0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » DİĞER KONULAR » SIR KAPISI » Habil Amca Rahmetullahi Aleyh -4-

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
ihlas59 su an offline ihlas59  
Habil Amca Rahmetullahi Aleyh -4-
11 Mesaj -

Efendi hazretlerinin kabrini çevreleyen demir parmaklýklara dev bir þey dokundu sanki... Ses parmaklýklarýn baþýmýn üzerindeki kýsmýndan baþladý ve bir anda dört tarafýný büyük bir süratle döndü. Hemen ayrýldým… Habil amcalara anlattým bu büyük kerametlerini… Þaþýrdýlar…
- Evladým kabrin içinden ses duyduðuna emin misin?
- Evet efendim, eminim…
Þaþkýnlýklarý devam etti ve – Mübarek olsun diyerek, Efendi hazretlerinden, kabirden ses duyanlarla ilgili bir nakilde bulunup, hayatýmýn en büyük müjdesini verdiler. O müjdenin ne olduðunu burada yazmayacaðým. Mahþer günü söylerim sizlere, tabii layýk olabilirsem…

***

HAYDÝ GELÝN… BÝZÝ BEKLÝYOR…

Ben o evi ve onlarla baþ baþa konuþtuðumuz odayý tarif edeyim. Siz gönül dostlarýmla hayalimizde o evde, o odada buluþalým… Bu satýrlarý zihninizde ve kalbinizde þekillendirin ve Habil amcanýn huzuruna hep birlikte varalým. Sohbetini hayal dünyamýzda hep beraber dinleyelim…

Ýki katlý, koyu yeþil ahþap bir evin önündeyiz… Üst katý dýþa çýkýntýlý… Kapýsý açýk mavi boyalý. Kapýyý açtým ve sizleri içeri alýyorum…

Ýþte kapýdan içeri süzülüyoruz. Aman, hiçbiriniz dýþarýda kalmayýn... Önce loþ ve hoþ mu hoþ bir karanlýk kucaklýyor sizi… Soldaki prizden ister ýþýðý açýn, ister açmayýn… Ben açmazdým… Maziye götüren bir karanlýk sarsýn isterdim ruhumu… Giriþte eski bir mermere adým atýyorsunuz … Ama hayli eskimiþ… Sað taraf birinci kat ama kimse oturmuyor. Mahzun… Birkaç adým atýyoruz hep birlikte ve soldan üst kata çýkan merdivenler karþýlýyor sizi. Dýþarýdan içeriye ne trafik sesi ne insan gürültüsü ne 20. asrýn kaosu, hiçbir þey giremiyor… Basamaklar tahtadan ve açýk yeþile çalýyor. Tarih kokuyor bu basamaklar… Basýyoruz birer birer onlara... 'Ne kadar da doðallar' diye düþünüyoruz… Sað taraf duvar ve açýk mavi boyalý. Yaklaþýk 20 basamak çýkýyorsunuz, yavaþ yavaþ hafif sola kývrýlýyor gittikçe… Bittiðinde yerden yaklaþýk 3.5 metre irtifaya yükselmiþ oluyoruz. Ancak birazdan, O'nu dinleyerek ruhumuzun yükseleceði irtifanýn yanýnda ne ki… Çýktýk ve iç kapýya geldik iþte. Tahtadan kahverengi bir kapý ve kenarlarý beyaz boyalý…

Kapýyý 'týk'latýyoruz…
- Ömer sen misin?
- Benim efendim…
- Yalnýz mý geldin…
- Yüzlerce seveninizi getirdim, kabul buyurursanýz…

Heyecanlý bir bekleyiþ ve kapý açýlýyor. Ýþte Habil amca…
O yakýcý bakýþlarla karþýlýyor bizi…

Ýçeri giriyoruz. Bir salon… Bahçeye bakan karþý duvarda pencere, sað duvarda bir pencere daha, onun tam karþýsýnda bir pencere daha… Solda çýtýr çýtýr yanan bir soba… Ben bu kadar sevimli çýtýrdayan bir soba görmedim hayatým boyunca… Karþý pencerenin altýnda bir divan, sað tarafta bir çekyat. Haným annemiz yatýyor o çekyatta. Artýk hayli yaþlýlar… 80 yaþýnda ve saçýnýn tek teli gözükmeyecek þekilde nurdan bir baþ örtüsü altýnda, parýl parýl parlayan bir yüz...
Gülerek ama aðlamaklý bir sesle karþýlýyor: - Hoþ geldiniz evladým…

Sola dönüyoruz… Has oda… Ýçeri giriyoruz. Çok ferah… Odanýn iki duvarý pencerelerle dolu. Giriþte hemen solda büyükçe masa. Habil amcanýn terzilik günlerinden kalma. Sol dip tarafta oturduklarý ve sohbet yaptýklarý sedir. Karþýda iki klasik koltuk ve yanlarýna dizilmiþ günümüz sandalyeleri. Merak etmeyin nereye oturacaðýz diye… O gönül hepimize yetecek kadar büyük… Sað dip tarafta bir kitaplýk. Camlý… Ýçi yüzlerce yýllýk Arabi, Farisi, Osmanlýca kitaplarla dolu. Nur fýþkýrýyor o kitaplardan… Hemen alýp koynunuza bastýrasýnýz geliyor. Okuyamýyorum diye üzülüyorsunuz bir yandan da…

Siz oturuveriniz þöyle koltuklara... Yetmeyenler eski halýnýn üzerinde yer beðensin kendine… Ýþte Habil amca, sedirinde oturmuþ, bir ayaðýný kendine doðru çekmiþ, öbürünün altýna almýþ her zamanki gibi… Yaslanmýþ arkasýna, dað heybetiyle… Elinde tespihi, kalýn siyah kenarlý gözlüklerinin ardýndan süzmeye baþlýyor sizleri… Müsaadenizle, ben çay demleyeceðim her zamanki gibi… Onlarýn ise kýpýrdamaya baþlýyor inci saçan dilleri:

- Sýkýntýlý gördüm sizi… (Bize böyle hitap ederler ve arkasýndan ayet-el kürsi okurlardý. Üzerimize üflerlerdi… Belki bu yazýyý okuyanlar da þuan hissederler o tatlý nefesi, kim bilir… Devam ediyorlar…)

Ahhhh…

Derman arardým derdime, derdim bana derman imiþ
Burhan sorardým aslýma, aslým bana burhan imiþ
(Sadi Þirazi 'kuddise sirruh)


Bir gün Bitlis'te biri tipiye tutulmuþ… Öyle ki artýk öleceðine kanaat getirmiþ. Atýný nereye süreceðini bilememiþ. O anda – Ey devrin kutbu (en büyük velisi), ne olur imdadýma yetiþ, diye feryat etmiþ… Tam o anda, atýnýn yularýný tutan, heybetli, gür, siyah sakallý bir zat belirmiþ karþýsýnda. Atýnýn baþýný bir yöne çevirmiþ, - Bu tarafa git, bu tarafa git, deyip gözden kaybolmuþ bir anda… At daha birkaç adým atmýþ, atmamýþ ki köyüne girmiþ, kurtulmuþ ölmekten…

Aradan 30 sene geçiyor. Bu adam bir ticaret için Ýstanbul'a geliyor. Ýkindi namazýný kýlmak maksadýyla Bayezýd camisine giriyor. Bakýyor ki kürsüde ak saçlý, ak sakallý bir ihtiyar sohbet ediyor. Onu dinlerken içinden diyor ki, 'Allah Allah… Ben bu zatý bir yerden tanýyacaðým ama, nereden…'

Sohbet bitiyor, namaz kýlýnýyor. Adam ayakkabýlarýný alýp tam kapýdan çýkarken o kürsüdeki sohbet eden zat-ý þerif yanýna gelip kulaðýna fýsýldýyor, - Bitlis'teki tipiyi mi hatýrladýnýz…?
Adam dehþetle daha dikkatli bakýyor yüzüne. – O sizdiniz deyip hýçkýrýklara boðularak kapanýyor Seyyid Abdülhakim Efendinin nurlu ellerine…

Efendi hazretleri böyle bir büyük idi evladým…

***

Efendinin hanýmý müsaade isteyip Adapazarý'na kaplýca tedavisi görmeye gidiyor. 8 kür sürecek bir tedavidir. Oraya gider ki ertesi gün telgraf gelir Efendi hazretlerinden. - '8.'ciye kadar kalmayýn. 2.'den sonra geri dönünüz' diye... Ancak annemizin çok hoþuna gidiyor kaplýca suyu ve 2.'den sonra da kalýyor... 4. küre geldikleri gün merdivenden düþüyorlar ve bir ayaðý kýrýlýyor. Hemen anlýyor bu belanýn niye baþýna geldiðini ve dönüþünde Efendi'ye – A efendi niye açýkça yazmadýnýz, diyor… Abdülhakim Efendi – Ne yapayým hatun… O kadar belli etmeme müsaade vardý, buyuruyorlar…


***

Ömer de çaylarý getirdi… Ýçiniz… Çay sýcak içilir. Efendi hazretleri çayla yoðurt yemeyi severlerdi. Yoðurt masaya sýcak gelirdi. Sahanda yumurtayý da severlerdi ve yanýnda mutlaka yoðurt yerlerdi. – Yoðurt kýzarmýþ yaðýn zehrini alýr buyururlardý…

***

Efendi Baba bir gün bir talebesini evindeki kütüphanenin karþýsýna getiriyorlar. – Yavrum þu kitabý al, buyuruyorlar… Talebesi alýyor. Arabi bir kitap… - Þu sayfasýný aç… Talebesi açýyor… - Oku þimdi… Talebe okumakta zorlanýyor. Çok yüksek belagatla yazýlmýþ bir eser. Takýldýðý yerlerde Efendi Baba – Þurasý þöyle okunur, burasý böyle okunur diye düzeltiyor. O sayfayý tam üç kere okutuyorlar. Talebe gayet seri ve doðru olarak okuyor en sonunda.

- Þimdi manasýný dinle, diyerek bir güzel o sayfanýn ama sadece o sayfanýn manasýný izah ediyorlar. Sonuçta talebesi o sayfayý tam anlamýyla seri okuyor ve manasýný ezberliyor…

- Kapat kitabý yerine koy, buyuruyorlar…

Bu olayýn üzerinden 30 sene geçiyor. Efendi hazretleri vefat etmiþler. O talebe çoluk çocuðuyla birlikte büyük bir geçim sýkýntýsýna düþüyor. Bir kütüphane müdürlüðü için imtihan yapýlacaðý ilan ediliyor gazetelerde. Hanýmý bu kimseye – Bir gidip imtihana girsen bey… Bir umut…diyor.
O kimse – Haným bu kadar mektep medrese okuyanlar varken ben onlarýn arasýnda imtihaný mý kazanacaðým? Herkes geçim sýkýntýsýnda. Herkes böyle bir iþ ister. Kim bilir kaç yüz kiþi müracaat edecektir, karþýlýðýný verir… Sonunda eþinin ýsrarlarýna dayanamaz biraz da onu üzmemek için gider imtihana….

Bakar ki büyük bir oda. Ýçi birçok ilim erbabýyla dolu, kalabalýk. Onlarý görünce geri dönmek ister ama – Neyse gelmiþ bulunduk bir kere, deyip kalýr. Ýçeride bir imtihan odasý vardýr ve oraya tek tek alýnýr insanlar. Ýçeri umutlu ve heyecanlý girenler dýþarý yýkýlmýþ, yüzü asýk çýkar… Sýra Efendi Baba'nýn talebesine gelir ve çaðrýlýr. Aðýr adýmlarla iç odaya girer…

Ýçeride bir masa, üzerinde açýk bir kitap ve 4 kiþilik imtihan heyeti vardýr. Baþlarýndaki kiþi – Þu sayfayý okuyun, der.

O talebe bir bakar ki, efendisinin 30 sene önce kütüphaneden eline tutuþturduðu kitap... Ýmtihan heyetinin okuyun dediði sayfa da efendisinin 30 sene önce okuttuðu sayfa… Bir güzel okumaya baþlar, O Allah dostunun ezberlettiði gibi... 4 kiþinin þaþkýn bakýþlarý bu talebenin üzerinde… Seri bir þekilde okur bitirir… Ýmtihan heyetinin baþkaný – Peki bir de tercüme edin, der… O zat ayný efendisinin izah ettiði gibi sayfayý tercüme eder… Heyet þaþkýn haldedir ve baþkanlarý þunu söyler: - Kardeþim sen nerede tedrisat gördün? O kadar yüksek tahsilli gelen oldu buraya. Bu sayfanýn býrak manasýný açýklamayý okuyamadýlar bile. Git, imtihaný sen kazandýn ve yeni müdür sen oldun…

Dönüþ yolunda hýçkýrýklara boðulur o mümtaz talebe. Hem aðlar hem de, - Ah efendim. 30 sene sonra talebenizi darlýktan kurtardýnýz diye diye müjdeyi ailesine vermeye gider…

(Devam edecek)

Gönderen: 21.02.2009 - 00:33
Bu Mesaji Bildir   ihlas59 üyenin diger mesajlarini ara ihlas59 üyenin Profiline bak ihlas59 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1224 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
zec (53), yesil07 (39), volkansav52 (40), bebecik1974 (50), mcamlica (38), serdar414 (47), musoylemez (56), KalpYapalim (32), gurbat (62), yasen (47), yilmaz (63), kenzularsh (40), srknsrt (51), puma (54), mazpolat (67), pskofb (38), akaasa (49), oguzy (74), arkadasim (51), Mecnun2000 (55), sarenge (44), SarCopTeS (43), halil40 (36), belan08 (47), halil_10 (37)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.79885 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.