0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » İnsaf!.. Nerdesin ey adalet?

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
İnsaf!.. Nerdesin ey adalet?
1686 Mesaj -
“Sen bu memlekette dinini serbestçe yaþayamazsýn” baský ve dayatmasý zulmünü yapma salahiyetini siz kimden alýyorsunuz?.. Bu, hangi vicdan, insanlýk, hukuk ve insafla baðdaþýr?..

Rabb’imiz! Hikmet sahibi Sensin, Sözün haktýr, vâdin haktýr, her þeyine inandýk ve iman ettik. Kur’ân’ýn’ da: “Allah hikmeti dilediðine verir. Kime hikmet verilmiþse, þüphesiz ona çokça hayýr verilmiþtir. Bundan ancak akýl sahipleri ibret alýr(el-Bakara, 2/269).” Buyuruyorsun. Bizlere ve bilhassa þu kocaman kocaman prof.’lara hikmet ver olgunluk ver, düþünce ver de, hayýrlý iþler yapsýnlar. Kendi vazifeleri olan ilim ve öðretimden baþka þeyle meþgul olmasýnlar. Koca koca adamlar, kimisi milletvekili olmuþ; kimileri parti baþkaný; kimileri okumuþ ilim tahsil etmiþler, hatta prof olmuþlar ama bazýlarý kabukta kalmýþ, ilmin içine girememiþ, nuruyla aydýnlanamamýþ, hikmetinden nasiplenememiþler. Onun için hakikatý ve hikmeti kavrayamamýþlar. Adaleti, eþitliði birlik beraberliði, hak ve hukuk gibi deðerleri, yalnýz kendi yanlýþ düþüncelerinde olanlara mübah görüp; diðerlerine haram kýlýyorlar. Diðer insanlarýn tüm insan haklarýndan yararlanabilmeleri için kendi dar çerçeveleri içine girmelerini istiyorlar.

Ýnançlý insanlarý kabus çadýrý içine sokmaya çalýþýyorlar

Mâneviyatýn geniþ ufuklu, herkese refah ve seâdet bahþeden ruhuna sahip düþünceli ve inançlý insanlara hayat hakký tanýmýyorlar. Hele inandýðý dininin gerektirdiði gibi, mükerrem insana yaraþan giyim kuþamlý ve baþý örtülü, müslüman kadýn ve kýzlara ilim hakký, tahsil hakký üniversiteye girme hakký ve sosyal hakkýný hiç tanýmýyorlar bunlarýn bazýlarý. Ýstiyorlar ki, kendilerinin bulunduklarý yerlerde, herkes maneviyatsýz ve ruhsuz robot toplumu ve kitleleri olarak gelip gitsin, insânî deðerlerden hiç bahsedilmesin, inanç ve iman ruhu yaþanmasýn. Tam bir cehâlet ve karanlýklar zulmetiyle örtülmüþ bir kabus çadýrý içine sokmak istiyorlar inançlý insanlarý.

Ýnsanlýk tarihinde bu kabil kavimler ve topluluklar yaþamýþ. Allah’ýn ve akl-ý selimin kabul etmediði bu gibi kötü tablolardan ibret alýnsýn da, bir daha yaþanmasýn diye Kur’an’da bunlarý Rabb’imiz sýk sýk bize anlatýr . Ýþte Bunlardan bir tanesi, Cum’a (62/5) Suresi’nde þöyle dile getiriliyor:

“Kendilerine Tevrat öðretildiði halde, onu öðrenip de gereðini yapmayanlarýn durumu, sýrtýna kitap yüklenmiþ merkebin durumu gibidirler. Allah’ýn âyetlerini yalanlayan kimselerin durumu ne çirkin ve ne kötüdür! Allah zâlimleri doðru yola eriþtirmez.” Ýþte inancýn ve hikmetinin bulunmadýðý bir toplumun manzarasý. Bu gün memleketimizde ve Ýslam Âleminde yaþamakta olduðumuz ve yukarýda tablosunu çizdiðimiz manzaralar da buna yabancý deðil.

“Kanunsuz olan baþörtüsü yasaðý Üniversitelerden kaldýrýlsýn, Bu,memleketimiz için itibar kýrýcý kara bir lekedir. Dînî inanç demokrâsî hürriyet, hukuk, sosyal ve eðitim haklarý, herkesin malýdýr, kimse bu haklardan mahrum edilmemelidir” çaðrýsýna, ve anayasanýn:

“Herkes dil, ýrk, renk, cinsiyet, siyâsî düþünce, felsefî, din, inanç, mezheb ve benzerî sebeplerle ayýrým gözetilmeksizin kanun önünde eþittir. Devlet organlarý ve idâre makamlarý bütün iþlemlerinde, kanun önünde eþitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadýrlar(10.Md.)” diyen sarih hükmüne karþý bakýn o koca koca adamlar, prof. olmuþ yaþlý baþlý insanlar nasýl ayaklandýlar, “memlekette kanunsuz baský ve dayatmalar ve zulümler devam etsin; örtülü olan olmayan, müslümanca yaþayan ve yaþamayan ayrýlsýn” diye nasýl ayýrýmcýlýk ve bölücülük çýðýrtkanlýðý yapýyorlar?.

Müslümanlara karþý besledikleri kini kusuyorlar

Ýnanca, inançlýya, inandýðý gibi müslümanca yaþayanlara karþý, içlerinde besledikleri düþmanca hislerini, Laiklik perdesi altýnda nasýl ifþa ediyorlar. Bunlar üstelik, hükûmetin iþine ve halkýn yaþayýþ tarzýna karýþmadan, sadece ilimle ve öðretimle meþgul olmalarý; gereken ilim adamlarýdýr. Vazifeleri olmayan iþlere bulaþtýklarý; bilhassa memlekette tefrika ve bölücülük gibi faaliyetler gösterdikleri ve vazifelerini sû-i istimal ve kötüye kullandýklarý için haklarýnda mutlaka soruþturma açýlmasý ve cezalandýrýlmalarý gerekenleri var. Daha kötüsü içlerinden bazýlarý, Yüce Dinimize, tüm inançlýlara ve müslümanlara hakâret etme cür’etine kadar süflîleþiyor.

Dikkat kesilin bakýn iþte söyledikleri:

“Hukuk nihayet aksiyomatik (yani doðru ve gerçek oluþu þüphe götürmez cevher ve deðer-mesela-Ýslam Dini) bir sistemdir. Halbuki üniversitede dinin þakýrdatýlmasý, bizzat üniversite kavramýyla çeliþir” diyor.

Yani Ýnsan haklarýnýn çoðulu olan hukuk gibi, ve Ýslam Dini gibi deðerli cevherler, Üniversite kavramýyla çeliþirmiþ. Halbuki Ýslam inancý olmazsa, Yaradan’ý Allah katýnda o insan, insan olmaz, baþka bir mahluk olur. Bunu ben deðil;Allah söylüyor iþte buyurun:

“Ey Muhammed! S.a.v.: De ki (inanç ve) ibâdetiniz olmazsa, Rabb’im size ne diye deðer versin?. Ey inkarcýlar! Hakikatleri yalanladýðýnýz için (âhirette) azab, yakanýzý býrakmayacaktýr(el-Furkan, 25/77).” Bunlarý söyleyen kiþinin, kendisini de yoktan var eden Allah’ýn, tüm deðerlerin üstünde deðer verdiði inanç, îman ve Ýslam gibi deðerler, üniversite kavramýyla çeliþirmiþ. Bu adamýn inançaglasýzlýðgöz kırpma’ýna göre, üniversite, hiç deðeri olmayan saçmalýklar kurumundan baþka bir þey deðil. Yani burada prof. olmak demek, hiç deðeri olmayan saçmalýklar profu, yani Pof olmak demek oluyor.

Halbuki biz üniversiteyi, ilmin, marifetin ve hikmetin en üst seviyede yaþamak ve yaþatýlmak için öðrenildiði ve öðretildiði en kutsal ilim yuvasý olarak biliyoruz. Ve biz, bu tarz saçmalýklardan tüm üniversiteleri, hocalarýný ve talebelerini tenzih ederiz. Ben de âcizâne bu tenzih ve nezâhat içinde, 32 yýllýk üniversite hocalýðýmý alýn akýyla bitirip 1999’da emekli olanlardaným. ve þu anda 76 yaþýndayým. El-hamdülillah, Rabb’imin lütfu, keremi ve avn-i inâyetiyle, her müslüman gibi, ilimle beraber Ýslam’ýn bütün deðerlerini baþ tâcým ve en mukaddes emanetim olarak talebeme edâ etmeye çalýþtým ve hâlâ da, ilim, irfan ve hikmet gibi bu mukaddes emânetleri yerli yerince eda etmeye çalýþýyorum.

Ýlmî otoriteye sahip her ilim adamýnýn en mukaddes ve yegâne vazifesi ve emaneti, kazandýðý ilmini, ehline edâ etmesidir. Onun, kýlýk kýyafet gibi þeylere burnunu sokmasý, ve kendine yakýþmayan bu tür gösterilerde bulunmasý, hem ilim adamýnýn; hem üniversitelerin; hem de memleketin itibarýný süflîleþtiriyor. Zaten böyle þeyler gerçek ilim adamýnýn vazifesi deðildir. Aksi takdirde, esas vazifesini, kötüye kullanmýþ sayýlýr ve cezalandýrýlmasý gerekir.

O kiþinin þu “... dinin þakýrdatýlmasý” nezâketsizliðini ve saygýsýzlýðýný biz kendisine iâde ederiz. “Allah katýnda tek din Ýslam’dýr -Ýnneddîne ýndellâhi’l-Ýslam-.” diyen Ýlâhî buyruk üzere, Ýslam’dan baþka din olmadýðýna göre, kim olursa olsun, benim dinime tahkir sayýlacak herhangi bir söz ve davranýþý, her müslüman gibi, þiddetle reddederim.

Kiliselerde çan çakýrdamasý ve þakýrdamasý olur ama; Ýslam’ýn Îlây-ý Kelimetullah’ý olan “Allah-u Ekber”i vardýr. Bu kiþinin din mefhumuyla hiç ilgisi olmadýðýný, þu sözlerini, düþünebilen insaf ve iz’ân sahiplerinin de deðerlendirmelerine arz ediyorum:

“Bugün artýk, ne dünyanýn yedi günde yaratýldýðýna, ne Nuh tufanýna, ne de Havva ile Âdem masalýna inanmak mümkündür…” diyor.

“Göklerin ve yerin altý günde yaratýldýðýný ifade eden Kur’an âyetleri çoktur. Misal olarak,

(el-Âraf, 7/54; Yûnus, 10/3; Hûd,11/7; el-Furkan, 25/59; es-Secde, 32/4; Kaf,50/38; el-Hadid, 57/4’ e bakýlabilir.

Kur’an’da geçen herhangi bir hususu inkar eden ve inanmayan kiþi resmen kâfirdir. Bu hüküm tüm din otoriterlerinin ittifak ettikleri bir hükümdür. Ben de ilahiyatçýyým, Kur’ân’ý manasýyla birlikte ezberinde tutan ve bu hususta o otoriterlerden biriyim. Ama gene de sorulabilir, bakýlabilir.

Nuh Aleyhisselam’ýn peygamberliði, ve bu kiþi gibi inkarcý kavminin tufanla helak edilmesi de, ayný þekilde, Hud Suresi, 37-49. âyetlerde tafsîlatýyla anlatýlýr.

Adem ve Havva tüm insanlarýn ilk anasý babasýdýr. “Ya beni Âdem…” diye baþlayan yüzlerce âyet gene Mukaddes Kitabýmýz Kur’an’da mevcuttur.

Gerçekleri gözardý ediyorlar

Peki, bu kiþinin inancýnda Adem ve Havva, inanýlmaz bir masal ise bu kiþinin kendisinin aslýnýn ne olduðunu merak ediyorum, ilk anasý –babasý acaba nedir?.

Benim gibi her insanýn da merak ettiði ikinci bir husus da, bu kiþinin þu sözlerinden, kim olduðu ve ne olduðunun anlaþýlamamasýdýr: .

“Baþörtüsü serbest olursa üniversiteyi kapatýrýz. Üniversitede yasak olmaz diyenlerin Üniversitede, yanlýþlýðý isbat edilmiþ fikirlerin artýk kullanýlamayacaðýný ve öðretilmeye devam edilmelerine izin verilemeyeceðini anlamýþ olmasý gerekir.”

Soralým bu kiþiye:

Üniversiteler senin halanýn oðlunun malý mýdýr ki keyfine göre açýp kapatasýn? Doðruyu ve yanlýþý, herkesin, sizin gibi tersinden anlýyacaðýný ve bütün ilim adamlarýný kendiniz gibi sanmanýz ayrý bir skandal. Üniversitelerde neyin öðretileceði ve öðretilmeyeceði kararý ise senin hiç haddin deðil. Bu ülke, Müslümanlarýn ülkesidir. Üniversiteler ve bu mukaddes topraklar üzerinde bulunan her þey, Müslümanlarýn malý, vatan da Ana vatanýdýr. Bunlarý hiç unutmamalýsýn.

Sonra, “yanlýþlýðý ispat edilen” sence nedir? Baþörtüsünü kasdediyorsan, bu sadece senin ateist düþüncene göre olabilir. Asýrlardan beri, bütün müslümanlarýn ve dindarlarýnýn, Kur’an (24/31; 33/59) âyetleriyle; Peygamberimizin hadisleriyle ve bunca asýrlardan beri tüm Ýslam âlimlerinin ittifakýyla sabit olmuþ Allah’ýn emridir, dînî ve millî mukaddesâtýmýzdan biridir baþörtüsü. Ýffetimizin, þeref ve haysiyetimizin sembolüdür bizim o.

“Allah katýnda þerefliniz...”

Ýslam’ý kasdediyorsan eðer, Ýslam Peygamberi Hz. Muhammed s.a.v. Efendimizin, önceki Peygamberler gibi, Yaradan’ýmýz Allah’ýmýzdan getirdiði Ýslam Dini, bizzat Allah’ýn: “inne ekrameküm ýndellâhi etgâküm- Allah katýnda Sizin en þerefliniz, Allah’dan en çok ittikâ edeninizdir(Hucurât,49/13).” buyruðu gibi, Tüm insanlarýn en büyük þerefidir Ýslam...

Bir insan ancak ve ancak Ýslam Dinini benimsemesi, inanmasý, iman etmesi ve bizzat tatbik ederek onunla yaþamasýyla, Allah katýnda, þerefli olabilir. Bir insanda eðer O din yoksa, o inanç ve îtikad yoksa, o kiþi cehennem odunundan baþka hiç bir þey deðildir, yukarýda görüldüðü üzere Yaradan’ýmýzýn dilinde. Ýslam’a veya baþörtümüze veya herhangi bir mukaddesâtýmýza hiçbir kimsenin hakaret etme veya aþaðýlama hakký yoktur. Aksi takdirde, o kiþinin hakkýnda suç duyurusunda bulunacak hamiyyet sahipleri az deðildir.

Çok geç olmadan...

Aslýnda sizin sözünüze göre, senin üniversitede bulunmaman ve hemen atýlman gerekir. Çünkü kendi tabirinle yanlýþlýðý bütün insanlarca tespit edilmiþ olarak, inanç ve düþüncesiyle sen gösterilirsin.Bunun hükmünü, bizzat kendin vermiþ bulunmaktasýn.

Benim size yapabileceðim bir iyilik tavsiyem: Hemen tevbe istiðfar edip, Kelime-i þehadet getirerek, îman edin müslüman olun, kendinizi cehennem odunu olmaktan kurtarýn, Cennetlik olmaya bakýn. Seçenek her zaman sizin. Selam, hidâyeti bulup uyanlarýn.

Baþörtüsünü ve Ýslam’ý lâikliðe aykýrý zannedenlerin hepsi de bilmiþ olsunlar ki, : Atatürk’ün annesi ve eþi de, baþörtülü idi “Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri”, 2. cildinin, 149 sahifesinde. Atatürk bakýn ne diyor (ayrýca bk. Prof. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir Ve Düþünceleri, 1971):

“Dinimizin tavsiye ettiði tesettür (örtünme)hem hayata, hem fazilete uygundur… Tarz-ý telebbüsümüzüaglakýyâfet þeklimizi) ifrata vardýranlar, kýyafetlerinde aynen Avrupa kadýnýný taklit edenler düþünmelidir ki, her milletin kendine mahsus an’anesi, kendine mahsus âdeti, kendine göre dinî ve millî husûsiyetleri vardýr. Hiçbir millet aynen diðer bir milletin mukallidi(taklitçisi) olamaz olmamalýdýr.” Ayný sözleri Atatürk 21 Mart 1923’de Konya’da Kýzýlay Kadýnlar Kolu’nun toplantýsýnda da söylemiþtir.

Atatürk bilhassa Avrupalýlar gibi açýlýp saçýlmayý uygun görmüyor. Biz Müslüman bir milletiz. Asýrlardan beri tatbik edegelerek yaþadýðýmýz kendi dinimiz, mukaddesatýmýz, an’anemiz, dînî ve millî hususiyetlerimize göre yaþamalýyýz ve baþka baþka hususiyetleri olan milletlerin mukallitleri(taklitçileri) olmamalýyýz diyor.

Laiklik çýðýrtkanlýðý yapanlarýn maksadý baþka

Bu hususiyetlerimizle yaþamamýzý lâikliðin ta kendisi sayýyor Ayný Söylevde bakýn daha ne dedi Atatürk: Pür dikkat dinleyin!:

“Þehirlerdeki kadýnlarýmýzýn tarz-ý telebbüsü ve tesettüründe (giyiniþ ve örtünüþünde), iki þekil tecelli ediyor; ya ifrat, ya tefrit. Efendiler! Din ne emrediyorsa onu yapalým.”.

Cumhuriyetimizin bânisi, Atatürk:

“Din ne emrediyorsa onu yapalým”

dedikten ve kabul ettikten sonra, siz Sayýn Prof.ler! Sayýn Lâiklik çýðýrtkanlýðýyla boy gösterenler! Neyin nesinden söz ediyorsunuz? Maksadýnýz nedir? Sýðýndýðýnýz kelimelerin altýnda neleri gizlemeye çalýþýyorsunuz? Lütfen açýklayýnýz da, millet ne olduðunuzu bilsin.

Peygamberimizin s.a.v.’in de Ýsmi Muhammed Mustafâ’dýr. Sizin Peygamberiniz, benim, onun, hepimizin ve Âlemlerin Rahmet Peygamberi. Mustafa ismi: seçilmiþ, arýnmýþ, süzülmüþ tasfiye edilmiþ temiz demektir. Maddeten ve mânen tabii. Hepimizin isimlerimiz, Ahmed, Mehmed, Mustafa gibi müslüman isimleri. Bu güzel isimlerinizi ve tevhid inancýnýzý deðerlendirmenizi, bir aðabey olarak tavsiye ederim. Baþörtüsünün, hepimizin mukaddes dini olan Ýslâm’ýn emri olduðu, malumunuz iken, siz neler karýþtýrýyor sunuz? Akl-ý seliminizle ciddî olarak düþünmelisiniz.

SAYIN Efendiler!.. Güzel dinimizin güzelliklerini basiretle hazmederek, vicdanlarýnýzý nurlandýrýnýz. Bakýnýz:

“Bir sabah Hz. Ebu Bekir( r.a), Efendimizin kýzý Hz. Esma’yý baþý örtüsüz görünce yüzünü çevirmiþ arkaya Peygamberimiz ve Ey Esmâ! Bir haným ergenlik çaðýna erince onun, dýþarda þu ve þu yerlerinin dýþýnda kalan yerlerinin görünmesi câiz deðildir.” diyerek mübarek yüzünü ve ellerini göstermiþtir. Eller daima kullanýldýðýndan; yüzün de zaruri olarak görülebileceðinden;

“Bir müslüman kýz veya kadýnýn, evinden dýþarý çýktýðýnda, bu iki uzvun dýþýnda kalan yerlerinin, Güzel Dinimizce örtülmesi gerektiðini iþaret buyurmuþlar Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafâ s.a.v.”. (Bk. Elmalýlý Muh. Hamdi Yazýr, Hak Dini, Kur’ân Dili, VI / 14, Zaman, Azim Daðýtým), Nur Suresi, 24/31. âyetin tefsiri. Ve Ýbn-i Kesir Tefsiri, 3/283, Arapça, Kahire Baskýsý ve dipnotta verilen kaynaklar.)

.Kur’ân’ýn Nur ve Ahzâb surelerinde, Müslüman kadýn ve kýzlarýnýn, evleri dýþýnda izah edildiði þekilde örtünmelerinin, Yüce dinimizin emri olduðu, sizin hepinizin mutlaka malumunuzdur.

Dinimizin emrini yerine getirmekle ancak müslümanlýðýmýzý ispatlamak, ve Allah’ýn huzuruna yüz aklýðýyla çýkmak mecburiyetindeyiz. Ebedî yurdumuz Âhiretin kapýsý kabire doðru yarýþ yaparcasýna koþmaktayýz hepimiz. Biz Müslümanýz elhamdülillah, memleket kendi memleketimiz. Bir müslüman kadýný ve kýzý, kendi memleketinde, hakký olan dininin emirlerini serbestçe yaþayamayacaksa, nerede yaþayacak? gavuristanda mý yaþayacak?. Memleketini mi terkedecek? Sizin vicdanýnýz nerede? Adâletiniz nerede? Dininiz, imanýnýz nerede? Allah’ýn huzurunda hesap vereceðiniz Âhiret inancýnýz nerede?.

Kendi vatandaþýna: “Sen bu memlekette dinini serbestçe yaþayamazsýn” baský ve dayatmasý zulmünü yapma salahiyetini siz kimden alýyorsunuz?.. Bu, hangi vicdan, insanlýk, hukuk ve insafla baðdaþýr? Söyler misiniz?.. Ayný dine inanan ayný vatanýn vatandaþý olan yetkililer, proflar, milletvekilleri, parti baþkanlarý?.. Ve bu milletin iradesine, inancýna, örf ve âdetlerine ve kendine mahsus dînî ve millî hususiyetlerine göre, idâre etmek mecbûriyetinde olan iktidar mensublarý?.

Devletin adýna siz laik deyin, ant-i laik deyin, demokrat deyin, hukuk deyin sosyal deyin ne derseniz deyin ama sizi iktidara getiren halkýnýzýn, dinine, imanýna, mukaddesatýna, millî ve ahlakî deðerlerine son derece saygýlý olmanýn ötesinde, halkýnýzý her türlü zulümden, baskýdan ve dayatmalardan korumaya ve onlarý huzur içinde yaþamalarýný saðlamaya mecbursunuz. Sizin öz vazifeniz bu. Bunun için o koltuklarda oturuyorsunuz.

Müslüman kadýn ve kýz, yalnýz üniversitede deðil memleketinin her yerinde dini tesettürünü ve örtünmesini yerine getirme durumundadýr. Dinimiz onun nasýl, ne þekilde ve nerelerde örtüneceðini bildirmiþtir. Allah’ýn emrini ve Dininin gereðini yerine getirme hakkýyla birlikte, ehliyetinin ve kâbiliyetinin el verdiði her yerde çalýþma hakkýný elinden almayý kimin hesabýna yapmaya çalýþýyorsunuz?.. Allah’tan –hâþâ- daha yüce bir makam mý var?.. ki, onun emri ve hatýrý için yapasýnýz?.. Veya yarýn kabire girdiðinizde, ona hesap veresiniz?.

Adâletle hükmetme hususunda, Hz. Ömer (r.a.)’in: “Dicle’nin öbür yakasýnda bir vatandaþýn koyununu kurt götürse, onun hesabýný Allah benden soracak.” Sözü, tüm yetkililerin kulaklarýnda küpe olmalýdýr. Yapýlan her icrâatýn hesabýnýn verileceði gün unutulmamalýdýr. “O gün ki, kimsenin kimseye hiçbir fayda saðlayamayacaðý bir gündür. O gün tek buyruk yalnýz Allah’ýndýr (el-Ýnfitâr, 82/19).”

Benim kanaatýmca baþörtüsü bir bahanedir. Asýl düþmanlýk Ýslam’a ve Müslümanlaradýr. Memlekette din düþmanlýðýný yaymaya ve halkýmýzý parçalamaya çalýþan yýkýcý bir zihniyet gurubu var. Kime ve nerelere yaranmak veya pay almak uðruna yaptýklarýný, bilenleri var, bilmeyenleri daha çok. Bu yýkýcý zihniyetleri gizleyen, lâik gibi, irtica gibi, köktenci gibi Þeriatçý ve benzeri kelimeler perde olarak kullanýlýyor. Memleketimizin kendi vatandaþlarýndan birçoklarý da, iyice düþünmeden onlarla birlikte olma tuzaklarýna maalesef düþüyorlar.

Kendilerine ve kendi öz kimliklerine ve vatanlarýna ihânetle, zarar verdiklerini farkedemiyorlar. Mesela, Baþörtüsünün Allah’ýn emri olduðunu bildiði halde, yetki makamýna geldiði zaman, korktuðu evhâmýnýn emrini, Allah’ýn emrine tercih ederek, kendi vatandaþý ve dindaþýna: sen dinini yaþamaya çalýþýyorsun, öyleyse buraya giremezsin þu iþte çalýþamazsýn, öðretmen, doktor, mühendis, müdür veya memurluk yapamazsýn diyebiliyor. Hem kendi âkibetini, hem vatandaþýnýn hayatýný zindan ediyor.

Ýþte sizler! Ey iktidar sahipleri, buna benzer tüm haksýzlýklarý bertaraf ederek, topluma bir bütün olarak huzur saðlamak üzere, iktidar koltuðuna oturtuldunuz. Bu sizlerin en mukaddes vazifenizdir. Maddî ve mânevî Mes’ûliyetinizin çok büyük olduðunu unutmayýn.


Hazýrlayan: Doç. Dr. Hüseyin Varol
Milli Gazete
Gönderen: 16.02.2008 - 17:46
Bu Mesaji Bildir   KaLBeNuR üyenin diger mesajlarini ara KaLBeNuR üyenin Profiline bak KaLBeNuR üyeye özel mesaj gönder KaLBeNuR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1664 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
israfil2007 (37), kardelen06 (38), irfa76 (49), *hülya* (38), zulfu (57), eðitimci (61), Hakka_A$ik (36), berke038 (44), fuzulli (43), bozog (62), farukii (48), ((AySe)) (38), fatýmanu.. (38), isamert (41), DIPLOMAT (40), BeyazLale (38), volkan_bollu (44), irfan35 (50), strongman (38), Sevgi_58 (40), Halit Ercan (56), nucan (53), Osmanlitorun (44), safinazcan (54), metin_66 (50), eledagli (49), ozguri (44), akan54 (54), alis (49), Hülya (38), life-hurts (41), BURAK20 (52), milenyumkomando (45), Gülümüz74 (38), saki (40), yaramaz_31 (38), Abdurrahman571 (44), rüfeyde (40), arazbekir (43), teknikbilgim (50), yigitahmet (44), kartanesibeyaz (43), cemocan (44), osmannafiz (47), ufuk 43 (48)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.11880 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.