0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Vukuf-i Kalbi..

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
RuZGaR su an offline RuZGaR  
Vukuf-i Kalbi..
Moderator


1295 Mesaj -


Hak aþýklarýnýn temel usüllerinden biri de Vukuf-i Kalbî’dir. Kýsaca manasý, kalpte olanlarýn farkýnda olup kalbi tanýmak ve her durumda gafletten sýyrýlýp Yüce Allah’a baðlanmaktýr. Hedef, gönül kâbesini temiz tutup Yüce Dost’un teþrifine hazýrlamak ve böylece dünyada iken cenneti yaþamaktýr.

Allah Rasulü s.a.v. Efendimiz, Allah’ý zikreden kalbin diri, zikretmeyen kalbin ölü olduðunu belirtmiþtir (Münzirî, et-Tergib). Zikrin zýddý gaflettir. Gaflet, kalbin manen perdelenmesi, günahla katýlaþmasý, kapanmasý ve sonuçta ölmesidir. Hak yolcusunun ilk iþi, kalbini ilâhi sevgi ve zikirle diriltmektir.


Vukuf-i Kalbî, özellikle zikir ve ibadet anýnda istenmektedir. Zikir, hatýrlamak, hatýrda tutmak, anmak, övmek, sevmek, yüceltmek ve yad etmektir. El, zikir tesbihini döndürürken, kalp de zikrettiði zata dönmelidir ki, gerçek zikir olsun. Namaz da bir zikirdir. Hatta zikirlerin en büyüðüdür. Fakat kalbin katýlmadýðý ve gaflet içinde kýlýnan bir namaz kul için sevap deðil, kýnama sebebi olmaktadýr. (Maun Suresi, 4-5)

KALBÝMÝZDE KÝM VAR?

Þu halde üzerinde durulmasý gereken en önemli iþ kalbimizi uyandýrmaktýr. Bir ibadete niyet anýnda kalbin uyanýk olup, bunu kim için yaptýðýný bilmesi gerekir. Bu kadar huþu her müminden istenir. Fakat arifler der ki, gafletle de olsa zikir çekmeye, namaz kýlmaya devam etmelidir. Böyle bir zikir ve namaz hiç yapmamaktan iyidir. Çünkü o anda vücut, bir günahta deðil, taklitle de olsa iyi bir amelle meþgul olmaktadýr. Fakat, zikre ve namaza devam ederken, bu gaflet için istiðfar etmeli, o hale üzülmeli, razý olmamalýdýr. Gafletin gitmesi için Allah’tan yardým, salihlerden de dua istemelidir.

Ýnsan, yaþadýðý anda kalbinin ne halde olduðunu, neye ve kime yöneldiðini bilmelidir. Arifler, buna murakabe diyorlar. Murakabe kalbi devamlý kontrol altýnda tutmak, Allah ile huzuru ve edebi korumak þeklinde tarif edilmiþtir. Þah-ý Nakþibend k.s., Vukuf-i Kalbî’yi bu iki manada almýþ ve onun üzerinde çok durmuþtur.

Vukuf-i Kalbî kavramý ile anlatýlanlar, her iþ ve ibadette bizden istenmektedir. Efendimiz s.a.v.’in her mümine gösterdiði kulluk hedefi “ihsan” halidir. Ýhsan, kalbin Allah’ý görüyor gibi bir safiyet ve sadakata ulaþmasýdýr.

Alimler, müminlerin gafletle müþahede arasýnda üç halde kulluk yaptýklarýný belirtmiþlerdir. En yüksek seviye kalbin günah ve gafletten temizlenip Allah’ý görür gibi bir safiyete ulaþmasýdýr. Buna “müþahade makamý” denir. Bunun bir alt seviyesi, kulun Allah’ýn her an kendisini gördüðünü yakinen bilmesi ve ona göre hareket etmesidir. Buna “murakabe makamý” denir. En alt seviye ise bu makamlara ulaþmadan dini taklit yoluyla yaþamaktýr. Bu, iman edip Ýslâm dairesine girenlerin halidir. Ekseri müslümanlar bu hale razý olmuþlardýr. Halbuki Yüce Rabbimiz o halde kalmamýza razý deðildir.

DEÐERÝMÝZ KALBÝMÝZ KADAR

Her mümin, Allah katýnda ne kadar kýymetli olduðunu ve Allah tarafýndan ne derece sevildiðini bilmek ister. Rasulullah s.a.v. Efendimiz, bunun cevabý için kalbinize bakýn buyuruyor ve ekliyor: “Kul kalbinde Yüce Rabbi’ne ne kadar yöneliyor, deðer veriyor, onu seviyor ve zikrediyorsa, bilsin ki Allah katýnda kýymeti o kadardýr.” (Hakim, Müstedrek; Ebu Ya’la, Müsned; Beyhakî, Þuabu’l-Ýman)

Yüce Allah kalbimizi kendisi için yaratmýþtýr. Kalbe yüce zatýný tanýma ve sevme kabiliyeti vermiþtir. Onu Arþ’ýn ve Melekût Alemi’nin özellikleri ile donatmýþtýr. Ýlâhi huzur ve nazar yeri yapmýþtýr. Onun tamamen kendi sevgisine tahsis edilmesini ve razý olmadýðý bütün sevgi, düþünce, hesap ve hedeflerden temizlenmesini emretmiþtir. Kalbin bu sýfatýna “takva” denir. Takva sahibi yani müttaki, Yüce Allah’ýn dostudur. Ahirette ancak kalb-i selim fayda verecek, müttakilerin yüzü gülecek, dünya için elde edilen mal, mülk, evlat, makam ve itibarýn hiçbir faydasý olmayacaktýr. (Þuara, 88-90)

Kalb-i selim, Allah’ýn zikri ve sevgisi ile huzur bulmuþ, manen sýhhatine kavuþmuþ, fani olan sevgilerden arýnýp ebedi sevgiliden razý olmuþ kalptir. Ýþte bütünüyle dinimiz, insana bu terbiyeyi vermeyi hedeflemiþtir. Bu terbiyenin sonucu, Allah’ýn rýza, sevgi ve cennetine erip, cemalini seyretmektir. Bu, insan için en büyük saadettir.





Gönderen: 25.07.2008 - 16:42
Bu Mesaji Bildir   RuZGaR üyenin diger mesajlarini ara RuZGaR üyenin Profiline bak RuZGaR üyeye özel mesaj gönder RuZGaR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
RuZGaR su an offline RuZGaR  
Moderator


1295 Mesaj -

.. Devam




O BÜYÜK SEVDANIN PEÞÝNDE

Kalbe gönül de denir. Kalp, her yana yöneldiði ve devamlý hal deðiþtirdiði için bu ismi almýþtýr. O, Arþ ile Arz arasýnda her þeye yönelebilir. Gönül, Yüce Allah’a aþýk olduðu gibi; dünya, makam, þehvet, þöhret, benlik ve beylik derdi ile de sarhoþ olabilir. Fakat gönül sadece mide, menfaat, þehvet ve þöhrete yöneldiði zaman, insanýn diðer canlýlardan farký kalmaz. Hatta onlardan daha kötü durumlara düþer. Yüce Yaratýcý, kalbini kullanmayanlarýn göz ve kulaklarýnýn da bir iþe yaramayacaðýný ve böyle bir insanýn hayvanlardan daha aþaðý bir seviyeye düþeceðini haber vermiþtir. (Araf, 179)


Kalbini keþfetmeyen ve ondaki ilâhi cevherleri kullanmayan insan, maddi olarak hangi tür keþifleri gerçekleþtirirse gerçekleþtirsin, asýl þerefe ulaþamaz, huzuru yakalayamaz.


Bir baþ aðrýmýz kadar, kalbimizin de derdine düþmezsek, dünya ve ahirette mutlu olamayýz. Nefsimizin elinde ve günahlarla karartýlan kalbin manen sýhhat bulamayacaðýný ve selim hale gelemeyeceðini bilmemiz gerekir. Sonra Allah’tan yardým isteyip, kalbe doktor aramalýdýr. Arayan bulur, bulan dertten kurtulur.


Önceleri, akýllý insanlar kalplerini manevi hastalýklarýndan kurtarmak için memleket memleket dolaþýrlardý. Ehlini bulup kalplerini sýhhate kavuþturmadan rahat etmezlerdi. Onlar bu iþi hayatýn hedefi olarak görüyorlardý. Sadece kendilerinin deðil; aile, evlat ve dostlarýnýn kalbini de düþünüyorlardý.

KALPTEN ARÞA YOL BULANLAR

Hace Ubeydullah Ahrar k.s., mürþidi Alauddin Attar k.s. Hazretleri’nin kendisine þöyle buyurduðunu bildiriyor:

“Kalbine dikkat et! Her halde zikir ve huzur halini koru. Bir yolda giderken, falanca durak yerine kadar kalbime sahip çýkacaðým, yakýnlýðýmý kaybetmeyeceðim, gaflete düþmeyeceðim diye karar ver. Böyle davranýrsan, hedefine ulaþýr, muradýna erersin.”

Büyük veli Cüneydi Baðdadi k.s., kalbindeki sevgiliye nasýl yöneldiðini þöyle anlatýr:

“Murakabe konusunda, bir kedinin durumundan büyük ders aldým. Bir defasýnda fare kovalayan bir kedi gördüm. Fare bir deliðe kaçtý. Kedi deliðin önünde onu yakalamak üzere vaziyet aldý. Bütün varlýðý ile pür dikkat deliðe yönelmiþti. Öyle ki o anda bir kýlý bile kýpýrdamýyordu. Baþka hiçbir þeyle ilgilenmiyordu. Ben de hayretle ona bakýyordum. Bu halde iken Allah tarafýndan içime þöyle bir nida geldi: ‘Ey himmeti düþük kulum. Sen beni aradýðýný söylüyorsun. Ben senin maksadýn olarak bir fareden daha düþük deðilim. Öyleyse sen de beni aramada ve rýzamý istemede þu kediden daha az istekli ve gayretsiz olma!’ Bu uyarýdan sonra bana bir gayret geldi, ciddi olarak murakabeye baþladým, kalbime yöneldim. Her yerde, her iþte zikre sarýlýp Yüce Allah’ýn rýzasýný aradým.” (Ali b. Hüseyin el-Vaiz: Reþahat)

Yüce Allah, himmeti yüksek kullarýnýn gönüllerindeki ilâhi aþký bize þöyle tanýtýr:

“Onlar öyle er kiþilerdir ki, herhangi bir ticaret ve alýþ veriþ kendilerini Allah’ý zikretmekten, namazý kýlmaktan ve zekâtý vermekten alýkoymaz. Onlar, yüreklerin ve gözlerin dehþetten ters döneceði ahiret gününden korkarlar.” (Nur, 37)

Demek ki kullar içinde kalbine bu derece sahip olup, Yüce Allah ile huzur ve zikir halini koruyan aþýk insanlar mevcuttur. Bu mümkündür. Kur’an-ý Hakim’de bu ayet okunduðu sürece, insanlar içinde o sýfatý taþýyanlar bulunur. Onlar genç-ihtiyar, erkek-kadýn, zengin-fakir, alim-cahil her sýnýfta mevcuttur.

Þah-ý Nakþibend k.s., gençler içinde gördüðü böyle bir aþýðý anlatýr:

“Þerefli Mekke’de iki ayrý insan gördüm. Birisinin himmeti çok düþüktü. Diðerinin ise kalbi Arþ’a ve Allah’a baðlanmýþtý. Himmeti düþük adam Kâbe’nin örtüsüne yapýþmýþ dua ediyordu. Bir ara adamýn kalbine yöneldim. Gördüm ki adamýn kalbi Kâbe’de deðil, köyünde idi. Allahu Tealâ’dan ilâhi sevgi ve rýzayý deðil, dünyalýk þeyler istiyordu. Buna çok hayret ettim ve üzüldüm. Bir ara Mina çarþýsýna uðradým. Orada tezgahý baþýnda devamlý alýþ-veriþ yapan bir genç gördüm. Gencin kalbine nazar ettim. Gördüm ki genç devamlý zikir halindeydi. Kalbi azamet sahibi Allah’tan gafil deðildi. Onun bu yüksek himmet ve gayreti içimde büyük bir coþkuya sebep oldu.” (Reþahat)



Gönderen: 27.07.2008 - 21:41
Bu Mesaji Bildir   RuZGaR üyenin diger mesajlarini ara RuZGaR üyenin Profiline bak RuZGaR üyeye özel mesaj gönder RuZGaR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1416 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62375 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.