Televizyon seyrederken "gözlerim kýzarýyor" diyen birisine Diger birisi "Benim de yüzüm kýzarýyor" demiþ.

Türk toplumunun aile yapýsýný, ahlâkî deðerlerini bozmaya çalýþan sütü bozuk ifsat þebekesi, uydu vasýtasý ile çok önemli ve de bir o kadar tehlikeli çalýþmalar yapýyorlar.

Eskiden mü'minler bir dostunu ziyaret etmek için akþam oturmasýna gittiklerinde güzel sohbetler yapýlýr, gelmiþ ve geçmiþten bahsedilirdi. Þimdi bunun yerini televizyon aldý. Dostluk, muhabbet ve kardeþane sohbetlerin yerini; cýlýz, abes, dedikodu ve cinselliðe dayalý müptezel kokteyl türü toplantýlar aldý. Kýraathaneler (okuma salonlarý kumarhaneye dönüþtü. Ayný çatý altýnda müstehcen bir programý izlemekten haya etmeyen ailelerin sayýsý arttý. Savrulma, dönüþme ve kaymanýn dozajý o kadar arttý ki, toplumda ensest iliþki normal görülmeye baþlandý.

Ne tuhaf! Yüzü kýzarmasý gerekenlerin gözü kýzarýyormuþ.. Yazdýklarým, muhafazakâr, dindar insanlarý ve baþta þahsýmý baðlar. Ar damarý çatlamamýþ, kalbinde iman, dizinde derman bulunanlara, kasýrgalar karþýsýnda dikkatli olmalarýný tavsiye ederim.

"Program yapýmcýsý, televizyon müdürüne telefon ederek:

-RTÜK'den aradýlar efendim, dedi. Þu anda oynayan filmin müstehcen olduðunu belirtip ikaz ediyorlar. Bir diyeceðimiz var mýydý?

Müdür:
-RTÜK falan býrak be kardeþim, diye gürledi. Koltuðuna kurul da filmi seyret. Kiþisel haklarýmýza karýþmasýnlar.

Program yapýmcýsý, filmin ortalarýnda tekrar telefon ederek:
-Bazý vakýflardan aradýlar efendim, dedi. Oynatmakta olduðumuz filmin gençlerin ahlâkýný bozduðunu ve onlarý kötü yola ittiðini söylüyorlar. Bir diyeceðiniz var mýydý?

Müdür yine gürleyerek:
-Kiþisel haklarýmýza karýþmasýnlar ya hu, diye tekrarladý. Bizim de çocuklarýmýz var. Hatta kýzým, þu anda erkek arkadaþý ile seyrediyor bu filmi.

Adam, filmin sonunda bir kere daha telefon ederek:
-Karakoldan aradýlar, efendim, dedi. Kýzýnýz, erkek arkadaþý tarafýndan tecavüze uðramýþ. Bir diyeceðiniz var mýydý?" (Cüneyd Suavi, Hayatýn Ýçinden, s. 70)

Þu anlatýlan hikâye, kendi gerçeklerimizi ne güzel dile getiriyor. Ýffet ve namusa bigâne kalmanýn, insanlarýn kutsallarýna, kültürüne saygý duymayanlarýn akýbeti hep kötü olmuþtur.
Tasavvufî kaynaklarda "göz afetleri" olarak zikredilen bu konu çaðýmýz insanýný ciddi bir þekilde tehdit ediyor. Gençlerimizin birçoðu televizyondaki erotik, pornografik film ve programlarý seyrederek yoldan çýkýyorlar. Göz vasýtasý ile alýnan akým beyne, oradan da ilgili organa ulaþmaktadýr. Þehvetin kabarmasý, göz zinasý ile baþlar. "Zinaya yaklaþmayýn" buyuran Ýslâm dini, zinaya götüren yollarýn da týkanmasýný istemektedir.

"Mü'min erkeklere söyle; gözlerini (haramdan) sakýnsýnlar ve ýrzlarýný korusunlar. Bu, kendileri için çok temiz (bir hareket)dir. Þüphesiz ki Allah, (kullarýnýn ne) yapacaklarýndan haberdardýr." (Nur, 30)

Mü'minler, gözü haramdan sakýndýrma noktasýnda çok dikkatli olmak zorundadýrlar. Harama bakan bir insan, bakmanýn ötesindeki fiilleri hayal etmeye baþlar. Kalbin huzuru kaçar, gözün nuru o an için alýnýr. Harama bakmak kiþiyi zikrullahtan ve güzel þeylerden alýkoyar. Dinimize, dünyamýza ve ahiretimize faydalý olmayan þeylerin peþine düþmekten men ediliyoruz.
"Senin için hakkýnda bir bilgi hasýl olmayan þeyin ardýna düþme. Çünkü kulak, göz, kalp, bunlarýn her biri bundan mes'uldür." (Ýsra, 36)

Anne ve babalar, evlâtlarýnýn gece yarýsýndan sonra inançlarýna uygun olmayan film ve programlarý seyrettiklerinden þikâyetçiler. Ama yöneticiler, "kiþisel hak" diye bir þey tutturmuþ gidiyor. Ateþ kendilerinin paçasýný da sarýyor, ama umurlarýnda bile deðil.
"Gözlerin zinasý, bakmaktýr. Kulaklarýn zinasý, dinlemektir. Dilin zinasý, müstehcen konuþmalardýr. Elin zinasý, uzanýp tutmaktýr. Ayaðýn zinasý, adým atmaktýr. Kalp ise, bu gibi kötü þeyleri sever ve onlarý temenni eder. Kalbin bu temennisini tenasül uzvu ya doðrular veya yalanlar."

Ar damarý çatlamýþ, her türlü kötülüðü yapmakta bir sakýnca görmeyenlere eskilerin dile ile seslenelim:

Edep ya hu!..alýntýdýr..