0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Başkaları için yaşamak

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Başkaları için yaşamak
Moderator


4254 Mesaj -
Baþkalarý için yaþamak


Allahû Tealâ'nýn kâinat adý verilen dizayn içerisinde en çok sevdiði insandýr. Bu dünyada Allahû Tealâ hepinizden sadece mutlu olmanýzý istiyor. Peki, gelecek için ne istiyor? Gelecekte de hepinizin, ama hepinizin mutlaka Allah'ýn cennetine girmenizi istiyor. Öyleyse her iki açýdan da Allahû Tealâ sizin mutlu olmanýzý, hem dünya mutluluðuna, hem de ahiret mutluluðuna mutlaka ulaþmanýzý istiyor. Hepiniz, Allahû Tealâ'nýn indinde mutluluða namzetsiniz.


Allahû Tealâ, zaten size her þeyi vermeye hazýr. Sizi zaten mutlu olmak için yaratmýþ ve size soruyor: "Siz kendinizden yana olduðunuz sürece bugüne kadar mutlu oldunuz mu?" Kendinizden yana olduðunuz sürece mutlu olamazsýnýz. Bir insan mutlu olmak istiyorsa, onu yaratanýn, (kendisini yaratanýn) Allah olduðunu öðrenmek mecburiyetinde ve Allah bizi yaratmýþsa, bizi mutlu olmak için yaratmýþsa, bunun þartlarýný da koymuþtur muhakkak. Hamdolsun ki, Kur'ân-ý Kerim var. Kur'ân-ý Kerim'de olan o þartlarý biz Allah'ýn emrettiði biçim ve boyutta yerine getireceksek, o zaman mutluluðu yaþayabiliriz.


Mutlu olabilir misiniz? Sonsuz bir mutluluðu yaþamak için hepiniz namzetsiniz. Engel olan? Engel olan tek bir þey var: Kendinizden yana olmak. Öyleyse ne demek istiyorum? Bir insanýn kendinden yana olmasý veya baþkalarýndan yana olmasý neyi oluþturur, neyi deðiþtirir? Hadi þimdi beraberce bunu görelim:


Bir insan neden mutsuzdur? Çünkü apsis ve ordinat eksenlerinin kesiþtiði yerin altýnda yaþýyor. Negatif bir dünyada yaþýyor. Nefsinin hakimiyeti altýnda yaþýyor: "Rabbena hep bana" diyor. Öyleyse devayý ait olduðu yere oturtun. Hepiniz için söz konusu olan iþte odur. Mutluluðu yaþamak... Bunun için varsýnýz.


Bir insan gününün bütününü mutlulukla geçirebilir mi? Evet.


Bu konuda yaptýðý planlama eðer baþkalarýna dönükse, bu konuda yaptýðý planlama baþkalarýný mutlu edecekse, mutlu olacak olan, en çok mutlu olacak olan o kiþinin kendisidir. Eðer baþkalarý bana yardým etsin, hizmet etsin de ben böyle mutlu olayým, diye düþünüyorsanýz; böyle bir düþüncenin sizi ulaþtýrabileceði yer sadece hüsrandýr. O zaman nefsinizin emrindesiniz, baþkalarýndan hizmet bekliyorsunuz. Hayýr, Allahû Tealâ'nýn emri o deðil. Tam tersine sizin Allah'ýn size verdiði her þeyinizle hep baþkalarýnýn emrinde olmanýz, hayatýnýzý baþkalarý için tüketmeniz. Bunu anlayacaksýnýz. Bir gün bunun manasýna varacaksýnýz.


Öyleyse, hepiniz için söz konusu olan þey bu saadeti yaþamaktýr; hepiniz için mümkün ve geçerli. Öyleyse, hizmetinizi Allahû Tealâ'nýn indindeki en güzel standartlarda yerine getirmeye çalýþýn. Ne olacak? Diyelim ki, Hazreti Ömer gibi baþkalarý için yaþamaya baþladýnýz. Her gece Allahû Tealâ ile hesaplaþmanýz var. O gün neler yaptýnýz, baþkalarýný mutlu etmek istikametinde nerelere ulaþtýnýz? Her gece Allahû Tealâ'ya bunun muhasebesini vereceksiniz. Ýþte o muhasebeyi Allahû Tealâ'ya verirken, siz sonsuz bir mutluluðun temsilcisi de olabilirsiniz; içi buruk, huzursuz bir insan da olabilirsiniz.


Hazreti Ömer, her gece Allahû Tealâ'ya bu bilançoyu verdiði zaman, dünyanýn en mutlu insanlarýndan biriydi. Niçin? Çünkü, hayatýný baþka insanlara adamýþtý. Her gün sabahtan akþama kadar, O'nun düþündüðü þey, bu saadeti yaþamaktý. Öyleyse Allahû Tealâ'nýn dizayný iþte o standart içindedir ki, siz kendinizi baþkalarýna adadýðýnýz zaman Hazreti Ömer'in yaþadýðý o sonsuz saadeti yaþayacaksýnýz.


Deðerlendirme standartlarýna gelin beraberce bakalým. Etrafýnýzdaki insanlar, hepiniz için potansiyel bir mutluluk vasýtasýdýr. Hepinize ayrý ayrý söylüyorum. Hepiniz sadece size söylediðimi kabul edin þimdi okuyacaklarýnýzý;


Senin için etrafýndaki herkes potansiyel bir mutluluk vasýtasýdýr. Onlarýn mutluluðuna sebebiyet vermek için aklýný çalýþtýrmaya, seferber etmeye baþladýðýn andan itibaren mutlusun. Ne zaman bir baþkasýný, (onun hangi istikamette mutlu olacaðýný bilen birisi sýfatýyla) mutlu etmek istikametinde düþünmeye baþladýðýn anda, mutlu olmak baþlamýþtýr.


Onu, ona ulaþtýðýn zaman gerçekleþtireceksin diyelim; o geçen süreç içerisinde (bir saatlik bir zaman parçasýný harcadýðýný düþünelim) hep aklýnda baþka bir insana mutluluk ulaþtýrmak var. Onun bir derdi olduðunu biliyorsun, o derdin çözülmesi için ona yardým etmek istiyorsun. Sen mutlu bir insansýn. Çünkü pozitif bir alanda bir hayatýn var. Bu pozitif alan dediðim þey, siz baþkalarýna mutluluk getirmek için, mutluluk ulaþtýrmak için bir düþünce platformunun içinde olduðunuz an, böyle bir dizayn, sizi mutlaka o düþüncenin muhtevasý içinde mutlu kýlar.


Mutluluðu, baþkalarýna mutluluk vermeyi planlamaya baþladýðýnýz andan itibaren yaþamaya baþlarsýnýz. Diyelim ki; o kiþiye bir saatlik bir zaman parçasýnda ulaþabilirsiniz. Bu bir saat boyunca eðer onu nasýl, (þu veya bu þekilde) memnun edebileceðinizi düþünüyorsanýz, onun bir problemine nasýl çözüm getirebileceðinizi düþünüyorsanýz, o anda siz kendinizden yana deðilsiniz, o anda hizmet götüreceðiniz, mutlu edeceðiniz, memnuniyetine sebebiyet vereceðiniz o kiþiye ulaþmak üzere vazifeli hissediyorsunuz kendinizi, bununla yükümlü hissediyorsunuz. Bu süre içerisinde þeytan size hiçbir þekilde yaklaþamaz. Þeytan size hiçbir dediðini yaptýramaz. Sizi huzursuz etmek imkânýnýn sahibi deðildir, siz baþkalarýný mutlu etmek için böyle bir düþüncenin sahibi olduðunuz süre içerisinde.


Öyleyse Allahû Tealâ'nýn böyle bir statüsü içerisindesiniz. Bir saat süre ile yoldasýnýz. Bir saat boyunca siz onun mutluluðunu düþünüyorsunuz. Bu saadeti düþündüðünüz süre içerisinde mutlu bir insansýnýz. Bir saati ona nasýl mutluluk ulaþtýracaðýnýzý düþündüðünüz için, böyle harcadýðýnýz için mutluluðu zaten yaþadýnýz, ona ulaþtýðýnýz ana kadar. Ulaþtýnýz; onu mutlu etmeyi planladýðýnýz þekilde ona hitap ettiniz, ama davranýþýnýz o kiþiyi mutlu etmedi. Olur mu? Olur. Ona ulaþtýðýnýz ana kadar mutlu bir insandýnýz.


Ýþte, hal böyle ise; böyle bir mutluluðu yaþayan sizler, saadete ulaþmanýn standardýna vardýnýz. Onda bu baþarýyý kazanamadýðýnýzý düþünelim. Üzülecek bir þey yok. Siz size düþeni yaptýnýz. Zaten üzülmediðinizi, içinizden gelen sesin "Tamam, sen sana düþen her þeyi yaptýn. Ona dileðini ulaþtýrdýn, onun mutlu olmasý için gerekeni yaptýn, yardýmýný da yaptýn ama o mutlu olmadý." Olabilir, ama siz baþlangýçtan itibaren bu yardýmý, bu mutluluk vasýtasýný o kiþiye ulaþtýrdýðýnýz ana kadar mutlu bir insansýnýz. Olay bitti.


Ýkinci bir kiþi için mutluluk vermek üzere tekrar harekete geçtiniz. Gene mutlu bir insansýnýz. Bu süre içerisinde siz mutlu bir insansýnýz ve bu kiþiye ulaþmanýz daha uzun sürecek (iki saat sürecek) iki saat boyunca siz yalnýzca planlar kuruyorsunuz (onu nasýl mutlu edebilirim, ona nasýl yardým edebilirim?) Bir hasta diyelim bu. Onu ziyarete gidiyorsunuz. Allahû Tealâ'nýn indinde sizler için söz konusu olan þey, saadeti yaþamak. Ýki saat süreyle gene mutlu bir insansýnýz. Çünkü kendinize ait bir talebin sahibi deðilsiniz. O süre içerisinde baþka birisi için yaþadýnýz. Allah'ýn size verdiði her þeyi, sizin sahip olduðunuz her þeyi, bütünüyle bir ideal uðrunda kullandýnýz.


O hastayý ziyaret ettiniz, ona ev iþlerinde yardým etmeyi koymuþsunuz kafanýza. Yaptýnýz, onun mutlu olmasýna sebebiyet verdiniz. Ayný anda onun yaþadýðý o mutluluðun, saadetin, minnet duygusunun arkasýnda yatan mutluluðun iki katýný, önce Allahû Tealâ size yaþatacak, arkadan da ruhunuzun nefsinize verdiði ferahlýkla bir defa daha yaþayacaksýnýz. Evet, ona mutluluðu götürmek için iki saat yol gittiniz. Ýki saatlik yol boyunca da onu nasýl mutlu edebileceðinizi düþündünüz. Bir defa bunu düþündüðünüz süre içerisinde siz mutlu bir insansýnýz. Þeytanýn size ulaþabilmesi mümkün deðil. Bu süre içerisinde bir taþla iki kuþ vuruyorsunuz;




Birincisi: Baþkalarý için yaþadýðýnýz için, Allah için yaþamýþ oluyorsunuz. Çünkü Allahû Tealâ, baþkasýna götüreceðiniz her hizmetin muhatabýný Kendisi olarak görür. Ýnsanlardan birine bir hizmet götürmek, onu mutlu etmek istediniz. Allahû Tealâ bunu Kendi üzerine kabul etti. Kim baþka insanlar için yaþarsa, kim baþka insanlara mutluluk vermek üzere bir gayretin sahibi olursa, o kiþi o gayretini Allah için yapmýþtýr, Allah için gerçekleþtirmiþtir. Allah'ýn kabulü bu yöndedir. Öyleyse bir taþla iki kuþ deðil üç kuþ vuruyorsunuz:


1-Siz baþka birisine hizmet götürüyorsunuz ama Allahû Tealâ hizmeti Kendisine yapýlmýþ sayýyor.


2- Bu hizmeti götürürken mutlu bir insansýnýz.


3-Faydalý alanda zamaný kullandýðýnýz için, faydasýz alanda zamanýn kullanýlmasý sizin için mümkün deðil.


Üçüncü kuþ, hepsinden önemlisi. Çünkü ne zaman içinizi kuruntular kaplarsa, kendinizi düþünürseniz mutsuzluk hissedersiniz ki; yalnýz kendinizi düþündüðünüz zaman ister baþkalarýyla iliþkilerinizde olsun, ister Allah ile olan iliþkilerinizde olsun kendiniz mihver, kendiniz ayný zamanda merkez teþkil ediyorsanýz siz huzursuz bir insansýnýz. Ama Allah'ýn size verdiði her þeyi baþkalarýnýn uðrunda kullanmaya baþladýðýnýz andan itibaren, saadetin sýrrýný yakaladýnýz, mutluluðu yakaladýnýz. Ve devam ettiðiniz sürece hep mutlusunuz.


Bugünkü bilançoya bakýyoruz þimdi: Bir saat evvel baþka birisi için kafa yordunuz, düþündünüz; "Acaba ben onu nasýl mutlu edebilirim?" diye. Ulaþtýnýz. Ulaþtýðýnýz ana kadar bir saat hep mutlu bir insansýnýz. Gene bir taþla üç kuþ vurdunuz ama o kiþiyi mutlu edemediniz. Orasý sizin için önemli olmamalý. Siz þunu düþüneceksiniz: "Ben onu mutlu etmek için Allah'ýn bana ihsan ettiði her þeyi kullandým mý? Kullandým. Onu mutlaka mutlu etmek için, halis niyetle hareket ettim. O bir saat zarfýnda da mutluluðu yaþadým. Öyleyse ben, baþka birine baðlý olmayan bir mutluluðun sahibiyim."


Ýþte konunuzun en önemli yeri burasý. Dikkat edin: Mutluluðu baþkalarýndan beklemeyin! Mutluluðu kaynak olarak kendinizde görmek mecburiyetindesiniz. Siz baþkalarýna mutluluk verecek bir davranýþýn içindeyseniz, asýl mutlu olan sizsiniz. Bu düþüncenin sahibi olduðunuz sürece mutluluðunuz hep devam eder.


Eðer baþkalarýný düþünürseniz: "Baþkalarý bana neden böyle davrandýlar? Baþkalarý bana neden böyle davranmýyor?" diye düþünürseniz siz mutsuz bir insansýnýz ve mutsuzluðunuzun arkasýnda baþkalarý var. Þeytanýn bir tuzaðýna düþmüþ durumdasýnýz. Þeytan sizi hep baþkalarýyla mutsuz kýlar. Baþka insanlardan hizmet bekleyecek yerde, baþka insanlarýn size þöyle yapmasý halinde veya böyle yapmasý halinde ben mutlu olurum, diye düþünecek yerde; siz insanlara mutluluðu götürmeye baþladýðýnýz zaman anlayacaksýnýz ne demek istediðimi. Belki de o zaman pencereleri açýp baðýrmak gelecek içinizden, "mutluyum" diye.


Öyleyse ikinci saatin sonunda oraya ulaþtýnýz. O hasta ziyaretini gerçekleþtirdiniz ve bir de onun evinin iþlerine yardýmcý oldunuz. Ne oldu? Onun mutluluðunun zevkini okudunuz gözlerinde. O mutluluðu siz yaþadýnýz. Allahû Tealâ size yaþatýr. Arkasýndan da ruhunuz, nefsinize ferahlýk vererek bir defa daha yaþatýr. Bu sefer bir taþla dört kuþ vurdunuz. Hem demin söylediðim üç kuþ var, hem bu sefer o kiþiye mutluluðu ulaþtýrdýnýz. Onun yaþadýðý saadetten Allahû Tealâ size de pay verdi. Onun yaþadýðý mutluluðun iki katýný da siz yaþadýnýz. Hem yol boyunca mutlusunuz, hem ona saadeti nasýl verebilirim, onu nasýl memnun edebilirim tarzýndaki düþüncelerinizle mutlusunuz, hem de Allahû Tealâ'nýn indinde bu istikamette bir hedefe ulaþtýðýnýz zaman mutlusunuz. Allahû Tealâ size mutluluðu, ferahlýðý iki kat verdi ona o mutluluðu yaþattýðýnýz zaman.


Görüyorsunuz ki; Allah ile olan iliþkilerinizde bir olgu var. Bu noktada hayatýnýzýn üç saatini harcadýnýz. Baþka birilerine mutluluk vermek için, kendinizi bir vasýta olarak gördünüz. Merkezde siz yoksunuz, merkezde hizmeti ulaþtýracaðýnýz kiþi veya kiþiler var. Vasýta iseniz o kiþinin vasýtasý deðilsiniz. Bunu hiç unutmayýn: Allah'ýn vasýtasýsýnýz. Baþkasýna ulaþtýrabileceðiniz her mutluluk için Allah bunu Kendisine yapýlmýþ sayar, size onun ferahlýðýný yaþatýr. Öyleyse, bu ikinci kiþiye ulaþtýktan sonra da gene mutlu olmak imkâný elinizde. Bir üçüncü kiþi için mutluluk düþünün. Onu gerçekleþtirmek üzere harekete geçin ve göreceksiniz ki, siz de mutlusunuz.


Bir insan, ne zaman kendisini baþkalarýnýn hizmetine adarsa, hayatýný baþkalarý için tüketmeye baþlarsa, bu tüketimin baþladýðý noktadan itibaren bittiði noktaya kadar o kiþi hep mutludur. Çünkü pozitif alanda devamlý derecat kazandýðý bir sistemde yaþamaktadýr. Hani hatýrlayacaksýnýz matematikteki apsis eksenini, ordinat eksenini. Ordinat ekseninin alt tarafý negatiftir, þeytanýn sahasýdýr. Ama üst tarafý pozitiftir, Allah'ýn sahasýdýr. Siz baþkalarýna hizmeti kendinize þiar ettiðiniz sürece, hep sýfýrýn üzerindesiniz. Pozitif alanda devamlý derecat kazanýyorsunuz. Ýç dünyanýz devamlý mutluluðu ve huzuru yaþýyor.


Ýþte böyle bir statü içerisinde saadet sizin oluyor. Bu düþüncenin tesiri altýndayken hayatýnýzý baþkalarýna adadýðýnýz, onlar için tükettiðiniz sürece. Bunun manasý ne biliyor musunuz? Her günün bütününü böyle bir düþünce sistemi içerisinde geçirebilirsiniz. Niyetinizin halis olup olmadýðýný Allahû Tealâ yakýndan bilir ve O bildiði için de, siz mutluluðu boyutlarýyla yaþarsýnýz.


Bakýnýz, iki tane alternatiften bahsediyorum: Kiþiye, onu mutlu kýlmak istikametinde bir þeyler ulaþtýrmak istiyorsunuz. Düþünce platformlarý içerisinde sizin için söz konusu olan þey, mutluluðu yaþamaksa, ona mutluluðu ulaþtýrdýðýnýz zaman, onu mutlu edemeseniz bile; netice deðiþmez. Siz ona halis niyetle mutluluk getirmek üzere, bir faaliyetin sahibi olduðunuz zaman parçasýný, mutlak bir saadet içinde geçirdiniz.


Acaba aradaki farký anlýyor musunuz? Eðer anlamýyorsanýz, niçin mutsuz olduðunuzu inceleyin. Madem ki mutsuzsunuz, arkasýnda sadece siz varsýnýz. "Baþka birisi bana þöyle davrandý diye ben memnun deðilim." deðil mutsuzluðunuz. Mutsuzluðunuzun arkasýnda sadece siz varsýnýz. Baþkalarýný düþünemeyen, kendini düþünen siz varsýnýz. Kim mutsuz olduðunu söylüyorsa o Bana hesap versin. Hayatýnýn ne kadarý baþkalarýna ait? Zaten öyle olsaydý mutsuz olmazdýnýz.


Hayatýnýzý baþkalarýna adadýðýnýz andan itibaren, mutsuzluk diye bir olayý yaþamanýz mümkün deðildir. Öyleyse hepiniz için söz konusu olan þey, Allah'ýn güzelliðini yaþamaktýr. Saadeti üst boyutta yaþamak hepinizin hakký. Ama bunu, Allah'ýn kanunlarýna göre yaþamak mecburiyetindesiniz. Sizin kanunlarýnýz geçerli deðil. "Ben þöyle yaparsam ancak mutlu olabilirim." diye bir düþüncenin sahibiyseniz, bu düþünce kendinizi baþkalarýna adamamaktan geçiyorsa, gayretiniz boþunadýr. Niçin daimî zikre ulaþacaksýnýz biliyor musunuz? Bu hedefe ulaþmak için.


Kendinizi baþkalarýna adamanýz için daimî zikrin sahibi olmak mecburiyetindesiniz. Eðer siz bu iþi daimî zikre ulaþmadan evvel gerçekleþtirebiliyorsanýz, zaten hedefinize ulaþtýnýz demektir. Þu anda Allah'ýn size verdiði þeyler, (her neyse) o sahip olduklarýnýz, þu anda etrafýnýzda bulunan herkesi mutlu etmek için yeterlidir. Etrafýnýzdaki herkese bir güler yüzünüz, bir tebessümünüz, bir güzel sözle onlarýn gönlünü almanýz, onlarla ilgilenmeniz onlarý mutlu edecektir.


Her birinize bunu söylüyorum. Unutmayýn, eðer hayattaysam sizler için hayattayým. Bunun mutluluðunu yaþýyorum. Eðer Ben sizlere bir þeyler verebilmenin mutluluðunu yaþayabiliyorsam, siz de baþkalarýna bir þeyler verebilmenin huzurunu yaþayabilecek olan vasýflarýn sahibisiniz. Bütün insanlar, sizin kendilerine bir þeyler ulaþtýrmanýz için hazýrdýrlar, etrafýnýzdaki herkes. Ben size misaller verdim. Bir saat mesafede, iki saat mesafede insanlar. Ýþte þu anda hepiniz baþka insanlarla berabersiniz.


Bundan evvel ne yapýyordunuz? Hepiniz kendinize bir hesap verin bakalým. Etrafýnýzdaki insanlarýn gönlünü almak konusunda, onlara yakýn olmak hususunda bir þeyler yaptýnýz mý? Eðer aranýzda bunu yapabilenler varsa iþte onlar, onu yaptýklarý süre içerisinde aranýzdaki en mutlu olan insanlardýr. Bu kapý hiç birinize kapalý deðil. Hepiniz, etrafýnýzdaki her kiþiyle ilgilendiðiniz andan itibaren, ona bakýþ açýsý "Ona ne yaparým da acaba onu memnun edebilirim?" diye bir düþüncenin içinden kaynaklanýyorsa, böyle bir düþünceyi içeriyorsa, ona ulaþtýrmadan evvel de mutlusunuz. Düþünmeniz yeter. Demek ki, mutluluðunuz baþkalarýna baðlý deðil.


Þimdi üçüncü saatten sonrasýný düþünelim. Kafanýzda bu sefer baþka birisi var. O kadar çok insan var ki etrafýnýzda, gücünüz yetmez herkese mutluluk götürmeye. Ama herkese mutluluk götürmenin bir parçasýný, büyük kýsmýna mutluluk götürerek, bütün gününüzü harcayarak, mutluluðu A'dan Z'ye gün boyunca yaþayabilirsiniz. Bir telefon ettiniz, çoktan beri telefonla bile olsa aramadýðýnýz bir kardeþinize ulaþtýnýz. (Ona nasýl yardým edebileceðinizi anlatmak için) Belki eþiyle bir problemi var, belki çocuðuyla bir problemi var, annesiyle bir problemi var. Kayýnvalidesiyle bir problemi var. Herkes problemlerle dolu.


Kim bir problemin sahibiyse, o problemin üzerine verdiði o aðýr yükten kurtulmak istiyorsa, yapmasý lâzým gelen en güzel davranýþ biçimi, derhal o problemi olan kiþiye ulaþmak ve ona, kendisinden yana deðil o kiþiden yana olduðunu ispat etmek. Hepiniz bunu yapabilirsiniz. Eðer yapmýyorsanýz, Allah'ýn emrini yerine getirmiyorsunuz demektir. Bir insanla aranýz bozuk. Niçin? Bir tek sebep var: Siz.


Sizin mutsuzluðunuzun merkezinde de siz varsýnýz, mutluluðunuzun merkezinde de siz varsýnýz. Eðer birine karþý kýrgýnlýk duyuyorsanýz, o kýrgýnlýðýn arkasýnda, boþuna onu aramayýn. Onun arkasýnda o yok, kýrýldýðýnýz kiþi yok, küstüðünüz kiþi yok; siz varsýnýz. Eðer o kiþi size, sizi kýracak olan davranýþý yaptýðý sýrada, siz ondan yana olabilseydiniz, böyle bir sonuca asla ulaþmazdýnýz. Onun davranýþý sizi kýrabilecek olan bir boyuta asla ulaþamazdý. Buna müsaade etmemek imkânýnýn siz, sahibiydiniz. Ama iþ iþten geçmiþ deðildir.


Kime kýrýldýysanýz, mutluluðunuzun kaynaðý o olmalý. Kýrýldýðýnýz kiþiye ulaþmalýsýnýz. Ona ispat etmelisiniz ki; siz kendinizden yana deðilsiniz, ondan yanasýnýz. Onu mutlu etmek için varsýnýz. Ona bir nebze memnuniyet vermek için yaþýyorsunuz. Bu saadeti ona ulaþtýrmayý deneyin. Göreceksiniz ki; daha düþünce platformunuzda baþkasýna bir güzelliði götürmek tomurcuklarý açtýðý an, mutluluðunuz baþlamýþtýr. Tâ ki ona ulaþasýnýz da, ona içinizdeki o güzelliði anlatabilesiniz. Ondan yana olduðunuzu anlatabilesiniz.




Ne demek ondan yana olmak? Kendinizi sýfýrlanmýþ kabul edeceksiniz. O, hak sahibidir diye düþüneceksiniz. Ondan yana olmak demek, onun hakkýný peþin olarak kabul etmek ve kendisine teslim etmek demek. Diyelim ki bir davranýþýnýz, baþka birisini rahatsýz etti. Hissettiniz bunu. Yapmanýz lâzým gelen hemen o kardeþinize ulaþmak, ondan af dilemek. Ne söyleyeceksiniz? "Ben Allah'ýn huzurunda kendimi suçlu gibi hissediyorum, senin bana kýrgýn olduðunu görüyorum davranýþlarýndan. Bana lütfen kýrgýnlýðýnýn sebebini söyle". Zaten bunu biliyor da kýrgýnlýðý devam ettiriyorsanýz, iþte mutsuzluðunuzun kaynaðýnda bu var. Çünkü siz, hem baþkasýnýn kýrýldýðýný biliyorsunuz, hem de kýrgýnlýðý devam ettiriyorsunuz. Öyleyse siz, ondan yana mýsýnýz, kendinizden yana mýsýnýz?


Dikkat edin, ne zaman kendinizden yanaysanýz, aslýnda þeytandan yanasýnýz. Ne zaman kendinizden yanaysanýz, aslýnda kör nefsinizden yanasýnýz ve mutsuzluðun göbeðinde yaþarsýnýz. Hiçbir zaman saadet denilen müessese, nefsanî olaylarda size yaklaþamaz. Kendinizi boþuna müdafaa etmeye çalýþmayýn. Allah'ýn huzurunda kim mutsuzsa aranýzda, o kendisine düþeni yapmamýþ olan bir insandýr. Deneyin bakalým. Bakalým mutlu olabilecek misiniz, olamayacak mýsýnýz. Deneyin bakalým. O mutluluk üzerine biraz gözyaþý aksýn bakalým. Arkasýnda, Allah'ý görmeyecek misiniz? O Allah ki; sizden sadece mutlu olmanýzý ister. Reçeteyi vermiþ. Hepinizin elinde reçete.


Etrafýnýzdaki insanlardan kiminle en ufak bir anlaþmazlýðýnýz varsa, o anlaþmazlýðýn arkasýnda, o kiþiyi suçlu görerek boþuna kendinizi huzursuzluklarýn içine atmayýn. Suçluluðu kabul ettiðiniz andan itibaren ona ulaþacaksýnýz, ondan af dileyeceksiniz. Bir defa af dilemenin yollarýný düþünmeye baþladýðýnýz andan itibaren mutlusunuz. Çünkü siz o anda Allah'tan yanasýnýz. O kiþiden af dilemek büyüklüðünü gösterdiðiniz an, nefsiniz size hakim deðil, þeytan size hakim deðil. Çünkü hakim olsaydý, onun sizden af dilemesini beklerdiniz. Ýnatla, gururla beklerdiniz. Bekleyenlerin hepsi gururunun, inadýnýn, nefsinin afetlerinin esiridir.


Öyleyse çevrenizde kim varsa, hepsine mutluluk götürmekle vazifelisiniz. Ýþte etrafýnda baþkalarý var. Hepsi senin için mutlak bir mutluluk potansiyelidir. Yeter ki Allah'ýn verdiði bu imkâný kullan! Acaba hepiniz diðer herkesle ilgili misiniz? Herkesin gönlünü alýyor musunuz? Bundan evvel böyle bir güzelliði yaþadýnýz mý? Kendinize hesap verin. Yaþadýnýz mý? Yaþamýyorsunuz. Birçok kiþi, sizin için konuþmaya deðmez insanlar. Böyle mi olacak? Hepiniz her birinizle meþgul olacaksýnýz. Her birinizin derdi, hepinizin derdi olacak. O zaman sahâbeyi tanýyacaksýnýz. Onlarýn niçin yaþadýðýný idrak edeceksiniz. Onlarýn güzelliklerini siz de yaþamaya baþlayacaksýnýz.


Her gün, size ulaþan her insan, onlara mutlaka mutluluk ulaþtýrmanýz lâzým gelen, sizin mutlu olmanýzýn bir vasýtasýdýr. Ne demek istiyorum? Mutluluk ulaþtýrmanýz lâzým gelen insanlar sizin mutluluðunuzun bir vasýtasýdýr. Çünkü onlara mutluluðu ulaþtýrdýðýnýz an, Allahû Tealâ size iki katýný verecektir onun. O saadetin iki katýný yaþayacaksýnýz. Düþünemiyor musunuz? Bir tarafta herkese kötü davranmak, arkasýndan da hem onlarý mutsuz etmek, hem de onlarýn yaþadýðý mutsuzluðun iki katýný sizin yaþamanýz var. Öbür tarafta, bütün insanlarý mutluluk götürmeniz lâzým gelen bir vasýta olarak görmeniz var. Bunu düþündüðünüz sürece zaten mutlusunuz. Onlara mutluluðu ulaþtýrdýðýnýz an, bir defa daha mutlusunuz.


Gününüzün her saatini baþkalarýna mutluluk ulaþtýrmak için harcayabilirsiniz. Bu harcamada zararlý çýkmazsýnýz. Düþündüðünüz süre içerisinde, siz þeytanýn yaklaþamayacaðý, mutlak saadette olan bir insansýnýz. Daimî zikirde olan bir insan niçin daimî zikre ulaþmýþtýr biliyor musunuz? Herkese Allah'ýn güzelliklerini ulaþtýrabilmek için. Baþkalarý için yaþamak için. Baþkalarý için hayatýný tüketmek üzere. Allah'ýn size verdiði bu hazineyi, hayat hazinesini, sadece baþkalarý için harcadýðýnýz zaman saadeti yaþayabilirsiniz, mutluluðu yaþayabilirsiniz. Bunlarýn hepsinin arkasýnda sizin saadetiniz var, sizin mutluluðunuz var.


Ýþte baþkalarýndan negatif etkiler alýyorsanýz, bunun arkasýnda sizin o negatif etkiler alabildiðiniz kiþiye pozitif etkiyi ulaþtýramamanýz var. Ondan yana olamamanýz var, kendinizden yana olmanýz var. Mutsuzsunuz. Konunun arkasýnda baþkalarýný aramaya hakkýnýz yok. Eðer onlar sizi mutsuz edecek bir þey yaptýlarsa, bunun sebebinin siz olduðunu düþünün. Hemen durdurun, negatif akýþý durdurun. Sularý mecrasýnda akýtýn ve o zaman göreceksiniz ki, baþkasýyla aranýzdaki negatif faktör yok olmuþ. O kiþinin sebebiyle deðil, sizin sebebinizle.


Öyleyse siz, Allahû Tealâ tarafýndan saadetin, kendi saadetinizin merkezinde yaþýyorsunuz. Eðer siz etrafýnýzdaki herkese mutluluk daðýtmaya kendinizi adamýþsanýz, baþkalarýndan size mutsuzluk ulaþmasýný her alanda engellemiþ birisiniz. Mümkün deðildir. Siz kendinizi baþkalarýnýn mutluluðuna adamýþsanýz, o baþkalarýnýn size mutsuzluk ulaþtýrmasý mümkün deðildir. Yani "Onlar bana istediklerini yapamazlar mý?" diyorsunuz. Hayýr, onlar size istediklerini yaparlar; ama siz mutsuz olmazsýnýz. Aradaki farký anlayabiliyor musunuz?


Ýnsanlarýn davranýþ biçimlerine hükmetmeye kalkmayýn. Onlar size yanlýþ davranýþlarda her zaman bulunabilirler. Ama siz onlar içinseniz, onlarýn yanlýþ davranýþlarý size batmaz. Siz onlarý daha çok mutlu etmeye çalýþmak için bir vesile yakalamýþ olursunuz sadece.


Baþka birisinin sizi rahatsýz ettiðini düþünelim. Size negatif bir þeyler ulaþtýrmak istiyor. Siz o kiþinin size ulaþtýrmak istediði negatif þeyin, sizi üzebilecek olan bir davranýþýn zebunu olmak mecburiyetinde deðilsiniz. Siz o kiþi için pozitif düþündüðünüz an, o kiþiden yana olduðunuz an, iç dünyanýzda onun size ulaþtýrdýðý negatif bir fonksiyonun sizi negatif etkilemesi mümkün deðildir. Pozitif alanda, sýfýrýn üzerinde yaþýyorsunuz.


Þu eksenleri hiç unutmayýn: Apsis ve ordinat. Bu sahanýn üzerinde yaþamak mecburiyetindesiniz. Þeytanýn size hakimiyet alaný sýfýr noktasýnýn altýnda baþlar. O da sadece kendinizi düþündüðünüz saha içerisinde geçerlidir. Ne zaman Allah'ýn size verdiði imkânlarý baþka insanlar için kullanmaya baþlamýþsanýz, bunu devam ettirdiðiniz sürece, sýfýrýn üzerinde bir hayatýnýz var. Bu saha içerisinde þeytan þu sahanýn, þu seviyenin yalnýz altýna hakim olabildiði için, sizin üzerinizde en ufak bir tesir oluþturmasý mümkün deðildir.




Öyleyse hayatýnýzý baþkalarýnýn size yaptýðý yanlýþ davranýþlara hasretmiþseniz, "Falanca bana böyle davrandýðý için mutsuzum, feþmekan bana þöyle yaptýðý için mutsuzum, eðer o bana öyle yapmasaydý ben mutsuz olmayacaktým" diye düþünüyorsanýz, çok büyük bir yanlýþýn içindesiniz. Biliyor musunuz ne olurdu? O kiþi size onu yapmasaydý, nefsinizdeki baþka bir afet gene pik noktada olacaktý, en üst noktada olacaktý, gene üzülecektiniz. O da olmasaydý, ikinci sebep de olmasaydý, bir baþka sebep sizin nefsinizde sizi üzebilecek olan bir hareketi mutlaka baþlatacaktý. Açýktasýnýz. Ne zaman sýfýrýn altýndaysanýz, þu sýfýr noktasýnýn, sýfýr kodunun altýndaysanýz, þeytanýn bütün tesirlerine açýksýnýz.


Ýþte o saha, þeytanýn tesirlerine açýk olduðunuz sýfýrýn altýndaki bütün detaylar, yaþadýðýnýz bütün alan, sadece sizin kendinizden yana olmanýz halinde geçerlidir. Baþka bir alternatif yok. Boþuna hatayý baþkalarýnda aramayýn. Onda hata olsa dahi, siz mutsuz olmazdýnýz. Eðer siz onlardan, baþkalarýndan yana olabilseydiniz. Siz baþka birinin iyiliðini düþündüðünüz zaman, birisi size hakaret etmiþ, ne yazar ki? Umurunuzda bile olmaz, sizi hiçbir þekilde etkileyemez. Siz o sýrada falancaya "Acaba nasýl yardým edebilirim?" diye düþünüyorsunuz. Baþka birisi geldi size suratýný asmýþ, siz ona da yaklaþýp, ondan yana olduðunuzu ispat edersiniz. O zaman o kiþi yaptýðýndan utanç duyar sadece. Haddini bildirmiþ olduðunuzdan dolayý deðil, hayýr, alakasý yok. Tam aksine ondan yana olduðunuzu hissettirdiðiniz anda herþey çözülür.


Ne zaman birisine, size yaptýðý ters bir davranýþ sebebiyle haddini bildirmeye kalkarsanýz; kimin emrinde olduðunuzu biliyor musunuz? Nefsinizin, yani þeytanýn emrindesiniz. Vazifeniz mi baþkalarýna haddini bildirmek? Vazifeniz mi? Hayýr, vazifeniz o deðil. O kiþiye yapmýþ olduðu hatayý anlatýp onun huzursuz olmasýna neden olmak deðil, ondan yana olduðunuzu ona hissettirmek. Göreviniz bu. Eðer o kiþi hissederse ki; siz kendinizden yana deðilsiniz, onun size yaptýðý yanlýþ davranýþ sizi etkilemiyor. Ama siz onun en güzele ulaþmasý için ona yardýmcý olmaya çalýþýyorsunuz. Kendinize hakaret edilmesini önlemek deðil niyetiniz. Niyetiniz; onun kazandýðý negatif dereceleri önlemek. Aradaki farký anlatabiliyor muyum acaba? Birincide gene siz varsýnýz. Ýkincide gene baþkalarý var, onlardan yana olmanýz var.


Her davranýþýn mukabil davranýþý iki ayrý kategoride gerçekleþebilir. Birisi, size hakaret etti. O hakaretten alýnarak ona haddini bildirmek üzere harekete geçtiðiniz an, þeytanýn kumandasýndasýnýz, kendinizden yanasýnýz. Birisi size hakaret etti onun karþýlýðýnda o kiþiye ondan yana olduðunuzun gerçek anlamda mahiyetini yaþatabilirseniz yani size yaptýðý, sizin umurunuzda deðilse, onun için varsanýz..


Ne demek istiyorum? Çocuk annesini öldürmüþ, annesinin kalbini çýkarmýþ koþuyor. Elinde annesinin kalbi var ve düþüyor çocuk, dizi acýyor. Kalp sesleniyor oðluna: Yavrum bir yerin acýdý mý? Ýþte bu oðlundan yana olmaktýr, kendisinden yana olmamaktýr. Bunu yapabiliyor musunuz?


Sýzlanmayý býrakýn. Yapabiliyor musunuz? Ne zaman kendinizden yana olmaktan vazgeçerseniz o zaman ben bir mutlular ordusuyla karþý karþýya olacaðým. O kadar zor mu? Sadece kendinizden yana olmayacaksýnýz. Size yapýlan bir yanlýþ husule geldiði an, karþýnýzdaki kiþinin size yanlýþ davranan kiþinin hatalarýný deðil, onun nasýl tedavi edilebileceðini düþünmeniz lâzým. Onun size karþý yaptýðý davranýþýn intikamýný almak deðil, acaba ne yaparým da ben onun baþkalarýna daha güzel davranmasýný ve böylece onun kazanmasýný nasýl saðlayabilirim diye düþünmeniz lâzým.


Ondan yana olmanýz lâzým. Onun size karþý o davranýþý yaparken neden haksýz olduðunu deðil, neden haklý olduðunu düþünmek mecburiyetindesiniz. Anlayabiliyor musunuz beni? O zaman ondan yanasýnýz. Eðer onun davranýþlarýnýn arkasýnda þeytanýn size gösterdiði, onun haksýz olduðu alanlarý yakalamak istiyorsanýz, buna her zaman imkânýnýz var. Yapabilirsiniz de, yakalayabilirsiniz de ama bu sizi de, onu da sadece mutsuz eder.


Þimdi aksini düþünelim: Ondan yanasýnýz. Ondan yana olmanýz ne demek? "O bana böyle davrandýysa, beni kýracak olan bir davranýþý varsa mutlaka arkasýnda sebep var. Bu sebep onun haklý sebepleridir," deyin ve onu araþtýrýn. Ona daha sormadan birçok sebep yakalayabileceðinizi göreceksiniz. Ve oradan baþlayýn çözüme. Oradan harekete geçin. Onu haklý gördüðünüzü, ondan af dilemekle hemen ispat edebilirsiniz ve sebepleri de söyleyerek onu daha çok mutlu edebilirsiniz. Hiç böyle bir insan, ikinci defa size ayný hatayý yapabilir mi?


Düþünün bakalým. Eðer siz ondan yanaysanýz ona da bunu onun haklý sebeplerini ona ispat ederek harekete geçiyorsanýz, muradýnýz ona haddini bildirmek deðilse, onun haklý davranýþlarýnýn ona iletilmesiyle onu mutlu edebiliyorsanýz, o kiþi düþünemeyecek mi bunu? "Yahu ben buna hakaret ettim, o bana gelip de bu hakarette neden haklý olduðumu anlatýyor." Böylesine bir güzellikle karþýlaþan insan bundan tesir almaz mý zannediyorsunuz?


Öyleyse, mutluluðunuzun arkasýnda siz varsýnýz, mutsuzluðunuzun arkasýnda gene siz varsýnýz. En kötü bir olayý düþünelim. Size birisi öyle bir hakaret etmiþ ki, altýndan kalkamadýðýnýzý hissediyorsunuz. Gene de onun bu hakareti neden yaptýðýnýn arkasýnda kendinizi arayýn. Neden acaba baþka birine deðil de, bu hakaret size yapýlmýþ? Neden o kiþi sizi kýracak olan bir davranýþta bulunuyor? Acaba o kiþi %100 hatalý mý böyle yaptýðýndan dolayý?


Bir düþünün bakalým. Arkasýnda siz yok musunuz? Nefsiniz ve þeytan, bütün negatif davranýþlarýnýzý size sýfýrlar. Siz yoksunuz, hiçbir zaman kabahatli deðilsiniz, hatanýz yok. Hep baþkalarý hatalý. Ama ne zaman Allah ile beraber olursanýz baþkalarýnýn hatasýný aramak yerine onun haklý sebeplerini araþtýrmaya baþlarsýnýz, iþte doðru buradadýr. Onun haklý sebepleri (kabul etmeniz zordur ama) sizin haksýz sebeplerinizdir.


Ýsterseniz aramaya kendinizin ona karþý olan davranýþlarýnýzdaki yanlýþlarý aramakla baþlayýn. Ýsterseniz size onun böyle davranmasýnýn onun haklý sebeplerine dayalý olduðunu düþünerek sebepleri araþtýrýn ayný þeyi bulacaksýnýz. Bu söylediðim alanlarda o yok, bütün alanlarda siz varsýnýz. Zaten mutsuz olan da siz deðil misiniz?


Denklemin çözülmesi, bilinmeyene ulaþmanýz aslýnda bu kadar kolay. Ama nefsiniz ve þeytan size bu kadar açýk olarak gösterdiðim bu sahneyi, bunun faktörlerini size asla göstermez. Hep kendinizi haklý zannedersiniz. Hep baþkalarý haksýzdýr, hep siz haklýsýnýz ama mutsuz olan da sizsiniz. Haklý olduðunuz için mi mutsuz oldunuz acaba?


Öyleyse evvela Benden baþlayýn. Ben, sizlerden yanayým. Ne zaman bir yanlýþýnýz olursa onu size bildirmekten Benim muradým sizi üzmek deðildir. Sizi mutluluða ulaþtýrmak için engelleri kaldýrmak istiyorum. Sizden yana olduðumu size hissettirmek istiyorum. O kadar dil dökmem, bu belli zaman parçasý içerisinde size bu kadar, Allah'ýn bugüne kadar dikkat etmediðiniz hakikatlerini anlatabilmem bu maksada dayalýdýr. Öyleyse saadet hepinizin elindedir. Bu saadeti yaþamakla hepiniz görevlisiniz.


Siz, siz olun sakýn mutsuzluðunuzun sebebini baþkalarýnda aramayýn. Eðer size birilerinin, eþinizin, çocuklarýnýzýn, annenizin, babanýzýn, komþularýnýzýn, tasavvuf arkadaþlarýnýzýn yanlýþ bir davranýþý varsa, bunun arkasýnda onun nefsini deðil, onun ruhunu arayýn. Bunun arkasýnda kendinize ait olan nefsanî hatalarýnýzý arayýn. Onun haklý sebeplerini, kendinizin haksýz sebeplerini arayacaksýnýz. Aksini yaptýðýnýz sürece, bugüne kadar öyle yapmadýnýz mý? Neden mutsuzsunuz öyleyse? Öyle yaptýðýnýz için mutsuzsunuz. Baþkalarýnýn haksýzlýk sebeplerini, kendinizin haklýlýk sebeplerini hep araþtýrýrsýnýz.


Þimdi Allah'tan yana olun bakalým. Kendinizin haksýz sebeplerini, onlarýn haklýlýk sebeplerini araþtýracaksýnýz. O zaman o kiþiye ulaþmak için, Allah sizin kalbinize bir istek verecek. Af dilemek mevkiinde göreceksiniz kendinizi. Velev ki, haklý olsanýz dahi. Mümkün mü? Elbette mümkün. Ama bu büyüklüðü gösterdiðiniz zaman, karþýnýzdaki kiþi, yaptýðý davranýþýn hatalý olduðunun bilincine o zaman varacaktýr.


Belki size kolay þeylerden bahsetmiyorum; ama bir insanýn mutlu olmasý demek, ondan çevresindeki insanlara sadece pozitif olgular yayýlmasý demek. Her insan bir aynadýr. Eðer sizden çevrenize nur yayýlýyorsa, çevrenizdeki insanlar da kýsa bir zaman sonra size nuru yaðdýrmaya baþlarlar. Eðer sizden çevrenize karanlýklar yayýlýyorsa, nefsinizin afetlerinin tabiî sonuçlarý yayýlýyorsa, o zaman çevrenizdeki insanlardan da size karanlýklar geri dönecektir.


Öyleyse bu söylediklerimizi teorik birer varsayým zannediyorsanýz çok yanýlýrsýnýz. Tatbikata geçemediðiniz sürece mutsuzluðunuzun devam ettiðini görürsünüz. O zaman Beni hatýrlayýn. "Öyle söylemiþti ve ben yapamadým." diye düþünün. Yapabildiðiniz zaman Allahû Tealâ taahhüt ediyor, mutlaka mutlu olacaksýnýz.


Ýnsanlarý sevin, onlar size kötülük yapsa da sevmekte devam edin. Mutluluðun anahtarýnýn baþkalarýný mutlu etmek olduðunu hayatýnýza bir rehber edinin. Onun ýþýðý altýnda yaþayýn. Siz hayatýnýz boyunca baþkalarýný mutlu eden bir insan olun, en çok mutlu olan insan olun...
ALINTI
Gönderen: 24.04.2008 - 00:33
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1214 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
aliye72 (49), maliyeter (45), Mehmet Ögretmis (66), REHBER2 (60), meltem35 (54), banazli (48), kardelen55 (53), rojda (39), yakobus (48), ibo13 (47), zeyd82 (42), erhan baker (50), seferistan (53), rufat (43), KAMCILI_MIZRAK (52), ejderha (57), Sofican (44), ofluenes61 (39), manly (51), boncell (53), zümer (44), ferdi33 (54), recai (47), Hidayet Demir (67), yelizyagci (48), doxan1 (45), imparator_57 (43), DELÝVELÝOGLU (60), KURTBEY66 (47), Murtaza GÜRSOY (38), yalovalifurkan7.. (34), durak1 (69), sinos (52), isik_67 (38), DaMLaM (47), EnDeRuN (53), Baha_RIP (35), cristor (46), AVLAYANHASAN (51), seyyid_emin (46), beyzanur61 (45), sekkos (42), necla caltekin (72), ekrem1992 (32), MuhammetColak (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.31670 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.