþman olduðunu da belirterek yalnýz O'na yalvarmasý “tövbe-i nasuh”u oluþturuyor. Meselâ, bir kabahati, söz geliþi içki içmeyi sýrf bedenine yapmýþ olduðu bir zarardan dolayý veya malýna yahut da þerefine zararý dokunduðu için terk yoluna gidip, Allah rýzasý ve Allah korkusu düþünülmeyecek olursa, bu gerçek mânâda tövbe sayýlmaz. Yapýlan hatadan dönüþ, sadece Allah rýzasýný yeniden kazanmak için olmalýdýr. Çünkü tövbe, yaptýðý iþin günah olduðunu, kusur veya kabahat olduðunu, suç iþlediðini kabul etmekle baþlar. Ýþte bu anlamda tövbe, bir ibadet olarak da sadece yüce Rabb'imize tahsis edilmelidir.


Gönderen: 29.04.2010 - 22:09
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Tövbeleri sadece Allah kabul eder. Yukardaki ayette de belirtildiði gibi kabul olacak tövbenin “nasuh tövbesi” olmasý gerekir. Nasuh tövbesi ise bazý þartlar dâhilinde yapýlan tövbedir. Âlimlerimiz biribirini tamamlayan tarifler yaparak tövbenin þu þartlarda yerine getirilmesinin uygun olacaðýný aksi takdirde tövbenin gerçek tövbe olamýyacaðýna iþaret ederler.



Ýmam Gazalî’ye göre tövbe, ilim, hâl ve fiil gibi sýrasýyla birbirini gerektiren üç þeyin birleþmesinden meydana gelen deðiþmez ilâhî bir sünnettir. Ýlimden maksat, günahlarýn ve büyük zararlarýn, kul ile Allah'ýn rahmeti arasýnda, Allah ile kulu birbirinden ayýran bir perde teþkil ettiðini bilmektir. Ýnsan kalbinde ve zihninde, bunu böylece kesin olarak kavrayýnca, yüce Rabb'ini, yani sevgili Mevla'sýný kaybettiði için bir elem ve acý duyar. Hele kusur ve kabahat kendi tarafýnda ise, bu üzüntüsü, elem ve ýzdýrabý daha da artacaktýr. Ýþte Rabb'ini kaybedip O'ndan uzak kalmasýna sebep olan bu kusur ve kabahatýndan dolayý duyduðu acý ve çektiði eleme piþmanlýk veya nedamet denir. Bu acý ve elem kalbini ve gönlünü iyice kapladýðý zaman, yeni bir hâl, yeni bir durum ortaya çýkar ki, bu da þimdiki, geçmiþ ve gelecek zamanla alakalý olan bir iþi, bir fiili tasarlayýp kasýt ve niyet etmektir. Þimdiki zamanla alakasý, yapmýþ olduðu kabahatý hemen terk edip býrakmaktýr. Gelecek zamanla alakasý, kendisini Rabb'inden ayýran bu kötülüðü veya kabahati ömrünün sonuna kadar asla yapmamaya azimli ve kararlý olmaktýr. Geçmiþ zamanla alakasý ise, kaybettiðini, zararlarýný iyilik etmekle veya kâzâ etmekle telâfi etmeye çalýþmaktýr. Ýþte ilim burada tövbenin birinci unsurudur ki, bundan da maksat imân ve yakîndir. Çünkü imân, günahlarýn öldürücü bir zehir olduðunu akla gösterip kalp ve gönüle tasdik ettirir. Bu imânýn nuru kalpde parladýðý an, orada piþmanlýk ateþini yakar. Kalp bu iman nuru sayesinde yüce Rabb'inden ve O'nun sevgisinden uzaklaþtýðýný anlayýnca acý duyar ve elem çeker. Þu halde ilim, piþmanlýk ile þimdiki ve gelecek zamanda bu iþi yapmamaya azimli olmak ve geçmiþteki zararý da telâfiye çalýþmak gibi birbirini takip eden üç unsurdur ki, hepsine birden tövbe denir.[2]



Ýmam Fahreddin-i Râzî ise, "Mefatihu'l-Gayb" adlý tefsirinde, tövbe için gerekli olan þartlarý þöylece sýralar: 1- Ýþlediði günah olan iþi veya kabahatý terketmek, 2- Günah olan iþin veya kabahatin bir benzerine asla bir daha dönmemeye azmetmiþ olmak, 3- Bütün bu þeylerin hepsini bir daha yapmaktan korkup çekinmek. Ýþte bunlarýn hepsi tövbe için muhakkak gereklidir; dedikten sonra sebeplerini de þöyle açýklar: 1- Kabahatý terketmek þunun için gereklidir: Zira kul günah olan o iþi veya kabahatý terk etmezse, yapmaya devam ediyor demektir ki, bu durumda tövbe etmiþ olmaz. 2- Piþmanlýk þu bakýmdan lüzumludur: Çünkü piþman olmazsa, yaptýðý iþe rýzasý, gönlü var demektir. Bir þeye râzý olmak ise, çok kere onu yapmayý gerektireceðinden yine tövbe etmiþ olmaz, 3- Ýþlediði günahýn bir benzerine dönmemeye kararlý ve azimli olmak. Bu ise, þunun için gereklidir: Yaptýðý iþ günahtýr; günaha tekrar niyyet edip azmetmek de günahtýr. 4- Korkuya gelince, bu korku insana tövbe etmeyi emreder ve tövbe ederek bu iþi kesip atmaktan baþka yol olmadýðýný hatýrlatýr. Ýþte Yüce Allah'ýn, "Yoksa geceleyin secde ederek ve kýyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkârcý gibi) midir?”[39:9] buyruðunu kanaatimizce bu manada anlamak gerekir.



Hz. Alî (ra) efendimiz: "Tövbe þu altý þeyle mümkün olur" der ve þunlarý sayar: “1- Geçmiþte iþlenmiþ olan günahlardan piþman olmak ve yerine getirilmemiþ farzlarý iade etmek, 2- Baþkalarýna haksýzlýk ve eziyet etmeyi býrakmak, 3- Husumet ve düþmanlýðý kaldýrmak, 4- Günah ve kabahatler içerisinde büyüyen nefsi, Allah'a olan itaat içerisinde küçültüp ona hiçliðini kabul ettirmek, 5- Ýtaatsizlik ve günah iþlemenin sözde tadýný çýkaran nefse, itaat edip günahlardan uzak durmanýn acýlýðýný da tattýrmak, 6- Gülüþlerinden her birine bedel olmak üzere, aðlamak.” Hâl böyle olunca, þartlarýna uygun olan bir tövbe, ayný zamanda Allah için yapýlmýþ bir ibadettir. Böyle olduðu için de kabûle þâyan olmasý gerekir. Nasýl ki, þartlarýna uygun olarak yapýlan ibadetlerin kabûlü hususunda tereddüde düþmüyorsak, þartlarýna uygun bir tövbenin kabûlü için de tereddüt gösterilmemesi gerekir.



Öyleyse Allah'a imân etmiþ kiþiler, bilerek veya bilmeyerek günah iþledikleri zaman hemen Allah'a yönelip tövbe etmekten çekinmemelidirler. Çünkü Cenab-ý Hak: “Hiç þüphesiz Allah hem çok tövbe edenleri, hem de çok temizlenenleri sever.”[2:222] buyururken, Allah’ýn Rasulü (as): “Tövbe eden Allah'ýn sevgilisidir, günahlardan tövbe eden, hiç günah iþlememiþ gibidir.”[3] buyurur. Bu ayet ve hadis-i þerife göre Yüce Allah samimiyetle ve þartlarýna uygun olarak yapýlan tövbeleri kabul eder, kullarýný baðýþlar. Ayrýca, günahlarý býrakýp kendisine yönelenleri sever, zira günahkârlar için yüce Allah'ýn rahmet, maðrifet ve kereminden baþka bir sýðýnak yoktur. Bu bakýmdan inananlarýn tövbe etmekten korkmamalarý, yaptýklarý büyük veya küçük günahlarý için ne zaman olursa olsun, geciktirmeden hemen Rab'lerine yönelmeleri, tövbe etmeleri ve bir daha o hataya düþmemeye azmetleri gerekir. Bir müslüman bir hata iþledikten sonra “ben kötü kul oldum” diyerek asla Allah’ýn rahmetinden ümidini kesmemelidir. Zira Cenab-ý Hak “Ýþte onlarýn mükâfatý, Rableri tarafýndan baðýþlanma ve altlarýndan ýrmaklar akan, içinde ebedî kalacaklarý cennetlerdir. Böyle amel edenlerin mükâfatý ne güzeldir!”[3:136] buyurarak, hatalý da olsa tövbe eden kullarýný hem baðýþlayacaðýný hem de cennetlerine koyacaðýný müjdeliyor. Ne mutlu tövbesi kabul olarak, baðýþlananlara!





[1] Ýhyau Ulumiddin, c. 4, shf. 5

[2] Ýhyau Ulumiddin, Ýmam Gazali, c.4, shf. 3

[3] Ýbn Mace

Gönderen: 29.04.2010 - 22:11
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Kalp ve Ameller'in büyük ehemmiyeti
«Allah sizin dýþ görünüþünüze ve zenginliðinize deðil, bilakis kalbinize ve amellerinize bakar. (Müslim)



Bir insanýn itibar görüp prestij sahibi olmasýnýn bir çok nedeni olduðu gibi, bir çok þey de onun gurura kapýlmasýna neden olabilir. Ýnsanlarýn kimisi güzel bir dýþ görünüþe, bir cazibeye sahip iken; kimisi de bu prestije ihtiþamlý evler, arabalar ve pahalý giysiler sayesinde sahip olur.



Bütün bu þeylerin hepsi istisnasýz fanidirler ancak insanlar bu türden yüzeysel þeylere deðerinin çok üstünde bir paha biçmektedirler. Birbirleri hakkýnda hüküm verirken de mihenk taþlarý bu fani þeylerdir. Halbuki ne zengin ne de güzel görünümlü olmak insanlarýn insanlarýn ihtiyarýna býrakýlmýþtýr.



Bütün bu nimetleri muayyen bir zaman dilimi için bize bahþeden Allahu Tealanýn indinde bu tarz þeylerin bir kýymeti harbiyesi yoktur. Bilakis o; kullarýnýn, verilen nimetlerden belli bir mesuliyet idraki ile istifade etmesini ister.



Rabbimiz insanlarýn inanç, karakter ve düþüncelerine; kýsaca, kalplerine ve amellerine bakar. Yani kul hayýrsever midir, dirliðe mi katký saðlar yahut mütevazi midir? Faziletli mi yaþamaya çalýþýr yoksa kötü ahlak üzere midir? Özetle; hangi sosyal tabakadan gelirse gelsin ve dýþ görünüþü nasýl olursa olsun, istisnasýz her insan, hayatýný yüce kudret sahibinin yoluna hasrederse, onun cennetine girme lütfuna mazhar olur.



Allah indinde insanlar eþittirler ve herkes –bütün bu zahiri üstünlüklerden baðýmsýz olarak- rabbinin lütfunu talep edebilir. Bu hesapça zengin ve itibarlý olanýn fakire nisbeten bir üstünlüðü söz konusu deðildir. Allah'ýn insanlara, ayrým yapmaksýzýn adaletle hükmettiðini bilmek içimizi ferahlatmýyor mu sizce?

Her þeyi Allah rýzasý için yapmak
Müslüman Allah için yaþar. Bunun için müslümanýn bir tek nefesi bile boþa harcanmayacaktýr. Müslüman, her attýðý adýmý Allah için atacak, her iþi Allah için yapacak, Allahýn rýzasýna uygun deðilse ondan vaz geçecek.



Her akþam günlük çalýþmalarýmýzý muhasebeye tabi tutmak. “Bugün kârda mýyýz?, zararda mýyýz?" diyerek her gün nefis muhasebesi yapmak. Peygamberimizin çok önemli bir tenbihi þöyledir: "Hesaba çekilmeden önce herkes kendisini hesaba çeksin."



Her hangi bir iyilik yaptýksa þükredelim; þükür de bir ibadettir. Günah iþlemiþ isek, tevbe, isiðfar edelim; bu da bir ibadettir. Biri kazanmak, diðeri borç ödemek gibidir. Her ikisi de insan için sevab ve kazançtýr.



Geçim için iþ bulmak, çalýþmak ve vazife alarak, kimseye muhtaç olmadan yaþamak lazýmdýr. Bunun için sabýrlý, ýsrarlý ve azimli olmak gerekir. Müslüman, baþkasýna yük olan deðildir. Lâkin, cemiyet vakýf gibi soyal görevlerde vazife istemede inatçý ve israrlý olunmamalýdýr.. Ama verildiðinde de kaçmamak, canla baþla çalýþmak, en faydalý hizmetleri karþýlýksýz, sýrf sevap niyetiyle yapmak, hem dinî ve hem de sosyal bir görevimiz olmalýdýr.



Ýnsanlarla güzel geçinmek, kaþnaþmak ülfet etmek, sevmek, sevilmek, yemek ve yedirmek. Müslüman toplum içinde yaþar. Kendini toplumdan ayýrmaz. Yani, ruhban sýnýfý yoktur bizim dinimizde. "Ýnsanlarýn efendisi, insanlara hizmet edenidir" anlayýþý bizim hizmet felsefemizdir. "Müslüman kaynaþýr. Ülfet eder, kaynaþmayan,hoþ sohbet etmeyen de hayýr yoktur" buyurur bizim önderimiz. Ýnsanlara karþý asýk suratlý veya tam tersine sulu, cývýk da olmamak. Sevimli olmak, mutedil, orta davranýþta olmak gerekir. Yerinde gülmek, yerinde susmak, yerinde konuþmak yerinde þaka yapmak,yerinde ciddî olmak önemlidir.



Olaylara eksi ve menfî yönden deðil, bilakis artý ve müsbet yönden bakmak, umutsuzluk yerine umudu yeþertmek gerekir.



Her þey hakkýnda olumlu, iyimser düþünmek, hüsn-ü zanda bulunmak, karamsar olmamak þuuruyla davranmak, bizi gittiðimiz yolda daha da ileri adýmlar atmaya teþvik eder yönlendirir. Sýkýntýlý da olsak, problemlerle baþbaþa da olsak, “her gecenin mutlaka bir sabahý vardýr” umuduyla her iþi hayra yorumlamak, "hayrihi ve þerrihi minallah = Hayýr da, þer de Allahtandýr," inancýyla olaylarý müsbet yorumlamak güzel ahlak ve inanç kaynaðýmýz olmalýdýr.



Kötüleri taklit etmemek ve bununla birlikte kötüleri herkesin içinde rencide edecek þekilde kýnamadan önce onlarýn iyileþmeleri için çalýþmak gerekir.



Toplumda kötü kiþiler de olabilir. Bu kötüleri iyi görerek peþlerinden gitmek, doðru ve güzel ahlak deðildir. Bilakis onlarýn da düzelmesi için çalýþmak ve güzel ahlaklý olanlarý misal göstermek gerekir.
Alýntý.



Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Muhtazaf tarafından, 29.04.2010 - 22:13 tarihinde.
Gönderen: 29.04.2010 - 22:12
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1889 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
mervenur (39), rabianur ihl (35), muhammed ümmeti (38), delikan63 (39), 2900 (70), Furkan_68_Cetin (32), manitu_76 (48), hamido 33 (53), mudure (50), elektroman (52), murbe (44), KARAHÝSA.. (31), alp.eren.bilge (34), bluesaint (50), merwe (34), reca (42), metkaya (49), MeDiNeLi** (41), algin (34), hüzün_r (38), s.faruk (49), tolgacan (56), sahalo (43), mustafa timur k.. (52), galatasaray (32), tolgaexp (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.91961 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.